Thrash metal, heavy metal müziğin genel agresifliği ve hızlı temposuyla ayırt edilebilen bir alt türüdür. Thrash metal müzisyenleri şarkılarda genellikle hızlı davul vuruşları, düşük tonda gitar riffleri ve "shredding" tarzında solo gitar tekniği kullanır. Sözel olarak aşırı çeşitlilik olsa da, en yaygın sözel ögeleri toplumsal konular, savaşlar, sistem eleştirileri üstüne kuruludur. Bu tür sözlerde kullanılan dil genelde thrash metalin köklerinden biri olan hardcore punk ile benzerlik gösterir.

Grunge 1980'lerin ortasında Amerika'nın Washington eyaletinde çoğunlukla da Seattle bölgesinde alternatif rockın bir alt türü olarak ortaya çıkmıştır. İlk grunge oluşumları Seattlelı bağımsız plak şirketi Sub Pop etrafında şekillenmiştir, 1990'lı yılların başında da popülaritesi hızla artarak, Kaliforniya ve birçok Amerikan eyaletine yayılarak daha çok hayran kitlesi toplamış ve büyük plak şirketlerinin ilgisini çekmiştir.
Heavy metal, 1960'lı yılların sonlarında 1970'li yılların başlarında İngiltere ve ABD'de gelişen bir rock müzik türüdür. Kökenleri blues rock, psikedelik rock ve acid rock'a dayanan heavy metal grupları; kalın ve ağır bir ses, distortion, uzun gitar soloları ve yüksek ses gibi kendine özgü elementler geliştirmiştir.

Rock, 1950'lerde ABD'de "rock and roll" olarak doğan, 1960'larda ve sonrasında farklı tarzlara ayrılarak özellikle İngiltere ve ABD'de gelişen bir müzik türüdür. Kökleri 1940'ların ve 1950'lerin rock and roll'una dayanır. Rock and roll ise blues, rhythm and blues ve country müzikten yoğun biçimde esinlenmiştir. Rock müzik; electric blues ve folk, caz, klasik müzik gibi diğer müzik kaynaklarından da esinlenir.
Glam Metal pop esintili, akılda kalıcı nakaratlar ve melodilerle ön plana çıkan, 1970'lerin glam rock modası ve imajından alıntılar yapan, bir heavy metal müzik alt türüdür. Kimi zaman pop metal, new wave metal, kimi zaman da hicivli bir şekilde hair metal olarak adlandırılır.
New wave, müzik alanında pek çok gelişmeyi tanımlamakta kullanılsa da, en yaygın olarak 1970'lerin sonlarında ve 1980'lerin başlarında Batı popüler müziğinde punk rock hareketinden esinlenerek ortaya çıkan müzik akımının adıdır. Bu müzik türü, 1980'ler boyunca popülerliğini sürdürmüş ve 2000'lerde tekrar bunu elde etmiştir. Başlangıçta punk rock'tan esinlenen New Wave; Funk, Disco, Reggae ve Ska türlerinin de bir karışımıdır.

Gotik rock, 1970'lerin sonlarında ortaya çıkmış bir rock türüdür. Gothic rock ve goth rock olarak da adlandırılır. Bu müzik türü aslen İngiliz punk rock ve post-punk akımlarının önderliğinde ortaya çıktı. Gotik rock; karanlık temalar, gothic horror gibi entelektüel, romantizm, varoluşçuluk ve nihilizm akımlarıyla uğraşır. Saygın grupların başında Bauhaus, The Cure, Siouxsie & the Banshees, The Sisters of Mercy ve The Mission gibi isimler gelir. Bu müzik türü gotik kulüpler, gotik moda ve gotik dergileri beraberinde getiren yaygın gotik alt kültürüne yol açmıştır.

Orta Avrupa'nın Almanca konuşulan ülkelerinde yaşayan besteciler Orta Çağ'dan 20. yüzyılın ortalarına dek, Batı Sanatı Müzik Uygarlığının omurgası sayılan zengin ve çeşitli bir müzik üretmişlerdir. Açıkçası, diğer besteciler de önemli ve kendine özgü besteler yapmışlar ve Alman üslubunu etkilemişlerdir. Örneğin İtalya sadece opera alanında değil, enstrümantal sonatlar, konçertolar ve vokal şarkılar alanında da hatırı sayılır bir merkez olmuştur. Fransızlar, bu İtalyan biçimlerinin bazılarını kullanmışlar, bunlara saraya özgü bir şıklık vererek yerel motiflerle süslemişler ve Fransa'ya özgü temaları hemen göze çarpacak biçimde kullanmışlardır. İtalyan ve Hollandalı bestecilerle birlikte Fransız müzisyenler polifonik üslupta, bütündeki melodik parçaların kendiliğinden öne çıkmasının temellerini atmışlardır.

Hardcore punk, 1970'lerin sonunda ortaya çıkan bir punk rock müzik tarzı ve kültürü. Hardcore tarzı genel olarak normal punk rock'tan daha hızlı ve ağırdır. Her ne kadar "hardcore punk" teriminin kökeni belirsiz olsa da Vancouver kökenli D.O.A.'nın 1981'de çıkan albümü Hardcore '81'in terimi popülerleştirdiği düşünülmektedir. Hardcore müzik tarihçisi Steven Blush ayrıca "hardcore" teriminin dönemin punk ve new wave türlerine karşı bir "bıkkınlık" hissi belirttiğini söylemiştir.
Alternatif rock, 1980'lerde underground ve bağımsız müzik kültürlerinden ortaya çıkan ve 1990'larda geniş bir popülariteye ulaşan bir rock müzik alttürüdür. Bu tarzdaki "alternatif" tanımlaması, türün anaakım rock müzikle arasındaki farklardan ortaya çıkmaktadır; nitekim bu farklar arasında alternatif rock'un benimsediği distorsiyonlu gitar ile aykırı ve/veya transgresif şarkı sözleri bulunmaktadır. Terim orijinalde daha geniş bir yelpazeyi kapsamaktaydı; 1970'lerin sonunda punk rock'ın DIY etiğini benimseyen ve modern alternatif müziği etkileyen sanatçılar da bu sınırlandırmaya girmekteydiler. Kimi zaman "alternatif" sınıflandırması sonunda anaakıma giriş yapan underground rock sanatçıları için, kimi zaman da rock olsa da olmasa da punk rock, new wave ve post-punk gibi tarzlardan ilham alan sanatçılar için kullanılmıştır.
Post-punk, 1970'lerin ortasındaki punk rock'ın popülaritesinin ardından yükselişe geçen bir rock müzik hareketidir. Bu türün her ne kadar kökeni punk rock'a dayansa da bu tür daha içe dönük, karışık ve deneysel bir yapı göstermektedir. Post-punk, bağımsız müziği ve punk rock'ı yaygınlaştırmış, Krautrock'tan synthesizer kullanımı ve tekrar öğelerini alarak alternatif rock'ın doğuşuna zemin hazırlamıştır. Post-punk aynı zamanda Jamaika dub müziğinden ve Amerikan funk'ından etkilenmiş; stüdyo çalışmalarında deneyselliği ön plana çıkarmıştır.
Endüstriyel rock, kökeni 1970'lerdeki post-punk gruplarına dayanan, endüstriyel müzik ve alt türlerinin karışımıyla ortaya çıkmış olan bir müzik türüdür. Klavye kullanımı yaygındır ve çalgılara çoğunlukla distortion uygulanır. Rock müziğe deneysel ve sert bir bakış açısıyla yaklaşan bu tür, noise rock'tan ses patlamaları, endüstriyel müzikten de avangart bir altyapı ile kışkırtıcı temalarını almıştır.
Endüstriyel müzik, transgresif ve kışkırtıcı temalar üzerinden yola çıkan deneysel bir müzik türüdür. İlk endüstriyel sanatçıları avangart'dan etkilenmiş, eserlerinde ses ve gürültü üzerinde deneyler yapmış ve faşizmle okültizm gibi tartışmalı konuları ele almıştır. Bu müzik türü en başta türe ismini veren Industrial Records'a bağlı performans sanatçıları ve müzisyenleri tanımlamak için kullanırken, türün yeraltı kültüründe yayılması ile çeşitli sanatçıları etkilemiştir.
Post-endüstriyel müzik, 1980'li yılların başında, çeşitli müzik stillerinden alınan elementlerin endüstriyel müzikle karıştırılması sonucu ortaya çıkan müziğe verilen genel bir addır. "Endüstriyel" terimi ilk olarak 1970'lerde Industrial Records sanatçılarını tanımlamak için ortaya çıkmış olmakla birlikte, daha sonraları çeşitli plak şirketleri ve sanatçıları da tanımlamak için kullanılmıştır. Bu kuruluşlar, endüstriyel müziği noise, ambient, folk ve elektronik dans müziği gibi çeşitli müzik türüyle karıştırmaya başlamıştır. Bu müzik kültürü tüm dünyaya yayılmakla birlikte, en önemli örnekleri Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya'dan çıkmış; endüstriyel metal en başarılı türü olmuştur.
DGC Records, Amerikan plak şirketidir. Universal Music Group'a ait bir şirket olan DGC, Interscope Records'un bir alt kuruluşu olarak faaliyet göstermektedir.
Dream pop, 1980'lerin ortasında Birleşik Krallık'ta ortaya çıkan bir alternatif rock alt türüdür. İlk olarak 1980'lerde Alex Ayuli tarafından grubu A.R. Kane'in müziğini tasvir etmek için kullanılan terim, New York kökenli müzik gazetecisi Simon Reynolds'ın terimi Britanyalı shoegazing gruplarını tanımlamak için kullanması ile ün kazanmış, Reynolds da bu terimi kullanan ilk profesyonel gazeteci olmuştur. 1990'larda ise "shoegazing" ve "dream pop" terimleri bölgelere göre birbirinin yerine kullanılmıştır.

No wave, 1970'lerde New York şehrinde ortaya çıkan bir müzik, bağımsız sinema, video sanatı ve modern sanat akımıdır. "No wave" terimi ise punk kültürü tarafından dönemin popüler New Wave müzik türü ve bu türün ticari öğelerini hicvetmek için ortaya atılmıştır. Bu müzik tarzı özellikle Talking Heads gibi plak şirketleri ile anlaşan new wave gruplarına ve bu tarzdaki gruplar tarafından sıklıkla kullanılan Chuck Berry gitar riff'lerine karşı doğmuştur. Terim, merkezi New York'un sanat jargonuna Diego Cortez'in küratörlüğünü yaptığı 1981 yılındaki "New York/No Wave" performansı ile katılmıştır. Aynı zamanda "no wave"'in Fransız Yeni Dalga öncüsü yönetmen Jean-Luc Godard'dan da esinlendiği düşünülmektedir. Akım her ne kadar kısa sürmüş olsa da, müzik, bağımsız sinema, görsel sanat ve moda dallarını büyük ölçüde etkilemiştir.

Black Tie White Noise, İngiliz müzisyen ve şarkıcı David Bowie'nin 1993 yılında yayınladığı 18. stüdyo albümü. Bowie'nin 80'lerin sonunda başlattığı Tin Machine isimli hard rock grubunun dağılmasından sonra yayınlanan albüm, sanatçının 6 seneden beri ilk albümü olmuş ve Ziggy Stardust dönemindeki gitaristi Mick Ronson'un da katkılarını içermiştir. Albüm, elektronik müzik ve dans müziği etkileşimli bir soul müzik tarzını benimsemektedir.
Dans-rock post-disko türüne bağlı, pop rock ve post-punk ile daha az R&B etkileri ile etkileşim içinde olan bir müzik türüdür ve ilk olarak 1980'lerin başında çıkmıştır. Devamını punk ve disko türleri getirmiştir.
Nazi punk, punk altkültürünün parçası olan bir neo-Nazi'yi tanımlamak için kullanılır. Terim, aynı zamanda, ilgili bir müzik türünü tarif etmektedir ve bazen hatecore olarak adlandırılır. Nazi Punk, müziksel açıdan genellikle diğer punk rock formları gibidir, ancak etnik azınlıklara, Yahudilere, eşcinsellere, anarşistlere ve diğer algılanan düşmanlara karşı nefret ifade eden sözler içermesi açısından farklılık gösterir.