
Mısır mitolojisinde tanrıça Nuit, Şu ve Tefnut'un kızları, Geb'in eşi, yeryüzünün tanrısıdır. Gündüz gökyüzünün ve bulutların yaratıldığı yerin tanrıçasıdır. Daha sonraki dönemlerde, yalnızca gündüz değil genel olarak gökyüzünün tanrıçası oldu. Güneş ve Ay onun vücudu etrafında dolaşarak, gündüz ve geceyi meydana getirirlerdi. Nut'u gökyüzünde Hava Tanrısı olan Shu tutuyordu. Nut'un kocası olan Tanrı Geb ise dünyaya hükmediyordu. Nut'un piramitlerde ki kazı çalışmalarında çıkartılmış olan heykeli Louvre Müzesi'ndedir.

Geştinanna, Sümer mitolojisinde Enki ve Ninhursag'ın kızı.

İştar kültüne bağlı bir tapınak fahişesi. Şamhat, bitkiler için verimli, hızlı büyümek, olağanüstü bir endama ve güzelliğe sahip anlamlarına gelen, "samahu" kökünden türemiş bir kelimedir. Çayırın hayvanları ile dost yabani insan Enkidu ile ilişkiye giren şamhat onun uygarlıkla tanışmasını sağlar. Cinsel deneyim sonucu elde edilen bilgelik fikrinin sümer kökenli mi yoksa sami kökenli mi olduğu bilinmemektedir.

Tanrıça, dişi ya da dişil ilah anlamlarına gelebilir. Soyut bir ilahi varlıktır. Birçok kültürde tanrıçalardan bahsedilir. Bazen tek başına, ama çoğunlukla bir panteonun üyesi olarak tanrıça inanışı özellikle paganizmde yaygındır.

Mezopotamya mitolojisi, Sümerlerin dini evrendeki güç, nesne ve varlıkları temsil eden Antropomorfik tanrı ve tanrıçalar içerirdi. Sümerlerin inanışına göre insanlar başta tanrılar tarafından hizmetçi, köle olarak yaratılmış fakat daha sonra özgürleştirilmiştirler.

Aztek mitolojisi veya Aztek dini, Tolteklerin çöküşünün ardından 13-16. yüzyıllar arasında Meksika Vadisi'nde önemli bir uygarlık olarak ortaya çıkan Aztekler tarafından geliştirilmiş bir inanç, efsane ve gelenekler bütünüdür. 100'den fazla tanrısıyla çok tanrılı pantheona sahip sahip Aztek dini, gerek kendisinden eski gerekse kendisiyle eş zamanlı olarak aynı coğrafi bölgede ortaya çıkmış inançlar, mitler, kültürel ve kozmik imgelerden yoğun oranda etkilenmiştir. Ayrıca Aztek dini çok önemli ve sıkı bir mistik karaktere sahiptir ve liturjik açıdan çok gelişmiştir. Seremoniler ve ritüeller büyük bir titizlikle, belirli takvimleri çok sıkı bir şekilde takip ederek gerçekleştirilir ve dinî olduğu kadar siyasi ve toplumsal açıdan da önem arz ederdi. Ayrıca uzun yıllar boyunca kurgu eserlerinde yer almış antik ritüellerde insan kurban edilmesi anlayışı da Aztek inancında yer etmiş, ritüellerde gerçekten insan kurban edilmiştir.

Anu, Sümer mitolojisinde ve daha sonra Asur ve Babil mitolojilerinde, gökyüzü tanrısı, cennetin tanrısı, takımyıldızların efendisi, tanrıların kralı olarak adlandırılır ve göksel katmanların en üstünde oturur. Suç işleyenleri yargılayacak güce sahip olduğuna ve kötülükleri yok etmek için asker olarak yıldızlar yarattığına inanılırdı. Anunnakunun babasıdır. Sanat eserlerinde bazen çakal olarak resmedilir. Çoğu zaman onun simgesi olarak kullanılan taç bir çift sığır ya da boğa boynuzu ile resmedilir.
Cermen tanrıları, temel olarak Aesir ve Vanir olarak iki başlıkta görünseler de Dev'lerin de zaman zaman bu gruplara dâhil olmasıyla ayrım tam olarak netlik kazanmaz. Yine de genel olarak kabul gören düşünce Aesir'in savaş, Vanir'in ise bereket tanrılarından oluşmuş topluluklar olduğu yönündedir.
Sümer mitolojisi, Sümerler'in yıkılışlarına kadarki dönemde din ve bilimle ilgili kültürünü içerir. Birçok tanrı ve tanrıçaları vardır ve onlar Sümer mitolojisini oluşturur. Bu tanrılar ve tanrıçalar Yaradılış Destanı, Tufan hikâyesi gibi edebî eserlerde açıkça belirtilmektedir.

Antik Mezopotamya dini, Antik Mezopotamya medeniyetlerinin, özellikle yaklaşık MÖ 3500 ve 400 yılları arasında Sümer, Akad, Asur ve Babil medeniyetlerinin dinî inançlarına ve uygulamalarına atıfta bulunur. Antik Mezopotamya dininin temelleri Erken Sümer Hanedanları tarafından atılmış, daha sonra oluşan uygarlıklar ve bölgeye yerleşen kavimler bu dinî yapıyı benimsemiştirler. Her ne kadar bölgenin bölümleri arasında farklılık gözlense de temel dinî figürler, destanlar ve inanışlar aynı kalmıştır. Politeistik bir din olan Mezopotamya dininin tanrı ve tanrıçaları zaman içinde isim değiştirse de özellikleri genelde aynı kalmıştır fakat dinler tinsel olarak nitelik kazanmıştır.

Sümer mitolojisinde Nammu veya Namma , Babil mitolojisindeki Tiamat'a karşılık gelen ilkel bir tanrıçadır.

Nisaba ya da Nidaba, ayrıca Nanibgal epitetiyle de bilinir, Sümer yazma, öğrenme ve hasat tanrıçasıdır. Kutsal tapınakları, Ereş ve Umma'daki E-zagin idi.

Ki, Sümer mitolojisinde yeryüzünün tanrıçası ve aynı zamanda gök tanrısı Anu'nın eşidir. Bazı efsanelere göre Ki ve Anu erkek ve kız kardeşlerdir ve cennetin ve yeryüzünün daha önceki şahısları Anşar ve Kişar'ın çocuklarıdır. Bazı uzmanlar Ki'nin bir tanrı olarak kabul edilip edilmediğini sorgulamaktadır çünkü Ki ile ilgili herhangi bir kült kanıt mevcut değil ve ismi yalnızca sınırlı sayıda Sümer eserinde görünmektedir. Samuel Noah Kramer, Ki'yi Sümer ana tanrıçası Ninhursag olarak tanımlar ve aslen aynı figür olduğunu iddia eder.

Uttu, dokuma ile ilişkilendirilen antik bir Sümer tanrıçasıdır. İsmini yazarken kullanılan çivi yazısı sembolü, Sümercede "örümcek" kelimesini yazmak için de kullanılmıştır ve Uttu'nun muhtemelen ağ ören bir örümcek olarak tasavvur edildiğini belirtilmiştir. Esasen Enki ve Ninsikila mitinde görünür ve bu mite göre Uttu, ördüğü ağın içine girerek babası Enki'nin cinsel yönden asılmasına karşı gelir fakat Enki, Uttu’yu ona taze ürünlerden bir hediye getirmeye ve onunla evlenmeye ikna eder. Enki daha sonra Uttu'yu birayla sarhoş eder ve ona tecavüz eder. Uttu, Enki'nin karısı Ninhursag tarafından kurtarılır ve Ninhursag, Uttu'nun vajinasından Enki'nin spermini alıp toprağa ekerek sekiz yeni bitkinin büyümesini sağlar.

Ningal Antik Sümer dininde sazlık tanrıçasıydı. Enki ve Ningikurga'nın kızı, ay tanrısı Nanna'nın eşi ve Inanna'nın, bazı metinlerde Ishkur'un, kardeşidir. Esas olarak Ur şehrinde kabul edilmektedir ve muhtemelen ilk inek-çobanları tarafından Güney Mezopotamya'nın bataklık topraklarında doğmuştur.

Sümer mitolojisinde Nanshe Enki ve Ninhursag'ın kızıydı. Bir tanrıça olarak işlevleri çeşitliydi. Sosyal adalet, kehanet, doğurganlık ve balıkçılık tanrıçasıydı. Babası gibi, o da suyla yoğun bir şekilde ilişkiliydi. Basra Körfezi ve içindeki tüm hayvanlar üzerinde hakimiyet kurdu. Onun kült merkezi, Lagaş şehrinde bulunan Sirara tapınağıydı. Eşi Nindara'ydı.

Mami, Babil destanı Atra-Hasis'te ve diğer yaratılış efsanelerinde geçen bir tanrıçadır. Muhtemelen Ninhursag ile eş anlamlıydı. İnsanoğlunun çamurdan ve kandan yaratılmasında görev almıştır. Nintu efsanelerinin belirttiği gibi ilk yedi insan embiriyosunu yaratmıştır. Enki'nin önerisi üzerine tanrılar kendi aralarından birini öldürüp o tanrının kanını ve etini kil ile karıştırarak insanlığı yaratmak için kullandıklarında, o Belet İli olmuş olabilir. Belet-ili veya Nintu olarak da bilinir. Adının alternatif biçimleri Mama ve Mammitum'dur.

Mezopotamya tanrıları, bölge halkları tarafından tapınım gören tanrılardır.
Sümer dininde, Ninti veya Nin-ti Ninhursag tarafından Enki'nin vücudunu iyileştirmek için yaratılan sekiz hayat tanrıçasından biridir. Ti Sümercede yaşamın özü ve kaburga anlamına gelir. Ninti'nin özel tedavi alanı kaburgalardır. Enki yasak çiçeklerden yemiş ve bu sebeple Ninhursag tarafından lanetlenmişti. Ninhursag O'nu iyileştirmek için diğer tanrılar tarafından ikna edilir. Bu hikâye daha sonra Tevrat'ın Genesis (yaratılış) bölümünde anlatılan Adem ile Havva'nın yaratılış hikâyesinin kaynağı olarak değerlendirilmiştir.
Damkina olarak da bilinen Damgalnuna, tanrı Enki'nin karısı olarak kabul edilen bir Mezopotamya tanrıçasıdır. Bilinen kaynaklarda karakteri tam olarak anlatışmamıştır, ancak kocası gibi ritüel arınmalar ile ilişkili olduğu ve dua edenler için aracılık ettiğine inanıldığı bilinmektedir. Çocukları olarak kabul edilen tanrılar arasında Nanşe ve Asalluhi vardır. Eridu ve Malgium şehirleri Damgalnuna'nın kült merkezi olarak kabul edildi. Enūma Eliš de dahil olmak üzere birçok efsanede yer alır. Damkina'nın Bond'u ona odaklanmıştır.