İslam sanatı, İslâm kültürünün büyük bir bölümünü oluşturur. İslamî sanat(lar) terimi görece yeni bir terimdir ve genel olarak modern bir kavram olarak ele alınabilir. Terim ile kastedilen İslam topraklarında üretilen, İslam kültürünün izini taşıyan sanat eserleridir; eserlerin illâ ki Müslüman için veya Müslümanlar tarafından yapılmış olması gerekmez. Nitekim birçok Hindu, Hristiyan ve Yahudi sanatçılar İslamî sanat eserleri verdikleri gibi, Müslümanlar tarafından yapılan bazı sanat eserlerinin alıcıları, sahipleri gayri müslimdir. Zaman zaman tarihi İslamî sanat eserleri ve sanatçılar çağdaş zamanlarda dinîden ziyade millî sanat açısından değerlendirilmiştirler; bununla birlikte bu genelde yanlış bulunur zira İslamî sanatlarda tarih boyunca ortak olan değer ve vurgu İslamdır ve sanatlar birçok etnik grubun katkısının sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Nitekim o dönemlerde İslam topraklarında bulunan vatandaşların da ayırıcı özelliği etnik gruplarından ziyade dinleriydi ve bu sebeple de bugün birçok tarihî İslamî sanatçının yaşadığı toprağa bakarak etnik kökenini bilmek çok zordur.
Fars edebiyatı, Farsça sözlü kompozisyonlardan ve yazılı metinlerden oluşan dünyanın en eski edebiyatlarından biridir. 2500 yıldan uzun bir dönemi kapsayan Fars edebiyatına ait kaynaklar bugünkü İran sınırlarının ötelerine, Orta Asya, Batı Asya, Anadolu, Hint alt kıtası, Mısır ve Balkanlar'a yayılmıştır. Gaznelilerin Orta ve Güney Asya'yı fethinden sonra Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya'ya yayılmıştır. Yalnız İranlılar değil, Türk, Kafkas, Hint, Pakistanlı ve Slav şair ve yazarların Fars dilinde oluşturdukları eserler de Fars edebiyatı içinde sayılmaktadır.
Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el-Visokavi el-Bosnavî ya da Nasuh el-Matrakči ibn Karađoz ibn Abdullah el-Visokavi el-Bosnevi ya da kendisinin icat ettiği Matrak oyunu nedeniyle kısaca Matrakçı Nasuh; Boşnakça: Matrakčija Nasuh Visočak), Osmanlı İmparatorluğu'nda 16. yüzyılda yaşamış Boşnak asıllı devlet adamı, polimat, matematikçi, öğretmen, tarihçi, coğrafyacı, haritacı, kılıç ustası, denizci, mucit, ressam, çiftçi ve minyatürcüdür. İstanbul'a getirildi, eğitim gördü, birkaç Osmanlı sultanına hizmet etti ve Enderûn'nda öğretmenlik yaptı.
Pieter Brueghel ya da Brueghel peyzaj çalışmaları ve köy betimlemeleriyle tanınan Hollandalı Rönesans ressamı, Hollanda ve Flaman Rönesans resmi 'nin en önemli sanatçısıdır, aynı zamanda matbaacı, manzara ve köylü sahneleriyle tür resmi ünlüdür. Büyük resimlerde her iki konunun da odak noktası haline getirilmesinde öncüydü.
Kutub Şah Hanedanı, soyu Türk kökenli Karakoyunlu hükümdarı Kara İskender'e dayanan ve 1512-1687 yılları arasında Hindistan'ın güneyine hakim olmuş hanedan. Behmeni Sultanlığı'nın yıkılmasından sonra Kutbşahlar hanedanı 1512'de iktidara geldi. Bu hanedanın ilk hükümdarı Sultankulu Kutbü'l-Mülk'tür. İngilizce kaynaklarda bu hükümdara genellikle Guli Kutubşah adı verilir.
Samosa, baharatlı patates, soğan, bezelye, tavuk ve diğer etler veya mercimek gibi lezzetli bir dolgu ile Güney Asya'nın kızartılmış veya fırınlanmış bir hamur işidir. Bölgeye göre üçgen, koni veya yarım ay gibi farklı şekillerde olabilir. Samosalara çoğu zaman Hint turşusu(chutney) eşlik eder ve Orta Çağ veya daha öncelerine kökenleri vardır. Samosalar, Güney Asya, Batı Asya, Güneydoğu Asya, Akdeniz ve Afrika'nın yerel mutfaklarında popüler bir başlangıç, meze veya atıştırmalıktır. Bu bölgelerden gelen göç ve kültürel yayılma nedeniyle, günümüzde samosalar çoğu zaman diğer bölgelerde hazırlanmaktadır.
Topkapı Parşömeni, Timur İmparatorluğundan kalma, Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan, mimarî süsleme desenleri içeren parşömen bir tomardır.
Babür mimarisi, 16. ve 18. yüzyıllar arasında Hint Yarımadası'nda Babürlüler tarafından geliştirilen Hint-İslam mimarisi türüdür. İslam, İran, Türk ve Hint mimarisinin bir birleşimi olarak Hindistan'daki önceki Müslüman hanedanların mimari tarzlarını geliştirdi. Babür yapıları, büyük soğan kubbeler, köşelerde ince minareler, büyük salonlar, büyük tonozlu ağ geçitleri ve hassas süslemeler dahil olmak üzere tek tip bir yapı ve karakter modeline sahiptir. Babür mimarisinin örnekleri günümüz Hindistan, Afganistan, Bangladeş ve Pakistan'da bulunmaktadır.
Emir Timur Müzesi ya da Timur Müzesi, Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te yer alan bir müzedir. 1996 yılında açılan müze Türk-Moğol komutan Timur'a ithaf edilmiştir.
Luca Carlevarijs ya da Carlevaris, genelde Venedik'te yaşayan ve çalışan İtalyan ressam ve gravür sanatçısı. Venedik'in veduta adı verilen detaylı şehir manzarası türündeki ilk tablolarını Varlevarijs çizdi ve daha sonraki yıllarda bu türde eserler veren Canaletto ve Francesco Guardi'ye öncülük etti.
Veduta bir şehir manzarasının ileri derecede detaylı ve genelde büyük ölçülerde resim ya da gravür olarak çizilmiş görüntüsünden oluşan peyzaj türü. Veduta ressamlarına İtalyancada vedustisti denir.
Esin Atıl, Türk-Amerikan İslam sanatı tarihçisi ve Freer Gallery of Art'ın İslam sanatı küratörüydü.
Mağrip mimarisi ya da Moresk mimari; Endülüs, Fas ve Cezayir, Tunus ve Libya'nın olmak üzere Mağrip ülkeleri ve batı İslam dünyasında tarihsel olarak gelişen bir mimari tarzdır. Kuzey Afrika'daki Berberi kültüründen, İslam öncesi İberya'dan ve İslami Orta Doğu'daki sanatsal akımlardan etkileri harmanlayarak oluşan Mağrip mimarisi, nalkemer gibi özellikleri içeren bir tarz oluşturdu. Riad bahçeleri, ahşap, sıva ve çini işçiliğinde ayrıntılı geometrik ve arabesk motifler stilin diğer özellikleri arasında yer aldı. Bu sanatsal gelişimin başlıca merkezleri, Cordoba, Kayrevan, Fes, Marakeş, Sevilla, Granada ve Tilimsan gibi bölge tarihindeki imparatorlukların ve Müslüman devletlerin başkentlerini içeriyordu.
Jan Thomas veya Jan Thomas van Ieperen Flaman Barok ressam, teknik ressam ve matbaacıydı. İlk olarak, Rubens'in atölyesinde çalıştığı Antwerp'te çalışmalara başladı. Daha sonra Viyana'daki Habsburg sarayında saray ressamı oldu. Avusturya hükümdarlarının portrelerinin yanı sıra pastoral, mitolojik ve dini sahneleriyle tanınır.
Babür halıları, Babür İmparatorluğu'nda mahkemelerinde kullanılan el dokuması zemin kaplamalarıydı. Babür halılarının ve kilimlerinin kökleri 16. ve 17. yüzyıllara dayanmaktadır. Babür halıları, doğal manzaralar, çiçek ve hayvan desenleriyle benzersiz bir şekilde tasarlanmış Türk, Fars ve Hint sanatının bir karışımıydı. Keşmir, seccade de dahil olmak üzere en kaliteli yün ve ipek halı ve kilimleri üretiyordu. Bazen bu halılardaki düğüm yoğunluğu, santimetrekare başına 300 düğüm kadar ince ve sıkıydı.
Lale dönemi mimarisi, Osmanlı mimarisinin 18. yüzyılın başlarındaki bir dönemine verilen isimdir. Osmanlı mimarisinin mevcut klasik üslubuna yeni dekorasyon türleri dahil edildi ve çeşme ve kütüphane gibi yeni bina türleri önemli simge yapılar haline geldi. Tarz III. Ahmed dönemindeki barış içindeki ve mimari patronajın arttığı bir dönem olan Lale Devri (1718-1730) ile yakından ilişkilidir. Yine de yeni üslup III. Ahmed'in saltanatının başlangıcında da mevcuttu ve ondan sonra 1730'larda da belirgin olmaya devam etti. Osmanlı kültürü ve mimarisindeki Avrupa etkileri, 1740'larda Osmanlı barok stilinin yaratılmasına yol açtı.
V. Muhammed Mozolesi, Fas'ın başkenti Rabat'ta bulunan bir anıt mezardır. 1971 yılında inşa edilmiş olup Kral V. Muhammed ve iki oğlu Kral II. Hasan ve Prens Abdullah'ın mezarları bulunmaktadır.
Masmak Kalesi, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da bulunan bir kaledir. Kale, 1895 yılında inşa edilmiş olup kil ve kerpiçten yapılmıştır.
Saz yolu, 16. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nda bitkisel süsleme ve bununla ilişkilendirilen sanat üslubudur.
Osmanlı Barok mimarisi, aynı zamanda Türk barok mimarisi olarak da bilinir, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın başlarında Avrupa barok mimarisinden etkilenilen Osmanlı mimari dönemidir. Lale Devri ve Lale Devri mimarisindeki değişimlerin ardından gelen bu tarz, Osmanlı mimarisinin klasik tarzından ayrılışını temsil etmektedir ve geleneksel Osmanlı bina tiplerine yeni dekoratif formlar eklemiştir. 1740'larda I. Mahmud'un (1730-1754) saltanatı sırasında ortaya çıkmış ve bu dönemin en önemli erken döneme ait eseri, 1755'te tamamlanan Nuruosmaniye Camii olmuştur. 18. yüzyılın ortalarında Avrupa etkilerine dayanan yeni bina tipleri de tanıtılmıştır. Tam anlamıyla Barok tarzda inşa edilen son eserler, II. Mahmud (1808-1839) döneminde 19. yüzyılın başlarında inşa edilen Nusretiye Camii gibi yapılar olmuştur. Ancak 1820'lerden sonra Avrupa etkisinde yeni tarzlar ortaya çıkmış ve barok tarzının yerini almıştır.