İçeriğe atla

Nietzscheci evetleme

Nietzscheci evetleme (Almanca: Bejahung) Friedrich Nietzsche felsefesindeki bir kavramdır. Bu tür evetlemenin örnekleyici bir formülasyonu Nietzsche'nin Nachlass`ında görülebilir:

Tek bir ana evet dediysek, yalnızca kendimize değil bütün varoluşa evet demiş oluruz. Hiçbir şey, ne kendimizde ne de şeylerde, kendine yeterli olmadığından; ruhumuz bir kere mutluluktan titrediyse ve sesi bir arp gibi çıkmaya başladıysa, bu olayı meydana getirmek için tüm sonsuzluk gereklidir ve bu tek bir evetleme anında tüm sonsuzluk iyi, bedeli ödenmiş, haklı çıkarılmış ve evetlenmiş olur.[1]

Kaynakça

  1. ^ Nietzsche, Friedrich, The Will to Power. (Walter Kaufmann ve R.J. Hollingdale çevirisi) New York: Random House, 1967. (sf. 532-533)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Nietzsche</span> Alman filozof, filolog ve şair (1844–1900)

Friedrich Wilhelm Nietzsche, Alman klasik filolog ve filozoftur. Nietzsche'nin fikirleri ve üslubu, yerleşik düşünce kalıplarını kırmıştır, bu nedenle yaşadığı dönemde var olan bir klasik disipline sokulamamıştır. Nietzsche, günümüzde yepyeni bir felsefi ekol olarak yaşam felsefesi disiplininin kurucusu olarak kabul edilmektedir.

Özdeyiş, vecize, aforizma ya da özlü söz; düşünce, duygu ya da ilkeleri kısa ve öz bir biçimde anlatan sözlerdir. Kimi zaman motto, kelamıkibar ve ülger olarak da anılırlar. Özdeyişlerin söyleyeni genellikle bellidir; ancak bazı sloganlaşmış özdeyişlerin kim tarafından yaratıldığı bilinmeyebilir.

Nihilizm, evrenin ve insan yaşamının özünde herhangi bir anlam taşımadığını savunan bir felsefi yaklaşımdır. Ancak bu, her türlü anlam ve değerin tamamen reddi gerektiği anlamına gelmez. Nihilizme göre, toplumsal, ahlaki ve kültürel değerler insan yapımıdır ve mutlak bir gerçeklik taşımaz.

Perspektivizm, Türkçe anlamı bakışaçıları çokluğu olan sözcük.

<span class="mw-page-title-main">Egoizm</span>

Egoizm ya da Bencillik, popüler bir tanımla, genel olarak dünyanın geri kalanının veya özel olarak başkalarının çıkarları pahasına kişinin kendi çıkarlarını aşırı derecede gözetme eğiliminden oluşan bir karakter özelliğidir. Bununla birlikte, bu terimin felsefede yazara bağlı olarak özel bir anlamı vardır ve bazıları bunu açıkça iddia etmektedir. Solipsizm, nihilizm, hedonizm ve Bireyci Anarşizm de dahil olmak üzere ilgili doktrinler genellikle küçümseyici veya başka bir şekilde onunla ilişkilendirilir. Egoizm aynı zamanda hümanizme karşı çıkan ve yeri geldiğinde anti-liberal bir doktrinde olabilmektedir. Özellikle Aydınlanma filozofları egoizme karşı mücadele etmiştir.

Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

<i>Böyle Buyurdu Zerdüşt</i> Friedrich Nietzschenin felsefi romanı

Böyle Buyurdu Zerdüşt: Herkes ve Hiçbiri için Bir Kitap, Friedrich Nietzsche tarafından kaleme alınmış bir kitaptır (1883–1885). Kitabı belirli bir kategori içerisinde tanımlamak genelde zor olmuştur: Bir edebiyat eseri ve aynı zamanda felsefi bir çalışmadır. Nietzsche kendisi kitabı "yazılmış en derin" eser olarak tanımlamıştır. Eser, birçok farklı konu ve tarz barındırmaktadır. Nietzsche'nin felsefi görüşleri açısından önemli bir yer tutan kitap, birçok eleştiriye maruz kalmıştır.

"Tanrı öldü" (Almanca:

Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu biz öldürdük. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? Kendimizi temizlememiz için hangi su var? Hangi kefaret bayramlarını, hangi kutsal oyunları icat etmemiz gerekecek? Fazla büyük değil mi bize, bu amelin yüceliği? Sırf ona layık görünmek için bizim de tanrı olmamız gerekmez mi?

<span class="mw-page-title-main">Fatalizm</span>

Fatalizm, yazgıcılık, kadercilik, tüm eylemlerin ya da olayların evrendeki yasaların boyunduruğunda olduğunu vurgulayan bir felsefi öğretidir. İslam düşüncesinde bu görüşe yakın olan akım Cebriyyedir. Fatalizm pozitivizm ve bilime atıfta bulunurken, cebriyye Tanrıya atıfta bulunur. Fatalizm genel olarak şu anlamlardan herhangi birine gelebilir:

  1. Yapmakta olduğumuz şeyden başka bir şeyi yapmaya gücümüzün olmadığı görüşü. Buna göre, insanın ne geleceği ne de kendi eylemlerini belirlemeye gücü yetmez.
  2. Gelecekteki ya da kaçınılmaz olduğu düşünülen olaylar karşısında boşvermişlik benzeri bir tutum. Friedrich Nietzsche yazgıcılığın bu biçimini Türk yazgıcılığı olarak adlandırır.
  3. Eylemler özgürdür, ancak kaçınılmaz bir sona doğru işler. Bu inanç uzlaşmacı yazgıcılığa çok benzer.
  4. Yazgıcılığı kabullenmek, kaçınılmazlığa direniş göstermekten daha uygundur. Bu inanç bozgunculuğa çok benzer.

Bengi dönüş, zamanın döngüsel bir formda olduğu ve olayların bu döngüsellikte sonsuza dek yinelenmiş olduğu, yinelendiği ve yineleneceği tezini içermektedir. Friedrich Nietzsche bu düşünceyi etik anlamda oluştaki yaratıcılığın, en yüksek yaşama gücünü elde etmenin, acıyla başa çıkmanın ve Üstinsan'ı meydana getirme aracı ve koşulu olarak geliştirmiştir. Ayrıca bengi dönüş, aktif nihilizmin kendini gösterdiği güçlü sınıfın karşılaşacağı bir sorudur.

<span class="mw-page-title-main">Güç istenci</span>

Güç istenci, Friedrich Nietzsche tarafından evrenin her türlü devinimindeki en temel istenç olarak tanımlanan kavram. Mikro ve makro kozmosu kaplayan bu kavram, tüm değişim ve dönüşümlere de kaynaklık etmektedir. Her detayda bu istencin izlerini yakalamak mümkündür. Nietzsche bu olguyu şöyle tanımlamaktadır:

Bu madde, Friedrich Nietzsche maddesinin alt başlığıdır.
Friedrich Nietzsche'nin ilk eseri olan Tragedyanın Doğuşu adlı yapıtında incelediği iki kavramdır. Sokrates öncesi Yunan felsefesinden derinden etkilenen Nietzsche, Apollon ve Dionysos tanrılarının anlamsal açılımlarını yeniden ele alır. Nietzsche'de Apollon; biçimin,uyumun ve kontrolün, Dionysos ise taşkın ve coşkun duyguların, tutkunun simgelendiği iki kavramdır. Nietzsche'ye göre bu iki öğe, tabiatın yaratış/yıkış süreçlerini devindirir. Nietzsche, yeniden ele alıp yorumladığı bu iki kavramla estetik ve sanat anlayışını ortaya koyar.

Amor fati, Friedrich Nietzsche'nin eserlerinde sıklıkla kullandığı bir terimdir. Türkçeye, çevirmenler tarafından genellikle kader sevgisi olarak çevrilir. Hayatın en üst düzeyde olumlanması, Nietzsche'nin deyimiyle 'evet'lenmesi anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Nietzsche'nin soyağacı</span>

Nietzsche'nin soyağacı, 15 Ekim 1844'te doğan Friedrich Nietzsche'nin babası Karl Ludwig Protestan Kilisesinde papazdı. Karl Ludwig annesi Franziska Oehler ile 1843'te evlenmişti. Doğumu Prusya Kralı IV Friedrich Wilhelm’in doğum gününe rastladığı için adı Friedrich Wilhelm olmuştu. Kız kardeşi Elisabeth,1846'da doğdu ve onudan sonra 1848'de Ludwig adında bir erkek kardeşi oldu. Babası Karl Ludwig'in baş ağrılarına tanı konulamamamıştı. Daha sonra hızlı ilerleyen bir tümör olduğu saptandı fakat babası kör oldu ve öldü.(1849). Onun ölümünü Friedrich'in erkek kardeşi Ludwig izledi (1850).Bu kayıp yüzünden annesi ve kız kardeşi ile birlikte Naumburg'a taşındılar (1850). Böylece çocukluk yılları kadınların himayesinde geçti.

<span class="mw-page-title-main">Nietzsche-Haus, Naumburg</span>

Naumburg'daki Nietzsche-Haus, Naumburg, Alman filozof Friedrich Nietzsche'nin hayatına ve eserlerine adanmış bir binadır.

<span class="mw-page-title-main">Lou Andreas-Salomé</span> Rus yazar (1890-1960)

Lou Andreas-Salomé,, , asıl adı Louise von Salomé, ara sıra Henri Lou takma adını da kullanan, gençlik yıllarında ise Lolja von Salomé olarak anılan, Rus-Alman bir aileden gelen, çok seyahat etmiş bir yazar, öykücü, denemeci ve psikanalistti. Din, felsefe ve kültürel çalışmalar alanlarındaki edebi çalışmalarıyla ün kazanmıştır.

Ahlakın Soykütüğü Üstüne: Bir Kavga Yazısı, Alman filozof Friedrich Nietzsche’nin son dönem yapıtlarındandır. Önsöz ve üç bölümden oluşan eser, 1887 yılının temmuz ve ağustos aylarında yazılmış ve aynı yılın kasım ayında basılmıştır. Nietzsche bu kitapta ceza,suç, adalet, hınç duygusu, vicdan gibi ahlaki kavramların tarihsel gelişimini inceleyip, Yahudiliğin ve Hristiyanlığın modern Avrupa kültüründe hakim kıldıkları 'ahlaki önyargıların' eleştirisini yapar. Nietzsche yorumcuları tarafından onun en sistematik kitabı olarak görülen Ahlakın Soykütüğü Üstüne, modern Avrupa kültürünün en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Paul Ludwig Carl Heinrich Rée, Yahudi kökenli Alman yazar ve filozof. Rée ayrıca, Friedrich Nietzsche'nin arkadaşıydı. Fikirler tarihinde, kendi başına önemli bir nihilist filozof olmaktan ziyade Friedrich Nietzsche ile olan dostluğu sayesinde yardımcı bir figür olarak bilinir. Friedrich Nietzsche araştırmacısı Joachim köhler; Paul Rée ile Friedrich Nietzsche'nin, arkadaşlığın yanında romantik bir ilişki de yaşamış olabilecekleri ihtimali üzerinde durmuş ancak; Köhler'in bu görüşleri, diğer Friedrich Nietzsche araştırmacıları ve anlatıcıları arasında fazla kabul görmemiştir. İntihar ederek ölmüştür.

<i>İyinin ve Kötünün Ötesinde</i>

İyinin ve Kötünün Ötesinde: Gelecekteki bir Felsefeye Giriş, Alman filozof Friedrich Nietzsche tarafından yazılmış, 1886 yılında yayınlanmış kitaptır. Nietzsche, fikirlerini bu kitap ile daha geniş bir şekilde ele almış, Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabından daha eleştirel bir dil kullanmıştır.