İçeriğe atla

Nibelungen Destanı

Nibelungen Destanı (Almanca: Nibelungenlied), Ren Nehri kıyısında, eski Worms şehri civarında geçer.

Destanda Pagan inançları ile beraber Hristiyan inançları ve törenleri de bulunmakta ve kral-senyör-vassal ilişkisi de Destan'ın Orta Çağ’a ait izler taşıdığını göstermektedir.

Konusu

Siegfried ve Brunehild - M. Dorothy Belgrave ve Hilda Hart, 1920 tarafından yazılan Kuzey Efsaneleri Çocuk Öyküleri Harry George Theaker Çizimi

Destanın en önemli kahramanı Siegmund ve Siegelinde’nin oğulları Siegfried’dir. Siegfried genç yaşta, maceralara atılmak için babasının şatosunu terk ederek yollara düşer. Kılıcı olmadan, elinde bir sopa ile köyleri, kentleri dolaşır.

Siegfried bir gün bir demirciye rastlar ve kılıç sahibi olabilmek için onun yanında çalışmaya başlar. Mimir adlı demirci yeni çırağının bu işi yapıp yapamayacağını sınamak için onu ocağın başına götürür ve eline en ağır çekici verir. Siegfried bununla öyle bir vurur ki, örs toprağa gömülür, demir parçaları etrafa saçılır. Buna kızıp Siegfried’i kulağından tutan Mimir, onu tutup yere fırlatan çırağından kurtulmak için, yol üzerindeki ejderhanın Siegfried’i öldüreceğini umarak, ormanın öteki ucundaki kömürcüden kömür getirmesini ister.

Kendine yaptığı kılıcı alıp yola koyulan ve tam kayalığın önünden geçerken ejderhanın saldırısına uğrayan Siegfried, önüne gelen ilk ağacı sökerek canavarın kafasına fırlatır. Ağacın kökleri canavarı sarınca, bundan yararlanan Siegfried diğer ağaçları da üzerine fırlatır. Daha sonra bunları tutuşturarak ejderhayı yakar.

Ejderha yanarken bedeninden yağ akmaya başlar. Akan yağ dereciğine parmağını sokan Siegfried parmağının ‘boynuz’ gibi sertleştiğini görünce bütün vücudunu bu yağ ile yıkar. Yağlanırken bir ıhlamur ağacı altında duran Siegfried'in iki omzunun arasına bir yaprak düşer ve o bölgenin yağlanmasını engeller.

Yaprağın dışında kalan hiçbir yere silah işlemeyecek, Siegfried'in vücudunun yara alabileceği tek yer burası olacaktır. Kömürcünün yanına varan Siegfried ona, Mimir ve arkadaşlarının daha önce sözünü ettikleri, ağzından ateşler saçan ve üzeri pullarla kaplı ejderhayı sorar. Kömürcü canavarın nerede olduğunu gösterir. Artık Siegfried'i başka bir macera beklemektedir. Zorlu bir yolculuktan sonra, Siegfried ejderhanın bulunduğu Nibelungen ülkesine varır... Burada Schilbung ve Niblung adında iki kral hüküm sürmektedir. Bu iki kral ve onlara bağlı savaşçılar, çok büyük bir hazineyi de beklemektedirler.

Siegfried, şehrin girişine geldiğinde ejderha ile karşılaşır. Dövüşmeye başlarlar. Ejderha ağzından ateşler çıkartarak Siegfried'e saldırmaktadır. Sonunda Siegfried canavarı öldürmeyi başarır. Canavarın attığı korkunç çığlığı duyan Schilbung ve Niblung saklandıkları yerden çıkarlar. Korkunç canavarı öldüren kahramanı tebrik ederler ve ondan, hazineyi aralarında paylaştırmasını isterler. Bunun karşılığında ona bütün kılıçların en iyisi olan Balmung'u vereceklerdir. Bu büyük hazineyi, Siegfried krallar arasında paylaştırır. Fakat hırstan gözü dönmüş krallar bundan memnun olmazlar ve Siegfried'i hile yapmakla suçlarlar. Savaşçıları toplayarak Siegfried'e saldırırlar. Yapılan dövüş sonrası Siegfried iki kralı ve beş yüz kadar savaşçıyı öldürür. O anda dövüş alanına Tarnkappe ile cüce Alberic gelir. Öldürülen kralların intikamını almak için Siegfried'e saldıran Alberic onu uğraştırsa da sonunda yenilir ve onun vasalı olmak için and içer. Nibelungen ülkesi savaşçıları da and içerek Siegfried'in hükmü altına girerler. Bütün Nibelungen hazinesi de onun olmuştur. Fakat hazinede gözü olmayan Siegfried bu hazineden sadece taşlı bir yüzük alır. Alberic, bu yüzüğün uğursuzluk getireceğini söyleyerek onu engellemeye çalışır. Fakat Siegfried onu dinlemez ve yüzüğü parmağına takar. Bunun üzerine Alberic ona tehlikelerden korunması için Tarnkappe'yi verir.

Siegfried'in bundan sonra gideceği yer Kuzey ülkeleridir ve buralarda maceradan maceraya koşar. Bunlardan birinde Danimarka kralı ona Grani adında bir at hediye eder.

Siegfried'in yolu İzlanda'ya kadar düşer. Burada, bir dağın tepesinde alevleri gökyüzüne kadar yükselen bir ateş görür. Dağa çıkar ve Grani alevlerin arasından atlamayı başarır. Alevlerin arasında bir şato bulunmaktadır. Siegfried şatonun içine girdiğinde içeride, zırhlar içinde uyumakta olan bir genç kız ile karşılaşır. Zırhları çıkartır ve genç kızı dudaklarından öper. Bunun üzerine genç kız uyanır ve kendine geldiğinde hikâyesini anlatmaya başlar. Adı Brunehild'dir. Wodan'ın Walkyri'lerinden biri iken ona karşı geldiği için Wodan onu değneği ile uyutmuş ve bu şatoya koymuştur. Siegfried onu kurtarana kadar da uyumuştur.

Siegfried birkaç gün şatoda kaldıktan sonra Brunehild ile vedalaşır ve parmağındaki yüzüğü ona bırakarak ayrılır.

Siegfried sonunda babasının şatosuna döner. Siegmund ve Siegelinde oğullarının dönüşünden çok mutlu olmuşlardır ve bu Niederland'da ve başkent Xanten'de törenlerle kutlanır. Her yerden gelen şarkıcılar Siegfried'in kahramanlıklarını şarkılarla anlatırlar.Şarkıcılar, bunun yanında Burgond kralı Gunther, güzel kardeşi prenses Krimehild ve sadık vasalleri Hagen hakkında da şarkılar söylerler. Siegfried'in içi bir anda Ren Nehri'nin ötesindeki bu ülkeye gidip bu insanları tanıma arzusu ile dolar. Şenliklerin sonunda fikrini ailesine açar. Babası önce razı olmasa da daha sonra oğlunun yanına on iki şövalye alıp gitmesi koşulu ile kabul eder. Siegfried ailesi ile vedalaşarak ayrılır.

Burgond'ların ülkesinde kral Gunther'in kardeşi Krimehild'in güzelliği dillere destandı. Krimehild kral Gunther'in ve ve diğer iki erkek kardeşi Gernot ve Giselher'in koruması altında büyümüştü.

Krimehild bir gece rüyasında, kendi yetiştirdiği şahinlerden birinin iki kartal tarafından boğulduğunu görmüştü . Bu rüyayı annesi Ute'ye açtığında, annesi rüyasında gördüğü şahinin, en mutlu anında kaybedeceği kocası olduğunu söylemişti. Genç kız da bunun üzerine evlenmemeye karar vermiş ve bütün taliplerini geri çevirmişti.

Siegfried on iki şövalye ile birlikte Burgondlar'ın ülkesine varır. Onları gören Gunther, gelenlerin soylu kişiler olduğunu anlayarak hemen karşılanmalarını buyurur. Siegfried'i hiç görmemiş olmasına rağmen kahramanlıklarını bilen Hagen konuklarını büyük saygı ile karşılar. Siegfried önce dövüşmeyi düşünürse de onların bu konuksever davranışları karşısında dayanamaz ve konukları olmayı kabul eder.

Siegfried'in konukluğu bir sene sürmüştür. Bu bir sene boyunca Siegfried Krimehild'i hiç görmemiştir. Fakat Krimehild gizlice savaş oyunlarını seyretmiş, Siegfried'i görmüş ve kalbi onun sevgisi ile dolmuştu.

Bu arada Saksonlar'ın ve Danimarka'nın kralları Burgondlar'a karşı savaş açarlar. Siegfried bu savaşta Burgondlar'ın yanında savaşır ve iki düşman kralı da esir etmeyi başarır. Haberciler Siegfried'in başarılarını bildirince Krimehild sevincini gizleyemez ve habercileri mükafatlandırır.

Gunther bu zaferi kutlamak için büyük şenlikler düzenler. İşte bu şenlikler sırasında Siegfried sonunda Krimehild'i görür. Krimehild nedimeleri ile birlikte salona girdiğinde Siegfried onu karşılar, elini uzatır Siegfried onunla beraberken hiç duymadığı duyguları tadacaktır.

Krimehild'i hiçbir zaman elde edemeyeceğini düşünerek umutsuzluğa kapılan Siegfried Burgond ülkesini terk etmeye karar verir. Tam gidecekken Giselher tarafından caydırılarak kalmaya karar verir.

Şölenlerden birinde bir şarkıcı, bir adada yaşayan güzel bir prensesin şarkısını söylemektedir. Ada İzlanda, prenses de Brunehild'dir. Brunehild taliplerini savaş oyunlarına davet ediyor, rakip olarak da kendisi karşılarına çıkıyordu. Brunehild en cesurlarını dahi yeniyor, oyunlardan kaçanları öldürüyordu.

Gunther bunları duyunca İzlanda'ya gidip Brunehild'i Burgondlar ülkesine getirmeye karar verir. Brunehild'i tanıyan Siegfried onu vazgeçirmeye çalışsa da başaramaz ve Gunther'in ricası üzerine onunla gitmeye razı olur. Tek koşulu vardır ; Krimehild'i eş olarak alacaktır. Gunther kabul eder.

Gunther ve Siegfried yanlarına Hagen'i ve kardeşi Dankwart'ı alarak yola çıkarlar. On ikinci günün sabahı Brunehild'in şatosuna varırlar. Brunehild onları kabul eder.

Savaş oyunları başladığında ise bir oyun oynarlar; Siegfried Tarnkappe ile görünmez oluark Gunther'e yardım edip onun kazanmasını sağlar. Böylece Gunther Brunehild'i de kazanır.

Gunther ve Siegfried Burgond ülkesine döndüklerinde coşkuyla karşılanırlar. Siegfried Gunther'e verdiği sözü hatırlatır. Gunther kızkardeşine sorar. Krimehild Siegfried ile evlenmeyi kabul eder ve masaya birlikte otururlar. Bu Brunehild'e çok ağır gelir ve ağlamaya başlar. Gunther'e Siegfried'i Krimehild'e layık görmediğini ve Krimehild'in bir vasal ile evlenmemesi gerektiğini söyler. Gunther ise kararlıdır.

Gece olunca Gunther ile Brunehild odalarına çekilirler. Brunehild Gunther ile yatmak istemez, hatta onu havaya kaldırarak duvardaki bir kancaya takar. Gunther geceyi böyle geçirir. Sabaha doğru Brunehild acıyarak onu indirir. Gunther'in Brunehild'e sahip olması, yine Tarnkappe'yi takarak görünmez olan Siegfried sayesinde olur. Bu arada Siegfried Brunehild'e verdiği yüzüğü de alır ve döndüğünde Krimehild'e verir.

Siegfried Krimehild ile evlendikten sonra onunla birlikte babasının ülkesine döner. Çok mutlu olan kral Siegmund krallığını oğlu Siegfried'e bırakır.

Siegfried'in hükümdarlığı on seneyi tamamlamıştır. Krimehilde ona bir erkek çocuk verir ve adını Gunther koyarlar. Aynı şekilde Gunther ve Brunehild de oğullarının adını Siegfried koyarlar.

Gunther ile Brunehild Worms'da, Siegfried ile Krimehild de Xanten'de mutlu yaşamaktadırlar. Fakat Brunehild'in içi içini yemektedir çünkü Krimehild ve Siegfried'i görememektedir. Gunther'e onları çağırmasını söyler, çünkü Siegfried hala onun vasalıdır ve çağırılınca gelmek zorundadır. Gunther buna karşı çıkar ve onları ancak dostları olarak davet edeceğini söyler.

Siegfried bu daveti kabul eder ve bin şövalye ile yola çıkarlar. Worms'a vardıklarında Gunther onları sevinçle karşılar.

On gün sakin geçer. On birinci gün, savaş oyunları tertip edilir. İki kraliçe, Brunehild ve Krimehild yan yana otururlar. Her ikisi de kocalarını övmeye başlarlar. Fakat övmeyle başlayan tartışma şiddetlenir ve birbirlerine küfür etmeye kadar varır. Dayanamayan Krimehild gerçeği söyler; her şeyi yapan Gunther değil Siegfried'dir. Burnehild inanamaz. O zaman Krimehild kanıt olarak yüzüğü gösterir. Brunehild yıkılmıştır. Olayı öğrenen Hagen intikam alacağına yemin eder. Siegfried'in öldürülmesi gerekmektedir. Önceleri buna karşı çıkan Gunther sonunda razı olur. Siegfried'e bir oyun oynamaya karar verirler.

Sahte haberciler Saxon ve Danimarka krallarının saldırıya geçeceklerini bildirir. Siegfried hemen sefere çıkmaya karar verir. Hazırlıklar tamamlandığında, Hagen, Krimehild'e giderek nasıl yardımcı olabileceğini sorar. Krimehild Hagen'den kocasını korumasını ister. Siegfried ancak iki omuzunun arasından yaralanabilmektedir; eğer Hagen dikkat ederse Siegfried yara almadan dönebilecektir. Bunun için Krimehild Siegfried'in elbisesinin üzerine, tam o bölgeye bir haç diker. Hagen amacına ulaşmıştır.

Tam sefere çıkacakları zaman yine aynı haberciler gelerek barış yapıldığını bildirirler. Bunun üzerine savaşa gitmek yerine ava gitmeye karar verirler.

Krimehild kocasını engellemeye çalışır. Gece rüyasında iki yaban domuzunun onu takip ettiğini gördüğünü ve çiçeklerin de kan kırmızısı olduğunu söyler. Siegfried onu dinlemez ve ava çıkar.

Av sırasında bir kaynağın yanına gelirler. Siegfried Hagen ile yarışarak kaynağa daha önce varır, su içmek için silahlarını çıkartır. Gunther su içtikten sonra Siegfried de su içmek için eğilir. İşte tam o anda Hagen mızrağını alarak Siegfried'in elbisesinin üzerinde işli haçın üstüne, yani Siegfried'e silah işleyebilecek tek yere fırlatır.

Bir anda neye uğradığını şaşıran Siegfried silahlarını arar fakat bulamaz. Gücü tükenmiştir. Hainlere lanet ederek yere yuvarlanır. Herkes onun yanına gelir. Gunther gözyaşı dökecekken Siegfried onu engeller ve bu işi yapanın böyle davranmaması gerektiğini söyler. Daha sonra Hagen ve Gunther'e, onu öldürmekle kendi sonlarını hazırladıklarını söyler ve can verir. Etraftaki bütün çiçekler kan kırmızısına boyanmışlardır.

Hagen Siegfried'in cesedini, kilise dönüşü bulsun diye Krimehild'in kapısına taşır. Uşaklardan biri cesedi görerek, Kirmehild'in kapısında bir şövalye cesedi olduğunu söyler. Krimehild onun kim olduğunu anlar ve ağzından kanlar akarak yere yığılır. Ayıldığında bu işi kimin yaptığını tahmin etmektedir.

Gunther'in bu işi haydutların yaptığını söylemesine rağmen ona inanmaz ve Hagen ile Gunther'den cesedin yanına yaklaşarak masumiyetlerini göstermelerini ister. Gunther yaklaştığında bir şey olmaz fakat Hagen yaklaştığında yaralardan kan akmaya başlar.

Krimehild, kocasının cesedi başında üç gün üç gece bekler. Siegfried'i gömecekleri gün onu son bir kez daha görmek ister ve tabutu açtırır. Siegfried'in başını kaldırır, dudaklarından son bir kere öper. Gözlerinden kanlı yaşlar akmaktadır. Daha sonra da bayılır kalır.

Krimehild, kendisine katedralin yanında bir yer yaptırır. Her gün kocasının mezarına ağlamaya gitmektedir. Dört yıl boyunca Gunther ile tek bir kelime bile konuşmaz, Hagen'i görmek bile istememektedir. Hagen ise Nibelungen hazinesini getirmeyi düşlemektedir. En sonunda Krimehild'i razı ederek hazineyi getirir. Krimehild, hazine gelince, herkese dağıtmaya başlar. Krimehild'in çok fazla yandaş kazancağından korkan Gunther ve Hagen hazineyi Krimehild'in elinden alırlar. Gernot, hazinenin daha fazla bela getirmemesi için Ren nehrine atılması gerektiğini söyler. Hagen bu görevi yerine getirir. Hazinenin battığı yeri bilen tek kişi olduğu için, bir gün onu yerinden çıkarmayı ummaktadır.

Siegfried'in ölümünün üzerinden on üç sene geçmiştir.Bu arada Hun kralı Etzel'in de karısı ölmüştür. Etzel'e eş olarak Krimehild'i almalarını söylerler. Etzel de sadık Rudiger'i elçi olarak Burgond ülkesine gönderir.

Gunther ve kardeşleri bu teklifi memnuniyetle karşılarlar. Buna bir tek Hagen karşı çıkar çünkü Krimehild'in güçlenmesinden korkmaktadır.

Krimehild önceleri bu teklife karşı çıkmasına rağmen, Siegfried'in öcünü alabilmek amacı ile kabul eder ve kendine sadık olan Eckewert, beş yüz şövalyesi ve habercilerle birlikte Hun ülkesine doğru yola çıkar.

Düğün Viyana'da olur. Daha sonra da Tuna Nehri'ni geçerek krallık merkezi Etzelbourg'a varırlar.

Aradan yedi yıl geçmiştir. Krimehild Etzel'e bir de erkek çocuk vermiştir. Fakat her şeye rağmen Krimehild'in içindeki intikam ateşi sönmemiştir.

Bir gün kralın yanına gelir ve ailesini görmek istediğini söyler. Krimehild'in oynamak istediği oyunu anlamayan Etzel bu isteği kabul eder ve habercilerini Worms'a gönderir. Haberciler yola çıkarken Krimehild özellikle Hagen'in de gelmesini istediğini söyler.

Haber Worms'a ulaştığında Hagen tuzağı anlar, fakat Gunther gitmek istemektedir. Gunther ve kardeşlerinin kararlılıkları karşısında, Hagen, korkak durumuna düşmemek için, gitmeyi kabul eder. Yanlarına kendilerine bağlı binlerce şövalyeyi alarak yola çıkarlar.

Haberciler döndüğünde Krimehild ise sevinçlidir. Artık intikamını alabilecektir.

Gunther ve beraberindekiler Hun ülkesine vardıklarında Rudiger tarafından karşılanırlar. Rudiger ve beş yüz adamı onların güvenliğinden sorumlu olacaklardır. Yolda Hunlar arasında yaşayan Dietrich ile karşılaşırlar. Dietrich onlara Krimehild'in yasının hala sürdüğünü söyler ve uyarır. Fakat dönmek için artık çok geçtir.

Etzel'in sarayına vardıklarında Krimehild konuklarını yapmacık bir sevinç ile karşılar. Hagen'e ise Nibelungen hazinesini sorar. Hagen hazinenin dünyanın sonuna kadar Ren Nehri'nin dibinde kalacağını söyler. Krimehild hiddetlenir. Bütün konuklar tedirgin olurlar ve silahlarını bırakmazlar. Hagen suçunu Krimehild'e itiraf eder fakat pişman değildir, o sadece görevini yapmıştır. Hagen meydan okur, fakat kimse onunla dövüşmeye cesaret edemez.

Ertesi gün Hagen bütün adamlarına silahlarını yanında bulundurmalarını çünkü dövüşeceklerini söyler.

O gün turnuvalar sırasında Burgond senyörü Volker bir Hun savaşçısını öldürür. Ailesi intikam almak ister. Etzel zorla yatıştırır.

Krimehild Burgondlar'ı yok etmesi için Etzel'in kardeşi Blödlin ile anlaşır. Blödlin ilk önce Burgond komutanı Dankward'ı öldürmek ister. Fakat Dankward ondan önce davranır ve onu öldürür. Artık müthiş bir dövüş başlamıştır.

Dankwart olanları Hagen'e haber verir. Hagen Etzel ve Krimehild'in oğlunu öldürür ve yoluna çıkan Hunlar'ı öldürmeye başlar.

Artık olaylar kontrolden çıkmaya başlamıştır. Saray öldürülen Hunlar'ın kanları ile kırmızıya boyanmıştır. Burgondlar'ı korumaya çalışan Rudiger'in de öldürülmesi Hunlar'ı çileden çıkarır. Tecrübeli savaşçı Hilderbrand'ın da savaşa girmesi ile Burgondlar'ın sonu gelmiştir. Hagen ve Gunther dışında hiçbir Burgond hayatta kalmamıştır. Gunther de Dietrich tarafından öldürülür. Hagen ise hapse atılır.

Krimehild Hagen'i zindanda bulur ve ondan Nibelungen hazinesini ister.Fakat Hagen yerini söylemez. Hazine sonsuza kadar Ren Nehri'nin dibinde kalmalıdır. Krimehild Hagen'in yanında Balmung'u görür. Kılıcı iki eliyle kavrar ve Hagen'in başını gövdesinden ayırır. Artık intikamını almıştır.

Hildebrand bütün bu insanların ölümüne dayanamaz ve Krimehild'e saldırır. Kadının bütün bağırmalarına rağmen onu orada öldürür.

Destan bütün “ölmesi gerekenlerin” ölümü ile son bulur.

Destan hakkında:

Destan, ilk incelemeden de anlaşılacağı gibi, farklı birçok hikâyenin ustaca birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu yüzden bir versiyonda olan bölün bir diğerinde olmayabilir. Örneğin Siegfried'in Brunehild'i kurtarması birçok versiyonda yoktur. Hatta daha sonra inceleyeceğimiz Volsunga Saga'ya göre Krimehild'in annesi Siegfried'e Brunehild'i unutması için büyülü bir ilaç içirir. Bunun dışında destanda hem pagan öğelerin hem de Hristiyanlığa ait motiflerin yer alması, destanın yazıldığı tarihi gösterdiği kadar, destanın farklı parçalardan meydana geldiğini de göstermektedir.

Nibelungen Destanı'nın kökeni de tartışmalıdır. Destanın Ren Nehri kıyılarında doğduğunu söyleyenlerin yanında, kökeninin daha kuzeyde, İskandinavya'da olduğunu söyleyenler de vardır. Destanın köken olarak kuzeyde doğması, sonra da içine Ren Nehri kıyılarına ait öğelerin katılması daha olası gözükmektedir. Bunun en önemli kanıtı kuzeyde bu destana kaynaklık eden daha eski destanların varlığıdır.

İlgili Filmler

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bilbo Baggins</span>

Bilbo Baggins, J. R. R. Tolkien'ın 1937'te yayımlanan Hobbit romanının baş karakteri, Yüzüklerin Efendisi'nin yardımcı karakterlerinden birisi ve Tolkien'ın tüm Orta Dünya eserlerinin anlatıcısıdır. Bilbo Baggins bir hobbittir. Üçüncü Çağ'ın 2890. yılının 22 Eylül'ünde Çıkın Çıkmazı'nda doğdu.

<i>Şrek</i>

Şrek, Oscar animasyon ödülü kazanmış 3D animasyon filmdir. William Steig'in 1990'da yazdığı bir masaldan filme uyarlanmıştır. Yeni Zelandalı yönetmen Andrew Adamson tarafından yönetilip yapımcılığını sonradan bu piyasaya katılıp Disney gibi köklü yapımcılara kafa tutan DreamWorks Animation SKG üstlendi. Serinin ilk filmi olan Şrek, 11 Şubat 2002'de hazırlandı. Ayrıca Şrek filmi Oscar törenlerinde Animasyon filmi dalının açılmasıyla birlikte ödül alan ilk film olma özelliğine de sahip. Şrek sözcüğünun muhtemelen İbranicedeki שרעק (Şrak) sözcüğünden ya da Almancadaki korku, şiddet anlamlarına gelen schreck sözcüğünden geldiği düşünülüyor.

<span class="mw-page-title-main">Sigurd</span> Alman ve Viking mitolojisinde kurgusal kahraman

Sigurd veya Siegfried : Sîvrit), Cermen mitolojisinde bir ejderhayı öldüren, daha sonra ise öldürülen efsanevi bir kahraman. Karakter İzlanda'da yazıya geçirilen antik Cermen sagası Volsung Sigurd Sagası ve onun Alman versiyonu olan, Ren Nehri kıyısında, eski Worms şehri civarında geçen Nibelungen Destanı'nda bahsedilir. Sigurd'un hikâyesini içeren en eski kayıtlar İsveç'de bulunmuş runik taşlar ile Britanya Adaları'ndaki taş haçlar üzerinde kazınmış olarak keşfedilmiştir. Bu kayıtlar 11. yüzyıla tarihlenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Odisseia</span>

Odysseia ya da Odesa Homeros'un derlediği ünlü destanlarından biridir. Diğeri de İlyada'dır. Modern Batı kültürünü oluşturan temellerden biridir ve İlyada destanından sonra günümüze ulaşan ikinci en eski Batı edebiyatı örneğidir. Bilim adamları MÖ 8. yüzyılın sonlarında, Anadolu'nun bir kıyı kenti olan İyonya'da oluşturulduğunu tahmin etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Arthur Rackham</span> İngiliz kitap ressamı

Arthur Rackham, ünlü İngiliz kitap ressamı.

<span class="mw-page-title-main">Merlin</span> Efsanevi İngiliz Figür

Merlin, Kral Arthur efsanesinde yer alan büyücüdür. Karakterin bilinen tasviri ilk olarak Monmouthlu Geoffrey'nin tarihî ve efsanevi figürlerin karışımını esas alarak yazdığı Historia Regum Britanniae adlı eserinde ortaya çıkmıştır. Geoffrey, Kral Arthur ile hiçbir bağlantısı olmayan Myrddin Wyllt adlı bir kâhin veya deli hakkında var olan hikâyelerle, Romano-Britanyalı savaş adamı Ambrosius Aurelianus'un hikâyelerini birleştirerek Merlin Ambrosius adını verdiği bir figür oluşturdu. Merlin'in asıl görevi Arthur'u korumaktır. Ayrıca Stonehenge'in Merlin tarafından yapıldığı rivayet edilir.

<span class="mw-page-title-main">La sonnambula</span> İtalyan yapımı opera

La sonnambula Sicilyalı İtalyan besteci Vincenzo Bellini tarafından bestelenmiş opera semiseria janrında 2 perdelik bir operadır. Eserin librettosu, "Eugène Scribe" hazırladığı bale-pantomimden uyarlanarak, Felice Romani tarafından İtalyanca olarak yazılmıştır. Operanın prömiyer sahnelenmesi 6 Mart 1831'de Milanoda "Teatro Carcano" da yapılmıştır. Devlet Operası ve Balesi Ankara Opera Sahnesi'nde ilk defa temsil edilmesi 1957'dedir.

"Dirty Girls", The WB kanalında yayınlanan, Joss Whedon tarafından oluşturulan bir fantastik dizi olan Buffy the Vampire Slayer televizyon dizisinin yedinci sezonunun on sekizinci bölümü.

<i>Kızıl Korsanın Hazinesi</i>

Kızıl Korsanın Hazinesi Tenten serisinin 12. macerasıdır. Tekboynuzun Esrarı macerasının devamıdır. Yazar ve çizer Hergé tarafından yaratılmıştır. Bundan sonraki birçok macerada görülecek olan Profesör Turnesol ilk kez bu macerada görülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Ren Altını</span> Richard Wagnera ait opera eseri

Ren Altını, Richard Wagner'in librettosunu yazdığı ve bestelediği Nibelung Yüzüğü epik dörtlüsünün birinci kısmıdır. Ilk temsili Münih'te 22 Eylül 1869 tarihinde yapılmıştır. Yüzüğün dövülerek hazırlanması ve bu yüzüğün lanetlenmesi hikâyesini anlatır. Fantastik yaratıklar ve tanrılarla dolu bu mistik diyar, daha perde kalkmadan, müzigi ile seyircileri sanki büyülemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Götterdämmerung</span> Richard Wagner operası

Götterdämmerung, Richard Wagner'in Nibelungen Yüzüğü adlı opera dörtlemesinin sonuncusudur. İlk gösterimi 17 Ağustos 1876 tarihinde, sonradan "Richard Wagner Tiyatro Salonu" olarak adlandırılan Bayreuth Festivali Salonu'nda, dörtlemenin ilk tam gösteriminin bir parçası olarak gerçekleştirilmiştir. Bu son kısım Nibelungen Destanı'nındaki Siegfried'in ölümüyle Ragnarok olayının birleştirilmesi sonucu oluşturulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Siegfried (opera)</span>

Siegfried, Richard Wagner'in librettosunu yazdığı ve bestelediği Nibelung Yüzüğü epik dörtlü operalarının üçüncü kısmıdır. Siegfried operasının prömiyer temsili 16 Ağustos 1876 günü Bayreuth Festivali Tiyatrosu'nda yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Pelléas et Mélisande (opera)</span>

Pelléas et Mélisande Claude Debussy'nin bestelediği 5 perdelik bir opera eseridir. Librettosu, Maurice Maeterlinck tarafından, kendisi tarafından yaratılmış sembolist bir tiyatro oyunu olan Pelléas et Mélisande'dan uyarlanmıştır. Bu opera Claude Debussy'nin bestelediği tek opera eseri olup 20. yüzyıl batı klasik müziğinde önemli bir aşama olduğu kabul edilmektedir.

<i>Troyalı Kadınlar</i> Evripides trajedisi

Troyalı Kadınlar, MÖ 415 yıllarında Euripides tarafından kaleme alınmış tragedyadır. Euripides’in Truva Savaşı'nı konu alan üçlemesinin üçüncü kitabı olan eser, Atina ve Sparta halklarını karşı karşıya getiren ve on yıl süren Peloponez Savaşı ortamında yazılmıştır. Bu oyun, şehirleri yağmalandıktan, kocaları öldürüldükten ve kalan aileleri köle olarak götürüldükten sonra geriye kalmış Troyalı kadınların kaderini anlatmaktadır.

Aslaug, İskandinav mitolojisinde çok sayıda sagada adı geçen ve ünlü Viking savaşçısı Ragnar Lodbrok'un eşi.

<span class="mw-page-title-main">A Man Without Honor</span>

"A Man Without Honor", HBO kanalının yayınladığı fantezi türündeki Game of Thrones dizisinin ikinci sezonunun yedinci ve dizinin toplamda on yedinci bölümüdür. 13 Mayıs 2012'de yayımlandı. Dizinin yaratıcı yapımcıları David Benioff ve D.B. Weiss tarafından senaryolaştırıldı ve David Nutter tarafından çekildi.

<span class="mw-page-title-main">The Prince of Winterfell</span>

"The Prince of Winterfell", HBO kanalının yayınladığı fantezi türündeki Game of Thrones dizisinin ikinci sezonunun sekizinci ve dizinin toplamda on sekizinci bölümüdür. 20 Mayıs 2012'de yayımlandı. Dizinin yaratıcı yapımcıları David Benioff ve D.B. Weiss tarafından senaryolaştırıldı ve Alan Taylor tarafından çekildi.

<i>Gölün Hanımı</i>

Gölün Hanımı, Polonyalı yazar Andrzej Sapkowski'nin The Witcher hikâyesinin kronolojik sıralamasındaki beşinci, yayın sıralamasında ise yedinci kitabı olan fantezi romanı. 1999 yılında yayınlanan romanın Türkçe baskısı 4 Şubat 2020'de yayınlanmış ve dünyada birçok farklı dile de çevrilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tyrion Lannister</span> Buz ve Ateşin Şarkısında yer alan bir karakter

Tyrion Lannister, Amerikan yazar George R. R. Martin'in yazmış olduğu Buz ve Ateşin Şarkısı kitap serisinde ve de bu kitap serisinin HBO tarafından David Benioff ve D.B. Weiss'ın eli altında yapılan uyarlamasında yer alan kurgusal bir karakterdir. Kitaplarda 49 bölüm ile en çok bakış açısı ile hikâye anlatılan karakter olmak ile beraber dizinin yayınlanan 73 bölümün 67'sinde yer almıştır. Kendisini dizide Peter Dinklage canlandırmıştır.

<i>Kral Oidipus</i> (Sofokles) Sofokles trajedisi

Kral Oidipus veya Oedipus Rex, Yunanca "Oedipus Tyrannus" olarak da bilinen Sofokles tarafından yazılan ve MÖ 429'da sahnelenmiş bir Atina trajedisidir. Eski Yunanlılar oyunun ismini Aristo'nun Poetika eserinde de yer aldığı şekliyle yalnız "Oedipus" olarak bilmektedir. Ancak yine Sofokles tarafından yazılan Oedipus Kolonos'ta adlı oyun ile karıştırılmaması amacıyla "Oedipus Tyrannus" yani Tiran Oedipus olarak yeniden adlandırıldığı düşünülmektedir. Antik dönemlerde "tiran" herhangi bir yasaya dayanmaksızın gücü eline alan hükümdarları tanımlamak için kullanılmakla birlikte o dönem toplumlarında olumsuz bir anlam ifade etmemektedir.