İçeriğe atla

Neccarzade Mustafa Rıza Efendi

Osmanlı döneminde yaşamış sufi, şair, hattat ve mesnevihan.

Hayatı

1679'da Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinde doğdu. Daha sonra ailesi ile İstanbul'un Üsküdar ilçesine göç etmişlerdir. Neccarzade lakabının sebebi babası İbrahim Efendi'nin köprü inşasındaki ustalığından kaynaklanmaktadır.

İlk eğitimi Üsküdar'daki hocalardan almıştır. Aziz Mahmud Hüdai Âsitanesi şeyhi Yakub Afvî'nin tavsiyesiyle onun babası Odabaşı şeyhi Celvetiyye tarikatına mensup Mustafa Fenayi'nin derslerine ve sohbetlerine devam etmiş ve ondan ardıllık (halifelik) veya üstatlık icazeti almıştır. Beşiktaş Mevlevihânesi şeyhi Mesnevihan Mehmed Memiş Efendi'den (ö.1723) Mesnevi okumuş ve ondan da Mesnevi okutma icazetnamesi almıştır.

Osmanlı-Rus savaşına da katılmış olan Rıza Efendi savaşın bitiminden sonra Edirne'ye gitmiştir. Edirne'de Arapzade Muhammed İlmi eliyle Nakşibendi tarikatının Müceddidiyye koluna bağlanmıştır ve ondan da Müceddidiye icazeti almıştır.

Neccarzade Edirne'den İstanbul'a dönmüş ve Beşiktaş'ta Sinan Paşa Tekkesi/Neccarzade Tekkesinde postnişin olmuş. Günümüzde sadece Sinan Paşa Camisinin yerinde olduğu ve tekke kısmının yıkıldığı bu yerde tasavvufi eğitim vermeye devam etmiştir.

1744'te hastalanmış ve iki yıl süren hastalığı 1746'da vefatıyla neticelenmiştir.

Tasavvufi Görüşü

Mustafa Rıza Efendi Nakşibendi-Müceddidiye bağlı bir sufidir. Müntesibi olduğu yolda Muhyiddin Arabi yerine İmam Rabbani'nin Vahdet-i Şuhud görüşü ağırlıklı olarak benimsenmektedir. Ancak Mustafa Rıza Efendi dahil olduğu sufi yoldan farklı olarak Muhyiddin Arabi'nin vahdet-i vücud görüşünü benimsemiştir.

Mustafa Rıza Efendi bir şiirinde bu bağlılığı Muhyiddin Arabi'yi kendi şeyhiyle birlikte zikrettiği şiirinde şu şekilde ifade etmiştir.

İbnü'l-Arabî eriştiği şerefi bize miras bırakmıştır / Ondaki şey (şeref) Arap-zâde Şeyh Muhammed'e geçmiştir.

Eserleri

  • Divan
  • er-Risâle fi beyani'l-itikad ve'l-amel ve'l-ahlak
  • Terceme-i Muhtasaru'l-velâye

Ayrıca bakınız

Konuyla ilgili yayınlar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Muhyiddin İbnü'l-Arabî</span> Endülüslü İslam düşünürü, sufi ve filozof (1165–1240)

Muhyiddin İbnü'l-Arabî ya da tam adıyla Muhyiddîn Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî el-Hâtimî et-Tâî, ünlü İslâm düşünürü, mutasavvıf, yazar ve şair. Şeyhü'l Ekber unvanı ile de bilinir.

Dâvûd-i Kayserî, Osmanlı devletinin kuruluş döneminde yaşamış İran'lı mutasavvıf, filozof ve yazar.

Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.

İsmâil Hakkı Bursevî,, mutasavvıf, Celvetî şeyhi, müfessir, şâir.

Sufi metafiziği başlıca vahdet (birlik) düşüncesi etrafında gelişmiştir. Öyle ki varlık bir "Mutlak Varlık" ve O'nun aynada yansımalarından oluşan görüntülerden ibarettir. Bu anlayışı açıklayan iki farklı ifade biçimi kullanılır; Vahdet-i vücud ve vahdet-i şuhut. Bazı İslami reformcular bu iki deyim arasındaki farklılığın sadece semantik ve deyimle ilgili olduğunu, özünde bir farklılık içermediğini söylerler. Sufi metafiziğinde diğer dikkat çeken konular hulul, teşkik ve maksut birliği gibi konulardır. Allah ile evren arasındaki ilişkinin tarzı sufiler arasında olduğu gibi, sufi olmayan müslümanlar arasında da tartışılagelmekte olan bir konudur.

Abdurrezzak Kemaleddin b. Ebi'l-Ganâim el-Kâşânî. Tam adı Abdürrezzâk b. Ebi'l-Ganâim b. Ahmed Ebi'l-Fazâil b. Muhammed el-Kāşânî'dir.

Cerrahîlik bir İslâm tarikatı, Halvetîyye'nin kolu olan Ramazânîyye'nin alt şubesi. Cerrahîlik, adını kurucusu olan Nureddîn Muhammed ibn-i Abdullah er-Rûmî el-İstanbulî el-Cerrahî'den alır. 17. yüzyılın sonlarında kurulmuş olan Cerrâhî tarikatı, eski İstanbul'un en yaygın tarikatlarından biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Mevlevîlik</span>

Mevlevîlik, 13. yüzyılda yaşamış Mevlana Celaleddin Rumi'nin tasavvufî düşünceleri üzerine, kendisinin ölümü ardından gelişen tarikattır.

<span class="mw-page-title-main">İsmail Maşuki</span> Bayramîlik ve Melamîlikte şeyh ve kutub

İsmail Maşuki, Türk tasavvuf tarihinde "Oğlan Şeyh" veya "Çelebi Şeyh" diye de bilinen, Bayrami-Melami tarikatı kutbu ve şeyhi.

<span class="mw-page-title-main">Sadreddin Konevî</span>

Sadreddin Konevî, Fars sufi. Malatya'da doğmuştur.

Abdullah Bosnevi (1584-1644), Osmanlı Devleti'nde Melami mutasavvıf ve şair.

Muhammed Nur'ül Arabi, Son dönem melamiliğin piri. 1813-1887 arasında yaşamış sufi. Çeşitli sufi üstadlarından ders almış olan ve hayatının büyük kısmını Anadolu ve Rumeli topraklarında geçiren Seyyid Muhammed Nur, Abdülbaki Gölpınarlı tarafından Üçüncü Devir Melamiliği şeklindeki tanımlanan dönemin de öncüsü kabul edilmektedir.

Köstendilli Süleyman, eserlerinde Şeyhî mahlasını kullanan 18. yüzyıl sufi ve yazarı. Tam adı Mollazâde Süleyman Şeyhî-i Köstendilî-i Nakşibendî Efendi'nin adı Süleyman, Nakşibendî tarikatına intisab etmiş olması nedeniyle “Nakşibendî”, şeyh olması nedeniyle de “Şeyhî” unvanıyla anılır. “Mollazâde” ailesinden gelen bir isimdir.

Ekberilik, Muhyiddin İbn Arabi'nin temel kavramlarını geliştirdiği sufi metafiziğinin Vahdet-i Vücud denilen meşrep veya okuluna bağlı olan sufileri tanımlamakta kullanılan bir terim.

Kırımlı Selim Baba, 18. asırda yaşamış mutasavvıf ve şair. Diğer adı Selim-i Divâne'dir.

Abdullah-ı İlahi Osmanlı dönemi sufilerindendir. Abdullah-ı Simavi veya Şeyh İlahi isimleriyle de bilinir. Şiirlerinde İlahi mahlasını kullanmıştır.

İbn Sevdekin; Sufi, Muhyiddin İbn Arabi'nin öğrencilerinden ve yorumcularındandır.

Oğlanlar Şeyhi İbrahim Efendi, Osmanlı döneminde yaşamış Ekberi meşrepli, Bıçakçı Ömer Dede (Şeyh Emir Sıkkinî)’ye atfedilen (Melâmetîyye/Melâmîyye-î Bayramîyye Tarikâtı) tasavvuf okuluna mensup bir sufi ve tasavvuf önderi. Olanlar, Oğlanlar, Oğlan Şeyh veya Aksarayi lakaplarıyla da bilinir.

Kutup Osman Efendi, İstanbul'un Fatih semptinin Atpazarı denilen yerde oturduğu için Atpazarı Şeyhi Osman Efendi nâmıyla tanılırdı. Halvetiyye tarikatı şeyhidir. Sultan IV. Mehmed ve II. Süleyman zamanlarında Kul Camii'nde imamlık ve eğitmenlik görevleri yapmıştır. Devlette sözünün geçmesi bazılarını rahatsız etmiş, çeşitli entrikalardan dolayı M 1690 yılında Kıbrıs'a sürgün edilmiştir. Mağusa kaleiçinde 14 ay yaşamış, Kıbrıs'ın "kutup yıldızı" olarak tanınmış ve surlar dışında toprağa verilmiştir. Türbesi, adaya diğer bir sürgün olan Namık Kemal'in adı verilen lisenin yanındadır.

Muhammed Esad Erbilî veya Şeyh Esad Erbilî, Nakşibendi şeyhi.