İçeriğe atla

Ne Tanrı, ne efendi

Anarchists carrying a banner
Tanrı yok, efendi yok yazılı pankartla yürüyen anarşistler.

Tanrı yok, efendi yok (İngilizceNo gods, no masters), bir anarşist ve işçi sloganı. Sloganın İngilizcedeki kökeni Dünyanın Endüstri İşçileri tarafından 1912 Lawrence tekstil grevi sırasında dağıtılan bir fanzinden gelir.[1] Bu slogan sosyalist Louis Auguste Blanqui tarafından 1880'de aynı adlı makalesinde kullanılan "Ni dieu ni maître !" Fransızca kalıbından türemiştir ve motomot olarak "Ne tanrı ne efendi" anlamına gelir.[2]

Kullanımı

Margaret Sanger'in 1914'te sloganı altbaşlık olarak kullandığı feminist fanzini.

Fransızca ifade Friedrich Nietzsche'nin 1886 yılında yayımlanan eseri İyinin ve Kötünün Ötesinde'de iki kez geçmektedir. İfade 22. bölümde doğanın hukuk önünde eşitlik ahlakını kabul kanısının eleştirisinde yer alırken 202. bölümde ifade anarşistlerle özdeşleştirilerek onların eleştirdiği "sürü" mantığının bir göstergesi olarak sunulmaktadır.[3]

Feminist kullanım

1914'te Margaret Sanger doğum kontrolünü savunduğu sekiz sayfalık The Woman Rebel adlı ayda bir çıkan fanzininde sloganı kullanmıştır ve her kadının kendi bedenlerinin efendisi olduğunu savunmuştur.[4]

Kaynakça

  1. ^ "mshist". Wyatt.elasticbeanstalk.com. 5 Ocak 1916. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2012. 
  2. ^ "Question: origin of the slogan "ni dieu ni maître" | Radical Reference". Radicalreference.info. 24 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2012. 
  3. ^ "Friedrich Nietzsche, Beyond Good and Evil". Şubat 2009. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ağustos 2012. 
  4. ^ ""No Gods, No Masters": Margaret Sanger on Birth Control". gmu.edu. 9 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Haziran 2012. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Nietzsche</span> Alman filozof, filolog ve şair (1844–1900)

Friedrich Wilhelm Nietzsche, Alman klasik filolog ve filozoftur. Nietzsche'nin fikirleri ve üslubu, yerleşik düşünce kalıplarını kırmıştır, bu nedenle yaşadığı dönemde var olan bir klasik disipline sokulamamıştır. Nietzsche, günümüzde yepyeni bir felsefi ekol olarak yaşam felsefesi disiplininin kurucusu olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

Anarşizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Reddedilen bu otoritelere patriyarki ve kapitalizm de dahildir.

<span class="mw-page-title-main">Ateizm</span> Tanrının varlığını reddeden öğreti

Ateizm ya da tanrıtanımazlık, Tanrı'nın, tanrıların, doğaötesi inançların ya da ruhani varlıkların reddidir. Bu fikirde olanlara ateist ya da tanrıtanımaz denir.

<span class="mw-page-title-main">Mihail Bakunin</span> Anarşist filozof

Mihail Aleksandroviç Bakunin, tanınmış bir Rus devrimci ve kolektivist anarşizm kuramcısıdır. Anarşist düşünürlerin ilk kuşağının temsilcilerindendir ve Anarşizmin babaları olarak anılan düşünürlerden biridir.

Nihilizm, evrenin ve insan yaşamının özünde herhangi bir anlam taşımadığını savunan bir felsefi yaklaşımdır. Ancak bu, her türlü anlam ve değerin tamamen reddi gerektiği anlamına gelmez. Nihilizme göre, toplumsal, ahlaki ve kültürel değerler insan yapımıdır ve mutlak bir gerçeklik taşımaz.

<span class="mw-page-title-main">Simone Weil</span>

Simone Weil Fransız filozof ve Katolik bir mistik.

<span class="mw-page-title-main">19. yüzyıl felsefesi</span>

19. yüzyıl felsefesi öncelikli olarak Alman felsefesinde romantizmin ve idealizmin zirveye ulaştığı bir dönemdir. Aynı şekilde materyalizmin de yeni bir derinlik kazandığı ve öne çıktığı görülür. Fransız felsefesinde bir yanda Charles Fourrier, Pierre-Joseph Proudhon, Claude Henri de Saint-Simon gibi reformcu düşünürler; öte yanda da August Comte ile pozitivizmin belirginleştiği görülür. Tarihçi Tocqueville ile sosyolog ve düşünür olan Emile Durkheim'ı da buraya eklemek gerekir.

"Tanrı öldü" (Almanca:

Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu biz öldürdük. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? Kendimizi temizlememiz için hangi su var? Hangi kefaret bayramlarını, hangi kutsal oyunları icat etmemiz gerekecek? Fazla büyük değil mi bize, bu amelin yüceliği? Sırf ona layık görünmek için bizim de tanrı olmamız gerekmez mi?

Acıcılık veya Dolorizm, acı kavramını yaşamın anlamına, ahlakın ve erdemin merkezine yerleştirerek hazcılık öğretisinin karşıtı olan düşünsel, manevi ve dini doktrinlerin genel adı; aynı zamanda edebî ve felsefi bir akımdır. Temelleri Antik Yunan felsefesine dayanan kinizm öğretisi ve acıyı yücelten diğer öğretiler, dolorizm kavramına girer. Dolorizm, insanın özgür ve güçlü bir varlık olarak yaşamını sürdürebilmesi, gerçek mutluluğa ve erdeme ulaşabilmesi için hazdan uzaklaşıp, acıya katlanması ve onu yüceltmesi gerektiğini öngörür.

<span class="mw-page-title-main">Bonnot Çetesi</span>

Bonnot Çetesi, 1911'de kurulan, 1912'de dağılan Fransız anarşist topluluğu. Topluluğa adını veren ve topluluğun önde gelen simalarından biri olan Jules Bonnot, profesyonel araba hırsızıydı. Diğer üyeler fırıncılık, işçilik gibi düşük gelirli işçilerden ve zanaatkarlardan oluşmaktaydı. Çete üyeleri L’Anarchie (Anarşi) adlı dergiyle ilgilenen kişilerdi. Birçok suça karışırken siyasi fikirleriyle notlar almış, bu konuda yazılar bırakmışlardır. Politik görüşleri Mikhail Bakunin, Pierre-Joseph Proudhon, Max Stirner, Ludwig Büchner, Friedrich Nietzsche ve Ravachol gibi düşünürlerden etkilenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Friedrich Nietzsche kronolojisi</span>

Friedrich Wilhelm Nietzsche, "Güç İstenci", "Üstinsan", "Bengi dönüş" gibi özgün fikirlerle tanınan varoluşçu Alman filozof.

<span class="mw-page-title-main">Üstün ırk</span>

Üstün ırk, Nazi Düşüncesinde İskandinav Irk'ından -19. yüzyılın sonları 20. yüzyılın başlangıcında patlak vermiş ve Aryan Irkı olarak adlandırılmıştır- onların oluşturduğu bir kavramdır. Saf Irk düşüncesini ileri sürer. Nazi düşüncesinde İskandinav Irkı, Kuzey Almanya ovalarında milattan önce yaşadığına inanılan ve Proto-Aryanlar olarak adlandırılan ırkçı düşüncedeki bazı kişilerin en saf ırk olarak açıkladığı ırktır. {bknz. Proto-Aryans} Bu ırkın kayıp kıta Atlantis'in en üstün saf ırkı olduğuna inanılır. Naziler, İskandinavların gerçek Aryanlar olduğunu çünkü onların diğer -yöresel olmayan- Slav Irkı, Roman Irkı ve Hint-İranlı olan Hint-Avrupalı ırklar ile en az karışan ırk olduğunu iddia ederler. Bu iddialarını, İskandinav insanların diğer tüm ırklardan üstün olduğuna dayandırırlar. Naziler onların otoritelerini genişletmeye hakkı olduğuna inanırlar. Bu kavram aynı zamanda İskandinavcılık olarak da bilinir. Bu ırkçılıktaki uygulanan asıl politika ise Nazilerin Aryan olduklarını kanıtlamaya çalışmalarıdır.

Apateizm ya da tanrıumursamazlık, tanrının veya tanrıların varlığı veya yokluğu konusunda ilgisiz, kayıtsız kalma durumudur. Bir apateist, tanrının veya tanrıların var olduğu veya olmadığı yönündeki iddiaları kabul etmek veya reddetmekle ilgilenmez. Bir inanç, iddia veya bir inanç sisteminden ziyade bir tutum olarak nitelendirilir.

Postanarşizm, postmodern ve postyapısalcı düşünce gelenekleri ile anarşist düşünce geleneğinin bir sentezi olarak nitelendirilebilir. Aynı zamanda postyapısalcı anarşizm olarak da bilinen postanarşizm, tek bir çerçeveden ilerleyen bir düşünce geleneği olmaktan ziyade, birçok postmodern düşünce akımının etkisinde kalınarak geliştirilmiş farklı anarşist yaklaşımların bir bütün olarak ele alınmalıdır.

Savaşa Hayır, Ancak Sınıf Savaşı, anarşist ve komünist gruplar tarafından sınıf mücadelesi kavramını savunmak için kullanılan ve kapitalizme karşıtlığı ifade eden slogan. Aynı zamanda bazı antikapitalist ve otorite karşıtlığıyla bilinen grupların adıdır.

18 ilâ 21. yüzyıllarda üretilen siyasi sloganların başlıcalarının listesidir.

Ahlakın Soykütüğü Üstüne: Bir Kavga Yazısı, Alman filozof Friedrich Nietzsche’nin son dönem yapıtlarındandır. Önsöz ve üç bölümden oluşan eser, 1887 yılının temmuz ve ağustos aylarında yazılmış ve aynı yılın kasım ayında basılmıştır. Nietzsche bu kitapta ceza,suç, adalet, hınç duygusu, vicdan gibi ahlaki kavramların tarihsel gelişimini inceleyip, Yahudiliğin ve Hristiyanlığın modern Avrupa kültüründe hakim kıldıkları 'ahlaki önyargıların' eleştirisini yapar. Nietzsche yorumcuları tarafından onun en sistematik kitabı olarak görülen Ahlakın Soykütüğü Üstüne, modern Avrupa kültürünün en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de anarşizm</span>

Türkiye’de anarşizm, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından, özellikle de 1986 yılında Kara dergisinin yayınlanmaya başlamasıyla görünürlük kazanan, radikal bir sol harekettir. Öncesinde Türkiye siyaset sahnesinde anarşist hareketin bir gelenek ihtiva ettiği söylenemese de, Türkiye’de bir anarşist geleneğin oluşumuna dair “yüzyıllık gecikme”ye rağmen, Anadolu topraklarında anarşizmin tarihsel köklerine dair izlere rastlamak da mümkündür.

Bazı gözlemciler[kim?] varoluşçuluğun anarşizm için felsefi bir zemin oluşturduğuna inanmaktadır. Anarşist tarihçi Peter Marshall, "varoluşçuların birey, özgür seçim ve ahlaki sorumluluk üzerindeki vurgusu ile anarşizmin temel prensipleri arasında yakın bir bağlantı olduğunu" iddia ediyor.