İçeriğe atla

Nazilerin Barbarossa Harekâtı'ndaki başarısızlık nedenleri

Nazilerin Barbarossa Harekâtı'ndaki başarısızlık nedenleri, Nazi Almanyası'nın Barbarossa Harekâtı'nda yenilmesinin tarihsel ve politik nedenleridir.

Nazi ordularının 1941 yılının sonlarına doğru sürekli baskı altındaki durumunun ciddiyeti, Kızıl Ordu'nun artan gücü ve Nazi güçlerinin etkinliğini kısa dönemde ciddi biçimde sınırlayan faktörler nedeniyleydi. Bu faktörlerin başında kuvvetlerin aşırı yayılmış yerleşimi, ciddi bir ulaşım sorunları yumağı ve tümenlerin çoğunda, kayıpların bütünleme eratı ile karşılanmamış olması, diğer deyişle tümenlerin çoğunun gücünün zayıflamış olması yatmaktadır. 1941 yılının Eylül ayı başlarında kendini gösteren piyade açığı hiçbir zaman giderilmedi. Doğu'daki savaşın devamında Wehrmacht'ın piyade ve destek hizmeti personeli açığı kronik hale geçmiştir. Napolyon'un Rusya Seferi'ne benzerlikler dikkat çekicidir. Mareşal von Kleist'in harekâtın genel niteliği hakkındaki yorumu çok net olarak durumu aydınlatmaktadır. Askeri tarihçi Liddell Hart'la savaş sonrasında yaptığı görüşmede, Zafer ümitleri büyük ölçüde istilanın Rusya'da bir politik ayaklanma yaratacağı beklentisi üzerine inşa edilmişti… Uzun sürecek bir mücadele için hazırlıkarımız yoktu. Her şey sonbahardan önce kesin sonucun elde edileceği fikri üzerine inşa edilmişti. demektedir.[1]

Pek çok kaynakta başarısızlığın nedenleri, Nazi generallerinin değerlendirmelerine dayanmaktadır. Genellikle Rusya yağmurları, kışı, Hitler'in hatalı kararları ve ikmal sorunları. İkmal sorunlarının bir bölümü dışındakiler, Kızıl Ordu için de geçerliydi. Pek az kaynakta, Rusya'nın neredeyse sınırsız kaynaklarından, rejime ölümüne bağlı kadroların büyüklüğünden, diğer deyişle insan faktöründen söz edilir.

Sovyet potansiyelini hafife alma

Nazi Panzer III (Ukrayna, 1941)
Panzer III (Ağustos 1941)

Nazi tarafında planlama, Sovyetler Birliği'in seferberlik potansiyelini doğru değerlendirememişti. Halihazırda eğitimli olan birliklerin tümünün hızla savaşa sürülmesi olan birincil seferberlikle ilgili olarak tahmin edilen tümen sayısı, gerçekte var olanın yarısıydı. Ağustos ayı başlarında imha olunan orduların yerini yenileri almıştı. Bu durum tek başına dahi, Barbarossa Harekâtı'nın başarısızlığı anlamına geliyordu. General Halder Ağustos ayı ortalarında günlüğüne "...200 tümenle karşılaşacağımızı sanmıştık fakat daha şimdiden 360 tanesini tanımladık" diye yazmıştı.[2] Aslında Sovyet yönetimi sürekli olarak yeni tümenler donatıp cepheye sürdü. Bunun sonuçlarını Mareşal Rundstedt ifade ediyor, "...bir güç imha edilir edilmez yolumuz yeni gelen bir güç tarafından tıkanıyordu."[3] Esas stratejik açılım, Kızıl Ordu'nun büyük kısmının Dinyeper batısında imha edilmesiydi. Ancak Sovyet yönetiminin yeni birlikler çıkarabilmesi, bu stratejik açılımı işlemez hale getirmekteydi. Bu bağlamda, Sovyetler Birliği'ne sadece batıdan yönelen bir istila girişiminin, savaşı eninde sonunda ve kaçınılmaz olarak bir yıpratma savaşına götüreceği ortadadır. General Halder, günlüğüne yazdığı bir ifadede Kızıl Ordu'nun bu açıdan durumunu çok net ifade etmişti "Her defasında hayran olunacak bir şekilde kendilerini yeniden yaratan Rus kuvvetleri..."[4]

Wehrmacht yönünden, İkmal eksiklerini tamamlamak için gereken bir aylık süre içinde ancak sınırlı hedefli operasyonlar söz konusu olabilirdi. Öte yandan savaşı tamamlamak için, çamur mevsiminin başlamasından önce sadece altı hafta kalmıştı. Diğer yanda Kızıl Ordu, çok büyük de olsa kayıplarını giderebileceğini ve sağlam bir güç olarak hâlen ayakta olduğunu göstermiştir. Görece eğitimli birliklerden oluşan tümenler savaşlarda kaybedildi ama yeni tümenler onların yerini aldı. Kızıl Ordu, savaş süresince her ay ortalamada yarım milyon kişiyi silahaltına almıştır. Sovyet askeri bölgesi, ülkenin uzak yörelerinden farklı etnik gruplardan yeni ordular kurmak ve eğitmek konusunda yeterince etkin olabilmiştir. Savaşın en kritik ilk altı ayında Sovyetler Birliği'nin ayakta kalabilmesini sağlayan, çoğu kez düşük eğitimli ve yetersiz donanımlı olsa da seferberliği hızla sağlayabilme ve sürdürebilme becerisiydi. Nazi planlamasında gerçekçi olmayan, düşmanın gücünü yanlış değerlendirmeydi. Gerçekte Moskova'daki Nazi Askeri Ateşesi General Köstring, Sovyet askerî gücü hakkında daha gerçekçi bilgiler iletmekteydi, ama Hitler bunları göz ardı etme eğilimindeydi.[5]

Ayrıca Sovyet istihbaratının elde ettiği bilgiler, Japonya ile savaş olasılığının söz konusu olmadığını ortaya koymuş, böylece ülkenin doğu kesiminde fazlaca birlik bulundurma gereği ortadan kalkmış, kış savaşı için daha iyi eğitimli ve donanımlı bu birlikler batıya kaydırılabilmişti.

Nazi Yüksek Komutanlığı, Sovyetler Birliği yönetiminin ülke genelindeki etkinliğini doğru hesaplayamadı ve bu konuda ağır bir hesap hatasına düştü. Nazi Almanyası Sovyet komünist rejiminin çürük bir yapıda olduğunu, güçlü bir darbeyle hemen çökeceğine inanmışlardı. Bu bağlamda kısa sürede erişecekleri bir zafer umuyorlardı.[6] Gerçekte Sovyet sistemi esnek ve şaşırtıcı biçimde uyum sağlayabilir olduğunu kanıtladı. Başlardaki ezici yenilgiler karşısında Nazi ilerlemesiyle tehdit edilen Sovyet endüstrisi dağılmamayı başardı. Bu kritik fabrikalar, usta işçileriyle birlikte demiryolları üzerinden Nazi işgal bölgesinin gerisine taşındı ve yeniden kurularak üretime geçti. Hammadde kaynaklarının kaybedilmesine ve işgalin yarattığı keşmekeşe karşın Sovyet yönetimi, savaş cihazının gereksinme duyacağı büyük çapta üretimi yapabilecek çok sayıda askeri fabrika kurmayı başarmıştır. Sovyet yönetimi hiçbir zaman çökme tehlikesi içinde olmadı ve tüm savaş boyunca Sovyet savaş gücü üzerinde sıkı bir kontrolü sürdürebildi.

Naziler savaş esirlerine acımasız davrandı ve Sovyet halkı üzerinde vahşi bir işgal kurdu. Bu işgal tutumu Sovyet halkı içinde derin bir kin oluşturdu. Nazilere karşı duyulan bu kin, Sovyet halkının Batılı toplumlarda görülmemiş bir özveriyle çabalamalarını sağladı. Nazi Almanyası, Sovyet halklarını da hafife almışlardı. Nazi askeri yönetimi, Sovyet askerini yeteneksiz, ortalama bir Sovyet vatandaşını da alt-insan olarak gördü. Kızıl Ordu'nun mücadelesindeki yırtıcılık Nazi askerini şaşkına çevirdi. Sovyet sivillerinin dayanıklılık düzeyi Nazi planlamacılarının hesaba katmadığı kadar yüksekti, yaşanılan tüm güçlüklere dayandılar, savaşmaya ve çalışmaya devam ettiler.

Ayrıca Sovyet ekonomisinin teknik ve üretim kapasitesi, Nazilerin tahmin ettiklerinin üzerindeydi.

Lojistik planlamada hatalar

Savaşın başladığı kurak yaz aylarında Alman kuvvetleri ilk haftalarda Kızıl Ordu'nun büyük bir bölümünü imha etmeyi başardılar. Askeri bir harekât için uygun iklim, sert sonbahar ve kışa döndüğünde Kızıl Ordu toparlanmaya, Wehrmacht ise sendelemeye başladı. Alman savaş mekanizması uzun süren bir seferi ikmal yönünden desteklemekte yeterli olamadı. En basitinden hedeflerine ulaşmak için tüm orduya gereken akaryakıt stokları oluşturulamadı.

Bu durum Nazi ikmal birimleri tarafından harekâtın başlamasından bile önce öngörülmüştü, ancak bu konudaki uyarılar dikkate alınmadı.[7] Tüm Nazi planı, Kızıl Ordu'nun beş haftanın sonunda çökmesi nedeniyle Doğu'daki kuvvetlerinin stratejik olarak hareket serbestisi kazanacağı hesabına dayanmaktadır. Sadece bu durumda mevcut ikmal koşullarının, birkaç mekanize/motorize birliğin yenilmiş olan Sovyet devletinin topraklarının işgalini tamamlamak için gereksinme duyacağı akaryakıtı sağlamaya yeterli olacağı düşünülüyordu.

Nazi tankları ve piyade birlikleri ilk hafta sonunda 480 km. ilerlemişlerdi, fakat ikmal hatları fazlasıyla zorlanıyordu. Sovyet demiryolu hatları, Avrupa standartlarından daha geniş aralıklı olduğu için, yeterince Sovyet lokomotif ve vagonu ele geçirilene kadar ikmal işlerine yaramayacaktı. Ancak hiçbir zaman yeterince lokomotif ve vagon ele geçirilemedi. Sonuç itibarıyla ikmal malzemesi eksikliği, "Yıldırım Savaşı"nı yavaşlattı.

Nazi lojistik planlaması Sovyet demiryolu ulaşım ağı konusunda fazla iyimserdi. Eski Doğu Polonya kara ve demiryolu ağı konusu yeterince biliniyordu, ama daha doğuya gidildikçe bilgiler sınırlıydı. Harita üzerinde uygun görünen yollar gerçekte stabilize (toprak) ya da henüz planlama aşamasında olan yollardı.[7]

Hava koşulları

Eduard Wagner
Panzer IV Ausf. D (Aralık 1941)
Junkers Ju 87 (22 Aralık 1941)

Birleşik Devletler Muharebe Etütleri Enstitüsü tarafından 1981 yılında yayımlanan bir belgede, Hitler'in planlarının sert kış koşulları daha başlamadan önce başarısızlığa uğradığı sonucuna varılmaktadır. Hitler, çabuk bir zafer kazanılacağı konusunda kendinden öylesine emindi ki Sovyetler Birliği'nin kış koşullarında da muharebe etmek için hiçbir hazırlık yapmadı. Nazi Doğu Cephesi kuvvetleri, harekâtın ilk beş ayının sonunda 734 binden fazla kayba uğradı. Harekâtın başlangıcında 3,2 milyon olan kuvvetlerin bu kaybı, % 23'e ulaşmaktadır. Nazi levazım Generali Eduard Wagner, 27 Kasım 1941 tarihinde durumu şu şekilde rapor etmiştir. "Hem personel hem de malzeme olarak kaynaklarımızın sonunda gelmiş bulunuyoruz. Yoğun kış koşullarının getirdiği tehlikelerle karşı karşıyayız."[8]

Nazi kuvvetleri Sovyetler Birliği'nin ağır kış koşulları ve yetersiz ulaşım şebekesiyle başa çıkmak için hazırlıksızdı. Sonbaharda Wehrmacht'ın ilerlemesi yavaşladı. Rusya'nın batı kesiminde arazi yazları tozlu, sonbaharları yapışkan çamurlu ve kışları da yoğun biçimde karla kaplıdır. Nazi tankları zayıf çekişleri ve dar palet aralığıyla çamur zeminde zorlandılar. Buna karşın yeni kuşak Sovyet tankları olan T-34 ve KV serisi tanklar daha geniş palet aralığı ile imal ediliyordu ve bu koşullarda harekete daha uygundu. Nazi ordularında nakliye ve topçu hareketlerinde 600 bin Doğu Avrupa cinsi iri atlar kullanıldı. Bu hayvanlar, bu iklime yeterince iyi uyum sağlayamadı. Kızıl Ordu ise daha küçük Asya cinsi atlar kullandılar. Bu hayvanlar da iklime daha iyi uyum sağlıyorlardı. Hatta toynaklarıyla buzlu zemini kazıp yabani otlar bulabiliyorlardı.

Nazi birlikleri 1941 yılının sert kış ve sonbahar koşullarına büyük ölçüde hazırlıksızdı. Ekipman böylesi kış şartlarına göre hazırlanmıştı fakat ciddi biçimde zorlanan ulaştırma ağı bu malzemeyi cephelere taşıyamadı. Konuyla ilgili birçok kaynakta birliklerde sıcak tutacak kıyafet sıkıntısı çekildiği, bazı askerlerin -30 derecenin altına düşen koşullarda giysilerinin altına gazete kâğıtları yerleştirerek soğuktan korunmaya çalıştığı belirtilmektedir. Ancak General Guderian'ın anılarında tanımladığı durum, tüm bunların abartılı olduğu izlenimi vermektedir. Guderian, 1941 yılı Ekim ayı ortalarıyla ilgili olarak, askerlerin üzerinde Rus giysileri olduğunu, Nazi askeri olduklarının sadece kokartlarından anlaşılabildiğini belirtmektedir.[9] Buna göre kışlık giysi sıkıntısı, daha çok Kızıl Ordu tutsakları için söz konusu olmuştur. Diğer taraftan kışlık giysi olarak en azından bazı unsurlar Nazi Almanyası'ndaki ikmal merkezlerinde vardı. Ancak Hitler, ister istemez kapasitesi zaten sınırlı olan ikmal hatlarının, bunların yerine akaryakıt ve mühimmat için öncelikli olarak kullanılmasını emretmişti.

Nazi silahları soğuktan arızalandı. Yağlar bu düşük sıcaklık için uygun değildi, motorlar arızalandı, silahlar gerektiği gibi çalışmadı. Bir tankın ana silahındaki donmuş yağı bıçakla temizlemek gerekiyordu. Sovyet birlikleri soğuk iklim konusunda deneyimli olmaları nedeniyle daha az ciddi sorunlarla karşılaştılar. İniş yapmış uçakların motorlarının soğumaması için battaniyelerle sarmak yoluna gidildi. Hafif yağ kullanıldı. Nazi tankları ve zırhlı araçları, yakıtın katılaşmasını önleyecek antifriz eksikliği nedeniyle zaman zaman çalışamadı.

Çok yaygın bir inanış, sert Rus kışının kar yağışı, derin çamur üstüne düşmeye başladığında tüm askeri hareketliliğin durduğu yönündedir. Gerçekte bu faktörler yüzünden askeri hareketlilik yavaşlamıştı, ama daha çok Nazi tarafındadır. Kızıl Ordu 1941 yılının Aralık ayında başlattığı karşı saldırılarla bazı bölgelerde 160 km. ilerleme sağlayarak Rus kışında bile hareketli savaşın sürdürülebildiğini kanıtladı.

Sert kış koşulları kendini ortaya koymaya başladığında Hitler, Moskova'dan çekilen Napolyon'un uğradığı yıkımla karşılaşmaktan endişe ediyordu. Bu yüzden ordularına, Sovyet taarruzlarına meydan okurcasına mevzilerini savunmalarını emretti. Bu "dur ya da öl" emri olarak bilinir. Bu emir, Nazi kuvvetlerinin bir bozguna uğramalarını engelledi. Fakat bu uğurda ağır kayıplara da katlandılar.

Tüm bu yorumların yanında farklı görüşler de vardır. William Sherer, Nazi belgeleri üzerinden yaptığı çalışma sonucu yayımladığı üç ciltlik kitabında, “…ama bugün artık iyice anlaşılıyor ki Nazi yenilgisinin başlıca nedeni hava değildi. Kızıl Ordu askerlerinin teslim olmamakta gösterdikleri azim e direnmeydi." yorumunu getirmektedir.[10]

Kaynakça

Özel;
  1. ^ L. Hart, Hitler'in Generalleri Konuşuyor Sh: 353
  2. ^ L. Hart, Hitler'in Generalleri Konuşuyor - Sh: 355
  3. ^ L. Hart, Hitler'in Generalleri Konuşuyor - Sh: 361
  4. ^ İbrahim Artuç, cilt 1, Sh: 211
  5. ^ L. Hart, Hitler'in Generalleri Konuşuyor Sh: 352
  6. ^ German Attack of USSR ISBN 80-7237-279-3
  7. ^ a b Martin van Creveld, Supplying War: Logistics from Wallenstein to Patton Cambridge, 1977
  8. ^ http://www.cgsc.edu/carl/resources/csi/Chew/CHEW.asp 17 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. | son erişim 2 Nisan 2010
  9. ^ H. Guderian, Bir Askerin Anıları cilt 1, Sh: 404
  10. ^ W. Sherar, Nazi Almanyası Sh: 1090
Genel;
  • İbrahim Artuç, İkinci Dünya Savaşı - Kastaş Yayınları, Ocak 2003

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Stalingrad Muharebesi</span> II. Dünya Savaşının dönüm noktası kabul edilen muharebe

Stalingrad Muharebesi, Stalingrad Meydan Muharebesi ya da Stalingrad Savaşı, II. Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi'nde, Mihver ordularıyla Kızıl Ordu arasında, Stalingrad kenti için yapılan savaştır. Hemen hemen tüm tarihçiler tarafından II. Dünya Savaşı’nın kesin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Bu savaş, tarafların tüm güç ve azimlerini ortaya koydukları, kıran kırana süren ve sonuçta, toplam kayıpların neredeyse iki milyona ulaşmasıyla askeri tarihin en kanlı savaşları arasında yer almaktadır. Savaşın sonu Almanya açısından bir yıkım oldu. Mihver güçlerin savaşı kendi lehlerine döndürmeleri çabasında bir dönüm noktasıydı. ve Doğu Cephesi'nde Alman zaferini olanaksız kıldı. Doğu Cephesi'ndeki Mihver kuvvetleri toplamının neredeyse dörtte biri bu muharebe sırasında kaybedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Barbarossa Harekâtı</span> Nazi Almanyasının 1941de Sovyetler Birliğini işgal harekâtı

Barbarossa Harekâtı, Alman Silahlı Kuvvetleri'nin 22 Haziran 1941 günü başlayan Sovyetler Birliği'nin işgali harekâtına Alman kaynaklarında verilmiş olan kapalı addır. Aynı zamanda II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'ni açan harekâttır. Tarihin en geniş çaplı askerî harekâtı olarak nitelendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Erich von Manstein</span> Nazi Almanyası Silahlı Kuvvetlerinin en şöhretli generallerinden biri

Fritz Erich Georg Eduard von Manstein, Almanya'nın subayı ve Nazi Almanyası'nın Generalfeldmarschall'ı.

<span class="mw-page-title-main">Moskova Muharebesi</span> Nazi Ordularının Moskova üzerine başlattıkları genel taaruzlar

Moskova Muharebesi veya Moskova Meydan Muharebesi, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde, 1941 yılında Alman ordularının, bir duraklamanın ardından Moskova yönünde yeniden başlattıkları genel taarruzlarıdır. Moskova Muharebesi bazı tarihçiler tarafından II. Dünya Savaşı'nın dönüm noktalarından biri olarak kabul edilmektedir. Sovyet savunması, Hitler'in Barbarossa Operasyonu'nun önemli stratejik hedeflerinden biri olan Moskova'nın ele geçirilmesini engelleyerek savaşın uzamasına ve Barbarossa harekâtının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Heinz Guderian</span> Alman general (1888–1954)

Heinz Guderian, II. Dünya Savaşı'nda görev almış bir Alman generaldir. Tank savaşı üzerine geliştirdiği yıldırım savaşı (Blitzkrieg) taktiği ile düşman hatlarında sağladığı derin gedikler ve çevirme harekâtlarıyla büyük başarılar kazanmıştır. II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Adolf Hitler ile anlaşmazlığa düşünce görevden alınmıştır. Anılarını kitaplaştırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mavi Durum</span>

Mavi Durum Mihver kuvvetlerin II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi'nde 1942 genel taarruzunun esas kısmıdır. Bu genel taarruz, cephenin güney kesiminde 28 Haziran - 19 Ağustos 1942 tarihleri arasında yer almıştır. Wehrmacht'ın harekâta verdiği kapalı ad olan Mavi Durum, taarruzun bu şekilde adlandırılmasının nedeni Alman askeri planlarının, "durumlar" ya da sorunlara getirilen çözümler olarak görülmesidir. Esasen "Mavi Durum" 48 saat geçmeden yeni bir kapalı ad almıştır, Braunschweig Harekâtı Mihver kuvvetlerin 1942 genel taarruzunun daha dar kapsamlı bölümü kuzeyde Leningrad'ın düşürülmesini hedef almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kış Fırtınası Harekâtı</span>

Kış Fırtınası Harekâtı, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde, Stalingrad Muharebesi sonucunda kuşatılan Mihver kuvvetleri kurtarmak için girişilen bir Alman taarruz harekâtıdır. Taarruz, 12 - 23 Aralık 1942 tarihleri arasında esas olarak Alman 4. Panzer Ordusu tarafından yürütülmüştür. Kızıl Ordu 19 ve 20 Kasım 1942 tarihlerinde başlattığı bir karşı taarruzla (Uranüs Harekâtı Stalingrad'daki Mihver kuvvetleri kuşatmıştı. Hitler'in kararıyla, esas olarak Alman 4. Panzer Ordusu'nun takviye edilmesiyle oluşturulan Don Ordular Grubu, dışarıdan bir yarma hareketiyle Kızıl Ordu kuşatmasına saldırmıştır. Stalingrad'da kuşatılmış bulunan Mihver kuvvetleri General Friedrich Paulus komutasında yeniden tertiplenirken Don Ordular Grubu da General von Manstein komutasına verilmişti. Don Ordular Grubu, B Ordular Grubu yerine geçtiği için aslında bütün bu teşkiller Mareşal von Manstein emrindedir. Bu arada Stavka, Kafkasya'da petrol sahalarını ele geçirmek için muharebe halindeki A Ordular Grubu'nu, geri çekilme hattını keserek tecrit etme planları içindedir. Bu harekât planına Satürn Harekâtı kapalı adı verilmiştir. Stalingrad'da kuşatılmış birliklerin, Kurtarma harekâtına kadar ikmali için tek çözüm Luftwaffe'nin hava köprüsüyle ikmal sağlamasıydı. Luftwaffe bu görevi yerine getirmekte başarısız oldu. Bu durumda, başarılı bir yardım hareketi ancak mümkün olduğunca erken başlarsa, işe yarar olabileceği açıkça ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Uranüs Harekâtı</span> II. Dünya Savaşı sırasında Stalingrad Cephesinin son evrelerinde gerçekleşen imhaya yönelik oprasyonunun gizli adıdır.

Uranüs Harekâtı II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde Rumen 3. Ordusu, 4. Ordusu, Alman 6. Ordu ile 4. Panzer Ordusu'ndan bazı birliklerin Stalingrad ve batısında kuşatılmasıyla sonuçlanan bir Sovyet stratejik taarruzunun kapalı adıdır. Harekât, Stalingrad Muharebesi'nin son evrelerinde, Stalingrad ve civarındaki Mihver kuvvetleri imha etmeyi amaçlamıştır. Harekâta ilişkin planlar 1942 yılının Eylül ayı ortaları gibi erken bir tarihte oluşturulmaya başlanmıştı. Esas olarak Kafkasya'daki Mihver kuvvetlerini ve Stalingrad'a taarruz durumundaki B Ordular Grubu'nu kuşatmayı ve imha etmeyi, eş zamanlı olarak planlıyordu. Kızıl Ordu, Alman kuvvetlerinin Stalingrad içindeki yırtıcı çatışmalara çekmiş, zaman kazanmak için toprak vermiş, inatçı bir savunma sürdürerek bu kuvvetlerin gücünü zayıflatmış ve moral olarak yıpratmıştır. Öte yandan Mihver kanatlarının savunması, zayıf donanımlı ve fazlasıyla yayılmış Macar, Rumen ve İtalyan birlikleri tarafından tutulmaktaydı. Kızıl Ordu taarruzu da Rumen kuvvetlerin cephesi üzerinden yapılmıştır. Ayrıca bu birliklerin, Kızıl Ordu taarruzlarını göğüslemeyi sağlayacak ağır silahları yoktu ya da yetersizdi.

<i>Wehrmacht</i> Nazi Almanyasının Silahlı Kuvvetleri

Wehrmacht, 1935 ile 1945 yılları arasında Nazi Almanyası'nın silahlı kuvvetleridir. "Waffenträger der Nation" olan Heer, Kriegsmarine ve Luftwaffe'den oluşmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Doğu Cephesi (II. Dünya Savaşı)</span>

II. Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesi (Almanca: Die Ostfront 1941-1945, der Rußlandfeldzug 1941-1945 veya der Ostfeldzug 1941-1945 Rusça: Великая Отечественная война Avrupalı Mihver Devletleri ve Finlandiya'nın Sovyetler Birliği, Polonya ve diğer Müttefik Devletlere karşı verdikleri savaşı anlatır. Nazi propagandası savaşa Bolşevizme karşı haçlı seferi anlamı yüklemiş, Sovyetlere karşı savaşmak üzere Avrupa'nın neredeyse tamamından gönüllüleri Waffen SS birliklerine dahil etmiştir. Savaş 22 Haziran 1941 - 9 Mayıs 1945 tarihleri arasında orta, doğu, kuzeydoğu ve güneydoğu Avrupa topraklarında gerçekleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Dinyeper Taarruzu</span>

Dinyeper Taarruzu, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde gerçekleşen bir Sovyet genel taarruzudur. Aşağı Dinyeper Savaşı olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Kiev Muharebesi (1941)</span>

Kiev Muharebesi, II. Dünya Savaşı'nda, Kiev civarındaki çok sayıda Kızıl Ordu kuvvetinin Alman birliklerince kuşatıldığı ve sonucunda imha edildiği bir harekâttır. Askeri tarihte en geniş birliklerin kuşatıldığı bir çevirme harekâtı olarak bilinir. Barbarossa Harekâtı'nın bir parçası olarak 23 Ağustos - 26 Kasım 1941 tarihleri arasında, cephenin güney kesimindeki başlangıç evresi içinde gerçekleşmiştir. Sovyet resmî tarihinde bu savaş Kiev Savunma Harekâtı olarak bilinmektedir ve daha değişik tarihler arasında ele alınmaktadır.

II. Kiev Muharebesi, II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi'nde Kızıl Ordu tarafından gerçekleştirilen üç stratejik harekâtı ve bir Wehmacht karşı taarruz harekâtını ifade etmektedir. Tüm bu harekâtlar, Wehmacht'ın Kursk'a yönelik başarısız Hisar Harekâtı ardından, 3 Ekim - 22 Aralık 1943 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Savaşın, Kızıl Ordu tarafından başlatılan yaz taarruzu, Dinyeper gerisine çekilmiş olan Mareşal Manstein'in Güney Ordular Grubu'na yöneldi. Bu hatta Manstein, kayıplarını gidermek ve güç kazanmak niyetindeydi fakat gelişmeler buna fırsat vermedi. STAVKA, Merkez Cephesi'ne ve Voronej Cephesi'ne, Almanların kendilerini toparlamalarından önce Dinyeper geçişlerini zorlamaları yönünde emir verdi. Bu girişim, Ekim ayında başarısız olunca, harekâta katılan güçler, 2. Ukrayna Cephesi'nin bazı birlikleriyle de takviye edilerek 1. Ukrayna Cephesi emrine verildi. General Vatutin komutasındaki 1. Ukrayna Cephesi, Kiev'in kuzey ve güneyinde sağlam dayanaklar oluşturdu. Alman tarafında ise General Hermann Hoth komutasındaki deneyimli 4. Panzer Ordusu bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Rumyantsev Harekâtı</span>

Rumyantsev Harekâtı, Belgorod - Harkiv Stratejik Taarruz Harekâtı’nın kapalı adıdır. Harekât, Kızıl Ordu tarafından 3 Ağustos 1943 ve 23 Ağustos 1943 tarihleri arasında Wehrmacht'ın 4. Panzer Ordusu ve Kempf Ordu Müfrezesi’ne karşı yapıldı. Harekât, Voronej ve Step Cepheleri tarafından Kursk çıkıntısının güneyinde, Belgorod ve Harkov civarında ve derinliğinde icra edilmiştir.

Sinyavin Harekâtı, Kızıl Ordu'nun Leningrad Kuşatması'nı sona erdirmek için kuşatmadaki Alman birliklerine karşı giriştiği bir harekâttır. Bu harekâtla neredeyse eşzamanlı olarak uygulamaya konulması planlanan Alman harekâtı ise "Operation Nordlicht" kapalı adıyla planlanmıştır. Sovyet harekâtı Alman kuşatmasını kırmayı, Alman harekâtı ise kenti düşürmeyi hedeflemektedir. Her iki taraf da diğerinin plan ve hazırlıkları konusunda bilgi sahibi değildi ve taraflar muharebeleri, önceden hesaplamadıkları bir tarzda sürdürdüler. İlk taarruza geçen Sovyet güçleriydi ve 19 Ağustos'ta harekâta başladılar. Bu saldırı, Alman komutanlığını taarruz için hazırlanan kuvvetlerle, savunmayı takviye etmek durumunda bıraktı. Kızıl Ordu taarruzları durdurulunca da bu kez söz konusu kuvvetler karşı taarruz için kullanıldı. Sonuçta Sovyet taarruzları, kuşatmayı yarmakta başarılı olamadı. Bununla birlikte Alman tarafı da planladıkları taarruz harekâtını uygulamaya koyamadılar.

<span class="mw-page-title-main">Bialistok-Minsk Muharebesi</span> Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği arasında Barbarossa Harekâtı sırasında yapılan muharebe

Bialistok-Minsk Muharebesi Alman Merkez Ordular Grubu'nun, Barbarossa Harekâtı'nın açılış evresinde, Sovyet sınırından ileri hareket sırasında icra ettiği bir operasyondur. Operasyon, 22 - 29 Haziran 1941 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Alman harekâtının bu kesimdeki operatif hedefi, Kızıl Ordu kuvvetlerinin Minsk civarında kuşatılmasıydı. Alman kuvvetleri, bölgedeki Kızıl Ordu birliklerini kuşatmayı başardı. Fakat bir hafta boyunca giriştikleri taarruzlar püskürtüldü. Bu durum Alman Üst Komutanlığı'nda, ileri harekâtın momentini yitireceği endişesi yaratmıştır. Ancak tüm Sovyet karşı taarruzları ve yarma girişimleri başarısız oldu ve bozguna uğrayan bu birliklerden çok sayıda esir alındı. Bundan sonraki günlerde Alman ileri hareketi öylesine hızlı gelişti ki birçok Alman, Sovyetler Birliği'nin daha şimdiden yenilgiye uğratılmış olduğuna inanmaya başladı.

<span class="mw-page-title-main">Rostov Muharebesi (1941)</span>

I. Rostov Muharebesi, General Gerd von Rundstedt komutasındaki Alman Güney Ordular Grubu'nun 12 Eylül 1941 tarihine başlayan Kafkasya ve Stalingrad'a yönelik genel taarruzları ve ardından Kızıl Ordu'nun karşı saldırısı sırasında gerçekleşen bir muharebedir. Sovyet kaynaklarında, 5-16 Kasım 1941 tarihleri arasındaki Rostov Savunma Harekâtı ve 27 Kasım-2 Aralık 1941 tarihileri arasındaki Rostov Taarruz Harekâtı olarak iki evre içinde incelenmektedir. Her iki Kızıl Ordu harekâtı da General Yakov Çereviçenko'nun Güney Cephesi'nin güney kanat kuvvetleri tarafından, Rostov-na-Donu kenti civarında yürütmüştür.

<span class="mw-page-title-main">İkinci Harkov Muharebesi</span>

İkinci Harkov Muharebesi, II. Dünya Savaşı'nda Mihver kuvvetlerin Sovyet İzyum köprübaşına yönelik karşı taarruzlarına Alman Silahlı Kuvvetler Üst Komutanığı (OKW) Başkanı Wilhelm Keitel'in verdiği addır. Alman karşı taarruzu, 12 - 28 Mayıs 1942 tarihlerindeki Sovyet kuvvetlerinin İzyum köprübaşından başlatılan taarruzuna karşı yapılmıştır. Alman taarruzunun operatif hedefi, Sovyet taarruzlarının yürütüldüğü Donets Nehri üzerindeki Sovyet İzyum köprübaşını ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Kızıl Ordu'nun 1941 -1942 kış karşı taarruzları Alman Merkez Ordular Grubu'nu Moskova önlerinden geri sürmüştü. Ancak bu karşı taarruzlar sırasında Stavka ihtiyat kuvvetlerinin tümünü kullanmıştı. Devamında sürpriz bir karşı taarruzla başarısızlığa uğrayan Kızıl Ordu Harkov Taarruzu da, Stavka'nın stratejik inisiyatifi pekiştirmek için giriştiği bir atılımdı.

Nazilerin Barbarossa Harekâtı planlaması, Nazi Almanyası'nın Barbarossa Harekâtı için hazırladıkları savaş planlamalarıdır. Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar kapsamındaki uygulamaların çoğuna bu planlama aşamasında karar verildi.

Sovyetler Birliği'nin Barbarossa Harekâtı öncesi hazırlıkları, Sovyetler Birliği'nin Barbarossa Harekâtı öncesi yapmış olduğu askerî hazırlıklardır.