Gey, eşcinsel anlamında bir sıfat, terim ve isim. Genellikle eşcinsel erkekleri belirtmek üzere kullanılan terim, aynı zamanda eşcinsel kadınları tanımlamak için de kullanılmaktadır. Türkçeye İngilizcedeki "gay" kelimesinden; İngilizceye ise Eski Fransızcadaki "gai" kökeninden geçmiştir. Aslen "neşeli, umursamaz" ve "canlı renkli, gösterişli" anlamlarına gelen gey terimi ilk olarak 1960'lı yıllardan itibaren erkek eşcinseller tarafından kendilerini tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. İngilizcedeki "gay" kelimesinin diğer anlamlarında kullanımı da zamanla yok olmaya yüz tutmuştur. Kadın eşcinsel anlamına gelen lezbiyen kelimesi ise 1800'lü yıllardan beri kullanılmaktadır.
Pembe üçgen, eşcinsel kültürün en sık rastlanan ve en popüler simgelerinden biridir. Kökeni II. Dünya Savaşı'na uzanan Pembe Üçgen, Naziler tarafından cinsel yönelimi nedeniyle toplama kamplarına konulmuş eşcinsel erkeklere (gey) verilmiştir. Yine cinsel yönelimi nedeniyle tutuklanmış eşcinsel kadınlar (lezbiyen) ise Siyah Üçgen takmak zorunda bırakılmıştır. Eşcinseller, Nazi rejiminin baskı ve soykırımına maruz kalan gruplardan biridir.
Siyah üçgen, günümüzde lezbiyenler tarafından kullanılan bir "gurur" ve "dayanışma" sembolüdür. Ters duran siyah bir üçgendir.
Biseksüellik, hem erkeklere hem de kadınlara veya birden fazla cinsiyete yönelik romantik veya cinsel çekim ya da cinsel davranıştır.
Holokost, Yahudi Soykırımı veya HaŞoah, Nazi Almanyası döneminde 1941 ve 1945 yılları arasında, Adolf Hitler ve Heinrich Himmler'in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırımdır.
Nazi toplama kampları veya konsantrasyon kampları, Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde Almanya'da ve işgal edilen bölgelerde, Nazilerce topluma faydasız olarak görülen kişileri zorunlu çalıştırmak üzere kurulmuşlardı. Aynı zamanda terim Yahudiler başta olmak üzere Nazilerin siyasi ya da ideolojik düşmanlarını kitlesel olarak imha etmek amacıyla kurulmuş olan imha kamplarını da ifade etmek için kullanılır. Buralara daha çok Yahudilerin getirilmesiyle birlikte, Romanlar, bazı Slav ırklarından olanlar ve akıl hastası olduğu düşünülenler de kurbanlar arasındadır. Eşcinsel insanlar da burada öldürüldüler. Öldürülme sebepleri ise üremeye bir katkıları olmamalarıydı. Büyük bir kısmı Polonya'da bulunmaktaydı.
LGBT veya GLBT ya da LGBTQ+, 1990'larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980'lerin ortaları ile sonlarından bu yana gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı. Birçok etkinci, gey topluluğu kullanımının eksik bir tanımlama olduğunu düşünerek LGBT topluluğu kullanımına geçti.
SS-Totenkopfverbände, Nazi Almanyası'nda SS'e bağlı Nazi toplama kamplarının kurulumundan ve idaresinden sorumlu örgüt.
Afrika'da lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT) hakları dünyanın diğer bölgeleriyle kıyaslandığında oldukça kısıtlıdır. BBC eşcinselliğin 38 Afrika ülkesinde yasa dışı olduğu tahmin etmektedir. 13 devlette ise eşcinsellik yasaldır ya da bu konuyla ilgili yasa yoktur.
Almanya'da eşcinsellik, açıklık ve tolerans ile baskı ve toplu katliâm arasında değişen olay, durum ve tavırlara şahit olmuş çalkantılı bir tarihe sahiptir.
LGBT sembolleri, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transgender birliğini göstermek ve cinsel kimlik ve cinsel yönelimleri tanımlamak için semboller kabul edilir, semboller gey gurur, değerler ve tanımlamaları temsil eder. II. Dünya Savaşı'nda Naziler tarafından kullanılan pembe üçgen de bir eşcinsellik sembolüdür ancak Nazi Soykırımı'ndaki çağrışımları yinelemektedir.
Cinsel kimlik, kişinin romantik ve cinsel çekim hissettiği kişilerle ilgili kendisini nasıl tanımladığıdır. Cinsel kimlik aynı zamanda kişilerin kendilerini bir cinsel yönelimle tanımladığında veya tanımlamadığında ya da herhangi bir cinsel yönelimle tanımlamamayı uygun bulduğunda kullanılan cinsel yönelim kimliği olarak da bilinir. Cinsel kimlik ve cinsel davranış, cinsel yönelim ile yakından bağlantılı olsa da birbirinden ayrılır. Cinsel kimlik kişinin kendisini kavrayışını, cinsel davranış kişi tarafından uygulanan cinsel eylemi, cinsel yönelim ise kişinin karşı cinse, hemcinse, her iki cinsiyete hissettiği ya da hiçbir cinse hissetmediği romantik ya da cinsel çekimi ifade eder.
Porajmos, Roman Kırımı veya Çingene Soykırımı, II. Dünya Savaşı'nda Nazi yönetimince gerçekleştirilen Çingenelere yönelik soykırımdır. Kelime anlamı olarak yok etme ve yıkım anlamına gelen Porajmos veya Pharrajimos ve yine toplu katliam anlamındaki Samudaripen kelimeleri bu soykırımı ifade etmede kullanılmaktadır.
Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihi, Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihini konu alır. Sovyetler Birliği'nde eşcinselliğin durumu üç ana dönemde incelenir. Ekim Devrimi sonrası dönemde 1917-1933 arasında homoseksüellik suç olmaktan çıkarılarak eşcinseller kanun önünde önceki ve sonraki döneme göre daha avantajlı bir konuma sahip olmuştur. Bu yılların akabinde Stalin döneminden itibaren kanunlarca "hastalık" olarak nitelendirilmiştir. 1934-1986 yılları arasında yeniden suç kapsamına alınarak kamuoyuna duyurulmaksızın kovuşturma ve hukuki süreçlere tabi tutulmuştur. 1987-1990 yılları arasında ise kamuya açık tartışmalara izin verilmiş; bilim, akademi ve edebiyatta çeşitli konularla ele alınmıştır.
Pakistan'daki LGBT haklarının kısıtlılığından dolayı, 6 Ekim 1860'tan bu yana eşcinsel davranışlarda bulunmak yasadışıdır. Hindistan'ın komşu ülkelerinden farklı olarak, bu kanun henüz yürürlükten kaldırılmadı. Eşcinsellik, Pakistan'da tabu yardımcısı olarak da düşünülebilir. Pakistan'daki başlıca dinler eşcinsellik konusunda onay vermiyorlar. Bu nedenle, ülkedeki birçok insan eşcinsellik ve diğer.
İmha kampları, II. Dünya Savaşı dönemindeki Holokost sırasında Nazi Almanyası tarafından milyonlarca Yahudiyi sistematik bir şekilde öldürmek için inşa ettirilmiştir. Polonyalılar, savaştaki Sovyet esirleri ve Çingeneler gibi diğer etnik gruplar da imha kamplarında öldürülmüştür. İmha kamplarındaki kurbanlar en çok gaz odalarında öldürülmüştür. Öldürülmeler ya bu özel amaç için yapılmış kalıcı tesislerde ya da gaz kamyonetlerinde gerçekleşmiştir. Auschwitz-Birkenau ve Majdanek gibi bazı Nazi toplama kampları, 1945 yılında savaşın bitiminden önceki dönemde ikili bir amaca hizmet etmiştir: zehirli gazla imha ve açıktan ölmek üzere olan insanları çok yoğun bir şekilde çalıştırma.
Poniatowa toplama kampı, Nazi Almanyası işgali altındaki Polonya'da Lublin'in 36 kilometre batısındaki Poniatowa kasabasında yer alan Nazi toplama kampı. SS tarafından 1941'in son yarısında Barbarossa Operasyonu'ndan sonra Sovyet savaş esirlerini tutmak için kuruldu. Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar kapsamında yaklaşık 20.000 Sovyet esir bu kampta açlık, hastalık ve infazlar sonucu öldü. Kamp o zamanlar Stalag 359 Poniatowa olarak biliniyordu. Stalag 359 bünyesinde dizanteri salgını meydana gelmesi üzerine 21-29 Eylül 1941 tarihleri arasında ilk gün 3.261 olmak üzere toplam 6 bin civarında Sovyet askeri Ordnungspolizei tarafından infaz edildi. Daha sonra 1930'ların sonlarında kurulan savaş öncesi Polonya telekomünikasyon ekipmanı fabrikası zemininde SS Ostindustrie (Osti) tarafından Stammlager olarak Nazi savaş çabalarını destekleyen köle emeği sağlamak için genişletilmiş bir toplama kampı olarak yeniden tasarlandı. Poniatowa, 1943 sonbaharının başlarında Majdanek toplama kamplarına bağlı alt kampların bir parçası oldu. Kamptaki Yahudi katliamı çoğunlukla Aktion Erntefest sırasında gerçekleşti ve böylece Genel Hükûmet Reinhard Operasyonu'nu sonuçlandırdı.
Gey faşizmi, eşcinsellerin Nazi Partisinde bir grup olarak öne çıktığı, partinin politikaları üzerinde önemli bir derecede olumsuz etkiye sahip olduğu ya da partiyi kontrol ettiği ve böylece Nazi Almanyası tarafından işlenen vahşeti arttırdığı iddia edilen bir komplo teorisi. II. Dünya Savaşı'ndan önce ve sonra çeşitli bireyler ve gruplar tarafından, özellikle Nazi dönemindeki solcu Almanlar ve son zamanlarda ABD'deki Hristiyan sağ tarafından öne sürülmektedir. Tarihçiler bu iddiayı asılsız olarak değerlendirirler.
Nazi Almanyası'nın 1941 ve 1945 yılları arasında yaklaşık altı milyon Yahudi'yi öldürmesi olan Holokost, tarihte en iyi şekilde belgelenmiş soykırımlardan biridir. Tüm Yahudi kurbanlarını listeleyen bir belge olmamasına rağmen yaklaşık altı milyon Yahudi'nin öldürüldüğüne dair kesin kanıtlar vardır. Ayrıca; Nazilerin, Yahudileri imha kamplarında ve gaz vagonlarında öldürdüğüne ve bunu Nihai Çözüm planı altında sistematik olarak yaptığına dair kanıtlar vardır.
Holokost trenleri, Nazi Almanyası ve müttefiklerinin kontrolündeki Deutsche Reichsbahn ulusal demiryolu sistemi tarafından Yahudilerin yanı sıra diğer Holokost kurbanlarının Nazi toplama, zorla çalıştırma ve imha kamplarına zorla sınır dışı edilmesi amacıyla işletilen demiryolu taşımalarıydı.