İçeriğe atla

Narkolepsi

Narkolepsi, gündüz aşırı uyku eğilimi - Excessive Daytime Sleepiness (EDS) - ile karakterize edilen nöropsikiyatrik bir durumdur. Uyku felci (Sleep Paralise), katapleksi ve hipnogojik halüsinasyonlar ise bu hastalığın uzantısında ortaya çıkan diğer bozukluklardır.[1]

Semptomları

En belirgin semptomlarından birisi gece yeterli derecede uyunmuş dahi olunsa gün içerisindeki aşırı uyku eğilimi görülmesidir. Narkolepsi sahibi hastaların en olur olmadık yerlerde ve zamanlarda, kendileri de çoğunlukla farkına varmadan uykuya daldıklarını görmek olasıdır. Gün içerisindeki uyku atakları, bazen kendilerini uyararak bazense uyarmadan, fiziksel olarak uyuma ihtiyacının dayanılmaz olması şeklinde oluşur. Gün içerisindeki kısa uyku durumları birden fazla olabilir. Genellikle kişi bu kısa uykular sonucunda kendisini iyi hissederek uyanır, ne var ki uyku hissi birkaç saat sonra tekrar kendini gösterecektir. Bununla beraber gece uykusu esnasında sık sık uyanma durumları görülür.

Narkolepsi hastalığına sahip bireyde zaman içerisinde bu hastalığın beraberinde getirdiği birtakım bozuklukları da görmek olasıdır. Bütün narkoleptiklerde görülmeyen ama narkolepsinin klasik semptomları arasında sayılabilecek bozukluklar: Katapleksi, hipnogojik halüsinasyon ve uyku felci. Katapleksi kasların fonksiyonunu yitirdiği, anlaşılır konuşulamadığı, boyun ya da dizlerdeki gücün zayıflaması sonucu vücudu çökerten epizodik bir durumdur. Bu epizot aşırı gülme, kızgınlık, sürpriz ya da korku gibi duygusal reaksiyonlar tarafından ortaya çıkartılabilir. Süresi birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar uzayabilir. Kişi epizot boyunca bilincini kaybetmez, yalnızca vücut fonksiyonları felce uğramış olur.

Uyku felciyse uyanma esnasında geçici bir konuşamama ya da hareket edememe durumudur. Bu genellikle korkutucu olsa dahi tehlikeli değildir. Hipnogojik halüsinasyonlar ise son derece canlı, sık sık korkutucu olan, uykuya dalış ve uyanış esnalarında görülen, rüya benzeri bir durumdur. Gündüz aşırı uyku eğilimi, uyku felci, hipnogojik halüsinasyonlar, özellikle yetersiz uyumuş kişilerde de gözlenebilen bozukluklar olmakla beraber, katapleksi yalnızca narkoleptik hastalara özgü bir durumdur.

Bu sayılan semptomlarının tümünü kendinde gösteren hastaların yüzdesi %20 ile %25 arasında değişir.

Narkolepsinin semptomları, özellikle gündüz aşırı uyuma eğilimi ve katapleksi kişinin sosyal, kişisel ve profesyonel yaşamında sık sık ciddi problemlere yol açar ve kişiyi birçok yönden kısıtlar.

Etkileri

Uyku düzeni iki kısımdan oluşur; birincisi hızlı göz hareketleri olarak adlandırılan REM (Rapid-Eye-Movement) uykusu, diğeri ise REM uykusu dışında kalan Non-REM (NREM) uykudur.

Normalde, kişi uyanıkken beyin dalgaları düzenli bir ritim gösterir. Kişi uykuya daldığındaysa beyin dalgaları yavaşlar ve daha az düzenli olur. Bu sürece verilen ad, NREM yani normal uyku durumudur. Uykuya daldıktan yarım ya da bir saat sonra beyin dalgaları tekrar aktif sürece geçmeye başlar. Buna verilen ad da REM uykusudur. Hatırlayabildiğimiz rüyaların büyük bir kısmı bu süreçte görülür.

Normalde insanlar uykularına NREM ile başlarlar. REM uykusunun başlamasıysa denildiği gibi yarım saat ile bir saat arasında değişir. Buna karşın narkoleptik kişiler doğrudan REM uykusuna dalar. Bunun birçok sonucu gözlenebilir: Gece uykusu esnasında çoğunlukla derin bir uykuya sahip olunamaz, genellikle hatırlayamadıkları çok canlı ve genellikle korkutucu rüyalar/kabuslar kendini gösterir, gözle görülür bir biçimde gündüz zamanında her an uykuya dalınabilir.

Nedenleri

Narkolepsi hastalığı kesin bir şekilde nedenselleştirilmiş değildir. Şu ana dek bulunan en somut neden genetik yolla oluşmasıdır. 2004 yılında Avustralya'da narkoleptik insanlardan alınan proteinlerin farelere enjekte edilmesi yoluyla bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırma sonucunda, narkolepsinin "otoimmün" bir hastalık olduğuna ilişkin ipuçları elde edilmiştir. Bu da bağışıklık sisteminin normal beyin dokularına yabancı doku gibi saldırması anlamına geliyor. Nöropeptid hipokretin (uyanıklık sağlar) çoğu hastanın BOS'unda eksik bulunmuştur. Bu da lateral hipotalamusta hipokretin içeren nöronların HLA aracılıklı otoimmün yıkımını düşündürmektedir. Hastaların %98'inde HLA-DRQ 0106 pozitiftir.

Uykudan önce titreme, [] sürekli halsizlik vb. durumları görmek de olasıdır. Uyku esnasında kişi, dış etkenleri algılayamaz fakat bazılarını hatırlayabilir. Genellikle uyku sürelerinin belirli bir saati olmamasına karşın, bazı hastalar uyku nöbetlerinin vakitlerini saptayabilirler.

Bu tip kişilerde genellikle gece uykusuzluk görülür.

Kaynakça

  1. ^ "Narcolepsy Fact Sheet". 5 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Haziran 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Uyku</span> doğal dinlenme biçimi

Uyku, bilincin değiştiği ve duyusal etkinliğin belirli bir dereceye kadar azaldığı, bilinçli zihinsel etkinliğin durduğu bir haldir. Uykuda kas ve çevre ile etkileşim azalır. Uyku, uyaranlara tepki verme yeteneği açısından uyanıklıktan farklı olsa da aktif beyin kalıplarını içerir ve bu da onu koma veya bilinç bozukluklarından daha duyarlı yapar.

<span class="mw-page-title-main">Halüsinasyon</span>

Halüsinasyon veya varsanı, bir duyu organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, kişinin sadece kendisinin duyabildiği, görebildiği, dokunabildiği ve koklayabildiği, gerçek olmayan duyuların algılanmasına veya sanıların alınmasına verilen isimdir. Halüsinasyonlar, benzer fenomenlerden ayrı tanımlanmaktadır. Örneğin rüya görmek uyanık olma hali barındırmaz; psödohalüsinasyonda istemsiz duyusal algıların gerçek olmadığı kişi tarafından bilinir; yanılsamalar saptırılmış ve yanlış yorumlanmış gerçek duyusal algılar barındırır; zihinsel imge kişinin istemi kontrolü altındadır gibi. Ruh hastalıklarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Beş duyunun da varsanısı olabilir; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat duyusu. Halüsinasyonlarda kişi, bir hastalığının olduğunu bilmeden, gördüğü, işittiği ve hissettiğine bütünüyle inanır. Gözlerinde bozukluk olan kişide veya migrende görülen ışık parıltıları varsanı içine girmez. Bunlarda hasta, olayın nedenini bilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Nöroloji</span> beyin, beyin sapı, omurilik ve çevresel sinir sistemiyle kasların hastalıklarını inceleyen tıp dalı

Nöroloji ya da sinir bilimi, genel olarak beyin, beyin sapı, omurilik ve çevresel sinir sistemiyle kasların hastalıklarını inceleyen, cerrahi dışındaki tedavi uygulamalarını içeren tıp bilimi dalıdır. Nöroloji zamanla içine kapalı ve sınırlı bir dal olmaktan çıkmış, epilepsi, hareket bozuklukları, beyin damar hastalıkları, bunamalar, uyku bozuklukları gibi ayrıca özelleşmişlik gerektiren alt disiplinlere bölünmüştür, bunun yanı sıra 19. yüzyılda ruh hastalıklarıyla birlikte ele alınırken, 20. yüzyıldan itibaren psikiyatri ayrı bir dal olarak ayrılmıştır. Tüm bu alanlardaki ciddi laboratuvar arka planının yanı sıra günümüze nöroloji pek çok başka tıp alanı ile multidisipliner bir ilişki içindedir.

<span class="mw-page-title-main">Uyku apnesi</span>

Uyku apnesi, apne olarak da bilinir. Uyku sırasındaki solunum duraklamalarından kaynaklanan ve uyku düzeninin bozulmasına sebep olan önemli bir hastalık. Uyku apnesi uykuda hava akımının en az 20 saniye süreyle normal değerinin % 20'sine ve daha altına düşmesi ile tanımlanabilir. Uykudaki solunum duraklamaları sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır ve karbondioksit miktarı artar.

Disosiyatif kimlik bozukluğu veya yaygın bilinen adıyla çoklu kişilik bozukluğu ya da karıştırılan diğer adıyla disosiyatif kişilik bozukluğu kişilik bütünlüğünün, birliğinin bozulması şeklinde beliren zihinsel hastalıktır. Şahsiyet bir bütündür. Şahsiyetteki ayrışma bazen sınırlı ve kısmi olabilir. Bu halde beyinde şekillenen bazı olguları hasta kendi dışında olmuş şeyler gibi görür. Bazı hallerdeyse ruhsal bütünlüğün parçalanması daha derinlere iner, hasta kendinde birbirinden farklı iki ayrı varlık olduğunu zanneder: Bu iki kişi apayrı olmakla beraber bazen bir arada bulunur, bazen de art arda ortaya çıkar ; bundan başka, hastalık hastanın kendi vücudunu vücut dışında görmesi şeklinde de belirebilir. Genellikle bir panik atak veya yaşanmış bir travma sonucunda beynin otomatikman kendi kendini koruma altına alması anlamına da gelir.

Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir. Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir, kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir. Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir. Gençlerde daha sık görülen psikoz ağır bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Amfetamin</span> Merkezi sinir sistemi uyarıcısı

Amfetamin (alfa-metil-fenetilamin) narkolepsi ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu dahil çeşitli bozuklukların tedavisinde, kilo kontrolünde, iştah azaltıcı olarak kullanılan sentetik bir uyarıcıdır (stimülan). Özellikle DEHB tedavisinde ilaç olarak yaygın kullanımları sebebiyle rahatlıkla elde edilebilir. Bu sebeple yasa dışı olarak en sık kullanılan uyarıcı maddelerden biridir. Yan etki olarak şizofreni benzeri psikozlara neden olur. Yaklaşık 20 günlük kullanım sonunda tolerans gelişir. Zayıf olarak MAO enzimini de inhibe ettiğinden MAO inhibitörleri ve SSRI'lar ile beraber kullanılırsa serotonin sendromuna sebep olabilir. Bu durum siproheptadin ile tedavi edilebilir. DEHB tedavisinde kullanılan ticari ilaçlardan Dexedrine, Elvanse ve Adderall amfetamin içeren ilaçlar arasında sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Uyku felci</span> Uyku felci ölümle sonuçlanmaz (verilen bilgilere göre)

Uyku felci, uyandıktan hemen sonra veya seyrek olarak, uykuya dalmadan hemen önce, bedenin geçici olarak hareket edememesi ile karakterize edilen bir durumdur.

Hipnopompi, bir insanın hipnagogik durumda, yani uykuya dalma sürecinde tecrübe ettiklerini anlatmak için kullanılır. Hipnopompia ise bir insanın hipnopompik durumda yani uyanma sürecinde tecrübe ettiği şeyleri ifade eder. Hipnagogik duyular, uykuya dalarken veya uyanırken dokunsal, işitsel ve görsel sanrılar için kullanılan genel bir ifadedir. Bu duyular, vücudun geçici bir felç ile hareketsiz kaldığı uyku felciyle birlikte de yaşanabilir.

Uyku-uyanıklık arası, tam uyanmadan önceki (hipnopompik) ve aynı zamanda, uykuya dalmadan önceki (hipnogojik) yarı uyku hali olup, ayırt edici özellikleri, beyindeki neo-korteks tabakalarının etkin olmaması, yani duyu organlarından bilgi gelmemesi ve beynin alfa dalgaları yayınlamasıdır. Halk arasında tavşan uykusu olarak da bilinir.

Çok fazlı uyku, Da Vinci uykusu veya süper insan uykusu günlük uyku süresini 2-5 saate düşürmeyi amaçlayan bir uyku modeli. Uykunun gün içinde 20-25 dakikalık kısa parçalara bölünmesiyle gerçekleştirilmektedir.

Katapleksi hastanın, bilincini kaybetmeksizin, birdenbire düşmesine yol açan, ani, çoğunlukla genel bir kas parezisidir. Genellikle emosyon ve çoğu zaman kahkaha, bu durumu yaratabilir. Narkolepsi sendromuna özgü olan katapleksiye, bu hastalarda yüksek oranda rastlanır. Bu terim bazen de hipnotik uyku için kullanılır.

Karabasan – Türk halk kültüründe Kâbus ve buna neden olan varlık. Karabasma (Garabasma) da denir.

Ataque de nervios (İspanyolca telaffuz: [ atake DE nerβjos ], Portekiz: ataque de nervos, telaffuz: [ ɐtaki dʒi neʁvus ] veya [ ɐtakɨ ðɨ neɾvuʃ ], aynı zamanda "Porto Rikolu Sendromu" olarak da bilinir. Kültüre özgü psikolojik bir sendrom olan Ataque de Nervios yaygın olarak Karayipler'de yaşayan Latin halkta ve diğer Latin kültürüne sahip insanlarda görülür. İngilizcede "attact of the nerves" çevrilen bu sendrom;Türkçede "sinir krizi" olarak tanımlanır.Belirtileri geçici ve tipik olarak ani, şiddetli psikososyal strese karşı ortaya çıkar.Bu durum belirtilerinin belirli bir desen oluşturmasından dolayı sinirli hissetmek gibi genel bir terim olarak kullanılmaktan çok kültüre özgü bir form olarak atfedilir. Appendix I'in gözden geçirilmiş dördüncü baskısı "Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders " Mental Bozuklukların İstatistiksel El Kitabı adlı kitabında kültüre özgü sendrom olarak yer alır.

Kolemi, kanda aşırı safra varlığının neden olduğu bir durumdur. Semptomları uyku hali (uyuşukluk), cildin renginin sarılaşması, yorgunluk, bulantı ve aşırı durumlarda koma içerebilir. Genellikle karaciğer hastalığının erken bir belirtisidir.

Uyku Bozukluklarının Uluslararası Sınıflaması ya da "klinisyenler ve araştırmacıların uyku bozuklukları alanında kullandıkları epidemiyolojik ve kodlu tanı koyma kaynağıdır." ICSD Amerikan Uyku Tıbbı Akademisi ile Avrupa Uyku Araştırmaları Topluluğu, Japon Uyku Araştırmaları Topluluğu ve Latin Amerika Uyku Topluluğu tarafından oluşturuldu. 1979'da hazırlanan Uyku Ve Uyarılma Bozukluklarının Tanısal Sınıflaması (DCSAD)'nın bir revizyonu olarak geliştirildi. İlk olarak 1990'da çıkarıldı, 1997'de ICSD-R adıyla revize edilerek yeniden basıldı. ICSD-2 adındaki güncellenmiş ikinci edisyonu 2005'te, üçüncü edisyonu ICSD-3 ise 2014'te çıktı.

<span class="mw-page-title-main">Uyku döngüsü</span>

Uyku döngüsü, uykunun yavaş dalga ve REM arasındaki (paradoksal) fazları arasındaki bir salınımdır. Bazen uyku ve uyanıklık arasındaki sirkadiyen dönüşümden ayırt etmek için ultradian uyku döngüsü, uyku-rüya döngüsü veya REM-NREM döngüsü olarak adlandırılır. İnsanlarda bu döngü 1-2 saat sürer. İnsanlar genellikle gece 01:00 ile 15:00 arasında büyürler.

Hipnofobi, uykudan korkma, uyku kaygısı olarak tanımlanan fobi türüdür. Aynı zamanda; klinofobi ve somnifobi olarak da isimlendirilir.

Parasomniler uykuya dalarken, uyurken, uyku aşamaları arasında veya uykudan uyanma sırasında ortaya çıkan anormal hareketler, davranışlar, duygular, algılar ve rüyaları içeren bir uyku bozuklukları kategorisidir. Parasomniler uyanıklık, NREM uykusu ve REM uykusu arasındaki geçişler ve bunların kombinasyonları sırasında kısmi uyarılmalar olan uyku durumlarıdır.

Uyku fobisi veya somnifobi, uyku veya uykuya dalmaya karşı oluşan korku ve isteksiz duyguları içerir.