İçeriğe atla

Nakkaş

Nakkaş, Osmanlı döneminde minyatür, tezhip ve diğer süsleme sanatlarıyla uğraşan sanatçılara verilen isimdir. Eski Türk dilinde resim yapan, ressam anlamındadır. Bu sanatçılar, özellikle el yazması kitapları süsleme ve padişah portreleri yapma konusunda uzmanlaşmışlardı. Nakkaşlar Osmanlı döneminde genellikle Saray Nakışhanesi'ne bağlı çalışırlardı.

Nakkaş Osman tarafından çizilen, III. Murad'ın sünnet düğünü tablosu, 1582

Tarihçe

Osmanlı İmparatorluğu'nda nakkaşlık, özellikle 15. ve 16. yüzyıllarda zirveye ulaşmıştır. Bu dönemde, nakkaşlar sarayda Nakışhane adı verilen atölyelerde çalışmışlardır. Nakışhane, saray için önemli sanatsal eserlerin üretildiği bir merkezdi.[1]

Tanınmış Nakkaşlar

  • Nakkaş Osman: Osmanlı minyatür sanatının en önemli temsilcilerinden biri olan Nakkaş Osman, 16. yüzyılda yaşamış ve birçok önemli esere imza atmıştır. En bilinen eserleri arasında "Süleymanname" ve "Şehinşahname" bulunmaktadır.
  • Levni: 18. yüzyılın başlarında yaşamış olan Levni, Osmanlı minyatür sanatının son büyük ustalarından biridir. Eserlerinde renk ve kompozisyon ustalığı dikkat çeker.
  • Matrakçı Nasuh: Hem bir nakkaş hem de bir matematikçi olan Matrakçı Nasuh, 16. yüzyılda yaşamıştır. "Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn" adlı eseriyle ünlüdür.

Metodları

Minyatürler, genellikle kitapların sayfalarına resmedilen küçük boyutlu resimlerdir. Tezhip ise kitap sayfalarını ve cilt kapaklarını süslemek için kullanılan altın ve boya ile yapılan süsleme sanatıdır.

Teknik ve Malzemeler

Nakkaşlar, işlerinde genellikle doğal boyalar, altın varak, fırça ve kağıt kullanmışlardır. İşlerinin hassasiyetini ve detaylarını koruyabilmek için özel teknikler geliştirmişlerdir.

Günümüzde

"Nakkaş"a çağdaş edebiyatta Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı adlı eserinde ana şahsiyet olarak rastlanır.

Kaynakça

  1. ^ "NAKKAŞ". TDV İslâm Ansiklopedisi. 10 Haziran 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Osmanlılar’da resim için “nakış” ya da “tasvir” tabirleri kullanılırken minyatür sanatçıları için de ressam anlamında nakkaş ya da musavvir ismi kullanılmıştır. Minyatürler daha çok kitapları resimlemek amacıyla faaliyet gösterdiğinden resimlerin ebatları küçük tutulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Levni</span> Osmanlı halk şairi

Levni, asıl adı Abdülcelil Çelebi, Osmanlı minyatür sanatçısı, halk şairi.

<span class="mw-page-title-main">Minyatür</span> kendine has bir biçimi olan resim

Minyatür, kendine has bir biçimi olan resim çeşididir.

<span class="mw-page-title-main">Tezhip</span> süslemeli el yazması

Tezhip kelimesi, Arapça zeheb (altın) kökünden türemiş olup, ‘altınlamak’ anlamına gelir. Çoğulu olan “tezhibat” “altınlama süslemeler” demektir. Tezhip günümüzde daha çok İslam kökenli kitap bezeme sanatlarına verilen addır. Tezhip sanatını icra eden erkeklere müzehhip kadınlara müzehhibe adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Matrakçı Nasuh</span> 16. yüzyıl Osmanlı devlet adamı ve minyatürcü

Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el-Visokavi el-Bosnavî ya da Nasuh el-Matrakči ibn Karađoz ibn Abdullah el-Visokavi el-Bosnevi ya da kendisinin icat ettiği Matrak oyunu nedeniyle kısaca Matrakçı Nasuh; Boşnakça: Matrakčija Nasuh Visočak), Osmanlı İmparatorluğu'nda 16. yüzyılda yaşamış Boşnak asıllı devlet adamı, polimat, matematikçi, öğretmen, tarihçi, coğrafyacı, haritacı, kılıç ustası, denizci, mucit, ressam, çiftçi ve minyatürcüdür. İstanbul'a getirildi, eğitim gördü, birkaç Osmanlı sultanına hizmet etti ve Enderûn'nda öğretmenlik yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Süheyl Ünver</span> Türk hekim ve yazar

Ahmet Süheyl Ünver, Türk yazar ve doktor.

<span class="mw-page-title-main">Nusret Çolpan</span> Türk ressam

Nusret Çolpan, Türk Minyatür sanatçısı ve Mimar

Osmanlı İmparatorluğu kültürü, Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayanların ortak kültürüdür.

<span class="mw-page-title-main">Nakkaş Osman</span> Osmanlı minyatür sanatkârı

Nakkaş Osman 16. yüzyıl yarısı sonrası Osmanlı İmparatorluğu dönemi baş minyatürcüsü. Doğum ve ölüm tarihleri hakkındaki bilgiler zayıf olmakla birlikte onun çalışmalarının çoğu 16. yüzyılın dördüncü çeyreğinin sonlarına tarihlenir.

<span class="mw-page-title-main">Bihzâd</span>

Bihzâd ya da tam sanıyla Üstâd Kemâleddin Bihzâd, geç Timurlular ve erken Safevîler dönemlerinde yaşamış İranlı minyatür sanatçısı ve Herat ve Tebriz'deki sultanlara ait minyatür atölyelerinin başı.

Nakkaş Sinan Bey, 15. yüzyılda yaşamış Türk minyatür sanatçısı. Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed'i gül koklarken tasvir eden çalışmasıyla tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Eski Saray</span>

Eski Saray ya da Sarây-ı Atîk-i Âmire, İstanbul ili Fatih ilçesine bağlı Beyazıt mahallesinde Süleymaniye Camii ile Bayezid Camii arasında İstanbul Üniversitesi ana yerleşkesi içerisinde Osmanlı döneminde İstanbul'da inşa edilmiş ilk saray.

<span class="mw-page-title-main">Nurhan Atasoy</span> Türk sanat tarihçisi

Nurhan Atasoy, Türk sanat tarihi profesörü, akademisyen ve yazardır. Osmanlı ve İslami sanat tarihinde uzmanlaşmış; bu konularda akademik çalışmalar yapmış ve çeşitli eserler kaleme almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı minyatürü</span> Genellikle Osmanlıda saray kültürünü yansıtan eski Osmanlı resim sanatı

Osmanlı minyatür sanatı Osmanlı saray kültürünü yansıtarak el yazmaları gibi lüks öğeleri süsleyen genelde Padişah ve diğer yüksek mertebelilere sunulmuş bir sanat şeklidir. Minyatür sanatı İslam dünyasında özellikle yer bulmuş bir saray sanatıdır. Yüksek gelişmişliğe ve kapsamlılığa, geç Orta Çağ'da İran, Irak, Orta Asya ve Anadolu'da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları dönemlerinde erişmiştir. Osmanlı miniyatür sanatı, hep birlikte kitap sanatı olarak anılan Hat, Nakş, Tezhip, Ebru ve Cilt gibi birbiriyle ilişkili geleneksel sanatlardan biridir.

<span class="mw-page-title-main">Türk sanatı</span> türk tarihinden sanatlar

Türk sanatı, Orta Çağ'da Türklerin Türk coğrafyası olan Anadolu topraklarına gelişlerinden itibaren, günümüze kadar geçen süre içerisinde bu coğrafi bölgede oluşturdukları tüm görsel sanat eserlerini tanımlamak amacıyla kullanılan bir terimdir. Türkiye yani Anadolu toprakları, Türklerden önce de Hititliler, Eski Yunanlar ve Bizanslılar da dahil olmak üzere, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, bu kültürlerinde ürettiği pek çok sanat eserini barındırmış ve barındırmaktadır.

<i>Surname-i Hümayun</i>

Surname-i Hümayun, 1582’de Padişah III. Murad’ın oğlu Şehzade Mehmet’in sünnet düğünü nedeniyle düzenlenmiş 52 gün süren şenlikleri anlatan Türkçe eserdir.

<i>Surname-i Vehbi</i>

Surname-i Vehbi, padişah III. Ahmed’in dört oğlunun 1720’de gerçekleşen ve 15 gün süren sünnet şenliklerini anlatan ve şair Seyyid Vehbi tarafından kaleme alınmış mensur eserdir.

<span class="mw-page-title-main">Nakkaş Hasan Paşa</span>

Nakkaş Hasan Paşa, Osmanlı nakkaş, asker ve bürokrat.

<span class="mw-page-title-main">Bursa kemeri</span> Erken Dönem Osmanlı mimarisinde sıklıkla görülen bir kemer çeşidi

Bursa kemeri, mimari bir yapıda üst kısmında yatay bir doğru ile bağlanan iki dörtte bir daireden meydana gelen ve fazla bir taşıma gücü olmadığı için daha çok süsleme işlerinde kullanılmış olan kemere Türk mimarisinde verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">İran minyatürü</span>

İran minyatürü, kağıt üzerinde süsleme yapılan küçük bir İran resmidir, ister kitap illüstrasyonu isterse ayrı bir sanat eseri olsun, murakka adı verilen bu tür çalışmalardan oluşan bir albümde tutulması amaçlanan ayrı bir sanat eseridir. Minyatür teknikleri, tezhipli el yazmalarındaki Batı Orta Çağ ve Bizans minyatür gelenekleriyle büyük ölçüde karşılaştırılabilir. Aynı derecede köklü bir Pers duvar resmi geleneği olmasına rağmen, minyatürlerin hayatta kalma oranı ve korunma durumu daha iyidir ve minyatürler Batı'da İran resminin en çok bilinen biçimidir ve en önemli örneklerin çoğu Batı veya Türk müzelerindedir. Minyatür resim, 13. yüzyılda İran sanatında önemli bir tür haline gelmiş, Moğol fetihlerinden sonra Çin etkisine girmiş ve geleneğin en yüksek noktasına 15. ve 16. yüzyıllarda ulaşılmıştır. Gelenek bundan sonra bir miktar Batı etkisi altında devam etti ve birçok modern yorumcusu var. İran minyatürü, başta Türkiye'deki Osmanlı minyatürü ve Hindistan alt kıtasındaki Babürlü minyatürü olmak üzere diğer İslami minyatür gelenekleri üzerinde baskın etkiye sahipti.