İçeriğe atla

Nafile

Nafile (Arapça: صلاة نفل‎‎, ṣalāt al-nafl)), Arapça kökenli sözcük. İslam dininde, gerek olmamasına rağmen fazladan yapılan ibadetlere verilen isimdir.[1]

İslam'da farz ve vâcib olmayan ibâdetler, "nafile" olarak tanımlanır (sınıflandırılır) ve "nafile ibadetler" olarak adlandırılır. Örneğin, vakit namazları dışında kılınan (farz veya vacib olmayan) namazlara nafile namaz, oruç tutulması şart olmayan günlerde tutulan oruca da nafile oruç denir.

  • nevafil: kelimesinden gelir.
  • nafi: faydalı demektir.
  • nafile: İslami lugatta şart olmayan ama lüzumlu olan ibadetlerin tamamına denir.

Kaynakça

  1. ^ Fahrettin Atar (Ağustos 2024). "NÂFİLE". İslam Ansiklopedisi. Türkiye Diyanet Vakfı. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Oruç, belli bir zaman dilimi içerisinde; yiyecek, içecek veya her ikisinden de kaçınma eylemidir. Mutlak oruç ise, tüm yiyecek ve sıvılardan; genellikle önceden belirlenmiş bir veya birkaç gün kaçınma olarak tanımlanır. Diğer oruçlar, belli yiyecekler veya maddeleri sınırlayarak kısmen kısıtlayıcı olabilir. Oruç eylemi, yiyeceğin dışında cinsel ilişki ve diğer aktiviteleri de engelleyicidir.

Farz ya da “fariza”; Fıkıh bilginleri tarafından oluşturulmuş ve tanımlaması yapılmış olan bir İslâm dinî terimidir. Yine fıkıhçılar tarafından tanımlanan efâl-i mükellefînden sayılır. İslâmî anlayışta Allah'ın sözü sayılan Kur’an’da Müslümanlara yapılmasının açık bir şekilde emredildiği kurallar veya ibadetler olarak kabul edilir. Kur’an’da yapılması açık emir ve gereklilik ifade etmeyen fiiller ise vacip gibi başka kavramlar ile tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Müslüman</span> İslam dinine mensup kimse

Müslüman, İslam dinine mensup kişi demektir. Sünni, Şii ve Mutezili mezhep inancına göre, Allah'a ve Allah'ın birliğine, Muhammed'in Allah'ın peygamberi olduğuna inanan kişilere denir. İslam dininin farklı mezheplerinde Müslüman kavramı üzerine çeşitli farklılıklar bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Namaz</span> İslamda farz olan günlük ibadet

Namaz, İslâm'ın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kur'an'da günün belli vakitlerinde abdestle birlikte duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kur'an'a göre namaz Allah'ı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrâhim peygambere öğretilen bir ibadet şeklidir.

Zekât, İslâm'ın beş şartından biridir. Terim olarak şeriatta "asli ihtiyaçlar" dışında nisab miktarı mala sahip olan ve bu sebeple zengin sayılan Müslüman'ın, bu zenginliği üzerinden bir tam yıl geçtiğinde dinî yükümlülük gereği zekât olarak vermesi gereken miktarın adıdır.

Cuma namazı, İslâm dininde cuma günü öğle vakti cemaatle kılınması farz olan iki rekatlık bir namazdır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'ın beş şartı</span> İslam dininin beş ana ögesi

İslam'ın beş şartı, İslâm Dini'nin Ehl-i Sünnet ve Ca'feriyye mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ibadeti. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehâdet etmek dışındaki şartlar itîkâdî yani dininin inanç esaslarına dâir olmayıp, âmeli yani davranışsal, ibâdetsel şartlardır. Çoğu İslam âlimi dini inanç esaslarına dâir kurallar benimsendiğinde kişinin Müslüman kabul edileceğini, davranışsal ve ibâdetsel yönlerin en azından inanan olmak açısından bağlayıcı olmadığını öne sürmüşlerdir. Bazı İslam âlimleri ise imanın yani inancın ancak davranış ve ibadetlerle tamam olacağını bu nedenle şehadet getirip Müslüman olduğunu iddia eden kişinin ibadetlerini yerine getirmemesi halinde Müslüman kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir.

Vâcip, Efâl-i mükellefinden sayılan İslam dini terimi. Arapça kökenli bir sözcük olan vâcip, İslam'da yapılması gereklilik ifade eden eylemleri tanımlamak için kullanılır. Türkçede dini bir mana içermeden sadece "yapılması gereken" manasında da kullanılır.

Müstehap, "sevilen, beğenilen" anlamına gelen İslam dini terimi. Edeb ve mendub da denir. Efâl-i mükellefin'dendir.

Kerahat vakti, güneşin doğuş, batış ve tam tepede bulunduğu vakte denir. İslam dinine göre kerahat vakitlerinde namaz kılınması mekruh'tur.

Kâfir, İslam dinî terminolojisinde küfür işleyerek dinden çıktığı düşünülen veya hiç Müslüman olmamış kişiye denir.

Usûl-i fıkıh veya fıkıh usûlü, fıkıh yani İslâm hukukunun iki dalından biridir. Fıkhın diğer dalı “fürû” olarak tanımlanır. Salt “fıkıh” denildiğinde ise kastedilen şey de fürû’dur. Fıkhın diğer dalı olan “usûl” ise usûl-ü'l-fıkh veya fıkıh usûlü olarak anılır. “Nazarî Hukuk” olarak tanımlayabileceğimiz fıkıh usûlüne bir ilim olduğunu vurgulayarak ilmu usûli'l-fıkh dendiği gibi sadece ilmu'l-usûl dendiği de olur.

Bidat, kelime itibarıyla sonradan ortaya çıkan şey, yenilik olup, İslam hukukuna göre örneksiz bir şey yapmak, yepyeni bir iş ortaya koymak, genel kanaate aykırı davranışta bulunmak ve daha önce benzeri olmayan bir şeyi icat etmek gibi anlamlara gelir.

<span class="mw-page-title-main">Nafile namazlar</span>

Nafile (tatavvu) namazlar, herhangi bir yükümlülüğü olmadan, içten gelerek kılınan namazlardır. Beş vakit namaza bağlı olan sünnetler, ramazan geceleri kılınan teravih namazları, kuşluk namazları, gece namazları başlıca nafile namazlardır.

Müfsid (Arapça:مفسد), bir İslam dini terimi. Efâl-i mükellefin'dendir. Arapça fsd kökünden gelen müfsid "fesat sokan" sözcüğünden alıntıdır. Lügâtte bozucu veya fesad eden gibi mânâlara gelir. Müfsid kelimesi, İslam kelâmında imanı (inanç), İslam fıkıhında ise başlanmış bir ibâdeti bozarak geçersiz kılan durumlar için kullanılan bir terimdir. Yani müfsid İslam'da meşru olan bir akideyi veya başlanmış olan bir ibadeti bozan şeylerdir. Örneğin; İmanı ve namazı, nikâhı ve haccı, zekatı, alış ve satışı bozmak gibi. Mesela, Allah'a ve kitaba sövmek küfür olup, imanı bozar. Namazda gülmek, abdesti ve namazı bozar. Oruçlu iken bilerek yemek, içmek orucu bozar. Müfsid, kasıtlı olarak yapıldığında ibâdeti bozduğundan ibâdetin tekrarlanmasını gerektirir. Müfsidin özürsüz, bilerek yapılması günâhtır. Hatâ ile yanlışlıkla meydana gelmesinde ise günâh ve azap olmadığı gibi ibadet de bozulmaz. Örneğin oruçluyken bilmeden, unutarak yiyip içmek; namaz içinde kendini alamayıp gülmek gibi.

Alevîler'in dinî i'tikadı Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’in kurduğu “Sünnîliğin Tasavvufî–Yesev’îyye Tarikâtı” ile Fâtımîler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli fa’aliyetlerde bulunan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Alevîliği’nin de altyapısını oluşturan “Şiîliğin Bâtınî–İsmâilîyye” fıkhî mezhebinin şiddetli etkisi altında gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan “Tasavvufî-Bâtın’îyye” i’tikadî mezhebi mensûplarıdır. Alevîlik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektâş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarîkat (yol) yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından Şiîlikten ayrılarak zuhur eden “Hurûfîlik” mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektâşîlik, Alevîliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarîkat (yol) olması itibarıyla Anadolu Alevîliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sabah namazı</span> 5 vakit namazın 1. vakti

Sabah namazı , beş farz namazdan biridir. Şafak başlangıcından gün doğumu gerçekleşene kadar kılınabilir.

<span class="mw-page-title-main">Ramazan</span> Hicrî takvimin 9. ayı, Müslümanların oruç tuttuğu ay

Ramazan, hicrî takvime göre 9. ay ve İslam inancına göre Muhammed'e Kur'an ayetlerinin inmeye başladığı, aynı zamanda Müslümanlarca oruç tutulmaya ve terâvih namazının kılınmaya başlandığı aydır. Bu ayda oruç tutmak, İslam'ın beş temel şartından biridir. Ramazan, Ay'ın hilâl görünümünün ilk görülüşünden itibaren 29 veya 30 gün boyunca sürmektedir.

Akşam namazı, Müslümanlar tarafından her gün güneşin batışından sonra kılınan beş vakit namazdan biridir. İslam dininde günün ilk namazı sayılır.

Mükellefiyet çağı; kişinin baliğ olması, yani bülûğa ermiş olması demektir. Kız olsun, erkek olsun aklı başında bulunan bir Müslümana namazın farz olması için büluğ dediğimiz erginlik çağına ermiş olması gerekir. Genellikle erkek çocukları 12-15, kız çocukları ise 9-15 yaşlan arasında erginlik çağına girerler.