İçeriğe atla

Nükleer tıp

Bir sintigrafi görüntüsünde sağ gözde patolojik lezyon bulgusu

Nükleer tıp, canlılara verilen ışın etkin (radyoaktif) maddelerin yaydıkları ışınların özel yöntemler veya aygıtlarla dışarıdan sayımı (parıltı sayımı) ya da görüntü olarak izlenmesi ya da tanımlanması ile tanı konulmasını sağlayan tıp dalıdır.

Sintigrafi; eser düzeyde ışın etkin (radyoaktif) bir maddenin genellikle damardan verilmesinden sonra "Gamma kamera" denen görüntüleme aygıtıyla işlevbilimsel bir durumun (organdaki kanlanma vb. değişim) görüntülenmesi tekniği olup, kemik, kalp, beyin ve dinamik böbrek sintigrafisi gibi türleri bulunmaktadır.

Kullanılan aygıtlar, radyoaktivite sayıcıları, Gamma kamera ve PET-CT (Pozitron Emisyon Tomografisi) olarak adlandırılır. Görüntüleme için kullanılan bileşikler, radyonüklidler ya da radyonüklidler ile birleştirilen farmasötiklerdir. Bu maddeler vücutta fizyolojik işlevsellikleri ile görüntü sağlarlar. Görüntü almak için kullanılan en basit aygıta "Gamma kamera" adı verilir. Bu cihazların daha gelişmiş türleri "SPECT" (Single Photon Emission Tomography) adını alır. En son kullanıma giren Nükleer Tıp aygıtı PET/CT ya da PET/MR'dır. Bu sistemlerde amaçlanan işlev bilimsel görüntüleme ile anatomik görüntülemenin tek bir görüntüde birleştirilmesidir.

Nükleer tıbbın sağaltımı (tedaviyi) ilgilendiren yanında vücuda ayrı yollarla verilen radyonüklidlerden yararlanılır. Burada radyasyonun sağaltıcı ya da ağrı giderici özelliklerinden yararlanılır. Tiroid urları ve hipertiroidin tedavisi buna örnek gösterilebilir.

Türkiye'de birçok üniversite hastanesinde Nükleer Tıp Anabilim Dallarında, Sağlık Bakanlığı Hastanelerinde Nükleer Tıp Bölümleri'nde ve birçok özel nükleer tıp laboratuvarında, nükleer tıp incelemeleri yapılmaktadır.

Vücuda damar yolu ile enjekte edilen radyoaktif maddenin, radyasyon ölçüsü olarak herhangi bir zararı bulunmamaktadır. Sintigrafik araştırmalarla radyolojik araştırmalar arasındaki tek benzerlik, iki yöntemde de elde edilen görüntülerin bir filme aktarılmasından oluşmasıdır. Özünde, görüntüleme için kullanılan yöntem de, elde edilen görüntü de (sintigrafide fizyolojik, radyolojide anatomik) oldukça ayrıdır.

Türleri ile kimi kullanım alanları

1-PET/CT ile Kanser

  • Tümör'ün iyicil ya da kötücül olmasının saptanması
  • Kanserin vücuda yayılımının saptanması
  • Verilen tedaviye yanıtın saptanması

2-PET/CT ile Beyin

  • Alzheimer (Bunama) hastalığının erken tanısı
  • Epilepside (Sara, tutarık) nöbete neden olan odakların saptanması

3-PET/CT ile Kalp

  • Tıkalı olan kalp damarının, kalp kasına verdiği zararın (oksijensizlikten ötürü) saptanması
  • Kalp hastalığının yaygınlığının saptanması
  • Kalp krızi sonrası PTCS/Stent cerrahisinden hastanın ne denli yararlanacağının saptanması

4-Akciğer

5-Böbrek

6-Kemik

7-Tiroid

8-Sindirim sistemi (Gastrointestinal)

9-Lenfosintigrafi

10-Sentinel Akkan (Lenf) Düğümü İncelemesi

11-Dakriyosintigrafi

12-Böbreküstü bezi kabuk bölgesi Sintigrafisi

13-Erbezi (Testis) Sintigrafisi

Ayrıca kimi tür sintigrafiler kendi alt basamaklarıda çeşitlilikler içermektedir.

Nükleer tıp küçük oranlarda ışın etkin maddelerin genellikle toplar damardan (intravenöz) uygulanışının ardından doku ile organların fiziksel ve biyokimyasal olarak bunları almasıyla oluşan görüntüleri inceleyen tıp dalı.

Nükleer Tıp, biyolojik maddelerin X ve gama ışınına geçirgen olması ilkesine göre çalışır.

Nükleer Tıp uygulamalarında kullanılan radyofarmasötiklerin çoğu tanı amacına yöneliktir. Radyofarmasötikler genellikle radyoaktif bölüm ile farmasötik bölüm olmak üzere iki bileşenden oluşur.

Radyonükleid jeneratörler (üreteçler)

Üreteç sisteminin temel ilkesi; fiziksel ya da kimyasal bir yöntemle daha uzun yarı ömrü bulunan ana radyonüklidden daha kısa yarı ömürlü bir yavru radyonüklid elde etmektir.

Nükleer Tıp merkezlerinde en çok Mo99-Tc99m jeneratörü kullanılmaktadır. Jeneratör içerisinde Mo99 bulunmaktadır. Mo99 bozunmaya uğrayarak Tc99m oluşturur. Üretecin içerisinden serum fizyolojik geçirilerek Tc99m perteknetat'ın molibdenden ayrılması sağlanır. Bu olaya sağım (elution) denir. Bir sağımdan sonra jeneratördeki molibdenden yeniden Tc oluşur. Bu da ikinci bir sağımda üreteçten dışarıya alınır.

İdeal bir radyofarmasötiğin özellikleri

  1. Kolay hazırlanmalı ve ucuz olmalı
  2. Uygun fiziksel ve etkili yarı ömür
    Fiziksel yarı ömür: Bir radyonüklidin başlangıçtaki atom sayısının ya da etkinlik düzeyinin % 50'sine inmesi için geçen süredir.
    Biyolojik yarı-ömür: bir maddenin yarısının olağan atılma yollarıyla vücuttan atılması için geçen süredir (Tb). Bu, bir maddenin dengeli ve radyoaktif hali için aynıdır.
    Etkili yarı-ömür: Fiziksel ve biyolojik yarı-ömür gözönünde bulundurulduğunda, maddenin vücuttan atılımı için geçen süredir. Te = Tp X Tb / Tp + Tb
  3. Radyasyon türü ve enerjisi: Tanı amacıyla genellikle gama fotonu yayan radyonüklidler kullanılıp, enerjileri 100-300 keV arasında olması yeğlenir. Tanecikli tipte radyasyon yayan ışın etkin maddeler sağaltım amacıyla kullanılır.
  4. Yüksek hedef / hedef dışı etkinlik oranı
  5. Metabolik uygunluk
  6. Denge
  7. Farmasötik özellikler
  8. Radyonüklid taşıyıcısız olmalıdır. Eğer radyoaktif madde içinde aynı elementin radyoaktif olmayan oluşumları bulunuyorsa, yeterince yalın değildir. Elementin yalnızca radyoaktif atomlarının bulunduğu radyonüklidlere taşıyıcısız adı verilir.
  9. Radyonüklid yüksek özgül etkinliğe sahip olmalıdır. Birim kütledeki etkinlik ne denli çoksa özgül etkinlik o denli yüksektir.

En sık kullanılan radyofarmasötikler

  • FDG-F18 :Fluorodeoxyglucose (18F).PET-CT' de kullanılır. 110 dk yarı ömürlü bir radyoaktif maddedir.
  • NaF-18 : PET-CT de kullanılan özel bir radyoaktif maddedir.

Tc-99m perteknetat: Tanı amacıyla en sık kullanılan radyoaktif maddedir. Bu biçimiyle tiroid sintigrafisinde kullanılır. Radyofarmasötikler Tc-99m ile işaretlenir.

İyot-131: Tedavi amaçlı, tiroid sintigrafisi. Sağaltım amacıyla en sık kullanılan radyoaktif maddedir. Hipertiroidi ya da tiroid kanseri tedavisinde kullanılır.
Galyum-67: Tümör ve enfeksiyon görüntülemesi
Talyum-201: Miyokard perfüzyon görüntülemesi

Ek bilgiler

  • Tanısal nükleer tıp incelemelerinde fetusun aldığı doz genellikle 1 rad'dan azdır.
  • Talyum-201 ve iyot-131 plasentayı geçebilir.
  • Fetusun tiroidi ışın etkin iyodu anneninkine göre 6-7 kat çok tutar.
  • Sülfür kolloid, DTPA ve makroagregatlar plasentayı geçemezler
  • Gebelik süresince alınabilecek radyasyon ölçüsü 0,5 rem'i geçmemelidir.

Onkolojide kullanımı

Tümör görüntülenmesi ya da sağaltımında kullanılabilir.

Urların görüntülenmesinde kullanılan sintigrafik yöntemler

  • Kemik sintigrafisi
  • Karaciğer sintigrafisi
  • Ga-67 tüm vücut sintigrafisi
  • I-131 MIBG sintigrafisi
  • Lenfosintigrafi
  • Monoklonal (tek eşlenikli) antikor sintigrafisi

Radyonüklid tedavinin uygulandığı kötücül hastalıklar

  • İyi farklılaşmış tiroid kanseri
  • Kötücül (habis) feokromasitoma ve öbürleri
  • Nöroendokrin urlar
  • Kemiğe sıçramalara (metastaz) bağlı gelişen ağrının hafifletilmesi
  • Katı urlarda radyoimmunoterapi

Radyoiyot tedavisi

Tiroid lobuna olan sıçramalar 150 mCi; akkan (lenf) düğümü metastazı 175 mCi; Uzak metastazlar: 200 mCi

I-131 sağaltımından (tedavisinden) sonra görülen komplikasyonlar (istenmeyen etkiler)

Kısa dönemde görülenler:

  • Bulantı, kusma
  • Siyaladenit (tükrük bezlerinde yangı), gastrit (mide yangısı)
  • Kemik iliği baskılanması
  • Metastazlarda ağrı, şişlik, kanamalar (hemoraji)
  • Tiroid fırtınası (kalan dokusu fazla olanlarda, işlevsel metastaz varlığında)
  • Ses tellerinin felç olması
  • Beyinde ödem (beyin metaztazı olan olguların sağaltımlarının ardından)
  • Hipoparatiroidizm

Uzun dönemde görülenler:

  • Radyasyon fibrozu
  • Kalıcı kemik iliği baskılanması
  • Lösemi
  • Doğuştan anormallikler
  • Kısırlık
  • İkincil çıkabilen urlar

Endokrinde kullanım

Tiroid alımı (tutulumu) incelemesi

İncelemenin özü verilen radyofarmösitiğin belirli bir zamanda tiroid bezince tutulan miktarının yüzde olarak hesaplanmasına dayanır. Bu işlem, I-131, Tc-99m O4 veya I-123 ile yapılabilir.

I-131 tutulum incelemesi

Verilen radyoaktif iyotun element iyot gibi tiroidde tutunması ve hormona dönüşmesine dayanır. 4-6 saat açlıktan sonra 1mikroCi/kg I-131 hastaya ağız yoluyla verilir. Aynı oranda etkinlik ölçün (standart) olarak kullanılır. 4. ve 24. saatte hastadan ve standarttan sayımlar alınır. Uyluk bölgesinden de 4. ve 24. saatte sayımlar alınır. Tiroid tutulum (%): Tiroid üzerindeki sayım-uyluktaki sayım/standattaki sayım işlemi ile hasaplanır.

Yüksek tutulumu olan durumlar:

  • Hipertiroidi
  • Hashimato tiroidi'nin erken dönemi
  • Antitiroid sağaltımının kesilmesinden sonra görülen geri tepme olgusu (ing. rebound phenomenon)
  • İyot açlığı

Düşük Tutulum

  • Hipotiroidi
  • Fazla miktarda iyot veya iyotlu bileşik alımı
  • Tiroid hormonu ya da antitiroid tedavi uygulaması
  • Subakut (iveğen altı) tiroidit

Tiroid sintigrafisi

Gerekirlik durumları:

  • Guatr
  • Boyunda dokunularak hissedilebilen kitle varlığı
  • Klinik hipo ya da hipertiroidizm
  • Tiroidit (tiroid bezinde yangı)
  • Dalan guatr olmasından kuşkulanılan durumlar
  • Tiroid ameliyatı öncesi ve sonrası izleme dönemi
  • Tiroidinde ur (kanser) tanısı almış olguların değerlendirilmesi

I-131, I-123, Tc-99m perteknetat, Tl-201 kullanılabilir.

I-131 ile tüm vücut taraması

Ayrımlaşmış tiroid kanser tanısı almış ve ameliyat edilmiş hastaların izleminde kullanılır. Bu inceleme için 4 hafta öncesinden T4, 2 hafta öncesinden de T3 hazırlamaları kesilmeli ve düşük iyotlu diyet uygulanmalıdır. I-131' in ağızdan verilmesinden 24 ve 96 saat sonra boyun bölgesinden ve tüm vücuttan görüntüler alınır.

Paratiroid sintigrafisi

Tc-99m MIBI ile ikili evre sintigrafisi

Tc-99m MIBI'nin i.v. (toplar damardan) verilmesinden 15 dakika ve 3 saat sonra boyun bölgesinden görüntü alınır. 15. dakikada tiroidde de, paratiroidde de tutulum gözlenirken, 3. saatte tiroiddeki etkinlik boşalır, paratiroid patolojisinde ise etkinlik birikimi sürer.

Tl-201-Tc-99m O4 çıkartma sintigrafisi

Tl-201 toplar damardan verilir ve boyundan görüntü alınır. Daha sonra Tc-99m i.v. olarak verilir ve görüntü kayıt edilir. Bilgisayar yardımı ile görüntüler birbirinden çıkarılır. Tl-201, tiroidde de, paratiroidde de, Tc-99m O4 ise yalnızca tiroidde tutulur.

Böbrek üstü bezi sintigrafisi

  • Böbrek üstü bezi kabuk bölgesi (korteks) sintigrafisi: I-131 iodokolesterol kullanılır.
  • Böbrek üstü bezi öz bölgesi (medulla) sintigrafisi: I-131 MIBG kullanılır, hücre içine norepinefrin tutulum düzeneği ile alınır.

Nefroürolojide (böbrek ile boşaltım yollarında) kullanımı

Radyonüklid yöntemler kullanılarak; böbreğin anatomik yapısı, fonksiyonel durumu, GFR (Glomerül filtrasyon hızı), ERPF (renal plazma akımı), böbreklerin rölatif fonksiyonu, vezikoüreteral reflü değerlendirilebilir.

Klinik Uygulamalar

  • Renal fonksiyon değerlendirmesi
  • Obstrüksiyon değerlendirmesi
  • Renavasküler hipertansiyon değerlendirmesi
  • Renal transplant değerlendirmesi
  • Diğer uygulamalar

Klinik Uygulamalar

Renal kortikal sintigrafide daha çok DMSA kullanılır. Dimerkaptosüksinik asit (DMSA) plazma proteinlerine sıkıca bağlanır. Çok az bir bölümü ekskrete olduğundan ekskresyon fonksiyonunu değerlendirmek amacıyla kullanılmaz. Renal kortikol dokuda konsantre olur. Verilen doz uzun süre böbreklere lokalize olduğu için böbreklerin aldığı radyasyon dozu yüksektir. En sık olarak üriner sistem enfeksiyonu sonrasında böbrek parankim hasarının değerlendirilmesi ve takibinde kullanılır.

Kardiyolojide kullanımı

Miyokard perfüzyon sintigrafisi; koroner arter hastalığı tanısı, akut koroner sendrom, konjestif kalp yetmezliği ve/veya sol ventrikül disfonksiyonu olan hastaların değerlendirilmesi, yaşlı hastaların değerlendirilmesi gibi durumlarda kullanılabilir.

Talyum-201 veya Tc-99m ile işaretli ajanlar (Tc-99m sestamibi (MİBİ), Tc-99m tetrofosmin) kullanılır.

Ayrıca bakınız

  • Fizik Mühendisliği

İlgili Araştırma Makaleleri

Tümör (ur; neoplasm; tumor) tanımı önceleri vücuttaki herhangi bir şişlik ya da kitle için kullanılırdı. Sonraları hücrelerin kuralsız ve sınırsız çoğalmaları nedeniyle oluşan kitleler için kullanılmaya başlandı. Yaşamın herhangi bir döneminde organizmanın bir bölümündeki hücre­ler biyolojik niteliklerini düzenleyici kurallara uyum göstermez ve sınırsız ola­rak çoğalabilir (otonomi). Bu nitelikleri içeren bir kitleye tümör ya da neoplazm (neoplasm; yeni gelişen kitle) adı verilir. Tümör kitleleri vücudun kendi hücrele­rinden yapılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Radyoloji</span> Tıp dalı

Radyoloji, x ışınları ve diğer görüntüleme yöntemlerinin tıpta tanı ve tedavi amacıyla kullanılmasıdır. Tanı ve tedavi amacıyla kullanılan yöntemlerden bazıları; radyografi, ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), nükleer tıp yöntemleri, pozitron emisyon tomografi (PET), mamografi, floroskopi ve X ışını kullanan diğer bazı yöntemler olarak sıralanabilir. Bu yöntemlerin tanı amacıyla kullanımı, tıbbi görüntüleme ile elde edilen görüntülerden hastalıkların tespitinde yararlanılması şeklinde olurken, tedavi amacıyla kullanımı ise bazı radyolojik belirti ve cerrahi işlemlerin görüntüleme yöntemleri sayesinde daha az zararla yapılmasını sağlamalarıdır. Radyoloji iki ana başlığa ayrılır. Bunlar, "Diagnostik Radyoloji" ve "Radyoterapi" dir. Bazı radyolojik yöntemler aşağıda verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Çernobil Faciası</span> 1986 yılında Sovyet Ukraynasında yaşanan nükleer kaza

Çernobil Faciası, 26 Nisan 1986 tarihinde Sovyetler Birliği'ne bağlı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin 4 numaralı reaktöründe gerçekleşen nükleer kazadır.

<span class="mw-page-title-main">Kanser</span> DNA hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması

Kanserler (Habis tümörler, Malign tümörler), genellikle sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla metastaz yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek üstü bezleri</span>

Böbrek üstü bezleri, üçgen biçimini andıran iç salgı (endokrin) bezleridir. Anatomik olarak böbreklerin hemen üstlerinde bulunduklarından bu adı almışlardır. Kabuk (korteks) ve öz (medulla) olarak anılan iki ayrı katmandan oluşan bezlerin temel işlevi fizyolojik gerilim (stres) karşısında kortikosteroid ve katekolamin bireşimleyip kana salgılamaktır. Adrenalin ve nöradrenalin salgılarlar.

<span class="mw-page-title-main">Plütonyum</span> atom numarası 94 olan, neptünyumdan elde edilen radyoaktif bir element (simgesi Pu)

Plütonyum, 1940 yılında Glenn T. Seaborg, Edwin M. McMillan, J. W. Kennedy ve A. C. Wahlby tarafından 152 cm'lik siklotron içerisindeki uranyumun döteryum ile bombardımanı sonucunda elde edilmiştir.

Pozitron emisyon tomografisi adı verilen ve damar yolu ile enjekte edilen metabolik radyoaktif ajanların biriktiği normal veya patolojik dokuları görüntüleyen bir sintigrafi ve tomografi tekniği. Genel anlamda metabolik veya fonksiyonel görüntüleme için kullanılır.

Cushing sendromu, 1932 yılında Harvey Williams Cushing tarafından tanısı ilk kez konmuş olan kortizol hormonunun olağanın üstünde bir düzeyde olduğu durumlarda ortaya çıkan belirtiler bütünüdür. Diğer isimleri Itsenko-Cushing sendromu, hiperadrenokortisizm veya hiperkortisizm. Cushing sendromunun alışılmış nitelikleri kilo artması, obezite, kan basıncının artması (hipertansiyon) ve derinin zayıflaması sonucu oluşan çizgilerdir. Her hastada belirtilerin tümü gözlenmeyebilir. Belirtilerin ağırlığı ve niceliği hastanın ne denli uzun bir süredir kortizol etkisinde kalmasına bağlıdır. Ancak kimi belirtiler bu durumdan bağımsız, iveğen olarak da gelişebilir. Örneğin, özellikle uyluk kemiğinin baş bölgesinin iveğen doku ölümüne uğraması çok kısa bir süredir hafif izleyen ya da yıllardır ağır izleyen Cushing sendromlu hastalarda da rastlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Nükleer Tıp Derneği</span>

Türkiye Nükleer Tıp Derneği (TNTD), merkezi Ankara'da bulunan bir sivil toplum kuruluşudur.

Akciğer kanserinde evrelendirme primer tümörün büyüklüğü ve yayımına (T), bölgesel lenf bezi tutulumuna (N), uzak metastaz varlığına (M) dayanan TNM evrelendirmesi kullanılır. Küçük hücreli akciğer kanserinde TNM sınıflaması kullanılabilmekle beraber, bu hastalarda genellikle TNM sistemi yerine VALG tarafından önerilen evreleme sistemi kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Radyonüklit</span>

En basit çekirdek olan hidrojen çekirdeği hariç bütün çekirdeklerde nötron ve proton bulunur. Nötronların protonlara oranı hafif izotoplarda birebir oranındayken periyodik tablonun sonundaki ağır elementlere doğru bu oran gittikçe artmaktadır. Bu oran daha da artarak nüklitin artık kararlı olmadığı bir noktaya gelir. Daha ağır nüklitler, dışarıya verecekleri fazla enerjileri olduğundan kararsızlardır. Bunlara radyonüklit denir. Bu süreçte radyonüklid radyoaktif bozunmaya uğrar ve bu esnada gama ışını ve/veya atom altı parçacıklar yayabilir. Bu parçacıklar iyonlaştırıcı radyasyonu oluştur. Radyonüklidler doğada bulunabildikleri gibi yapay yollarla da üretilebilirler.

Dozimetri direkt veya dolaylı olarak radyoaktif ışımaya maruz kalan bir malzemenin veya canlı dokunun ne kadar ışımaya maruz kaldığını ölçme ve hesaplama tekniğidir.

Nükleer dönüşüm, bir kimyasal element ya da bir izotopun birbirine dönüşmesidir. Her element atomlarındaki proton sayılarıyla tanımlanırlar. Başka bir deyişle, atom çekirdeği içindeki proton ya da nötron sayısında değişim gerçekleştiğinde nükleer dönüşüm meydana gelir.

PET MR: 3 TESLA yüksek çözünürlüklü bir MR cihazı 20 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. nın içerisinde yine yüksek çözünürlüklü PET detektörlerinin aynı anda PET ve MR görüntülerini elde edilmesini sağlayan yüksek teknoloji ürünü cihazdır. Bu yüksek teknoloji ürünü ağırlıkla kanser görüntülemesinde kullanılır. MR ve PET incelemesinin aynı cihazda yapılması hastaya büyük avantaj sağlar. Öncelikle hasta zamandan tasarruf eder. Hem MR hem PET incelemenin arka arkaya yapılmasından ziyade tek bir incelemede iki görüntüleme aynı anda gerçekleşir. Hasta MR görüntülemede radyasyon almayacağından bu inceleme PET BT ye göre daha az radyasyon içerir.

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktif kirlilik</span>

Radyoaktif kirlenme veya radyoaktif kontaminasyon, radyoaktif maddelerin yüzeylerde; katı, sıvı veya gaz içinde kasıtsız ve istemeden bulunması durumudur.

<span class="mw-page-title-main">Tıbbi görüntüleme</span> bir bedenin iç kısmının görsel temsillerini oluşturma tekniği ve süreci

Tıbbi görüntüleme, tıbbi analiz ve müdahale için vücudun iç kısımlarının görsel temsillerini oluşturmak veya bazı organ veya dokuların işlevinin (fizyoloji) görsel tasvirlerini yaratmak için kullanılan teknikler ve işlemlerdir. Tıbbi görüntüleme, cilt ve kemiklerin görüntülenmesine engel olduğu iç yapıları ortaya çıkarmanın yanı sıra, hastalıkları teşhis, muayene ve tedavi etmeyi amaçlar. Tıbbi görüntüleme aynı zamanda anormallikleri tespit etmeyi mümkün kılan normal anatomi ve fizyoloji veritabanını da oluşturur. Vücuttan çıkartılmış organ ve dokuların incelenmesi tıbbi nedenlerle gerçekleştirilse de, bu tür işlemler genellikle tıbbi görüntüleme yerine patolojinin bir parçası olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Nörogörüntüleme</span> Sinir sisteminin yönlerini ölçmek ve görselleştirmek için bir dizi teknik

Nörogörüntüleme veya beyin görüntüleme; sinir sisteminin yapısını, işlevini veya farmakolojisini doğrudan veya dolaylı yollarla görüntülemek için çeşitli tekniklerin kullanımıdır. Tıp, sinirbilim ve psikolojide kullanımına görece yeni başlanan bir disiplindir. Klinik ortamda nörogörüntülemenin yapılmasında ve yorumlanmasında görevli hekimler de nöroradyolog olarak adlandırılır.

Kanser tanısı , günümüz sağlık sorunlarının en önemlilerinden biridir. Kanserde "erken tanı" ilkesi, tanı tekniklerinin oldukça iyi bir düzeye gelmesini sağlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Radyofarmasötik</span>

Radyofarmasötikler, radyoaktif izotoplar içeren bir ilaç grubudur. Teşhis ve tedavi ajanı olarak kullanılabilirler. Radyofarmasötikler, dış elektromanyetizmayı veya ultrasonu emen veya değiştiren kontrast maddeden farklı olarak radyasyonu kendileri yayarlar. Radyofarmakoloji, bu ajanlar üzerine uzmanlaşmış bir farmakoloji dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Miyokard perfüzyon sintigrafisi</span>

Miyokardiyal perfüzyon görüntüleme veya tarama, kalp kasının (miyokard) işlevini gösteren bir nükleer tıp prosedürüdür.