İçeriğe atla

Nükleer manyetik rezonans

Bir NMR spektrometresi; 900MHz - 21.2 Tesla

Nükleer manyetik rezonans (NMR) atom çekirdeklerinin manyetik özelliklerine bağlı bir fiziksel olgudur. Tek sayılı nükleon içeren tüm çekirdekler ve çift sayılı olan bazı diğer çekirdeklerin bir manyetik momenti vardır. En yaygın kullanılan çekirdekler hidrojen-1 ve karbon-13'tür, ancak çoğu başka elementin de bazı izotopları da gözlemlenebilir. NMR, bir manyetik çekirdeği incelemek için onun manyetik momentini dışarıdan uygulanan kuvvetli bir manyetik alan ile aynı doğrultuya sokar, sonra momentlerin yönlenmesi bir elektromanyetik dalganın etkisiyle bozulur.

Manyetik alan tarafından yönlendirilmiş olan çekirdeğin momenti yer alabileceği iki enerji seviyesı vardır, biri manyetik alanla aynı yönde olan düşük enerjili bir seviye, öbürü manyetik alana ters yönde olan, yüksek enerjili bir seviye. Bu iki seviye arasındaki enerji farkına karşılık gelen frekansta bir foton soğurulursa moment bir an için yön değiştirir, dolayısıyla o frekansta bir rezonans gözlemlenir.

Bu rezonans, nükleer manyetik rezonans spektroskopisi ve manyetik rezonans görüntülemede kullanılır. NMR spektroskopisi bir molekül hakkında fiziksel, kimyasal ve yapısal bilgi edinmek için kullanılan başlıca tekniklerden biridir. Biyolojik moleküllerin çözelti içinde üç boyutlu yapıları hakkında ayrıntılı bilgi veren tek yöntemdir. Ayrıca, nükleer manyetik rezonans, basit kuantum bilgisayarlar oluşturmak için kullanılan tekniklerden biridir.

Terimde kullanılan "nükleer" sözcüğü atomun çekirdeğine değinmektedir, radyoaktivite ile hiçbir ilgisi yoktur.

Tarihçe

Alman fizikçiler Otto Stern ve Walther Gerlach, 1922 yılında gümüş buharıyla yaptıkları deneyde atomların manyetik alanda saptırıldıklarını gösterdiler.[1] Bu deney daha sonradan Stern-Gerlach Deneyi olarak anılmış ve kuantum fiziğinin temellerinden kabul edilmiştir. Deney sonucu gerek elektron ve proton gibi parçacıkların gerekse bazı atomların içsel manyetik momente sahip oldukları gösterilmiş oldu. Yani bir başka deyişle bu parçacıklar küçük birer mıknatıs gibi davranıyorlardı. Deney üzerindeki - gümüş atomları kullanılmasından kaynaklanan - ufak çaplı şüpheler, 1927 yılında T.E. Phipps ve J.B. Taylor'un deney sonuçlarını hidrojen atomları kullanarak tekrar elde edebilmesiyle dağılmış oldu [2] Stern bu deney sayesinde 1943 Nobel Fizik Ödülü'nün sahibi oldu. Gerlach ise Nazi Almanyası'yla işbirliği yaptığı gerekçesiyle bu ödülden mahrum bırakıldı.

Manyetik momenti olan bir parçacık, manyetik alan içerisine bırakıldığı takdirde alan yönünde hizalanma eğilimindedir. Manyetik alana dik, kuvvetli ikinci bir manyetik alanın kısa bir süreliğine açılıp kapatıldığını düşünelim. Manyetik moment iki alanın bileşeni yönüne dönecek, ikinci alan kapatıldıktan sonra ise sabit olan ilk alan yönüne geri gelmeye çalışacaktır. Ancak bu geri gelme doğrudan değil ama presesyon denilen sabit manyetik alan etrafında döne döne olacaktır. Presesyon hareketi tıpkı bir topacın dönme ekseninden hafifçe saptırılıp bırakıldığında eksen etrafında dolanması gibidir. Zaten manyetik moment tabiri de dönme momentine izafeten ortaya atılmıştır. Topaç örneğinde görülen dönme momenti etrafındaki presesyon hareketinin, belli periyoda sahip olduğu – sözgelimi dakikada bir tur gibi - gözlemlenecektir. Bu periyod ya da diğer bir deyişle dönme sıklığı (frekansı) topacın şekli ve yerçekimi ivmesi – dolayısıyla topacın ağırlığına – bağlı bir sabittir. Manyetik momentin manyetik alan etrafındaki presesyonu da tıpkı böyle belli bir frekansa sahiptir. Bu frekansa Larmor frekansı denmektedir. Larmor frekansı manyetik alanın şiddetiyle doğru orantılıdır. Orantı sabiti manyetojirik oran (γ) olarak tanımlanmaktadır. Yani Larmor frekansı ile manyetik alan şiddeti (Bo) arasındaki ilişki şöyledir: ω= γBo

Manyetojirik oran ve manyetik alan şiddetine bağlı olan Larmor frekansı sistemin manyetik rezonans frekansıdır. Bunun nedenle manyetik momentleri saptırmak için asıl manyetik alana eşdeğer ikinci bir manyetik alan değil, rezonans frekansa sahip çok zayıf bir radyo frekans sinyali dahi manyetik momentleri saptırmaya yetmektedir. Rezonans frekansa denk gelen herhangi radyo frekans sinyali (RF) derhal soğrulmaktadır. Örneğin proton için 2 Tesla civarında bir manyetik alan için rezonansı 20 MHz'lik bir RF dalgası sağlamaktadır.

NMR'ı 1938 yılında kimyasal maddelerin ayrıştırılmasında kullanarak bilim dünyasına kazandıran Amerikalı fizikçi Isidor Isaac Rabi olmuştur. Rabi bu çalışmalarından ötürü 1944 yılında Fizik Dalında Nobel Ödülüne layık bulunmuştur. Daha sonra Nükleer manyetik rezonans 1946'da Felix Bloch ve Edward Mills Purcell tarafından birbirlerinden bağımsız olarak keşfedilmiş ve bu keşifleri için ikisi 1952 Nobel Fizik Ödülü'nü paylaşmışlardır.

Rezonans frekansının manyetik alan şiddetiyle doğru orantılı olması NMR tekniğinin tıbbî görüntülemede kullanılmasının anahtarıdır. Tekdüze olmayan bir manyetik alana konulan bir numunenin farklı bölgeleri farklı rezonans frekansına sahip olacaktır. 1950 yılında Herman Carr tek eksende monoton değişen manyetik alan kullanarak bir boyutlu manyetik rezonans görüntülemeyi başarmıştır.[3] 1973 yılında Paul Lauterbur, karmaşık bir radyo frekans darbe düzeni ve manyetik alanı ana eksenden anlık olarak hafifçe saptıran manyetik gradyan darbeler kullanarak Nükleer Manyetik Rezonans Görüntülemeyi başarmıştır.[4] O tarihten itibaren tıp alanında kullanılmaya başlayan bu görüntüleme tekniği, nükleer kelimesinin yanlış çağrışımlarından dolayı olacak yalnızca “Manyetik Rezonans Görüntüleme” ya da yaygın şekliyle kısaca MR diye anılmaya başlanmıştır. İngilizcede ise “Magnetic Resonance Imaging” ya da MRI şeklinde anılmaktadır. Lauterbur tıp tarihini değiştiren buluşundan tam otuz yıl sonra 2003'te Sir Peter Mansfield ile birlikte Tıp Alanında Nobel ödülüne layık görülmüştür. Bu ödül aynı dönemlerde MR üzerinde benzer çalışmaları bulunan ve kendisinin de bu ödülü paylaşması gerektiği düşünülen[5] Ermeni asıllı Amerikalı fizikçi Raymond Vahan Damadian'ın (Damatyan) sert eleştirilerinin hedefi olmuştur.

Kaynakça

  1. ^ Gerlach, W.; Stern, O. (1922). "Das magnetische Moment des Silberatoms". Zeitschrift für Physik
  2. ^ Phipps, T.E.; Taylor, J.B. (1927). "The Magnetic Moment of the Hydrogen Atom". Physical Review 29 (2): 309–320.
  3. ^ Carr, Herman Y. (July 2004). "Field Gradients in Early MRI". Physics Today (American Institute of Physics) 57 (7)
  4. ^ Lauterbur PC (1973). "Image Formation by Induced Local Interactions: Examples of Employing Nuclear Magnetic Resonance". Nature 242 (5394): 190–191.
  5. ^ "Does Dr. Raymond Damadian Deserve the Nobel Prize for Medicine?". The Armenian Reporter. 2003-11-08. Retrieved 2007-08-05

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetik radyasyon</span>

Elektromanyetik radyasyon, elektromanyetik ışınım, elektromanyetik dalga ya da elektromıknatıssal ışın bir vakum veya maddede kendi kendine yayılan dalgalar formunu alan bir olgudur. Elektromanyetik dalgalar, yüklü bir parçacığın ivmeli hareketi sonucu oluşan, birbirine dik elektrik ve manyetik alan bileşeni bulunan ve bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda yayılan, yayılmaları için ortam gerekmeyen, boşlukta c ile yayılan enine dalgalardır. Elektromanyetik dalgalar, frekansına göre değişik tiplerde sınıflandırılmıştır. Bu tipler sırasıyla :

Dalga-parçacık ikililiği teorisi tüm maddelerin yalnızca kütlesi olan bir parçacık değil aynı zamanda da enerji transferi yapan bir dalga olduğunu gösterir. Kuantum mekaniğinin temel konsepti, kuantum düzeyindeki objelerin davranışlarında ‘’parçaçık’’ ve ‘’dalga’’ gibi klasik konseptlerin yetersiz kalmasından dolayı bu teoriyi işaret eder. Standart kuantum yorumları bu paradoksu evrenin temel özelliği olarak açıklarken, alternatif yorumlar bu ikililiği gelişmekte olan, gözlemci üzerinde bulunan çeşitli sınırlamalardan dolayı kaynaklanan ikinci dereceden bir sonuç olarak açıklar. Bu yargı sıkça kullanılan, dalga-parçacık ikililiğinin tamamlayıcılık görüşüne hizmet ettiğini, birinin bu fenomeni bir veya başka bir yoldan görebileceğini ama ikisinin de aynı anda olamayacağını söyleyen Kopenhag yorumu ile açıklamayı hedefler.

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetizma</span> elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet

Elektromanyetizma, elektrikle yüklü parçacıklar arasındaki etkileşime neden olan fiziksel kuvvet'tir. Bu etkileşimin gerçekleştiği alanlar, elektromanyetik alan olarak tanımlanır. Doğadaki dört temel kuvvetten biri, elektromanyetizmadır. Diğer üçü; güçlü etkileşim, zayıf etkileşim ve kütleçekim kuvvetidir.

Spin ya da dönü, temel parçacıklar ve dolayısıyla bileşik parçacıklar (hadronlar) ve atom çekirdeklerince taşınan korunan bir niceliktir.

<span class="mw-page-title-main">Manyetik rezonans görüntüleme</span> tıbbi görüntüleme tekniği

Manyetik rezonans görüntüleme , nükleer manyetik rezonans görüntüleme veya manyetik rezonans tomografi, canlıların iç yapısını görüntüleme amacıyla daha çok tıpta kullanılan bir yöntemdir. Yüksek düzeyde manyetizmayla canlı doku, yansıtma yöntemiyle görüntülenir. Farklı özelliklerinden dolayı hastalıkların tespitinde bilgisayarlı tomografiden de destek alınabilir.

<span class="mw-page-title-main">Manyetizma</span> class of physical phenomena

Manyetizma, manyetik alan tarafından oluşturulan fiziksel bir olgudur. Elektrik akımı ya da temel bir parçacık herhangi bir manyetik alan yaratabilir. Bu manyetik alan aynı zamanda diğer akımları ve manyetik momentleri de etkiler. Manyetik alan her maddeyi belli bir ölçüde etkiler. Kalıcı mıknatıslar üzerindeki etkisi en çok bilinen bir durumdur. Kalıcı mıknatıslar ferromanyetizmadan dolayı kalıcı manyetik momente sahiptir. Ferromanyetizma kelimesinde yer alan “ferro” ön eki demir elementinin isminden türetilmiştir. Çünkü kalıcı mıknatıs ilk olarak “manyetit – Fe3O4” adı verilen demir elementinin doğal bir formu olarak gözlemlenmiştir. Çoğu madde kalıcı momente sahip değildir. Bazıları manyetik alan tarafından çekilirken (paramanyetizm); bazıları manyetik alan tarafından itilir (diyamanyetizm). Bazıları ise herhangi bir manyetik alana maruz kaldığında daha karmaşık durumlara sevk olur. Manyetik alan tarafından ihmal edilecek ölçüde etkilenen maddeler ise manyetik olmayan maddeler olarak bilinir. Bunlar bakır, alüminyum, gazlar ve plastiktir. Ayrıca, saf oksijen sıvı hale kadar soğutulduğunda manyetik özellikler gösterir.

<span class="mw-page-title-main">Spektroskopi</span>

Spektroskopi elektromanyetik radyasyon ile maddenin etkileşiminin radyasyonun dalga boyu veya frekansının bir fonksiyonu olarak ortaya çıkan elektromanyetik spektrumu (tayf) ölçen ve yorumlayan bir çalışma alanıdır. Başka bir deyişle, elektromanyetik spektrumun tüm bantlarında görünür ışıktan kaynaklı olarak meydana gelen bir kesin renk çalışmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Isidor Isaac Rabi</span> Amerikalı fizikçi (1898 – 1988)

Isidor Isaac Rabi, manyetik rezonans görüntülemede (MRI) kullanılan nükleer manyetik rezonansı keşfetmesiyle 1944'te Nobel Fizik Ödülü'nü kazanan Amerikalı bir fizikçiydi. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nde mikrodalga radarında ve mikrodalga fırınlarda kullanılan boşluk magnetronu üzerinde çalışan ilk bilim insanlarından biriydi.

Spektrumun kızılötesi bölgesi, ışının 12800 ile 10 cm-1 dalga sayılı kısmını kapsar. Hem cihaz hem de uygulama açısından infrared spektrumu; yakın, orta ve uzak infrared ışınları olmak üzere üç bölgeye ayrılır. Titreşimsel spektroskopi spektrumun infrared bölgesinde oluşan moleküler titreşime bağlı olarak ışığın absorplanması ya da saçılmasını inceler. Bu incelemelerin en önemli uygulama alanları endüstriyel, zirai maddeler ve proses kontrolündeki kantitatif ve kalitatif analizlerdir. Işığın frekansı ; elektronların, rezonans frekansı civarında salınımlarına sebep olacak bir frekans değerinde olduğu vakit, genlik öylesine büyüktür ki, ortamın atomları birbirleriyle çarpışırlar ve ışık enerjisinin çoğu iç enerji halini alır ve böylece ortam tarafından emilir. Farklı maddelerin elektronları farklı rezonans frekanslarındadır. Bu ise saydam bir cisimden ya da ortamdan geçen görünür ışığı neden görebildiğinizi ve güneş yanıklarına sebep olan ultraviyole frekansların saydam bir cisimden neden geçemediklerini açıklar. bunun sonucunda, kapalı bir havada camdan bakarken güneş yanığınız olmadığı halde, açık havaya çıktığınızda güneş yanığı riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz.

Stern-Gerlach deneyi Alman fizikçi Otto Stern ve Walther Gerlach tarafından isimlendirilen taneciklerin sapmasının kuantum mekaniği alanında önemli bir deneydir. 1922 yılında Otto Stern ve Walther Gerlach tarafından gerçekleştirilen bu deney, genellikle parçacıkların saçınımını kullanarak kuantum mekaniğinin temel noktalarını açığa çıkarması açısından önemlidir. Bu deney elektronların ve atomların özünde kuantum özelliklerine sahip olduğunu ve ölçülürken kuantum mekaniğinin sistemi nasıl etkilediğini ispat etmek için yapılmaktadır.

Manyetik rezonans terapisi, fiziksel manyetik titreşim prensibine dayanan bir tedavi yöntemidir. Belirli hücrelerde ve dokularda iyileşme sürecini başlatmak amacıyla sürdürülmektedir.

Penning kapanı, homojen bir statik manyetik alan ve mekansal olarak homojen olmayan statik elektrik alanını kullanarak yüklü parçacıkları depolayan cihazlardır. Özellikle atomaltı parçacıkların özelliklerinin hassas ölçümleri için uygundurlar. Elektrik yüklü parçacıklar, sabit bir manyetik alan ve bir elektrostatik kuadrupol alanı kullanılarak bir Penning kapanında hapsedilebilir ve depolanabilir. Yüklü parçacıkları depolayarak, fiziksel özelliklerini yüksek hassasiyetle analiz etmek mümkündür. 1987 yılında Hans Georg Dehmelt, Penning tuzağında elektron ve pozitronun Landé faktörünü çok hassas bir şekilde belirlemeyi başardı. Penning kapanı konusundaki katkıları nedeniyle 1989 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.

Ferromanyetik rezonans veya FMR, ferromıknatıs malzemeleri incelemek için kullanılan bir spektroskopi yöntemidir. Spin dalgaları ve spin dinamikleri inceleyen için standart bir araçtır. FMR, elektron paramanyetik rezonansa (EPR) çok benzediği gibi, ayrıca nükleer manyetik rezonansa (NMR) da biraz benzer. Tek farkı FMR, dipolar bağlı fakat eşsiz olan elektronların manyetik momentteki mıknatıslanma sonucunu incelerken; NMR ise, atomik veya moleküler orbitallerin etrafında, sıfır olmayan nükleer spin çekirdeği gibi dolaşan atomik çekirdeğin manyetik momentini inceler.

Kuantum mekaniğinde, spin-yörünge etkileşimi(spin-yörünge etkisi, spin-yörünge bağlaşımı) parçacığın dönüşünün hareketiyle etkileşimidir. En çok bilinen örnek ise, elektronların dönüşü ile elektronların çekirdek etrafındaki dönüşünden dolayı oluşan manyetik alandan dolayı oluşan elektromanyetik etkileşim ve buna bağlı olan elektronların atomik enerji seviyesindeki değişim. Bu tayf çizgilerinden saptanabilir. Buna benzer bir diğer etki proton ve nötronların çekirdekte dönmesinden dolayı oluşan olan Açısal momentum ve güçlü nükleer kuvvet, nükleer kabuk modelindeki değişime neden olur. Spintronik alanında, yarı iletkenlerde ve diğer materyallerde spin yörünge etkileşimi yeni teknolojik gelişimler için araştırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer manyetik rezonans spektroskopisi</span> atom çekirdeğinin belirli manyetik özelliklerini kullanan bir araştırma tekniği

Nükleer manyetik rezonans spektroskopisi, yaygın bilinen adıyla NMR spektroskopisi, atom çekirdeğinin belirli manyetik özelliklerini kullanan bir araştırma tekniğidir. İçerisindeki atomların ya da moleküllerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirler. NMR spektroskopisi nükleer manyetik rezonans olgusuna dayanmaktadır ve içerisindeki atomun ya da molekülün yapısı, dinamiği, reaksiyon durumu ve molekülün kimyasal çevresi hakkında detaylandırılmış bilgi sağlar. Molekül içerisindeki bir atomun atom içi manyetik alanı, rezonans frekansını değiştirdiği için molekülün elektronik yapısının detaylarına erişimi sağlar.

Elektromanyetizmada geçirgenlik, bir maddenin kendi içinde manyetik alan oluşabilmesini destekleyen bir ölçüdür. Bu yüzden, bir malzemenin mıknatıslanma derecesi, uygulanan manyetik alana olan cevabıdır. Manyetik geçirgenlik tipik olarak Yunan harfi µ ile gösterilir. Bu terim 1885 yılında Oliver Heaviside tarafından icat edildi. Manyetik geçirgenliğin tersi manyetik dirençtir.

Herbert Sander Gutowsky, University of Illinois at Urbana-Champaign'de kimya profesörü olan Amerikan kimyager. Gutowsky nükleer manyetik rezonans (NMR) yöntemlerini kimya alanında uygulayan ilk kişidir. Nükleer manyetik rezonans spektroskopisi kullanarak moleküllerin yapısını belirledi. Öncü çalışmaları NMR'nin bilimsel bir araç olarak kullanılması için deneysel kontrolünü sağladı, deneysel gözlemlerle teorik modelleri birleştirdi ve NMR'yi kimya ve tıbbı araştırma alanlarında sıvıların, katıların ve gazların moleküler ve dinamik yapılarını incelemek için en etkili analitik araçlardan biri haline getirdi. Çalışmalarının etkisiyle kimya, biyokimya ve malzeme bilimi alanlarındaki bazı sorunlar çözüldü ve NMR spektroskopisinin kullanıldığı pek çok alt alanı da etkiledi.

<span class="mw-page-title-main">Alexander Pines</span> araştırmacı

Alexander Pines, Amerikalı kimyager. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de Glenn T. Seaborg Emeritus Profesörü, Şansölye Emeritus Profesörü ve Yüksek Lisans profesörü, Kaliforniya Kantitatif Biyobilimler Enstitüsü (QB3) ve Biyomühendislik Bölümü üyesidir. 1945'te doğdu, Bulawayo, Güney Rodezya büyüdü ve İsrail'deki Kudüs İbrani Üniversitesi'nde lisans düzeyinde matematik ve kimya okudu. 1968'de Amerika Birleşik Devletleri'ne giden Pines doktorasını kimyasal fizik alanında 1972'de MIT'den aldı. Aynı yıl UC Berkeley'in fakültesine girdi.

<span class="mw-page-title-main">Sıfır alan NMR</span> Sıfır ve ultra düşük manyetik alanlarda gerçekleştirilen nükleer manyetik rezonans spektrokopisi yöntemi

Sıfır ve ultra düşük alan NMR, NMR aktif çekirdekleri içeren kimyasalların nükleer manyetik rezonans spektrumlarının, manyetik alan etkisinin dikkatlice ortadan kaldırıldığı bir ortamda elde edilmesidir. ZULF NMR deneyleri, genellikle, pasif veya aktif şekilde manyetik kalkanlama yapılarak Dünya’nın manyetik alanının azaltılması ile gerçekleştirilir. Bu, süper iletken mıknatısların sağladığı yüksek manyetik alanda uygulanan yaygın NMR deneylerinin tersine bir yaklaşımdır. ZULF deneylerinde baskın etkileşim nükleer spin-spin eşleşmeleridir ve spinler ile dış manyetik alan arasındaki eşleşmeler bunun pertubasyonuna, yani sapmasına neden olur. Bu rejimde çalışmanın birçok avantajı bulunmaktadır: Manyetik alınganlık kaynaklı çizgi genişlemesi engellenir yani heterojen ortamdaki numunelerin spektrumlarındaki homojen olmamaktan kaynaklanan çizgi genişlemesi azaltır. Bir diğer avantaj ise düşük frekanslı sinyallerin, artan yüzey katmanı etkisi nedeniyle metaller gibi iletken malzemelerden kolayca geçebilmesidir. Bu durum numune kaplarının genellikle cam, kuvars veya seramikten yapıldığı yüksek alan NMR için geçerli değildir.

Raymond Vahan Damadian Ermeni asıllı Amerikalı doktor, tıp doktoru ve ilk MR Tarama Makinesinin mucidi.