İçeriğe atla

Nötrino salınımı

Nötrino salınımları, üretilen ve belirli bir lepton türü olan (elektron, müon ya da tau) bir nötrinonun daha sonradan farklı bir tür olarak ölçülebilmesine denen bir kuantum mekaniği fenomenidir. Uzaya yayılan nötrinoların türleri periyodik olarak değişir.

İlk olarak 1957'de Bruno Pontecorvo tarafından tahmin edilen nötrino salınımları, daha sonra birçok deneyde farklı şartlar altında gözlemlendi. Sonuç olarak, nötrino salınımlarının keşfedilmesi çoktandır devam eden solar nötrino probleminin çözülmesini sağladı.

Nötrino salınımları ve salınımlar sırasındaki çeşitli detaylar nötrinolar hakkındaki birçok bilinmeyene ışık tutabileceğinden, teorik ve deneysel açıdan yoğun ilgi görmekte. Özellikle, nötrinoların kütlelerinin olduğunu belirtmesi parçacık fiziğinde standart modelin değiştirilmesine sebep oldu. Nötrino salınımlarının Süper-Kamiokande Gözlemevi ve Sudbury Nötrino Gözlemevi tarafından deneysel keşfi, dolayısıyla nötrinoların kütlesi, 2015 Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı.

Gözlemler

Nötrino salınımlarının gerçekliği, birçok kaynaktan çeşitli detektörlerle yapılmış gözlemlerle kanıtlanmaya çalışıldı. Arthur McDonald ve Takaaki Kajita deneyin nötrino salınımlarının bulunmasına katkısıyla 2015 Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı.

Güneş nötrinosu salınımları

Nötrino salınımlarının etkileri ilk olarak Ray Davis'in 1960'larda klor-bazlı bir detektörle (Tetrakloroetilen), standart solar modeli kullanarak yapılan tahminlerle Güneş nötrinosu akısındaki açığı gözlemlediği Homestake deneyinde tespit edildi.[1] Bu da solar nötrino problemine yol açtı. Birçok radyokimyasal ve su Çerenkov detektörü bu açığı doğruladı, bunun sebebinin nötrino salınımları olduğu ancak Sudbury Nötrino Gözlemevi 2001'de nötrinoların tür değiştirebildiğini kanıtladıktan sonra anlaşıldı.

Güneş nötrinoların enerjileri 20 MeV'in altındadır ve Güneş ve Dünya arasında yaklaşık 1 A.U. ile seyahat eder. 5 MeV'nin üstündeki enerji değerlerinde, güneş nötrimolarının salınımları aslında Güneş'in içinde MSW etkisi olarak bilinen ve vakum salınımından farklı olan bir salınımla gerçekleşir.

Atmosfer nötrinosu salınımları

IMB, MACRO ve Kamiokande II gibi geniş detektörler,müon türündeki ve elektron türündeki atmosfer nötrinolarının akı orantısında bir açık tespit etti(bkz. müon bozulması). Süper-Kamiokande deneyinde kullanılan duyarlı detektör yüzün üzerinde MeV ile birkaç TeV arasında hassastı ve Dünya'nın çapını referans alıyordu; atmosfer nötrinolarının salınımlarını kanıtlayan ilk deney 1998'de açıklandı.

Reaktör nötrinosu salınımları

Birçok deney nükleer reaktörlerde üretilen elektron anti-nötrinoların salınımlarını inceledi. Bu salınımlar θ13 katsayısını verdi. Nükleer reaktörlerde üretilen nötrinolar aynı güneş nötrinoları gibi birkaç MeV enerjiye sahiptir. Bu deneylerin referans hatları 10 metre ile 100 km arasındadır.

2012'de, Daya Bay deneyi 5.2σ değer farkıyla  θ13 ≠ 0 keşfini yaptı, bu sonucu bu güne kadar RENO ve Double Chooz deneyleri de onayladı.

Işın nötrinosu salınımları

Parçacık hızlandırıcıda üretilen ışın nötrinoları, araştırmalar için en iyi kontrol ortamını sağlar. Düşük miktarda enerjiye sahip atmosfer nötrinolarının salınımlarını incelemek için birçok deney yapıldı. Birkaç yüz kilometrelik referans hattı içinde yapılan MINOS, K2K ve Süper-K gibi deneylerin tümünde müon nötrinolarının kayboluşu gözlemlendi.

LNSD deneyinde ulaşılan sonuçlar birçok farklı deneyde bulunan salınım katsayılarıyla çelişki içerisindeydi. Bahar 2007'de sonuçları alınan MiniBooNe deneyi, LNSD'den alınan sonuçların aksine olmasına rağmen, 4. nötrino türü olan steril nötrinoyu doğruluyordu.

2010'da INFN ve CERN, kaynağı olan Cenova'dan 730 km uzakta, Gran Sasso’da OPERA detektörü kullanılarak müon nötrinosu ışını içindeki bir tau parçacığını inceleyeceklerini bildirdi.

T2K, Süper-K detektöründen 295 km uzaktan nötrino ışını kullanarak sıfırdan farklı bir θ13 katsayısı ölçtü. NOvA, 850 km referans hattında MINOS ile aynı ışını kullanarak aynı sonuçları elde etti.

Teori

Nötrino salınımları, nötrinoların türleri ve kütle özdeğerlerinden kaynaklanır. Yüklü leptonlarla zayıf etkileşimler içinde bulunan üç nötrino halinden her biri bu üç nötrino halinin kütleye bağlı süperpozisyonudur. Nötrinolar tür özdeğerlerinin zayıf işlemleriyle oluşur.[nb 1]. Bir nötrino uzay boyunca yayılırken, nötrino kütlesindeki değişiklikler sebebiyle nötrino hallerinin kuantum mekaniğinde ki fazlarının değişim oranları da değişir. Bu da kütle hallerinin nötrino seyahat ederken değişmesine sebep olur, ancak farklı kütle halleri, farklı nötrino türlerine sebep olur. Yani, elektron nötrinosu olarak doğan nötrino, seyahati boyunca elektron, müon ve tau nötrinolarının bir karışımı olacaktır. Bu kuantum mekaniği aşaması periyodik olarak gerçekleştiğinden, nötrino belirli bir süre sonra eski karışım haline dönecek ve yine çoğunlukla elektron nötrinosu olacaktır. Kuantum mekanik hali uyumluluğunu sürdürdükçe elektron türündeki nötrino salınımlarına devam eder. Nötrino türleri arasındaki kütle farkları nötrino salınımlarının bağdaşım boyuna oranla küçük olduğundan bu mikroskobik kuantum etkisi makroskobik uzaklıklarda gözlemlenebilir.

Pontecorvo–Maki–Nakagawa–Sakata matrisi

Nötrino salınımları fikri ilk defa 1957'de Bruno Pontecorvo tarafından, nötrino-antinötrino geçişimlerinin nötr kaon birleşimlerine benzeyebileceğini söylemesiyle ortaya atıldı.[2] Böyle bir nötrino-antinötrino salınımı gözlenmemiş olmasına rağmen, bu fikir, ilk defa Maki, Nakagawa ve Sakata tarafından 1962'de geliştirilen[3] ve daha sonra 1967'de Pontecorvo tarafından genişletilen,[4] nötrino tür salınımlarının kuantum teorisinin kavramsal temelidir. Bir yıl sonra solar nötrino açığı ilk defa gözlemlendi,[5] bunu da Gribov ve Pontecorvo'nun 1969'da yayınladığı ünlü ''Nötrino astronomisi ve lepton yükü'' başlıklı akademik bildiri takip etti.[6]

Nötrino karışımını, ayar kuramının büyük nötrinoları ve yapılarının doğal bir sonucudur.[7] En basit haliyle, tür ve kütle özdeğerini belirten bireysel dönüşümü

şeklinde

  •  belirli bir türü olan nötrino, α =  e (elektron), μ (müon) or τ (tau).
  • belirli bir kütlesi olan nötrino , 1, 2, 3.
  • Yıldız imi () karmaşık eşleniği temsil etmekte. Antinötrinolar için ise karmaşık eşlenik ilk eşitlikten çıkarılıp ikinciye eklenmelidir.

 Pontecorvo–Maki–Nakagawa–Sakata matrisini temsil etmekte (ayrıca PMNS matrisi, lepton karışım matrisi ya da basitçe MNS matrisi olarak da bilinir). Bu matris kuark karışımlarını tanımlayan CKM matrisine benzer. Bu matris eğer birim matris olsaydı, tür özdeğerleri ile kütle özdeğerleri aynı olurdu. Ancak, deneyler bunun olmadığını gösteriyor.

Standart üç nötrino teorisi göz önünde bulundurulduğunda, bu matris 3x3'tür. Eğer sadece iki nötrinoyu düşünürsek 2x2. Bir veya birden fazla steril nötrino eklenir ise 4x4 ya da daha geniş matrisler kullanılır. 3x3 biçimi :

[8]

cıj = cos θi ve si = sin θıj olmak üzere. a1 ve a2 faz faktörleri sadece nötrinoların Majorana parçacıkları olduğu  — örneğin, eğer bir nötrino kendi antinötrinosuyla özdeş ise — ve ne olursa olsun salınım fenomenine katılmadığı takdirde fiziksel anlam taşır. Eğer nötrinosuz çift beta bozunması gerçekleşirse bu faktörler oranını belirler. Faz faktörü δ, sadece nötrino salınımları CP simetrisini ihlal ederse sıfırdan farklı bir değer alır; bu henüz deneysel olarak gözlenmemiştir. Eğer deney 3x3 matrisin birimsel olmadığını gösterirse, steril nötrino ya da yeni bir fizik gerekir.

Yayılım ve girişim

kütle özdeğerleri olduğundan, yayılımları düzlem dalgası şeklinde açıklanabilir

  • doğal birimler olarak ifade edilen sayılar 
  •  kütle-özdeğerin enerjisi ,
  • yayılımın başlangıç zamanı,
  •  üç boyutlu momentum,
  • başlangıç pozisyonuna göre parçacığın geçerli konumu

Aşırı göreceli limite göre, , enerji yaklaşık olarak olarak

E parçacığın toplam enerjisidir.

Bu limit bütün pratik (an itibarıyla gözlemlenen) nötrinolar için geçerlidir. Kütleleri 1 eV den küçük ve enerjileri de en az 1 MeV olduğundan, Lorentz faktörü γ, her durumda 106 dan büyüktür. t = L 'yi kullanarak, L'nin alınan yol olduğu varsayıp,  faz faktörlerini atarsak, dalga fonksiyonu denklemi :

Farklı kütle özdeğerleri, farklı hızlarda yayılım yapar. Daha ağır olanlar, hafiflerden daha yavaştır.Kütle özdeğerleri, tür özdeğerlerinin kombinasyonları olduğundan, bu hız farkı kütle özdeğerlerine tekabül ettiği türler arasında girişime sebep olur. Bu yapıcı girişim, belirli bir türde oluşan nötrinonun yayılımı sırasında türünün değişiminin gözlenmesini mümkün kılar. İlk hali α olan bir nötrinonun ileride β türü olarak gözlenebilmesi ihtimali:

Daha elverişli bir şekilde yazılarak

. Salınımların oluşumundan sorumlu fazın sıklıkla yazılma şekli (c ve geri alınarak)

İfadesinde, 1.27 birimsizdir. Bu biçimde salınım katsayılarını yazmak daha elverişlidir:

  • Kütle farkları, Δm26996100000000000000 ah -1×10−4 eV2 düzeninde olmak üzere
  • Salınım mesafeleri, L, modern deneylerde kilometre düzeninde
  • Nötrino enerjileri, E, modern deneylerde genellikle MeV veya GeV düzeninde.

Eğer CP-ihlali yoksa (δ değeri sıfır), bu durumda ikinci toplam sıfırdır. CP asimetrisi

Jarlskog sabiti şeklinde

,

CP asimetrisinin ifade edilme şekli

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ Davis, Raymond; Harmer, Don S.; Hoffman, Kenneth C. (1968). "Search for Neutrinos from the Sun". Physical Review Letters. 20 (21). ss. 1205-1209. Bibcode:1968PhRvL..20.1205D. doi:10.1103/PhysRevLett.20.1205. 
  2. ^ B. Pontecorvo (1957). "Mesonium and anti-mesonium". Zh. Eksp. Teor. Fiz. Cilt 33. ss. 549-551. 
  3. ^ Z. Maki, M. Nakagawa, and S. Sakata (1962). "Remarks on the Unified Model of Elementary Particles". Progress of Theoretical Physics. 28 (5). s. 870. Bibcode:1962PThPh..28..870M. doi:10.1143/PTP.28.870. 
  4. ^ B. Pontecorvo (1967). "Neutrino Experiments and the Problem of Conservation of Leptonic Charge". Zh. Eksp. Teor. Fiz. Cilt 53. s. 1717. 
  5. ^ Raymond Davis Jr., Don S. Harmer, and Kenneth C. Hoffman (1968). "Search for Neutrinos from the Sun". Physical Review Letters. 20 (21). s. 1205. Bibcode:1968PhRvL..20.1205D. doi:10.1103/PhysRevLett.20.1205. 
  6. ^ V. Gribov and B. Pontecorvo (1969). "Neutrino astronomy and lepton charge". Physics Letters B. 28 (7). s. 493. Bibcode:1969PhLB...28..493G. doi:10.1016/0370-2693(69)90525-5. 
  7. ^ .
  8. ^ S. Eidelman; Olive; Aguilar-Benitez; Amsler; Asner; Babu; Barnett; Beringer; Burchat; Carone; Caso; Conforto; Dahl; d'Ambrosio; Doser; Feng; Gherghetta; Gibbons; Goodman; Grab; Groom; Gurtu; Hagiwara; Hernández-Rey; Hikasa; Honscheid; Jawahery; Kolda; Kwon; ve diğerleri. (2004). "Particle Data Group - The Review of Particle Physics". Physics Letters B. 592 (1). s. 1. arXiv:astro-ph/0406663 $2. Bibcode:2004PhLB..592....1P. doi:10.1016/j.physletb.2004.06.001. 7 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ekim 2020. 

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Del işlemcisi</span>

Yöney analizinde del işlemcisi, 3 boyutlu Kartezyen koordinatlarda nabla işlemcisine denk gelir ve simgesiyle gösterilir.

<span class="mw-page-title-main">Beta bozunması</span> Elektron içeren çöküş

Nükleer fizikte ve nükleer kimyada beta çözünmesi, bir adet beta parçacığının yayımlandığı radyoaktif çözünmedir. Eksicik (elektron) yayımında, "beta eksi" (β-) ve artıcık (pozitron) yayımında "beta artı"dan (β+) söz edilir.

<span class="mw-page-title-main">Beta dağılımı</span>

Olasılık kuramı ve istatistikte, beta dağılımı, [0,1] aralığında iki tane pozitif şekil parametresi ile ifade edilmiş bir sürekli olasılık dağılımları ailesidir. Çok değişkenli genellemesi Dirichlet dağılımıdır.

Fizikte, Lorentz dönüşümü adını Hollandalı fizikçi Hendrik Lorentz'den almıştır. Lorentz ve diğerlerinin referans çerçevesinden bağımsız ışık hızının nasıl gözlemleneceğini açıklama ve elektromanyetizma yasalarının simetrisini anlama girişimlerinin sonucudur. Lorentz dönüşümü, özel görelilik ile uyum içerisindedir. Ancak özel görelilikten daha önce ortaya atılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sicim kozmolojisi</span>

Sicim kozmolojisi, ilk kozmolojinin sorularını sicim kuramındaki eşitlikleri uygulayarak çözmeye çalışan yeni bir alandır.Çalışmaların bağlantılı bölgesi brane kozmolojisidir. Bu yaklaşım sicim kuramının şişme kozmolojik modelinden türetilebilir, bu sayede ilk büyük patlama senaryolarına kapı açılmıştır. Fikir, eğimli bir arka planda bozonik sicim özelliği ile bağlantılıdır, düzgün olmayan sigma modeli olarak bilinir. Bu modelin ilk işlemleri beta işlevi olarak gösterilir, modelin sürekli ölçünü bir enerji düzeyinin işlevi olarak nitelendirir, Ricci tensörü ile orantılı olmakla birlikte Ricci akışına da mahal vermiştir. Bu model konformal değişmeze sahip olduğundan mantıklı bir kuantum alan kuramı olarak tutulmalı, beta işlevi ise ardından, hemen sıfır üreten Einstein alan eşitliği olmalıdır. Einstein’ın eşitlikleri bir şekilde yersiz görünse de, bu sonuç kesinlikle iki-boyutlu modelin daha fazla boyutlu fizik üretebileceğini göstermesi açısından dikkat çekicidir. Buradaki ilgi çekici nokta ise sicim kuramı gereksinim olmasa da düz bir arka plandaki tutarlıkla 26 boyut olarak formulize edilebilir. Bu Einstein’ın eşitliklerinin altında yatan fiziğin konformal alan kuramı ile açıklanabileceğine dair ciddi bir ipucudur. Aslında, bu sicim kozmolojisi için şişmeci bir evrene sahip olduğumuza dair bir kanıtımız olduğuna işarettir.Evrenin evriminde, şişme evresinden sonra, bugün gözlemlenen genişleme Firedmann eşitliklerinde tam anlamıyla tanımlanmıştır. İki farklı evre arasında pürüzsüz bir geçiş beklenir. Sicim kozmolojisi, geçişi açıklamakta zorluk çeker. Bu sözlükte zarif çıkış problemi olarak bilinir. Şişmeci kozmoloji skaler alanın varlığının şişmeyi zorladığını ima eder. Sicim kozmolojisinde bu durum dilaton alanına mahal verir.. Bu skaler ifade, düşük enerjilerin efektif kuramı olan skaler alanın bozonik sicimin tanımına girer. Bu eşitlikler Brans-Dicke kuramındakilere benzer. Nicel çözümlenimler boyutların kritik sayısını, (26), dörde düşürmeye çalışır. Genel olarak, Friedmann eşitliklerinden rastgele sayıda boyut elde edilebilir. Başka bir durum ise boyutların kesin sayısı etkili dört boyut kuramı ile çalışarak sıkıştırılmış evrenleri üretir. Sıkıştırılmış boyutlarda skaler alanların oluştuğu Kaluza-Klein kuramı buna bir örnektir. Bu alanlara modili denir.

Doğrusal cebirde veya daha genel ifade ile matematikte matris çarpımı, bir matris çiftinde yapılan ve başka bir matris üreten ikili işlemdir. Reel veya karmaşık sayılar gibi sayılarda temel aritmetiğe uygun olarak çarpma yapılabilir. Başka bir ifade ile matrisler, sayı dizileridir. Bu yüzden, matris çarpımını ifade eden tek bir yöntem yoktur. "Matris çarpımı" terimi çoğunlukla, matris çarpımının farklı yöntemlerini ifade eder. Matris çarpımının anahtar özellikleri şunlardır: Asıl matrislerin satır ve sütun sayıları, ve matrislerin girişlerinin nasıl yeni bir matris oluşturacağıdır.

Foton polarizasyonu klasik polarize sinüsoidal düzlem elektromanyetik dalgasının kuantum mekaniksel açıklamasıdır. Bireysel foton özdurumları ya sağ ya da sol dairesel polarizasyona sahiptir. Süperpozisyon özdurumu içinde olan bir foton lineer, dairesel veya eliptik polarizasyona sahip olabilir.

Lamb kayması, adını Willis Lamb'den alan, hidrojen atomunun kuantum elektrodinamiğindeki 2S1/2 ve 2P1/2 enerji düzeyleri arasındaki küçük farklılıktır. Dirac denklemine göre, 2S1/2 ve 2P1/2 orbitalleri (yörüngeleri) aynı enerjiye sahip olmalıdır. Ancak, boşluktaki elektronlar arasındaki etkileşim, 2S1/2 ve 2P1/2 enerji düzeylerinde küçük bir enerji değişimine sebep olur. Lamb ve Robert Retherford bu değişimi 1947'de ölçmüşlerdir ve bu ölçüm, ıraksamayı açıklamak için tekrar normalleştirme teorisine teşvik edici bir unsur olmuştur. Bu, Julian Schwinger, Richard Feynman, Ernst Stueckelberg ve Sin-Itiro Tomonaga tarafından geliştirilmiş modern kuantum elektrodinamiğinin müjdecisiydi. Lamb, 1955 yılında Lamb kayması ile ilgili keşiflerinden ötürü Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı.

<span class="mw-page-title-main">Elektromanyetizmanın eşdeğişim formülasyonu</span>

Klasik manyetizmanın eşdeğişimli formülasyonu klasik elektromanyetizma kanunlarının(özellikle de, Maxwell denklemlerini ve Lorentz kuvvetinin) Lorentz dönüşümlerine göre açıkça varyanslarının olmadığı, rektilineer eylemsiz koordinat sistemleri kullanılarak özel görelilik disiplini çerçevesinde yazılma sekillerini ima eder. Bu ifadeler hem klasik elektromanyetizma kanunlarının herhangi bir eylemsiz koordinat sisteminde aynı formu aldıklarını kanıtlamakta kolaylık sağlar hem de alanların ve kuvvetlerin bir referans sisteminden başka bir referans sistemine uyarlanması için bir yol sağlar. Bununla birlikte, bu Maxwell denklemlerinin uzay ve zamanda bükülmesi ya da rektilineer olmayan koordinat sistemleri kadar genel değildir.

Fizikte, Kuantum mekaniğinde, eşevreli hal klasik harmonik salıngaca benzeyen kuantum harmonik salıngacının nicel hareketidir. Kuantum dinamiğinin Erwin Schrödinger tarafından Scrödinger denklemlerine çözüm ararken 1926 yılında türetilen ilk örneğidir. Örneğin, eşevre hali parçacığın salınımsal hareketini açıkları. Bu haller, John R. Klauderin ilk makalelerinde alçalma operatörü ve fazla tamamlanmış aile teşkili olarak özvektör adında tanımlanmıştır. Eşevre halleri,[ışığın kuantum kuramında ve diğer bozonik kuantum alanlarında Roy J. Glauber’in 1963 yılındaki çalışmaları tarafından geliştirilmiştir. Salınan alanın eşevre hali, klasik sinüs dalga hareketine benzeyen, devamlı lazer dalgası gibi olan kuantum halidir. Ancak, eşevre hali kavramı kayda değer biçimde genellenmiş ve sinyal sürecini niceleme, görüntü işleme alanlarında matematiksel fizikte ve uygulamalı matematik oldukça geniş ve önemli bir konu olmuştır. Bu hususta, kuantum harmonik salıngacı ile bağlantılı eşevreli haller genel olarak standart eşevreli haller ya da Gauss işlevi halleri olarak anılır.

Kuantum mekaniğinde, spin-yörünge etkileşimi(spin-yörünge etkisi, spin-yörünge bağlaşımı) parçacığın dönüşünün hareketiyle etkileşimidir. En çok bilinen örnek ise, elektronların dönüşü ile elektronların çekirdek etrafındaki dönüşünden dolayı oluşan manyetik alandan dolayı oluşan elektromanyetik etkileşim ve buna bağlı olan elektronların atomik enerji seviyesindeki değişim. Bu tayf çizgilerinden saptanabilir. Buna benzer bir diğer etki proton ve nötronların çekirdekte dönmesinden dolayı oluşan olan Açısal momentum ve güçlü nükleer kuvvet, nükleer kabuk modelindeki değişime neden olur. Spintronik alanında, yarı iletkenlerde ve diğer materyallerde spin yörünge etkileşimi yeni teknolojik gelişimler için araştırılmaktadır.

Einstein-Hilbert etkisi genel görelilikte en küçük eylem ilkesi boyunca Einstein alan denklemleri üretir. Hilbert etkisi genel görelilikte yerçekiminin dinamiğini tarifleyen fonksiyonel işlemdir. metrik işaretiyle, etkinin çekimsel kısmı,

<span class="mw-page-title-main">Stres-enerji tensörü</span>

Stres-enerji tensörü, fizikte uzayzaman içerisinde enerji ve momentumun özkütle ve akısını açıklayan, Newton fiziğindeki stres tensörünü genelleyen bir tensördür. Bu, maddedinin, radyasyonun ve kütleçekimsel olmayan kuvvet alanının bir özelliğidir. Stres-enerji tensörü, genel göreliliğin Einstein alan denklemlerindeki yerçekimi alanının kaynağıdır, tıpkı kütle özkütlesinin Newton yerçekiminde bu tip bir alanın kaynağı olması gibi.

<span class="mw-page-title-main">Planck yasası</span> belirli bir sıcaklıkta termal denge durumunda bulunan bir kara cisim ışımasının yaydığı elektromanyetik radyasyonu ifade eden terim

Planck yasası belirli bir sıcaklıkta termal denge durumunda bulunan bir kara cisim ışımasının yaydığı elektromanyetik radyasyonu ifade eder. Yasa 1900 yılında Max Planck bu ismi önerdikten sonra isimlendirilmiştir. Planck yasası modern fiziğin ve kuantum teorisinin öncül bir sonucudur.

Differansiyal geometri içerisinde,. gerçek olmayan Riemannia çok katlılarını ifade etmek için kullanılan eğriliktir. Genel Görelikte içerisinde, Einstein Tensör’ünün ortaya çıkardığı Einstein’nın alan denklemlerinin kütleçekimi için tanımladığı uzay-zaman eğriliğini tutarlı bir şekilde enerji ile açıklamasıdır.

Termodinamik ve akışkanlar mekaniği gibi bilim dallarında kullanım alanı bulan iki çeşit Bejan sayısı (Be) bulunmaktadır. Bu sayılar, Adrian Bejan'ın adını taşımaktadır.

Markstein sayısı, yanma mühendisliği ve patlama çalışmaları çerçevesinde, ilerleyen bir alevin yüzey topolojisindeki değişimler ve yerel alev cephesi eğriliği üzerindeki yerel ısı salınımının etkisini tanımlayan bir kavramdır. Boyutsuz Markstein sayısı şu şekilde tanımlanır:

Akışkanlar mekaniğinde, Rayleigh sayısı (Ra, Lord Rayleigh'e ithafen) bir akışkan için kaldırma kuvveti ilişkili bir boyutsuz sayıdır. Bu sayı, akışkanın akış rejimini karakterize eder: belirli bir alt aralıkta bir değer laminer akışı belirtirken, daha yüksek bir aralıktaki değer türbülanslı akışı belirtir. Belirli bir kritik değerin altında, akışkan hareketi olmaz ve ısı transferi konveksiyon yerine ısı iletimi ile gerçekleşir. Çoğu mühendislik uygulaması için Rayleigh sayısı büyük olup, yaklaşık 106 ile 108 arasında bir değerdedir.

<span class="mw-page-title-main">Mollweide formülü</span> bir üçgenin kenar uzunluklarını ve açılarını ilişkilendiren iki denklem

Trigonometride Mollweide formülü, bir üçgendeki kenarlar ve açılar arasındaki bir çift ilişkidir.

MS 2. yüzyılda Mısır'da Yunan astronom, coğrafyacı ve jeolog Batlamyus tarafından oluşturulan kirişler tablosu, matematiksel astronomi üzerine bir inceleme olan Batlamyus'un Almagest adlı eserinin Kitap I, bölüm 11'inde yer alan bir trigonometrik tablodur. Esasen sinüs fonksiyonunun değer tablosuna eşdeğerdir. Astronomi de dahil olmak üzere birçok pratik amaç için yeterince kapsamlı olan en eski trigonometrik tablodur. 8. ve 9. yüzyıllardan beri sinüs ve diğer trigonometrik fonksiyonlar, İslam matematiği ve astronomisinde kullanılmış ve sinüs tablolarının üretiminde reformlar yapılmıştır. Daha sonra Muhammed ibn Musa el-Harezmi ve Habeş el-Hâsib bir dizi trigonometrik tablo üretmiştir.