İçeriğe atla

Mutlak tarihleme

Mutlak tarihleme, arkeoloji ve jeolojide bir eserin, binanın veya kayanın tam yaşını veya yaş aralığını belirlemek için kullanılan bir yöntemdir. Malzemelerin fiziksel, kimyasal ve yaşam özelliklerine ve bilinen tarihlerle tarihsel ilişkilerine dayanan radyokarbon tarihleme, potasyum-argon tarihleme, termolüminesans tarihleme ve dendrokronoloji gibi çeşitli tekniklerin kullanımını içerir. Bu teknikler, bilim insanlarının malzemelerin yaşını sayısal olarak ölçmesine olanak tanır ve aralarındaki yaşı ölçmeden sadece olayları sıraya koyan göreceli tarihlendirmeden daha kesin tarihler sağlar. Mutlak tarihleme, geçmişteki olayların kronolojik sırasını anlamak ve arkeolojik alanların ve eserlerin yaşını belirlemek için oldukça önemlidir

Radyometrik teknikler

  • Radyokarbon tarihleme, organik materyallerin yaşını belirlemek için kullanılan bir mutlak tarihleme yöntemidir. Karbonun radyoaktif bir izotopu olan karbon-14'ün atmosferde sürekli olarak oluştuğu bilgisine dayanır. Bir organizma öldüğünde, karbon-14 emilimini durdurur ve izotop sabit bir oranda bozunmaya başlar. Bilim insanları bir eserde kalan karbon-14 miktarını ölçerek, organizmanın ölümünden bu yana ne kadar zaman geçtiğini belirleyebilirler. Ancak, bu yöntemin sadece belirli bir yaşa kadar olan organik materyallerde kullanılabilmesi gibi sınırlamaları vardır.
  • Potasyum-argon tarihlemesi, kayaçların ve minerallerin yaşını belirlemek için kullanılan bir mutlak tarihleme yöntemidir. Potasyumun kimyasal olarak reaksiyona girmeyen bir gaz olan argona radyoaktif olarak bozunmasına dayanır. Bu süreç bilinen bir hızda gerçekleşir ve bilim insanlarının bir örnekteki argon miktarını ölçmesine ve kaya veya mineralin oluşumundan bu yana ne kadar zaman geçtiğini belirlemesine olanak tanır.

Lüminesans Tarihleme

  • Termolüminesans tarihleme, geçmişte ısıtılmış olan malzemelerin yaşını belirlemek için kullanılan bir yöntemdir. Seramik ve mineraller gibi bazı malzemelerin ısıya maruz kaldıklarında sıkışmış elektronlar şeklinde enerji depolamasına dayanır. Bu enerji, malzeme tekrar ısıtıldığında ışık veya termolüminesans şeklinde açığa çıkar.
  • Optik olarak uyarılmış lüminesans (OSL) termolüminesansa benzer, ancak bir eser bir ışık kaynağına maruz kaldığında yayılan ışık miktarını ölçer. Bu, tortu ve diğer malzemelerin yaşını belirlemek için kullanılabilir.
İngiltere, Bristol Hayvanat Bahçesi'ndeki bir ağacın büyüme halkaları. Her halka bir yılı temsil eder; kabuğun yanındaki dış halkalar en genç halkalardır.

Dendrokronoloji

Ağaç halkası tarihlemesi olarak da bilinen dendrokronoloji, ahşap eserlerin yaşını belirlemek için ağaçların yıllık büyüme halkalarını kullanan bir yöntemdir.

Amino Asit Tarihleme

Amino asit tarihleme, bir numunenin yaşını, içindeki farklı amino asitlerin göreceli miktarlarını ölçerek belirlemek için kullanılan bir tekniktir. Bu yöntem, proteinlerin yapı taşları olan amino asitlerin zaman içinde rasemizasyona (farklı formlara ayrılmalarına neden olan kimyasal bir süreç) maruz kalması gerçeğine dayanmaktadır. Bilim insanları, bir amino asidin farklı formlarının göreceli miktarlarını ölçerek numunenin yaşını tahmin edebilirler.[1]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Bada, J. L. (1985). "Amino Acid Racemization Dating of Fossil Bones". Annual Review of Earth and Planetary Sciences. Cilt 13. ss. 241-268. Bibcode:1985AREPS..13..241B. doi:10.1146/annurev.ea.13.050185.001325. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Protein</span> polipeptitlerin işlevsellik kazanması sonucu oluşan canlıların temel yapı birimi

Proteinler, bir veya daha fazla uzun amino asit artık zincirini içeren büyük biyomoleküller ve makromolekül'lerdir. Proteinler organizmalar içinde, hücrelere yapı ve organizmalar sağlayarak ve molekülleri bir konumdan diğerine taşıyarak metabolik reaksiyonları katalizleme, DNA kopyalama, uyaranlara yanıt verme dahil olmak üzere çok çeşitli işlevler gerçekleştirir. Proteinler, genlerinin nükleotit dizisi tarafından dikte edilen ve genellikle faaliyetini belirleyen özel 3D yapıya protein katlanmasıyla sonuçlanan amino asit dizilimlerinde birbirlerinden farklıdır.

Arkeometri, insanlığın kültür tarihini anlamada arkeologlara yardımcı olabilmek için antik eserlerin ve materyallerin pozitif bilim yöntemleriyle incelenmesidir.

Arkeolojik kazılarda ele geçen buluntuların bir kısmı, içinde karbon elementi bulunan çeşitli organik buluntulardır. Karbon içeren organik buluntularda eser olarak bulunan radyoaktif 14C (radyokarbon) izotopunun yoğunluğu ya da radyoaktivitesi ölçülerek söz konusu buluntular ve bu buluntuların ele geçtiği tabakalar ve kontekstler tarihlenebilir. Radyokarbon tarihleme yöntemi, bulunduğu 1950 yılından günümüze, yaklaşık son 50 bin yılda yeryüzünde meydana gelen arkeolojik, paleobotanik ve yerbilimsel olayların mutlak tarihlenmesi için kullanılan ana yöntem durumuna gelmiştir. Arkeolojik kazılarda ele geçen ve karbon içeren her organik buluntu radyokarbon yöntemiyle tarihlenebilir. Tarihlenmek üzere toplanan buluntulara örnek adı verilir. Tarihlenecek örnekler olarak ağaç parçaları, odun kömürü, kurumuş bitkiler, tahıl taneleri, dokuma parçaları, deri, hayvan kabukları, kemik, yemek artıkları sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Madencilik</span> maden cevherlerinin araştırılması, çıkarılması ve işletilmesiyle ilgili teknik ve yöntemlerin bütünü

Madencilik, yeraltındaki maden cevherlerinin araştırılması, çıkarılması ve işletilmesiyle ilgili teknik ve yöntemlerin bütünüdür. Yer kabuğunda bulunan cevher, endüstriyel hammadde, kömür ve petrol gibi ekonomik ekli doğal hammaddeyi sağlamaktır. Ekonomik önemi bulunan mineralleri rasyonel bir şekilde endüstriye sağlamak için geliştirilmiş uygulamalı bilim dalıdır. Maden yataklarının aranması, projelendirilmesi, işletilmesi ve çıkarılan madenin zenginleştirilmesi ile ilgili işlemleri içerir.

<span class="mw-page-title-main">Jeokronoloji</span> kayaların kendisinde bulunan imzaları kullanarak kaya, fosil ve sediman yaşını belirleme bilimi

Jeokronoloji, kayaların kendisinde bulunan imzaları kullanarak kaya, fosil ve sediman yaşını belirleme bilimidir. Mutlak jeokronoloji radyoaktif izotoplarla gerçekleştirilebilirken, göreceli jeokronoloji paleomanyetizma ve kararlı izotop oranları gibi araçlarla sağlanır. Birden fazla jeokronolojik göstergeleri birleştirerek, geri kazanılan yaşın hassasiyeti geliştirilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Azot</span> simgesi N ve atom numarası 7 olan element

Azot ya da nitrojen, simgesi N olan bir element olup atom numarası 7'dir. Renksiz, kokusuz, tatsız ve inert bir gazdır. Azot, dünya atmosferinin yaklaşık %78'ini oluşturur ve tüm canlı dokularında bulunur. Azot ayrıca, amino asit, amonyak, nitrik asit ve siyanür gibi önemli bileşikler de oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">İyot</span> sembolü I ve atom numarası 53 olan kimyasal element

İyot, sembolü I, atom numarası 53 olan bir elementtir. Kimyasal olarak iyot halojenlerin en az reaktif olanı, astatin'den sonra en elektropozitif olanıdır. İyot başlıca tıpta, fotoğrafçılıkta ve boya imalatında kullanılır. Çoğu canlının eser miktarda iyota gereksinimi vardır.

<span class="mw-page-title-main">Feldspat</span> Kaya oluşturan tektosilikat minerallerinden oluşan bir grup

Feldspat (Feldispat) (KAlSi3O8 – NaAlSi3O8 – CaAl2Si2O8) bir grup kaya formundaki tektosilikat mineralidir ve Dünya kıtasal kabuğunun ağırlıkça yaklaşık % 41'ini oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Dünya'nın yaşı</span> Dünyanın yaşının bilimsel olarak belirlenmesi

Jeologların edindiği kapsamlı ve geniş bilimsel kanıtlara dayanarak, Dünya'nın yaşının yaklaşık 4,54 milyar yıl (4,54×109 yıl) olduğuna karar verilmiştir. Bu sayı, bilinen en eski dünya kabuğuna ait minerallerin yaşı (Batı Avustralya'nın Jack Hills bölgesinde) küçük zirkon kristalleri ve Güneş Sistemi'nin yaşı meteor parçacıkları ve Ay'dan gelen örnekler üzerinde jeologların yaptığı radyometrik yaş tayini ölçümleri sonucunda ortaya çıkartılmıştır. Bu ölçümler göktaşı malzemesinin radyometrik yaşla tarihlendirilmesine ait kanıtlara dayanır ve bilinen en eski yeryüzü ve Ay örneklerinin radyometrik yaşlarıyla tutarlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Biyotit</span>

Biyotit (K(Mg, Fe)3AlSi3O10(F, OH)2), mika ailesinin koyu renkli demirce zengin üyesidir. Diğer mikalar gibi levha yapısına sahiptir. Biyotit siyah parlak görünüşe sahiptir, bu onu diğer ferromagnezyen minerallerden ayırmaya yardım eder. Hornblend gibi biyotit de granit gibi kıtasal kayaçların bileşenidir.Biyotit 1998 yılına kadar mineral parçası olarak görülmüş fakat 1998 yılında Uluslararası Mineral Birliği tarafından mineral grubu olarak adlandırılmıştır. Biyotit terimi hala arazide bulunup analiz edilmemiş koyu renkli mika parçalarını tanımlamada kullanılmaktadır.Biyotit ismi 1847 yılında Fransız fizikçi Jean Baptiste Biot'un anısına ve yaptığı çalışmalara ithafen J.F.L Hausmann tarafından verilmiştir.Biyotit grubun üyeleri levha silikat minerallerdir. Demir,magnezyum,silikon,alüminyum,oksijen ve hidrojen elementleri bir araya gelerek potasyum iyon bağlarıyla birbirlerine zayıf bir şekilde bağlanırlar. "Demir Mika" terimi bazen demir yönünden zengin biyotitler için kullanılır bazı durumlarda dolgun mika yapılı hematitlerde de kullanılır. Biyotit bazı durumlarda "Siyah Mika" olarak da adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Tahta</span> ağaçlardan veya diğer bitkilerden üretilen lifli malzeme; ağaçların gövdelerini ve dallarını meydana getiren sert madde

Tahta, ağaçların gövdelerini ve dallarını meydana getiren sert bir maddedir. İnşaat malzemesi, kâğıt ve yakıt yapımında ham madde olarak kullanılmaktadır. Ayrıca tahta yalıtkan bir maddedir. Tahtanın biraz ıslatılmış hâli ise iletken olur. Böylelikle elektrik çarpmaları gibi durumlarda kuru tahtadan yararlanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Karboksilik asit</span> bir -C(=O)OH grubu içeren organik bileşik

Karboksilik asitler karboksil grubu olan organik asitlerdir, -C(=O)OH formülüne sahiptirler, bu genelde -COOH veya CO2H olarak da yazılır. Karboksilik asitler Bronsted asitleridir, yani proton vericileridir. Karboksilik asitlerin tuz ve anyonlarına karboksilat denir. Karboksilik asitler, esterlerle fonsiyonel grup izomeridirler. Karboksilik asitlerin en basit dizisi alkanoik asitlerdir, R-COOH formülüyle gösterilirler, R bir hidrojen atomu veya bir alkil grubuna karşılık gelir. Bileşiklerde birden fazla karboksilik asit grubu bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Miller-Urey deneyi</span> Kimyasal evrimin oluşumunu denemek üzere oluşturulan deney

Miller-Urey Deneyi kimyasal evrimin oluşumunu denemek üzere, 1952'deki bilimsel görüşe göre dünyanın ilk zamanlarında var olduğu koşulların benzetim yöntemiyle oluşturulduğu bir deneydi. Bu deney, özellikle Aleksandr Ivanovich Oparin ve J.B.S. Haldane'in, ilkel dünya üzerindeki koşullarda var olan inorganik öncüllerinin kimyasal tepkimeler yoluyla organik bileşikleri sentezlediği hipotezini sınamak içindi. Abiyogenez konusunda klasik bir deney olduğu kabul edilen bu deney, 1952 yılında Stanley Lloyd Miller ve Harold Urey tarafından Chicago Üniversitesi'nde yapılmıştı.

Potasyum-argon yaş tayini veya K-Ar yaş tayini, jeokronoloji ve arkeolojide kullanılan bir radyometrik yaş tayini yöntemidir. Argon (Ar) içindeki potasyum (K) izotopunun radyoaktif bozunma ürününün ölçülmesine dayanır. Potasyum mika, kil mineralleri, tefra ve evaporit gibi birçok malzemede bulunan ortak bir elementtir. Bu malzemelerde, çürüme ürünü 40Ar sıvı (erimiş) kayadan dışarı kaçabilir ama kaya katılaştıkça birikmeye başlar. Yeniden kristalleşmeden (rekristalizasyondan) sonra geçen süre, biriken 40Ar miktarı ile arta kalan 40K miktarının oranının ölçülmesi ile hesaplanır. 40K'nin yarılanma süresi, bu yöntemin birkaç bin yıldan daha eski numunelerin mutlak yaş tayinini hesaplamak için kullanılmasına olanak tanır. Jeomanyetik kutup zaman ölçeği, büyük ölçüde K-Ar yaş tayini ile kalibre edilmiştir.

Organosülfür bileşikler veya organik kükürt bileşikleri, kükürt içeren organik bileşiklerdir. Genellikle kötü kokulu olmalarına karşın, organosülfür türevleri denilen birçok tatlı bileşik de vardır. Sülfür yıldızlararası uzay, sıcak asidik volkanların içi ve okyanusların derinlikleri de dahil olmak üzere doğada bol miktarda bulunurlar. Kükürt yaşam için gereklidir. 20 yaygın amino asitin ikisi ve penisilin ve sülfonamid gibi bazı antibiyotikler organosülfür bileşikleridir. Ayrıca enzimler, koenzimler, vitaminler ve hormonlarda da bulunurlar. Sülfür içeren antibiyotikler pek çok hayat kurtarmasına rağmen bir organosülfür bileşik olan hardal gazı ölümcül kimyasal savaş ajanıdır. Fosil yakıtlar; kömür, petrol ve doğalgaz mutlaka organokükürt bileşikler içerirler. Bunların uzaklaştırılması (desülfürizasyon) petrol rafinerileri için önemli bir konudur.

Tarihlendirme yöntemleri özellikle sağladığı yüksek doğruluk derecesi ve güvenilir sonuçlar veriyor olması nedeniyle başta yerbilimleri olmak üzere birçok disiplin tarafından, çok çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır.

Argon tarihlendirme yöntemi kuvaterner ve öncesi jeolojik dönemlere ait volkanik malzemelerin yaşlandırılmasında kullanılan radyometrik yaşlandırma yöntemidir. Aynı zamanda jeolojik ve jeomorfolojik olayların tarihlendirilmesi amacıyla da kullanılır. Argon tarihlendirme yönteminde iki farklı yaklaşım vardır. Bunlardan biri Potasyum-Argon (40K-40Ar),diğeri ise Argon-Argon (40Ar-39Ar) tayinidir. Potasyum - argon olarak bilinen yaklaşım Potasyum 40 (40K) izotopunun, Argon40 (40Ar) gazına radyoaktif bozunumunu esas alan tarihlendirme yöntemidir. Argon tarihlendirme yöntemindeki ikinci yaklaşım ise Argon-Argon(40 Ar-39Ar) yöntemidir. Argon -Argon(40Ar-40Ar) yöntemi, Potasyum-Argon (40K-40Ar)'un yerini almak için icat edilen bir tarihlendirme yöntemidir. Argon-Argon yönteminin Potasyum-Argon yönteminden farkı yaşlandırma yapılırken yalnızca bir kaya parçası veya mineral gerekir ve tek bir ölçüm yeterlidir; Potasyum-Argon yönteminde ise ayrı ayrı iki ölçüm gereklidir .Bu iki yöntemin temelinde Potasyum-40 (40K)'ın radyoaktif bozunumu ile Argon-40 (40Ar)'a dönüşmesi yer alır. Argon gazının asal gaz olması,dolayısıyla başka iyonlarla bileşik yapma durumunun bulunmayışı ve kolay ölçülebilmesi bu yöntemin ortaya çıkışında önemli avantaj olmuştur.

Günümüzden Önce (GÖ) seneleri, geçmişteki olayların ne vakit olduğunu belirlemek için çoğunlukla jeolojide ve diğer bilim dallarında kullanılan zaman cetvelidir.

<span class="mw-page-title-main">Radyometrik tarihleme</span>

Radyometrik tarihleme veya radyoaktif tarihleme, taş ya da karbon gibi maddelerin oluştuğunda izini sürdüren radyoaktif kirliliklerin seçici olarak katıldığı vakit ile yaşını tayin etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem, maddenin içindeki tabii olarak oluşan izotopların bolluğunu, bilinen sabit bir azalım hızında oluşan bozunum ürünleri bolluğu ile karşılaştırır.

Yüzeye çıkma tarihlemesi, bir kayanın yerküre yüzeyinde veya yakınında açıkta kaldığı sürenin uzunluğunu tahmin etmeye yönelik jeokronolojik tekniklerin bir derlemesidir. Yüzeye çıkma tarihlemesi, buzul ilerlemelerini ve geri çekilmelerini, erozyon geçmişini, lav akışlarını, göktaşı çarpmalarını, kaya kaymalarını, fay yüzeylerini, mağara gelişimini ve diğer jeolojik olayları tarihlendirmek için kullanılır. En çok 103 ile 106 yıl arasında açıkta kalan kayalar için kullanışlıdır.