Mustafa Kemal Atatürk'ün askerî hayatı
Mustafa Kemal Atatürk | |
---|---|
Doğum | 1881 Selanik, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 10 Kasım 1938 Dolmabahçe Sarayı, İstanbul, Türkiye Cumhuriyeti |
Bağlılığı | Osmanlı İmparatorluğu Türkiye Cumhuriyeti |
Hizmet yılları | 1893-8 Temmuz 1919, 5 Ağustos 1921 - 1927 |
Rütbesi | İmparatorluk: Mirliva Cumhuriyet: Mareşal |
Çatışma/savaşları | 31 Mart Ayaklanması Trablusgarp Savaşı I. Dünya Savaşı (Çanakkale Cephesi · Kafkasya Cephesi · Sina ve Filistin Cephesi) Türk Kurtuluş Savaşı (Batı Cephesi) |
Ödülleri | Ödül Listesi |
Sonraki işi | Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı |
Mustafa Kemal Atatürk'ün askerî kariyeri, İstanbul'daki Harp Okulundan 1905'te kurmay yüzbaşı olarak mezun olmasıyla başladı. 8 Temmuz 1919'da Osmanlı ordusundan istifa eden Atatürk, Türk Kurtuluş Savaşı boyunca askerî bir lider olarak yaşamını sürdürdü.
| ||
---|---|---|
Kemalizm | ||
İlk yılları
Askerî eğitimi
Mustafa Kemal, 1893 yılında Selanik Askeri Rüştiyesi'ne girdi. 1895'te sınıf dördüncüsü olarak mezun oldu.[1] Daha sonra Selânikli subay Hasan Bey'in Manastır'daki eğitimin daha iyi olduğu yönündeki tavsiyesine uyarak 1896'da Manastır Askerî İdadisine kaydoldu. Kasım 1898'de Manastır Askeri İdadisinden sınıf ikincisi olarak mezun oldu.[2] 13 Mart 1899'da[3][4] İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahaneye girdi. Harbiye'ye girdikten iki ay sonra sınıf çavuşu oldu. Birinci sınıfı 27., ikinci sınıfı 11., üçüncü sınıfı 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi (1317 - P.8 sicil) olarak okulu bitirdi ve 10 Şubat 1902'de piyade mülazım (Teğmen) rütbesiyle kurmay subayların yetiştirildiği Harp Akademisine girmeye hak kazandı.[2]
Mekteb-i Harbiye-i Şahane'nin akabinde Mekteb-i Erkân-ı Harbiye'ye (Harp Akademisi) devam etti ve kurmay subaylık eğitimi aldı. Mustafa Kemal'in Akademiye başladığı birinci sene sınıf mevcudu, topçu ve süvari okullarından gelenler ve değişik sebepler dolayısıyla bir üst sınıftan kalanlar ile birlikte 42'dir.[5] 57'nci dönem Akademi mezunu toplam 37 kişidir. Bunların 13'ü kurmay, diğerleri de mümtaz olmuşlardır. Mevcut bilgi ve belgelere göre, Mustafa Kemal kurmay olarak Akademiyi bitiren 13 kişi arasında, 5'inci olmuştur. Dönemin birincisi Ali İhsan Sabis, ikincisi Asım Gündüz, üçüncüsü Ahmet Sedat Doğruer, dördüncüsü Ahmet Tevfik, altıncısı Mehmet Hayri Turhan, yedincisi Mustafa İzzet Yavuzer, sekizincisi Ali Seydi Uğur, dokuzuncusu Ali Fuat Cebesoy’dur. Diğer üç kurmay da sırasıyla şunlardır: Süleyman Şevket Demirhan, Kemal Ohri, M. Şevki (kurmaylığı geri alınmıştır).[6]
Harp Akademisi'ndeyken arkadaşları ile birlikte hükûmetin yönetimi ve politikaları konusunda fark ettikleri eksiklik ve hataları açıklamak için elle yazılmış bir gazete çıkardılar. Okul yönetimi tarafından takip edilseler de ceza almadılar ve okul bitene kadar gazete çalışmalarına devam ettiler. Mustafa Kemal Erkan-ı Harbiye'deki ilk yılını 1922’de yayınlanan anılarında şöyle anlatmıştır:[7]
“ | Erkan-ı Harp sınıflarına geçtik. Mutad olan derslere çok iyi çalışıyordum. Bunların fevkinde olarak bende ve bazı arkadaşlarda yeni fikirler peyda oldu. Memleketin idaresinde ve siyasetinde fenalıklar olduğunu keşfetmeye başladık… | ” |
Beşinci Ordu'da Kurmay Yüzbaşı (1905-1907)
Mustafa Kemal 1905 yılında, Mekteb-i Erkân-ı Harbiye'den kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu. Manastır'daki Üçüncü Ordu'da görev almak istemesine rağmen okuldaki siyasi faaliyetlerinden dolayı ceza olarak Şam merkezli Beşinci Ordu'ya bağlı 30. Süvari Alayı'na atandı.[8] Bu bölgede devlet gelirlerinin toplanması da dahil olmak üzere çok sayıda ve çeşitli görevler yürüterek toplumun her kesiminden insanlarla temas kurdu. Daha çok Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki isyanlarla ilgilenen Mustafa Kemal, gerilla savaşı üzerine de tecrübe kazandı. Havran ve Kuneytire bölgesindeki Dürzi isyanlarının kontrol altına alınmasına yardımcı oldu.[9] Filistin'deki bir tüfek taburuna atandı. Burada Negev Çölü'nde eğitim verdi ve Mısır sınırında devriye gezdi.[10] Ekim 1906'da "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" adlı reformist subaylardan oluşan gizli topluluğa katıldı ve II. Abdülhamid rejiminin aktif bir muhalifi oldu. 25 Aralık 1906 tarihinde Şam'daki üstün hizmetlerinden dolayı Beşinci Rütbeden Mecidiye Nişanı ile ödüllendirilmiştir.[11] 1907'de gizli bir Şekilde Selanik'e gitti ve cemiyetin genişletilmesi faaliyetleri için uğraştı. Ardından tekrar Suriye'ye döndü.
Üçüncü Ordu'da Kolağası (1907-1910)
20 Haziran 1907'de Kolağası rütbesine terfi etti. 13 Ekim 1907'de Manastır'daki Üçüncü Ordu Karargâhına atandı.[12] Şubat 1908'de İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne (İTT) katıldı. 22 Haziran 1908'de kendisine Şark Demiryolu Müfettişliği görevi de verildi.[10] Bu görevleri sırasında Takımın Muharebe Talimi adlı kitabı basıldı.
13 Ocak 1909'da 3. Ordu Selanik 2. Redif Tümeni Kurmay Başkanlığına getirildi.[12]
31 Mart Vakası ve Hareket Ordusu (1909)
Nisan 1909'da cemiyete muhalif gazeteci Hasan Fehmi Bey'in Galata Köprüsü üzerinde kimliği belirsiz bir kişi tarafından öldürülmesi üzerine çıkan olaylar, İTC iktidarına karşı "31 Mart Vakası" olarak bilinen ayaklanmaya yol açtı. Bu ayaklanma Selanik'ten gelen askerî birlikler tarafından bastırıldı. İsyanı bastırmak için toplanan bütün kuvvetlerin başına Selanik IX. Redif Fırkası (tümeni) Kumandanı Hüsnü Paşa getirildi, Kurmay Başkanlığına da Kolağası Mustafa Kemal Bey atandı. Mustafa Kemal Bey, Selanik’ten İstanbul’a hareket eden orduya “Hareket Ordusu” adını verdi. Mustafa Kemal bu ismin koyulmasını şu şekilde açıklamıştır:[13][14][15]
“ | İrticai bastırmayı üzerine alacak askeri kuvvetimiz için bir isim düşünmüştüm. Öyle bir isim olmasını istedim ki, çarpışan tarafların duygularına dokunmasın... Herkes bu ismi benimseyebilsin... Fransızca "Mouvement" manasına gelen hareket kelimesi aklıma geldi. Zaten yürüyüş halindeydik. Kuvvetlerimizin adı 'Hareket Ordusu' oldu. | ” |
Hareket Ordusu, 14 Nisan akşamı trenle İstanbul’a hareket etti. İstanbul önlerine geldikten sonra 19 Nisan’da İstanbul halkına ordunun amacını açıklayan bir beyanname yayımladı. Hüseyin Hüsnü Paşa’nın imzasıyla yayımlanan beyannameyi Mustafa Kemal kaleme almıştı. Beyanname, telgrafla Erkan-ı Harbiye-yi Umumîye'ye iletildi ve sokaklarda halka dağıtıldı. Beyannamede Hareket Ordusu'nun amaçları şu şekilde açıklanmaktadır:[13][16][17]
“ | Millet Anayasanın ayaklar altına alınmak istendiğini gördü ve bu alçakça harekete sebep olanları cezalandırmak gereğini kavrayarak İstanbul üzerine yürümeye karar verdi... Hareket Ordusunun amaç ve ödevi, Anayasa'nın üstünde hiçbir kanun, hiçbir kuvvet olmadığını ve olamayacağını ispat eylemek... ve millet hainlerine son ve kesin bir uyarıcı ders vermektir... Mazlum ahâli ve tarafsız erat kesin olarak korunacaktır. Ancak kışkırtıcılar, fesatçılar ve onlara katılmış olanlar hak ettikleri kanun cezasından hiçbir suretle kurtulamayacaklardır. | ” |
21 Nisan 1909 günü Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal’in imzasıyla 1 numaralı ordu emri yayımlandı. Bu emrin birinci ve en önemli maddesi şöyle idi: “Hareket Ordusu, görevini sadece askerî yönden yapacaktır. Politik konular ve bu konuda İstanbul ile görüşme yapmak şimdilik görev dışıdır. Hiçbir rütbe sahibi, hiçbir kimse ile bu konuda konuşmaya ve Hareket Ordusunun kuruluşu dışında her hangi bir şahsın bu göreve katılmasına müsaade edemez.” [18]
Harekât sonunda 31 Mart'ın sorumlusu olarak gösterilen II. Abdülhamid tahttan indirildi. Yerine getirilen V. Mehmed Reşad, iktidarın elinde bir kukla olmaktan ileri gidemedi. Ağustos 1909'da yapılan Kanun-ı Esasi değişikliğiyle siyasi güç, meclisin tekeline alındı.
Selanik'e Dönüş ve Cumalı Ordugâhı Manevrası
Mustafa Kemal ayaklanmayı bastırdıktan sonra Mayıs 1909'da İstanbul'dan Selanik'e döndü.
30 Ağustos 1909'da 3. Süvari Tümen Komutanı Tuğgeneral Suphi Paşa'nın komutası altında kurulan bir süvari tugayına Cumalı Ordugâhında yaptırılan askerî manevraya katıldı. Daha sonra bu manevraya dair Cumalı Ordugâhı adlı kitabı yayımlanmıştır. Mustafa Kemal bu manevra sırasında Suphi Paşa'yı eleştirmiştir. Bu olayı Nutuk'ta şöyle anlatır:[19]
“ | Manevranın sonunda, ben, yetkim ve rütbem elvermediği halde, Paşa‟yı bütün subayların önünde acı bir şekilde eleştirmiştim. Daha sonra "Cumalı Ordugâhı" adlı küçük bir eser de yazmıştım. Suphi Paşa, gerek açıkça yaptığım eleştirilerden ve gerek yayınlanan bu eserimden dolayı pek üzüldü. Kendisinin itirafına göre, maneviyatı kırıldı. Fakat şahsen bana gücenmedi. Arkadaşlığımız devam etti. | ” |
Cumalı Eğitim Manevralarında göstermiş olduğu başarı Mustafa Kemal‟i kısa sürede görev yaptığı 3.Orduda takdir edilen bir subay konumuna getirmiştir. Onun başarısını duyan Mahmut Şevket Paşa, bir süre sonrasında kendi komutasında oluşturulan Harekât Ordusu‟nun Kurmay Başkanlığı‟na Mustafa Kemal'i getirmiştir.[20]
5 Kasım 1909'da Selanik 2. Redif tümeni Kurmay Başkanlığından tekrar 3. Ordu Karargâhına atandı. 6 Eylül 1910'da 3. Ordu Subay Talimgâhı Komutanlığına atandı. Kısa süre sonra Kasım 1910'da tekrar 3. Ordu Karargâhına atandı.
Harbiye Nezareti (1910-1911)
Mayıs 1910'da Arnavutluk'ta çıkan isyanın bastırılması sırasında Mahmut Şevket Paşa'nın yanında yer almıştır ve dikkatleri üzerine çekmiştir. Özellikle isyan sırasında, hayati önemi olan bir geçidi ele geçirmek amacıyla çizdiği tabiye planı, Şevket Paşa tarafından kabul görmüş ve çok başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Bu isyanın bastırılması sırasındaki başarısıyla da Mustafa Kemal'in şöhreti daha da artmıştır.[20]
12-18 Eylül 1910'da, Fransa'nın Picardie kentindeki ordu manevralarına katıldı. Fransız ordusunun tatbikata yaklaşımındaki ciddiyet, Mustafa Kemal'de yakın gelecekte Fransa ile Almanya arasında bir savaş çıkacağı izlenimini uyandırdı ve bunu Harbiye Nezareti'ne sunduğu raporda belirtti.[21] Atatürk, manevra alanından ayrılırken, Fethi Okyar'a şunları söyledi[22][23]:
“ | Bu kadar hazırlık ve kuvvet sulh için yapılmaz. Bunun arkasından harp gelir. Bizler aklımızı başımıza toplamalıyız. Çıkacak bir harp, bütün dünyayı ateşe verebilir ve biz bu harbin dışında kalamayız. | ” |
Mustafa Kemal manevralar hakkındaki kritiklerini bir Fransız albaya iletmiş, fikirlerin önemsendiği için manevranın son günü akşamı verilen bir ziyafete binbaşıdan aşağı rütbeliler çağrılmadığı halde, Mustafa Kemal özel olarak çağrılmıştır.[23][24]
Mustafa Kemal, 15 Ocak 1911'de 3. Ordu karargâhındaki görevinden alınarak evvela 5. Kolordu karargâhında, daha sonra yine Selanik'te bulunan 38'inci Piyade Alayı'nda görevlendirildi. Bu atamadan amaç, kendisine kıta hizmeti gördürerek onu başarısızlığa sürüklemek; bu suretle şevk ve hevesini bir ölçüde kırmak idi.[25] Kendisi bu olayı anılarında şu şekilde anlatmaktadır:[20][26]
“ | Henüz kolağası rütbesinde idim. Ordunun talim ve terbiyesi ile uğraşıyordum. Bu itibarla, sözlü ve yazılı birçok eleştiriler yapmak gerekiyordu. Bu eleştiriler özellikle eski komutanları kırıyordu. Bunu nazariyatçı olduğumdan ileri geldiğini sandıklarında, bir ceza olmak üzere beni 38'inci Piyade Alayı'na komutan yaptılar. Bu atama gazap yüzünden rahmet oldu. Alay komutanlığını yaptığım sırada Selanik'te bulunan bütün garnizon kıtaları alayın tatbikatına kendiliklerinden katılmaya başladılar. Verilen konferanslara öteki subayların da geldiği görüldü. | ” |
18 Nisan 1911 günü 5'inci Kolordu Komutanı Ferik Hasan Tahsin Paşa, Selanik Garnizonunda görevli subayların katılacağı bir tatbikat düzenlemiştir. Mustafa Kemal; bu tatbikat sırasında tuttuğu notlarını krokilerle destekleyerek "Tabiye Tatbikat Seyahati" adlı eseri yazmıştır.[27]
13 Eylül 1911'de İstanbul'daki Harbiye Nezareti 1. Şubede hizmete girdi.
Trablusgarp Savaşı (1911-1912)
1911'de İtalyanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuzey Afrika'daki son toprakları olan Trablus vilayeti ile doğrudan merkeze bağlı olan ve müstakil sancak da denilen Bingazi'yi ele geçirmek amacıyla savaş ilan etti.[28][29] 29 Eylül 1911'de verilen bir nota ile bu savaşın belirli sebeplerle başlayacağı bildirildi.[28] Bunun üzerine İtalyan kuvvetleri herhangi bir müzakere olmaksızın[28] 4 Ekim 1911'de Trablus'a saldırdı.[30] Osmanlılar, başlayan Trablusgarp Savaşı'nda zor durumdaydı; Harbiye Nazırı olarak görevini sürdüren Mahmud Şevket Paşa, Mekteb-i Harbiye'de subaylarla yaptığı bir toplantıda kara ordusunun ve donanmanın zayıflığı sebebiyle Trablus'un savunulamayacağını itiraf etmişti.[31] İtalya tarafında da durum pek farklı değildi, onlar da yeterince gelişmiş olmadıkları için bu mücadeleye iyi hazırlanamamışlardı.[30] Mustafa Kemal bu esnada İstanbul'daki Genelkurmay'a atanmıştı ancak bu göreve başlamadan Trablusgarp'a doğru yola çıkacaktı.[32] Bunun üzerine Binbaşı Enver Bey, Fuat, Nuri ve Binbaşı Fethi gibi diğer İttihatçı subaylar gibi Kolağası Mustafa Kemal de Trablusgarp'a gitmeye karar verdi.[31] Mustafa Kemal İstanbul'dan ayrılmadan önce İttihat ve Terakki merkez komitesinden para istemiş, Enver'e katılması söylenip para verilmeyince kendi imzaladığı senetlerle 200 sterlin toplayarak Trablusgarp'a doğru yola çıkmıştı.[33]
İtalyan kuvvetleri bir ay içerisinde Trablus'tan Bingazi'ye kadar olan kıyıları işgal etmişti.[34] Osmanlı kuvvetleri, bir saldırı beklenmediği için buradaki kuvvetlerini Yemen'e sevk etmiş ve bu nedenle İtalyanlara karşı savunmasız kalınmıştı.[35] O bölgede yalnızca 4.000 asker bulunuyordu.[36] Bunun üzerine, 15 Ekim 1911'de, Tanin gazetesi muhabiri Mustafa Şerif Bey[37] kimliğini kullanan Mustafa Kemal, Ömer Naci ile Sapancalı Hakkı ve Yakub Cemil adında iki fedai eşliğinde bir Rus gemisiyle İstanbul'dan ayrıldı.[a][39] Mustafa Kemal ile grubu, Mısır'da Kahire ve İskenderiye üzerinden Bingazi'ye gitmeyi amaçlıyordu.[37] Mustafa Kemal 29 Ekim'de İskenderiye'den yola çıktıktan kısa bir süre sonra yaralandı ve geri dönerek iki hafta İskenderiye'de hastanede yatmak zorunda kaldı.[40] Çocukluk arkadaşları Nuri ve Fuat ile burada buluşup tekrar yola çıktı. 29 Kasım'da trenle İskenderiye'den ayrıldılar, aynı gün vardıkları son istasyondan 1 Aralık'ta develerle ayrılarak 8 günlük yolculuğun ardından Libya sınırına, 12 Aralık'ta ise sınırın 80 km batısındaki Resuldefne'ye vardılar.[41][42] Mustafa Kemal yoldayken Bingazi bölgesi komutanı olan Enver Bey'e 30 Kasım'da genelkurmay başkanlığı Mustafa Kemal'in binbaşılığa terfi ettiğini bildirdi. Mustafa Kemal 18 Aralık 1911 günü Enver'in Harbiye Nazırlığı'na çektiği bir telgrafa göre, "kendi isteğiyle" orduya katıldı.[41]
Mustafa Kemal ilk olarak 22 Aralık'ta Tobruk yakınında İtalyanlarla çarpıştı. İtalyanlar Tobruk'u 4 Ekim'de ele geçirmişti ancak tüm sahil boyunda olduğu gibi Tobruk bölgesinde de Osmanlı birlikleri ve Arap kabilelerinin gerilla savaşı sebebiyle ülkenin iç kesimlerine ilerleyememişlerdi.[43][32] Bununla birlikte, Türk subaylarındaki teşkilatlanmacılık[37] ve İtalya'nın tam anlamıyla gelişimini tamamlayamamış, geri kalmış olması da iç kesimlere kadar ilerleyememelerinin bir sebebi olarak görülmektedir.[30] Buna rağmen, İtalyanlar, Osmanlıları zorlamak için On İki Adalar'a da saldırdı.[44] İlk başta doğudaki birliği Mustafa Kemal, batıyı ise Enver komuta ediyordu; harekât hacmi büyüyünce Enver tüm cepheyi, Mustafa Kemal ise Derne bölgesini komuta etmeye başladı.[43] Derne'deki 16-17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralanıp bir ay hastanede tedavi gördü ve 6 Mart'ta Derne Komutanlığı'na getirildi.[45] Fakat daha sonra gözünden tekrar rahatsızlandı ve bir hafta boyunca yataktan kalkamadı.[46]
3 Mart 1912'deki Derne Muharebesi'nde Osmanlı kuvvetleri 63 ölü ve 168 yaralı verirken, İtalyanlar yaklaşık 200 ölü verdiler.[38] Bu esnada Mustafa Kemal Derne hattının tümünü komuta ediyordu ve komutası altında sekiz Osmanlı subayı, 160 asker, bazı gönüllüler, bir topçu bölüğü, İtalyanlardan ele geçirilen iki makineli tüfek ve 7.742 Arap askeri vardı.[47][38] Arap askerlerini Senusi zaviyeleri sağlıyordu ve başlarındaki şeyhleri Osmanlı subaylarına bağlıydı. Bu kuvvet 15.000-16.000 İtalyan askerini Ekim 1911-Eylül 1912 arasında Derne'de tutmayı başardı.[47][38] 11 Eylül 1912'de İtalyanlar, başarısızlıkların ardından yapılan komuta değişikliğinin ardından Derne'den çıkmak için güçlü bir hücum başlattılar ancak Mustafa Kemal komutasındaki Türk ve Araplar tarafından tekrar durduruldular.[48][29]
Sahil şeridinde sıkışan İtalyan kuvvetleri, Osmanlıları barışa zorlamak için Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz'e saldırılar düzenlemeye karar verdi. 1912 Mart ayında Beyrut, Nisan ayında Çanakkale Boğazı, Mayıs ayında ise Rodos ve ve On İki Adalar'a saldırdılar.[49] Bu nedenlerle Orta Doğu'da Berlin Konferansı ile sağlanan barış ortamının bozulacağından endişe eden Rusya, İngiltere ve Fransa ara buluculuk faaliyetlerine başladı. Fakat Libya'nın İtalyanlara verilmesine yönelik şartların konuşulduğu bu girişimler, İttihatçılar tarafından kabul görmedi.[49]
Savaş devam ederken, Mustafa Kemal Temmuz 1912'de savaşın ilerleyen zamanda daha iyi incelenmesine olanak sağlayan[50] iki emir verdi. Emirlerden 13/14 Temmuz'da verdiği birincisi, tüm subayların iki askeri gazeteyi okumaları ve dünyadaki gelişmeler ile Osmanlı ordusunun başarılarından haberdar olmalarını içeriyordu.[50] İkinci emir ise 22 Temmuz'da verdiği, tüm subayların savaştaki tecrübelerini tarih, bulunulan şartlar, komutanın emirleri, yapılan harekât ve sonuçları ve askerlerin psikolojik durumunu da içerecek şekilde bir ay içerisinde yazmaları konusundaki emirdi.[50] Bu sayede Batılı bir düşmana karşı savaşta edinilen tecrübeleri yazılı hâle getirmeyi amaçladı.[51] Mustafa Kemal bu savaşta özellikle gerilla savaşı, derme çatma birlikleri yönetme, istihbarat toplama, lojistik destek gibi askeri tecrübenin yanı sıra, Arap kabile liderleriyle yaptığı görüşmeler ve pazarlıklar ile diplomasi alanında da önemli tecrübe kazandı.[51][52] Nitekim buradaki başarısı kendinin de adının yayılmasını sağladı.[53]
Aynı yılın eylül ayında başlayan barış görüşmelerine rağmen çatışmalar sürerken, Karadağ'ın 8 Ekim'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesi ile I. Balkan Savaşı başladı.[54][52] Karadağ'ı takiben, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan da Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti.[55] İlk başta Enver'in İstanbul'a dönmesi ve Mustafa Kemal'in cepheyi devralmasına karar verilmişti ancak Osmanlıların karşılaştığı tehlikenin boyutları ortaya çıkınca çoğu subay İstanbul'a geri döndü ve cephe Enver'in kardeşi Nuri komutasına girdi.[56] Bu esnada Balkan Savaşı nedeniyle Osmanlı hükûmeti İtalyanlarla barışa razı oldu. Balkan Savaşları başladığında Trablusgarp'ta görev yapan Derne Komutanı Mustafa Kemal ve Binbaşı Nuri Bey, bu savaşlarda görev almak istediler.[57] Mustafa Kemal, dönemin Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Bey'in de izni ile 24 Ekim 1912'de Trablusgarp'tan ayrıldı.[57] Viyana, Macaristan ve Romanya üzerinden İstanbul'a döndü. Bunu tercih etme nedeni ise gözlerini Avusturya'da tedavi ettirebilmekti.[58]
Bununla birlikte, bölgede direnişe devam eden subaylar da vardı. Şehzade Osman Fuad Efendi de bu isimlerden biriydi.[59] Diğer subaylarla beraber Trablusgarp'ı terk eden Mustafa Kemal, Kasım 1912'de İstanbul'a vardı.[54] Osmanlı hükûmeti ile İtalya arasında 18 Ekim 1912'de Uşi Antlaşması imzalandı.[55] Bu antlaşma ile, Trablus İtalyanlara verilirken İtalya da savaş tazminatı olarak 90 bin altın ödeyecek ve sahip olduğu kapitülasyonlar da ilga edilecekti.[52] Ayrıca savaş sırasında İtalyanlarca işgal edilen On İki Adalar da geçici olarak İtalyanlara bırakıldı.[44] İtalyanlar, Osmanlı güçleri Trablus'u boşalttıktan sonra adalardan ayrılacaktı.[49] Padişah naibi olarak vezir rütbeli bir memur Trablus'a gönderilecek,[36] vakıflar ile halkın dini haklarına uyulup uyulmadığı denetlenecek, din görevlerinin tayini ise İstanbul'dan Şeyhülislamlık tarafından yapılacaktı.[52] Halk ise Senusi tarikatı şeyhi Ahmed eş-Şerif es-Senusi önderliğinde Trablus'ta Mondros Mütarekesi'ne kadar direnmeye devam etti.[36]
Balkan Savaşları (1912-1913)
Birinci Balkan Savaşı
Ekim 1912'de Balkan Savaşları'nın patlak verdiği sırada Mustafa Kemal Trablusgarp'ta idi. Binbaşı Nuri Bey ile birlikte savaşta görev almak üzere Trablusgarp'tan ayrılmalarına müsaade edilmesini istediler.[57] Mustafa Kemal 24 Ekim 1912 tarihinde Trablusgarp'tan ayrıldı ve Mısır, Tireste, Romanya üzerinden İstanbul'a ulaştı. Mustafa Kemal Trablusgarp'dan döndüğünde Balkan Savaşı bütün cephelerde kaybedilmişti.[60] Doğu Ordusu Çatalca'ya kadar çekilmiş, Yunanlılar 9 Kasım 1912'de Selanik'i ele geçirip Bozcaada, Limni, Samotraki ve Taşoz'u işgal etmişti.[60][61]
25 Kasım 1912'de Bolayır bölgesinin gerisinde Bahr-i Sefid Boğazı Kuvây-ı Mürettebe Kumandanlığı isminde bir mürettep kolordu kuruldu ve Ali Fethi bu kolorduya tayin edildi.[60][62][63] Kolordunun Harekât Şube Müdürü ise Binbaşı Mustafa Kemal idi.[60][64] Kolordunun görevi Bolayır üzerinden yapılacak saldırılara karşı Çanakkale Boğazı ve Gelibolu bölgesini savunmaktı.[2][60][65] Bulgar birlikleri Bolayır'a doğru ilerlemesi üzerine Ali Fethi Bulgar ordusuna karşı bir taarruz yapılmasını kararlaştırdı.[60] Karârgâh-ı Umûmî, bu taarruzu uygun buldu ve ayrıca Şarköy'den de bir çıkartma yapılmasına karar vererek 10. Kolordu'yu bu çıkartma için görevlendirdi. Bu sayede Bolayır Mürettep Kolordusu ve 10. Kolordu eş zamanlı olarak saldırıya geçerek düşmanı iki ateş arasında bırakacaktı. 7 Şubat 1913 günü Fahri Paşa, Ali Fethi, Mustafa Kemal ve Binbaşı Tevfik bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptı. Binbaşı Tevfik 10. Kolordunun yarın sabah Şarköy'de olacağını bildirdi. Ali Fethi irtibat subayının kesin konuşması üzerine taarruz emrini verdi.[66] Ancak 10. Kolorduyu çatışma alanına taşıyacak vapurların geliş saatinde sıkıntı çıkması nedeniyle Şarköy'den çıkartma yapılamamış ve karşı Bulgar saldırısı üzerine Bolayır Muharebesi kaybedilerek büyük kayıplar verilmiştir.
Mustafa Kemal ve Ali Fethi 17-18 Şubat 1913 tarihinde sadaret ve başkumandanlık makamlarına Edirne'nin ele geçirilmesini tavsiye eden bir mektup gönderdiler.[67] Mektupta şu ifadeler yer alıyordu: "Gelibolu limanında bulunan kuvvetler, süratle Çatalca yönüne celp edilmeli ve Gelibolu’da kalacak askere, Çatalca ordusiyle beraber düşmana şiddetle taarruz emri verilmelidir. Aksi halde, kabinenin düşük kabineden ayrıldığı taraflar belli ve 23 Ocak 1919 hükümet darbesini yapanların takdir edilmesi ve öğülmesi sebeplerinin izahı mümkün olamıyacak ve kim bilir daha neler olacaktır."[68] Mustafa Kemal'in bu yazısı Mahmud Şevket Paşa tarafından alınmış, lâkin önemsenmemiştir.[68] Bir süre sonra Edirne düştü ve 30 Mayıs 1913 tarihinde imzalanan Londra Barış Antlaşması ile Bulgaristan'a terk edildi.
Bu sırada hem 10. Kolordunun hem de Bolayır Kolordusunun başına Tümgeneral Hurşid Paşa getirildi. Bunun üzerine Mustafa Kemal ve Ali Fethi görevlerinden istifa etmek istediler. Sadrazam Mahmut Şevket Paşa bu istifaları kabul etmek yerine, ilişkileri düzeltmek için Hurşid ve Enver ile birlikte Bolayır'a gitti. Enver Bey'in teklifi üzerine Mustafa Kemal Bolayır Mürettep Kolordu Komutanlığı Kurmay Başkanlığına getirildi.[9]
İkinci Balkan Savaşı
29/30 Haziran 1913'te Bulgaristan, Makedonya'da Sırbistan ve Yunanistan'a saldırarak İkinci Balkan Savaşı'nı başlattı. Romanya, Karadağ ve Osmanlı da Bulgaristan'a savaş açtı. Bulgaristan bu savaşta ağır bir yenilgi aldı. Savunma için çoğu yerdeki askerleri geri çekti. 13 Temmuz 1913'te Trakya'da Türk birliklerinin gerçekleştirdiği ileri harekâtına Mustafa Kemal komutanlığındaki Bolayır Kolordusu da katıldı.[69] 15 Temmuz 1913'te Bolayır Kolordusu Malkara - Keşan hattına kadar ilerledi.[67] 16 Temmuz'da Gelibolu ve Bolayır Kolorduları Midye-Enez hattına yanaştı.[67] 21 Temmuz'da Osmanlı Başkomutanlığı Kırklareli ve Edirne'yi almak üzere, orduların Midye-Enez hattını geçmeleri emrini verdi ve aynı gün Edirne, Kırklareli ve Pınarhisar geri alındı.[67] 22 Temmuz tarihinde Mustafa Kemal 30. Tümeni Meriç'in batısına geçirerek Dimetoka'yı kurtardı.[67][69] 27 Temmuz tarihinde 30. Tümen Sofulu'yu işgal etti.[67] 31 Temmuz'da ateşkes ilan edildi. 10 Ağustos 1913 tarihinde Bükreş Antlaşması imzalandı ve İkinci Balkan Savaşı sona erdi.
Osmanlı Devleti Balkan Savaşları ile büyük kayıplar yaşadı. İmparatorluk, topraklarının büyük bir kısmını ve Avrupa'daki nüfusunun yüzde 70'ini kaybetti. Rumeli'de pek çok Türk katliama uğradı.
Birinci Dünya Savaşı
Sofya'da Askeri Ataşe (1913-1914)
Balkan Savaşlarının ardından 29 Eylül 1913 tarihinde Osmanlı ile Bulgaristan Krallığı arasında İstanbul Antlaşması imzalanmış ve 27 Ekim 1913'te Ali Fethi Sofya Elçiliğine, Mustafa Kemal de Sofya Askerî Ataşeliğine atanmıştır. Mustafa Kemal, İttihat ve Terakki ile ordunun siyasete karışması ve Almanların Osmanlı ordusundaki nüfuzu hakkında düştüğü fikir ayrılıkları nedeniyle ordudan uzaklaştırılmış ve bir nevi sürgüne yollanmıştır.[9][70]
Mustafa Kemal 20 Kasım 1913'te Sofya'ya geldi. Mustafa Kemal'in Sofya Ataşeliği sırasındaki görevleri arasında siyasi uğraşılar, istihbarat, yabancı hükûmet ve ordular hakkında stratejik analiz ve önemli kişilerle sosyal temasta bulunma gibi faaliyetler vardı.[9] Bu görevi sırasında Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerini askeri ve siyasi açıdan yakından tanıma fırsatı elde ederek Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerindeki siyasi ve askeri durumu değerlendiren çok sayıda rapor sundu.[71] Sosyal ve kültürel alanda da etkin olan ve gerek siyasi, gerekse kültürel çevrelerle yakın temasta bulunan Mustafa Kemal, Bulgar komutanlarla yakın ilişkiler kurarak onlar aracılığıyla Bulgaristan ve Bulgar ordusu hakkında önemli bilgilere ulaşabildi.[72] Ayrıca görevi sırasında Zabit ve Kumandan ile Hasbihal adlı kitabını yazdı.
Ocak 1914'te Bükreş, Belgrad ve Çetine askerî ataşelikleri de kendisine verildi.[72] Mart 1914'te yarbay rütbesine terfi etti. 16 Temmuz 1914'te, savaş durumunda tarafsızlık politikasının izlenmesini gerektiğini belirten resmi bir yazıyı Harbiye Nezareti'ne gönderdi.[73] Ancak Harbiye Nazırı Enver Paşa, Almanya ile ittifak kurmaktan yana oldu ve iki hükûmet arasında bir ittifak anlaşması imzalandı. Osmanlı İmparatorluğu sonunda Birinci Dünya Savaşı'na Almanya'nın yanında girdi.
Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na girmesiyle birlikte Mustafa Kemal ataşelik görevini bırakarak savaşta aktif bir şekilde yer almak istedi. Bu konuda Kasım 1914'te Başkomutanlık Vekaleti'ne yaptığı müracaatın kabul edilmemesi üzerine Aralık 1914'te Enver Paşa'ya bu hususta bir mektup yolladı:[72][74]
“ | Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben, Sofya’da ataşemiliterlik yapamam! Eğer, birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz. | ” |
Bunun üzerine Harbiye Nezaretinin 18 Ocak 1915 tarihli teklifi ve 20 Ocak 1915 tarihli onayıyla 3. Kolorduya bağlı 19.Tümen Komutanlığına atandı.[72] Atatürk, o günlerde içinde bulunduğu ruh hâlini ve kafasındaki planları sonradan Falih Rıfkı Atay'a şöyle anlatmıştır:[75][76]
“ | O günlerde neler çektiğimi anlatamam. Gerekirse bir er gibi herhangi bir cepheye katılmaya karar vermiştim. Onun için, Sofya'daki evimin eşyalarını Fethi Bey arkadaşımla anlaşarak elçiliğe taşıdım. Hemen hareket edebilmek üzere küçük bir bavul hazırladım. Artık, evi de bırakmak üzere iken 'İsmail Hakkı' imzalı bir telgraf aldım. İmzanın üstünde 'Harbiye Nazırı Vekili' yazılıydı. '19'uncu Tümen Komutanlığına tayin buyuruldunuz, hemen İstanbul'a hareket ediniz.' Ben bu telgrafı aldığım vakit Başkumandan Vekili Enver Paşa Sarıkamış savaşını yapıyordu. | ” |
Çanakkale Savaşı, 1914-1915
Alman Mareşal Otto Liman von Sanders, Çanakkale Cephesi'nde Beşinci Ordu'nun komutanlığına getirildi. Mustafa Kemal'e Beşinci Ordu'ya bağlı 19. Tümeni örgütleme ve komuta etme görevi verildi. 8 Ocak 1915'te İngiliz Savaş Konseyi, "Gelibolu yarımadasını ve ardından İstanbul'u bombalamak ve almak" için askeri bir operasyon başlattı.
Ancak denizden gelen İngiliz saldırıları Çanakkale Boğazı'nı geçmeyi başaramadı ve İngilizler kara saldırı başlatmaya karar verdi. Kara saldırıları 25 Nisan 1915 ile 9 Ocak 1916 tarihleri arasında gerçekleşti. Tümeni Gelibolu'da konuşlanmış olan Mustafa Kemal, kendisini Müttefikler'in yarımadaya girme çabalarının merkezinde buldu.
25 Nisan 1915'te Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu (ANZAK) kuvvetleri birliklerini Arıburnu Çıkarması'nın ardından iç bölgelere hareket etmeyi planlıyordu, ancak kısa süre sonra Mustafa Kemal komutasındaki bir Türk karşı saldırısıyla karşılaştılar. Mustafa Kemal tepelerde düşman kuvvetleriyle çatıştı, onları tuttu ve yüksek bölgeyi geri aldı. Onun ve komutanlık yeteneklerinin sayesinde, ANZAK kuvvetleri kontrol altına alındı ve hedeflerine ulaşamadı.[77]
İki güç arasındaki çatışmadan önce Mustafa Kemal askerlerine şunları söyledi:
“ | Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimizi başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir.[77] | ” |
Akşama kadar ANZAK'lar 2.000 zayiat verdi ve sahilde kalabilmek için savaştılar.[78] Devam eden iki hafta boyunca Müttefikler ilerleme kaydedemediler ve güçlerinin üçte birini kaybettiler.[78] Mustafa Kemal, Conk Bayırı'nda Müttefik kuvvetlerini başarılı bir şekilde püskürttüğü için kara harekâtının daha ilk safhalarında albaylığa terfi etti. 6 Ağustos'ta başlayan Gelibolu seferinin ikinci aşamasında, Mustafa Kemal ateş hattından sadece üç yüz metre (yaklaşık 330 yard) uzağındaydı. Çanakkale Savaşı boyunca Conk Bayırı, Tekketepe Muharebesi ve Sarı Bayır Muharebesi gibi birçok büyük muharebeye atandı.
Çanakkale harekâtı Müttefikler için feci bir yenilgiyle sonuçlandı.[78] Müttefikler sonunda taarruza son verme kararı aldılar ve birliklerini tahliye ettiler. Osmanlı İmparatorluğu tarafında, Otto Liman von Sanders ve diğer Türk komutanları boğazların savunulmasında önemli başarılar elde ettiler. Ancak, Mustafa Kemal seçkin bir cephe komutanı oldu ve zaferdeki cesareti nedeniyle eski düşmanlarından büyük bir saygı gördü. Mustafa Kemal Atatürk Anıtı, Avustralya'nın Canberra kentinde düzenlenen ANZAC Günü geçit törenlerinde onurlu bir role sahiptir. Mustafa Kemal'in Çanakkale Savaşı'nda şehit olan yüzbinlerce Türk askerinin ve ölen Anzak askerlerinin anısına yaptığı konuşma Anzak Koyu'ndaki bir anıtta yer alır:
“ | "Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır." | ” |
Kafkas Seferi, 1915-1917
Çanakkale Savaşı'nın ardından Mustafa Kemal, 14 Ocak 1916'ya kadar Edirne'de görev yaptı. İkinci Ordu'daki 16. Kolordu komutanlığına atanarak Kafkas Seferi'ne katılmak üzere Diyarbakır'a[79] gönderildi. 1 Nisan'da tuğgeneral rütbesine terfi etti.
Mustafa Kemal yeni görevine atandığında, İkinci Ordu; General Tovmas Nazarbekyan komutasındaki Rus ordusu, Andranik Ozanyan komutasındaki Ermeni gönüllü birlikleri ve Ermeni çeteleri ile çatışma halindeydi. Van İsyanı'nın ardından, Aram Manukyan'ın önderliğinde bir Ermeni geçici hükümeti kurulmuştu.[80] Batı Ermeni Yönetimi, Van Gölü çevresinde kurulmuştu ve gittikçe büyümekteydi.[81] Bitlis Muharebesi ve Muş Muharebesi'nin ilk aşamaları zaten meydana gelmişti. Vardığında Mustafa Kemal kaotik koşullarla karşı karşıya kaldı. Bölge en iyi zamanlarında bile yaşanması zor bir bölgeydi.[82] İletişim hatları isyancıların saldırılarına maruz kalmıştı. Ermeni birlikleriyle sert ilişkiler içinde olan ve çoğu Kürt olan yüzbinlerce mülteci, ilerleyen Rus ordularının önüne akın etti.[83] Mustafa Kemal'in ilk görevi, korkmuş halka bir düzen getirmekti.
Büyük Rus taarruzu Anadolu'nun önemli şehirleri olan Erzurum, Bitlis ve Muş'a ulaştı. 7 Ağustos'ta Mustafa Kemal birliklerini topladı ve karşı taarruza geçti.[84] Daha önceki yenilginin ardından kuvvetlerin moralini o kadar sağlamlaştırmıştı ki, iki tümen beş gün içinde sadece Bitlis'i değil, aynı zamanda Muş şehrini de tekrar ele geçirdi ve Rusların hesapların büyük ölçüde bozuldu.[85] Emil Lengyel şöyle yazmıştı: "Doğru bir lidere sahip olduğunda Türklerin iyi bir asker olduğunu bir kez daha kanıtladı. Türkler, adı 'Mükemmellik' olan bir generalin sıra dışı yetkinliğini bir kez daha fark ettiler."[84]
Ancak cephenin diğer taraflarında İzzet Paşa aynı başarıları yakalayamadı. Eylül ayında Mustafa Kemal, Rus Ordusu ve Ermeni gönüllü birliklerinin ağır ilerleyişi altında Muş'tan çekildi. Bununla birlikte, Mustafa Kemal bir dizi yenilginin arasındaki tek Türk zaferini elde etmişti.[85] Ayrıca düşmanı dağlık bölge içinde tutma hedefine odaklandı. Aynı yıl, askeri başarılarını takdir etmek için kendisine "İmtiyaz Nişanı" verildi. Kasım 1916'da İkinci Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa'nın İstanbul'da olması nedeniyle komutan yardımcılığına terfi etti.[86]
7 Mart 1917'de Mustafa Kemal, 16. Kolordu komutanlığından İkinci Ordu genel komutanlığına atandı. Bu arada Rus Devrimi patlak verdi ve Çar'ın Kafkas orduları dağıtıldı.[84] Mustafa Kemal, başka bir cepheye atanarak bölgeyi çoktan terk etmişti.
Sina ve Filistin Cephesi, 1917-1918
Sina ve Filistin Cephesi'ne nakledildiği için Mustafa Kemal'in İkinci Ordu komutanlığı kısa sürdü. Burada Yedinci Ordu komutanlığına atandı. Yedinci Ordu karargahına yaptığı kısa bir ziyaretten sonra 7 Ekim'de İstanbul'a döndü. Veliaht Mehmed Vahdettin'in Almanya ziyaretinde yer aldı. Bu yolculuk sırasında hastalandı ve tedavi amacıyla Viyana'da kaldı.
28 Ağustos 1918'de Halep'e geri döndü ve Yedinci Ordu komutanlığı görevine devam etti. Karargahı Filistin'in Nablus kentindeydi. Çanakkale'de olduğu gibi, Nasıra'da bulunan General Liman von Sanders'in komutasındaydı. Mustafa Kemal Suriye'yi bir kez daha iyice inceledi ve cephe hattını ziyaret etti. Vardığı sonuç, Suriye'nin zavallı bir durumda olduğuydu.[87] Bölgede herhangi bir Osmanlı valisi veya komutanı yoktu. Bol miktarda İngiliz propagandası vardı ve İngiliz ajanları her yerdeydi. Yerel halk Osmanlı hükûmetinden nefret ediyor ve İngiliz birliklerinin bir an önce gelmesini dört gözle bekliyordu. Düşman, asker ve teçhizat bakımından kendi kuvvetlerinden daha güçlüydü. Çaresiz durumu anlatmak için "Onların karşısında biz pamuk ipliği gibiyiz" dedi.[88]
Mustafa Kemal, Büyük Britanya tarafından organize edilen ve yerel Arapları Türk yönetimine karşı ayaklanmaya teşvik eden Arap İsyanı ile de uğraşmak zorunda kaldı. Liman von Sanders, Megiddo Muharebesi'ni kaybetti ve sadece ilk gün 75.000 Türk savaş esiri oldu. Artık General Allenby'nin kuvvetleri ile Mustafa Kemal'in Yedinci Ordusu arasında hiçbir şey durmuyordu. İngiliz kuvvetleriyle karşılaşacak kadar askerî gücü olmadığı sonucuna varan Mustafa Kemal, daha güçlü bir savunma hattı kurmak için Ürdün'e doğru çekildi. Birkaç gün içinde, kaçakların toplam sayısı 300.000'e ulaştı.[89] Mustafa Kemal, Müttefikler'e karşı savaşmaktan ziyade kendi güçlerinin dağılmasına engel olmaya çalışıyordu. Sultan'a öfkeli bir telgraf gönderdi:
“ | Enver Paşa gibi bir ahmak müdir-i harekât-ı umumiye olmasa idi ve burada beş-on bin kişilik bir hey’et-i askeriyenin başında ilk top sadâsında ordusunu bırakıp kaçan ve şahsını kurtarmak için şaşkın tavuk gibi öteye, beriye iltica eden kumandan bulunmasa idi, hiçbir vaziyet-i askeriyeyi takdir edemeyen bir Dördüncü Ordu Kumandanı bulunmasa idi… Ve bunların başında muharebenin ilk gününden itibaren hiçbir tesir ve nüfuzu kalmayan bir grup karargâhı olmasa idi... Bu andan sonra, artık sulhten başka yapılacak bir şey kalmamıştır. | ” |
Mustafa Kemal, Liman von Sanders'in yerine Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına atandı. Kudüs'ü ele geçiren Müttefik kuvvetler, 1918 sonbaharında, Filistin cephesinde General Allenby komutasında son yıldırım taarruzuna hazırlandılar Türkleri yendiler.[90] Mustafa Kemal Katma'da karargâhını kurdu ve durumun kontrolünü yeniden ele geçirmeyi başardı. Askerlerini Halep'in güneyine konuşlandırarak yeni bir savunma hattı oluşturdu ve dağlarda direnmeyi başardı. İlerleyen İngiliz kuvvetlerini durdurdu (seferin son angajmanlarını). Kinross şöyle yazdı:
“ | Seferin Türk kahramanı bir kez daha, Halep'in tepelerine ustaca stratejik şekilde geri çekilen... Mustafa Kemal idi. İngiltere ile Türkiye arasında bir ateşkes imzalandığı haberi alındığında hala yenilmemişlerdi ve mücadelenin sonunda yenilgisiz tek Türk komutan idi. Arkasında, kendi kaderinin ve halkının kaderinin yattığı Türk ırkının anavatanı Anadolu vardı.[90] | ” |
Mustafa Kemal'in bulunduğu konum, Mondros Mütarekesi'ne temel sınır oldu. Mütareke sırasında hala Osmanlı kontrolünde olan Yemen gibi bölgeler vardı. Mustafa Kemal'in Osmanlı Ordusu'ndaki son aktif hizmeti, hattının güneyinde kalan birliklerin geri dönüşünü organize etme göreviydi.
Harbiye Nezareti (1918-1919)
30 Ekim 1918'de Osmanlılar, Mondros Mütarekesi ile Müttefikler'e teslim oldular. Savaşın sonunda Mustafa Kemal 37 yaşındaydı. Birinci Dünya Savaşı'nın son aşamalarında, geriye kalan en büyük Osmanlı tümeni olan Yıldırım Ordular Grup Komutanlığı'nı komuta etmekle görevlendirilmişti. Ancak ateşkesten sonra Yıldırım Ordular Grubu feshedildi ve Mustafa Kemal Harbiye Nezareti'nde görevlendirildi. 13 Kasım 1918'de işgal altındaki İstanbul'a döndü. İstanbul'un işgali, Mustafa Kemal, Kazım Karabekir ve İsmet İnönü gibi Osmanlı Ordusu'nun önde gelen subaylarının İstanbul'a dönmesinden önce başlamıştı.[91][92] İstanbul'a döndüğü gün Haydarpaşa'dan bindiği istimbot ile Galata'ya doğru giderken işgal donanmasının önünden geçmiş ve yaveri Cevad Abbas’ın ağladığını görünce meşhur "Geldikleri gibi giderler." sözünü söylemiştir.[93]
Mustafa Kemal İstanbul'a döndükten sonra birkaç gün Pera Palas'ta kaldı ve bu sürede birçok Türk ve yabancı gazeteci ile de görüştü.[94] Görüştüğü gazetecilerden birisi olan İngiliz G. Ward Price, Mustafa Kemal'i gördükten sonra "Çanakkale’de kendilerini mağlup eden bu komutanın hayatının en müteessir, en muzdarip günlerini yaşamakta olduğuna inandığını" belirtir.[95] Mustafa Kemal’in Mütareke dönemindeki İstanbul günleri, eski silah arkadaşlarıyla görüşerek geçmiştir. Bu sırada Fethi, Ali Fuat, Kazım Paşa ve Albay İsmet ile her akşam başka evde buluşuyor, devleti içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtarabileceklerini görüşüyorlardı.[96][97]
Mustafa Kemal, mütareke dönemi İstanbul'unda kaldığı süre boyunca siyasetle de uğraşmıştır. Rauf Orbay ile görüşerek Tevfik Paşa kabinesi yerine İzzet Paşa’nın sadarete getirilmesi için çalışmaya karar verdi. İzzet Paşa'nın hükümeti kurabilmesi halinde Mustafa Kemal de hükümette görev alacaktı. Mustafa Kemal İstanbul'a döndüğünde Tevfik Paşa hükümeti henüz göreve başlamıştı ve meclis tarafından güvenoyu alması gerekiyordu. Mustafa Kemal meclisin güvenoyu vermemesi için çalışmalar yapmış ve bu konuda padişah ile de görüşmüştür. Ayrıca kendisinin finanse ettiği Minber gazetesinde de hükümet aleyhine yazılar yazmıştır. Ancak neticede başarılı olamadı ve Tevfik Paşa hükümeti güvenoyunu alarak kuruldu.[1]
Amiral Somerset Arthur Gough-Calthorpe, İstanbul'a Müttefiklerin askeri danışmanı olarak atandı. İlk görev olarak, 29/30 Ocak 1919'da İttihat ve Terakki'nin otuz kadar eski üyesini tutukladı ve askeri gözaltı merkezi olan Bekirağa Boğazı'na götürttü. Mustafa Kemal tutuklanan askerlerden biri değildi.
Mustafa Kemal 13 Kasım 1918'deki gelişinden 16 Mayıs'taki ayrılışına kadar İstanbul'da padişah Vahdettin ile dört defa görüşmüştür. Bu görüşmelerin ilki İzzet Paşa hükümetinin kurulması hakkında görüşlerini alabilmek için gerçekleşti. Padişahın Mustafa Kemal'e güvendiği anlaşılsa da daha önceki deneyimler nedeniyle askerlerin siyasete girmesinden çekindiği için bu konuda olumlu konuşmadı. 22 Kasım'daki görüşmede Vahdettin Mustafa Kemal'e, “Ordunun kumandan ve subayları eminim ki seni çok severler. Bana teminat verir misin ki onlardan bana bir fenalık gelmeyecektir” diye sordu.[98]
Samsun'a Çıkış (19 Mayıs 1919)
Mondros Mütarekesi'nin ardından Osmanlı Devleti'nin orduları terhis edilmeye, cephaneleri toplatılmaya başlandı. Ardından yurdun çeşitli bölgeleri birer birer işgal edilmeye başlandı. İtilaf Devletleri Samsun'daki ordunun terhis edilmediğini söyleyerek bölgeyi işgal etme tehdidinde bulundu.[99] Bunun üzerine İstanbul Hükûmeti inceleme yapmak ve terhisi sağlamak amacıyla Samsun'a bir müfettiş gönderilmesine karar verdi.[100]
30 Nisan 1919'da Mustafa Kemal, VI. Mehmed tarafından 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a atandı. Burada ona verilen görev, geride kalan Osmanlı askerî birlikleri ile milliyetçi örgütlerin tasfiye edilmesini ve askeri malzemelerin toplatılmasını sağlamaktı.[101][102][103][104][105][106] Sivas, Trabzon, Erzurum ve Van illeri ile Samsun sancağının sivil ve askeri yetkileri ona verildi.[107] Müfettiş olarak Mustafa Kemal'in atanmasının sebepleri arasında, başarılarıyla ün kazanmış bir subay olması, I. Dünya Savaşı sırasında Alman generaller ve Enver Paşa ile anlaşmazlık yaşaması, Padişahın fahri yaveri olması ve Genelkurmayda görev yapan paşaların gayretleri vardır.[108] Mustafa Kemal Samsun'a atanmasıyla ilgili olarak şunları söyler:[109]
“ | Benim, bu iki kolorduya doğrudan doğruya emir ve komuta vermekten daha ileri bir yetkim vardı ki, müfettişlik bölgesine yakın olan askerî birliklere de tebligat yapabilecektim. Aynı şekilde bölgemde bulunan ve bölgeme komşu olan illere de tebligatta bulunabilecektim. Bu yetkiye göre, Ankara'da bulunan 20'nci Kolordu ve bunun bağlı bulunduğu müfettişlik ile, Diyarbakır'daki kolordu ile ve hemen hemen Anadolu'nun bütün sivil yönetim amirleriyle ilşkiler kurabilecek ve yazışmalar yapabilecektim. Bu geniş yetkinin, beni İstanbul'dan sürmek ve uzaklaştırmak maksadıyla Anadolu'ya gönderenler tarafından, bana nasıl verilmiş olduğu garibinize gidebilir. Hemen ifade etmeliyim ki, onlar bu yetkiyi bana bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına olursa olsun, benim İstanbul'dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe Samsun ve dolaylarındaki güvensizlik olaylarını yerinde görüp tedbir almak üzere Samsun'a kadar gitmekti. Ben, bu görevin yerine getirilmesinin bir makam ve yetki sahibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir sakınca görmediler. O tarihte Genelkurmay'da bulunan ve benim maksadımı bir dereceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm. Müfettişlik görevini buldular; yetki konusu ile ilgili talimatı da ben kendim yazdırdım. Hattâ Harbiye Nazırı olan Şakir Paşa, bu talimatı okuduktan sonra, imzalamaya çekinmiş; anlaşılır anlaşılmaz bir biçimde mührünü basmıştır. | ” |
Hükûmet tarafından 9. Ordu Müfettişliği'nin görev ve yetkileri ilgili vilayetlere şu şekilde bildirilmiştir:[100][101][110]
1- Bu bölgedeki asayişin tekrar sağlanması ve asayişsizlik sınırlarının tespiti,
2- Bölgedeki silah ve cephanenin bir an önce toplanması ve muhafaza altına alınması,
3- Çeşitli bölgelerde bir takım kişilerin asker toplayıp ve bu toplanan askerlerin gayri resmi bir şekilde ordu tarafından himaye edildiği iddia olunuyor. Böyle kişiler asker topluyorsa bunun dağıtılması, görevleri Mustafa Kemal Paşa’ya verilmiştir.
19 Mayıs 1919 günü Bandırma vapuruyla İstanbul'dan Samsun'a doğru yola çıktı. 25 Mayıs'ta Havza'ya geçti ve 28 Mayıs'ta Havza Genelgesi'ni yayınladı. Genelge ile Mustafa Kemal, İzmir'in işgalinin mitingler düzenlenerek protesto edilmesini istedi. Havza'da Mustafa Kemal; halkı tehlikelere karşı uyarmak, milli derneklerin yaygınlaşmasını sağlamak, milis kuvvetlerin kurulmasını teşvik etmek ve orduların terhisini önlemek üzere bir dizi çalışmalarda bulunmuştur.
İngilizler, Mustafa Kemal'in milliyetçi ideallere sahip olduğuna inandıkları için Mustafa Kemal'in daha Samsun'a müfettiş olarak atanması ile paniğe kapılmıştı. İngilizler şüphelerinde haklıydı zira Mustafa Kemal bir direniş örgütlüyordu. 6 Haziran 1919'da General Milne imzasıyla Harbiye Nezaretine bir nota verilerek Mustafa Kemal'in geri çağırması talep edildi. Baskılar sonucu Harbiye Nazırı Şakir Paşa, 08 Haziran 1919 tarihinde Mustafa Kemal'in İstanbul'a dönmesini istedi.[100]
Mustafa Kemal dön çağrısına uymayarak 22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi'ni yayınladı. Bunun üzerine Dâhiliye Nezareti 23 Haziran 1919 günü Diyarbakır, Ankara, Erzurum, Sivas, Trabzon, Van, Kastamonu, Bitlis, Elazığ vilayetleriyle Erzincan ve Canik Mutasarrıflıklarına telgraf çekerek Mustafa Kemal Paşa'nın görevinden azledildiği bildirilip kendisi ile irtibat kurulmaması istedi.[100][111]
Osmanlı Ordusundan İstifa ve Kongreler
Mustafa Kemal Amasya Genelge'sinden sonra ilk olarak Erzurum'a, ardından Sivas'a geçti. Erzurum Kongresi hazırlıkları sürerken 8 Haziran 1919 günü Mustafa Kemal ordudaki görevinden istifa etmiştir. Askerlikten istifası ile ilgili olarak şunları söylemiştir:
“ | Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak ve Yunan ve Ermeni emeline kurban etmemek için açılan milli mücadele uğrunda milletimle beraber serbest surette çalışmaya resmi sıfatım ve askeri görevlerim artık mani olmaya başladı. Bu mukaddes amaç için milletle beraber sonuna kadar çalışmaya bütün kutsal değerlerim adına söz vermiş olduğum, pek aşığı olduğum askerliğe bu gün veda ve istifa ettim. Bundan sonra memleketim için her türlü fedakârlıkla çalışmak üzere sine-i millete bir fert olarak hizmet edeceğimi vatanın her köşesine bildiririm. | ” |
23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 günlerinde Erzurum Kongresi düzenlendi. Kongreye çoğunluğu işgal altındaki 5 doğu ili Trabzon, Erzurum, Sivas, Bitlis ve Van'dan gelen 62 delege katılmış; 2 hafta süren kongrede alınan kararlar kurtuluş mücadelesinde izlenen çizgide önemli ölçüde belirleyici olmuştur. Kongreyi geçici başkan olarak Erzurum delegelerinden Hoca Raif Efendi açmış, yoklamanın ardından yapılan oylamada Mustafa Kemal Paşa kongre başkanlığına getirilmiştir. Bu sırada İstanbul Hükûmeti 30 Temmuzda Mustafa Kemal ile Rauf Bey hakkında yakalama kararı çıkarttı. Harbiye Nazırı Nazım Paşa bu yakalama kararını uygulaması için Kâzım Karabekir Paşa'dan yardım talebinde bulunmuş ancak bu talebi reddedilmiştir.[112]
4 Eylül 1919 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresi gerçekleşti. Sivas Kongresi'nde alınan kararlar, daha önce gerçekleştirilen Erzurum Kongresi kararlarını genişleterek tüm ulusu kapsar bir nitelik kazandırmış ve yeni bir Türk Devleti'nin kuruluşuna bir temel olmuştur. Sivas Kongresi'nde, Erzurum Kongresi'nde alınan vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığıyla ilgili kararlar aynen kabul edilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay ve Bekir Sami Beylerle birlikte 18 Ekim 1919'da Amasya'ya gelerek Salih Paşa ile 20 Ekim'de Amasya Görüşmelerini gerçekleştirdi. 12 Şubat 1920'de son Osmanlı Meclisi İstanbul'da toplandı ve Misak-ı Milli'yi ilan etti. Ardından meclis işgalci İngiliz kuvvetleri tarafından feshedildi.
Türk Kurtuluş Savaşı
İngiliz, İtalyan, Fransız ve Yunan kuvvetleri Anadolu'yu işgal etmeye başladılar. İstanbul'un ve İzmir'in işgali, Türk millî hareketinin kurulmasını ve Türk Kurtuluş Savaşı'nı harekete geçirdi.[113] Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesine tepki olarak Türkler, sonunda Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına yol açacak olan Kurtuluş Savaşı'nı başlattılar.
Çatışmalar, Mart 1920 – Mart 1922
Mustafa Kemal, İstanbul'daki Osmanlı Meclisinin feshedilmesini Ankara'da yeni bir Millet Meclisi kurmak için bir fırsat olarak kullandı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) ilk oturumu 23 Nisan 1920'de Mustafa Kemal'in başkanlığında toplandı.
10 Ağustos 1920'de Sadrazam Damat Ferid Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmesini kesinleştiren Sevr Antlaşması'nı imzaladı. Mustafa Kemal ve arkadaşları Sevr Antlaşması'nı Türk bağımsızlığının sonunu getireceği için kabul edilemez buldular. İngiliz himayesi önerisi de reddedildi. Mustafa Kemal, tam bağımsızlık fikrinde ısrar etti. Antlaşmanın kabulü ve sonrasında yaşanan olaylar, İstanbul'daki padişahın ve hükûmetinin meşruiyetini zayıflatmıştır.
Mustafa Kemal, egemenliğin millette ve milletin temsilcisi olarak mecliste olduğunu kabul etmeye meclisi ikna etti.[114] 1921'deki yeni anayasa ile bir halk egemenliği yasası çıkarıldı. Kemal daha sonra meclisi bir Ulusal Ordu toplamaya ikna etti. Yürütme gücü bir kabineye ve onun başkanı olan Mustafa Kemal'e devredildi. Milli Ordu, Müttefik işgal kuvvetleriyle karşı karşıya geldi ve üç cephede savaştı: Güney, Batı ve Doğu.
1920 sonbaharının başlarında, Türkler ile Ermeni ordusu arasında Türk-Ermeni Savaşı yapıldı. Aralık 1920'de Ermenistan barış çağrısında bulundu ve Gümrü Antlaşması imzalandı. Ermenistan, bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak Transkafkasya SFSC'ye dahil edildikten sonra, Kars Antlaşması yapıldı.
Sakarya Meydan Muharebesi
Batı Cephesi'ndeki bir dizi muharebeden sonra, Yunan ordusu Ankara'daki Büyük Millet Meclisinin sadece seksen kilometre batısında bulunan Sakarya Nehri'ne kadar ilerledi. 5 Ağustos 1921'de Mustafa Kemal, Türk ordusununbaşkomutanlığına getirildi.[115] 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihleri Sakarya Meydan Muharebesi Yunanların yenilgisiyle sonuçlandı. Mustafa Kemal'e Ordu Mareşali rütbesinin yanı sıra Gazi unvanı verildi.[116] Londra Konferansında başka toplantı Mart 1922'de yapıldı. Müttefikler, Ankara'nın başarıları dikkate almadan, değiştirilmiş Sevr'i Ankara'ya bir barış anlaşması olarak dayatmayı umuyorlardı. Müttefikler, Türk ordusu üzerindeki sınırı 85.000 kişiye çıkarmayı teklif ederek, Türk hükûmeti üzerindeki mali kontrolleri ortadan kaldırdı, ancak Kapitülasyonları ve Kamu Borç Komisyonunu kaldırmadı. Mustafa Kemal bu teklifi reddetti.
Dumlupınar Meydan Muharebesi
Başarısız Londra Konferansı'ndan sonra, son muharebe olan Dumlupınar Muharebesi, Ağustos-Eylül 1922 arasında yapıldı. Mustafa Kemal, Yunan savunmasında bir delik açmak, Yunan ikmal hatlarını kesmek ve İzmir'e ve denize giden yolu açmak için Afyonkarahisar'daki Yunan hatlarına topyekün bir saldırı başlattı. Yunan savunma mevzileri 26 Ağustos'ta aşıldı. 30 Ağustos'ta Yunan ordusu kesin bir yenilgiye uğradı.[117] 1 Eylül'de Mustafa Kemal, Türk ordusuna ünlü emrini verdi: "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz, İleri!"[117] Yunanlar 6 Eylül'de ateşkes istedi.[115] Yunan kuvvetlerinin geri kalan kısmı 10 Eylül'e kadar Anadolu'yu terk etmişti. Mustafa Kemal'in askeri yeteneklerini öven Noel Barber, H. C. Armstrong'un Grey Wolf, Mustafa Kemal: An Intimate Study of a Dictator (1932) kitabından[118] şu alıntıyı nakletti:
“ | Askeri dehası ve acımasız kararlılığı ile birlikte… farklı bir çağda doğsaydı imparatorlukları fetheden bir Cengiz Han olabilirdi…[119] | ” |
Ayrıca bakınız
Notlar
- ^ Andrew Mango'ya göre "Bu tarih (15 Ekim 1911) Mustafa Kemal'in İzmir yakınındaki Urla karantina istasyonundan Salih'e (Bozok) gönderdiği 17 Ekim 1911 tarihli mektubunda belirtiliyor. Ayrıca 22 Mayıs 1912 tarihinde Ayn Mansur, Bingazi'den (Abdül) Kerim'e gönderilen başka bir mektupta tekrarlanıyor, (ATASE, 1911-1912 Osmanlı-İtalyan Harbi, s. 134)." George W. Gawrych ise ayrılma tarihini 4 Ekim 1911 olarak belirtmiştir.[38]
Kaynakça
- ^ a b Mango, Andrew (1999). Atatürk. Doruker, Füsun tarafından çevrildi (Nisan 2000 bas.). İstanbul: Sabah Kitapları. ISBN 975-579-085-3. syf, 43.
- ^ a b c Celâl Erikan, Komutan Atatürk, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1972, s. 72.
- ^ "Atatürk Kronlojisi. ataturk.net". 9 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2024.
- ^ Erikan, Celal (Mayıs 2006). "Ek IV - Notlar". Komutan Atatürk (1964) (IV. Baskı bas.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. s. 782. 975-458-288-2.
Okullardan kışın çıkışının nedeni Yunan Savaşı'ndan başlanarak kısa öğretim yılları uygulanmasındandır.
- ^ "Atatürk'ün Eğitim ve Öğretim Gördüğü Kurumlar". Atatürk Ansiklopedisi. 31 Aralık 2020. 28 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
- ^ Yazılım, Otalya. "Başarı Koleji Manavgat HARP AKADEMİSİ ÖĞRENİMİ VE BURADA KİŞİLİĞİNİ ETKİLEYEN OLAYLAR, İNSANLAR". www.basarikoleji.k12.tr. 28 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
- ^ "Mustafa Kemal'in Ahmet Emin'e Verdiği Mülâkat". bianet.org. 28 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
- ^ Erikan, Celal (Mayıs 2006). "IV. Suriye'de Başlayan Görev". Komutan Atatürk (1964) (IV. Baskı bas.). İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. ss. 61-67. 975-458-288-2.
- ^ a b c d Gawrych, George W. (2013). The young Atatürk: from Ottoman soldier to statesman of Turkey. London ; New York : New York: I.B. Tauris ; Distributed in the United States and Canada Exclusively by Palgrave Macmillan. ISBN 978-1-78076-322-4. OCLC 839527835. 16 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2024.
- ^ a b Erickson, Edward J.; Hook, Adam (2013). Mustafa Kemal Atatürk: leadership, strategy, conflict. Command. Oxford ; Long Island City, NY: Osprey. ISBN 978-1-78096-590-1.
- ^ Korkmaz, Erdal; Talas, Mustafa. "ARŞİV BELGELERİ ÇERÇEVESİNDE BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDA MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK) PAŞA".
- ^ a b "Atatürk Kronolojisi". MEV Koleji. 13 Ocak 2017. 27 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart 2024.
- ^ a b Aysal, Necdet (1 Temmuz 2006). "Örgütlenmeden Eyleme Geçiş: 31 Mart Olayı". Atatürk Yolu Dergisi. 10 (37): 15-53. doi:10.1501/Tite_0000000064. ISSN 1303-5290. 28 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
- ^ Bayar, Celal, Ben de Yazdım, C. I, İstanbul, Baha Matbaası, 1966, C. I, s. 80.
- ^ Güresin, Ecvet, 31 Mart İsyanı, İstanbul, Habora Kitabevi, 1969, s. 59.
- ^ Bayur, Yusuf Hikmet, Türk inkılabı Tarihi, C. I, Ks. II, Ankara, TTK., 199 s. 200.
- ^ Unat, Faik Reşit, İkinci Meşrutiyetin İlanı ve Otuz Bir Mart Hâdisesi, II. Abdülhamid'in Son Mabeyn Başkâtibi Ali Cevat Bey'in Fezlekesi, 2. B., Ankara, TTK, 1985, s.138.
- ^ "Hareket Ordusu ve Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal". Atatürk Ansiklopedisi. 10 Şubat 2021. 28 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
- ^ Mustafa Kemal, Nutuk, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2000, s. 305-306.
- ^ a b c Özkurt, F. (2013). Mustafa Kemal (Atatürk) döneminde icra edilen askeri manevra ve tatbikatlar (1909-1938). Selçuk Üniversitesi, Yayımlanmış doktora tezi, Konya.
- ^ İrfan ve Margarete Orga, Atatürk (London: Michael Joseph, 1962), 200.
- ^ Fethi Okyar, Üç Devirde Bir Adam, (yayına hazırlayan: Cemal Kutay), Tercüman Yayınları, İstanbul 1980, s. 127
- ^ a b Önder, Mehmet (7 Eylül 1998). "Atatürk Fransa-Picardie Manevralarında". Erdem. 11 (32): 527-532. ISSN 1010-867X. 28 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
- ^ Uluğ İğdemir, Atatürk'ün Yaşamı, TTK Yayını, Ankara 1980, s. 22
- ^ "Kara Harp Okulu". kho.msu.edu.tr. 29 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
- ^ İĞDEMİR, Uluğ; Atatürk'ün Yaşamı (1881-1918), C.1, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1980.
- ^ Özkurt, Fatih (6 Ağustos 2018). Mustafa Kemal (Atatürk) döneminde icra edilen askeri manevra ve tatbikatlar (1909-1938) (doctoralThesis tez). Sosyal Bilimler Enstitüsü. 18 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
- ^ a b c Ortaylı 2018, s. 79.
- ^ a b Roux 2018, s. 439.
- ^ a b c Ortaylı 2018, s. 80.
- ^ a b Mango 1999, s. 101.
- ^ a b Zürcher 2010, s. 127.
- ^ Mango 1999, s. 103.
- ^ Ortaylı 2018, s. 84.
- ^ Ortaylı 2014, s. 128.
- ^ a b c Ekinci 2014, s. 235.
- ^ a b c Ortaylı 2018, s. 86.
- ^ a b c d Gawrych 2013, s. 25.
- ^ Tuğlacı, Pars. Çağdaş Türkiye, 1. cilt (1987), Cem Yayınevi, s. 14
- ^ Mango 1999, s. 104.
- ^ a b Mango 1999, ss. 104-105.
- ^ Bozok, Salih (Nisan 2001). Dündar, Can (Ed.). Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor. İstanbul: Doğan Kitapçılık. 21 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2020.
- ^ a b Mango 1999, s. 105.
- ^ a b Ortaylı 2014, s. 129.
- ^ Turco-Italian War 1911-12, The Encyclopedia Americana (1954). cilt 27, s. 175-177.
- ^ Mango 1999, s. 106.
- ^ a b Mango 1999, s. 107.
- ^ Gawrych 2013, s. 26.
- ^ a b c Mango 1999, s. 109.
- ^ a b c Gawrych 2013, s. 28.
- ^ a b Gawrych 2013, ss. 27-29.
- ^ a b c d Ortaylı 2018, s. 87.
- ^ Roux 2018, s. 448.
- ^ a b Mango 1999, s. 111.
- ^ a b Ortaylı 2014, s. 127.
- ^ Zürcher 2010, s. 128.
- ^ a b c Şıvgın, Hale. "Mustafa Kemal'in İlk Savaşı". Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. IV (10). Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. 4 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Temmuz 2015.
- ^ Mango 1999, s. 110.
- ^ Ortaylı 2014, s. 130.
- ^ a b c d e f Balkaya, İhsan Sabri (2013). "BALKAN SAVAŞLARININ 100. YILINDA BOLAYIR MUHAREBESİ VE ŞARKÖY ÇIKARMASI YENİLGİSİ VE YAPILAN TARTIŞMALAR*"
|url=
değerini kontrol edin (yardım). Turkish Studies (Elektronik). 8 (5): 91-100. ISSN 1308-2140. - ^ Tahsin Uzer, Makedonya’da Eşkıyalık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi, T.T.K. Basımevi, Ankara, 1987, s. 314-316
- ^ ATASE Arşivi, Klasör:21, Dosya:42, Dolap:301-10; Klasör:266, Dosya:130, Dolap:4.
- ^ K.K.K. Arşivi, 3 Nolu Erkân Defteri, s.423.
- ^ Hüsnü, Ersü, 1912-1913 Balkan Harbinde Şarköy Çıkarması ve Bolayır Muharebeleri, Askeri Mecmua, Yıl:2, sy:50, (Haziran 1988), s.61.
- ^ "Balkan Muharebeleri Sırasında Mustafa Kemal'in Çanakkale Bölgesindeki Faaliyetleri – Avustralya ATATÜRK Kültür Merkezi". ataturk.org.au. 5 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2024.
- ^ (OKYAR), Ali Fethi, Bolayır Muharebesinde Adem-i Muvaffakiyetin Esbabı, İstanbul, 1330 (1914), s.13-14.
- ^ a b c d e f "BALKAN HARBİ KRONOLOJİSİ, GENELKURMAY BAŞKANLIĞI, ANKARA, 1999, GENELKURMAY BASIM EVİ" (PDF).
- ^ a b Sertoğlu, Mithat (1968). "BALKAN SAVAŞI SONLARINDA EDİRNE'NİN KURTARILMASI HUSUSUNDA HEMEN TEŞEBBÜSE GEÇİLMESİ İÇİN ATATÜRK'ÜN HARBİYE NEZARETİNİ UYARIŞINA DAİR BİLİNMEYEN BİR BELGE". Belleten. 32 (128): 459-468. ISSN 0041-4255. 30 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2024.
- ^ a b "Balkan Savaşı'nda Atatürk". Atatürk Ansiklopedisi. 6 Ocak 2021. 30 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2024.
- ^ "ORTAYLI, İlber, "Mustafa Kemal Atatürk'ün Bulgaristan'daki Yılları", IX. Türk Tarih Kongresi, Cilt III, TTK Yay., Ankara, 1989". 30 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2024.
- ^ Tetik, Ahmet, (Ed.) (2007). Sofya askerî ataşesi Mustafa Kemal'in raporları: Kasım 1913-Kasım 1914. Ankara: Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. ISBN 978-975-409-443-5. OCLC 212737839.
- ^ a b c d "Mustafa Kemal'in Sofya Ataşemiliterliği". Atatürk Ansiklopedisi. 30 Kasım 2020. 30 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2024.
- ^ Kinross, Atatürk: The Rebirth of a Nation, 60
- ^ "Büyük Önder Atatürk'ün ebediyete intikalinin 85'inci yılı". www.aa.com.tr. 30 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2024.
- ^ Atay, Falih Rıfkı (2004). Çankaya: Atatürk'ün doğumundan ölümüne kadar. Pozitif yayınları. İstanbul: Pozitif Yayınları. ISBN 978-975-6461-63-1.
- ^ "1915 Çanakkale Kara ve Deniz Savaşları Zaferi'nin 100'üncü yıl dönümü ve 18 Mart Şehitler Günü nedeniyle günün anlam ve öneminin belirtilmesi görüşmeleri". www5.tbmm.gov.tr. 30 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Mart 2024.
- ^ a b Australian Government (2007). "The dawn of the legend: Mustafa Kemal". Avustralian Government. 9 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2007.
- ^ a b c "Gallipoli: Heat and thirst". BBC News. 3 Kasım 1998. 8 Nisan 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2007.
- ^ Mango, Andrew (1999). "Atatürk and the Kurds". Middle Eastern Studies. 35 (4): 1-2. ISSN 0026-3206. 16 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2022.
- ^ "Section:Western Armenia". 21 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2007.
- ^ "Section:Transcaucasia". 5 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2007.
- ^ Mango, Atatürk, 160
- ^ Mango, Atatürk, 161
- ^ a b c Lengyel, They called him Atatürk, 68
- ^ a b Kinross, Atatürk: The Rebirth of a Nation, 100
- ^ Mango, Andrew (1999). "Atatürk and the Kurds", p. 2
- ^ Spangnolo, The modern Middle East in historical perspective : essays in honour of Albert Hourani, 234-254
- ^ Mango, Atatürk, 179
- ^ Mango, Atatürk, 180
- ^ a b Kinross, Ottoman centuries, 608
- ^ Mango, Andrew. (1999) Atatürk– The Biography of the Founder of Modern Turkey, chap. 10.
- ^ Lord Kinross. The Rebirth of a Nation, chap. 20.
- ^ Cevat Abbas Gürer, Ebedi Şef, Kurtarıcı Atatürk’ün Zengin Tarihinden Birkaç Yaprak, İstanbul, 1939, s.165.
- ^ Karaşin, Alper (30 Temmuz 2020). "MUSTAFA KEMAL'İN, PERA PALAS'TA GENERAL WILLIAM BIRDWOOD VE GENERAL CHARLES HARINGTON İLE GÖRÜŞMESİ ÜZERİNE". Tarih ve Günce (7): 5-22. ISSN 2587-2117. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ “Meşhur İngiliz Gazetecisi Ward Price’le Mülâkat”, Ulus Gazetesi, 23 Kasım 1938, s.7.
- ^ Kemal, Cemal (1 Haziran 2010). "Mustafa Kemal'in Mondros Mütarekesi'ne Tepkisi". Atatürk Yolu Dergisi. 12 (46): 367-400. doi:10.1501/Tite_0000000329. ISSN 1303-5290. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ Çetiner Yılmaz, Son Padişah Vahdettin, 2.b., İstanbul, Milliyet Yayınları, 1993.
- ^ "Atatürk, Gazi Mustafa Kemal (1881-10 Kasım 1938)". Atatürk Ansiklopedisi. 21 Aralık 2020. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ Özakman, Turgut, Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele, Yalanlar, Yanlışlar, Yutturmacalar, Bilgi Yayınevi, Ankara, s.250-252.
- ^ a b c d Altuncuoğlu, Neslihan; Erdoğan, Abdullah (22 Haziran 2019). "Arşiv Belgeleri Işığında Mustafa Kemal Paşa'nın Askerlikten İstifa Süreci". Journal of Universal History Studies. 2 (1): 62-71. doi:10.38000/juhis.508754. ISSN 2667-4432. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ a b Erdoğan, Abdullah (25 Haziran 2022). "Tevfik Ubud Efendi'nin Hint İslam Cemiyeti Adına Kurtuluş Savaşı'na Mali Yardım Adı Altında Casusluk Faaliyetleri". Journal of Universal History Studies. 5 (1): 107-128. doi:10.38000/juhis.1121938. ISSN 2667-4432. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ Ünal, Levent (15 Eylül 2022). "MİLLİ MÜCADELE STRATEJİSİ, UYGULANMASI VE SONUÇLARI". Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi. 1 (55): 48-85. doi:10.17498/kdeniz.1160296. ISSN 1308-6200. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ SİREL, Münir (1967). 19 Mayıs ve Atatürk, Belgelerle Türk Tarih Dergisi (2), ss 5-8.
- ^ SERTOĞLU, Mithat. (1968). Milli Mücadele’de Ata’nın Bilinmeyen Bir Telgrafı, Belgelerle Türk Tarih Dergisi (5), ss. 7-11.
- ^ GENCER, Ali İhsan-Sabahattin Özel. (2016). Türk İnkılâp Tarihi. Der Yayınları.
- ^ Lewis Bernard, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Çev. Metin Kıratlı, 9.b., Ankara, TTK Yayınları, 2004, s.246.
- ^ Özgören, Aydın (2019). La question du Pont-Euxin (1914-1923). Türk Tarih Kurumu yayınları. IV/A-2-2.1 dizi. Ankara: Türk Tarih Kurumu. ISBN 978-975-16-3633-1. OCLC 1287595189.
- ^ Akandere, Osman (1 Aralık 2002). "Millî Mücadelenin Başlarında Mustafa Kemal Paşada Sine-İ Millet Düşüncesi İle Askerlikten İstifası Öncesi ve Sonrası Kendisine Gösterilen Bağlılıklar". Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi (11): 248-309. ISSN 1300-5766. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ Atatürk, Kemal (1995). Nutuk. Kültür Bakanlığı. ISBN 978-975-17-1509-8. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ Başbakanlık Osmanlı Arşivi Dahiliye Nezareti İdare-i Umumiye, 19-6/ 1-70/ 1
- ^ Dahiliye Nezareti Şifre Evrakı 100/ 174/ 1.
- ^ Özyürek, Mustafa (2 Ekim 2017). "Mustafa Kemal Paşa'nın Erzurum Günleri (3 Temmuz 1919-29 Ağustos 1919)". Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi. 35 (35): 64-77. doi:10.17498/kdeniz.337074. ISSN 1308-6200. 1 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2024.
- ^ Mustafa Kemal Pasha's speech on his arrival in Angora (Ankara) in November 1919
- ^ Yapp, The making of the modern Near East, 1792–1923, 314
- ^ a b editorial staff. "A short history of AA". Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü. 9 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2008.
Ikdam newspaper dated 9 August 1921, reproducing the dispatches of AA dated 5 and 6 August 1921, announced that Mustafa Kemal Pasha was promoted as Chief Commander
- ^ Shaw, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, 357
- ^ a b Stanford Jay Shaw, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, s. 362
- ^ Harold Courtenay Armstrong, Grey Wolf: Mustafa Kemal – An intimate study of a dictator (beşinci ucuz baskı, Temmuz 1935), s. 333: "O, steplerde yaşayan Tatarların bir geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve vahşi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir liderdir. Tüm Orta Asya'nın göçü sırasında doğmuş olsaydı, Bozkurt sancağı altında ve bir Bozkurt'un yüreği ve içgüdüleriyle Süleyman Şah'ın yanında at koşturuyor olurdu. Askerî dehâsı ile duyguların, bağlılık ve ahlâkî değerlerin zayıflatamadığı acımasız kararlarıyla; ülkeleri fetheden, kentleri yakıp yıkan ve seferleri arasındaki barış dönemlerini zevk ve safâ âlemleriyle dolduran, vahşî akıncıların başında bir Timurlenk veya Cengiz Han olabilirdi."
- ^ Noel Barber, Lords of the Golden Horn : from Suleiman the Magnificent to Kamal Ataturk, s. 265