İçeriğe atla

Murchison meteoriti

Koordinatlar: 36°37′G 145°12′D / 36.617°G 145.200°D / -36.617; 145.200
Murchison meteoriti
Washington, D.C.'de National Museum of Natural History'deki bir Murchison meteoriti örneği
TipKumlu
SınıfKarbonlu kondrit
GrupCM2
BileşimToplam %22,13 demir, %12 su
Şok seviyesiS1–2
ÜlkeAvustralya
BölgeVictoria
Koordinatlar36°37′G 145°12′D / 36.617°G 145.200°D / -36.617; 145.200[1]
Düşüş gözlemiEvet
Düşüş tarihi28 Eylül 1969
Toplam bilinen ağırlık100 kg (220 lb)
Murchison meteoritinden bir çift tanecik
Commons sayfası Wikimedia Commons'ta ilgili ortam
Bileşiğin sınıfı[2]Yoğunluk (ppm)
Aminoasitler17-60
Alifatik hidrokarbonlar>35
Aromatik hidrokarbonlar3319
Fullerenler>100
Karboksilik asitler>300
Hidrokarboksilik asitler15
Pürinler ve pirimidinler1.3
Alkoller11
Sülfonik asitler68
Fosfonik asitler2

Murchison meteoriti, 28 Eylül 1969 tarihinde Avustralya'da adını aldığı yere (Murchison, Victoria) düşen bir meteorittir. Organik bileşikleri bolca içeren meteoritler grubunda ve CM karbonlu kondirit grubunda sınıflanır. Ocak 2020'de kozmokimyacılar, Yerküre'de bugüne kadar bulunan en eski maddenin, 7 milyar yaşında olduğu belirlenen ve Yerküre'nin 4,54 milyar yıllık yaşından yaklaşık 2,5 -Güneş'ten 2.4- milyar yıl daha yaşlı olduğu belirlenen Murchison meteoritinden gelen silisyum karbür parçacıkları olduğunu bildirdi.[3]

Murchison meteoritinde rastlanan yuvarlak oluşumlardan bir çift, Argonne Ulusal Laboratuvarı.

100 kg ağırlığında olup, büyüklüğü sayesinde en fazla incelenen meteoritlerden biridir. 1970'li yıllarda bu meteorit üzerinde yalnızca üçü doğal olan 70 farklı aminoasit keşfedilmiştir.[4][5] Meteorit sık rastlanan aminoasitlerden glisin, alanin ve glutamik asiti içerdiği gibi, pek sık rastlanmayan isovaline ve pseudoleucine gibi aminoasitleri de içeriyordu.[6] Bu meteorit yaşamın kökeni hakkında o zamana dek var olan kavramların sarsılmasına yol açmış ve Dünya'daki yaşamın kökeninin Dünya-dışı olabilme olasılığının da var olduğunu ortaya koymuştur.[7] Bu organik bileşiklerden ilginç olanlarından ikisi pürinler ve pirimidinlerdir; çünkü bu moleküller DNA ve RNA'nın temelleri sayılırlar.[8] İncelemeler sonucunda oluşturulan ilk rapor, aminoasitlerin rasemik olduğunu ve dünyasal bir bulaşmanın (kontaminasyon) söz konusu olmayıp, kaynağın Dünya-dışı olduğunu ortaya koydu. Meteoritte özel bir aminoasit ailesinde sınıflanan diamino aside de rastlanmıştır.[9] Daha sonra 1997'de yapılan incelemeler enantiomer aminoasitlerin azotun 15N izotopuyla zenginleşmiş olduğunu gösterdi ki, bu, kaynağın Dünya-dışı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyordu.[10] 2008'de yapılan son inceleme meteoritin nükleobazlar içerdiğini göstermiş olup, karbon testleri bu oluşumların hiçbir dünyasal köken göstermediğini ortaya koydu.[11]

Dipnotlar

  1. ^ Meteoritical Bulletin Database: Murchison
  2. ^ Machalek, Pavel (17 Şubat 2007). "Organic Molecules in Comets and Meteorites and life on Earth" (PDF). Department of Physics and Astronomy, Johns Hopkins University. 17 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 7 Ekim 2008. 
  3. ^ Heck, Philipp R.; Greer, Jennika; Kööp, Levke; Trappitsch, Reto; Gyngard, Frank; Busemann, Henner; Maden, Colin; Ávila, Janaína N.; Davis, Andrew M.; Wieler, Rainer (28 Ocak 2020). "Lifetimes of interstellar dust from cosmic ray exposure ages of presolar silicon carbide". Proceedings of the National Academy of Sciences (İngilizce). 117 (4): 1884-1889. doi:10.1073/pnas.1904573117. ISSN 0027-8424. PMC 6995017 $2. PMID 31932423. 17 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Aralık 2022. 
  4. ^ Kvenvolden, Keith A. (1970). "Evidence for extraterrestrial amino-acids and hydrocarbons in the Murchison meteorite". Nature. 228 (5275). ss. 923-926. 12 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2008. 
  5. ^ "Murchison météorite". 29 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Şubat 2009. 
  6. ^ Kvenvolden, Keith A.; Lawless, James; Pering, Katherine; Peterson, Etta; Flores, Jose; Ponnamperuma, Cyril, Kaplan, Isaac R.; Moore, Carleton (1970). "for extraterrestrial amino-acids and hydrocarbons in the Murchison meteorite[]". Nature 228 (5275): 923–926. doi:10.1038/228923a0. .
  7. ^ Jeremy Bailey, «The Murchison Meteorite, » sur Institut d'astronomie de l'Université de Cambridge
  8. ^ Laurent Sacco, «Les briques de l'ARN ont-elles une origine extraterrestre ? 22 Nisan 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.,archive », 18 juin 2008, Futura-Sciences.
  9. ^ Meierhenrich, Uwe J.; al. (2004). "Identification of diamino acids in the Murchison meteorite". PNAS 101: 9182-9186. doi: 10.1073/pnas.0403043101 24 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  10. ^ Engel, Michael H.; Macko, S. A. (September 1, 1997). "Isotopic evidence for extraterrestrial non-racemic amino acids in the Murchison meteorite". Nature 389: 265–268. doi: 10.1038/38460 24 Şubat 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  11. ^ Martins, Zita; et al. (2008). "Extraterrestrial nucleobases in the Murchison meteorite". Earth and Planetary Science Letters 270 (1–2): 130–136. doi: http://www.sciencedirect.com/science?_ob=ArticleURL&_udi=B6V61-4S3G406-1&_user=10&_rdoc=1&_fmt=&_orig=search&_sort=d&view=c&_acct=C000050221&_version=1&_urlVersion=0&_userid=10&md5=d14b77a37b5fdfa2f307a1b73badb63e 28 Aralık 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 10.1016/j.epsl.2008.03.026..

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">DNA</span> Canlıların genetik bilgilerini barındıran molekül

Deoksiriboz nükleik asit veya kısaca DNA, tüm organizmaların ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. DNA'nın başlıca rolü bilgiyi uzun süre saklamasıdır. Protein ve RNA gibi hücrenin diğer bileşenlerinin inşası için gerekli olan bilgileri içermesinden dolayı DNA; bir kalıp, şablon veya reçeteye benzetilir. Bu genetik bilgileri içeren DNA parçaları gen olarak adlandırılır. Bazı DNA dizilerinin yapısal işlevleri vardır, diğerleri ise bu genetik bilginin ne şekilde kullanılacağının düzenlenmesine yararlar.

<span class="mw-page-title-main">Amino asit</span> Proteinlerin temel yapı taşı

Amino asitler, proteinleri oluşturan temel yapı taşlarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Astrobiyoloji</span> Dünyadaki ve uzaydaki yaşamın incelenmesi ile ilgilenen dirim bilimi dalı

Astrobiyoloji ya da eksobiyoloji, disiplinlerarası bir bilim olup, özellikle evrende yaşamın ortaya çıkmasını ve evrimini sağlayan jeokimyasal ve biyokimyasal etken ve süreçleri konu alır; bir başka deyişle, evrende biyolojik kökenin, evrimin, dağılımın ve canlıların geleceğinin incelenmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Ordovisiyen</span> Paleozoyik Zamanın ikinci dönemidir ve 485 ile 444 milyon yıl önce aralığındaki süreyi kapsar

Ordovisiyen, Paleozoyik Zaman'ın ikinci dönemi olarak kabul edilir ve 485,4 milyon yıl önce başlamış ve 443,8 milyon yıl önce sona ermiştir. Ordovisiyen, jeolojik zaman cetvelindeki dönemlerden biridir. Bu dönem boyunca yerküre tarihindeki bazı kayda değer evrimsel olaylar görülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Permiyen</span> Paleozoyik Zamannın altıncı ve son dönemi

Permiyen, jeolojik zaman cetvelinde, yaklaşık 298,9 milyon yıl öncesinden 251,9 milyon yıl öncesine kadar süren ve kayda değer çevresel değişikliklere sahne olan bir jeolojik dönemdir. Bu dönemde kara yaşamında bir dönüşüm görülmesine ek olarak hayvanlar ve bitkilerin evrimsel tarihinde dikkate değer olaylara sahne oldu. Permiyen Dönemi'nin adı, Rusya'da Ural Dağları çevresindeki çalışmalar sırasında, İngiliz jeolog Roderick Impey Murchison tarafından 1841 yılında tarihe kazandırıldı. Permiyen Dönemi, Karbonifer Dönemi ile Triyas Dönemi arasında yer alır ve bu dönemde gerçekleşen çeşitli birçok olaydan dolayı karada yaşayan canlı türlerinin evriminde ve çeşitliliğinde bir dönüm noktası olarak görülür.

<span class="mw-page-title-main">Arjinin</span>

Arginin bir α-aminoasittir. L-arginin, doğada bulunan proteinlerin yapısını oluşturan 20 aminoasitten biridir. Memeli hayvanlarda, arjinin temel aminoasitlerden biri olarak kabul edilmektedir. Organizmanın gelişim safhasına ve sağlık durumuna göre dışarıdan beslenme yoluyla temin edilmesi kaçınılmaz olabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Abiyogenez</span> basit organik bileşikler gibi cansız maddelerden yaşamın ortaya çıktığı doğal süreç

Biyolojide abiyogenez veya yaşamın kökeni, yaşamın basit organik bileşikler gibi cansız maddelerden ortaya çıktığı doğal süreçtir. Hakim bilimsel hipotez, Dünya'da cansız varlıklardan canlı varlıklara geçişin tek bir olay değil, yaşanabilir bir gezegenin oluşumu, organik moleküllerin prebiyotik sentezi, moleküler kendini kopyalama, kendini birleştirme, otokataliz ve hücre zarlarının ortaya çıkışını içeren artan karmaşıklıkta bir süreç olduğudur. Sürecin farklı aşamaları için birçok öneri yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Miller-Urey deneyi</span> Kimyasal evrimin oluşumunu denemek üzere oluşturulan deney

Miller-Urey Deneyi kimyasal evrimin oluşumunu denemek üzere, 1952'deki bilimsel görüşe göre dünyanın ilk zamanlarında var olduğu koşulların benzetim yöntemiyle oluşturulduğu bir deneydi. Bu deney, özellikle Aleksandr Ivanovich Oparin ve J.B.S. Haldane'in, ilkel dünya üzerindeki koşullarda var olan inorganik öncüllerinin kimyasal tepkimeler yoluyla organik bileşikleri sentezlediği hipotezini sınamak içindi. Abiyogenez konusunda klasik bir deney olduğu kabul edilen bu deney, 1952 yılında Stanley Lloyd Miller ve Harold Urey tarafından Chicago Üniversitesi'nde yapılmıştı.

<span class="mw-page-title-main">ALH 84001</span>

ALH 84001 ya da Allan Hills 84001 Antarktika'da Allan Tepeleri olarak adlandırılan bölgede, 27 Aralık 1984 tarihinde ANSMET projesi için meteor parçaları arayan bir ekip tarafından bulunan göktaşıdır. Kısaca SNC grubu göktaşı olarak sınıflandırılan, aslında daha öce bulundukları yerlere göre adlandırılmış shergottite, nakhlite ve chassignite gibi bazı özellikleri bu gruba uymasa da ALH 84001'in de Mars kökenli bir göktaşı olduğu düşünülmüştür. Bulunduğunda 1,93 kg ağırlığında olan göktaşının mikroskobik düzeyde Mars bakteri fosilleri içerdiğinin açıklanması üzerine dünya basınının dikkatleri göktaşına çekilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Meteorit</span> dış uzaydan gelen ve dünyaya çarpan katı enkaz parçası

Meteorit; kuyruklu yıldız, asteroit veya meteoroit gibi dış uzay kaynaklı bir cismin, bir gezegen veya uydunun yüzeyine ulaşmak üzere atmosferden geçişinde sağlam kalabilmiş katı bir enkaz parçasıdır. Orijinal nesne atmosfere girdiğinde, sürtünme, basınç ve atmosfer gazlarıyla kimyasal etkileşim gibi çeşitli faktörler, ısınmasına ve enerji yaymasına neden olur. Daha sonra bir meteor haline gelir ve kayan yıldız olarak da bilinen bir ateş topu oluşturur. Gök bilimciler en parlak örneklerine "bolit" adını verirler. Meteor, daha büyük olan cismin yüzeyine ulaştıktan sonra meteorit haline gelir. Meteoritlerin boyutları büyüklük açısından farklılıklar gösterir. Jeologlara göre bolit, bir çarpma krateri oluşturacak kadar büyük bir meteorittir.

<span class="mw-page-title-main">Barbara McClintock</span> Amerikalı bilim insanı ve sitogenetikçi (1902-1992)

Barbara McClintock, 1983 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi Amerikalı bilim insanı. Dünyanın en önemli sitogenetikçilerinden kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Frederick Sanger</span>

Frederick Sanger, İngiliz biyokimyager. 1958 ve 1980 yıllarında 2 kez Nobel Kimya Ödülü kazanmıştır. 1958 yılında "proteinlerin, özellikle de insülinin yapısı üzerine çalışmaları için" Nobel Kimya Ödülü kazanmıştır ve bu ödülü aynı kategoride 2 kez kazanan tek kişidir. 1980 yılında da "nükleik asitlerdeki baz dizilerinin belirlenmesiyle ilgili katkıları nedeniyle" Walter Gilbert ile birlikte bu ödülü kazanmıştır. Aynı yıl ayrıca Paul Berg, "nükleik asitlerin, özellikle de rekombinant DNA'nın biyokimyası üzerine temel çalışmaları için" ödülü kazanan diğer isim olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">John Kendrew</span> araştırmacı

Sir John Cowdery Kendrew, İngiliz biyokimyager ve kristalografi araştırmacısı. Max Perutz ile birlikte Cavendish Laboratuvarındaki hem-içeren proteinlerle ilgili çalışmaları nedeniyle 1962 Nobel Kimya Ödülünü almaya layık görülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Michael Levitt</span>

Michael Levitt, İsrail asıllı Amerikan biyofizikçidir. 2013 yılında Nobel Ödülü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Arieh Warshel</span>

Arieh Warshel,, Bir İsrail-Amerikalı asıllı biyokimyacı ve biyofizikçidir. Kendisi Biyolojik moleküller ile ilgilenmeye başlamıştır. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde okumuş ve 2013 yılında Nobel ödülü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Amilin</span>

Amilin veya adacık amiloid polipeptidi (IAPP), 37 kalıntılı peptit hormonudur. Pankreasın β hücrelerinden yaklaşık 100:1 (insülin:amilin) oranında insülin ile eşgüdümlü olarak salgılanmaktadır. Amilin, mide boşalmasını yavaşlatarak ve tokluğu artırarak glisemik düzenlemede rol oynamaktadır, böylelikle yemek sonrasında kan şekeri düzeylerindeki ani artışları önlemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Holozoa</span>

Holozoa, hayvanları ve en yakın tek hücreli akrabalarını içeren ancak mantarları hariç tutan bir canlı grubudur. Holozoa ayrıca tunik cinsi Distaplia için kullanılan eski bir isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Joan Oro</span>

Joan Oró i Florensa, araştırmaları yaşamın kökenini anlamada önemli olan İspanyol bir biyokimyacıydı. Ay'a Apollo görevi ve Viking iniş aracı da dahil olmak üzere çeşitli NASA görevlerine katıldı. Yaşamın kökeni alanına yaptığı katkılardan dolayı Uluslararası Astrobiyoloji Derneği tarafından verilen Oparin Madalyası'nı aldı.

<span class="mw-page-title-main">Mikrometeorit</span> Dünya yüzeyine ulaşan en küçük dünya dışı malzemeler

Mikrometeorit, Dünya atmosferinden geçerek hayatta kalmayı başarmış bir mikrometeoroittir. Dünya yüzeyinde bulunan mikrometeoritler genellikle, daha küçük boyutları, daha fazla sayıda olmaları ve bileşimlerinin farklı olması bakımından meteoritlerden ayrılırlar. Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) meteoroitleri resmi olarak 30 mikrometre ile 1 metre arasında tanımlar; mikrometeoritler bu aralığın alt ucunu oluşturur. Bunlar, daha küçük gezegenler arası toz parçacıklarını da (IDP) içeren kozmik tozun bir alt kümesidir.

<span class="mw-page-title-main">Ordovisiyen meteor olayı</span> yaklaşık 467 milyon yıl önceki olay

Ordovisiyen meteor olayı, yaklaşık olarak 467,5 ± 0,28 milyon yıl önce Orta Ordovisiyen döneminde L-tipi kondrit meteoritlerinin Dünya'ya düşme hızındaki dramatik bir artışı ifade eder. Bu durum, İsveç'teki bir taş ocağında bulunan bol miktarda fosil L kondrit meteoriti ve bu zamandan kalma tortul kayaçlarda sıradan kondritik kromit tanelerinin artan konsantrasyonları ile gösterilmektedir. Çarpma oranındaki bu geçici artışın, büyük olasılıkla L kondriti ana cisminin 468 ± 0,3 milyon yıl önce parçalanmasından kaynaklandığı ve bu parçaların Dünya'yı kesen yörüngelere saçılmasıyla oluştuğu düşünülmektedir. Bu kronoloji, günümüzde Dünya'ya düşen sayısız L kondriti meteoritinin şok yaşları ile de desteklenmektedir. Her ne kadar sorgulansa da, bu kitlesel akışın Büyük Ordovisiyen Biyoçeşitlenme Olayı'na katkıda bulunduğu, hatta muhtemelen başlattığı iddia edilmektedir.