İçeriğe atla

Mukadderat

Mukadderat terimi (Arapça "kdr" fiil kökünden türemiştir) çeşitli inanç sistemlerinde, mistisizmde ve kimi felsefi akımlarda farklı anlamlarda kullanılmış bir terimdir. Terimin genellikle, kişinin gelecekte karşısına çıkması kesinleşmiş olaylara istinaden “takdir olunmuş olanlar”, “karşılaşılması kaçınılmaz olanlar” ya da “karşılaşılması kaçınılmaz hale gelmiş olanlar” anlamlarında kullanıldığı görülmektedir. İlk bakışta kader sözcüğüyle eş anlamlı olduğu sanılabilirse de, farklı görüşlerin bu terime yükledikleri anlam farklıdır; dolayısıyla mukadderat terimi fatalist (yazgıcılık) görüşteki tümüyle ezelden çizilmiş ve planlanmış bir geleceği ifade eden kader terimiyle eş tutulamaz.

Neo-spiritüalizmde mukadderat

Neo-spiritüalizm’in temel taşlarından birini oluşturan mukadderat kavramı Neo-spiritüalist görüşte şöyle açıklanır:

  • Mukadderat varlığın kendi iradesiyle yaptıklarının ilahi irade yasalarının gereklerine göre beliren sonuçlarıyla karşılaşmasıdır. (Bu, daha açık bir deyişle şöyle ifade edilebilir: İnsanın mukadderatı kendi elindedir, fakat ne ekerse onu biçecektir.) Dolayısıyla neo-spiritüalizmdeki mukadderat kavramında, fatalizmdeki "kader" kavramında olduğu gibi tümüyle ezelden çizilmiş ve planlanmış; insanın iradesiyle, iradi çabalarıyla değiştiremediği bir gelecek değil, insanın iradesiyle yapmış olduklarına göre belirlenmiş ve yapmakta olduklarına göre -her an- derece derece belirlenen bir gelecek söz konusudur.
  • Bu belirlenme ilahi irade yasalarının gereklerine göre ve nedensellik (neden- sonuç zinciri) kuralıyla olur. Bu belirlenmede insanın yaptıkları "nedenler", karşılaşacağı olaylar ise bunların "sonuçları"dır. Mukadderat’ın belirlenmesinde “insanın yaptıkları” denilirken, bu, yalnızca fiziksel eylemlerden ibaret değildir; buna başta niyetleri olmak üzere, imajinatif faaliyetleri, duygu ve düşünceleri de dahildir.
  • Mukadderat denilen, karşılaşılan olayların planlanması, düzenlenmesi ve denetimi Yüksek idare mekanizması denilen, tekâmül düzeyi yükselmiş ruhlardan kurulu hiyerarşik bir organizasyon tarafından sağlanır. Yüksek idare mekanizması hiçbir varlığa ödül veya ceza vermez; yalnızca ilahi irade yasalarının gereklerine göre beliren sonuçların yerine gelmesini sağlar. Yani mukadder (kaçınılmaz) hale gelen olayların en uygun yer ve zamanda ve en uygun koşullarda yerine gelmesini sağlar.
  • Her insanın doğmadan önce planlanan, düzenlenen yaşam planını, nasıl geçmiş yaşamlarındaki (reenkarnasyonlarındaki) hareketlerinin sonuçları belirlemişse, şimdiki yaşamındaki hareketlerinin sonuçları da kısmen şimdiki yaşamını, kısmen gelecek yaşamını (renkarnasyonunu) belirler.
  • Mukadderat ilahi irade yasalarının değişmeyen gereklerinden ibarettir. Kader sanılan her acı veya tatlı olay, muhakkak, geçmiş bir zamanda iradeyle yapılan bir olayın sırası gelmiş ve gerçekleşme alanına çıkmış bir sonucudur.
  • Mukadderat konusunda herhangi bir cezalandırma, kindar bir üstün kudretin keyfiyle verilmiş bir emir söz konusu değildir. Yalnızca, insanın iradesiyle yaptıklarının, nedensellik kuralına uygun olarak, sonuçlarını alması söz konusudur. Mukadder hale gelmiş her şey, varlıkların önceden kendi istek ve iradeleriyle tutmuş oldukları yolun bir sonucudur.
  • Mukadder olan her şey varlığın ruhsal gelişimi içindir.
  • İnsanlar her yaptıklarından sorumludur. Duygu, düşünce ve niyet de bir hareket olduğundan, iyi niyetle bilmeden kötü bir iş yapmış kimse kendisi için olumlu, kötü niyetle bilmeden iyi bir iş yapmış kimse kendisi için olumsuz sonuçlanacak bir hareket yapmış demektir. İyi ve kötünün belirlenmesi konusunda en önemli yargıç, kişinin kendi vicdanıdır.

Ayrıca bakınız

Bibliyografya

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hukuk</span> genellikle devlet otoritesi tarafından desteklenen kurallar ve yönergeler sistemi

Hukuk ya da tüze birey, toplum ve devletin hareketlerini, birbirleriyle olan ilişkilerini; yetkili organlar tarafından usulüne uygun olarak çıkarılan, kamu gücüyle desteklenen, muhatabına genel olarak nasıl davranması yahut nasıl davranmaması gerektiğini gösteren ve bunun için ilgili bütün olasılıkları yürürlükte olan normlarla düzenleyen normatif bir bilimdir. Ayrıca, toplumu düzen altına alan ve kişiler arası ilişkileri düzenleyen, ortak yaşamın huzur ve güven içinde akışını sağlayan, gerektiğinde adaleti yerine getiren, kamu gücü ile desteklenen ve devlet tarafından yaptırımlarla güvence altına alınan kurallar bütünüdür. Hukuk, birey-toplum-devlet ilişkilerinde ortak iyilik ve ortak menfaati gözetir.

<span class="mw-page-title-main">Reenkarnasyon</span> ölümden sonra ruhun yeniden bedenlendiği inancı

Reenkarnasyon veya ruh göçü, ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır. Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından biraz farklı olmakla birlikte, benzerlik arz eder. Günümüzde ruh göçüne inanan insanların sayısı bir milyarı aşmaktadır. Ayrıca Dürzîlik ve Nusayrîlik gibi Orta Doğu'da yayılmış bazı dinlerde de bu inanış mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Baruch Spinoza</span> Hollandalı filozof

Baruch Spinoza, Yahudi kökenli Hollandalı filozof. Aydınlanmanın erken dönem düşünürlerinden olan Spinoza, evren ve insan hakkında modern fikirler ileri sürerek öncü ahit eleştirileri yapmış ve zamanla 17. yüzyıl felsefesinin en önde gelen rasyonalistlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Descartes'ın fikirlerinden etkilenen Spinoza, Hollanda Altın Çağının önde gelen filozofu olmuştur.

Cebriyye, kader ve irade konusunda Kaderiyye fırkasının tam aksi görüşler ileri sürmüştür. İslâm âleminde kader konusunu tartışma gündemine getiren ilk şahsın Ma'bed bin Hâlid el-Cühenî olduğu nakledilir. Onu Geylân el-Dimaşkî takip etmiş ve kaderle ilgili görüşlerini daha da geliştirmiştir. Ma'bed, Allah tarafından önceden tayin edilmiş bir kaderin bulunmadığını, insanın fiil ve tavırlarında tamamen serbest olduğunu savunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Augustinus</span> Filozof, yazar ve doktor

Augustinus ya da Aurelius Augustinus, Aziz Augustinus ya da Hippo'lu Augustinus olarak da bilinen Hristiyan filozof ve tanrıbilimci.

Çatışkı ya da Antinomi sözcük anlamı olarak iki yasanın gerçekte ya da görünüşte birbirleriyle uyuşmazlığıdır. Mantık ve epistemoloji’de geçen ve genel olarak bir paradoksu ya da çözümsüz bir çelişkiyi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Aynı anda ve ölçüde geçerli iki önermenin birbirinin yerine konulamazlığı durumunu ifade eder.

Kader ya da yazgı, önceden ve değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olay akışıdır. İster genel ister bireysel olsun, önceden belirlenmiş bir gelecek olarak algılanabilir. Felsefedeki determinizm hareketi, kader üzerine kuruludur. Kader kavramı aynı zamanda birçok farklı dinde de önemli yere sahiptir.

Determinizm, belirlenircilik, gerekircilik veya belirlenimlilik evrenin işleyişinin, evrende gerçekleşen olayların çeşitli bilimsel yasalarla, örneğin fizik yasaları ile, belirlenmiş olduğunu ve bu belirlenmiş olayların gerçekleşmelerinin zorunlu olduğunu öne süren öğretidir. Yani öğretiye göre her şey belirlenmiştir ve değişmesi mümkün değildir. Bu görüş başta ahlak felsefesi olmak üzere felsefenin çeşitli dallarının uğraş ve çalışma alanına bir görüştür. Ahlak felsefesindeki "İnsan ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür?" sorusunu yanıtlamaya çalışır.

Deneysel neo-spiritüalizm ya da kısaca neo-spiritüalizm, deneysel spiritüalizmin son şekli olup Dr. Bedri Ruhselman tarafından kurulmuştur. Ruhselman'a göre bu ne bir dindir ne de bir felsefe. Kimseye "gelin bizim yolumuza girin" diye bir çağrıda da bulunmaz; çünkü neo-spiritüalizme göre herkesin ruhsal gelişme gereksinimleri farklı farklı ve dolayısıyla yürüyeceği yollar farklı farklıdır. Neo-spiritüalizm hakkında bilgi veren kaynaklardan biri "Dharma Ansiklopedi"dir.

Özgür irade veya erkin irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser­gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın­da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı­zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle­me neden olan eylemi başlatabilen yetidir. İnsanın liberteryen mânâda bir erkin iradeye sahip olup olmadığı hâlen bir tartışma konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Ruh</span> yaşayan bir varlığın manevi özü

Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.

Mâtüridîlik, Matüridî'nin kurduğu, Hanefî Mezhebi'nin kurucusu İmam-ı A'zam'ın düşüncesini tâkip eden, akla önemli bir yer veren İslam dini itikad mezhebidir. Türkiye, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya ülkelerinde yaygındır.

Nedensellik, genel olarak nedensellik ilkesi olarak bilinen; olay ve olguların birbirine belirli bir şekilde bağlı olması, her sonucun bir nedeni olması ya da her sonucun bir nedene bağlanarak açıklanabilir olması ya da belli nedenlerin belirli sonuçları yaratacağı, aynı nedenlerin aynı koşullarda aynı sonuçları vereceği iddiasını içeren felsefe terimi.

Objektivizm, Rus-Amerikan yazar ve filozof Ayn Rand tarafından geliştirilen bir felsefi sistemdir. Kendisi bu sistemi "insanı kahraman bir varlık olarak, kendi mutluluğunu hayatının ahlaki amacı olarak, üretken başarıyı en asil faaliyeti olarak ve aklı tek mutlak olarak gören bir kavram" olarak tanımlamıştır.

Karma, Sanskrit dilinde “yapmak, eylemek, bir fiilde bulunmak” anlamındaki “kri” sözcüğünden türetilmiştir. Karma sözcüğü farklı sözcüklerle birlikte kullanılarak; karma yasası, karmik plan ve karmik telafi gibi farklı anlamlara gelen terimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Hinduizm, Budizm, Jainizm, Taoizm, Sihizm ve teozofide kullanılan bir terimdir.

Prekognisyon meydana gelecek olayların önceden paranormal olarak algılanması fenomenine Parapsikoloji'de verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Istırap</span>

Istırap, çeşitli felsefi ve dini sistemlere konu oluşturmuş, mistisizm, ezoterizm ve spiritüalizmde önem verilen ve ruhsal gelişimi sağlayıcı, öğretici niteliğiyle ele alınan bir kavramdır. Istırap konusunun işlendiği bu alanlarda, ıstırap, elin sobaya değmesi veya kesici bir aletle yaralanması gibi fiziksel bedenle ilgili maddi acılar anlamından ziyade, manevi acılara ilişkin bir kavram olarak ele alınır.

Bengi dönüş, zamanın döngüsel bir formda olduğu ve olayların bu döngüsellikte sonsuza dek yinelenmiş olduğu, yinelendiği ve yineleneceği tezini içermektedir. Friedrich Nietzsche bu düşünceyi etik anlamda oluştaki yaratıcılığın, en yüksek yaşama gücünü elde etmenin, acıyla başa çıkmanın ve Üstinsan'ı meydana getirme aracı ve koşulu olarak geliştirmiştir. Ayrıca bengi dönüş, aktif nihilizmin kendini gösterdiği güçlü sınıfın karşılaşacağı bir sorudur.

<span class="mw-page-title-main">Francisco Suárez</span> İspanyol filozof

Francisco Suárez, İspanyol Cizvit rahibi, skolastik filozof ve teolog.

İradecilik ya da istenççilik "iradeye zekâdan daha baskın rol atfeden bir metafizik veya psikolojik sistem" ya da eşit derecede "gerek evrende gerekse insan davranışlarında iradenin temel faktör olduğu öğreti". İradecilik, felsefe tarihi boyunca çeşitli noktalarda ortaya çıkmış, metafizik, psikoloji, siyaset felsefesi ve teoloji alanlarında uygulama görmüştür.