İçeriğe atla

Muhammed'in Medine dönemi

İslam peygamberi Muhammed, şehrin sıkıntı çektiği kabileler arasındaki anlaşmazlıkları karara bağlamak için şehir liderleri tarafından Medine'ye davet edilmişti. Muhammed Medine'ye hicret edip burada işleri yola koyduktan sonra 629 yılının Kasım ayında Mekke'yi fethetti.

Tarih

Olayların arkaplanı

Medine'nin on iki önemli kabilesinin temsilcilerinden oluşan bir heyet, Muhammed'i tüm toplumun tarafsız bir baş hakemi olması için davet etti.[1][2] Medine'de 620'den önce yaklaşık yüz yıldır süren ve çoğunlukla Arap ve Yahudi sakinlerinin çatışmalarını içeren bir dizi olay vardı.[2] Özellikle tüm kabilelerin dahil olduğu Buas muharebesinden sonra ortaya çıkan iddialar üzerine tekrarlanan katliamlar ve anlaşmazlıklar, kabilelerin kan davası ve dişe diş kavramlarının artık işe yaramadığını onlara açıkça gösterdi.[2][3] Medine'den gelen heyet, kendilerine ve yurttaşlarına, Muhammed'i kendi toplumlarına kabul edeceklerine ve onu kendilerinden biri olarak sayacaklarına ve onu fiziksel olarak koruyacaklarına dair söz verdiler.[4]

Hicret rotası
Muhammed'in hayatının zaman çizelgesi
Muhammed'in hayatındaki önemli olaylar, tarihler ve yerler
Tarih Yaşı Olay(lar)
y. 570 - Babası Abdullah'ın ölümü
570 0 Arabistan'ın Mekke kentindeki muhtemel doğum tarihi (12 ya da 17 Rebiülevvel)
577 6 Annesi Amine'nin ölüm yılı
583 12 - 13 Amcası Ebu Talib'le Suriye'ye gidişi
595 24 - 25 Hatice ile tanışıp evlenmesi
599 28 - 29 İlk kızı Zeyneb'le birlikte sırasıyla diğer kızlarının doğması: Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma
610 40 40 yaşındayken Nur Dağı'ndaki Hira Mağarası'nda ilk vahyi alması.
Mekke'de gizlice İslam'ı yayma girişimine başlıyor.
613 43 İslam'ın mesajını tüm Mekkelilere alenen yaymaya başlar.
614 43 - 44 Müslümanlara yönelik zulüm dönemi başlıyor.
615 44 - 45 Bir grup müslüman Habeşistan'a hicret eder.
616 45 - 46 Kabilenin boykotu başlıyor.
619 49 Kabilenin boykotu sona eriyor.
Karısı Hatice ve amcası Ebu Talib'in öldüğü Hüzün Senesi.
620 49 - 50 Miraç (Göğe yükselerek Allah'la buluşması.)
622 51 - 52 Medine'ye (Yesrib) hicret etmesi.
624 53 - 54 Bedir Muharebesi
625 54 - 55 Uhud Muharebesi
627 56 - 57 Hendek Muharebesi (Medine Kuşatması olarak da bilinir.)
628 57 - 58 Mekkeli Kureyş kabilesi ile Medine'deki Müslümanlar arasında Hudeybiye Antlaşması adı verilen 10 yıllık bir ateşkes anlaşması imzalandı.
630 59 - 60 Mekke'nin Fethi
632 61 - 62 Veda Haccı, Veda Hutbesi, Gadiri Hum olayı ve ölümü


Muhammed, takipçilerine neredeyse hepsi Mekke'yi terk edene kadar Medine'ye hicret etmeleri talimatını verdi. Kaynaklara göre Müslümanların ayrılışından paniğe kapılan Mekkeliler, ona suikast düzenlemeyi planladılar. Kuzeni ve damadı Ali'ye, suikastçıları kandırmak için yatağında uyuması talimatını verdi ve gizlice şehirden uzaklaştı.[5][6] 622 yılına gelindiğinde Muhammed, büyük bir tarım merkezi olan ve o zamanlar Yesrib olarak bilinen Medine'ye hicret etmişti.[4] Hicretin ardından Mekkeliler, Müslümanların Mekke'deki mallarına el koydu.[7]

Muhammed'in Medine'ye geldiğinde Kuba Mescidi adı verilen bir mescid inşa ettirdiği bilinmektedir.[6]

Muhammed'in Medine kabileleri arasında uzun süredir devam eden şikayetleri çözmek için yaptığı şeyler arasında, Medine Sözleşmesi olarak bilinen bir belge hazırlamak da vardı; bu belge, sekiz Medine kabilesi ile Mekke'den gelen Müslüman göçmenler arasında bir tür kardeşlik tesis ediyordu.[2][4]

Medine'de İslam'ı kabul eden ilk paganlar, büyük liderler yetiştirememiş ve diğer kabilelerin savaşçı liderlerinden sıkıntı çeken kabilelerdi. Bu yayılışı, bazı istisnalar dışında, Medine'deki müşrik halkın genel olarak İslam'ı kabul etmeye başlaması izledi. İbn İshak'a göre bunun sebebi, Medine'nin önde gelen liderlerinden biri olan Sa’d bin Muâz'ın İslam'a geçmesiydi.

Semavi topluluklarla ilişkiler

Muhammed, Mekke'de İslamı yayarken, Hristiyanları ve Yahudileri (her ikisi de "Ehli Kitap" olarak bilinir.) doğal müttefikler, İbrahimi dinlerin bir parçası ve öğretilerinin temel ilkelerini paylaşan kişiler olarak gördü. Müslümanlar da Yahudiler gibi o dönemde Kudüs'ü kıble olarak görüyorlardı. Medine Sözleşmesi'nde Muhammed, birçok anlaşmada Yahudilere bazı haklar ve özgürlükler tanıyarak onların siyasi sadakatini talep ediyordu.[8][9] Ancak bazı Yahudi kabileleri, Müslümanlarla aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle bu anlaşmalara uymadılar bazı kabilelerde din değiştirerek Müslüman oldular.[10] Muhammed'in Medine'ye hicretinden sonra Hristiyanlara ve Yahudilere karşı tutumu "ihanet deneyimi nedeniyle" değişti. Bu Norman Stillman şöyle diyor:

Hicret'ten sonra gerilimlerle dolu bu vahim dönemde, Muhammed, Medine'deki Yahudi alimlerin çelişkileriyle, alaylarıyla ve reddedilmeleriyle karşılaştığında, Medine'de Yahudi bilginleri kabul ettiği Ehli Kitap kavramı hakkında radikal biçimde daha olumsuz bir görüş benimsemeye başladı. Peygamber'in Yahudiler ve Hristiyanlar arasındaki antipatinin ve aynı dinin mensupları arasındaki anlaşmazlıkların ve çekişmelerin daha fazla farkına varmasıyla bu tutum Mekke döneminde zaten gelişmeye başlamıştı. Kur'anda bu konuda "Doğrusu bu Kur’an, İsrâiloğulları’na, üzerinde anlaşamadıkları pek çok şeyi ­açıklamaktadır."[11] denmektedir.

Kureyşlilerle yaşanan gerilimler

Bedir Savaşı

Bedir Muharebesi

Hicret'ten sonra Müslümanlar Kureyş kervanlarına saldırılar düzenlediler. Bu saldırıların birinde Müslümanlar, içinde bin deve ve yarım milyon dirhem değerinde ticari mal bulunan bir kervanı dönüş yolunda hedef almak istediler. İslam peygamberi Muhammed, bu sefer için orduyu topladı. Bedir'e giderken, Ravhâ kasabasında bir kuyunun yanında namaz kıldı; bu mekânda Mescid-i B'iri Ravhâ inşa edilmiştir.[12] Toplanan 305 kişi, Muhammed komutasında Bedir yakınlarına gelerek kervanı beklemeye başladı. Ancak kervanın lideri Ebu Süfyan, Müslümanların kervanı beklediğini öğrendi ve Mekke'ye haber yolladı. Ayrıca kervanın yolunu da değiştirdi. Müslümanların kervana saldırmaya hazırlandığı haberini duyan Mekkeliler, Ebu Süfyan'ın tehlikenin atlatıldığını haber veren ikinci mesajına rağmen Müslümanların üzerine yürümeye karar verdiler.[13] Mekkeliler, oluşturdukları 950 kişilik kuvvetle Bedir'e doğru yola çıktılar.

İki ordu karşı karşıya gelince, Arap savaşlarında bir gelenek haline gelen "er dileme" (mübareze) hadisesi için taraflar içlerinden üçer kişi seçtiler. Buna göre, İslam ordusundan Hamza, Ubeyde bin Haris ve Ali ile; Mekkelilerden Utbe, kardeşi Şeybe ve oğlu Velid karşı karşıya geldi. Her üç çarpışmayı da Müslüman savaşçılar kazandı.[14]

Er dileme hadisesinden sonra savaş başladı. Muhammed'in savaşı idare etmesi için Bedir'e hâkim bir tepede gölgelik kuruldu, burada Mescid-i Arîş inşa edilmiştir.[12] Çarpışmaların ilerleyen aşamalarında Mekkeli Kureyşliler dağılma belirtileri gösterdi; komutanları Amr bin Hişam öldürülünce de iyice dağıldılar.[15]

Uhud Savaşı

Muharebeye neden olan durumlar

Mekkeli paganlar, Bedir Muharebesi'nde (624) Müslümanlara karşı yaşadıkları büyük bozgunu unutamıyorlardı. Çünkü, Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçmiş ve Muhammed iyice güçlenmişti. Mekkeliler, Ebu Süfyan öncülüğünde ikinci bir savaşa hazırlandılar. 200'ü süvari, 700'ü zırhlı olmak üzere yaklaşık 3.000 kişilik bir ordu hazırlandı ve yola çıkıldı.[16]

Muharebe

Muhammed, iki ordunun karşılaştığı Uhud Dağı'ndaki dar bir geçidin iki tarafına okçularını yerleştirdi. Bu taktikle Mekkelilerin Uhud Dağı'nın etrafından dolaşarak Müslümanlara olası bir saldırma ihtimalini önlemek istiyordu. Okçularına, "Haber verilmeden yerinizi terk etmeyiniz!" emrini verdi.

İki tarafın kuvvetleri, Uhud Dağı eteklerinde karşılaştı. Savaşın ilk zamanlarında Müslümanların etkili taarruzlarıyla Mekkeliler geri çekilmeye başladı. Bunu gören okçular, muharebenin kazanıldığını sanarak yerlerini terk ettiler ve Mekkelilerin bıraktıkları ganimetleri yağmalamaya başladılar. Bu vaziyetten yararlanan Halid bin Velid, komutasındaki kuvvetlerle okçuların terk ettiği geçitten Müslümanlara saldırdı. Bu saldırı sonucu İslam ordusu zor duruma düştü. Çekilen Mekke ordusu geri dönüp Müslümanlara saldırdı. Müslümanlar Uhud Dağı'na doğru çekildiler. Dağa saldıran Mekkeliler, okçu atışları ile geri püskürtüldü. Mekke ordusu da kesin bir üstünlük elde edemeyip geri döndü. Müslümanların ağır kayıplarına rağmen Medine ele geçirilemedi ve İslam dini ortadan kaldırılamadı.[17]

Muharebenin etkileri

Bu muharebe İslam dünyasını ciddi anlamda sarsmıştır. Müslümanlardan Hamza bin Abdülmuttalip ve Abdullah bin Cübeyr gibi sahabeler muharebe esnasında ölmüştür.

Hendek Muharebesi

Hendek Muharebesi

Medine'nin büyük ölçüde sayıca az olan savunucuları, çoğunlukla İslam peygamberi Muhammed tarafından yönetilen Müslümanlar, Selmanı Farisi'nin önerisi üzerine bir hendek kazdılar.[18] Bu hendek, Medine'nin doğal tahkimatlarıyla birlikte, iki tarafı bir çıkmazda kilitleyerek kureyşilerin atlardan ve develerden oluşan süvarilerini işe yaramaz hale getirdi. Kureyşliler, aynı anda birkaç saldırı yapmayı umarak, Müslümanların müttefiki olan Medine Yahudileri Beni Kurayza'yı şehre güneyden saldırmaya ikna ettiler. Ancak Muhammed'in diplomasisi sayesinde bu ittifak dağıldı.

Muharebenin sonuçları

Kuşatma, Müslümanların çok az zayiat vererek taktiksel olarak rakiplerini yendikleri bir "fikir savaşı" oldu. Müslümanları yenilgiye uğratma çabaları başarısız oldu ve İslam bölgede etkili oldu. Ardından Müslüman ordusu Beni Kurayza kabilesini kuşatarak onları teslim aldı.

Yenilgi Mekkelilerin ticaret ve prestijlerinin çoğunu kaybetmelerine neden oldu.[19]

Hudeybiye Antlaşması

Hicret'in altıncı yılında (Mart 628) İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah, gördüğü bir rüya üzerine 1400-1500 Müslümanla birlikte umre yapmak için Medine’den Mekke’ye doğru harekete geçti. Hudeybiye’ye vardıklarında Muhammed’in Kasvâ adlı devesinin yere çökmesiyle Müslümanlar burada kaldılar. Mekkeliler, Müslümanların umre amacıyla Mekke'ye geldiklerini bilmelerine rağmen onları Mekke’ye sokmamaya karar verdiler. Bu amaçla Halid bin Velid kumandasında 200 kişilik bir süvari birliğini Gamîm mevkiine gönderdiler. Muhammed, önce Hırâş bin Ümeyye’yi elçi olarak Mekke'ye yolladı. Ancak elçinin Mekkeliler tarafından iyi karşılanmaması üzerine Kureyşliler arasında birçok akrabası bulunan Osman bin Affan elçi olarak gönderildi.

Mekkeliler tarafından iyi karşılanan Osman bin Affan, amaçlarının umre ziyareti olduğunu belirtmesine rağmen Mekkeliler, Müslümanların gelmesine izin vermedikleri gibi elçiye de sert tepki gösterdiler, hatta hapsettiler. Müslümanlar arasında onun öldürüldüğü haberleri yayıldı. Bunun üzerine Muhammed savaş kararı aldı ve çevresindekiler de ona sonraları "Rıdvan Ağacı", denilecek yerde biat ettiler. Kureyşliler arasında olay Rıdvan Biatı olarak duyuldu ve Müslümanlardan korkmaya başladılar. Kureyşliler Müslümanları denemek ve tepkisini ölçmek için küçük bir askerî birlik gönderdi ancak bu birlik Müslümanlarca esir alındı. Bunun üzerine Kureyşliler anlaşmaya razı oldu [20] ve Süheyl bin Amr’ı da elçi olarak gönderdiler. Yapılan tartışmalardan sonra Ali bin Ebu Talib tarafından kaleme alınan anlaşma metni Muhammed ve Mekkelileri temsilen Süheyl bin Amr tarafından imzalandı.

Maddeleri

  • Esirler karşılıksız serbest bırakılacak.[21]
  • Mekke'den bir müslüman Medine'ye gidemeyecek, Medine'ye girmeye çalışırsa geri çevrilecektir.
  • Medine'den Mekke'ye sığınan olursa geri çevrilmeyecek ve geri verilmeyecektir.
  • Müslümanlarla karşı taraf arasında 10 yıl savaş olmayacak, iki tarafın hiçbiri diğerinin malına ve canına dokunmayacak.
  • Müslümanlar bu yıl Kâbe'yi ziyaret etmeksizin geri dönecekler. Gelecek yıl üç günden fazla olmamak üzere Mekke'ye gelip Kâbe'yi ziyaret edecekler. Bu üç gün süresince Mekkeliler şehir dışına çıkacaklar.
  • Müslümanlardan Kureyş'e sığınacak olursa geri döndürülmeyecek, fakat onlardan Müslümanlara sığınanlar geri döndürülecek.
  • Müslümanlardan hac, umre ve ticaret için Mekke'ye gideceklerin canları ve malları güven altında olacak. Kureyş tarafında Mısır'a ve Şam'a gidenlerle ticarette bulunmak üzere Medine'ye gelenlerin de canları ve malları güven altında bulunacak.
  • Kureyş'ten başka diğer kabileler isterlerse Müslümanların, isterlerse Kureyş'in koruması altına girebilecek.

Mekke'nin Fethi

Muhammed, çevredeki Müslüman kabilelere de haber göndererek savaşa hazır olmalarını söyledi. Ardından yaklaşık 10.000 kişilik bir ordu kuruldu ve Muhammed, Hicret'in 8. yılında, Ramazan ayının 13. günü Medine'den yola çıktı (4 Ocak 630). Bu, o zamana kadar toplanmış en büyük Müslüman kuvvetti.

On günlük bir yolculuğun ardından Müslüman ordusu Mekke yakınlarına geldi.[22] Burada Muhammed, Mekkelilere ordunun büyüklüğünü abartı göstermek için herkese ateş yakmasını emretti. Kısa sürede 10.000'den fazla ateş yakıldı.[22] Ateşleri gören Mekkeli paganlar telaşlandı.

Ebu Süfyan, hazırlanarak hemen Müslümanların yanına gitti. Muhammed ile görüştü. Ebu Süfyan ve beraberindeki heyet, İslam'ı kabul etmiş bir hâlde şehre döndüler. Bu durum karşısında Mekke halkı, bu orduya karşı konulamayacağını kabullendi. Ebu Süfyan, Kâbe'nin avlusuna gidip Mekkelilere kendisinin İslam'ı kabul ettiğini ve teslim olmaktan başka çarelerinin kalmadığını söyleyerek kendi evlerine sığınmalarını tavsiye etti. Bu, Mekke'nin teslimi anlamına geliyordu.[23]

Muhammed, başta Ebu Süfyan olmak üzere evine sığınan birçok Mekkeliye himaye hakkı verdi. Ebu Süfyan'dan sonra Mekke'ye gelen Muhammed'in amcası Abbas da Mekkelilere benzer şeyler söyledi; onlar da Mescid-i Haram'ın içerisine veya evlerine dağıldılar.[23]

Muhammed, dört koldan aynı anda Mekke'ye girmeyi planlıyordu. Bu yüzden ordusunu dört kola ayırdı ve bölük kumandanlarına Safâ tepesinde kendisiyle buluşmalarını bildirdikten sonra onlara şu emri verdi:[24]

"Size karşı konulmadıkça, size saldırılmadıkça, hiç kimseyle çarpışmaya girmeyeceksiniz, hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz."

Muhammed hareket emri verdi ve Fetih Suresi'ni okuyarak Mekke'ye girdi.[25] Muhammed'in ordusunun 3 kolu herhangi bir direnişle karşılaşmazken, Halid bin Velid'in komutasındaki 4. kol, Mekkeli müşriklerden İkrime bin Ebu Cehil önderliğindeki küçük bir saldırıyı geri püskürttü.[26]

Muhammed, şehrin hakimiyetini ele geçirip Mekke'ye girer girmez genel af ilan edildiğini bildirdi ve Ebu Süfyan'a bildirdiği şekilde kimseye dokunulmayacağını ilan etti. Neticede, yapılan ufak tefek çarpışmalardan 2 Müslüman ölürken, karşılık veren Mekkelilerden de 13 kişi ölmüştü.[24]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Esposito (1998), ss. 17.
  2. ^ a b c d The Cambridge History of Islam (1977), ss. 39
  3. ^ "BUÂS". TDV İslâm Ansiklopedisi. 2 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Eylül 2023. 
  4. ^ a b c Alford Welch, Muhammad, Encyclopedia of Islam
  5. ^ Moojan Momen, An Introduction to Shi'i Islam: The History and Doctrines of Twelver Shiʻism, Yale Üniversitesi Basımı, ss. 5
  6. ^ a b "HİCRET". TDV İslâm Ansiklopedisi. 12 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Eylül 2023. 
  7. ^ Fazlur Rahman (1979), p. 21
  8. ^ Esposito (1998), ss.17
  9. ^ Neusner (2003), ss.153
  10. ^ Watt (1956), ss. 175-177.
  11. ^ "Neml Suresi 76-78. Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı". kuran.diyanet.gov.tr. 2 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Eylül 2023. 
  12. ^ a b Hicaz Albümü: Fotoğraflarla Kutsal Topraklar, Diyanet İşleri Başkanlığı, 2010, ISBN 975-19-3879-1
  13. ^ Hamidullah Muhammad, a.g.e., s. 34
  14. ^ Suruç Salih, a.g.e., c. 2, s. 29
  15. ^ Suruç Salih, a.g.e., c. 2, s. 35
  16. ^ Uğurlu, Nur, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nuh Yayınları. (sayfa: 205)
  17. ^ "UHUD GAZVESİ - TDV İslâm Ansiklopedisi". TDV İslam Ansiklopedisi. 3 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak 2022. 
  18. ^ The Sealed Nectar by Safi-ur-Rahman.
  19. ^ Watt, Muhammad: Prophet and Statesman, pp. 167–174.
  20. ^ Fehmü'l Kur'ân, Cilt 3, Syf. 420
  21. ^ Fehm'ül Kur'an, Cilt3, Syf 420
  22. ^ a b Uğurlu, Nur, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Nuh Yayınları.
  23. ^ a b "MEKKE - TDV İslâm Ansiklopedisi". TDV İslam Ansiklopedisi. 14 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2022. 
  24. ^ a b "MEKKE - TDV İslâm Ansiklopedisi". TDV İslam Ansiklopedisi. 14 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ocak 2022. 
  25. ^ "Sahih-i Buhari, Mekke'nin Fethi Gazası URL erişim tarihi:04 Ağustos 2008". 23 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ağustos 2008. 
  26. ^ Hamidullah, Muhammad. a.g.e. Yenişafak. s. 88. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ebu Talib bin Abdülmuttalib</span> İslam peygamberi Muhammedin amcası, Alinin babası

Ebu Talib veya tam adıyla Abdümenâf bin Abdülmuttalib bin Haşim el-Kureşi, İslam peygamberi Muhammed'in öz amcası ve dördüncü İslam halifesi Ali'nin babasıdır. Abdülmuttalib bin Haşim'in on oğlundan biridir. Muhammed'in, 8 yaşından evlendiği yaş olan 25'e kadar bakımını üstlenmiş ve onu büyütmüştür. Muhammed evlendikten sonra dahi onu koruyup kollamaya hep devam etmiştir. 619'da Mekke'de ölmüştür. Muhammed'i en iyi tanıyanlardan biridir.

<span class="mw-page-title-main">Bedir Muharebesi</span> İslam tarihinde Müslümanlar ile Mekkeli paganların yaptığı ilk savaş

Bedir Muharebesi, 13 Mart 624 tarihinde İslam peygamberi Muhammed komutasındaki Müslümanların, Mekke'nin Kureyşli paganlarla yaptığı ilk savaştır. Müslüman ordusu, Ebu Cehil'in önderlik ettiği Kureyş ordusunu savaş meydanında mağlup etmiş, Ebu Cehil de dahil olmak üzere toplam 70 Kureyşli ölmüştür. Bu muharebe, Müslümanların yaptığı ve kazandığı ilk savaştır. Savaş sonrası Kureyşlilerin başına geçen Muhammed'in kayınbabası Ebu Süfyan, Müslümanlardan intikam almak için yemin etmiş ve Kureyşli paganlar ile Müslümanlar arasındaki çatışmalar hız kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hamza bin Abdülmuttalib</span> İslam peygamberi Muhammedin amcası

Hamza bin Abdülmuttalib, İslam peygamberi Muhammed'in amcası ve süt kardeşidir. Abdülmuttalib bin Haşim'in on oğlundan biridir. Künyesi Ebu Umare ve Ebu Ya'la olup, lakâbı "Esedullah", yani "Allah'ın Aslanı"dır. Annesi Hâle, Muhammed'in annesi Âmine'nin amcasının kızıdır. Muhammed'den iki ya da dört yıl önce doğmuştur. Hicret'ten yedi yıl önce, 615'te Müslüman oldu. 625 yılında gerçekleşen Uhud Muharebesi'nde, savaş meydanında öldü.

<span class="mw-page-title-main">Ebu Süfyan</span> Kureyşli kabile lideri ve tüccar

Sahr bin Harb bilinen adıyla Ebu Süfyan, Mekke'nin fethi sırasında Müslüman olmuş ve 624-630 yılları arasında Mekke lideri. Tam adı "Ebu Süfyan Sahr bin Harb bin Ümeyye"dir.

<span class="mw-page-title-main">Uhud Muharebesi</span> İslam tarihinde Müslümanlar ile Mekkeli paganların yaptığı ikinci savaş

Uhud Muharebesi, 23 Mart 625 tarihinde İslam peygamberi Muhammed komutasındaki Müslüman ordusu ile Mekkeli Ebu Süfyan'ın ordusu arasında, Medine yakınlarındaki Uhud Dağı'nda gerçekleşen muharebedir. Muharebenin sonucunda Müslümanlar çok fazla kayıp vermiş, Muhammed yaralanmış ve en önemli sahabelerden biri olan Hamza bin Abdülmuttalib öldürülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Hâlid bin Velîd</span> Arap asker ve komutan, sahabe (y. 585–642)

Hâlid bin el-Velîd Seyfullah olarak da bilinen Arap komutan. Hudeybiye Antlaşması sonrasında Müslümanlığı seçene kadar Kureyşlilerin saflarında, İslam dinine geçtikten sonra ise İslam devletinin emrinde savaşmıştır. Kureyşlilerin Uhud Savaşı'nda yenilmemelerinde kilit rol oynamış, emrindeki süvarilere yaptırdığı manevra ile Müslümanların yenilmesini sağlamıştır. Müslüman olduktan sonra Bizans ve Sasanilere karşı zaferler kazanmıştır. Bunların en dikkat çekeni Yermük nehri kıyısında Bizans ordusunu bozguna uğrattığı savaştır. İslami kaynaklara göre katıldığı yüzü aşkın savaşta hiçbir yenilgiye uğramamış nadir komutanlardan biridir.

<span class="mw-page-title-main">Hendek Muharebesi</span> Müslümanların Mekkeli paganlar ve Yahudi Beni Kureyza kabilesine karşı yaptığı savunma savaşı

Hendek Muharebesi veya Ahzab Gazvesi, Muhammed liderliğindeki Medine'de yerleşik Müslümanlarla, birleşik Arap ve Yahudi kabileleri arasında 1 Mart - 24 Mart 627 tarihinde meydana gelmiş muharebedir.

<span class="mw-page-title-main">Mus'ab bin Umeyr</span> sahabe

Mus'ab bin Umeyr, İslam peygamberi Muhammed'in sahabesidir. Mekke'deki Kureyş kabilesinin Abdüddar boyuna mensuptur. 614 yılında İslam'ı kabul etti ve 625 yılında Uhud Muharebesi'nde öldü.

<span class="mw-page-title-main">Sa'd bin Ebû Vakkas</span> sahabe

Sa'd bin Ebû Vakkās (Arapça: سعد بن أبي وقاص ;, Cennet'le müjdelenen on sahabeden ve İslam'ı ilk kabul edenlerdendir. Ebu Bekir vasıtasıyla Müslüman oldu. Yeteneği sayesinde Raşidin kuvvetlerinde komutanlık ve elçilik gibi görevlerde bulundu. Halîfe Ömer zamanında ileri bir karakol şehri olarak Kufe'yi kurdu ve valisi oldu. Ayrıca 657'de Sasani başkenti Medain'i alan ordunun komutanıydı.

<span class="mw-page-title-main">Mekke'nin Fethi</span> Müslümanların 630da Mekkeyi ele geçirmesi

Mekke'nin Fethi, 10 Ocak 630 tarihinde İslam peygamberi Muhammed komutasındaki Müslüman ordusunun, Mekkeli Kureyşlilerin elindeki Mekke'yi fethetmesidir. Bu fetih, İslam tarihindeki en önemli olaylardan biridir. Bu fetih, Müslümanlar ile Kureyş kabilesi arasındaki yaklaşık sekiz yıl boyunca süren savaşların sonunu getirmiş ve Arap Yarımadası'nda İslam'ın yayılışını daha da hızlandırmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hudeybiye Antlaşması</span> Müslümanlar ile Mekkeli putperestler arasında 628de imzalanan barış antlaşması

Hudeybiye Antlaşması veya Hudeybiye Barışı, 628 martında Medineli Müslümanlarla Mekkeli putperestler arasında yapılan barış antlaşmasıdır. Hudeybiye ismini imzayı attıkları yakın köyün isminden almıştır. Bu antlaşma ile Mekkeliler İslam Devleti'ni hukuken tanımıştır.

Ka'b bin Eşref, Arap-Yahudi şair. Klasik kaynaklarda Ka'b'ın kentin hahamlarından birisi olduğu kaydedilmektedir. İslam öncesinde söylediği şiirlerden beş beyitlik bir parça günümüze ulaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Rabiğ Seferi</span> Muhammedin bir askeri seferi

Rabiğ Seferi, İslam peygamberi Muhammed'in bir seriyyesidir.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed'in Mekke dönemi</span> İslam peygamberi Muhammedin Mekke hayatı

İslam peygamberi Muhammed, 622 yılındaki hicrete kadar yaşamının ilk 52 yılında (570-622) Mekke'de yaşadı. Hayatının bu döneminde çobanlık ve yoğun olarak da ticaretle uğraştı. Peygamberlik ilanıyla peygamberlik görevi, Hatice bint Hüveylid ile evlenmesi ve Hatice'nin ölümünden sonra Sevde bint Zem'a ile evlenmesi bu dönemde gerçekleşmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Suudi Arabistan tarihi</span>

Suudi Arabistan tarihi, Arabistan coğrafyası ve Suudi ailesinin tarihidir. Arabistan antik dönemlerden beri Arap kabilleleri varlık göstermiştir. Dinler tarihi açısındanda önemli bir yere sahiptir. İslami hanedanlıkların birçoğu Arabistan coğrafyasında varlık göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Arap tarihi</span>

Arap tarihi, Arapların kayıtlı tarihi, Eski Arapça'nın bilinen en eski kanıtı olan MÖ 9. yüzyılın ortalarında başlar. Dini geleneksel görüş, Arapların İbrahim'in oğlu İsmail'den geldiğini ileri sürer. Suriye Çölü, ilk kabul edilen "Arap" gruplarının yanı sıra, bu topraklara yayılmış ve binlerce yıldır var olan diğer Arap gruplarının da yurdudur.

Hâtıb bin Ebû Beltea ya da İbn Ebû Beltea, Muhammed'in Mısır valisi Mukavkıs'a elçi olarak gönderdiği sahabe.

<span class="mw-page-title-main">Übey bin Halef</span>

Übey bin Halef veya tam adıyla Übey bin Halef bin Vehb el-Kureşî el-Cumahî, Mekkeli bir pagan ve İslam'ın ilk dönemlerinde Muhammed ve İslam'ın en önde gelen karşıtlarından biriydi. İslam kaynaklarında, 625'teki Uhud Muharebesi'nde Muhammed'in attığı bir mızrak sonucu ölmesi ile tanınmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Medine İslam Devleti</span> İslam peygamberi Muhammedin Medinede kurduğu devlet

Medine İslam Devleti, İslâm peygamberi Muhammed'in ve takipçilerinin Mekke'den Hicret olarak bilinen göçünü takiben Medine şehrine geldiği 622 yılından 632 yılındaki ölümüne kadar Arap Yarımadası'na egemen olan teokratik bir devletti. Medine İslam Devleti, ilk İslâm devleti ve Râşidîn Halifeliği'nin öncüsü olarak kabul edilir.

Sad bin Muaz (590-627) Medine'deki Evs kabilesinin lideri ve İslam peygamberi Muhammed'in önde gelen sahabelerinden biriydi. Hendek Savaşı'ndan kısa bir süre sonra öldü.