İçeriğe atla

Morvan sendromu

Morvan sendromu veya Morvan fibriller koresi (MFC), on dokuzuncu yüzyıl Fransız hekimi Augustin Marie Morvan'ın adını taşıyan nadir otoimmün bir hastalıktır. Morvan, uzun kasların çoklu düzensiz kasılmaları, kramplar, halsizlik, kaşıntı, hiperhidrozis, uykusuzluk ve deliryum semptomları gösteren hastaları anlatırken ilk kez 1890 yılında "La chorée fibrillaire" terimini kullanmıştır.[1] Hastalık normal seyrinde yavaş ve sinsi bir başlangıç göstererek aylar ve yıllar içinde ortaya çıkmaktadır.[2] Vakaların %10'u ölümle sonuçlanırken yaklaşık %90'ı kendiliğinden düzelmektedir.[3]

Kaynakça

  1. ^ Lee, E K; R A Maselli; W G Ellis; M A Agius (15 Haziran 1998). "Morvan's fibrillary chorea: a paraneoplastic manifestation of thymoma". Journal of Neurology, Neurosurgery, and Psychiatry (PDF). 65 (6). ss. 857-862. doi:10.1136/jnnp.65.6.857. 
  2. ^ Cottrell, D A (2004). "Sub-acute presentation of Morvan's syndrome after thymectomy". Journal of Neurology, Neurosurgery, and Psychiatry (PDF). 75 (10). ss. 1504-1509. doi:10.1136/jnnp.2003.031401. PMC 1738744 $2. PMID 15377711. 
  3. ^ Plazzi, Giuseppe; Pasquale Montagna; Stefano Meletti; Elio Lugaresi (25 Ekim 2001). "Polysomnographic study of sleeplessness and oneiricisms in the alcohol withdrawal syndrome". Sleep Medicine (PDF). 3 (3). ss. 279-282. doi:10.1016/S1389-9457(02)00014-X. PMID 14592220. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Parkinson hastalığı</span> beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığıdır

Parkinson hastalığı (PH) veya kısaca Parkinson, başlıca merkezî sinir sisteminin etkilendiği, uzun süreli bir nörodejeneratif hastalıktır ve hem motor hem de motor olmayan sistemleri etkiler. Semptomlar genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve hastalık ilerledikçe motor olmayan semptomlar daha yaygın hale gelir.

<span class="mw-page-title-main">Bağımlılık</span>

Bağımlılık, zevke neden olan madde veya davranışların artan miktarlarda tekrarlanmasıyla oluşan biyopsikososyal bir bozukluktur. Bağımlılık kavramı, psikolojide ve politikada farklı tanımlanır. Tıptaki bağımlılık genellikle "toksik madde" olarak nitelendirilen kimyasal maddelerin istismarı için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Majör depresif bozukluk</span> Düşük benlik saygısı ve normalde eğlenceli aktivitelere ilgi veya zevk kaybı ile birlikte her şeyi kapsayan düşük ruh hali

Majör depresif bozukluk, majör depresyon veya klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır. Hastalık, tıbbi teşhisi ancak bir uzman tarafından konulabilecek bir hastalıktır. Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Alzheimer hastalığı</span> günlük yaşamsal etkinliklerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulmayla karakterize edilmiş, nöropsikiyatrik belirtilerin ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalık

Alzheimer hastalığı (AH), genellikle yavaş yavaş başlayan ve giderek kötüleşen nörodejeneratif bir hastalıktır ve demans vakalarının %60-70'inin nedenidir. En sık görülen erken belirti yakın zamanda yaşanan olayları hatırlamada zorluktur.

<span class="mw-page-title-main">Nistagmus</span>

Nistagmus, bebeklik döneminde başlayabilen veya daha sonraki yaşamda edinilen istemsiz göz hareketleridir. Görmede azalmaya veya sınırlı görmeye neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Orion OB1 Birliği</span>

Orion OB1 yıldız birliği, tayf tipleri O ve B olan birkaç düzine sıcak dev yıldızdan oluşan bir yıldız grubudur. Birbirleriyle ilişkendirilmiş binlerce düşük kütleli yıldız ve bir düzine önyıldızdan meydana gelmiştir. Büyük Orion Kompleksi'nin bir parçasıdır. Görece yakınlığı ve karmaşıklığı nedeniyle üzerinde en fazla çalışılan OB birliğidir.

Katı kişi sendromu ilerleyici katılık ve sertlik ile karakterize etyolojisi belirsiz nadir bir nörolojik hastalıktır. Sertlik öncelikle gövde kaslarını etkiler ve spazmların da birlikteliği ile postural deformitelerle sonuçlanır. Kronik ağrı, bozulmuş hareketlilik ve lomber hiperlordoz genel belirtilerdir. Spazmlar şiddetli ve öngörülemeyen bir şekilde ortaya çıkabilir ve bazen kemikleri dahi kırabilecek seviyeye ulaşırlar. Hastalar bazen ses ve dokunmaya çok duyarlı hale gelirler ve bu durumlar spazmları tetikleyebilmektedir. Hastalığın kesin mekanizması belirgin değildir. SPS hastalarının, nadiren genel popülasyonda görülen glutamik asit dekarboksilaz antikorlarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu antikorların hastalığın nedeni olduğu düşünülmektedir.

Eksternal ventriküler drenaj (EVD) ayrıca ventrikülostomi veya sadece ventriküler drenaj olarak da bilinir. Sistem beyin cerrahları tarafından beyin omurilik sıvısının dolaşımının veya emiliminin bozulduğu durumlarda artmış kafa içi basıncının azaltılması için kullanılır. EVD, silikon esnek bir kataterin, yoğun bakımda hasta başında veya ameliyathanede takılması sonrası hastanın yoğun bakımda takibini gerektirir. EVD'nin amacı BOS'u dışarı boşaltmak ve kafa içi basıncın takibini sağlamaktır. EVD takılması esnasında meydana gelebilecek kanama gibi komplikasyonlar nedeniyle bu işlem tam olarak beyin cerrahisi işlemlerinin tümünün yapıldığı bir merkezde uygulanması tavsiye edilir. EVD hidrosefalinin tedavisinde kısa süreli uygulanan bir yöntemdir. Uzun dönemde hidrosefalinin düzelmeyeceği hastalarda ya direk serebral şant takılır veya EVD takılmış hastaların şantları kapalı sisteme alınır.

<span class="mw-page-title-main">Venöz sinus trombozu</span> Serebral sinusler içerisinde pıhtı oluşmasına bağlı ortaya çıkan dolaşım bozukluğu durumu

Serebral venöz sinus trombozu beyinde venöz kanı taşıyan dural venöz sinuslerde pıhtı oluşmasına bağlı ortaya çıkan dolaşım bozukluğu ve beraberinde ortaya çıkan klinik durumu tanımlamak için kullanılır. Semptomlar baş ağrısı, bulanık görme, bulantı, kusma, nöbet, tek veya çift taraflı kuvvet kayıpları, duyu kayıplarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Themistocles Zammit</span>

Sör Themistocles "Temi" Zammit CMG Maltalı bir arkeolog ve tarihçi, kimya profesörü, tıp doktoru, araştırmacı ve yazardır. 1920–1926 yılları arasında Malta Kraliyet Üniversitesi rektörüdür ve memleketi Valletta'da Ulusal Arkeoloji Müzesi'nin ilk direktörü olarak görev yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Stereotaksik cerrahi</span>

Stereotaksik cerrahi, vücuttaki küçük hedefleri bulmak ve bunlar üzerinde ablasyon, biyopsi, enjeksiyon, stimülasyon, implantasyon, radyocerrahi gibi bazı eylemleri gerçekleştirmek için kullanılan bir yöntemdir. Burada üç boyutlu bir koordinat sisteminden yararlanılarak minimal invaziv bir cerrahi müdahale uygulanmaktadır.

Akinetik mutizm, ne hareket etme (akinezi) ne de konuşma (mutizm) eğiliminde olan hastaları tanımlayan tıbbi bir terimdir. Akinetik mutizm ilk olarak 1941'de hastaların hareket etme veya konuşma yeteneğinden yoksun olduğu bir zihinsel durum olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, gözleri nesneleri takip edebilir veya ses tarafından yönlendirilebilir. Hastalar konuşma, yüz ifadeleri ve jestler gibi çoğu motor işlevden yoksundur, ancak belirgin bir uyanıklık gösterirler. Azaltılmış aktivite ve yavaşlık sergilerler ve fısıltılı tek hecelerle konuşabilirler. Hastalar genellikle muayene eden kişiye görsel bir fiksasyon gösterir, işitsel bir uyarana yanıt olarak gözlerini hareket ettirir veya sıklıkla tekrarlanan komutlardan sonra hareket eder. Akinetik mutizmi olan hastalar felçli değildir, ancak hareket etme istekleri yoktur. Birçok hasta, bir hareketi 'istedikleri' veya teşebbüs ettikleri anda, onları yapmak için bir 'karşı irade' veya 'direnç' oluştuğunu tarif eder.

<span class="mw-page-title-main">Dokunsal halüsinasyon</span>

Dokunsal halüsinasyon ya da temas halüsinasyonu, gerçek dışı bir nesne ile fiziksel bir temasın gerçekleşiyor olduğuna dair dokunsal duyusal girdilerin yanlış algılandığı bir halüsinasyon türüdür. Bu tür, omurilikte ve talamusta üretilen ve birincil bedensel-duyusal korteks (SI) ila ikincil somatosensoriyel kortekse (SII) gönderilen dokunsal duyusal nöral sinyallerin sinyallerin hatalı entegrasyonundan kaynaklanır. Dokunsal halüsiyonasyon, bazı nörolojik hastalıkların, ör. şizofreni, Parkinson hastalığı, huzursuz bacak sendromu ve deleriyum tremens gibi, nükseden semptomlarından biridir. Hayalet uzuv ağrıları çeken hasta bireyler de temas halüsiyonasyonunun bir biçimini tecrübe ettikleri düşünülür. Dokunsal halüsiyonasyonlar kokain ve alkol gibi uyaranlarca da ortaya çıkabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Zimelidin</span>

Zimelidin, pazarlanan ilk seçici serotonin geri alım inhibitörü (SSRI) antidepresanlarından biriydi. Bir piridilallilamindir ve yapısal olarak diğer antidepresanlardan farklıdır.

Geçici global amnezi (TGA), eski anılara erişimde bir dizi sorunla birlikte kısa süreli belleğin geçici ama neredeyse tamamen bozulması olan nörolojik bir bozukluktur. TGA durumundaki bir kişi, başka hiçbir bilişsel işlev bozukluğu belirtisi göstermez, ancak yalnızca bilincin son birkaç anını ve muhtemelen bireyin geçmişinin çocukluk, aile veya belki de ev gibi derinden kodlanmış birkaç gerçeğini hatırlar.

Fonksiyonel nörolojik bozukluk veya kısaca FND, hastaların zayıflık, hareket bozuklukları, bayılma gibi duyusal ve nörolojik semptomlar yaşadığı bir durumdur. Fonksiyonel nörolojik bozuklukların semptomları klinik olarak tanınabilir, ancak herhangi bir organik hastalık ile ilişkili değildir. Fonksiyonel nörolojik bozuklukların alt grupları, fonksiyonel nörolojik semptom bozukluğu (FNsD), konversiyon bozukluğu ve psikojenik hareket bozukluğu/ epileptik olmayan nöbetleri içerir. Tanı, bir nörolog konsültasyonu sırasında muayenedeki pozitif belirti ve semptomlara dayanarak konur. Fizyoterapi, özellikle motor semptomları olan hastalar için yararlıdır ve bilişsel davranışçı terapi ise dissosiyatif atakları olan hastalarda daha çok etkilidir.

Psikolojide logore veya logorrhoea aşırı söz ve tekrarlamaya neden olan ve tutarsızlığa neden olabilen bir iletişim bozukluğudur. Logore bazen akıl hastalığı olarak sınıflandırılır, ancak daha yaygın olarak akıl hastalığının veya beyin hasarının bir belirtisi olarak sınıflandırılır. Bu rahatsızlık sıklıkla Wernicke afazisinin bir belirtisi olarak rapor edilir; beynin dil işleme merkezindeki hasar ben-merkezli konuşmada zorluk yaratır.

Dürtü kontrol bozukluğu (ICD), dürtüsellik ile karakterize edilen bir psikiyatrik bozukluklar sınıfıdır. Maddeyle ilişkili bozukluklar, davranışsal bağımlılıklar, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, otizm spektrum bozukluğu, fetal alkol spektrum bozuklukları, antisosyal kişilik bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu ve bazı duygudurum bozuklukları dahil olmak üzere pek çok psikiyatrik bozukluk dürtüsellik özelliği taşır.

<span class="mw-page-title-main">Büyülü düşünme</span>

Büyülü düşünme veya batıl inançlı düşünme, aralarında makul bir nedensellik bağı olmamasına rağmen, özellikle doğaüstü etkilerin bir sonucu olarak, ilgisiz olayların nedensel olarak bağlantılı olduğuna dair inançtır. Örnek olarak, kişisel düşüncelerin dış dünyayı harekete geçmeden etkileyebileceği ya da nesnelerin birbirlerine benzemesi veya geçmişte birbirleriyle temas etmiş olmalarından dolayı nedensel olarak bağlantılı olması gerektiği fikri gösterilebilir. Büyülü düşünme, hatalı bir düşünce türüdür ve geçersiz nedensel çıkarımların yaygın bir kaynağıdır. Bağlılık nedenselliği ifade etmez ifadesinin belirttiğinin aksine büyülü düşünce için olayların birbiriyle ilişkili olması gerekmez.

<span class="mw-page-title-main">Abdallat–Davis–Farrage sendromu</span>

Abdallat–Davis–Farrage sendromu, deri anormallikleri ile birlikte görülen merkezi sinir sistemi hastalığı olan bir fakomatoz formudur. Bu sendrom, bireyin genetiğine veya algılanan renge göre anormal olan olağan dışı deri pigmentasyonu ile karakterize edilir.