İçeriğe atla

Moren

Ansel Adams tarafından 1941 yılında kaydedilen Rocky Dağları'ndaki Moren görüntüsü.

Moren veya buzultaş (Fransızca: moraine, Almanca: Moraene), doğrudan doğruya buzulların ilerlemesi veya gerilemesi sırasında, buzulun taşıyarak oluşturduğu tabakalaşmamış depolara genel olarak verilen bir terimdir. Glasiyal koşullar ve süreçler ile taşınan ya da biriktirilmiş olan malzemenin her tanesine moren adı verilir.

Moren, buzulun zeminden veya yamaçlardan kopardığı parçalar ile buzulun üzerine yamaçlardan düşen veya çığlarla yuvarlanan maddelerden oluşur. Moren depoları taş, toprak, kum ve çakıl boyutundaki irili ufaklı, genellikle de köşeli malzemeden oluşur. Bunların içine yer yer küçük kaya ve blok parçaları da karışmış olabilir. Bütün bu malzeme düzensiz yığılmış bir depo görünümündedir ve herhangi bir tabakalaşma göstermezler.[1]

Moren türleri

Taban morenleri

Taban moreni Gainesville, New York

Gerek vadi buzulları gerekse örtü buzullarında yaygın olarak görülen morenlerdir. Buzulun büyüklüğüne, anakayanın özelliğine bağlı olarak değişmekle beraber, %30 oranında kil ve kumdan meydana gelirler. Bununla birlikte, içlerinde yer yer kaya ve blok büyüklüğündeki malzemeye de rastlanır. Taban morenleri biriktirme sonucu drumlin adı verilen yer şekillerini oluştururlar. Az eğimli yamaçlar veya düzlüklerde biriken taban morenleri, düzenli bir dağılım ve ardalanma göstermeyen buzul depolarını oluştururlar.

Buzulun ilerlemesi ya da geri çekilmesi sırasında, tabanında bir örtü oluşturacak şekilde, taşınmış enkaz malzemelerin birikmesiyle oluşur. Basal tillinin üstüne yer alırlar. Buzulun çekilmesi sonrasında ablasyon morenleri ile karışırlar. Bu yüzden çoğu kez taban moreni depoları basal till, taban moreni, ablasyon moreni gibi buzul yüklerini içerir, ayrım yapmak zordur. Bu malzemelerin tümüne birden taban tilli adı verilir.

Buzulun aşındırma ile oluşturduğu yükü genellikle ana kaya malzemeleridir. Buzulun taban kısmında bulunan taban morenlerini heterojen yapan unsurlar ise çoğunlukla rüzgâr ile taşınan veya çevreden kar veya yamaçlardan enkaz çığları ile buzula katılan malzemelerdir. Taban morenlerinin tekstüründe iri çakıldan kum boyutuna küçülen tanelerin miktarında düzenli bir azalma trendi görülmektedir.

Taban moreni depolarının tekstür ve strüktüründeki çeşitlilik kalınlık ve yüzey engebeliliği konularında da dikkate geçer. Yüzey engebeliliği ana kaya engebeliliğinden kaynaklanabileceği gibi ayrıca biriken morenlerin depo kalınlıkları ile de ilgilidir. Ana kaya yüzey engebeliliği belirgin topoğrafik değişikliklere sahipse, bu topoğrafik özellik moren birikimini kontrol eder. Moren deposunun kalınlığı ve buzulun yüzeyinde ve içinde bulundurduğu yükü de bu konuda etkili olan bir diğer faktörlerdir.

Buzul vadilerinin tabanlarında morenlerin belirli bir düzene sahip olmayan karmaşık tepe, sırt ve çukurlardan oluşan depolanma şekillerine sıklıkla rastlanır. Düzensiz moren depolarına İskoçya'da “hummocky” adı verilir.

Glasiyal depolardaki çukurlarının bir başka örneği ise tabakalı glasiyal depolar içinde meydana gelen çökme çukurlarıdır (çanak) (İngilizceː kettle).

Buzul depoları üzerindeki çanak şekilli çukurluklara Anglo Sakson ülkelerinde kettle, Baltık ülkelerinde ise söl adı verilir. Eğer erime ve çökme yolu ile meydana gelen bu çanağın tamamı veya bir kısmı su tablasından daha derinde ise çanağın içi su dolar ve kettle gölü oluşur.

Drumlin (hörgüç kaya)

Taban morenleri, buzulun ortadan kalkmasıyla yükseltileri yer yer 10 m'yi bulan tepeciklerden oluşan dalgalı bir topoğrafya meydana getirirler. Örtü buzullarının geliştiği sahalarda bu morenler binlerce kilometrekarelik bir alan (Örneğin Kanada'da) kaplarlar ve drumlin denilen özel topoğrafyanın ortaya çıkmasını sağlarlar. Bu topoğrafya kaşık tersine benzeyen asimetrik sırtlar ve tepelerle oluşur. Uzunlukları 800 ila 2000 m, genişlikleri ise 300 ila 400 m arasında değişir. Bu sırtların eğimi, buzulun geldiği yönden başlayarak uzandığı yöne doğru artar.[2]

Yan morenler

Aşınma ve çığ yoluyla vadi duvarlarından buzulun ucuna dek sürüklenen ve buzul gerilemesiyle bir sırt uzantısı biçiminde çökelen döküntü malzemeden oluşur. Tabakasız birikim şekillerinden biri olan yan moreni depoları karakteristik olarak vadibuzulları tarafından oluşturulur. Buzul vadisinin her iki yamacı boyunca, buzula paralel uzanan ve morenlerden meydana gelen çizgisel sırtlar şeklindeki morfolojileri, yan moren depolarının karakteristik şekilsel özellikleridir. Yan moreni depolarını oluşturan malzeme birikimi büyük oranda; buzulun içinde bulunduğu vadinin her iki yamacında, özellikle fiziksel parçalanma ile meydana gelen enkazın yer çekimine bağlı olarak hareket edip buzul kenarında toplanması ve ayrıca kısmen de buzul tarafından yataktan enkazın koparılması ile gerçekleşir.[3]

Orta morenler

İki buzul akıntısının kesişmesiyle uzun, ince bir hat ya da kuşak biçiminde biriken döküntülerden oluşur. Ortaya çıkan moren, birleşen iki buzulun ortasında yer alır. Orta morenler, kabaca buz hareketinin yönü doğrultusunda bir sırt biçiminde çökelir.[2] Orta

moreni depoları da yan moreni gibi vadi buzullarının karakteristik birikim şekillerindendir. İki vadi buzulunun birleşmesi halinde, birleşen buzulların birbirine yakın yamaçlarındaki yan morenleri bu birleşme ile buzulun ortasında ve büyük kısmı buzulun yüzey ve yüzeye yakın kesiminde kalırlar. Böylece; eski yan morenler, yeni orta morenleri durumuna gelmiş olurlar. Orta morenlerin bir diğer özelliği ise konumlarının; yan morenleri gibi buzul ilerleme istikametinde olup, vadinin her iki yamacına kabaca paralel şekilde vadiboyunca olmasıdır.

Lois Gölü üzerindeki morenler (Alberta, Kanada)

Cephe morenleri

Buzulun sona erdiği dil kısmında yer alan morenlerdir. Bunlar tek sıra halinde bulunabilecekleri gibi birden fazla sıralar halinde de görülebilirler. Cephe morenlerinin yükseltileri farklıdır. 40–50 m yüksekliğinde olanları bulunduğu gibi, 5–10 m'lik yüksekliğe sahip olanları da vardır. Değişik boyuttaki malzemeden oluşurlar.[3] Örtü buzullarının kenarlarında, dağ buzullarının ise vadi buzulu, sirk buzulu veya diğer türlerinin hareket istikametlerine göre ön kısımlarında bulunan ve moren sırtlarından oluşan buzul biriktirme şekillerine Cephe Moreni Depoları adı verilir.

Cephe moreni depoları şekilsel olarak, kabaca kavisli çizgisellik gösteren buzul birikinti sırtlardır. Bu depoların hacimsel büyüklükleri; buzulun yükü, ne süre ile orada sabit kaldığı ve buzulun büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Buzulun ilerlemesi ya da gerilemesi sırasında meydana gelen duraklamalar cephe moreni depolarının oluşmasına fırsat verir. Bir cephe moreni deposunun buzulun ilerlemesi sırasında mı yoksa gerilemesi sırasında mı oluştuğunu anlamak mümkündür. Cephe morenlerinin özellikle oluşum şekillerini dikkate alarak şu şekilde sınıflamak mümkündür:

  • İtilme morenleri
  • Nihai morenler
  • Çekilme morenleri

a. İtilme moreni depoları: Buzulun; mevsimlik ya da daha uzun süreli ilerlemesi ve gerilemesi sırasında farklı kökenli suya doygun tabansal till depoları, tabanındaki kil, silt gibi ince taneli malzemeler ve kısmen de önündeki ayrışma ürünü enkaz malzemeyi iterek, öteleyerek yığmak sureti ile cephe moreni depolarının bir türünü oluşturur.

b. Nihai moreni depoları: Genellikle buzul önü arazisindeki sediment malzemesi olan farklı boyutlardaki irili-ufaklı taneli malzemelerden, glasiyo-flüviyal kökenli elenmiş sedimentlerden, kütle hareketi enkazı ve az da olsa tabansal tillden oluşur.

Ablasyon morenleri

En belirgin şekilde dağ buzullarında görülen moren deposu türüdür. Buzulların erimesi ile birlikte buzul yükünün taban morenleri üzerine birikmesi ile meydana gelir. Düşey kesiti incelendiğinde ağırlıklı olarak ince taneli malzemelerden oluşan taban yükü üzerine, daha çok kenarlı köşeli olan buzul içi ve yüzey yükünün düzensiz olarak geldiği bir strüktür gözlemlenir. Bu anlamda tekstür farklılığı da dikkat çekicidir.

Ablasyon moren depoları; öncelikli olarak buzul yüzey yükü olmak üzere ayrıca buzul içi yükü ve buzul altı (taban) yüklerinden oluşur. Ablasyon moren deposunun birikimi, durağan buzul yükünün depolanması ile gerçekleşir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Karadoğan, Sabri. "Glasyal Jeomorfoloji" (PDF). Erişim tarihi: 19 Nisan 2013. []
  2. ^ a b Emrullah, Güney (2011). "Yerbilim II". 
  3. ^ a b İzbırak, Reşat (1977). "Sistematik Jeomorfoloji" (PDF). Harita Genel Müdürlüğü Yayınları. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Nisan 2013. 
  • TUROĞLU, H. 2011. Buzullar ve Buzul Jeomorfolojisi (Birinci Baskı), ISBN 978-975-9060-82-4, Çantay Kitabevi, İSTANBUL.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Buzul</span> büyük kar ve buz kütlesi

Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen hemen her kıtada buzullara rastlanır. Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında 0° enlem çevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°) 1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.

<span class="mw-page-title-main">Kaçkar Dağları</span> Türkiyenin kuzeyinde, Doğu Karadeniz sahili boyunca uzanan bir dağ sırası

Kaçkar Dağları, Türkiye'nin kuzeyinde, Doğu Karadeniz sahili boyunca uzanan bir dağ sırası. Kuzey Anadolu Dağları'nın doğudaki bölümünü oluşturur. Doğusundaki birçok zirvesi 3500 m üzerindeyken, batı kesimi 2000 m yüksekliğe kadar ulaşır. En yüksek noktası olan Kaçkar Kavrun Dağı 3932 m yüksekliktedir. 1994 yılında Kaçkar Dağları Millî Parkı tesis edilmiştir. Millî parkın büyük bir bölümü Rize ili Çamlıhemşin ilçesi sınırları içinde, küçük bir bölümü de Artvin ili Yusufeli ilçesi sınırları içinde kalmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Esker</span>

Esker, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın geçmişte buzullarla kaplı olan bölgelerinde bulunan kum, çakıl ve buzultaş katmanlardan oluşan uzun, yılankavi çökelti yığınlarına verilen addır. İrlandaca eiscir kelimesinden gelmektedir. Çok uzun olabilen eskerler Demiryolu setlerine benzer.

<span class="mw-page-title-main">Vadi</span> coğrafyada tepeler arasındaki alçak alan

Vadi ya da koyak, akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan ve birkaç kilometre ile binlerce kilometre arasında olabilen coğrafi alandır. Kısaca vadi, iki dağın arasında zamanla oluşan çukurluktur. Vadiler, akarsuların yaptığı aşınmayla yanlamasına, derinlemesine gelişir. Genellikle dağ ya da tepelerle çevrelenirler.

<span class="mw-page-title-main">Mescit Dağı</span>

Mescit Dağı, Erzurum ili sınırları içinde yer alan ve Türkiye'nin 3000 metrenin üstündeki dağlarındandır. 3255 metrelik zirvesi ile Çoruh Nehri'nin çıktığı dağ olan Mescit Dağı, Erzurum şehir merkezinin kuzeyinde yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Karçal Dağları</span> Artvin ili sınırları içinde kalan dağ silsilesi

Karçal Dağları veya Karaçal Dağı veya Karçhali Dağı, Türkiye'nin kuzeydoğu ucunda, Artvin ili sınırları içinde kalan dağ silsilesidir. Karçal veya Karaçal adı, Gürcüce "Karçhali"den değişime uğramıştır ve Karçhali (კარჩხალი) "çıplak dağ", "kayalık dağ" anlamına gelir. Karçhali Vadisi ile Karçhali Deresi adını bu dağdan alır.

<span class="mw-page-title-main">Geyik Dağları</span>

Geyik Dağları, Antalya'nın kuzey doğusunda Dedegöl dağlarının en kuzey noktasından başlayarak Taşeli Platosu'na kadar uzanan Batı Torosların Orta Toroslarla bağlandığı noktada bulunan sıradağlar. Bu sıradağların kuzeye bakan tepe yamaçlarında yaz aylarında dahi kar bulunur. Geyik dağları dizi halinde Konya, Karaman ve Antalya illeri arasında bir sınır çizgisi çizerler. Geyik Dağları'nın en yüksek tepesi Antalya'nın Gündoğmuş ilçesi'nin kuzey doğusunda bulan Geyik dağı tepesi 2877 metredir. Dikkate değer bir diğer zirvesi ise yine Antalya’nın Gazipaşa ilçesinin doğu-kuzey doğu istikametinde bulunan Sarıtaş Tepesi ise 2339 metredir.

Set gölleri, akarsu vadisi, koy, körfez ve tektonik çukurların ön kısmının herhangi bir doğal setle kapanmasıyla oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Dedegöl Dağı</span>

Dedegöl Dağı, Isparta'nın doğusunda Yenişarbademli ilçesi sınırı içerisinde 2.992 m. yüksekliğiyle Isparta ilinin en yüksek dağıdır. Anamas Dağı olarak da bilinmektedir. Bilinen 15 km uzunluğuyla Türkiye'nin en uzun mağarası olan Pınargözü Mağarası da bu dağ içerisinde yer alır. Dedegöl Dağı, Batı Toroslar orojenik kuşağı içinde yer alan ana hatlarıyla güneyden kuzeye ve kuzeybatıya doğru uzanış gösteren en yüksek noktası 2992 m olan bir dağdır. Kuzey güney doğrultusunda yaklaşık 12 km uzunluğa, doğu-batı doğrultusunda ise 5–6 km genişliğe sahiptir. Doğa Derneği'nin yayınladığı Önemli Doğa Alanları araştırmasına göre Dedegöl Dağları'nın sınırları doğuda Beyşehir Gölü, kuzeyde Belceğiz köyü ve Sarıidris beldesi, batıda Aksu ilçesi ve güneyde Emerdin Dağı ile Köprüçay Vadisi'nden oluşmaktadır. Dedegöl Dağı, tektonik olarak Türkiye'nin en aktif alanlarından biri olan “Isparta Açısı” içinde, bu alanının doğu kesiminde yer almaktadır. Dağın en yüksek noktası Dedegöl Tepe zirvesidir. Kartal Tepe, Karçukur Tepe dağın diğer yüksek tepeleri arasındadır.

<span class="mw-page-title-main">Sander düzlükleri</span>

Sander düzlükleri ya da Sander ovaları bir kumul veya çukur olarak da adlandırılan bir buzulun ucundaki eriyik suyla yıkanan buzul çökeltilerinden oluşan düz ovalardır. Buzul aktığı zaman alttaki kaya yüzeyini, ezerek enkazla birlikte taşır. Buzulun burnundaki eriyen sular, büyük kayaların tortul yükünü Sander düzlüğü üzerine taşır ve daha küçük parçacıklar çökmeden önce daha fazla yol alırlar. Buzullardan çıkan aşırı derecede sediment yüklü akarsuların taşımış oldukları malzemeyi, buzuldan belirli bir mesafe uzaklıkta birikmesiyle oluşurlar. Daha çok kum, çakıl gibi küçük unsurlu malzemeden oluşur. Buzul devirleri, stadial ve fazların sayısına göre birden fazla düzlük halinde gelişebilirler. İnterglasyal dönemlerde yarılırlarsa taraçalar haline de dönüşürler. İzlanda'da Jeotermal aktivitenin buzulların erimesini hızlandırması ve çökeltilerin eriyik suları hızlandırması nedeniyle sander düzlükleri yaygın görülür.

<span class="mw-page-title-main">Denizaltı kanyonu</span>

Denizaltı kanyonu, okyanusların kenar kısımlarındaki diplerde, bir kısmı sığ, enine profilleri V şeklinde olan, bir kısmı da çok derin şeklinde yarılmış dik yamaçlı vadilere denilmektedir.

Teras , akarsu vadi yamaçlarında, deniz ve göl kıyılarında, eğim kırığının üzerindeki düz veya hafif eğimli alan. Değişik alanlarda ve değişik nedenlerle oluştuklarından sınıflandırma yapılmıştır. Terasa benzeyen fakat sadece üst üste sert ve yumuşak kayaların farklı aşınmasından oluşan şekle sözde taraçalar denir. Menderesli nehirlerin kenarlarında polijenik taraçalar) oluşur. Dalga aşındırmasıyla abrazyon taraçaları, vadi kenarlarında eski kum çakıl depolarına akarsu taraçaları, falezlerin üstünde çakıl kum depolanan yüzeylere deniz taraçaları denilir.

<span class="mw-page-title-main">Kaçkar Dağları Millî Parkı</span>

Kaçkar Dağları Millî Parkı büyük bölümü Rizenin Çamlıhemşin ilçesinde, bir bölümü Erzurum ve Artvin illerine uzanan millî park. 51.550 hektarlık mili park Fırtına Deresi ile Hemşin Deresi arasında yer alan Kaçkar Dağları üzerinde kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Buzul jeomorfolojisi</span>

Buzullar kendi ağırlığı altında yavaş yavaş hareket eden sıkıştırılmış kardan oluşan büyük buz kütleleridir. Buzullar şekillerine ve altındaki topoğrafyaya göre; örtü ve küçük örtü (takke) buzulları ve şelf buzulu olarak sınıflandırılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Dış kuvvetler</span>

Dış kuvvetler; akarsular, rüzgârlar, yer altı suları, buzullar, dalgalar ve akıntılar gibi çeşitli etmenlerin Dünya'yı şekillendirmesidir. Bu etmenler atmosfer kökenli olup enerjilerini güneşten alırlar. Dış kuvvetler, iç kuvvetlerin etkisiyle oluşan yüksek yerleri aşındırarak deniz seviyesine indirmeye çalışır. Dünyanın şekillenmesinde iç ve dış kuvvetler değişim halindedir, bu değişim uzun bir zaman aralığını kapsadığından insanlar tarafından gözlenme şansı yoktur.

Bingöl Dağları , Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan kalkan şekilli sönmüş yanardağ. Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı dağ KB-GD uzanışlıdır. Yüksekliği 3193 m, uzunluğu 50–55 km, genişliği 30–35 km, alanı 1500 km2'dir. Dağ adını Pleistosen buzullaşması ile oluşan göllerin çokluğundan alır. Dağın 1/3'ü Bingöl topraklarında kalanı Muş ve Erzurum topraklarında bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Moren set gölü</span>

Moren set gölü, buzulların biriktirdiği tortular olan morenlerin bir çukurluğun önünü kapatması ile oluşan set gölleridir. Buzul gölü buzulun aşındırdığı çanağa su dolması ile oluşurken, bu göllerde etkili olan morenlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Sediment taşınması</span>

Sediment taşınımı; katı madde taşınımı, tortu taşıma, katı parçacıkların (tortu) hareketidir. Tipik olarak tortu üzerinde etkili olan yerçekimi kombinasyonu ve/veya tortunun sürüklendiği sıvının hareketi nedeniyle meydana gelir. Tortu taşınması, parçacıkların kırıntılı kayaçlar çamur veya kil; sıvı hava, su veya buzdur. Yerçekimi kuvveti, parçacıkları dinlenmekte oldukları eğimli yüzey boyunca hareket ettirir. Sıvı hareket nedeniyle tortu taşıma, nehirler, akıntılar ve gelgit nedeniyle su, okyanuslar, nehirler, denizler ve diğer organları oluşur. Ulaşım, buzulların akarken ve rüzgarın etkisi altındaki karasal yüzeylerden de kaynaklanır. Sadece yerçekimi nedeniyle tortu taşınması, genel olarak eğimli yüzeylerde, tepeler, eğilimli yüzeyler, uçurumlar ve kıta sahanlığı - kıta eğim sınırı dahil olmak üzere meydana gelebilir.

<span class="mw-page-title-main">Enkaz Akışı</span>

Enkaz akışları, su yüklü toprak kütlelerinin ve parçalanmış kayaların dağ kenarlarından aşağıya doğru koştuğu, akarsu kanallarına aktığı, nesneleri yollarına sürüklediği ve vadi tabanlarında kalın, çamurlu tortular oluşturduğu jeolojik olaylardır. Genellikle kaya çığları ve diğer heyelan türleriyle karşılaştırılabilir yığın yoğunluklarına sahiptirler, ancak yüksek gözenek sıvısı basınçlarının neden olduğu yaygın çökelti sıvılaşması nedeniyle, neredeyse su kadar akışkan bir şekilde akabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Sirk Buzulu</span>

Dağların tepesinde ve yüksek yamaçlarda, küçük çanakların içinde yeni oluşmaya başlayan buz türü, "çanak buzu" olarak bilinir. Çanak buzu, suyun buzlaşma sıcaklığının altındaki sıcaklıklarda, havadaki nem oranının yüksek olması nedeniyle oluşur. Çanak buzu, dağların yamaçlarında oluşur Bu noktaların sıcaklığı, düşük olur ve bu da suyun buzlaşma sıcaklığının altında kalmasına neden olur.