İçeriğe atla

Mordehay Vanunu

Mordehay Vanunu (14 Ekim 1954) (vaftiz adı: John Crossman). 1986 yılında İngiliz Sunday Times gazetesine İsrail'in gizli nükleer silah programını açıklamasının ardından 30 Eylül 1986 tarihinde Roma'da Mossad ajanlarınca bayıltılarak İsrail'e kaçırılan ve vatana ihânet suçundan yargılanıp 18 yıl hüküm giyen İsrailli nükleer teknisyen.

Aşkelon cezaevinde 18 yıl hapis yatan Vanunu, 21 Nisan 2004 tarihinde serbest bırakıldı.

Mordehay Vanunu 2009

Hayatı

Vanunu, 1954 yılında Sefarad Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak Fas'ta doğdu. Vanunu'nun babası bir haham idi. 1963 yılında Vanunu'nun ailesi, Fas'ta Yahudi düşmanlığının yaygın olduğu bir dönemde dönüş yasası sayesinde İsrail'e göç etti. O dönem dokuz yaşında olan Vanunu'nun dört erkek ve bir kız kardeşinin yanı sıra İsrail'de altı kardeşi daha bulunuyordu. Ailesi Beerşeba'ya yerleşen Vanunu, radikal Ortodoks Yahudilik bir ilkokula yazıldı. Daha sonra Bnei Akiva Yeshiva lisesine girdiyse de eğitimini orada tamamlamadı. 1971 yılında İsrail Savunma Kuvvetleri'nde göreve çağrıldı. Vanunu, 1973 Arap-İsrail Savaşı'na tanık oldu ve 1974 yılında görevini tamamlandıktan sonra, Tel Aviv Üniversitesi'nde fizik eğitimi almaya başladı. İki sınavında yaşadığı başarısızlığının ardından üniversitedeki ilk yılının bitimiyle üniversiteyi bıraktı.

İsrail'in güneyinde dokuz yıl Dimona nükleer santralinde görev yaptı. Vanunu, 1986 yılında İngiliz Sunday Times'la irtibat kurdu ve Dimona'da çalışan bir teknisyen olduğunu ve bazı şeyleri açıklamak istediğini söyledi. İsrail'in Dimona nükleer reaktörüyle ilgili fotoğraf ve bilgileri İngiliz Sunday Times gazetesine sızdıran Vanunu, o sıralar Londra'da tanıştığı ve samimi bir arkadaşlık kurduğu Cheryl Bentov (‘Cindy’ kod adı) adlı istihbarat görevlisi tarafından beraber Roma'ya gitmeye ikna edildi. Cheryl Bentov tarafından ikna edilen Vanunu, Sunday Times'ta haberin çıkmasından kısa bir zaman önce aldatılarak götürüldüğü Roma'da İsrail gizli servisi tarafından bayıltılıp kaçırıldı. Gazete haberi 5 Ekim 1986'da "Revealed: The Secrets of Israel's Nuclear Arsenal" ("İsrail'in Nükleer Silahları Hakkında Bilinmeyenler Ortaya Serildi") manşetiyle yayınladı.[1] Vanunu, İngiliz Sunday Times gazetesine İsrail'in güneyinde dokuz yıl görev yaptığı Dimona nükleer santraliyle ilgili bilgi sızdırdığı gerekçesiyle 1986 yılında vatana ihanet ve casusluk suçlarından ötürü 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.[2] Vanunu, hapis hayatının uzun bir zamanını diğer mahkûmlardan izole edilerek tek başına bir hücrede geçirdi. Hristiyanlığı seçen Vanunu, 1997'de 42 yaşındayken Amerikalı Nick and Mary Eoloff çiftinin yasal himayesine girdi. Mary Eoloff, Vanunu hakkındaki ilk izlenimlerini: "O kadar yaşlı gibiydi ki, onu gördüğümde, böyle görüşmemizin insanlık dışı olduğunu düşündüm. Akvaryumdaki bir balık gibiydi" sözüyle aktarmıştır.

"Dimona: The Third Temple? The Story Behind the Vanunu Revelation." kitabının yazarı Mark Gaffney'in anlattıklarına göre, Vanunu'nun ilk ayları küçük karanlık bir odada geçti. Yerdeki bir şiltenin üzerinde kâh uyuyarak, kâh uyanık; sorgulanarak. Sorgulayanlar Vanunu'nun kimliğini gizlemek istiyordu. Bıyık bırakmaya, akıl hastalarının giydiği tipte bir kep giymeye zorlandı. Adını bile değiştirmeye çalıştılar: "David Enosh".

Notlar:

  • İsrail'de Dimona'daki "Negev Nükleer Araştırma Merkezi"nin kuruluşuna Fransız yardımıyla 1958'de başlandı. 60'larda Dimona'da nükleer silah çalışmaları yapıldığı anlaşıldığında ABD İsrail'den inceleme yapılmasına izin vermesini istemiş, İsrail, incelemenin uluslararası bir kuruluş değil ABD tarafından ve önceden haber verilerek yapılması şartıyla izin vermişti. ABD ekiplerinin Dimona'daki çalışmaları çok geçmeden herhangi bir sonuç alınamadan durma noktasına geldi. İnceleme ekipleri İsrail'in Dimona'da sadece belirli yerleri incelemeye olanak tanıdığından, istedikleri gibi çalışamadıklarından yakınıyorlardı. Çalışmalar 1969'da tamamen durdu.
  • ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albrigght, Eoloff'ların Vanunu'nun serbest bırakılması için yaptığı başvuruya, "İsrail'in iç işlerine karışamayız" diye cevap vermişti.
  • Nick ve Mary Eoloff, "Pax Christi" adlı bir grupta yer almış insanlar. Nükleer silahlanmaya, ABD'nin Latin Amerika ülkelerine müdahalesine karşı çıkmışlar. Mary altı kez göz altına alınmış..
  • MSNBC, 2003 başlarında İsrail'deki "sratejik silah" üretim merkezlerini interaktif bir haritayla birlikte haber yaptı. Habere göre, İsrail'in güneyindeki Dimona'da "tekstil fabrikası" olarak gösterilen yerde, "Dimona Center"da yılda 40 kg silah sınıfı ("weapon grade") plütonyum üretiliyor. En az 10, belki 20 yıldır. Tesis Amerikan hava savunma sistemleri tarafından korunuyor. Dimona kasabasından 14 km, Ürdün sınırından 40 km uzaklıktaki tesiste üretilen silahlarla İsrail'in bugün 100 - 200 nükleer silaha (bir nükleer silahta 4 kg plütonyum kullanıldığından hareketle) sahip olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca Dimona'da şimdiye kadar 170 kg "Lityum-6" ve 220 kg "Lityum-6 Döteryum" üretildiği tahmin ediliyor. Bir termo-nükleer silah için bu maddeden yaklaşık 6 kg gerekiyor. Yani İsrail'in elinde şu anda 35 adet termo-nükler silah olabilir.[3]

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "Vanunu: Israel's nuclear telltale". 8 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2012. 
  2. ^ İsrail mahkemesine göre Vanunu hala tehlikeli[]
  3. ^ National Catholic Reporter'in 24 Kasım 2000 tarihli sayısı

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İran'ın nükleer programı</span>

İran'ın nükleer enerji elde etmek için başlattığını söylediği, ancak başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin nükleer silah üretmek için başladığını iddia ettiği proje.

<span class="mw-page-title-main">Charles de Gaulle</span> 18. Fransa cumhurbaşkanı

Charles André Joseph Marie de Gaulle, Fransız asker ve siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Manhattan Projesi</span> ilk atom bombasının üretilmesini içeren bir araştırma ve geliştirme projesi

Manhattan Projesi, II. Dünya Savaşı sırasında ilk nükleer silahların üretimini gerçekleştirmek için yürütülmüş bir araştırma ve geliştirme projesiydi. Proje, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Birleşik Krallık ve Kanada ile iş birliği içinde gerçekleştirildi. 1942'den 1946'ya kadar ABD Ordusu Mühendisler Birliği'nden Tümgeneral Leslie Groves'un projenin yöneticiliğini yaptı. Nükleer fizikçi Robert Oppenheimer da bombaları tasarlayan Los Alamos Laboratuvarı'nın yöneticisiydi. Projenin ismi, ilk karargah Manhattan'da olduğu için Manhattan Bölgesi olarak belirlendi; bu ad yavaş yavaş projenin resmi kod adı olan "Development of Substitute Materials"ın yerini aldı. Proje daha sonra İngilizlerin nükleer silah geliştirme projesi olan Tube Alloys'u da bünyesine kattı ve programı Office of Scientific Research and Development'den devraldı. Manhattan Projesi, en yoğun döneminde yaklaşık 130.000 kişiye istihdam sağladı ve yaklaşık 2 milyar ABD dolarına mal oldu. Bunun yüzde 80'inden fazlası fisil malzemeyi üreten tesisleri inşa etmek ve işletmek içindi. Araştırmalar ve bombanın üretimi, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Kanada'daki otuzdan fazla tesiste gerçekleştirildi.

<span class="mw-page-title-main">Nur Batur</span>

Nur Batur Türk gazeteci ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Amerika Birleşik Devletleri-İran ilişkileri</span> Politik ilişki

İran ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki siyasi ilişkiler 1800'lerin ortasında başladı, ancak II. Dünya Savaşı sonrasındaki Soğuk Savaş dönemine ve Basra Körfezi'nden petrol ihracatının başlamasına kadar çok az bir önem ve gerginlik taşıdı. Bu tarihten itibaren Şah Muhammed Rıza Pehlevi ile yakın birer müttefik olmaktan 1979'daki İran devrimi sonrası açık düşmanlık sergilemeye kadar varan dramatik bir tablo sergilediler. Günümüzde yönetim değişikliği ve Ruhani'nin gelişiyle ilişkiler yumuşamaya başladı.

<i>Haaretz</i> İsrailli günlük gazete

Haaretz veya tam ismiyle Hadashot Ha'aretz (חַדְשׁוֹת הָאָרֶץ‎, romanize: Ḥadshot Ha'aretz, lit. "vatan haberleri"), İsrail'in en eski günlük gazetesi olan gazetedir. 1919'da kurulan gazete, Berliner formatında İbranice ve İngilizce olarak yayım yapmaktadır. İnternet'te de her iki dilde yayını vardır. Kuzey Amerika'da ise haftalık olarak çıkarılmaktadır.

Nijer uranyum iddiaları, Irak'daki Saddam Hüseyin rejiminin nükleer silah geliştirme amacıyla girişimlerde bulunduğuna dair İtalyan İstihbarat Teşkilatı SISMI tarafından ortaya atılan ve sahte belgelere dayandırılan iddiaları kapsar. Buna göre Birleşmiş Milletler ambargosu altındaki Irak'ın Nijer'den toz halinde uranyum almak istediği öne sürülür.

<span class="mw-page-title-main">İsrail'in nükleer silahları</span> İsrail devletinin nükleer silahlanması

İsrail'in nükleer silahları, İsrail devletinin nükleer silahlanmasıyla ilgilidir. İsrail dünyada nükleer silah geliştirmiş olarak kabul edilen altıncısı, Nükleer Silahsızlanma Antlaşması'nı imzalamamış nükleer silah sahibi dört ülkeden birisidir.

<span class="mw-page-title-main">TNT eşdeğeri</span>

TNT eşdeğeri, patlamalarda salınan enerjinin miktarının ölçülmesinde kullanılan bir birimdir. TNT tonu 4,184 gigajoulelük enerji birimine eşittir ki bu değer de yaklaşık olarak bir ton ağırlığında TNT patlamasına eşittir. TNT megatonu ise 4,184 petajoulelük enerji birimine eşittir. Bununla birlikte TNT, atomik olmayan geleneksel patlayıcıların en etkilisi değildir. Örneğin dinamit, %60 daha fazla enerji yoğunluğu barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Atom Çağı</span> Atom enerjisinin insanlığın hizmetine girdiği çağ

Atom Çağı ya da Atom Devri genellikle 16 Temmuz 1945 II. Dünya Savaşı'nda ilk nükleer (atom) patlamasından sonraki tarihi dönemi tanımlamak için kullanılan bir ifadedir. 1933 yılında nükleer zincir reaksiyonları hipotez olmasına rağmen ve ilk yapay kendi kendini imha edebilen nükleer zincir reaksiyonu Aralık 1942 yılında yer almıştı. Trinity testi ve onu takip eden Japonya'daki II. Dünya Savaşı'nı bitiren Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası saldırısı nükleer teknolojinin ilk büyük ölçekli kullanımını temsil eder ve derin sosyo-politik düşünce değişikliklerini ve teknolojinin gelişimini başlatmıştır. Atom gücü ilerlemenin ve modernliğin bir özeti olarak görüldü. Ancak, nükleer rüya vadedildiğinden kısa sürdü çünkü nükleer teknoloji silahlanma yarışından Çernobil reaktör kazası ve Three Mile adası kazası, bomba tesisi temizleme ve bitki atık imhası gibi çözülmemiş bir dizi sosyal sorunlara neden oldu.

<span class="mw-page-title-main">Klaus Fuchs</span> Alman teorik fizikçi ve atom casusu

Emil Julius Klaus Fuchs 1950 yılında II. Dünya Savaşı ve kısa bir süre sonrasında Amerikan, İngiliz ve Kanada Manhattan Projesi’nden elde ettiği bilgileri Sovyetler Birliği’ne iletmesinden dolayı mahkûm edilen Alman teorik fizikçi ve atom casusudur. Los Alamos Laboratuvarında iken Fuchs ilk olarak nükleer silahlarla ilgili birçok teorik hesaplamadan ve sonrasında hidrojen bombası modellerinden sorumluydu.

<span class="mw-page-title-main">Sıvı florür toryum reaktörü</span>

Sıvı florür toryum reaktörü, bir tür erimiş tuz reaktörüdür. LFTR, yakıt için florür esaslı, erimiş, sıvı tuzlu toryum yakıt çevrimini kullanır.

Jericho, İsrail tarafından 1960'lardan günümüze kadar geliştirilen, uygulanmış balistik füzelerin birbiriyle yakından ilgili bir ailesi için verilen genel bir addır. İsmi, 1963 yılında İsrail ve Dassault arasında imzalanan Jericho'nun ilk geliştirme sözleşmesinden alınmış ve kod adı da İncil'deki Jericho şehrinden referans olarak verilmiştir. Çoğu İsrail klasik silah sisteminde olduğu gibi, test verilerinin, hükûmet yetkililerinin kamuya açıklamalarının ve özellikle de Shavit uydu fırlatma aracıyla ilgili açık bilgilerin ayrıntılarının bulunduğu kesin ayrıntılar sınıflandırılmıştır. Daha sonraki Jericho ailesi gelişimi, Jericho II IRBM'nin türevleri olduğuna inanılan ve Jericho III ICBM'nin gelişiminden önce gelen Shavit ve Shavit II uzay fırlatma araçlarıyla ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer karşıtı protestolar</span>

Nükleer karşıtı protestolar veya anti-nükleer protestolar askeri alanda nükleer teknolojinin kullanılmasına karşı gerçekleştirilen protesto gösterileridir. Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği önderliğindeki kutuplar arasında süren Soğuk Savaş'taki nükleer savaş durumu bu protestoların oluşmasına ana etken olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Kızıl cıva</span> kurgusal kimyasal madde

Kırmızı cıva veya kızıl cıva, nükleer silahların ve çeşitli ilişkilendirilmemiş silah sistemlerinin oluşturulmasında kullanılan belirsiz bir bileşim maddesidir. Nükleer silahların geliştirilmesi ve üretimininin üzerindeki gizlilikler nedeniyle, kırmızı cıvanın varlığına dair bir kanıt yoktur. Bununla birlikte, kamu literatüründe analiz edildiğinde "kırmızı cıva" olduğu iddia edilen tüm numunelerin, silah üreticilerini ilgilendirmeyen ve zaten bilinen kimyasal maddeler olduğu kanıtlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer silahlanma yarışı</span> Soğuk Savaş döneminde yaşanan çekişme

Nükleer silahlanma yarışı, Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği ve müttefiklerinin Soğuk Savaş süresince nükleer savaşta üstünlük kurmak için girdikleri bir silahlanma yarışıydı. Bu dönemde, ABD ve Sovyetler'in yanı sıra diğer ülkeler de nükleer silah geliştirmeye başladı, ancak hiçbiri savaş başlığı üretiminde diğer iki süper güç kadar etkin olmadı.

İsrail'de sansür yasaları, 1945'ten itibaren İsrail'den veya İsrail üzerinden yerel medya, yabancı gazeteler ve tel servisi aktarımları için geçerli olan yayınlarına uygulanan İngiliz düzenlemelerine dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer karşıtı hareket</span>

Nükleer karşıtı hareket, çeşitli nükleer teknolojilere karşı çıkan sosyal bir harekettir. Bazı doğrudan eylem grupları, çevre hareketleri ve profesyonel organizasyonlar kendilerini yerel, ulusal veya uluslararası düzeyde bu hareketle özdeşleştirmiştir. Başlıca nükleer karşıtı gruplar arasında Nükleer Silahsızlanma Kampanyası, Dünya Dostları, Greenpeace, Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler, Barış Eylemi ve Nükleer Bilgi ve Kaynak Servisi bulunmaktadır. Hareketin ilk amacı nükleer silahsızlanmaya ilişkindi, ancak 1960'ların sonlarından beridir nükleer enerji kullanımına da karşı çıkılmaktadır. Birçok nükleer karşıtı grup hem nükleer enerjiye hem de nükleer silahlara karşı çıkar. 1970'lerde ve 1980'lerde yeşil partilerin ortaya çıkması genellikle nükleer karşıtı siyasetin doğrudan bir sonucuydu.

<span class="mw-page-title-main">Orchard Operasyonu</span> 2007 İsrailin Suriyede şüpheli bir nükleer reaktöre düzenlediği hava saldırısı

Orchard Operasyonu, aynı zamanda Operation Outside the Box olarak da bilinir, Suriye'nin Deir ez-Zor bölgesinde, Al Kibar sahası olarak anılan, şüpheli bir nükleer reaktöre, 6 Eylül 2007'de gece yarısından hemen sonra meydana gelen İsrail hava saldırısıydı. İsrail ve ABD hükûmetleri yedi ay boyunca bu gizli baskınlarını açıklamadılar. Beyaz Saray ve Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) daha sonra Amerikan istihbaratının sitenin askeri amaçlı bir nükleer tesis olduğunu belirttiğini doğruladı, ancak Suriye bunu reddetti. 2009 Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) soruşturması, uranyum ve grafitin kanıtlarını bildirdi ve sitenin bildirilmemiş bir nükleer reaktöre benzeyen özellikler taşıdığı sonucuna vardı. IAEA başlangıçta sitenin yapısını onaylayamadı veya reddedemedi çünkü, IAEA'ya göre Suriye, IAEA soruşturmasıyla gerekli işbirliğini sağlayamadı. Suriye bu iddialara itiraz etti. Yaklaşık dört yıl sonra, Nisan 2011'de Suriye İç Savaşı sırasında IAEA, tesisin bir nükleer reaktör olduğunu resmen doğruladı. İsrail, 2018 yılına kadar saldırıyı kabul etmedi.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer terörizm</span>

Nükleer terörizm, bir terör eylemi olarak bir nükleer silahı patlatan herhangi bir kişi veya grup anlamına gelir. Nükleer terörizmin bazı tanımları, bir nükleer tesisin sabotajını ve/veya halk arasında kirli bomba olarak adlandırılan bir radyolojik cihazın patlatılmasını içerir, ancak nükleer terörizmin tam olarak ne olduğu konusunda bir fikir birliği yoktur. Yasal terimlerle nükleer terörizm, 2005 Birleşmiş Milletler Nükleer Terörizm Eylemlerinin Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşmesi'ne göre bir kişinin yasa dışı ve kasıtlı olarak "herhangi bir şekilde radyoaktif maddeyi (...) ölüme veya ciddi bedensel yaralanmaya neden olma niyetiyle veya mülke veya çevreye önemli zarar verme niyetiyle; veya bir gerçek veya tüzel kişiyi, uluslararası bir örgütü veya bir devleti bir eylemi yapmaya veya yapmaktan kaçınmaya zorlamak amacıyla kullanmaktır."