İçeriğe atla

Moray laboratuvarı

Moray'daki sıra dışı İnka tarım terasları

Moray laboratuvarı İnkalar'ın Kutsal Vadi’sindeki eski bir tarım araştırma merkezidir. Deniz seviyesinden yaklaşık 3500 m. yükseklikte yer alan, çeşitli yükseklikteki teraslardan ve su kanallarından oluşan Moray kalıntıları Cuzco şehrinin yaklaşık 50 km kadar kuzeybatısında, Maras tuzlalarına 7 km. mesafede bulunur.

Moray en sıra dışı İnka kalıntılarını içermektedir. Bunların sıra dışı olmalarının nedeni, bir amfitiyatro gibi, birbirinin içinde yer alan dairesel tarım teraslarından oluşmalarıdır. Yani, sit alanı, ilk bakışta eşmerkezli halkalar biçimindeki tarım teraslarından oluşan amfitiyatrolar görünümündedir. Burası aslında kültür deneylerinin yapıldığı bir tarımsal araştırma merkeziydi. Bu kalıntıların laboratuvar olarak adlandırılmasının nedeni, bunların, değişik tarım ürünlerini değişik sıcaklık, yükseklik ve sulama şartlarında test etmek için yapıldığının düşünülmesidir.

Tarım teraslarının farklı konumları küçük bir iklim farkı yaratır: Merkezde bulunan en alttaki teraslarda sıcaklığın maksimum olmasına karşın, teraslar yükseldikçe sıcaklık düşmektedir. Bu yapıların bir kısmının derinliği 100 m.’yi bulmaktadır ve bu da en üstteki teras ile en alttaki terasın sıcaklık farkının 5°C dereceyi bulmasına neden olmaktadır. Bu sıcaklık farkları da, iklim farklılıklarının oluşturulmasına imkân vermekteydi.

Böylece 20 kadar farklı iklim çeşidi oluşturularak bitkiler üzerinde deneyler yapılıyordu. Moray’ın özellikle, İnka İmparatorluğu topraklarındaki tarımsal verimleri tahmin etmek üzere kullanıldığı düşünülmektedir. Destek duvarlarıyla oluşturulan teraslar verimli topraklar içermekte olup, karmaşık bir sulama sistemiyle sulanıyordu ki, bu sayede yaklaşık 250 bitki türü denenebiliyordu.

Etimoloji

“Moray” sözcüğü köken olarak “aymoray” sözcüğüne bağlıdır; İnka dilinde (Quechua) farklı anlamlara gelen iki ayrı “aymoray” sözcüğü vardır: Bunlardan biri “mısır tarlası” anlamına, diğeri ise “mayıs ayı” anlamına gelir.

Tarihi

Moray laboratuvarı 1932'de Shirppe Johnson tarafından keşfedilmiştir. Günümüzde söz konusu “amfiyatro” biçimli yapılardan yalnızca biri restore edilmiş haldedir. Moray'da restore edilmemiş halde bulunan iki küçük “amfiyatro” biçimli yapı daha bulunmaktadır.

Yapı

Moray laboratuvarındaki halka biçimli teraslar 10 farklı düzey (kademe) gösterir. Farklı düzeylere basamakları duvarlara döşenmiş merdivenlerle geçilir. Her düzey yaklaşık 2m. yüksekliğe sahiptir. Tarım için gerekli su, laboratuvarın ya da sit alanının yukarısında yer alan bir havuzdan sağlanmaktaydı. Sulama kanalları suyu farklı düzeylere taşa oyulmuş arklar aracılığıyla aktarıyordu.

Teraslar arazinin doğal eğimlerine uygun olarak oluşturulmuştu. Duvarlar kalınlıkları oranında gün boyunca ısıyı emip depoluyor, geceleyin de depolamış olduğu bu ısıyı yayıyordu. Bu yöntem sayesinde amfitiyatro biçimli teraslar sisteminde, yükseklik azaldıkça ve merkeze yaklaşıldıkça farklı iklim koşulları (microclimate19 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.) geçerli oluyordu. Aynı terastaki göz ardı edilebilir yükseklik farkları yalnızca 0,5 °C'lik ısı farkına neden olmaktayken, farklı düzeylerdeki teraslar arasındaki yükseklik farkı maksimum 5° C'lik ısı farkına neden oluyordu.

Çalışmalar

Bu sit alanın inceleyen arkeologlara göre Moray laboratuvarı muhtemelen İnkalar'ın bir tarımsal araştırma merkeziydi. Terasların düzeni ısı değişiklikleri yaratarak farklı iklim koşullarının oluşmasını sağlıyordu. Bu sayede Moray laboratuvarında yirmi kadar farklı iklim oluşturulduğu sanılmaktadır.

Moray laboratuvarının İnka İmparatorluğu topraklarındaki tarımsal ürünün önceden hesaplanabilmesi için kullanıldığı, yani örnekler laboratuvarı olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Ayrıca, kimilerine göre, İnkalar burada başka çalışmalarda da bulunuyorlardı; bitkiler üzerinde seleksiyon yapıyor ve en iyi ürünün nasıl elde edilebileceğini araştırıyorlardı. Böylece burada imparatorluğun diğer bölgeleri için tohumlar üretiliyordu.

John Earls teraslar üzerine bazı taşların dikili olduğunu açıklamıştır ki, bu taşlar muhtemelen ekinoks ve gündönümü sırasında gölgelerin sınırlarını belirlemeye yarıyordu. Earls araştırmaları sonucunda şu varsayımda bulunmuştur: Moray'daki her teras İnka İmparatorluğu'nun farklı ekolojik kuşaklarındaki farklı iklim koşullarını barındıran bölgelerinden birine denk gelmekteydi.

Folklor

Eylül ayında Moray yakınlarındaki yerleşim birimlerinden yola çıkan yüz kadar insan Moray'ın dairesel teraslarında bir araya gelerek Moray Raymi'yi (Güneş Bayramı) kutlardı. Bu bayramda toprakla ve tarım çalışmasıyla ilgili folklorik danslar sergilenirdi.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Pidasa, Muğla'nın Bodrum ilçesinde bulunan Roma dönemine ait antik yerleşimdir.

<span class="mw-page-title-main">Erozyon</span> toprağı bir yerden başka bir yere taşıyan dışsal süreçler

Erozyon, diğer adıyla aşınım, yer kabuğunun üzerindeki toprakların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etkenlerle aşındırılıp, yerinden koparılması, bir yerden başka bir yere taşınması ve biriktirilmesi olayına denir.

<span class="mw-page-title-main">Fokaia</span>

Fokaia, İzmir'in Foça ilçesinin Antik Çağ'da ve Bizans Dönemi'ndeki adı. On iki İon kentinden biridir. Önceleri kentin kuruluşu MÖ 11. yüzyıl Aiol'ler tarafından gerçekleştiği, MÖ 9. yüzyılda ise kentin İon tarafına geçtiği düşünülüyordu. Fakat yapılan son araştırmalar kentin kuruluş tarihini MÖ 2000'e kadar geri götürüyor.

Yortanlı Barajı İzmir'in Bergama ilçesi merkezinin 18 km. kuzeydoğusunda Yortanlı Deresi üzerinde yer alır. Yapımı tamamlanmış olmakla birlikte, baraj su toplama alanı içinde yer alan Allianoi antik kalıntılarının kurtarılabilmesi için süren polemikler nedeniyle devreye girmemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Enlem</span> (Paralel)

Enlem, Ekvator'un kuzeyindeki veya güneyindeki herhangi bir noktanın Ekvator'a olan açısal mesafesi. Enlemler, kuzey ve güney enlemleri olmak üzere ikiye ayrılırlar; derece, dakika ve saniye cinsinden ifade edilirler. Dünya üzerindeki aynı enleme sahip noktaların birleşmesi ile oluşan varsayımsal çemberlere ise paralel denir.

<span class="mw-page-title-main">İnka medeniyeti</span> Kolomb öncesi Amerikan uygarlığı

İnka medeniyeti, Güney Amerika'nın batı kıyısındaki And Dağları bölgesindeki Cuzco şehri civarında, efsanevi kralları ve ilk Sapa Inca olan Manco Capac'ın 11. yüzyılda Cuzco Krallığı'nı kurmasıyla başlamıştır. Manco Capac'ın soyunun egemenliğinde Krallık bölgedeki diğer Andlı topluluklar gibi büyümeye devam etmiş ve 1438 yılında adının birebir çevirideki anlamı yer sallayan olan Pachacutec liderliğindeki İnkalar sınırlarını genişleterek diğer Andlı toplulukları egemenlikleri altına almaya başlamışlardır. Böylece, Pachacutec Amerika kıtasında Kolomb öncesi var olan en büyük imparatorluk olan İnka İmparatorluğu'nu (Tawantinsuyu) kurmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Ankara Roma Hamamı</span> Ankarada bulunan Roma hamamı

Ankara Roma Hamamı veya Caracalla Hamamı; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan bir Roma hamamıdır. Günümüzde Hacı Bayram Mahallesi sınırları içerisinde yer alan yapı, ilk katmanı Frigler dönemine kadar uzanan bir höyük üzerine inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kuraklık</span> uzun süre suyun olmayışı durumu

Bir bölgede nem miktarının geçici dengesizliğinden kaynaklanan su kıtlığı olarak tanımlanabilen kuraklık, doğal bir iklim olayıdır ve herhangi bir zamanda ve yerde meydana gelebilir. Kuraklık genellikle yavaş gelişir ve uzun bir dönemi kapsar. Kurak iklimlerin hüküm sürdüğü yerlerdeki hayvanlar ve bitkiler, nem eksikliğinden ve yüksek değişkenlikteki yağıştan dolayı olumsuz etkilenirler. Kuraklık tespit edilmesi en zor felaketlerdendir.

<span class="mw-page-title-main">Sulama</span>

Sulama, mahsullerin, peyzaj bitkilerinin ve çimenlerin büyümesine yardımcı olmak için toprağa kontrollü olarak su verilmesidir. Sulama, 5.000 yılı aşkın bir süredir tarımın ana özelliklerinden biri olmuştur ve dünya çapında birçok kültür tarafından geliştirilmiştir. Sulama, kuru alanlarda ve ortalamanın altında yağış alınan zamanlarda mahsullerin yetiştirilmesine, peyzajın korunmasına ve bozulmuş toprakların yeniden yeşillendirilmesine yardımcı olur. Bu kullanımlara ek olarak sulama, mahsulleri dondan korumak, tahıl tarlalarında yabani ot büyümesini engellemek ve toprak konsolidasyonunu önlemek için de kullanılır. Ayrıca hayvanları serinletmek, tozu azaltmak, kanalizasyon suyunu bertaraf etmek ve madencilik faaliyetlerini desteklemek için de kullanılır. Yüzey ve yüzey altı sularının belirli bir yerden uzaklaştırılmasını sağlayan drenaj ise genellikle sulama ile birlikte incelenir.

<span class="mw-page-title-main">İnka mimarisi</span>

İnka mimarisi üç temel kavram üzerine kurulmuştur: hassaslık, kullanışlılık ve sadelik. İnka mimarisinin temel anlayış prensibi "Azı karar çoğu zarar." olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">İnka terasları</span>

İnka terasları, İnkalar tarafından dağ yamaçlarına daha fazla tarım ürünü elde edebilmek için basamak şeklinde inşa edilmiş teraslardır. Böylece kıtlığa engel olup insanlara daha fazla gıda maddesi sağlanmıştır. Teraslarda mısır, patates, bal kabağı, fıstık, biber gibi ürünler yetiştirlmiştir. Sulama ise kanallar yardımıyla yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İnka İmparatorluğu</span>

İnka İmparatorluğu, Kolomb öncesi Amerika'nın en büyük imparatorluğudur. İnka terimi, yarı efsanevi kurucu Manco Capac'tan 1532'de İspanyollara yenik düşmüş Atahualpa'ya dek toplam 13 imparatordan oluşan bir hanedanın hükmettiği Kolomb öncesi Güney Amerika halklarının tarihi ve uygarlığına ilişkin her türlü olayı kapsayan bir ifadedir.

<span class="mw-page-title-main">Raqchi</span> Peru’nun Cusco bölgesindeki bir İnka arkeolojik sit alanı

Raqchi Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka arkeolojik sit alanıdır. Rakchi kalıntıları Vilcanota Nehri'nin kıyısında, denizden yaklaşık 3500 m. yükseklikte yer almaktadır. Rakchi kalıntılarının içindeki en ünlü ve en önemli yapı Virakoça Tapınağı olduğundan, Raqchi kalıntılarından kimi zaman Virakoça Tapınağı olarak söz edilir.

<span class="mw-page-title-main">Tipon</span>

Tipón İnkalar’a ait kalıntıların bulunduğu bir arkeolojik sit alanı olup, İnkalar’ın başkenti Cusco'nun (Peru) 27 km. güneydoğusunda, Huatanay Nehri vadisinde, Oropesa yakınlarında yer alır. İnka İmparatorluğu’nun su mühendisliğinde ulaştığı üstün teknolojinin en iyi yansıtıldığı arkeolojik sitlerden biri olan Tipón, İnka asilleri için etrafı duvarla çevrili olarak inşa edilmiş, kendi kendini besleyebilmiş, yaklaşık 2.000 dönümlük bir yerleşim yeridir. Yaklaşık 450 yıl boyunca tarımın yapıldığı Tipón, tarım ve sulama konusunda uzman olan İnka mühendisliğinin en güzide örneklerinden biri olarak kendini gösterir. Tarım terasları ve sulama kanalları bakımından ön plana çıkan Tipón’da binalar, çeşmeler, banyolar ve diğer tüm büyük yapılar hem görsel, hem de işlevsel olarak, çevredeki doğayla uyumlu biçimde tasarlanmıştır. Tipón sit alanının yukarı kısmından bir sulama kanalıyla İnka Yolu geçer.

<span class="mw-page-title-main">Kutsal Vadi</span>

'Kutsal İnka Vadisi ya da Urubamba Vadisi, Peru Andları'nda yer alan, İnkalar'ın başkenti Cuzco yakınlarında bulunan bir vadidir. Yerli halkların yaşadığı bu vadi, Pisac ile Ollantaytambo arasındaki ve Urubamba Nehri'ne, diğer adlarıyla Vilcanota Nehri ya da Willkamayuya paralel kalan tüm alanı kapsar. Birçok nehrin aktığı küçük vadilerden oluşan Kutsal Vadi bu nehirler tarafından beslenir ve birçok İnka arkeolojik sit alanını barındırır. İnkalar'ın bu vadiye çok önem vermelerinin en önemli nedeni çok özel iklim koşullarına ve özel coğrafik özelliklere sahip olmasıdır. İnkalar, coğrafi özellikleri ve özel iklim koşulları nedeniyle bu vadiden çeşitli bakımlardan çok yararlanmışlardır. Vadi, topraklarının zenginliği sayesinde temel tarım merkezlerinden biri olmuş, imparatorluğun en önemli doğal sağlık merkezi olmasının yanı sıra en önemli mısır üretim bölgesi olmuştur. Aynı zamanda Peru'daki en iyi mısır burada üretilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Akçaşehir, Karaman</span> Karaman merkez ilçesinde bir belde

Akçaşehir Karaman iline bağlı bir kasabadır. 28 Şubat 1967 tarihinde belediye teşkilatı kurulmuştur. Güneydoğusundaki Ayrancı ilçesine 20, kuzeyindeki Karapınar ilçesine 38, doğusundaki Ereğli ilçesine 53 km uzaklıkta bulunur. Söz konusu il ve ilçelere asfaltlanmış kara yolları aracılığı ile ulaşım yapılabilmektedir.

Teras , akarsu vadi yamaçlarında, deniz ve göl kıyılarında, eğim kırığının üzerindeki düz veya hafif eğimli alan. Değişik alanlarda ve değişik nedenlerle oluştuklarından sınıflandırma yapılmıştır. Terasa benzeyen fakat sadece üst üste sert ve yumuşak kayaların farklı aşınmasından oluşan şekle sözde taraçalar denir. Menderesli nehirlerin kenarlarında polijenik taraçalar) oluşur. Dalga aşındırmasıyla abrazyon taraçaları, vadi kenarlarında eski kum çakıl depolarına akarsu taraçaları, falezlerin üstünde çakıl kum depolanan yüzeylere deniz taraçaları denilir.

Türkiye'de yetiştirilen tarım ürünleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'deki nüfusun büyük çoğunluğu tarım sektöründe çalışmaktaydı. Ancak bu dönemdeki tarım anlayışı daha çok geleneksel yöntemler eşliğinde yapılıyordu. Tarımın bu şeklide yapılmasında ülkenin yeni kurulmuş olması ve farklı dönemlerde farklı devletlerle topyekün savaşlar yapmasından kaynaklanan ekonomik darlıktır. İlerleyen dönemlerde devletin tarım politikaları değişmiş ve daha farklı tarım yöntemleri uygulanmıştır. Bu farklı yöntemlerle birlikte tarımda makineleşme de artmıştır. Tarımda makineleşmenin artmasına paralel olarak da göçler yaşanmıştır. 1950-1960 yılları arasında uygulanan ekonomi politikası ile çiftçiye verilen tarım kredileri artmıştır ve tarım ürünleri için yüksek fiyat politikası izlenmiştir. Genel olarak 1950'li yıllardan sonra Türkiye'de tarım arazilerinin genişletilmesi, makine kullanımının artması ile sulama ve gübreleme gibi çalışmalar hızlanmıştır. Türkiye'de tarımsal faaliyetler ve buna bağlı olarak da yetiştirilen tarımsal ürünler bölgeden bölgeye göre farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıkların temel sebepleri arasında Türkiye'nin eğimli ve yüksek bir arazi yapısına sahip olması başta gelmektedir. Türkiye'nin özel ve matematik konumu tarımsal faaliyetleri kısıtlamasına sebep olduğu gibi çeşitli olmasına da katkı sağlamaktadır. Türkiye'nin orta kuşakta bulunması ve dört mevsimi yaşaması da tarımsal çeşitliliği arttıran etmenlerdendir. Türkiye'de aktif nüfusun 1/4'ü tarım sektöründe çalışmakta ve milli gelirin yüzde 10'u tarımsal faaliyetlerden sağlanmaktadır. Türkiye'de ekili dikili alanlarda en fazla tahıllar, daha sonra ise endüstri bitkileri ile sebze ve baklagiller gelmektedir. Türkiye'de yetiştirilen fındık, fıstık, incir, üzüm, tütün ve çeşitli sebze meyveler ihracatta pay sahibidir. Ayrıca Türk sanayisi de çoğunluklu olarak ham maddesi tarımsal faaliyetlere dayanan ürünlerden oluşmaktadır. Türkiye'de tarımı destekleyen kayda değer kuruluşlara Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Ziraat Bankası örnek verilebilir.

Tarım bilimi, tarımın uygulanmasında ve anlaşılmasında kullanılan doğal, ekonomik ve sosyal bilimlerin bir bölümünü kapsayan, geniş bir biyoloji alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Tarla tarımı</span>

Tarla tarımı, gıda, yakıt, elyaf ve arazi ıslahı için bitkiler üreten ve kullanan bilim ve teknolojidir. Tarımsal araştırma, bitki genetiği, bitki fizyolojisi, meteoroloji ve toprak bilimleri alanlarındaki çalışmaları kapsıyor. Biyoloji, kimya, ekonomi, ekoloji, yer bilimi ve genetik gibi bilimler kombinasyonunun uygulanmasıdır. Günümüzde tarımsal araştırmacılar, gıda üretmek, daha sağlıklı yemekler hazırlamak, tarımın çevresel etkilerini yönetmek ve bitkilerden enerji çıkarmak da dahil olmak üzere pek çok konuda çalışıyorlar. Çoğu zaman ekin dönüşü, sulama ve drenaj, bitki ıslahı, bitki fizyolojisi, toprak sınıflandırması, toprak verimliliği, yabancı ot kontrolü, böcek kontrolü gibi alanlarda uzmanlaşmışlardır.