İçeriğe atla

Montevideo Konvansiyonu

Devletlerin Hak ve Görevlerine ilişkin Montevideo Sözleşmesi (diğer adıyla Montevideo Konvansiyonu), 26 Aralık 1933'te Yedinci Uluslararası Amerikan Devletleri Konferansı sırasında Montevideo, Uruguay'da imzalanan bir antlaşmadır. Sözleşme, uluslararası teamül hukukunun bir parçası olarak kabul edilen bildirici devletlik teorisini sistemleştirmektedir.[1] Konferansta, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt ve Dışişleri Bakanı Cordell Hull, İyi Komşuluk Politikası ilan ettiler. Bu politikanın amacı ABD'nin Kuzey ve Güney Amerika kıtasındaki ülkelerin içişlerine silahlı müdahalesine karşı çıkmaktadır. Montevideo sözleşmesi 19 devlet tarafından imzalandı. İmzalayan devletlerden üçünün kabulü küçük çekincelere tabi tutuldu. Bu devletler Brezilya, Peru ve Amerika Birleşik Devletleri'ydi.[2]

Sözleşme, 26 Aralık 1934 tarihinde yürürlüğe girdi. 8 Ocak 1936'da Milletler Cemiyeti Antlaşma Serisi'ne kaydedildi.[3]

Uluslararası bir konferansta yer alan ABD'nin ilk kadın temsilcisi olan Dr. Sophonisba Preston Breckinridge olduğundan, konferans ABD tarihinde dikkate değerdir.[4]

Arka plan

Sömürge durumunda olan veya ulusal etnik azınlık nüfusu için kendi kaderini tayin etmeye açık tek yol, bir ulus-devlet olarak uluslararası tüzel kişiliğe sahip olmaktı. Uluslararası Amerika Kıtası Devletleri Konferansı'ndaki delegasyonların çoğu, eski kolonilerden ortaya çıkan bağımsız devletleri temsil ediyordu. Çoğu durumunda kendi varlıkları veya bağımsızlıkları, bir veya birden fazla Avrupa kıtası ülkeleri tarafından münakaşa edilmiş veya bu haklara karşı çıkılmıştı. Sınırlı egemenliğe sahip diğer bağımlı devletlerin uluslararası tanınırlık kazanmasını kolaylaştıran kriterler üzerinde kendi aralarında anlaştılar.

Sözleşmenin içeriği

Sözleşme; bir devlet olmanın tanımını, haklarını ve görevlerini belirtmektedir. Bunlardan en bilineni, uluslararası kuruluşlar tarafından doğru bir uluslararası teamül hukuku beyanı olarak tanınan dört devlet olma kriterini belirten Madde 1'dir:

Devlet, uluslararası hukuka sahip bir kişi olarak aşağıdaki niteliklere sahip olmalıdır: (a) kalıcı bir nüfus; (b) tanımlanmış bir bölge; (c) hükümet; ve (d) diğer devletlerle ilişki kurma kapasitesi.

Ayrıca, 3. maddenin ilk cümlesi açıkça "Bir devletin siyasi varlığı, diğer devletler tarafından tanınmasından bağımsızdır" şeklinde ifade edilmektedir. Bu, bildirici devletlik teorisi olarak bilinir. Alternatif kurucu devlet teorisi ile çelişmektedir. Kurucu devlet teorisindeki ilgili maddeden kaynaklı olarak: "Bir devlet ancak diğer devletler tarafından tanındığı sürece var olur." Estrada doktrini ile karıştırılmamalıdır. Madde 1'de "bağımsızlık" ve "egemenlik" den bahsedilmemiştir.[5]

Sözleşmenin önemli bir parçası da, egemenlik kazanmak için askerî güç kullanmanın yasaklanmasıydı.[1]

Ayrıca, Montevideo sözleşmesinin 11. Maddesi çağdaş Stimson Doktrini'ni de yansıtmaktadır ve şu anda Birleşmiş Milletler Şartı'nın 2. maddesinin 4. fıkrası aracılığıyla da uluslararası hukukun temel bir parçasıdır.

Taraflar

Monte video konvansiyonu tarafları
  Taraflar
  İmzalayanlar
  Diğer Amerikan Devletleri Örgütü üyeleri
State![2][6] İmzalama Yürürlük Durum
 Brezilya26 Aralık 193323 Şubat 1937Onaylandı
 Şili26 Aralık 193328 Mart 1935Onaylandı
 Kolombiya26 Aralık 193322 Temmuz 1936Onaylandı
 Kosta Rika[a]28 Eylül 1937Katılım
 Küba26 Aralık 193328 Nisan 1936Onaylandı
 Dominik Cumhuriyeti26 Aralık 193326 Aralık 1934Onaylandı
 Ekvador26 Aralık 19333 Ekim 1936Onaylandı
 El Salvador26 Aralık 19339 Ocak 1937Onaylandı
 Guatemala26 Aralık 193312 Haziran 1935Onaylandı
 Haiti26 Aralık 193313 Ağustos 1941Onaylandı
 Honduras26 Aralık 19331 Aralık 1937Onaylandı
 Meksika26 Aralık 193327 Ocak 1936Onaylandı
 Nikaragua26 Aralık 19338 Ocak 1937Onaylandı
 Panama26 Aralık 193313 Kasım 1938Onaylandı
 ABD26 Aralık 193313 Temmuz 1934Onaylandı
 Venezuela26 Aralık 193313 Şubat 1940Onaylandı

Bu sözleşme, onaylayan 16 Amerika kıtası ülkeleri ile sınırlıdır.

Notlar
  1. ^ Amerikan Devletleri Örgütü veritabanında Kosta Rika'yı imzalayan devlet olarak gösteriyor fakat antlaşma metninde Kosta Rika'nın imzası bulunmuyor.[7]

26 Aralık 1933 tarihinde Amerika kıtasından dört devlet daha Sözleşmeyi imzalamış ancak onaylamamıştır.[2][8]

Yedinci Uluslararası Amerika Kıtası Devlerleri Konferasına katılan fakat üzerinde anlaşılan Montevideo sözleşmesini imzalamayan tek devlet Bolivya'ydı[8] Konferansa katılmayan Kosta Rika daha sonra sözleşmeyi imzaladı.[7]

Uluslararası teamül hukuku

Uluslararası teamül hukukunun yeniden biçimlendirilmesi olarak, Montevideo Sözleşmesi yalnızca mevcut yasal normları ve ilkeleri sistemleştirmiştir. Bu durum yalnızca imzacılara değil, bir bütün olarak uluslararası hukukun tüm konularına uygulanır.[9][10]

Avrupa Birliği, Badinter Komitesinin ana açıklamasında,[11] bir devleti tanımlarken Montevideo Sözleşmesi'nden alıntı yapar: "Bir bölgeye, bir nüfusa ve bir siyasi otoriteye sahip olmak." Komite ayrıca, devletlerin varlığının bir olgu meselesi olduğunu, diğer devletler tarafından tanınmanın ise tamamen beyan olduğunu ve devlet olmayı belirleyici bir faktörü olmadığını belirtir.[12]

İsviçre, Avrupa Birliği üyesi olmamasına rağmen, "ne bir siyasi birimin bir devlet olabilmesi için tanınması gerekmiyor, ne de bir devletin diğerini tanıma yükümlülüğü bulunmadığını belirterek belirtilen bu ilkeye bağlı kalıyor. Aynı zamanda, bir devleti tanımanın, ne bir devlet yaratmaya yeterli olduğunu ne de bir devletin var olmadığını göstermez."[13]

Ayrıca bakınız

  • Egemenlik
  • Franklin D.Roosvelt yönetiminin dış politikası

Kaynakça

  1. ^ a b Recognition in International Law. Cambridge University Press. 2012. s. 419. ISBN 9781107609433. 3 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ocak 2021. 
  2. ^ a b c "A-40: Convention on Rights and Duties of States". Organization of American States. 3 Kasım 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2013. 
  3. ^ League of Nations Treaty Series, vol. 165, pp. 20-43.
  4. ^ From colony to superpower: U.S. foreign relations since 1776, by George C. Herring, Oxford University Press, 2008, p. 499. Online at Google Books. Retrieved 2011-09-20.
  5. ^ see for example State Failure, Sovereignty and Effectiveness, Legal Lessons from the Decolonization of Sub-Saharan Africa, Gerard Kreijen, Published by Martinus Nijhoff, 2004 3 Ocak 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 90-04-13965-6, page 110
  6. ^ "Convention on Rights and Duties of States adopted by the Seventh International Conference of American States". United Nations Treaty Series, Registration Number:3802. 25 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2015. 
  7. ^ a b Encyclopedia of the Inter-American System. Greenwood Publishing Group. 1 Ocak 1997. s. 287. ISBN 9780313286001. 29 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2013. Delegations from twenty states participated - from the United States and all those in Latin America except Costa Rica (provision was made for Costa Rica to later sign the conventions and treaties presented in the conference). 
  8. ^ a b "Convention on the Rights and Duties of States". Yale. 26 Ekim 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2013. 
  9. ^ Harris, D.J. (ed) 2004 "Cases and Materials on International Law" 6th Ed. at p. 99. Sweet and Maxwell, London
  10. ^ International Law and Self-Determination: The Interplay of the Politics of Territorial Possession With Formulations of Post-Colonial National Identity. Martinus Nijhoff Publishers. 2000. s. 77. ISBN 9041114092. 24 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ocak 2021. 
  11. ^ The Badinter Arbitration Committee (full title), named for its chair, ruled on the question of whether the Republics of Croatia, Macedonia, and Slovenia, who had formally requested recognition by the members of the European Union and by the EU itself, had met conditions specified by the Council of Ministers of the European Community on December 16, 1991. "Archived copy". 17 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2012. 
  12. ^ Opinion No 1., Badinter Arbitration Committee, states that "the state is commonly defined as a community which consists of a territory and a population subject to an organized political authority; that such a state is characterized by sovereignty" and that "the effects of recognition by other states are purely declaratory."
  13. ^ Switzerland's Ministry of Foreign Affairs, DFA, Directorate of International Law: "Recognition of States and Governments," 2005.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Rebus sic stantibus, Latince "mevcut koşulların değişmesi" anlamına gelen, antlaşmaların yapıldığı koşullarda köklü bir değişim olması durumunda uygulanmamasına imkân veren uluslararası hukuk ilkesidir. Türkçede emprevizyon nazariyesi olarak da anılır. Uluslararası hukuk sisteminin en önemli ilkelerinden olan pacta sunt servanda'ya istisnai bir durum oluşturur. Örneğin Türkiye, 1923 yılında imzalanan Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin günün şartlarına uymadığı gerekçesiyle, 1936 yılında Boğazlar için yeni bir rejim saptanmasını teminen bir uluslararası konferans çağrısı yapmıştır. Bu talep üzerine gerçekleştirilen Montrö Boğazlar Sözleşmesi uluslararası hukuk açısından rebus sic stantibus ilkesine dayandırılmıştır.

Deniz hukuku, deniz ve okyanus sularının kullanımı konusunda ortaya çıkan sorunlar ile hukuksal açıdan ilgilenen Uluslararası hukukun bir alt dalıdır. Deniz hukuku, denizcilik hukukunun aksine bir kamu hukukudur.

<span class="mw-page-title-main">Tanınmayan veya sınırlı şekilde tanınan devletler listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bazı yönetimler bağımsızlıklarını ilan etmiş ve egemen devletler olarak uluslararası toplumdan diplomatik tanınma talebinde bulunmuşlardır, ancak evrensel olarak bu şekilde tanınmamışlardır. Bu oluşumlar genellikle kendi toprakları üzerinde de facto kontrole sahiptir. Geçmişte bu türden bir dizi oluşum var olmuştur.

Egemen devlet, tanımlanmış sınırları, belli bir bölgede egemenliği, kalıcı bir nüfusu, bir hükûmeti, diğer devlet ve güçlerden bağımsızlığı ve diğer egemen devletlerle ilişki kurma kapasitesi olan devletlere verilen addır. Genellikle bir başka devlete bağımlı veya herhangi diğer güç veya devletin kontrolüne tabi değildir. Tanınmayan devletler de egemen devlet olabilir; ama bu tür devletler diğer egemen devletlerle ilişki kurmakta genellikle zorlanırlar.

Uluslararası hukukta diplomatik tanıma, bir devletin başka bir devlet veya yönetimin, statüsünü veya bir eylemini, kabul ettiği, dahilî ve uluslararası sonuçlar doğuran, tek taraflı bir politik eylemdir. Diplomatik tanıma de facto veya de jure olabilir, genelde tanıyan hükûmetin bir resmî açıklaması yoluyla bu gerçekleşir.

<span class="mw-page-title-main">Nürnberg ilkeleri</span>

Nürnberg ilkeleri bir savaş suçunun ne şekilde teşkil ettiğini belirlemek için konulan bir dizi kuraldır. İlkeler II. Dünya Savaşı sonrasında Nazi Partisi üyelerinin Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi'nde yargılanmaları sırasında temel hukuk prensiplerini belirlemek amacıyla Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu tarafından oluşturuldu.

<span class="mw-page-title-main">İşgal</span> belirli bir gücün bir bölge üzerinde etkin geçici kontrolü

Askerî işgal veya genellikle basitçe işgal, resmi bir egemenlik iddiası olmaksızın, bir egemen güç tarafından bir bölge üzerinde geçici kontroldür. Bölge daha sonra işgal edilen bölge ve hakim güç işgalci olarak bilinir. İşgal, amaçlanan geçici süresi ile ilhak ve sömürgecilikten ayırt edilir. Bir işgalci, yönetimini kolaylaştırmak için işgal altındaki topraklarda resmi bir askeri hükûmet kurabilir ama bu durum işgal için gerekli bir ön koşul değildir.

Uzay hukuku, insanoğlunun uzayla ilgili faaliyetlerini düzenleyen hukuk organlarının bütünüdür. Uzay hukuku, tıpkı genel uluslararası hukuk gibi, çeşitli uluslararası antlaşmalar, sözleşmeler, BM'nin GKO kararları ile uluslararası kuruluşların kural ve düzenlemelerinden ibarettir. 'Uzay Hukuku' terimi BM'nin çalışmalarıyla yürürlüğe konan beş ayrı uluslararası anlaşma ve bu anlaşmaların tesis ettiği kural ve kaidelerin bütününü kapsamaktadır. Ayrıca birçok devlet uzay hukukuna dair faaliyetlerini düzenleyen "Ulusal Uzay Yasaları"nı da hayata geçirmiştir. Uzay hukuku alanı kapsamında değerlendirilen bazı önemli konular arasında; Dünya ve uzayda çevrenin korunması, uzay cisimlerinin sebebiyet verdiği hasarların sorumluluğu, anlaşmazlıkların giderilmesi, astronotların kurtarılmasına dair faaliyetler, uzay boşluğundaki potansiyel tehlikeler hakkında bilgi paylaşımı, uzaya dair teknolojilerin kullanımı ve uluslararası işbirliği kuralları sayılabilir. Bu alan uzaya dair faaliyetlerin temel prensiplerini de belirlemiştir. Bu prensipler arasında uzayın tüm insanlığın hizmetindeki bir bölge olarak tanımlanması, uzay boşluğunun devletler arasında ayrımcılık yapılmaksızın keşfi ve kullanım serbestisi ve uzay boşluğunun egemenlik alanı ilan edilemeyeceği gibi temel ilkeler yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Tescil Sözleşmesi</span> Uluslararası sözleşme

Atmosfer Dışı Uzaya Gönderilen Cisimlerin Tescili Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1974 tarihinde kabul edilen sözleşmedir. and went into force in 1976. As of 2014, it has been ratified by 62 states.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Dış Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi</span>

Birleşmiş Milletler Dış Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanımı Komitesi, 1959 yılında Birleşmiş Milletler'in 1472 (XIV) sayılı kararıyla ad hoc komite olarak kurulan ve 1962'de daimi komite hâline dönüştürülen ve sekreterliğini Birleşmiş Milletler Uzay İşleri Ofisi'nin yaptığı komitedir. Komite, Birleşmiş Milletler uzmanlık kuruluşları gibi bir uluslararası antlaşmayla bağımsız bir uluslararası bir örgüt olarak değil, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun bir organı olarak oluşturulmuştur. Komitenin 2016 yılı itibarıyla 83 adet üyesi vardır.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi</span>

Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Dünya üzerinde okyanusların kullanımı, uluslararası işletmeler için kurallar koymaya, işletmeler, çevre ve deniz doğal kaynaklarının yönetimine ilişkin ulusların hak ve sorumluluklarını tanımlayan uluslararası bir sözleşmedir. Antlaşma 10 Aralık 1982 tarihinde Jamaika'nın Montego Bay kentinde imzalanmış olup 16 Kasım 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye bu sözleşmeye taraf değildir.

Non-refoulement uluslararası özel hukukun temel bir ilkesidir. Bu yasak, sığınmacıların ırk, din, milliyet, belli bir sosyal gruba veya politik görüşe mensubiyetlerine dayalı muhtemel zulüm tehlikesi ile karşılaşacakları ülkelere gönderilmesini engeller. Bu ilke aynı zamanda uluslararası teamül hukuku kapsamında olup, Mültecilerin Statüsüne ilişkin 1951 Tarihli Sözleşmeye veya 1967 Protokolüne taraf olmayan devletler için bile geçerlidir.

<span class="mw-page-title-main">Belém do Pará Sözleşmesi</span>

"Belém do Pará Sözleşmesi" ya da Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi, Cezalandırılması ve Ortadan Kaldırılması Hakkında Amerikalararası Sözleşme

<span class="mw-page-title-main">1923 Boğazlar Sözleşmesi</span>

1923 Boğazlar Sözleşmesi veya 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi, İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nın statüsünü 1923-1936 yılları arasında düzenleyen sözleşmedir. 143 maddeden oluşan Lozan Antlaşması'nın bölümlerinden birini oluşturur. 1936 yılında Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin imzalanmasıyla birlikte hükmü sona ermiştir.

Uluslararası insan hakları hukuku, insan haklarını sosyal, bölgesel ve yerel düzeylerde geliştirmek için tasarlanmış uluslararası hukuk bütünüdür. Bir uluslararası hukuk biçimi olarak, uluslararası insan hakları hukuku, öncelikle egemen devletler arasında, üzerinde anlaşmaya varan taraflar arasında bağlayıcı yasal etkiye sahip olmayı amaçlayan antlaşmalardan oluşur; ve geleneksel uluslararası hukuk kapsamındadır. Diğer uluslararası insan hakları belgeleri, yasal olarak bağlayıcı olmamakla birlikte, uluslararası insan hakları hukukunun uygulanmasına, anlaşılmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunur ve bir siyasi yükümlülük kaynağı olarak kabul edilir.

Mülteci hukuku, devletlerin mültecilere karşı sahip olduğu hak ve görevlerle ilgilenen uluslararası hukukun dalıdır. Mülteci hukuku ile uluslararası insan hakları hukuku veya insancıl hukuk arasındaki ilişki konusunda uluslararası hukuk uzmanları arasında görüş ayrılıkları vardır.

<span class="mw-page-title-main">Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması</span> 1980 uluslararası satış antlaşması

Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması, bilinen adıyla Viyana Satım Sözleşmesi, uluslararası ticaret için tek tip bir çerçeve oluşturan çok taraflı bir antlaşmadır. 2022 itibarıyla, dünya ticaretinin üçte ikisini temsil eden 95 ülke tarafından onaylanmıştır.

22 Ağustos 1864'te düzenlenen, savaş alanındaki ordularda yaralıların durumlarının iyileştirilmesine ilişkin Birinci Cenevre Sözleşmesi, Cenevre Sözleşmeleri'nin dört antlaşmasından ilkidir. "Silahlı çatışma mağdurlarının korunmasına yönelik uluslararası hukuk kurallarının dayandığı temeli" belirler.

<span class="mw-page-title-main">Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme</span>

Engelli Haklarına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler'in engelli kişilerin haklarını ve onurunu korumak amacıyla oluşturduğu uluslararası bir insan hakları anlaşmasıdır. Sözleşmeye taraf olan devletler, engelli kişilerin insan haklarından tam olarak yararlanmalarını teşvik etmek, korumak ve sağlamakla birlikte kanun önünde tam eşitliğe sahip olmalarını güvence altına almak zorundadır. Sözleşme, engelli kişileri birer yardım vakası, tıbbi müdahale veya sosyal koruma konusu olarak görmekten ziyade, tam ve eşit haklara sahip toplum üyeleri olarak algılamaya yönelik küresel engelli hakları hareketinde önemli bir katalizör görevi görmektedir. Sözleşme, yirmi birinci yüzyılın Birleşmiş Milletler'in ilk insan hakları anlaşmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bitişik bölge</span>

Bitişik bölge karasularının ötesinde, düz esas hat üzerinden kıyıdan 24 deniz miline kadar uzanan, kıyı devletinin denetim hakkına sahip olduğu deniz alanıdır. Devletin tam egemenlik hakkına sahip olmadığı bu bölgede, kıyı devleti yalnızca sağlık, gümrük, göç ve maliye alanlarındaki ihlalleri önlemek amacıyla kendi mevzuatını uygulamaktadır.