İçeriğe atla

Moleküller arası kuvvet

Moleküller arası kuvvet, komşu parçacıklar (atomlar, moleküller veya iyonlar) arasında etkili çekim veya itme kuvvetidir. Molekülleri bir arada tutan iç kuvvetlere kıyasla daha zayıftır. Örneğin HCI moleküllerinin içinde bulunan kovalent bağ, birbirine yeterince yakın komşu moleküller arasında mevcut olan kuvvetlerden daha güçlüdür.[1]

Çekici moleküller arası kuvvetler şunlardır:

  • Hidrojen bağı
  • İyon–dipol kuvvetleri
  • Van der Waals kuvvetleri (Keesom kuvveti, Debye kuvveti ve London dağılım kuvveti)

(IMFs) komşu parçacıklar (atomlar, moleküller veya iyonlar) arasında hareket halindeki çekim ve itme kuvvetleridir. Bir molekülü bir arada tutan molekül içi kuvvetlerle karşılaştırıldığında, bu kuvvetler zayıftır. Örneğin, atomlar arası elektron çiflerinin elektron paylaşımını içeren kovalent bağ komşu moleküller arasında var olan kuvvetlerden daha güçlüdür. Bunlar moleküler mekanizmalarında sıklıkla kullanıan kuvvetl alanlarının önemli bir parçasıdır.

Moleküllerarası kuvvetler hakkındaki araştırmalar moleküler seviyede kuvvetlerin olması ve hareketine dikkat çeken iri ölçekli gözlemlerden başlar. Bu gözlemler virial faktörleri, buhar basıncını, vizkoziteyi, yüzeysel gerilim ve emilim verileri tarafından yansıtılan ideal olmayan gaz davranışını içerir. Mikroskopik kuvvetlere ilk referans Alexis Clairaut'un çalışması Theorie de la Figure de la Terre 'de değinilmiştir. Mikroskopik kuvvetlerin araştırmasına katkıda bulunan diğer bilim adamları: Laplace, Gauss, Maxwell ve Boltzmann'dır.

Aşağıdaki türler ile düşünülen çekici moleküllerarası kuvvetler:

  • İyon uyarılmış dipol(iki kutuplu) etkileşimi
  • İyon dipol etkileşimi
  • van der Waals kuvvetleri (Keesom kuvveti, Debye j kuvveti ve London dağılım kuvveti)

Moleküllerarası kuvvetler hakkındaki bilgi vizkozite, PVT verisi gibi özelliklerin büyük ölçekli ölçümleri ile elde edilir. Mikroskopik etkenler için bağlantılar virial faktörlerle ve Lennard-Jones potansiyelleri tarafından verilir.

Dipol-dipol etkileşimleri

Dipol-dipol etkileşimleri moleküller içinde kalıcı dipoller arasındaki elektrostatik etkileşimlerdir. Bu etkileşimler çekimi artırmak için molekülleri sıralamaya meyillidirler (potansiyel enerji azalır). Dipol-dipol etkileşimine bir örnek hidrojen klorür (HCl) molekülünde görülebilir: polar bir molekülün pozitif sonu diğer molekülün negatif sonunu çekecektir ve pozisyonunu etkileyecektir. Polar moleküller arasında net bir çekim vardır. Polar moleküllere örnekler hidrojen klorür (HCl) ve kloroform (CHCl3) verilebilir.

  • Dipol dipol polar yapılı moleküller üzerinde meydana gelen bir kimyasal reaksiyondur. Moleküllerin zıt kutupları arasında meydana gelen elektrostatik çekim kuvvetine dipol dipol denir. Bu bağlamda molekül içi bağlar polar kovalent bağ olarak ifade edilir. Bu bağlamda Molekülün polar karakteri sebebiyle arasında dipol dipol etkileşimi meydana gelmektedir. Yani molekülünün zıt kutup kısımları elektrostatik çekim ile beraber güçlü bir etkileşim meydana getirir. Bu etkileşim neticesinde çekim meydana gelir ve dipol dipol kuvveti oluşmaktadır.
  • Kimyasal türlerde içinde barındırmış oldukları yapılar sebebi ile anlık değişimlerin olmadığı ve sürekliliğin olduğu moleküller kalıcı dipol olarak adlandırılmaktadır. Polar olan moleküllerde görülen dipoller kalıcı dipol olarak isimlendirilmektedir. Polar moleküllerde yükler simetrik bir şekilde dağılım göstermez. Bu nedenle de bileşke kuvvet sıfır değildir. Moleküllerde negatif ya da pozitif olmak üzere yük yoğunlukları bulunmaktadır. Moleküller içinde meydana gelen kutuplaşmalar süreklilik göstermeleri nedeni ile polar moleküllerde kalıcı dipoller oluşmaktadır. NH, HF, NH3, C2H5OH, H2O kalıcı dipole örnek olarak gösterilebilmektedir.
  • Bazen moleküller iki kutuplu gruplar içerebilir, fakat toplam dipol momente sahip değildir. Bu durum molekül içinde bir simetri olduğunda, dipollerin birbirini yok etmesine neden olur. Tetrakloromethan ve karbondioksit gibi moleküller için bu geçerlidir. Iki ayrı atom arasında dipol-dipol etkileşiminin sıfır olduğunu not edin, çünkü atomlar nadiren kalıcı bir dipole sahip olurlar. İyon-dipol ve iyon-uyarılmış dipol kuvvetleri İyon-dipol ve iyon-uyarılmış dipol kuvvetleri dipol-dipol ve uyarılmış dipol etkileşimleri aynıdır, fakat sadece polar ve nonpolar moleküller yerine iyonları içerir. İyon-dipol ve iyon-uyarılmış dipol kuvvetleri dipol-dipol etkileşimlerinden daha güçlüdür, çünkü herhangi bir iyonun yükü bir dipol momentin yükünden daha büyüktür. Iyon-dipol bağları H bağından daha güçlüdür.[kaynak belirt] Bir iyon-dipol kuvveti bir iyon ve bir polar molekülün etkileşimini içerir. Maksimum etkileşime izin vermek için, pozitif ve negatif gruplar yan yana gelir. Bir iyon-uyarılmış dipol kuvveti bir iyon ve nonpolar(polar olmayan bir molekül) bir molekülün etkileşimini içerir. Dipol-uyarılmış dipol kuvveti gibi, iyon yükü nonpolar molekül üzerindeki elektron bulutunun bozulmasına neden olur. Hidrojen bağı[edit] Ana makale: Hidrojen bağı H bağı elektronegatif bir atomun eşleşmemiş elektronları ve azot, oksijen ve florin atomuna bağlı bir H atomu arasındaki çekimdir. H bağı genellikle güçlü bir elektrostatik dipol-dipol etkileşimidir. Ancak, kovalent bağın bazı özelliklerini taşır: yönlüdür, van der Waals etkileşimlerinden güçlüdür, van der Waals çapının toplamından daha kısa bir atom içi uzaklık yaratır ve genellikle değerlik türü gibi yorumlanabilen sınırlı sayıdaki etkileşen grupları içerir.
  • Moleküllerarası H bağı, H bağına sahip olmayan diğer Grup 16 hidritleriyle karşılaştırıldıklarında, suyun neden yüksek bir sıcaklıkta (100 °C) kaynadığını gösterir. Molekül içi oksijen hidrojen bağı, proteinlerin ve nükleik asitlerin ikincil, üçüncül, dördüncül yapılarından kısmen sorumludur. Ayrıca sentetik ve doğal polymerlerin yapısında da önemli bir rol oynar. Van der Waals kuvvetleri Ana makale: van der Waals kuvveti Van der Waals kuvvetleri, yüksüz atom veya moleküller arasındaki etkileşimden doğar. Sıkışmış fazların kohezyonu ve gazların fiziksel adsorpsiyonu gibi olaylara neden olur, fakat büyük ölçekli hacimler arası evrensel bir çekim gücü yaratır. Keesom (kalıcı-kalıcı dipoller) etkileşimi Van der Waals kuvvetlerine ilk katkı, yükler arasındaki (moleküler iyonlarda) elektrostatik etkileşimler, dipoller (polar moleküller için), dörtlüler (simetrik tüm moleküller) ve kalıcı çok kutuplulardan gelir. Bu etkileşim Keesom etkileşimidir (Willem Hendrik Keesom'dan sonra isimlendirilmiştir.). Bu kuvvetler kalıcı dipoller (dipolar moleküller) arasındaki çekimlerdir ve sıcaklığa bağlıdırlar. Bunlar dipoller arası çekici etkileşimlerden oluşur ve dipollerin farklı dönme hareketlerinin ortalama olarak toplamıdır. Moleküllerin sürekli döndüğü ve bir yerde sabit kalmadığı varsayılır. Keesom etkileşimi enerjisi; uzaklığın üçüncü kuvvetinin tersine bağlı olan uzaysal sabit iki dipolün etkileşim enerjisinden farklı olarak, uzaklığın altıncı kuvvetinin tersine bağlıdır. Keesom etkileşimi sadece moleküller arasında olur, aynı zamanda iki polar molekül olarak da bilinen kalıcı dipol momentlere sahiptir. Keesom etkileşimleri çok zayıf van der Waals etkileşimleridir ve elektrolit içeren sulu çözeltilerde görülmez. Aşağıdaki denklemde ortalama açı etkileşimi verilmiştir:
    • m = her uzunluk için yük, = boş uzayın elektriksel geçirgenliği, = ortamdaki diğer malzemenin dielektrik sabiti, T = sıcaklık, = Boltzmann sabiti ve r = moleküller arası uzaklık Debye (kalıcı-uyarılmış dipoller) kuvveti Ikinci katkı indüksiyon (polarizasyon-kutuplaşma olarak da bilinir) veya Debye kuvvetidir. Dönen kalıcı dipoller arasındaki etkileşimlerden ve atomlar ya da moleküllerin (kutuplaşmış dipoller) kutuplaşabilirliğinden oluşur. Bu kutuplaşmış dipoller kalıcı dipole sahip diğer moleküllerin elektronlarını itmelerinden oluşur. Kalıcı dipole sahip bir molekül benzer komşu moleküllerde çift kutup oluşturur ve ortak bir çekime neden olur. Debye kuvvetleri atomlar arasında oluşmaz. Kutuplaşmış ve kalıcı dipoller arasındaki kuvvetler Keesom etkileşimleri gibi sıcaklığa bağlı değildir, çünkü kutuplaşmış dipol yer değiştirebilir ve nonpolar bir molekülün çevresinde döner. Debye kutuplaşma etkileri ve Keesom yönelim etkileri polar etkileşimler olarak sayılır. Kutuplaşmış dipol kuvvetleri bir moleküldeki kalıcı çoklu kutup ile diğer moleküldeki kutuplaşmış çoklu kutup arasındaki çekim etkisinden oluşan kutuplanmadan (polarizasyon olarak da bilinir) ortaya çıkar. Bu etkileşim Debye kuvveti olarak adlandırılır, Peter J.W. Debye'den sonmra isimlendirilmiştir. Kalıcı dipol ve uyarılmış dipol arasındaki endüksiyon-etkileşimin bir örneği HCl ve Ar arasındaki etkileşimdir. Bu sistemde, Ar'nun elektronları çekilir (HCl'nin H tarafına) ya da HCl tarafından(Cl tarafından) itilir ve bir dipol oluşur. Ortalama açı etkileşimi aşağıdaki denklemde verilmiştir:

= polarizasyon (kutuplaşma) Bu tür bir etkileşim herhangi bir polar molekül ve nonpolar/simetrik molekül arasında gerçekleşebilir. Endüksiyon-etkileşim kuvveti dipol-dipol etkileşiminden çok  zayıftır, ancak London dağılım kuvvetinden güçlüdür. London dağılım kuvveti (dipol-uyarılmış dipol etkileşimi) Ana makale: London dağılım kuvveti Üçüncü ve en baskın katkı dağılım ya da London kuvvetidir (dipol-uyarılmış dipol dalgalanması), tüm atom ya da moleküllerin sıfır olmayan anlık dipole momentlerinden oluşur. Bu gibi bir kutuplaşma polar bir molekül ya da nonpolar moleküllerde negatif yüklü elektron bulutlarının itmes sonucu uyarılmalarıyla oluşur. Bu yüzden, London etkileşimleri bir elekton bulutundaki elektron yoğunluğunun rastgele dalgalanmasından meydana gelir. Fazla elektrona sahip bir atom daha az elektrona sahip bir atomdan yüksek London kuvvetine sahiptir. Dağılım (London) kuvveti kutuplaşabilen tüm malzemeler için en önemli bileşendir, Keesom ve Debye kuvvetleri kalıcı dipoller gerektirir. London etkileşimi evrenseldir ve atom-atom etkileşimlerinde vardır. Çeşitli nedenlerden dolayı London etkileşimlerinin (dağılımları) sıkıştırılmış sistemlerde büyük ölçekli hacimler arasındaki etkileşimlerle alakalı olduğu düşünülür. Hamaker 1937 yılında büyük ölçekli hacimler arasındaki van der Waals teorisini geliştirmiştir ve bu etkileşimlerin katkısının daha uzun aralıkta açıklanabileceğini göstermiştir. Kuvvetlerin göreceli gücü |Bağ türü |Ayrışma enerjisi (kcal/mol)[9] |- |İyon kafesi enerjisi |250–4000 [10] |- |Kovalent bağ enerjisi |30–260 |- |Hidrojen bağı |1–12 (suda yaklaşık 5'tir) |- |Dipol–Dipol |0.5–2 |- |London Dağılımı Kuvvetleri |<1 to 15 (hidrokarbonların buharlaşma entalpilerinden tahmin edilir) |} Not: Bu karşılaştırma ortalamadır – gerçek göreceli güçler içerdiği moleküllere bağlı olarak değişiklik gösterir. İyonik ve kovalent bağ her zaman herhangi verilen bir madde için moleküllerarası kuvvetlerden daha güçlüdür. Gazların davranışının etkisi Moleküllerarası kuvvetler kısa mesafelerde iticidir ve uzun mesafelerde çekicidir (Lennard-Jones potansiyeline bakınız). Bir gazda, itici kuvvet temel olarak aynı hacmi kaplayan iki molekülün tutulması etkisine sahiptir. Aynı sıcaklık ve basıçta gerçek gaz ideal bir gazdan daha fazla hacim kaplamaya meyillidir. Çekici kuvvetler molekülleri bir arada tutar ve daha küçük hacim kaplaması için basınç ve sıcaklığa bağlı olan ideal bir gazdan gerçek gaza doğru bir eğilim gösterir (sıkıştırılabilirlik etkenine bakınız). Bir gazda, moleküllerarası uzaklık genellikle büyüktür; bu yüzden moleküllerarası kuvvetler sadece küçük bir etki gösterir. İtici kuvvet çekici kuvvetin üstesinden gelemez, fakat moleküllerin termal enerjisi çekici kuvvetin üstesinden gelir. Sıcaklık termal enerjinin bir ölçüsüdür, böylece artan sıcaklık çekici kuvvetin etkisini azaltır. Buna zıt olarak, itici kuvvetin etkisi özellikle sıcaklıktan etkilenmez. Özkütlesini artırmak için bir gaz sıkıştırıldığında, çekici kuvvetin etkisi artar. Eğer bir gaz yeterince yoğun ise, moleküller yayılsın diye etkileşimler termal hareketin üstesinden gelmesi için artmaya başlayabilir. Ardından gaz bir katı ya da sıvı oluşturmak için yoğunlaşabilir. Düşük sıcaklıklar yoğunlaşma fazının oluşumunu destekler. Yoğun bir fazda, çekici ve itici kuvvetler arasında bir denge vardır. Kuantum mekanik teorileri [edit] Ana makale: Moleküllerarası etkileşimlerinin kuantum mekaniği ile açıklanması {| class="wikitable" | |Bu kısım genişlemeyi içerir. (Eylül 2009) |} Atomlar ve moleküller arasındaki moleküllerarası kuvvetler, yukarıda açıklandığı gibi kalıcı ve anlık dipoller arasında oluşur. Bunun yerine, H bağı, van der Waals ve dipol-dipol gibi çeşitli etkileşimleri açıklamak için daha temel ve birleştirici bir teori aranabilir. Sıklıkla, moleküllere kuantum mekaniği fikirlerinin uygulanmasıyla bu teori gerçekleştirilebilir ve Rayleigh–Schrödinger düzensizlik teorisi bu noktada etkili olabilir. Moleküllerarası etkileşimlerin kuantum mekanik açıklaması gibi var olan kuantum kimya teknikleri uygulandığında, bu etkileşimleri analiz etmekte kullanılabilen ortalama tekniklerinin bir dizilimini sağlanabilir.

Kaynakça

  1. ^ "Türkçe Bilgi: Moleküller arası kuvvet". Türkçe Bilgi. Erişim tarihi: 26 Şubat 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Kimya, maddenin yapısını, özelliklerini, birleşimlerini, etkileşimlerini, tepkimelerini araştıran ve uygulayan bilim dalıdır. Kimya bilmi daha kapsamlı bir ifadeyle maddelerin özellikleriyle, sınıflandırılmasıyla, atomlarla, atom teorisiyle, kimyasal bileşiklerle, kimyasal tepkimelerle, maddenin hâlleriyle, moleküller arası ve moleküler kuvvetlerle, kimyasal bağlarla, tepkime kinetiğiyle, kimyasal dengenin prensipleriyle vb konularla ilgilenir. Kimyanın en önemli dalları arasında analitik kimya, anorganik kimya, organik kimya, fizikokimya ve biyokimya sayılır.

<span class="mw-page-title-main">Alken</span>

Alkenler yapılarında en az bir tane karbon-karbon (C=C) çift bağı içeren organik bileşiklerdir. Alkenlerin yapısında karbon-karbon çift bağı bulunduğundan ve bu karbonların yapabileceği en fazla hidrojenle bağ yapmamış olduğundan alkenler doymamış bileşikler kategorisine girerler. Alkenlerin yapısında sadece bir karbon-karbon çift bağının bulunması durumunda homolog seriler oluşturur. Bu homolog serilerin genel formülü CnH2n şeklindedir. Burada n-in en az 2 olma şartı vardır. Aşağıda en basit alken olan eten, yaygın ismiyle etilenin, çeşitli modellemelerle çizilmiş şekillerinin yanı sıra alkenlerin çeşitli şekillerdeki yazılış şekilleri de bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Katı</span> maddenin 4 halinden biri

Katı, maddenin atomları arasındaki boşluğun en az olduğu halidir. "Katı" olarak adlandırılan bu haldeki maddelerin kütlesi, hacmi ve şekli belirlidir. Bir dış etkiye maruz kalmadıkça değişmez. Sıvıların aksine katılar akışkan değildir. Fiziksel yollarla, diğer üç hal olan sıvı, gaz ve plazmaya dönüştürülebilirler. Altın demir gibi madenler katı maddelere örnektir. Ayrıca katı maddeler atomlarının en yavaş hareket edebildiği haldir. Doğa'da amorf veya kristal yapıda bulunurlar. Amorf katılar maddenin taneciklerinin düzensiz olma durumudur. Kristal katılar ise de maddenin taneciklerinin düzenli olma durumudur. Kristal katılar da aralarında 4'e ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Molekül</span> birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısı

Molekül, birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısına verilen addır. Diğer bir ifadeyle bir molekül bir bileşiği oluşturan atomların eşit oranlarda bulunduğu en küçük birimdir. Moleküller yapılarında birden fazla atom içerirler. Bir molekül aynı iki atomun bağlanması sonucu ya da farklı sayılarda farklı atomların bağlanması sonucunda oluşabilirler. Bir su molekülü 3 atomdan oluşur; iki hidrojen ve bir oksijen. Bir hidrojen peroksit molekülü iki hidrojen ve 2 oksijen atomundan oluşur. Diğer taraftan bir kan proteini olan gamma globulin 1996 sayıda atomdan oluşmakla birlikte sadece 4 çeşit farklı atom içerir; hidrojen, karbon, oksijen ve nitrojen. Molekülleri oluşturan kimyasal bağlara Moleküler bağlar denir. Bunlar kovalent, iyonik ve metalik bağlardır.

<span class="mw-page-title-main">İyon</span> toplam elektron sayısının toplam proton sayısına eşit olmadığı, atoma net pozitif veya negatif elektrik yükü veren atom veya molekül

İyon ya da yerdeş, bir veya daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş bir atomdan oluşmuş elektrik yüklü parçacıktır. Atomlar kararsız yapılarından kurtulmak ve kararlı hale gelebilmek için elektron alırlar ya da kaybederler. Bunun için de başka bir atomla ya da kökle bağ kurarlar.

<span class="mw-page-title-main">Dünya atmosferi</span> Dünyayı saran gaz tabakası

Atmosfer veya havaküre, Dünya'nın kütleçekimi ile gezegenin çevresini sarmalayan gaz tabakası. Yaklaşık %78'i azot, %21'i oksijen, %0,93 argon, %1 su buharı ve kalan kısmı diğer bazı gazların karışımından oluşmuştur. Bu gaz karışımına genel olarak hava adı verilir. Atmosfer, Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki dönüşü nedeniyle kutuplarda ince (alçak), Ekvator'da geniştir.

<span class="mw-page-title-main">Hidrojen bağı</span>

Kimya'da, hidrojen bağı öncelikle daha elektronegatif bir "verici" atom veya gruba (Dn) kovalent bağla bağlanan bir hidrojen (H) atomu ile ve yalnız bir çift elektron taşıyan başka bir elektronegatif atom arasındaki elektrostatik çekim kuvvetidir.

<span class="mw-page-title-main">İyonik bağ</span> doğrudur

İyonik bağ, zıt yüklü iyonlar arasındaki elektrostatik kuvvetlere dayanan bir kimyasal bağ türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Kovalent bağ</span> İki atom arasında elektronun paylaşılması

Kovalent bağ, atomlar arasında elektron çiftleri oluşturmak için elektronların paylaşımını içeren kimyasal bağdır. Bu elektron çiftlerine paylaşılan çiftler veya bağ çiftleri denir. Atomlar arasında elektronları paylaştıklarında çekici ve itici kuvvetlerin kararlı dengesine kovalent bağ denir. Birçok molekül için elektronların paylaşılması her atomun kararlı elektronik gruplaşmasına denk gelen tam değerlik kabuğunun eşdeğerine ulaşmasına olanak tanır.

<span class="mw-page-title-main">Kimyasal bağ</span> atomları birbirine bağlanmasını ve bir arada kalmasını sağlayan kuvvet

Kimyasal bağ, atomların veya iyonların molekülleri, kristalleri ve diğer yapıları oluşturmak üzere birleşmesidir. Bağ, iyonik bağlar'da olduğu gibi zıt yüklü iyonlar arasındaki elektrostatik kuvvetten veya kovalent bağ'larda olduğu gibi elektronların paylaşılmasından veya bu etkilerin bazı kombinasyonlarından kaynaklanabilir. Açıklanan kimyasal bağların farklı mukavemetleri vardır: kovalent, iyonik ve metalik bağlar gibi "güçlü bağlar" veya "birincil bağlar" ve dipol-dipol etkileşimleri, London dağılım kuvveti ve hidrojen bağı gibi "zayıf bağlar" veya "ikincil bağlar" vardır.

<span class="mw-page-title-main">Johannes Diderik van der Waals</span>

Johannes Diderik van der Waals, Hollandalı fizikçidir. En önemli başarısı ona Nobel'i kazandıran "gazlar ve sıvıların durum denklemi"dir. Van der Waals, gaz ve sıvıların hacimleri, sıcaklıkları ve basınç arasındaki ilişkinin, bugün van der Waals kuvveti adı verilen moleküller arası kuvvetleri ve moleküllerin hacimlerini hesaba katmadan anlaşılamayacağını fark etti.

<span class="mw-page-title-main">Plazma</span> gaz haldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal reaksiyonun kontrollü etkileşim süreci

Plazma, gaz hâldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal tepkimenin kontrollü etkileşim sürecine verilen genel ad. Daha kolay bir tanımla; atomun elektronlardan arınmış hâlidir.

<span class="mw-page-title-main">Enerji seviyesi</span>

Enerji seviyesi, atom çekirdeğinin etrafında katman katman biçiminde bulunan kısımların her biridir. Bu yörüngelerde elektronlar bulunur. Yörüngenin numarası; 1, 2, 3, 4, ... gibi sayı değerlerini alabilir. Yörünge numarasına baş kuantum sayısı da denir ve "n" ile gösterilir. Yörünge numarası ile yörüngenin çekirdeğe uzaklığı doğru orantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Atom yarıçapı</span> Atomun çekirdeği ile elektron bulut arasındaki uzaklık

Atom yarıçapı, küre şeklinde olduğu düşünülen atomların büyüklüklerini ölçmekte kullanılan bir niceliktir. Bu nicelik bir atomun çekirdeği ile elektron bulutu arasındaki uzaklığı ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Denatürasyon</span>

Denatürasyon, protein veya nükleik asitlerin doğal yapısında mevcut olan sekonder, tersiyer ve kuaterner yapılarının bazı fiziksel ve kimyasal dış etkilerle bozularak primer yapılarına dönüşmeleri sürecidir. Canlı bir hücredeki proteinlerin denatüre olması, hücresel aktivitelerde bozulma ve belki de hücrenin ölümüyle sonuçlanır.

<span class="mw-page-title-main">İstiflenme</span>

Kimyada istiflenme, genelde aromatik olan moleküllerin atomlar arası etkileşerek deste şeklinde üst üst üste gelmesidir. İstiflenmiş bir sistemin en yaygın bilinen örneği DNA molekülünde birbirini takibeden bazlarda görülür. İstiflenme proteinlerde, non-polar iki halkanın örtüşmesi halinde de meydana gelir. Hangi moleküllerarası kuvvetlerin istiflenmeye neden olduğu hâlen tartışma konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Van der Waals kuvveti</span>

Moleküler fizik ve kimyada Van der Waals kuvveti veya Van der Waals etkileşimi, atomlar veya moleküller arasındaki mesafeye bağlı bir etkileşimdir. İyonik veya kovalent bağların aksine, bu çekimler kimyasal elektronik bir bağdan kaynaklanmaz; nispeten zayıftırlar ve bu nedenle bozulmaya daha duyarlıdırlar. Van der Waals kuvveti, etkileşen moleküller arasındaki uzak mesafelerde hızla yok olur.

<span class="mw-page-title-main">Yüksek performanslı sıvı kromatografisi</span>

Yüksek performanslı sıvı kromatografisi bir analitik kimya yöntemidir. Karışımlardaki bileşenlerin, ayrıştırılmasında, nitelik ve niceliklerinin belirlenmesinde kullanılan bir analiz tekniğidir. Bu teknikte pompalar ile pompalanan yüksek basincli sıvı faz aracılığıyla taşınan analitler, kromatografik kolona ulaşır. Kolona ulaşan analitler, kolon ile farklı şekillerde etkileşip, farklı zamanlarda detektöre ulaşırlar. Burada, kolon katı bir adsorbent maddeyle doludur ki bu maddenin özellikleri sayesinde kromatografik ayrışma gerçekleşir.

Çözülme, çözücünün moleküller ile etkileşimini tanımlar. Hem iyonize hem de yüksüz moleküller, çözücü ile güçlü bir şekilde etkileşir ve bu etkileşimin gücü ve doğası, çözücünün viskozite ve yoğunluk gibi özelliklerini etkilemenin yanı sıra çözünürlük, reaktivite ve renk dahil olmak üzere çözülen maddenin birçok özelliğini etkiler. Çözülme sürecinde iyonlar eş merkezli bir çözücü kabuğu ile çevrelenir. Çözülme, çözücü ve çözünen moleküllerin çözünme kompleksleri halinde yeniden düzenlenmesi sürecidir.