Etik veya ahlak felsefesi, doğru davranışlarda bulunmak, iyi bir insan olmak ve insani değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik sözcüğü Yunanca "kişilik, karakter" anlamına gelen "ethos" sözcüğünden türemiştir.

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

Ayn Rand, kurduğu objektivizm felsefesi ve yazdığı Yaşamak İstiyorum, Ben (Anthem), Hayatın Kaynağı ve Atlas Silkindi kitaplarıyla tanınan filozof-yazar.

Edmund Gustav Albrecht Husserl, fenomenoloji okulunu kuran Yahudi kökenli Alman filozoftur. İlk çalışmalarında, mantıkta tarihselcilik ve psikolojizm hakkında yönelimsellik analizlerine dayanan eleştirel incelemelerde bulundu. Olgun dönem çalışmalarında ise, fenomenolojik indirgeme denilen sistematik bir temel bilim geliştirmeye teşebbüs etti. Transandantal bilincin, tüm olası bilginin sınırlarını belirlediğini savunan Husserl, fenomenolojiyi transandantal - idealist bir felsefe olarak yeniden tanımladı. Husserl düşüncesiyle 20. yüzyıl felsefesini derinden etkiledi ve günümüzde hâlen çağdaş felsefe ve ötesinde önemli bir figür olmaya devam ediyor.

Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılda kendi içlerindeki derin öğretisel farklılıklarına karşın felsefi düşüncenin salt düşünen özne ile değil eyleyen, duyumsayan, yaşayan bir birey olarak insan öznesi ile başladığı inancını paylaşan belli başlı Avrupalı filozofların çalışmalarına karşılık gelen terim. Varoluşçu düşüncede her ne kadar 'özgürlük' yaygın olarak tepe nokta kabul edilse de akımın ilksel erdemi, otantisitedir. Varoluşçuluğa göre bireyin başlangıç noktası "varoluşsal tutum" olarak adlandırılan tutumla, yani görünürde anlamsız veya absürt bir dünya karşısında bir kopma ve keşmekeşlik duygusu ile nitelenir. Pek çok Varoluşçu, geleneksel ya da akademik felsefeyi biçim ve biçemsel yönden gerçek insan deneyiminden fazlasıyla soyut ve uzak olarak görmüştür. Ruhbilimsel ve kültürel devinimlerin bireysel deneyimlerle birlikte var olabileceğini savunan bu felsefi akımda, erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını, bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir kategori olduğu düşünülmüştür. İnsanın varoluşunu anlamlandırma, kesin olarak bahsedilen bu otantik gerçeklikle mümkündür.

Pierre Abélard veya Pierre Abailard veya Pierre Abeilard, Fransız skolastik düşünürü, tanrıbilimci; dil, diyalektik ve ahlak filozofu. Tümeller sorununa getirdiği çözüm ve diyalektiği özgün kullanım biçimiyle tanınan Fransız ilahiyatçı ve felsefeci. Ayrıca şiirleri ve Héloise ile yaşadığı aşk macerasıyla da ünlüdür.

Felsefe tarihi, felsefenin mantık, epistemoloji, ontoloji, etik, estetik gibi alt bölümlerinden birisidir. Genel olarak felsefe derslerinin başlangıcında verilir. Bunun temel nedeni, felsefe tarihinin içeriğiyle ilintilidir. Felsefe tarihi, felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından, çeşitli felsefe ögretilerinin tarihsel yerlerinin ve öğretisel ayrımlarının belirlenmesine ve bu öğretilerin felsefenin alt bölümleri açısından değerlendirilip ortaya konulmasına kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Felsefe tarihi bu anlamda sadece bir mevcut felsefelerin ansiklopedik bir araya getirilmesi meselesi değildir; felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından neyin felsefe-içi neyin felsefe-dışı sayılacağına değin bir dizi kuramsal/felsefi sorunla yüz yüzedir. Bu anlamda, felsefenin bir altbölümü olarak felsefe tarihi, hem felsefi çalışmanın başlangıcı hem de en önemli alanıdır. Genelde felsefe tarihi kitapları, bu bakımdan öğretilerin ve bunların felsefi sorunları çözme denemelerinin art arda etkileşimlerle gelişen tarihini ele alır. Bu tarihin hazırlanmasında hem düşünürlerin metinleri hem de bu metinlerin tarihsel toplumsal koşulları iç bağlantıları açısından değerlendirilir, öğretilerin birbirine etkileri ve karşıtlıkları, benzerlikleri ve ayrımları serimlenir. Dolayısıyla, genel anlamda felsefe tarihinin varlık, bilgi ve değerlerle ilgili soruları ve sorunları belirli özgül yöntemlerle değerlendiren ya da inceleyen ve bu incelemeyi sonuçları bakımından da sistemaktikleştirilmesine yönelik çalışan bütün düşünce girişimlerini ortaya koymayı hedeflediği söylenebilir.

Analitik felsefe, felsefenin ana işlevinin analiz olması gerektiğini öne süren felsefe geleneğidir. Ezici çoğunlukla Anglosfer ve İskandinav dünyasında yaygındır. Kıta felsefesi ile birlikte, çağdaş felsefede ön planda olan iki gelenekten biridir. Nadir bir kullanım olsa da, çözümleyici felsefe ismiyle de bilinir.
Jean Iris Murdoch, İrlandalı yazar ve filozof. Murdoch 26 roman, 5 oyun, 5 felsefe ve bir adet toplu şiirler kitabı üretmiştir.
Alison Wylie, Washington Üniversitesi'nde (Seattle) bilim felsefesi üzerine çalışan feminist filozoftur.

Felsefe veya düşünbilim; varlık, bilgi, değerler, gerçek, doğruluk, zihin ve dil gibi konularla ilgili soyut, genel ve temel problemlere ilişkin yapılan sistematik çalışmalardır. Felsefe ile uğraşan kişilere filozof denir.
Ann Cudd, Boston Üniversitesi Sanat ve Bilim Fakültesi dekanıdır. Daha önce başkan yardımcısı ve lisans dekanlığının yanı sıra Kansas Üniversitesinde felsefe profesörüydü. Ayrıca kadınlar, cinsiyet ve cinsellik çalışmaları programına bağlı bir öğretim üyesidir. Analitik Feminizmin kurucularından biri olan Cudd, Analitik Feminizm Derneğinin kurucu üyelerindendi ve 1995-1999 yılları arasında bu derneğin başkanı olarak da görev yaptı.

Virginia Potter, liderlik ahlakı, sosyal-politika ve feminizm üzerinde çalışmış filozoftur.
Eva Kittay, SUNY Stony Brook’da seçkin bir felsefe profesörüdür. Başlıca uğraşları feminist felsefe, etik, sosyal ve politik kuram ve bu disiplinlerin maluliyet çalışmalarına uygulanmasıdır. Kittay, 1995’te The Women's Committee of One Hundred’ı yönetmeyi içeren kamuya açık alandaki felsefi kaygıları da belirtmeye çalıştı. Bu kuruluş, o dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nde yer alan toplumsal refah reformlarının algılanmış cezalandırıcı mahiyetine karşı çıkıyordu.
Marilyn Frye Amerikan felsefeci ve radikal feminist kuramcıdır. Marilyn Frye; cinsiyetçilik, ırkçılık, boyundurluk ve cinsellik teoriyle bilinir. Eserleri beyaz ırkın üstünlüğü, erkek dokunulmazlığı, gey ve lezbiyenlerin marjinalliği gibi feminist konuların tartışmalarını ortaya çıkarmıştır. Frye açıkça lezbiyendir. Eserlerinin çoğunda özellikle ırk ve cinsiyeti konu alan sosyal kategorileri inceler. Marilyn Frye, adalet perspektifinden konuları ele almasıyla birlikte metafizik, epistemoloji ve sosyal kategorilerin ahlak psikolojisiyle de son derece ilgilendi.
Adriana Cavarero bir İtalyan felsefeci ve feminist düşünür. Verona Üniversite'sinde siyaset felsefesi profesörlüğü yapmaktadır. Ayrıca Berkeley ve Santa Barbara'da, Kaliforniya Üniversitesi'nde görev yapmaktaydı. Cavarero İtalya'da Avrupa'da ve İngilizce konuşulan camiada Feminizm, cinsiyet ayrımı, Plato, Hannah Arendth, anlatım teorileri, siyaset felsefesi ve edebiyatı üzerine geniş kapsamlı yazılarıyla oldukça tanınır.
Bernard Arthur Owen Williams, bir İngiliz ahlak filozofuydu. Yayınları arasında Benlik Sorunları (1973), Etik ve Felsefenin Sınırları (1985), Utanç ve Gereklilik (1993) ve Doğruluk ve Doğru Sözlülük (2002) yer almaktadır. 1999 yılında şövalye ilan edilerek Sir unvanı verilmiştir.

T. H. Green olarak da bilinen Thomas Hill Green, bir İngiliz filozof, politik radikal, ölçülü reformcu ve İngiliz idealizmi hareketinin bir üyesiydi. Tüm İngiliz idealistleri gibi Green de G.W.F. Hegel'in metafizik tarihselciliğinden etkilendi. Sosyal liberalizm felsefesinin arkasındaki düşünürlerden biriydi.

İran felsefesi veya Fars felsefesi, Doğu felsefesinin bir parçası olup, oldukça zengin ve eski bir tarihe sahiptir. İran felsefesi'nin kökeni eski İran'da Hint-İran kökleriyle ortaya çıkan ve Zerdüşt öğretilerinden büyük ölçüde etkilenen, felsefi gelenek ve düşünceler zamanına kadar uzanmaktadır. Pers bölgesinde bağımsız felsefi düşüncenin ortaya çıkışını, M.Ö. 1500’ler de Avesta metinleri aracılığı ile tarihleyen Hint-İranlılar’dan öğrenmekteyiz. Zerdüşt'ün görüşlerinin, Yahudilik ve Orta Platonizm dönemi fikirleri aracılığıyla, Batı Avrupa kültürlerini de etkilediğini görmekteyiz.

Helen Elizabeth Longino, bilimsel araştırma için değerlerin ve sosyal etkileşimlerin önemini savunan Amerikalı bir bilim filozofudur. Kadınların bilimdeki rolü hakkında yazmıştır ve feminist epistemoloji ve sosyal epistemolojide merkezi bir figürdür. Stanford Üniversitesi'nde Clarence Irving Lewis Felsefe Profesörüdür. 2016 yılında Amerikan Sanat ve Bilim Akademisi'ne seçildi.