
Jüpiter'in bilinen 95 doğal uydusu vardır. Bu uydular yörüngeleri, boyut ve fiziksel özellikleri ve bu verilere göre tahmin edilebilecek oluşum mekanizmaları ile çok büyük çeşitlilik göstermektedir. Jüpiter'in, halkaları, manyetik alanı ve uyduları ile birlikte oluşturduğu ve küçük bir güneş sistemini andıran bu karmaşık yapı, Güneş Sistemi'nin evrimini aydınlatabilecek çok sayıda ipuçları barındırmaktadır. İç uyduları olan İo, Europa, Ganymede ve Callisto büyük ve aydın iken diğerleri soluk ve küçüktür.

Satürn'ün doğal uyduları, sadece onlarca metre çapındaki minik uydulardan, Merkür gezegeninden daha büyük olan muazzam Titan'a kadar çok sayıda ve çeşitlidir. Satürn, halkalarında gömülü olmayan ve yörüngeleri doğrulanmış 146 uyduya sahiptir ve ayrıca milyonlarca gömülü küçük uydu ve daha küçük sayısız halka taneciklerini içeren yoğun halkaları vardır. Yedi Satürn uydusu, elips şekline sahip olabilecek kadar büyüktür, ancak bunlardan sadece Titan ve muhtemelen Rhea şu anda hidrostatik dengededir. Satürn'ün uyduları arasında özellikle dikkat çekici olanlar; azot bakımından zengin, Dünya benzeri bir atmosfere, kurumuş nehir ağları ve hidrokarbon göllerinden oluşan bir manzaraya sahip, Güneş Sistemi'ndeki ikinci en büyük uydu olan Titan, güney kutup bölgesinden gaz ve toz jetleri çıkan Enceladus ve tezat oluşturan siyah ve beyaz yarım küreleriyle İapetus'dur.

Phobos Mars'ın iki uydusundan biridir. Yunancada Phobos Korku anlamına gelir. Mars'ın diğer uydusu Deimos'dan hem daha büyüktür, hem de Mars'a daha yakındır. Güneş Sistemi'ndeki tüm diğer uydular içinde gezegenine en yakın konumlanmış uydudur. Yörüngesi Mars yüzeyinden sadece 6000 km yüksekliktedir ve ortalama çapı 22 km'dir.

Europa, Jüpiter'in yörüngesinde bulunan dört Galilei uydusunun en küçüğüdür. Galileo Galilei tarafından keşfedilen dört büyük uydudan gezegene yakınlık açısından ikinci sırada bulunur, bu nedenle Jüpiter'in "II" numaralı uydusu olarak adlandırılmıştır. Jüpiter'in bilinen 80 uydusu arasında gezegene en yakın altıncı uydudur ve ayrıca Ay'dan biraz küçük olan 3.100 kilometrelik çapı ile Güneş Sistemi'ndeki altıncı en büyük uydudur. 1610 yılında Galileo Galilei tarafından keşfedildi ve adını Girit Kralı Minos'un Fenikeli annesi ve Zeus'un sevgilisi olan Europa'dan aldı.

Su, Dünya üzerinde bol miktarda bulunan ve tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle mavi bir renge sahiptir.

Uzaktan algılama, yeryüzünün ve yer kaynaklarının incelenmesinde onlarla fiziksel bağlantı kurmadan kaydetme ve inceleme tekniğidir.

Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen hemen her kıtada buzullara rastlanır. Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında 0° enlem çevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°) 1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.

Sürtünme kuvveti, temas halinde olan iki cismin veya yüzeyin birbiri üzerinden kaymasını engelleyen kuvvete verilen isimdir. Cismi harekete geçirebilir ya da cismin hareketine karşı koyabilir. Sanılanın aksine sürtünme kuvveti her zaman cismin hareketine ters yönde değildir. Bu kuvvetin ortaya çıkması için hareket gerekmez ancak hareketin olduğu durumlardaki (kinetik) sürtünme kuvveti, hareketin olmadığı durumdan (statik) farklıdır.

Ariel, Uranüs' ün uydularından biridir. 24 Ekim 1851' de William Lassel tarafından Uranüs'ün diğer bir uydusu olan Umbriel ile birlikte keşfedilmiştir.
Yansıma, homojen bir ortam içerisinde dalgaların yansıtıcı bir yüzeye çarparak yön ve doğrultu değiştirip geldiği ortama geri dönmesi olayına denir. Yansımanın genel örnekleri ışık, ses ve su dalgalarıdır. Düzlem aynalarda yansıma, saydam ortamda hareket eden ışığın herhangi bir yüzeye çarpıp geri dönmesi olayıdır. Yansıma olayında ışığın hızı, frekansı, rengi yani hiçbir özelliği değişmez. Sadece hareket yönü değişir.

Iapetus, tahmini 1469 km çap ile Satürn'ün üçüncü, Güneş Sistemi'nin 11. büyük uydusudur. İsmini Yunan Mitolojisi'nde bir Titan olan Iapetos'tan alır. Giovanni Domenico Cassini tarafından 1671 yılında keşfedildi.

Titania, Uranüs'ün en büyük, Güneş Sistemi'nin sekizinci en büyük uydusudur. 1787 yılında William Herschel tarafından keşfedilmiştir. Adı William Shakespeare'in A Midsummer Night's Dream adlı oyununda perilerin kraliçesi olan Titania'dan gelir. Ortalama 1.578 kilometre çapındaki Titania, beş büyük uydu arasında Uranüs'ün yörüngesindeki ikinci sıradaki uydudur. Bu uydu gezegenine göre 436.000 kilometre uzaklığındaki bir yörüngede dönmektedir. Bu yörüngedeki dönüşünü 8,7 dünya gününde tamamlamaktadır.

Oberon, Uranüs'ün önemli uydularının en dışta olanıdır. Ortalama 760 km çapıyla Uranüs'ün ikinci en büyük uydusudur. 1787 yılında William Herschel tarafından keşfedilmiştir. Adı William Shakespeare'in A Midsummer Night's Dream adlı oyununda perilerin kralı olan Oberon'dan gelir. Oberon'un yörüngesi kısmen Uranüs'ün Manyotosferinde bulunmaktadır.Dış yüzeyi ile çekirdek arasındaki sınırda Sıvı su tabakası mevcut olabilir. Dış yüzeyinde çok sayıda çarpma kraterleri bulunur, yaklaşık olarak 210 kilometre çapında çarpma kraterlerinin olduğu düşünülüyor.

Resif, denizcilik terminolojisinde kaya, kum ve deniz canlıların birikimiyle birlikte suyun cezir halindeyken altı kulaç veya daha az derinlikli sığ alanlarında oluşmuş su altı yüzey yapılarıdır. Pek çok resif kumun abiyotik-biriktirmeleri, dalgaların kayalar üzerindeki erozyonu ve diğer doğal süreçler sonucunda gelişirken en çok bilinenleri biyotik süreçlerin baskınlığında mercanların ve kalkerli alglerin etkisiyle tropik denizlerde oluşmuş mercan resifleridir.
Aşağıda Yıldız Savaşları filminde yer alan bazı gezegenler ve uydular listelenmiştir.

Proteus ya da Neptün VIII, ikinci büyük Neptün ay'ı ya da Neptün'ün en büyük iç uydusu olarak da bilinir. 1989'da Voyager 2 uzay aracı tarafından keşfedilen Proteus, adını Yunan mitolojisindeki şekil değiştiren deniz tanrısından almıştır.

Denizaltı kanyonu, okyanusların kenar kısımlarındaki diplerde, bir kısmı sığ, enine profilleri V şeklinde olan, bir kısmı da çok derin şeklinde yarılmış dik yamaçlı vadilere denilmektedir.

Playa göl, kısa ömürlü bir göl yatağı veya kapalı göl kalıntısıdır.

Jüpiter'in dördüncü büyük uydusu olan Europa, hem Bilimkurgu hem de gelecekteki insanlar tarafından yapılması öngörülen uzay kolonizasyonu alanında bilimsel spekülasyonlara konu olmuştur. Europa'nın buzaltı su okyanusları dahil olmak üzere jeofiziksel özellikleri, yüzeyinin üzerinde veya altında insan yaşamı için mümkünlük arz etmektedir.
Astronomide, bir gök cismi için geometrik albedo, ışık kaynağından görüldüğü şekliyle gerçek parlaklığının, aynı kesite sahip idealleştirilmiş düz, tam yansıtıcı, dağınık saçılımlı (Lambertian) diskinkine oranıdır.