İstiklal Caddesi, İstanbul'un Beyoğlu ilçesindeki Tünel Meydanı ile Taksim Meydanı arasında yer alan popüler bir caddedir. 19. yüzyılın sonlarından günümüze dek Türkiye'nin en popüler caddesi olma ünvanını koruyan cadde, 1,4 km uzunluğundadır. Orta noktası Galatasaray Lisesi'nin yanından geçen Yeniçarşı Caddesi'nin caddeyi kestiği ve 50. Yıl Anıtı'nın bulunduğu yer kabul edilir. Ortalama olarak 74 metre yükseklikte yer alan İstiklal Caddesi idari olarak 9 ayrı mahalleyi kapsar.
Beyoğlu veya eskiden Pera, İstanbul ilinin Avrupa yakasında bulunan ilçelerinden biridir. Kuzeybatıda Şişli ve Kâğıthane, doğuda Beşiktaş ve İstanbul Boğazı, güneyde ve batıda ise Haliç ile sınırlı ilçenin yüzölçümü 8,76 km2'dir ve 45 mahalleden oluşmaktadır. İsmini Pera da denen, Tünel–Taksim arasında uzanan İstiklal Caddesi ve ona açılan sokakların belirlediği alanı kapsayan Beyoğlu semtinden alır.
Galata Kulesi ya da müze olarak kullanılmaya başlaması sonrasındaki adıyla Galata Kulesi Müzesi, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan bir kuledir. Adını, bulunduğu Galata semtinden alır. Galata Surları dahilinde bir gözetleme kulesi olarak inşa edilen kule, farklı dönemlerde farklı amaçlarla kullanılmasının ardından 2020'den itibaren, bir sergi mekânı ve müze olarak hizmet verir. Hem Beyoğlu'nun hem de İstanbul'un sembol yapılarındandır.
Tophane, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde, boğaz kıyısında bir semttir. II. Mehmet İstanbul’u fethinden sonra 1455'te Tersane-i Amire (Haliç) ve 1460 Tophane-i Amire’yi (Tophane) kurarak İstanbul’da ilk sanayi hamlesini başlatmıştır. Tophane, bu özelliği nedeniyle Osmanlı döneminde İstanbul'un en eski sanayi bölgelerinden biridir denilebilir.
Galata, İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesinde yer alan bir semttir. Azapkapı, Tophane ve Galata Kulesi'nin arasında kalan bölge olarak tarif edilir. Bölgenin nüfusu artınca özellikle 19. yüzyılda yerleşim yerleri yukarıya doğru yayılmıştır. Yapılan elçilik binaları da yukarı kısmın büyümesinde etkili olmuştur. Galata, uzun yıllar boyunca rıhtımıyla ülkenin dışa açılan bir kapısı olmuştur. Tarihî olarak denizcilerin bir uğrak yeri olma niteliğini taşımıştır. II. Mehmed'in İstanbul'u fethinden önce bir Ceneviz kolonisi olan bölge, Osmanlılara barış ile teslim edildiği için geniş ölçüde ayrıcalıklar tanınmıştır ve bu durum Osmanlı İmparatorluğu'nun sonuna kadar devam etmiştir. Semti çevreleyen surlar 19. yüzyılda yıkılmıştır.
Mesih Paşa, II. Bayezid saltanatında 1499-1501 yılları arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
II. Bayezid Külliyesi, Edirne'de tarihi külliye. İkinci başkent konumundaki Edirne'yi darüşşifaya kavuşturmak amacıyla Sultan II. Bayezid tarafından 1484-1488 yıllarında Mimar Hayreddin'e yaptırılmıştır.
Takiyüddin'in Rasathanesi, 1575 yılında Osmanlı bilgini Takiyüddin tarafından İstanbul'da Tophane sırtlarında kurulan gözlemevidir.
Abdülaziz Av Köşkü ya da başka bir adıyla Kasr-ı Hümayun, İzmit'te bulunan barok ve ampir üslupta bir köşktür. Son şeklini Abdülaziz devrinde alan yapı, Osmanlı Devleti'nde İstanbul dışında yapılan tek küçük saray olarak bilinir. Mimarı Garabet Amira Balyan'dır. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
Karaköy, İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesine bağlı semt. Bankaları ve iş hanlarıyla ünlü en eski ticaret merkezlerinden biridir. Eski Galata semtinin modern adıdır. Tarih boyunca bir liman ve ticaret merkezi olma özelliğiyle ön plana çıkmıştır. Boğaziçi'nin Avrupa tarafında Haliç'in ağzında yer alır. Karaköy, şehrin çok tarihsel bölgelerinden ve en eskilerinden biridir. 19. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti'nin finans merkezi haline gelmişti. Bugün ise, önemli bir ticaret ve ulaşım merkezidir.
1509 Konstantiniyye depremi veya 1509 Büyük İstanbul depremi, 10 Eylül 1509 tarihinde merkez üssü Marmara Denizi'nin kuzeydoğusu olan, 7.2 Ms büyüklüğünde meydana gelen deprem. Tarihsel kayıtlara göre deprem sonucunda Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti Konstantiniyye'de 4 bin ila 13 bin arasında kişi hayatını kaybetti, 10 binden fazla kişi yaralandı, yaklaşık 1070 hane yıkıldı ve binlerce yapı ağır hasar aldı. Ayrıca depremin ardından oluşan ve yüksekliği bazı yerlerde 6 metreye varan tsunami dalgaları şehrin surlarını aşarak güzergahı üzerindeki semtlere ağır hasar verdi. En büyük yıkımın İstanbul'da olduğu depremin etkisi Bolu'dan Edirne'ye kadar hissedildi. Oluşturduğu ağır hasar sebebiyle halk arasında "Küçük Kıyamet" (Kıyamet-i Suğra) olarak adlandırılan deprem, son 500 yıl içinde Marmara bölgesinde gerçekleşmiş olan en büyük ve en yıkıcı depremlerden birisi olarak kayıtlara geçti.
Haliç, İstanbul'un Avrupa yakasını kaplayan Çatalca Yarımadası'nın güneydoğu ucunda, Boğaziçi girişinde, İstanbul ve Beyoğlu platolarını birbirinden ayıran deniz girintisi. Denizin kendisine ulaşan akarsu yatağının bir bölümünü istila etmesiyle meydana gelen yapının jeomorfolojik adı olan Arapça haliç sözcüğü, İstanbul halicinin kent açısından taşıdığı önemden dolayı Osmanlılar döneminden bu yana bir özel isim haline gelmiş, birçok semti kapsayan bir kent bölgesi adı olmuştur.
Sinanpaşa, İstanbul ilinin Beşiktaş ilçesindeki bir mahalle. Mahallenin bulunduğu bölge 17.yy'dan önce Beşiktaş semti olarak anılmaktayken; Beşiktaş semtinin Galata beldesine bağlanması ile birlikte günümüzdeki ismini almıştır. Cihannüma, Türkali, Vişnezade semtleri ve İstanbul Boğazı ile çevrilidir. Adını aldığı Sinan Paşa Camii, Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi ve meydanı ile İstanbul Deniz Müzesi semt sınırları içindedir.
Osmanlı mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun beylik olarak kurulup, imparatorluk olarak yayıldığı ve hüküm sürdüğü dönemlerde inşa ettiği veya fikir öncülüğü yaptığı mimari üslupları ve eserleri kapsar. Osmanlı mimarisi kendinden önce gelen Erken dönem Anadolu Türk mimarisi, Selçuklu mimarisi, Bizans mimarisi, İran mimarisi ve Memlük mimarisi'nden etkilenmiştir. Osmanlı mimarisinin, Akdeniz ile Ortadoğu mimari geleneklerinin sentezi olduğunu düşünen mimarlık eleştirmenleri de vardır. Her ne kadar farklı dönemlerdeki ihtiyaca ve teknolojiye göre farklı yapı türleri inşa edildiyse de, genelde Osmanlı'nın hakim olduğu bölgelerde camiler ve çevresinde yapıların inşa edilmesi sıklıkla rastlanan bir olguydu. Camiler, çevrelerine yapılan sosyal yapılarla birlikte bir külliye teşkil ediyorlardı.
SALT, İstanbul'da ve Ankara'da araştırma, sergi, yayın, web ve dijitalleştirme projeleri; söyleşi, konferans, gösterim ve atölye gibi programlar gerçekleştiren, disiplinler arası araştırma projeleri yürüten bir kültür kurumu.
Aram Tahtacıyan, Osmanlı Ermenisi mimardır. Paris'te eğitim görmüş, İstanbul'da çeşitli mimari eserlere imzasını atmıştır.
Mimar Hayreddin Camii, İstanbul, Fatih ilçesinde, Çemberlitaş-Beyazıt arasında, Divanyolu üzerindedir. II. Bayezid devrinin tanınmış mimarlarından Mimar Hayreddin tarafından yaptırılmıştır. Çevresindeki binalar sebebiyle cadde üzerinde olmasına rağmen güçlükle fark edilir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1488 tarihli olduğu kimi kaynaklarda zikredilir. Yangın ve yol genişletme çalışmaları sebebiyle orijinalliğinden eser kalmamıştır. Belirli bir üslûbu olmayan yapı 1316'da (1898-99) tuğladan fevkanî olarak II. Abdülhamid tarafından yeniden inşa edilmiştir. Günümüzde faaldir.
Bizans İmparatorluğu ile ittifak hâlinde olan Cenevizliler 1267'de, Haliç'in kuzeyinde bulunan Galata'da "Pera" adlı bir koloni kurmuş, bu koloninin hâkimiyet alanını da zaman içinde Bizans tarafından verilen izinlerle genişletmişti. Günümüzde Galata Kulesi olarak bilinen kule, bu izinlere aykırı bir şekilde kuzeydoğu yönündeki tepeye doğru hâkimiyet alanı artırılarak 1335-1349 yılları arasında bölgede yapılan tahkimatın bir parçası olarak 1348'de inşa edildi. Tepesindeki haçtan ötürü o dönem "Kutsal Haç Kulesi" olarak anılıyordu. İki devlet arasında o yıl patlak veren savaş, ertesi yıl imzalanan antlaşmayla sona ererken kulenin bulunduğu tepe Ceneviz kontrolüne bırakıldı. Konstantinopolis'in 29 Mayıs 1453'te Osmanlı İmparatorluğu'na katılması sonrasında Pera'daki Cenevizliler, herhangi bir direniş göstermeden koloniyi Osmanlı'ya devretti. Kulenin de dâhil olduğu Galata'daki tahkimat tahrip edilse de, Osmanlı Padişahı II. Mehmed'in fermanıyla tahribatlar durduruldu ve tahrip edilen kısım yeniden inşa edildi. 1509'daki depremde hasar gören kule, 1510 itibarıyla onarıldı. 16. ve 17. yüzyıllarda, savaş esirlerini tutma yeri ve levazım ambarı, 18. yüzyıl itibarıyla Mehterhâne Ocağı ile yangın gözleyiciler tarafından bir yangın kulesi olarak kullanıldı.
İngiliz Bahriye Hastanesi, Kırım Savaşı'nda ihtiyaç duyulması üzerine İstanbul'da ilk defa 1855 yılında inşa edilmiş deniz hastanesidir.
İstanbul mimarisi, şehrin tüm semtlerinde silinmez bir iz bırakan birçok etkiyi yansıtan yapıların geniş bir karışımını tanımlar. Şehrin antik kısmı hala kısmen, şehri istiladan korumak için İmparator II. Theodosius tarafından 5. yüzyılda yaptırılan Konstantinopolis Surları ile çevrilidir. Kent içindeki mimari, Bizans, Ceneviz, Osmanlı ve modern Türkiye kaynaklarından gelen bina ve yapıları içermektedir. Kentin mimari açıdan önemli birçok varlığı vardır. İstanbul, uzun tarihi boyunca kültürel ve etnik bir eritme potası olarak ün kazanmıştır. Sonuç olarak şehirde gezilecek çok sayıda tarihi cami, kilise, sinagog, saray, kale, kule ve sarnıçlar bulunmaktadır.