İçeriğe atla

Millîleştirme

Millîleştirme, özel malları millî bir hükûmet veya devlet adına devlet mülkiyeti vererek kamusal mala dönüştürme sürecine verilen addır.[1] Millîleştirme, daha çok özel mallara veya devlet bürokrasisinin alt kanatlarınca - belediyeler gibi - sahip olunan malların devlete transferini içerir. Millileştirmenin karşıtları özelleştirme, kamulaştırmadır. Daha önceden millileştirilen mallar özelleştirildiğinde ve daha sonradan hükûmet tarafından kamu mülkiyeti halini aldığında, yeniden millileştirme yapılmış olur. Genellikle millîleştirmeye tabi bırakılan sektörlere örnek olarak ulaşım, iletişim, enerji, bankacılık ve doğal kaynaklar örnek verilebilir.

Millîleştirme devlete transferi sağlanan malın eski sahibine tazminat yolu ile olabileceği gibi hiç ödemeden de olabilir. Millîleştirme hükûmetin millîleştirilmiş mülk üzerinde hak sahibi olduğu mülklerin yeniden dağıtımından farklıdır. Bazı millîleştirmeler hükûmetin yasadışı işler yapan şirketi doğrudan edinmesi ile gerçekleşir. Örneğin, 1945 yılında Fransız hükûmeti Naziler'le işbirliği yaptığı için araba üreticisi Renault'a el koymuştur.[2]

Millileştirme aynı zamanda sosyalizmden farklı bir kavramdır. Sosyalizm; ekonomik ve örgütsel yapıyı sosyalist temellere dayandırarak yeniden yapılandırmayı içerir. Buna zıt olarak, millleştirme sosyal mülk veya ekonomik sistemin yeniden yapılandırılmasına atıfta bulunmaz. Kendi başına, millileştirmenin sosyalizm ile hiçbir ilgisi yoktur. Tarih boyunca birbirinden farklı politik ve ekonomik sistemler tarafından kullanılmıştır.[3] Millîleştirme Laissez faire kapitalistleri tarafından hükûmetin bireylerin ekonomik ilişkileri üzerinde aşırı kontrol sağladığı gerekçesiyle karşı çıkılan bir uygulamadır.

Kaynakça

  1. ^ "Nationalize". www.merriam-webster.com. 29 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mayıs 2017. 
  2. ^ Chrisafis, A. "Renault descendants demand payout for state confiscation". The Guardian. 10 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Aralık 2011. 
  3. ^ Hastings, A.; Mason, A.; Pyper, H. (2000). The Oxford Companion to Christian Thought. Oxford University Press. ss. 677. ISBN 978-0198600244. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Sosyalizm, sosyal ve ekonomik olarak toplumsal refahın, katılımcı bir demokrasiyle gerçekleşeceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin topluma ait olduğunu savunan, işçi sınıfının yönetime katılmalarına ağırlık veren, özel üretim yerine kamu bazlı üretimi destekleyen, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi bir teoridir. Siyasi yelpazede ve dünyanın çoğu ülkesinde sosyalizm, standart sol ideoloji olarak kabul edilir. Sosyalizm türleri, kaynak tahsisinde piyasaların ve planlamanın rolüne ve kuruluşlardaki yönetim yapısına göre değişir.

<span class="mw-page-title-main">Kadastro</span>

Kadastro, bir bölgedeki özel arsaların kaydıdır; bu arsalar sistematik şekilde numaralandırılır, her birinin çevresi ve parsel tanımlayıcısı büyük ölçekli haritalarda gösterilir, hem haritada hem de kayıt defterinde bu arsanın niteliği, büyüklüğü, değeri ve onunla ilgili hukukî haklar belirtilir. Gündelik dilde kadastronun birkaç anlamı vardır: Birincisi, özel arsaların bir kamu kuruluşunda tutulan kayıtlarıdır. İkinci anlamı bu kayıtları tutan ve onları idare eden kuruluşun adıdır. Üçüncü anlamı bu kuruluşun yaptığı işlerdir. Türk Dil Kurumu kadastroyu "bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması işi" olarak tanımlar. Türk Kadastro Kanunu'nda kadastro "taşınmaz malların sınırlarının arazi ve harita üzerinde belirtilerek hukuki durumlarının ve üzerindeki hakların tespit edilmesi işlemi" olarak tanımlanmıştır. Sıfat hali "kadastral"dir. Kadastral haritalara güncel dilde tapu haritası veya kadastro paftası da denir. Kadastrolar dünyada çoğu ülkede, tapu sicili gibi başka belgelerin eşliğinde kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Maoculuk</span> Çin lideri Mao Zedungun düşüncelerine dayanan akım

Maoculuk ya da Maoizm, adını Mao Zedong'dan alan, kapitalizmin Avrupa'daki gibi bir gelişme seyri izlemediği Uzak Doğu toplumlarına özgü Marksizm'in pratiği olarak ifade edilebilir. Maoizm, taraftarlarına göre, Marksizm-Leninizm siyaset biliminin 3. nitel aşamasıdır ve kırlardan şehirleri kuşatarak proleterya diktatörlüğüne ulaşabilmenin tek altın anahtarıdır. Maocuların asgari programlarında ise, bağımsızlığın sağlanması ve feodalizmin tasfiyesi vardır.

<span class="mw-page-title-main">Özel mülkiyet</span> bir şeyi kendi yolunda kullanma, ondan yararlanma ve elden çıkarma hakkı

Özel mülkiyet, hükûmet dışı hükmi şahısların yasal mülkiyet sahipliğidir. Özel mülkiyet, devlet varlığının sahip olduğu kamu mülkiyeti ve hükûmet dışı varlıkların sahip olduğu kolektif veya kooperatif mülkiyet ile aynı şey değildir. Anarşizm ve sosyalizm gibi belirli siyasi felsefeler özel ve kişisel mülkiyet arasında bir fark görürken diğerlerini ikisini bir tutar. Özel mülkiyet bir ülkenin siyasi sistemi tarafından tanımlanan ve uygulanan yasal bir kavramdır.

<span class="mw-page-title-main">Faşizm</span> Aşırı sağcı, otoriter, aşırı milliyetçiliği savunan ideoloji

Faşizm, ilk olarak İtalya'da Benito Mussolini tarafından oluşturulan, otoriter devlet üzerine kurulu radikal bir aşırı milliyetçi politik ideolojidir. İlkeleri ve öğretileri, La dottrina del fascismo adı altında Giovanni Gentile tarafından yazılmıştır. Benito Mussolini'nin kurucusu olduğu Ulusal Faşist Parti'nin İtalya'da iktidara gelmesinin ardından, faşizm birçok milliyetçi ideolojiye örnek olmuştur. Hitler'in nasyonal sosyalizmi ve Franco'nun falanjizmi, faşizmden çok etkilenmişlerdir.

Kapitalizm ya da diğer adlarıyla sermayecilik ve anamalcılık, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve kâr amacıyla işletilmesine dayanan ekonomik sistemdir. Kapitalizmin tanımlayıcı özellikleri arasında sermaye birikimi, rekabetçi piyasalar, fiyat sistemleri, özel mülkiyet, mülkiyet haklarının tanınması, kişisel çıkar, ekonomik özgürlük, meritokrasi, iş ahlakı, tüketici egemenliği, ekonomik verimlilik, hükûmetin sınırlı rolü, kâr güdüsü, kredi ve borcu mümkün kılan finansal bir para ve yatırım altyapısı, girişimcilik, metalaşma, gönüllü değişim, ücretli emek, mal ve hizmet üretimi, inovasyon ve ekonomik büyümeye güçlü bir vurgu yer alır. Bir piyasa ekonomisinde kararlar ve yatırımlar, servet, mülk veya sermaye ya da üretim kapasitesini yönlendirme yeteneğine sahip kişiler tarafından belirlenir. Fiyatlar, mal ve hizmetlerin dağıtımı ise büyük ölçüde mal ve hizmet pazarlarındaki rekabet tarafından şekillendirilir.

Demokratik sosyalizm, sosyalist piyasa ekonomisi içinde ekonomik demokrasi, işyeri demokrasisi ve işçilerin öz yönetimine veya alternatif bir merkeziyetçi planlı sosyalist ekonomi biçimine özel bir vurgu yaparak, siyasi demokrasiyi ve bir tür sosyal sermayeli ekonomiyi destekleyen solcu bir siyaset felsefesidir. Demokratik sosyalistler, kapitalizmin doğası gereği özgürlük, eşitlik ve dayanışma değerleriyle bağdaşmadığını ve bu ideallerin ancak sosyalist bir toplumun gerçekleştirilmesiyle elde edilebileceğini savunuyorlar. Çoğu demokratik sosyalist, sosyalizme kademeli bir geçiş arayışında olsa da, demokratik sosyalizm, sosyalizmi kurmanın aracı olarak devrimci veya reformist siyaseti destekleyebilir. Demokratik sosyalizm, 20. yüzyılda Sovyetler Birliği'nde ve diğer ülkelerde tek parti devletine doğru gerilemeye karşı çıkan sosyalistler tarafından popülerleştirildi.

Sosyal demokrasi, reformist ve aşamalı yöntemlerle laissez-faire kapitalizminin yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefleyen politik bir ideolojidir.

<span class="mw-page-title-main">Antikapitalizm</span>

Antikapitalizm ya da kapitalizm karşıtlığı, bugüne kadar genel veya özel bir isim almamışsa da, genellikle sosyalist ya da anarşist politik görüşlü insanların istediği düzen biçiminin bir parçasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Solculuk</span> toplumsal eşitliği ve eşitlikçiliği destekleyen siyasi ideolojiler, politik duruş

Solculuk, genellikle bir bütün olarak toplumsal hiyerarşiye veya belirli toplumsal hiyerarşilere karşı çıkarak, toplumsal eşitlik ve eşitlikçiliği destekleyen ve bunu sağlamaya çalışan siyasi ideolojiler yelpazesidir. Sol siyaset tipik olarak, taraftarlarının toplumda diğerlerine göre dezavantajlı olarak algıladıkları kişiler için endişe duymanın yanı sıra, uygulandıkları toplumun doğasını değiştiren radikal yollarla azaltılması veya ortadan kaldırılması gereken haksız eşitsizlikler olduğuna dair bir inancı da içerir.

Serbest piyasa, ürün fiyatının alıcı ve satıcının karşılıklı anlaşmasıyla belirlendiği, arz ve talebe hükûmet tarafından müdahale edilmeyen piyasadır. Ekonomik faaliyet tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılır, ekonomik sorunların çözümünde müdahale değil, fiyat mekanizmasının kullanımı esastır. Fakat, her ne kadar serbest piyasa, hükûmetin arz, talep veya fiyatlar üzerine herhangi bir müdahale yapmamasını gerektirse de, tüccarların birbirlerini zorlamamasını ya da aldatmamasını da gerektirir. Bu yüzden tüm alım ve satımlar gönüllü olarak yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Özelleştirme</span> Mülkiyet ve yönetimi devlete ait olan ürün, kurum, fabrika gibi birimlerin özel sektör ve şirketlere devri

Özelleştirme, yaygın ve dar anlamıyla "bir şeyi kamu sektöründen özel sektöre taşımak" demektir. Ayrıca bazen, yoğun bir şekilde düzenlenen özel bir şirket veya sektörün daha az düzenlenir hale gelmesi durumunda deregülasyon ile eşanlamlı olarak kullanılır.

Ekonomik liberalizm, piyasa ekonomisinin bireyci hatlara dayanmasını ve üretim araçlarının özel mülkiyette olmasını destekler. Ekonomik liberaller, serbest ticareti ve açık rekabeti engellediği için piyasaya yapılan hükümet müdahalesine ve korumacılığa karşı çıkma eğilimindedir, ancak mülkiyet haklarını korumak ve piyasa başarısızlıklarını çözmek için yapılan hükûmet müdahalesini destekler. Ekonomik liberalizm, Büyük Buhran ve Keynesyenizm'in yükselişine kadar genel olarak klasik liberalizmin ekonomik modelini ifade etmek için kullanılmıştır.

Karma ekonomi, kamu hizmetleri, güvenlik, askeriye, refah ve eğitim gibi hem özel işletmeleri hem de kamulaştırılmış devlet hizmetlerini kabul eden bir ekonomik sistemdir. Karma ekonomi aynı zamanda halkı, çevreyi veya devletin çıkarlarını korumaya yönelik bir tür düzenlemeyi de teşvik eder.

Kamulaştırma, devletleştirme ya da istimlak, devletin kamu yararını gözeterek özel mülkiyete ait taşınmaz malları bedelini ödeyerek mülkiyetine geçirme işlemidir. Kamulaştırmanın temel dayanağı, kamu yararının gözetilmesidir. Devlet, toplumun genel çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla özel mülkiyeti kamulaştırabilir. Devlet, ekonomik ve sosyal düzeni sağlama, toplumsal refahı artırma ve kamu hizmetlerini geliştirme gibi sorumluluklarını yerine getirebilmek için kamulaştırma yetkisini kullanabilir.

Geoliberteryenizm, liberteryenizm ile georgizmi sentezleyen politik hareket ve ideolojidir.

Frankfurt Deklarasyonu ismi genellikle 3 Temmuz 1951 tarihinde Batı Almanya'nın şehri Frankfurt'ta yapılan Demokratik Sosyalizm'in Amaçları ve Görevleri başlığı altında Sosyalist Enternasyonal'in tartışıldığı toplantıyı ve bu toplantıda alınan kararları anlatmak için kullanılır. Deklarasyon kapitalizmi "mülkiyet hakkını insan haklarının önünde" tuttuğu, ekonomik eşitsizliğe izin verdiği, tarihsel olarak emperyalizme ve faşizme izin verdiği gerekçeleriyle kınadı.

Kaynakça/Ayrıntılı bilgi için:

Kişisel mülkiyet, taşınabilir bir mülkiyettir. Kişisel mülkiyet, genel hukuk sistemlerinde taşınır mal veya özel eşya olarak da bilinir. Medeni hukuk sistemlerinde kişisel mülkiyet genellikle bir yerden diğerine taşınabilen herhangi bir mülk olan menkul mülkiyet veya menkul olarak bilinir.

Ortak mülkiyet, bir kuruluşun, işletmenin veya topluluğun varlıklarını, tek tek üyelerin veya üye gruplarının adlarını ortak mülkiyet olarak değil, bölünmez bir şekilde tutmayı ifade eder.