İçeriğe atla

Milet Pazar Yeri Kapısı

Milet Pazar Yeri Kapısı, günümüzde Almanya'daki Bergama Müzesinde sergilenen, mermerden yapılma bir abidedir. Milet'te milattan sonra 2. yüzyılda inşa edilmiştir ve 10. veya 11. yüzyılda meydana gelen bir depremle yıkılmıştır. 1900'lerin başında Alman bir arkeoloji ekibi tarafından arkeolojik kazı yapılarak yeniden inşa edilmiş ve müzeye yerleştirilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında hasar gören yapı 1950'lerde restorasyona girmiştir. 21. yüzyılın ilk on yılında da başka bir restorasyon geçirmiştir.

Tanım

Soldaki kapıyı barındıran oda

Kapı, yaklaşık 30 metre genişliğinde, 16 metre boyunda ve 5 metre derinliğinde büyük bir mermer anıttır.[1] İki katlı yapının üç kapısı ve bir dizi çıkıntı ve nişi vardır. Çatı kısmında ve katlar arasında boğa ve çiçek kabartmalı süslü frizler bulunmaktadır. Yapının alınlıkları Korint ve kompozit sütunlarla desteklenir. Kapı tamamen orijinal değildir çünkü yüzyıllar boyunca süren aşınmalar nedeniyle tuğla, çimento ve çelik destekler eklenmiştir. Yapı demir kirişlerle arkasındaki duvara tutturulmuştur.

Yapı Milette iken ikinci kattaki nişler barbarlara karşı savaşan imparator heykelleri içeriyordu.[2]

Tarih

Milet

Milet'in maket modeli. Bergama Müzesi.[3]

Kapı, MS 2. yüzyılda, büyük olasılıkla Hadrianus döneminde 120 ila 130 yılları arasında inşa edilmiştir.[4][1] Daha önceden Dor düzeniyle yapılmış bir Propylon'un yerine inşa edilmişti ve günümüzde Türkiye'de bulunan Milet antik kentindeki bir market ya da Agora'nın girişi kapısıydı.[4][2] Kapı, 3. yüzyılda bir depremden sonra hasar gördü. Justinian 538'de Milet'in savunmasını güçlendirdiğinde kapı şehir surlarına dahil edildi.[5] 10. veya 11. yüzyılda bir deprem kapının çökmesine neden oldu. Yapının parçaları temizlendi ve çevre binalarda kullanıldı, ancak parçaların çoğunluğu yerde kalıp dibe çöktü.[4]

Arkeolojik kazı ve rekonstrüksiyon

Almanya'daki montajdan kısa bir süre sonrası. Farklı renkteki kısımlar orijinal olmayan, bulunamayan kısımlardır.

Alman arkeolog Theodor Wiegand, Milet'te 1899'dan 1911'e kadar bir dizi kazı gerçekleştirdi.[6] 1903'te Milet Pazar Yeri Kapısı bulunup kazıldı ve 1907'den 1908'e kadar bulunan kapı parçaları Berlin'e taşındı.[4] Wiegand günlüklerinde yapı hakkında modeller kullanarak Kayzer II. Wilhelm'e bir sunum yaptığını, Kayzer'in bundan çok etkilendiğini ve ''bir tiyatro sahnesine benzeyen'' bu yapının aynı ölçekteki bir Rekonstrüksiyonunun müzede yapılmasını istediğini yazar.

1925'ten 1929'a kadar 750 tondan fazla parça müzede bir araya getirilip birleştirildi.[4] Ancak, getirilen parçalar yapıyı tamamlayamadığı için eksik kısımlar için dolgu malzemeleri kullanıldı.[6] Rekonstrüksiyon, orta kattaki entablatürün birleştirilmesi ve ikinci kattaki sütunların üstüne yerleştirilmesi ve ardından alınlıkların yeniden yapılandırılması ile başlamıştır.[6] Daha sonra bir taban ve zemin kat yerleştirildi. Çelik ile güçlendirilmiş tuğla ve çimento, alt yapıdaki birkaç kalıntının eksiklerini tamamladı.[6] Orijinal kolon parçalarının çapı genişletilmiş ve 3-4 santimetre bir kalınlık bırakılarak çelik harç ile doldurulmuştur.[4] 1920 ve 1930'larda müze yapıyı orijinal olarak tasvir edilmesine rağmen önemli ölçüde orijinal olmayan malzemeden oluştuğu için eleştirilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı ve Günümüz

Kapı, II. Dünya Savaşı'nda hava bombardımanından önemli ölçüde zarar gördü.[4] Kapının üstündeki çatı ve tavan penceresi koruyucu tuğla duvar ile birlikte yıkıldı.[4] Sağ kanat çöktü ve yapı yangın ve şarapnel yüzünden hasar gördü;[4] tuğla duvarın yıkılması da iki yıl boyunca yapıyı kötü hava koşullarından dolayı aşınmaya karşı korumasız bıraktı.[4] Kış geçtikten sonra kapıyı doğa şartlarından korumak için geçici bir çatı inşa edildi. 1952'den 1954'e kadar, yapı arkeolog HH Völker gözetiminde kapsamlı bir şekilde restore edildi. Bununla birlikte, bu restorasyonun kapsamı ve detayları hakkında bilgi azlığı vardır.

Kapının önündeki iskele ve koruyucu kapak

Bir sonraki büyük restorasyon çalışması 2000'lerin ilk on yılında yapıldı.[7] Kapı atmosferik etkiler ve uyumsuz yapı malzemelerinin birleşmesi nedenleriyle bozulmuştu.[4] Kapının parçaları kendiliğinden gevşedi ve düştü, bu da ziyaretçileri korumak için yapının önüne bir çit eklenmesini gerekli kıldı.[4] Yapının son hali, kapının mimari karmaşıklığından dolayı üç boyutlu fotogrametrik modellerin üretimi gibi yöntemler de dahil olmak üzere 2003-2004 yılları arasında restorasyondan önce belgelenmiştir.[1] [8] Aralık 2005'te yapı çevresine bir kiriş ve tünel girişine de camdan bir koruyucu dış gövde inşa edilmiştir. İskele ve dış gövde, ilk restorasyon aşamasını takiben 2008 sonlarında çıkarıldı.[7]

Dipnotlar

  1. ^ a b c Ringle et al. 2004.
  2. ^ a b "The North Gate of the South Agora". Foundation of the Hellenic World. 4 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Kasım 2012. 
  3. ^ "Model of the city center of Miletus during the Roman imperial period". Google Arts & Culture (İngilizce). 15 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2019. 
  4. ^ a b c d e f g h i j k l Siegesmund & Middendorf 2008.
  5. ^ Fodor's 2009.
  6. ^ a b c d Bilsel 2012.
  7. ^ a b SMB 2008.
  8. ^ Vögtle et al. 2003.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ayasofya</span> Osmanlı döneminden kalma büyük cami ve eski Bizans Ortodoks patrik katedrali

Ayasofya, resmî adıyla Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi, İstanbul'da kiliseden camiye çevrilmiş önemli bir tarihî yapıdır. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olmuştur. 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan kararname ile tadilat çalışmasına alınmış, 1935 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye dönüştürülme kararı alınıp müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1935'ten 2020'ye kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise tekrar camiye çevrilmiştir. 2024 yılında caminin üst katı ücretli bir müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Böylelikle Ayasofya'nın alt katı cami, üst katı müze olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Priene</span>

Priene, Aydın Söke'de Selçuk-Efes'e yaklaşık 100 km uzaklıkta kurulmuş bir İyon şehridir. Şehir Menderes nehrinin 10 km kuzeyindedir. Şehir kurulduğunda deniz kıyısındaydı. Menderesin alüvyonu nedeniyle şehir şimdi kilometrelerce kara içerisindedir.

<span class="mw-page-title-main">Theodor Wiegand</span>

Theodor Wiegand, Alman klasik arkeologdur.

<span class="mw-page-title-main">Tekfur Sarayı</span>

Tekfur Sarayı veya Porfiroğenitus Sarayı, bütün Dünya'da geç Bizans mimarisinin nispeten bozulmamış örneklerinden biridir. İstanbul'da Fatih ilçesi sınırları içerisinde, Edirnekapı semtinde bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hierapolis</span> Denizlide bir antik Roma kenti

Hierapolis, Pamukkale (Denizli) yakınlarında bulunan ve Frigler döneminde ana tanrıça Kibele kültünün merkezlerinden biri olarak faaliyet göstermiş bir antik kenttir. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Konstantinopolis Surları</span> Konstantinopolisin surları (modern İstanbul, Türkiye)

Konstantinopolis Surları, günümüzde İstanbul sınırları dahilinde olan Konstantinopolis'i çevreleyen ve Doğu Roma zamanında yapılmış şehir surlarıdır. Şehri çeviren surlar tarihte 5. yüzyıldan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir. Son yapımı MS 408'den sonradır. II. Theodosius (408-450) zamanında İstanbul surları Sarayburnu'ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray'a bu taraftan ve Marmara kıyısı boyunca Yedikule'ye, Yedikule'den Topkapı'ya, Topkapı'dan Ayvansaray'a uzanıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Milet</span> Anadoluda bir antik kent

Milet Anadolu'nun batısında, Ege bölgesinde Büyük Menderes Nehrinin hemen ağzına yakın deniz kıyısında bir antik liman şehridir. Şimdi Aydın'ın Didim ilçesinde Akkoy'un 5 km kuzeyinde ve Balat köyü yakınında bir harabe halinde olup limanı Büyük Menderes tarafından doldurulduğu için yaklaşık 10 km denizden içeride bir mevkidedir.

<span class="mw-page-title-main">Gül Camii</span> İstanbulun Ayakapı semtindeki Bizans İmparatorluğu döneminden kalma dinî yapı

Gül Camii veya Azize Teodosya Kilisesi, İstanbul'un Ayakapı semtindeki Bizans İmparatorluğu döneminden kalma ve fetihten sonra camiye dönüştürülmüş bir dinî yapıdır. Eski adı ve yapım tarihi hakkında kesin bilgiler olmamakla birlikte 10. ya da 11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.Bu kilise, Bizans tarafından inşa edilen en yüksek kilise olarak bilinir. İkonoklazm akımı sırasında Büyük Saray'ın ana girişi Halki Kapısı üzerindeki İsa ikonasının indirilmesine karşı çıktığı için öldürülen Theodosia adlı kadının kutsal emanetlerinin bu kiliseye konduğu ve bu kilisenin Aya Theodosia olduğuna inanılır.

<span class="mw-page-title-main">Hadrian Kapısı</span> Antalyada kenti çevreleyen sur üzerindeki anıtsal kapılardan birisi

Hadrian Kapısı veya Üçkapılar, 130 yılında Roma İmparatoru Hadrianus'un Antalya'yı ziyareti onuruna, kenti çevreleyen sur üzerinde inşa edilmiş anıtsal zafer takı. Her iki cephesinde dörder mermer sütunun bulunduğu üç kemerli kapı ve yanlarında bulunan iki kuleden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Mehmed Ağa Camii</span>

Mehmed Ağa Camii, İstanbul Fatih ilçesi Çarşamba semtinde 16. yüzyılda III. Murad zamanının Dârüssaâde ağası Habeşî Mehmed Ağa tarafından yaptırılan cami.

<span class="mw-page-title-main">Bergama Müzesi (Berlin)</span>

Bergama Müzesi,, Berlin'de Müzeler Adası'nda, Am Kupfergraben caddesinin karşısında yer alan beş müzeden biridir. Müze binası, mimar Alfred Messel tarafından tasarlandı. Ludwig Hoffmann yönetimindeki inşaat 1910'da başladı ve 1930'da tamamlandı.

Kapu Camii, Konya'da 17. yüzyıl Osmanlı dönemine ait tarihi cami. Şehirdeki Osmanlı camileri arasındaki en büyük camidir. Merkez Karatay ilçesi, Sarraflar caddesi üzerindeki caminin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olup, Karatay Müftüğülüğü'ne bağlı olarak faal durumdadır.

Ortaköy Tarihi Camii, eskiden Aziz Dimitri Kilisesi, İstanbul ili Silivri ilçesi Ortaköy Merkez Mahallesinde bulunmaktadır. Ne zaman inşa edildiği net olarak bilinmemekle birlikte camide bulunan kitabelerden 1796-1831 yılları aralığında bölgede yaşayan Rumlar tarafından Aziz Dimitrios Kilisesi olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır. Yaklaşık 90 yıl kilise olarak faaliyet gösteren yapı, 1924 yılındaki mübadele ile Rumeliden gelen Türklerin Ortaköy'e yerleşmesiyle ortaya çıkan cami ihtiyacı nedeniyle camiye çevrilmiştir. Üzerine eklenen ahşap bir minare ile yeni cami yapılıncaya kadar yaklaşık 40 küsur yıl cami olarak kullanılan yapı, daha sonra karakol ve okul gibi çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Sonraları kendi kaderine bırakılan cami, bakımsızlıktan kısmen yıkılmıştır. 2008 yılında Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kararıyla caminin restore edilerek tekrar faaliyete geçirilmesine karar verilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları 2012 yılında tamamlanmış ve cami Ramazan ayında yeniden ibadete açılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ankara Palas (Nazilli)</span> eskiden otel olarak kullanılan, daha sonra müzeye dönüştürülen bir yapı

Ankara Palas Oteli, Aydın'ın Nazilli ilçesinde İstasyon Bulvarı üzerinde bulunan, 1923-1930 otel olarak inşa edilmiş tarihi yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bukoleon Sarayı</span> saray

Bukoleon Sarayı ya da Latince Bucoleon Konstantinopolis'te Bizans sarayı.

Cizre Ulu Camii, Şırnak ilinin Cizre ilçesinin merkezindeki Dağkapı Mahallesi'nde yer alan tarihî ibadet yapısı.

<span class="mw-page-title-main">Taş Eserler Müzesi</span> Müze

Taş Eserler Müzesi, Lefkoşa'nın kuzeyinde yer alan tarih müzesidir. Haydarpaşa Mahallesi'nde bulunur. Müzede, tarihî taş eserler sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Abdülkadir İsfahani Mescidi</span> Ankarada bulanan tarihi bir mescit

Abdülkadir İsfahani Mescidi; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan bir mescittir. Kısaca İsfahani Mescidi veya bulunduğu mahalleden dolayı Tabakhane Mescidi olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">Kudüs Eski Şehri Kapıları</span>

Aşağıdaki liste, Tapınak Tepesi Kapıları hariç , Kudüs'ün Eski Şehrinin Kapılarını listeler. Kapılar, son 1500 yılda Kudüs'ün eski haritalarının çoğunda görülebilir.

Dung Kapısı veya Silwan Kapısı, Meğaribe Kapısı olarak da bilinir, Kudüs'ün Eski Şehir Kapılarından birisidir. 16. yüzyılda Osmanlılar tarafından küçük bir kapı olarak inşa edilmiş, 1952'de Ürdünlüler tarafından ve 1985'te İsrail yetkilileri tarafından araç trafiği için genişletilmiştir.