Sayısal veri, dijital veri veya dijital sinyal, sayısallaştırılmış sinyal. Bir analog sinyalden belirli örnekler alınır ve analog sinyalin tam karşılığı olmayan dijital sinyal oluşturulur. Girişteki verinin saklanma veya aktarılma şeklinin değiştirilmesiyle elde edilir.
Fotoğrafçılık, Kullanılacak düzene göre farklı sistemleri içermekle beraber, görüntü sensörü, film, karanlık oda, lens ve ışık kullanarak, gözle görebildiğimiz cisim ve şekilleri, film ya da dijital ortam üzerine kaydederek görüntü oluşturma işidir. İşlevsel uygulamaları nedeniyle bir zanaat olduğu gibi, estetik yönüyle bir sanat olarak kabul edilir.
Görüntü işleme isim ölçülmüş veya kaydedilmiş olan elektronik (dijital) görüntü verilerini, elektronik ortamda amaca uygun şekilde değiştirmeye yönelik yapılan bilgisayar çalışması.
Nanoteknoloji, maddenin atomik, moleküler ayrıca supramoleküler seviyede kontrolüdür.
Mikroskop, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük cisimlerin birkaç çeşit mercek yardımıyla büyütülerek görüntüsünün incelenmesini sağlayan bir alettir. Öncelikle adından da anlaşılacağı üzere, mikro, yani çok küçük hücrelerin incelenmesinin yanı sıra, sanayi, menakür, genetik, jeoloji, arkeoloji ve kriminalistik alanında da büyük hizmetler görmektedir.
Yüksek çözünürlüklü televizyon ya da yüksek tanımlamalı televizyon geleneksel TV yayın standartlarından daha yüksek çözünürlük sağlayan bir yayın standardıdır.
Camera lucida, ressamlar tarafından çizim düzeyi ile manzarayı üst üste göstererek çizime yardımcı olması için kullanılan bir Optik cihazdır. 1806'da William Hyde Wollaston tarafından patenti alınmıştır. Aslında, 200 yıl kadar önce 1611'de Johannes Kepler tarafından Dioptrice'te tarif edilen aletin yeniden icadı olduğu açıktır. 19. yüzyılda, Kepler'in tanımı tamamen unutulmuş, bu nedenle kimse Wollaston'un iddiasına karşı çıkmamıştır. Camera lucida terimi Wollaston'a aittir.
Yazı, belirli işaretler kullanılarak kişiler arasında görsel tabanlı iletişim kurulmasını sağlayan bir araçtır. Yazı sistemi, dilbilgisi ve anlambilimde olduğu gibi konuşma ile aynı yapılara dayanan, ancak her kültüre özgü yazım sistemine bağlı ek kısıtlamalara ve kurallara sahip bir teknoloji biçimidir. Yazma faaliyetinin sonucu çıkan ürün metin, bu metnin yorumlayıcısı veya gözlemleyicisi ise okur veya okuyucu olarak adlandırılır.
Görüntü veya imge, bir şeyin görsel temsilidir. Bir görüntü; çizim, resim ve fotoğraf gibi iki boyutlu (2B) bir sunum ya da oyma ve heykel gibi üç boyutlu (3B) bir nesne olabilir. Bir görüntü; bir yüzeye yansıtma, elektronik sinyallerin etkinleştirilmesi veya dijital ekranlar dahil olmak üzere diğer ortamlar aracılığıyla görüntülenebilir. İki boyutlu görüntüler hareketsiz veya hareketli olabilir. Durağan görüntüler, baskı veya fotokopi gibi mekanik yollarla çoğaltılabilir. Bazı durumlarda, üç boyutlu görüntüler de canlandırılabilir.
Foto manipülasyon veya dijital olarak yapıldığında aldığı ismi ile fotoşop, istenen görüntüyü oluşturmak için fotoğraf üzerinde değişiklikler yapma sürecidir. Bunun için günümüzde bilgisayar yazılımları kullanılmaktadır.
Sayısal Fotoğrafçılık, nesnelerin görüntülerini oluşturmak için sayısal teknolojinin kullanıldığı bir fotoğrafçılık tarzıdır. Sayısal teknolojinin gelişimine kadar fotoğrafçılıkta görüntülerin karta basılması için kimyasal işlemlere ihtiyaç duyulan fotoğraf filmi kullanılmaktaydı. Aksine, sayısal görüntü kimyasal işleme gerek olmaksızın tamamen sayısal teknoloji ve bilgisayar kullanılarak görüntülenebilir, basılabilir, işlenebilir, taşınabilir ya da arşivlenebilir.
Paint, Microsoft Windows'un ilk çıkışından itibaren hemen hemen her sürümünde bulunan basit bir çizge (grafik) çizim yazılımıdır. Genellikle MS Paint veya Microsoft Paint adıyla anılır. Bu yazılım, Windows bitmap, JPEG, GIF, PNG ve TIFF dosya türlerini açabilir ve bu türlerde dosyayı kaydedebilir. Renkli kipi ve siyah-beyaz kipi vardır ama gri ton kipi yoktur.
Kompozisyon, görüntü alanındaki nesnelerin kabul görmüş genel estetik kurallarına bağlı olarak konumlandırılmasıdır. Fotoğrafın sınırlarını belirleyen dikdörtgen çerçeveye ise kadraj denir.
Renk sapması, renk sapıncı, renkser sapınç, kromatik sapma veya kromatik aberasyon, optikte bir lensin tüm renkleri aynı uyumda odaklayamamasından kaynaklanan bir sorundur. Bunun nedeni lenslerin değişik dalga boyları ve değişik ışıklar için değişik sapma endekslerinin olmasıdır. Sapma endeksi dalga boyu arttıkça azalır. Bu sorun en çok kırılmalı teleskoplarda görülür ve çözümleri vardır ancak giderirken çıkan maliyet, kırılmalı teleskop yapımındaki en büyük problemlerdendir.
Optik teleskoplar esas olarak elektromanyetik spektrumun görünür ışık kısmından ışığı toplayan ve odaklayan teleskop çeşididir. Kullanım amacı bakılan nesnenin doğrudan görünümü için büyütülmüş görüntüsünü oluşturmak, fotoğrafını çekmek ya da elektronik görüntü sensörleri üzerinden veri toplamaktır.Optik teleskop, başlıca elektromanyetik spektrumun görünür bölgesinden olmak üzere direkt görüş için büyütülmüş bir imaj oluştururken, bir fotoğraf yaratırken ya da elektronik imaj sensörleri boyunca veri toplarken ışığı odaklar ve toplar.
Magnifikasyon bir şeyin fiziksel boyutunu değil, yalnızca görünüşünü büyütme işlemidir. Bu büyütme işlemi hesaplanmış bir sayı olan ve yine ‘magnifikasyon (büyütme)’ olarak adlandırılan bir değerle gösterilir. Bu sayı 1'den küçük olduğunda, bazen minifikasyon veya de-magnifikasyon olarak adlandırılan, boyutlarda bir azalmaya tekabül eder.
Lenticular baskı işlemi birden çok basamağı olan merceksi lensler yardımı ile en az iki veya daha fazla imajın kombine edilmesi ile oluşturulan baskı teknolojisidir. Birden fazla frame kullanılarak kısa ve değişken animasyonlar, yaşam evresini gösteren kısıtlı sayıda görsel geçişler ile farklı efektler de oluşturulabilir. Birden fazla imaj toplanarak, dijital alanda tek düz bir imaj haline getirilmektedir. Bu işleme imaj birleştirme işlemi denilmektedir.
Yapısal biyoloji, biyolojinin özellikle amino asitlerden yapılmış olan proteinler, nükleotitlerden yapılmış RNA ve DNA gibi nükleik asitler ve lipitlerden oluşmuş membranlar olmak üzere biyolojik makromoleküllerin yapılarını ve uzamsal dizilişlerini inceleyen bir dalıdır. Yapısal biyoloji asıl olarak biyofizik yöntemleri ile makromoleküllerin atom düzeyinde üç boyutlu yapılarının belirlenmesi, yapısal değişikliklerinin temel prensipleri, moleküler hareketlerin analizi ve bu yapıların dinamiği ile ilgilenir. Makromoleküller hücrelerin hemen hemen tüm işlevlerini yerine getirir ve bunu da yapabilmek için belirli üç boyutlu şekillere girerler. Moleküllerin "üçüncül yapı"sı olarak adlandırılan bu yapılar her molekülün temel bileşimi ya da "birincil yapı"ları ile karmaşık bir şekilde bağlantılıdır.
Metalografi, metal ve alaşımlarının mikroskop altında iç yapısının ve özelliklerinin incelendiği bilim dalıdır. Malzemenin iç yapısının incelenmesi sadece malzeme özelliklerinin açıklanmasında kullanılmaz ayrıca hasara uğramış malzemelerde hasarın incelenmesi ve analiz edilmesi, kalite kontrol ve malzemelerin araştırılması ve geliştirilmesinde de iç yapının incelenmesine sıkça başvurulur.
Mikroyapı, bir malzemenin çok küçük ölçekli yapısıdır. Malzemenin yüzeyi optik veya elektron mikroskobu tarafından büyütülerek malzemenin mikroyapısı incelenir. Bir malzemenin mukavemet, tokluk, süneklik, sertlik, korozyon direnci, termal özellikler veya aşınma direnci gibi fiziksel özellikleri malzemenin mikroyapısına bağlıdır. Bu özellikler, malzemelerin endüstriyel uygulamalarda kullanılabilmesini belirler.