İçeriğe atla

Mikrofosil

Çeşitli deniz canlılarına ait mikrofosiller

Mikrofosil, genellikle 0,001 mm ila 1 mm aralığında olan[1] ve görsel olarak incelenebilmesi için ışık veya elektron mikroskobu kullanılması gereken fosildir. Çıplak gözle veya el merceği gibi düşük büyütme özelliğine sahip bir aletle incelenebilen fosillere makrofosil denir.

Mikrofosillere Prekambriyen'den Holosen'e kadar jeolojik kayıtlarda sıklıkla rastlanır. En fazla deniz ortamlarındaki birikintilerde rastlanır ama acı ve tatlı sularda ve karasal tortul yataklarında da görülür. Her canlı aleminden mikrofosil bulunsa da en bol bulunan formlar protist iskeletleri veya Chrysophyta, Pyrrhophyta, Sarcodina, akritark ve chitinozoaların mikrobiyal kistleri ile birlikte damarlı bitkilerin polenleri ve sporlarıdır. Bitkilere ait polen ve sporlar karasal ve kıyıya yakın deniz yataklarında bol miktarda bulunur.[2]

Kaynakça

  1. ^ Drewes, Charlie. "Discovering Devonian Microfossils". Iowa State University. 3 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2017. 
  2. ^ Lipps, Jere H. "MICROFOSSILS". University of California Museum of Paleontology. 20 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bolu (il)</span> Türkiyenin Doğu Marmara Bölgesinde bir il

Bolu, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nin Batı Karadeniz Bölümü'nde yer alan bir ildir.

<span class="mw-page-title-main">Dinozor</span> Mezozoik Çağa (kuşlar dahil) hâkim olan sauropsid omurgalılar kladı

Dinozor (Dinosauria), ilk olarak Mezozoyik zamanda ortaya çıkan ve yaşayan tek üyeleri kuşlar olan arkozor sürüngen grubu. Dinozor adı, Richard Owen tarafından Grekçe "korkunç" anlamına gelen deinos ve "kertenkele" anlamına gelen sauros sözcüklerinin birleştirilmesinden oluşur. Dinozorlar, 243 ile 233 milyon yıl önce Geç Triyas döneminde ortaya çıkmış ve 66 milyon yıl önce kuşlar dışındaki tüm türlerinin soyu tükenmiştir. Dinozorlar, sıcakkanlı ve soğukkanlı arası özellikler gösteren mezoterm canlılardı. Mezozoyik'te oldukça başarılı biçimde tüm kıtalara yayılan dinozorlar çok farklı nişleri doldurdu. Yapılan araştırmalarda şimdiye kadar yaklaşık olarak 1.000 kadar kuş olmayan dinozor türünün yaşadığı belgelendi. Bugün dinozorların evrimsel olarak devamı olan kuşların 11.000 kadar türü vardır ki bu, yaşayan memelilerin tür sayısının (~6000) yaklaşık iki katıdır. Dinozorların nasıl yaşadığı, ne kadar çeşitlendiği ve ekosistemdeki yerleri kadar kuş olmayan dinozorların nasıl yok olduğu da bilim camiasını uzun zamandır meşgul etmektedir. Kuş olmayan dinozorları yeryüzünden silen yok oluşun aşamalı mı, yoksa yerbilimsel olarak katastrofik (ani) mi olduğu tartışmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Arktika</span>

Arktika, Kuzey Kutup Dairesi’nin üstünde kalan bölge olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Silüriyen</span> Paleozoyik Zamanın üçüncü dönemidir ve 443 ile 419 milyon yıl önce aralığındaki süreyi kapsar

Silüriyen, Paleozoyik Zaman'ın en kısa süren jeolojik dönemi olarak bilinir. 443,8 milyon yıl önce başlayıp 419,2 milyon yıl önce sona ermiştir. Bu dönem, adını Galler'deki Silures kabilesinden alır. Silüriyen'in başlangıcı ve sonu için belirlenen kayaç tabakaları kesin olarak tanımlanmıştır ancak tam tarihler birkaç milyon yıl kadar hata payına sahiptir. Silüriyen Dönemi, Ordovisiyen-Silüriyen yok oluşu ile başlar; bu olay sırasında deniz canlılarının yaklaşık %60'ının nesli tükenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Alpler</span> Orta Avrupada yer alan bir sıradağ

Alpler, Orta Avrupa'da yer alan büyük dağ silsilesi. İsviçre, Kuzey İtalya ve Fransa'nın pek çok bölümünde görülür. Avusturya'nın hemen hemen hepsini kaplar ve Almanya'nın güneyinde önemli yer tutar. Coğrafi olarak 44°-48° kuzey enlemleri ve 5°-18° doğu boylamları arasında bulunur. Ekvator'dan ve Kuzey kutbundan hemen hemen aynı uzaklığa sahiptir. 207.000 km² bir alanı kaplar.

<span class="mw-page-title-main">Jura (dönem)</span> Mezozoyik Zamanın ikinci dönemi

Jura veya Jura dönemi, Mezozoyik Zaman'ın Triyas'tan sonra gelen, yani ikinci dönemidir. 200 milyon yıl öncesi ve 145 milyon yıl öncesi arasındadır. Jura, adını o döneme ait kireçtaşı tabakalarının ilk belirlendiği Avrupa Alplerindeki Jura Dağları'ndan almıştır. Jura döneminin başlangıcında, süper kıta Pangea iki kara kütlesine bölünmeye başlamıştı: kuzeyde Lavrasya ve güneyde Gondvana. Bu, daha fazla kıyı şeridi yarattı ve karasal iklimi kurudan nemliye kaydırdı; Triyas'ın kurak çöllerinin çoğunun yerini yemyeşil yağmur ormanları aldı.

<span class="mw-page-title-main">Ilıman kuşak iklimleri</span> Iklim türü

Ilıman kuşak iklimi, tropikal bölgeler ile tundralar arasında kalan bölümde görülen iklim çeşididir. İklim özelliklerinin çeşitliği ve aşırı sıcak veya soğuk olmayışı en önemli özelliğidir. Dünya'nın yüzde 15'ini oluşturan bu kuşakta toplam nüfusun %48'i yaşar. Ekonomik ve teknolojik açıdan en güçlü ülkeler bu kuşak üzerinde yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Devoniyen</span> Paleozoyik Zamanın dördüncü dönemi

Devoniyen, Paleozoyik Zaman içinde 419,2 milyon yıl önce sonlanan Silüriyen'den, 358,9 milyon yıl önce Karbonifer'in başlangıcına kadar süren jeolojik bir dönem ve sistemdir. Bu döneme ait kayaçların ilk olarak incelendiği yer olan İngiltere'nin Devon bölgesine atfen adlandırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Karbonifer</span> Paleozoyik Zamanın beşinci dönemi

Karbonifer, Palezoyik Zaman'ın beşinci dönemidir. Yaklaşık 358,9 milyon yıl önce Devoniyen Dönemi'nin sonlanmasıyla başlamış ve 298,9 milyon yıl önce Permiyen Dönemi'nin başlamasıyla sonlanmıştır. Karbonifer, Latince kömür anlamına gelen carbō ve taşımak anlamına gelen ferō sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Bundan dolayı Karbonifer, Latincede "karbon-taşıyan" anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Delikliler</span>

Delikliler (Foraminifera), protistler (Protista) âleminin ameboid harekete sahip canlılar içeren bir şubesidir.

<span class="mw-page-title-main">Kum</span>

Kum; bölünmüş kaya ve mineral parçacıklarından oluşan granül bir malzemedir. Çakıldan daha ince ve siltden daha kaba olur.

<span class="mw-page-title-main">Karasal iklim</span> Iklim türü

Karasal iklim ya da kara iklimi, deniz etkisinden uzak yerlerde görülen bir iklimdir. Kışlar soğuk ve karlı geçer, yazlar ise genellikle sıcak ve kuraktır.

<span class="mw-page-title-main">Tortul kayaçlar</span>

Üç ana kayaç türünden biri olan tortul kayaçlar, yeryüzünde en çok görülen kayaç türüdür. Dünya'nın yüzeyinin yaklaşık yüzde 75'ini yerkabuğunun ise yaklaşık yüzde 8'ini kaplarlar. Bu kayaçlar genellikle tabakalı olarak bulunurlar ve içerisinde organizma kalıntıları (fosil) bulundururlar. Sarkıt ve dikitler bu kayaçların oluşturduğu jeolojik yapılara örneklerdir. Tortul kayaçların büyük bir kısmı dış etmenler tarafından yeryüzünün aşındırılmasıyla meydana gelen çeşitli büyüklükteki unsurların (sediman) taşınarak çukur sahalara biriktirilmesi sonucu oluşmuşlardır. Bu olaya genel anlamda tortullaşma denir. Biriken unsurlar önceleri boşluklu gevşek bir yapıya sahiptirler. Fakat zamanla sıkışıp sertleşirler. Bir birikme sahasında, sonradan biriken unsurlar öncekiler üzerinde birikerek ağırlıkları vasıtasıyla basınç yaparlar. Bu basınç sonucu unsurlar, aralarındaki boşlukların küçülmesi ve büyük ölçüde ortadan kalkmasıyla sıkışır ve sertleşirler. Tortul depoların veya kayaçların oluştukları ortamlar yerden yere farklılık gösterirler.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye iklimi</span>

Türkiye, iklim kuşaklarından ılıman kuşak ile subtropikal kuşak arasında yer alır. Türkiye'nin coğrafî konumu ve yer şekilleri sonucunda iklimi, farklı özellikte iklim tiplerinin oluşmasına yol açmıştır. Kıyı bölgelerinde denizlerin etkisiyle daha ılıman iklim özellikleri görülür. Dağların yüksekliği ve uzanışı deniz etkilerinin iç kesimlere ulaşmasını engeller. Bu nedenle iç kesimlerinde karasal iklim özellikleri görülür.

<span class="mw-page-title-main">Fosil</span> Geçmiş bir jeolojik çağa ait organizmaların korunmuş kalıntıları veya izleri

Fosil veya taşıl, yer kabuğunun en üst bölümünü oluşturan tortul kayaçların çoğunda, bazen iyi korunmuş, bazen de erozyon ve sedimantasyon sırasında tahrip olmuş, ölü organizma kalıntılarıdır.

<i>Crocus ancyrensis</i> bitki türü

Crocus ancyrensis, Crocus cinsine bağlı bir bitki türüdür.

Fosilleşme organizmaların mineral çöküntülerin içine gömülerek zaman içinde mineraller üzerinde kalıplarının çıkması işlemidir. Jeolojik devirlerde deniz, göl ve karalarda yaşamış olan hayvanlar öldükleri zaman yumuşak kısımları çürümüş, sert kısımları olan kabukları (kavkılar), iskeletler, dişler deniz yahut göl dibinde sedimanlar içine gömülerek orada bazı fiziksel ve kimyasal etkiler altında muhafaza olmuşlardır. İşte organizmaların tortul taşlar içinde rastlanan tüm bu kalıntılarına fosil adı verilir. Çeşitli hayvansal ve bitkisel organizmaların böylece fosil haline gelmesi olayına da fosilleşme denir.

Böceklerin evrimiyle ilgili en son anlayış, "Moleküler biyoloji, böcek morfolojisi, paleontoloji, böcek taksonomisi, evrim, embriyoloji, biyoinformatik ve bilimsel hesaplama" adlı bilim dallarının çalışmalarına dayanmaktadır. Böcek sınıfının yaklaşık 480 milyon yıl önce Ordoviçyan'da, aynı zamanda karasal bitkilerin ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Böcekler bir grup kabuklu hayvandan evrimleşmiş olabilir. İlk böcekler toprağa bağlıydı; ancak yaklaşık 400 milyon yıl önce Devoniyen dönemindeki ilk hayvanlar, bir soy böcek uçuşu geliştirdi. En eski böcek fosilinin 400 milyon yaşında olduğu tahmin edilen Rhyniognatha hirsti olduğu öne sürülmüştür ancak fosilin böcek kimliğine itiraz edilmiştir. Küresel iklim koşulları, Dünya tarihi boyunca ve böceklerin çeşitliliği ile birlikte birkaç kez değişti. Pterygotes Karbonifer'de büyük bir radyasyona maruz kalırken, Endopterygota Permiyen'de başka bir büyük radyasyona maruz kaldı.

<span class="mw-page-title-main">Bitkilerin evrimi</span> bitkilerin kökeni ve tarihi

Bitkilerin evrimi, yaklaşık 500 milyon yıllık bir süreçtir. Siyanobakteriler milyarlarca yıl boyunca, sualtındaki kolonilerinde kalarak, baskın fotosentetik yaşam formu oldu. 1,6 milyar yıldan fazla süre önce, ikinci bir fotosentetik organizmalar grubu belirdi: Algler. Algler ökaryottur; yani hücrelerinin içinde "organel" adı verilen özelleşmiş yapılar vardır. Kloroplast adı verilen organel, tüm alglerde ve kara bitkilerinde bulunur. Hücrede fotosentezin gerçekleştiği yer bu organeldir. Kara bitkilerinin ilk ataları, yaklaşık 500 milyon yıl önce Charophyceae adlı yeşil alglerden evrimleşmişlerdir.

Mikropaleontoloji, paleontolojinin mikrofosilleri veya organizmayı, morfolojisini ve karakteristik ayrıntılarını görmek için mikroskop kullanılmasını gerektiren fosilleri inceleyen dalıdır.