İçeriğe atla

Miken uygarlığı

Miken uygarlığı
Miken uygarlığı'in yayılımını gösteren harita.
ÇağTunç Çağı
Ana sitMiken
Önemli sitlerPilos, Tirins, Midea, Orhomenos
Nitelikler
  • Saray merkezli yönetim sistemi ve kültür
  • Kiklop duvarı
ÖncülGirit uygarlığı
ArdılYunan Karanlık Çağı

Miken uygarlığı, MÖ yaklaşık 1600-1100 yılları arasında Antik Yunanistan'da Tunç Çağı'nın son evresinde hüküm sürmüş olan uygarlıktır. Saray devletleri, şehir örgütlenmesi, yazı sistemi ve sanat eserleriyle Yunanistan'daki ilk gelişmiş uygarlıktır. Dönem özelliklerinin en belirgin gözlemlendiği Miken sitesi uygarlığa adını vermiştir. Bazı araştırmacılar, Miken Yunanistan'ını Hitit metinlerinde adı geçen Ahhiyava Ülkesi ve Homeros'un bahsettiği Akaları ile bir kabul etmekte olsalar da bu görüş tartışmalıdır.

Linear B yazısının sahipleri, Yunanistan'da ilk Grek kültürünü oluşturan ve genellikle Mikenler adı ile anılan kavim MÖ 2. binin ortalarına doğru Doğu Akdeniz kıyılarında ve bu arada Anadolu'da ticaret kolonileri kurmaya başlamışlardır. Homeros'un Akhaioi adıyla andığı ve Türkçeye Akalar adıyla geçen bu ilk Helen kavmi daha MÖ 16. yüzyılda Miletos'ta yerleşmiş ve belki de orada ya da biraz daha güneyde MÖ 14. ve 13. yüzyıl Hitit kaynaklarında sözü edilen Ahhiyava Krallığı'nı kurmuştur. Miletos'ta daha MÖ 1600 sıralarında Miken seramiği mevcuttur. Miken seramiğini 16. yüzyıldan başlayarak MÖ 12. yüzyıl sonuna değin dağınık buluntular halinde Batı, hatta Orta Anadolu'nun çeşitli yerlerinde; Troya, Pitani, Smirni, Panaztepe, Klazomenai, Erithrai, Kolofon, Efes, Iasos, Milas, Stratonikeia ve Çine-Tepecik Höyük'te rastlanmıştır. Söz konusu buluntular Batı Anadolu'nun ve küçük bir ölçüde de olsa Orta Anadolu'nun MÖ 16. yüzyıldan beri Miken etki alanı içine girmiş olduğunu açıklamaktadır.

Tarihçe

Miken ya da Mikenler adı modern araştırmacıların verdiği bir isimdir. Söz konusu bu isim özellikle Heinrich Schliemann'ın Yunanistan anakarasında Mikenae kentindeki Bronz Çağı yapılarında gerçekleştirmiş olduğu kazılardan sonra ortaya çıkmış ve kabul görmüştür. Ancak Ege Bölgesi'nde erken Yunan dönemi halkına verilen gerçek isim bilinmemektedir. Bazı araştırmacıların da kabul ettiği gibi Homeros'un verdiği Akalar adının bu erken Yunan dönemi halkının adı olma ihtimali bulunmaktadır. Ayrıca Yunan mitolojisinde Miken uygarlığını Perseus'un kurduğuna inanılmaktadır.[1]

Miken dönemi tarihsel süreç olarak üç ana bölümde incelenmektedir:

  1. Erken Miken Dönemi (MÖ 1600-1500)
  2. Orta Miken Dönemi (MÖ 1500-1400)
  3. Geç Miken Dönemi (MÖ 1400-1200)

Söz konusu bu tarihsel evreler aynı zamanda Geç Hellas I, II ve III ile de örtüşmektedir. Aynı zamanda Miken dönemi, Kiklad Adaları'nda Kiklad kültürünün Geç Kiklad Dönemi'ne denk gelmektedir.

Miken kültürü, Avrupa kıtasının ilk yüksek (gelişmiş) kültürü olarak kabul edilmektedir. Ancak Girit'teki Minos kültürünü oluşturan halktan farklı olarak Yunanistan anakarasında oturan halk, Yunancanın eski bir biçimini konuşuyorlardı. Bu 1950'li yıllarda Linear B yazısının çözülmesiyle ortaya konmuştur. Arthur Evans, Linear B yazısının çözümü için uğraşmış ancak söz konusu hece yazısı 1950 yılında Michael Ventris tarafından okunabilmiştir.

Erken Miken Dönemi

Miken kültürü, Orta Hellas Dönemi'nde yani MÖ geç 17. yüzyıldaki kültürel bir gerileme döneminden sonra ortaya çıkmıştır. Bu kültür Messini, Attika, Boeotia ve Argolis bölgelerinde ortaya çıkarılan çok zengin oda mezarlarda kendini göstermektedir. Özellikle Miken, Egina ve Keos adalarında bu kültür, belirli bir şekilde öne çıkmıştır.

Yunanistan anakarasının diğer bölgelerinde de ölüler, çok zengin ölü hediyeleri ile birlikte gömülmüşlerdir. Ayrıca Geç Hellas Dönemi'nin başlangıcında ilk kez Miken seramiği görülmektedir. Söz konusu bu seramik açık zeminli ve koyu firnislidir. Bu seramik türü Orta Hellas Dönemi'nin gri Minyas seramiğinden ayrılmaktadır. Söz konusu gri seramik, Geç Hellas I Dönemi'nde de ortaya çıkmaktadır. Önceleri Miken seramiğinde çok güçlü bir Minos etkisi bulunmaktadır.

Orta Miken Dönemi

Orta Miken Dönemi'nde (Geç Hellas II, yaklaşık MÖ 1500-1400) kısmen oda mezarların yerini tholos mezarlar almaya başlamıştır. Bu dönemde Girit, Yunanistan anakarası halkları tarafından fethedilmiştir. Öyle ki Miken halkı, Rodos ile birlikte tüm Ege Adalarını hatta Batı Anadolu'daki Miletos kentini de kontrolü altına almıştır.

Büyük Miken İmparatorluğu'nun oluşup oluşmadığı eğer oluşmuş ise ne zaman oluştuğu ya da daha olasılıkla birbirinden bağımsız birçok Miken küçük devletçiğinin kendine has bir saray kompleksi ve savunma duvarı olup olmadığı açıkça bilinmemektedir. Girit kökenli Linear A yazısından geliştirilmiş olan Linear B yazılı birçok pişmiş toprak tabletten anlaşıldığı üzere MÖ 1200'lerde Yunanistan anakarasında Pilos, Thebai, Atina ve Mikenai gibi birçok bağımsız devlet bulunmakta idi.

Kural olarak bu küçük kent devletlerinin birer monarşik sisteme sahip oldukları kabul edilmektedir. Ancak 2009'da Eski Çağ Tarihçisi Tassilo Schmitt tarafından böyle olamayacağı öne sürülmüştür. Schmitt'e göre Linear B yazılarından çözümlenen VA-NA-KA kelimesi, daha öncesinde tahmin edildiği gibi Miken monarşisinin değil bir tanrının adıdır.

Geç Miken Dönemi

Mikenli bir yağ tacirinin evinden çıkarılan Linear B yazılı tablet ve bir erkek figürü.

Geç Miken Dönemi'nin ilk iki evresi GM IIIA ve GM IIIB (yaklaşık MÖ 1400-1200), Miken kültürünün en yüksek safhasını oluşturmaktadır. Miken seramiği ve Geç Hellas Dönemi'nin diğer malları Akdeniz'in birçok bölgesine ihraç edilmiştir.

MÖ 1200'den hemen sonra bilinen birçok Miken yerleşimleri ile özellikle Miken merkezlerindeki yukarı şehirler tahrip edilmiştir. Bunun nedeni hâlen açıklanamamaktadır. Bu tahribat ile ilişkilendirilen ve eskiden beri kabul edilen, güçlü ve geniş kapsamlı Dor istilası teorisi günümüzde halen geçerliliğini korumaktadır.

Geç Hellas IIIC Dönemi'nde Miken kültürü, her ne kadar çok düşük seviyede olsa da devam etmiştir. Özellikle Miken seramiğindeki gelenek kesintisiz devam etmiş ve tüm merkezler tahrip edilmemiştir. Bu dönemde gerçekleşen kavimler göçü hakkında açık bir bilgi bulunmamaktadır. En azından eş zamanlı olarak Doğu Akdeniz'de yer alan birçok imparatorluk Deniz Kavimlerinin saldırısına uğramış ve kısmen yok edilmişlerdir. Yeni bir teori olarak, doğudaki huzursuzluk dönemi Ege'de bir kıtlığa sebep olmuş ve bu daha sonra paylaşım ve iç savaşlara yol açmış olabilir. Linear B yazılı tabletlere göre Pilos kenti, denizden gelen dış düşmanlar tarafından tahrip edilmiş gibi görünmektedir. Ancak araştırmada genel olarak birbirini tetikleyen birçok iç ve dış etkinin birleşmesi sonucu böyle büyük bir çöküşün MÖ 12. yüzyılda meydana geldiği öne çıkmaktadır. Geç Miken IIIC evresinin devamında da Yunanistan anakarasında tekrarlanan birçok tahribatın ortaya çıktığı bilinmektedir.

Yerleşim yerleri kısmen ıssız ancak iyi korunaklı yerlerde kurulmuşlardır. Bunun yanında Tirins ve Mikenai'deki çoğu saray kompleksinde yaşam devam etmiştir. Olasılıkla bu saraylarda yeni bir aristokratik sınıf yaşamakta idi. Milet'te bulunmuş Linear B yazılı bir vazoyu göz önüne alınmazsa bu döneme tarihlenebilecek hiçbir yazılı belge ele geçmemiştir. Bu yüzden arkeologlar ve Eski Çağ tarihçileri, MÖ 1190 yılındaki bu büyük tahribatla birlikte yazının ortadan katlığını ileri sürmektedirler.

Geç Hellas IIIC evresinin önemi, henüz birkaç on yıl öncesine kadar ortaya çıkmamıştı. Çok yeni olarak bu dönem tarihlenebilecek birçok vazo resmi ortaya çıkmıştır ki bu resimlerde büyük gemiler tasvir edilmiştir. Deniz ticareti ve deniz ile ilgili işler bu dönem ve sonrasında gelişmiştir. Geç Hellas IIIC evresinin Yunan mitolojisinin bir kısmının oluşmasında önemli bir etki ettiği kabul edilmektedir.

MÖ 1075 ile MÖ 1025 yılları arasında Geç Hellas III C evresi Alt Miken Dönemi'ne girmektedir ve daha sonra Protogeometik Dönem başlamaktadır. Bu dönemde kremasyonun artarak devam ettiği görülmektedir. Yunanistan anakarasının bazı bölgelerinde Alt Miken Dönemi ispatlanamamaktadır ancak bölgelerde Geç Hellas IIIC'yi doğrudan doğruya Protogeometrik Dönem izlemektedir.

Ordu

Geç Tunç Çağı'nda Miken uygarlığı askeri yapısı, arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan çok sayıda silah, savaşçı ve savaş temsilleri Linear B kaynaklarında açıkça görünmektedir.[2] Askeri üretim ve lojistiği doğrudan saray merkezlerinden denetleyerek yapan Mikenler, askeri altyapının geliştirilmesinde önemli katkıda bulundular. Bu askeri kültür, daha sonra Antik Yunan geleneğine ve özellikle de Miken Dönemi kahramanlık destanları yazan Homeros'un eserlerine ilham oldu.

Geç Bronze Çağı'nda birçok savaşçı krallıklara ayrılan Yunanistan, bu dönemin kültürünün adını Tirins, Pilos ve Thebes'e borçlu olduğu Miken'de merkezledi. MÖ 15. yüzyıldan sonra Miken gücü Ege, Kıbrıs ve Anadolu kıyılarına doğru genişlemeye başladı.

Mimari

Saraylar

Mikenai, Tirins ve Pilos'ta ortaya çıkarılan sarayların çekirdeğini megaron adı verilen dikdörtgen planlı bir yapı oluşturuyordu. Girit'in aksine Aka sarayları sur duvarı ile çevriliydi. Akalardan sonra Yunanistan halkını oluşturan Arkaik ve Klasik Dönem Yunanları, bir insanın taşıyamayacağı büyüklükte iri taşlarla inşa edilmiş olan bu duvarların mitolojik dev yaratıklar olan kikloplar tarafından inşa edildiğine inanıyorlardı.

Mikenai'deki sarayın ana kapısını lentosu üzerinde yer alan karşılıklı pozda tasvir edilmiş iki aslan, sarayı koruyucu bir imaj veriyordu ve olasılıkla ana tanrıçanın temsili idi.

Aka merkezlerinde soylular ve iktidar sahipleri saray ve kalelerde hüküm sürerken halk bunların çevresinde evlerde yaşıyorlardı. Pilos'taki Nestor Sarayı'nda ele geçen Linear B tabletlerinden krala vanaks, yanındaki yüksek görevliye lavagetas adının verildiği öğrenilmiştir. Adı bilinen en ünlü Aka kralı, Truva Seferinibağlantı düzenlemesi ve yazım düzenlemesi yapıldı de yöneten Agamemnon'dur. Aka krallıklarının önceden düşünüldüğü gibi feodal bir yapıya değil, merkeze bağlı bir karaktere sahip olduğu anlaşılmıştır.

Mezarlar

MÖ 13. yüzyıla tarihlenen Atreus Hazine Binası'nın dışından ve içinden birer görünüm.

Mikenai'deki saray, kuyu mezarlar ve tholos mezarlar burada aristokrat kral hanedanının hüküm sürdüğüne işaret etmektedir. Erken dönemlerin yönetici sınıfına ait kuyu mezarları iki grup halindeydi ve her ikisi de duvarlarla çevrilmişlerdi. Bu nedenle literatüre A Mezar Halkası ve B Mezar Halkası olarak geçmişlerdir.[3] Söz konusu mezarlarda ele geçen eserlerin Girit etkisi göstermesi o dönemde Yunanistan'ın Girit ile olan ilişkilerini göstermektedir.[3]

Daha sonra ortaya çıkan kubbeli mezarların en önemlileri ise Atreus Hazine Binası olarak adlandırılan mezar yapısı ile Klitamnestra mezar yapısıdır.[4]

Kaynakça

  1. ^ [1] 15 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. ^ "MÖ. 14.yy Sandars "D" tipi kılıç". 16 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ a b Tekin, Oğuz. "Eski Yunan Tarihi". İletişim Yayınları: 31. 27 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2024. 
  4. ^ Tekin, Oğuz. "Eski Yunan Tarihi". İletişim Yayınları: 32. 27 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2024. 
  • Buchholz, Hans-Günter (1987). Ägäische Bronzezeit (Almanca). Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft. ISBN 9783534070282. 
  • Castleden, Rodney (2005). Mycenaeans (İngilizce). Londra: Routledge. ISBN 9780415363365. 
  • Chadwick, John (1979). Die mykenische Welt (Almanca). Stuttgart: Philipp Reclam. ISBN 9783150102824. 
  • Desborough, Vincent Robin d'Arba (1964). The Last Mycenaeans and Their Successors: An Archaeological Survey, c.1200 - c.1000 B.C. (İngilizce). Oxford: Clarendon Press. 
  • Dickinson, Oliver Thomas Pilkington Kirwan (1977). The Origins of Mycenaean Civilisation (İngilizce). Göteborg: Paul Aströms. 
  • Hampe, Roland; Simon, Erika (1981). The Birth of Greek Art: From the Mycenaean to the Archaic Period (İngilizce). New York: Thames & Hudson. ISBN 9780500233429. 
  • Higgins, Reynold (1967). Minoan and Mycenaean Art (İngilizce). Londra: Thames & Hudson. ISBN 9780500180655. 
  • Hooker, James Thomas (1976). Mycenaean Greece (İngilizce). Londra: Routledge. ISBN 9780710083791. 
  • Meletzis, Spyros; Papadakis, Helene (1978). Korinth, Mykene, Tiryns, Nauplia (Almanca). Münih: Schnell & Steiner. ISBN 9783795405892. 
  • Mylonas, George E. (1959). "Ancient Mycenae: The Capital City of Agamemnon". The Journal of Hellenic Studies (İngilizce), 79. Londra: Cambridge University Press. ss. 217-218. doi:10.2307/627979. ISSN 0075-4269. 
  • Mylonas, George E. (1966). Mycenae and the Mycenaean Age (İngilizce). New Jersey: Princeton University Press. 
  • Özgünel, Coşkun (Temmuz 1983). "Batı Anadolu ve İçerlerinde Miken Etkinlikleri". Belleten. XLVII (187). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. ss. 697-743. 
  • Özgünel, Coşkun (1996). Mykenische Keramik in Anatolien (Almanca). Bonn: Habelt. 
  • Palmer, Leonard Robert (1961). Mycenaeans and Minoans (İngilizce). Londra: Alfred A. Knopf. 
  • Schmitt, Tassilo (Nisan 2009). "Kein König im Palast: Heterodoxe Überlegungen zur politischen und sozialen Ordnung in der mykenischen Zeit". Historische Zeitschrift (Almanca). 288 (2). ss. 281-346. doi:10.1524/hzhz.2009.0012. ISSN 0018-2613. 

 İşbu madde Görkem Kökdemir tarafından CC BY-SA 3.0 lisansı altında yayımlanan metin içermektedir.

Wikimedia Commons'ta Mycenaean culture ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tunç Çağı</span> Tarihsel dönem (yaklaşık MÖ 3300-1200)

Tunç Çağı veya Bronz Çağı, bölgeden bölgeye fark etmekle birlikte yaklaşık olarak MÖ 3300'den MÖ 1200'e kadar süren, bronz kullanımı, bazı bölgelerde yazı'nın varlığı ve diğer erken kentsel uygarlığın özellikleriyle tanımlanan tarihi bir dönemdir.

Anadolu ve Trakya'da yaklaşık MÖ 3000-2000 yılları arasına tarihlendirilen Erken Tunç Çağı, genel karakteri ile üzerinde tapınak ve idari binaların da bulunduğu organize, tahkimli, bağımsız şehir devletlerinden oluşan bir dönemi kapsar. Sosyal, dinsel ve teknolojik değişime tanıklık eder.

<span class="mw-page-title-main">Tlos</span>

Tlos bugün Muğla'nın Seydikemer ilçesi yakınlarında yer alan kadim bir Likya kentiydi. Likya'nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Tlos Antik Kenti, Fethiye İlçesi’nin yaklaşık 42 km doğusundaki Yaka Köyü sınırları içerisinde kalmaktadır. Bölgenin en yüksek dağları olan Akdağlar'ın (Kragos) sarp batı yamaçlarında başlayan antik yerleşim, Eşen Nehri'nin getirdiği alüvyonlarla oluşmuş vadi düzlüğüne kadar ulaşır. Ayrıca güneydeki Saklıkent Kanyonu ile kuzey yönde bulunan Kemer Beldesi antik kentin egemenlik sınırlarını çizer.

<span class="mw-page-title-main">Dorlar</span>

Dorlar (Doris) , Antik Yunanistan asıllı, Hint–Avrupa kökenli göçebe kabilelerdir. Yaklaşık olarak MÖ 12. yüzyıl ortalarından itibaren Yunan yarımadasına dalgalar halinde akınlar düzenleyerek bu bölgedeki tunç çağı Miken uygarlığını yıkmışlardır. Demir çağı silahlarıyla kısa sürede askeri – feodal Miken krallıklarının siyasi gücünü etkisiz hale getiren Dorlar, Miken etkisi altındaki batı Anadolu, Girit ve Rodos’un da dahil olduğu adalara yayılmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Kiklad uygarlığı</span>

Kiklad uygarlığı, Ege Denizi içinde kalan, bugün Tavşan Adaları olarak adlandırılan, adalarda yaşayanların M.Ö. 3000 - M.Ö. 2000 yılları arasında, Erken Tunç Çağı'nda kurdukları medeniyet.

<span class="mw-page-title-main">Yunan Karanlık Çağı</span>

Yunan Karanlık Çağı Yunan tarihinde, Dor istilaları sonucu giderek gücünü yitirerek MÖ 11. yüzyılda yıkıldığı varsayılan Miken Uygarlığı ile MÖ 9. ve 8. yüzyıllarda ilk Yunan şehir devletlerinin görülmeye başlandığı ve Homeros tarafından Yunan dilinde ilk yazılı eserlerin verildiği çağ arasında geçen dönemdir. Bazı yayınlarda Ege Karanlık Çağı olarak da geçmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Minos medeniyeti</span> Tunç Çağı uygarlıklarından biri

Minos medeniyeti, Tunç Çağı'nda Yunanistan'a bağlı olan, Ege Denizi içindeki Girit Adası'nda, MÖ yaklaşık 3.500'lerde doğmuş bir uygarlıktır. Girit uygarlığı, MÖ 2700 ile MÖ 1450 yılları arasında en parlak dönemlerini yaşadı ve yavaş yavaş eski gücünü yitirmesinin ardından Girit üzerinde Miken kültürü baskınlaşmaya başladı.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan sanatı</span>

Bugünkü Yunanistan topraklarına Yunanlar ayak basmadan önce, Girit, kültürel gelişimin öncülerindendi. Burada Neolitik'ten son Tunç Çağına kadar sürekli bir gelişim izlenilebilir. Minos kültürü; Girit'teki Bronz Çağ kültüründeki kral Minos'a bağlanarak adlandırılmaktadır. Bununla birlikte bir tür akraba olarak tanımlayabileceğimiz Yunan topraklarındaki kültür için "Hellas" terimi kullanılmıştır. Ayrıca "Kiklad" terimi de Kiklad'larda bulunan 3000 yıllık mermer heykelcikleri ve çömlekleri için kullanılmıştır. Bu adlandırmalar dönemi inceleyen arkeologlar tarafından verilmiştir. Kiklad yapıtları, Minos ve Hellas kültürü ile ilişkili değildir. Tam tersine bu yapılar yerel olarak sınırlanmış ve bugüne dek az tanınmış bir kültür çevresine bağlıdır. Erken Minos kültürünün en önemli kalıntıları Girit'in doğu bölümünde, özellikle Gurnia, Vasiliki, Palaikastro gibi küçük kentlerle komşu adalardan Pseira ve Mochios'da bulunmuştur. Akdeniz çevresiyle de karşılıklı ilişkiler kurduğu açıkça bellidir.

<span class="mw-page-title-main">Kıbrıs Rumları</span> etnik grup

Kıbrıs Rumları veya Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıs'ta bulunan Yunanca konuşan toplum. Adanın en büyük etnik topluluğunu oluştururlar, adanın tamamını kapsayan son nüfus sayımı olan 1960'taki sayıma göre ada nüfusunun yaklaşık %78'lik kesimine denk gelirler. Kıbrıs Rumlarının çoğunluğu Hristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olmak üzere Kıbrıs Ortodoks Kilisesi'ne mensuptur ve kilisenin başpiskoposu geleneksel olarak cemaat liderleridir.

<span class="mw-page-title-main">Deniz Kavimleri</span>

Deniz Kavimleri ya da Deniz Halkları Tunç Çağı’nın sonlarına doğru, özellikle MÖ 13. yüzyılda, MÖ 1276 – 1178 yılları arasında Anadolu, Suriye, Filistin, Kıbrıs ve Mısır'a yönelen istila hareketlerinden sorumlu görülen, savaşçı ve denizci halklardır. Bu yıkıcı saldırılar, Bronz Çağı Çöküşü’ne yol açan istilaların bir bölümü olarak Doğu Akdeniz’de tüm krallıkların ve Anadolu’da Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasında belirleyici olmuştur. Antik Mısır ise hem denizde, hem de karada verdiği savaşlarla bu saldırıları püskürtmeyi başarmıştır. Bu istilalar sonucu konuya ilişkin kayıtlar yok olduğundan, olayların kesin kapsamı ve istilacıların kimlikleri, geldikleri bölgeler halen kesin bir biçimde belirlenememiştir. Günümüze ulaşabilen belgeler, Mısır yazıtları ve kabartmaları, Hitit belgeleri, Ugarit belge ve mektupları ile arkeolojik buluntulardır.

Batı Anadolu Uygarlığı - Erken Tunç Çağı devrinde, yani 3000-1200 yıl Milattan once Batı Anadolu sahili kültürü’nün şartlı adıdır. Şimdiye kadar batı kültürü zayıf anlaşılmıştır - özellikle Truva, Beycesultan, Limantepe gibi en önemli şehirler tanınır. Ayrıca küçük şehirler: Tepekule, Bayraklı, Panaztepe Gediz ve birçok başka şehirler de tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Bronz Çağı Çöküşü</span> Güneybatı Asya’da ve Doğu Akdeniz’de, Bronz Çağı sonları, Demir Çağı başlarında yaşanan hızlı, yıkıcı ve kültürel dağılmalara, çözülmelere yol açan bir dizi toplumsal çöküş

Bronz Çağı Çöküşü Güneybatı Asya’da ve Doğu Akdeniz’de, Bronz Çağı sonları, Demir Çağı başlarında yaşanan hızlı, yıkıcı ve kültürel dağılmalara, çözülmelere yol açan bir dizi toplumsal çöküştür. Doğu Akdeniz’deki Bronz Çağının yüzyıllar içinde oluşan tüm kurumları yerle bir olmuştur, şehir hayatı çok büyük ölçüde gerilemiştir, geriye yalıtılmış köy toplumları kalmıştır. Miken Yunanistanı’nda saray ekonomileri çökmüştür. Yıkımların ardından Kıta Yunanistan’ı, Ege Adaları ve Anadolu 400 yıl sürecek bir karanlık çağa girecektir. Bu dönemden günümüze Mısır kaynakları hariç hiçbir yazılı belge kalmamıştır. Akdeniz’in tüm doğu yarısında, Antik Mısır hariç, neredeyse tüm büyük ve orta ölçekli kentler, çoğunlukla yağmalanıp ateşe verilmiş, diğerleri bu akıbete uğramamak için boşaltılmıştır. Bronz Çağı boyunca gelişip serpilen tüm krallıklar, yine Mısır hariç yıkılmış ve bir daha varlık gösterememiştir.

Saray ekonomisi, bir ekonomik düzenleme sistemi olarak toplumda yaratılan ekonomik değerlerin büyük bir bölümün merkezi otoritenin kontrolüne akmasıdır. Diğer ifadeyle halkın zorunlu olarak tükettiği dışında tüm malların üretimi ve dağıtımı güçlü, merkezi bir otoritenin kontrolündedir. Gerek “Doğu”da, gerek Minos Uygarlığı ve Miken Uygarlığı’nda saray, tüm krallıkta ekonomik faaliyetlerin, devlet protokolünün ve dini ritüellerin odağını oluşturmaktadır.

Linear B ya da çizgi yazısı B, MÖ 1450 ve sonralarına tarihlenen, büyük olasılıkla Antik Yunanistan'da Akhalar olarak bilinen Miken Uygarlığı'nın kullanmış olduğu soldan sağa doğru yazılan çizgisel bir yazı tipidir. Yazı çeşidinin nasıl ortaya çıktığı henüz tam olarak bilinmese de, Akhalar'ın o dönemde Girit adasında büyük bir uygarlık olan Minos Uygarlığı'nı işgal ettiği ve bu uygarlıkta kullanılan Linear A yazısını geliştirip kendi yazı çeşitleri olan Linear B'yi geliştirdikleri düşünülmektedir. Eski Yunancanın en eski formlarından biri olduğu düşünülen Linear B yazı tipi, İngiliz mimar Michael Ventris ve John Chadwick tarafından çözülmüştür. Bu yazı tipinin kullanıldığı metinler edebi yahut tarihi metinler olmaktan uzaktır, daha çok birtakım listeler halinde düzenlenmiş envanter kayıtlarından ibarettir.

Dor istilası, MÖ. 13 yüzyılın sonları ile MÖ. 12. yüzyılın başlarında Yunanistan’ın Dorlar tarafından dalgalar halinde istila edilmesidir. Dorlar’ın Yunanistan’a nereden geldikleri, dolayısıyla önceki yurtlarının neresi olduğu ve göç nedenleri halen bilinmemektedir. En olası görüş, Orta Avrupa’dan, muhtemelen günümüz Polonya’sından göçe başladıkları, burada Keltler’in, İliryalılar’ın, Daçyalılar’ın ve Traklar’ın komşuları oldukları yönündedir.

<span class="mw-page-title-main">Tirins</span> Yunan anakarasında yer alan antik kent

Tirins, Nafplion'nun birkaç kilometre kuzeyindeki Mora Yarımadası'nın içindeki Argolis'te bulunan bir Miken arkeolojik alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ege uygarlıkları</span>

Ege uygarlıkları, Avrupa Bronz Çağı'nda Yunanistan'da Ege Denizi çevresindeki uygarlıkların genel adıdır. Bu terimle Girit, Kikladlar ve Yunan anakarası olmak üzere üç ayrı, ancak birbiriyle iletişim halinde olan ve etkileşim içinde olan coğrafi bölgeler bulunmaktadır. Girit, Erken Tunç Çağı'ndaki Girit uygarlığıyla ilişkilidir. Kikladlar, Erken Helladik döneminde anakaraya, Orta Mino döneminde ise Girit'e hakimdiler. MÖ 1450'de, Miken Uygarlığı Girit'e yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Yunanların adları</span>

Yunanlar tarih boyunca farklı farklı milletlerce çok çeşitli etnonimlerle anılmıştır. Türkçede Rum, Yunan kelimeleri bu halkı tanımlarken eş anlamlı olarak kullanılır. Bu halkın kendileri için en çok kullandıkları etnonimse Helen kelimesidir. Helen ismi Türkçeye Helenistik Dönem gibi kullanımlarla geçmiştir. "Grek" kelimesiyse antik Romalılar tarafından onlara verilen bir ad olup buradan Avrupa dillerine girmiştir. Grek kelimesi Türkçede bazen Antik Yunanistan'dan bahsederken kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Miken uygarlığı askeriyesi</span>

Geç Tunç Çağı'nda Miken uygarlığı'ının askeri yapısı, gün ışığına çıkarılan sayısız silah ve Yunan Linear B kayıtlarında yer alan çağdaş sanatta savaşçı ve savaş tasvirlerinde görülmektedir. Mikenliler, askeriye ve lojistiğin doğrudan saray merkezlerinden denetlendiği bir altyapının geliştirilmesine önem verdi. Bu durum daha sonraki Antik Yunan geleneğine ve özellikle Miken dönemi savaşçı kahramanların doğasına odaklanan Homeros'un destanlarına ilham verdi.

<span class="mw-page-title-main">Ege sanatı</span> Bronz Çağı boyunca Ege Denizi yöresinde yaratılan sanat

Ege sanatı, Bronz Çağı boyunca, yani MÖ 11. yüzyıla kadar, Antik Yunan sanatından önce Ege Denizi'ni çevreleyen topraklarda ve içindeki adalarda yaratılan sanattır. Çoğunlukla modern Yunanistan topraklarında bulunduğu için bazen Yunan Bronz Çağı sanatı olarak da adlandırılır; ancak sadece Miken Yunanlıları sanatını değil, aynı zamanda Yunan olmayan Kiklad ve Minos kültürlerinin sanatını da içerir.