
Osmanlı Hanedanı'nın hükümdarları, yükselme döneminden dağılma dönemine dek kıtalararası geniş bir imparatorluğa hükmetmiştir. Osmanlı İmparatorluğu zirvedeyken, kuzeyde Macaristan, güneyde Somali, batıda Cezayir ve doğuda Irak'a kadar uzanmıştır. İlk başlarda İmparatorluk Bursa'da yönetilirken, 1365'te Edirne başkent oldu. Son olarak da Bizans İmparatorluğu'ndan alınan İstanbul başkent yapıldı. İmparatorluğun ilk yıllarının anlatımında efsane ve gerçeği ayırmanın zor olması nedeniyle değişen konular olmuştur; buna rağmen çoğu çağdaş tarihçi, imparatorluğun aşağı yukarı 1299 yılında ortaya çıktığını ve kurucusunun Oğuz Türklerinin Kayı boyundan gelen Osman Gazi olduğunu kabul eder. Osmanlı Hanedanlığı, 36 sultanla 6 yüzyıl boyunca var oldu. Osmanlı İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'nda müttefik olduğu İttifak Devletleri'nin yenilgiye uğraması sonucuyla tarih sahnesinden silindi. İmparatorluk'un İtilaf Devletleri tarafından bölünmesi ve ardından gelen Kurtuluş Savaşı Türkiye Cumhuriyeti'nin doğmasına yol açtı.

III. Mustafa, divan edebiyatındaki mahlasıyla Cihangir;, 26. Osmanlı padişahı ve 105. İslam halifesi.

Stanford Jay Shaw, İngiliz ve Rus asıllı Amerikalı tarihçi. Osmanlı tarihi ve Ermeni Soykırımı iddiaları alanında yaptığı çalışmalarla tanınmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarını oluşturan bölgenin tarihi olarak anlaşılan Türkiye tarihi, hem Anadolu'nun hem de Doğu Trakya'nın tarihini içerir. Daha önce siyasi olarak farklı olan bu iki bölge, MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun kontrolü altına girdi ve sonunda Bizans İmparatorluğu'nun çekirdeği haline geldi. Osmanlı döneminden önceki zamanlar için, Türk halklarının tarihi ile şimdi Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan toprakların tarihi arasında da bir ayrım yapılmalıdır. Türkiye'nin bazı bölümlerinin Selçuklu Hanedanı tarafından fethedildiği zamandan bu yana, Türkiye tarihi Selçuklu İmparatorluğu'nun Orta Çağ tarihini, Osmanlı İmparatorluğu'nun Orta Çağ'dan modern tarihini ve 1920'lerden bu yana da Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini kapsar.

Cezayir Eyaleti veya Cezayir Beylerbeyliği, Osmanlı Devleti'nin Sâlyâneli eyaletlerindendir.

Millet, Osmanlı Türkçesinde dini grupları belirtmek için kullanılan terimdir. 19. yüzyılda Tanzimat reformlarıyla, hakim sınıf olan Sünniler dışındaki, kanunen korunan dini azınlıkları ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda tüm Sünni gruplar bir millet kabul edilirken, azınlıklar yani gayrimüslimler sadece dine veya mezhebe göre değil aynı zamanda etnik gruplarına göre de ayrı milletler oluştururlardı. Örneğin Ermeniler tek bir millet olmayıp Ermeni Katolik ve Ermeni Protestan milletlerine ayrılırlardı. Millet kelimesi Arapça bir kelime olan mille (ملة)'den gelmektedir. Millet kelimesi günümüzde, Osmanlı'da kullanılandan farklı olarak, dinsel bir anlam değil dilsel bir anlam ifade etmektedir.

Bursa Kuşatması, 1317'den 6 Nisan 1326'da düşene kadar Osmanlıların Prusa'yı ele geçirmek için bir plan uyguladıkları zaman gerçekleşmiştir. Osmanlılar daha önce bir şehri ele geçirmemişlerdi; savaşın bu aşamasında uzmanlık ve yeterli kuşatma donanımının olmaması, şehrin ancak altı ya da dokuz yıl sonra düştüğü anlamına geliyordu. Bazı kaynaklara göre Osman Gazi, kentin düşüşünden hemen önce doğal nedenlerden ölmüştür. Diğer bazı kaynaklar ise ölüm yatağında zaferi duymak için yeterince uzun yaşadığını ileri sürmektedir.

Karadeniz Baskını, 29 Ekim 1914'te Karadeniz'deki Rus limanlarına karşı Osmanlı savaş gemileri tarafından gerçekleştirilen saldırıdır. Almanya tarafından desteklenen ve Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Paşa ile Alman Amiral Wilhelm Souchon tarafından planlanan Karadeniz Baskını, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girmesine neden oldu.

Osmanlı gerileme tezi veya Osmanlı gerileme paradigması, Osmanlı İmparatorluğu'nun dünyanın o zaman gelişmiş kabul edilen ülkeleri ile kıyaslandığında bilim ve endüstride geri kalması ve ürünler ortaya çıkaramaması sonucu, dış ülkelere bağımlılığını tarif etmek amacı ile ortaya konmuştur. Türkiye'nin ve dünyanın tanınmış tarihçilerinden Halil İnalcık Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ adlı kitabında, “...18. yüzyılın uzun savaşlarıyla denge Avrupa’dan yana döndü. Osmanlı gücü inişe geçti, 18. yüzyılda Batı üstünlüğünün kabulüyle de imparatorluk politik ve ekonomik olarak Avrupa’ya bağımlı hale geldi, imparatorluğun varlığını sürdürmesi ve olası çöküşü, sonunda bir Avrupa politikası sorunu, Doğu Sorunu oldu ve Osmanlı politik yaşamı 1920'ye dek Avrupa'ya bağımlı olarak sürdü,” saptamasını yapmıştır.

Le Stamboul, Osmanlı İmparatorluğu'nda İstanbul'dan yayınlanan ve ülkede Latin alfabesinin kabul edildiği 1934'ten itibaren 1964 yılına kadar "İstanbul adıyla yayımlamayı sürdüren günlük Fransızca gazete.

Osmanlı İmparatorluğu'nun millet sistemi altında Hristiyanlar ve Yahudiler, devlete sadakat göstermesi ve cizye vergisini ödemesi karşılığında Osmanlı hukukuna göre zimmi olarak kabul edilirdi.

Kemalist tarihyazımı, Türk siyasi ideolojisi Kemalizm tarafından desteklenen ve Atatürk'ün kişilik kültünden etkilenen tarih anlatısıdır. Kemalist tarihyazımı, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndan açık bir kopuşu temsil ettiğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin İttihat ve Terakki'nin halefi olmadığını ileri sürer. Bu iddialara Taner Akçam, Erik-Jan Zürcher, Uğur Ümit Üngör ve Hans-Lukas Kieser gibi akademisyenler tarafından karşı çıkıldı.

Halil Bey Hasmemmedov, Azerbaycanlı siyasetçi ve diplomat. Rusya İmparatorluğu İkinci ve Üçüncü Devlet Duması uyesi, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı ve Azerbaycan'ın son Osmanlı İmparatorluğu Büyükelçisi olarak görev yaptı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması, I. Dünya Savaşı'nı takiben Kasım 1918'de İstanbul'un Britanya, Fransa ve İtalya askerleri tarafından işgal edilmesinin ardından başlayan jeopolitik bir süreçti. Parçalanma, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya ile ittifak kurmasının ardından yapılan Sykes-Picot Anlaşması gibi İtilaf Devletleri'nin savaşın ilk safhalarında yaptığı birtakım anlaşamalar üzerinden planlanmıştı. Eskiden Osmanlı İmparatorluğu'nu oluşturan büyük topraklar ve halklar, birkaç yeni devlete bölündü. Osmanlı İmparatorluğu; jeopolitik, kültürel ve ideolojik yönden önde gelen İslam devletiydi. Osmanlı'nın savaşın ardından parçalanması, Britanya ve Fransa gibi Batılı güçlerin Orta Doğu'ya hâkim olmasına sebep oldu ve modern Arap dünyası ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına yol açtı. Anadolu Hareketi tarafından bu Batılı güçlere direnilse de, Osmanlı'nın ardıl devletleri kapsamında böylesi bir direniş II. Dünya Savaşı'nı takip eden hızlı dekolonizasyon sürecine kadar görülmedi.
Ryan Gingeras, Geç Dönem Osmanlı tarihçisidir.

Nikolay de Girs ya da Giers III. Aleksandr döneminde, 1882-1895 yılları arasında Rusya Dışişleri Bakanlığı yapmıştır. Daha sonra Üçlü İtilaf'a dönüştürülen Rus-Fransız İttifakı'nın mimarlarından biriydi, Rusya'nın karmaşık ve tehlikeli diplomatik durumlarla başa çıkmada barışçıl bir ortak olarak imajını destekledi, ancak bu başarının çoğu Çar Aleksandr'a gitti.

Osmanlı İmparatorluğu, yaklaşık 1299 yılında Osman Gazi tarafından Anadolu'nun kuzeybatısında, Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'in hemen güneyinde küçük bir beylik olarak kuruldu. Osmanlılar Avrupa'ya ilk kez 1352'de geçtiler, 1354'te Çanakkale Boğazı'ndaki Çimpe Kalesi'nde kalıcı bir yerleşim kurdular ve başkentlerini 1369'da Edirne'ye taşıdılar. Aynı zamanda, Anadolu'daki çok sayıda küçük Türk devleti de fetihler ya da bağlılık bildirimleri yoluyla filizlenmekte olan Osmanlı sultanlığına dahil edildi.
Yamaklar yerel Müslüman nüfustan yetiştirilen Osmanlı İmparatorluğu ordusunun yardımcı birlikleriydi. Başlangıçta bunlar, imparatorluğun sonraki dönemlerinde yeni yeniçeri birliklerine dönüşen ve sonunda kötü eğitimli ve düşük ücretli garnizon muhafızları hâline gelen Osmanlı kuvvetlerinin askerî olmayan üyeleriydi.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Batılı milliyetçilik anlayışının yükselişi, Osmanlı millet anlayışının çöküşüne neden oldu. Osmanlı İmparatorluğu'nda hakim olan ve dini merkeze aldığı için mevcut millet kavramından farklı olan millet anlayışı, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesinde kilit bir faktör oldu.

Blue Book, Mavi Kitap veya tam adı ile The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire 1915-1916, Savaş Propaganda Bürosu'nun isteği üzerine James Bryce ve Arnold J. Toynbee hazırlanan kitaptır. Kitap günümüzde akademisyenler tarafından bir savaş propagandası olarak görülüyor, bazı araştırmacılar iseBritanya hükûmetinin Türkleri stereotipleştirip "katil, barbar" olarak etiketlemesine ve özellikle Savaş Propaganda Bürosu'nun Türk karşıtlığına dikkat çekiyor.