İçeriğe atla

Michèle Le Dœuff

Michele Le Dœuff (d. 1948) Francis Bacon’ın felsefi yaklaşımı ve Sir Thomas More'un ütopyacılığı üzerine akademik ilgisi olan Fransız bir filozoftur. Felsefenin önemini ısrarla vurgularken, aynı zamanda da sınırlarını sorgulamaktadır Le Dœuff (“Karıncalar ve Kadınlar” örneğinde olduğu gibi). Le Dœuff, profesyonel filozofların bilime yönelik ihmalkâr tavırlarına eleştirel yaklaşıyor ve bilim dalları arası çekişmenin genellikle bilgi felsefesi ile alakalı olduğunu tartışıyor. 1989 yılında yayınlanan Hipparchia’nın Tercihi’nde, Le Dœuff, felsefenin saf belirginliğe ulaşmak adına eşsiz bir metot olduğu iddiasını: dolayısıyla felsefenin kaçınılmaz bir şekilde dil, mecaz ve güç ilişkileri tarafından şekillendirildiğini sorguluyor. Le Dœuff’a göre, feministler kendilerine özgü bir katkı sağlıyorlar. Onların felsefe, bilim ve beşeriyet içerisindeki cinsiyet kategorisine yönelik eleştirilerinin deneysel, felsefi, siyasi ve branşlar arası olduğunu dile getiriyor. "Feministler, söylemlerinin sosyal gücün de etkisiyle oluşan bu süreçte nasıl “felsefi” boyuta yüceltildiğini net bir şekilde görebilmektedirler." diyor ve "Filozof ve Feminist olmak tek ve aynı şeydir. Feminist, hiç kimsenin onun yerine kararlar almasına izin vermeyen kadındır" diye ekliyor Hipparchia'nın Tercihi’nde.[1]

Bibliyografya

  • L'Étude et le rouet (1989), Hipparchia'nın Tercihi: Kadınlar ve Felsefe Üzerine Bir Makale, Trista Selous tarafından 1991 yılında çevrildi.
  • Le Sexe du savoir (1998), Bilginin Cinsiyeti Kadın, Kathryn Hamer and Lorraine Code tarafından 2003 yılında çevrildi.
  • Recherches sur l'imaginaire philosophique, Felsefeye İmgesel Yaklaşım, Colin Gordon tarafından 1990 yılında çevrildi.

Dış bağlantılar

Kaynakça

Özel
  1. ^ Frazer 2005, s. 508.
Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

<span class="mw-page-title-main">Feminizm</span> İdeoloji

Feminizm, kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket. Sözcüğün köken olarak Latince "femina" ve onun Fransızca türevi olan "féminisme" sözcüğünden geldiği ve Türkçe eş anlamlısının hatunculuk olduğu belirtilmektedir. Kadın hareketi doğrudan kadınları ilgilendiren ve dolaylı olarak kültürü ilgilendiren konularda bilinç uyandırır. Feminizmin temel amaçları; eğitim, iş, çocuk bakımı, yönetim gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden lezbiyen haklarına kadar uzanır.

Pro-feminizm ya da profeminizm, herhangi bir feminist hareketin bir üyesi olmayı ima etmeksizin feminizmin hedeflerini desteklemeyi işaret etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Anarko-feminizm</span>

19. yüzyılda ilk kez ortaya çıkan ve isimlendirilen Anarko-feminizm veya Anarka-feminizm, anarşizm ile feminizmi bir araya getirir ve ataerkilliği hiyerarşinin ve dolayısıyla da toplumun temel problemlerinden biri olarak değerlendirir. Anarko-feministler ataerkillik ve maşizm ile savaşın sınıf çatışmalarının ve devlete yönelik anarşist mücadelenin bütünleyici bir parçası olduğuna inanırlar. Özünde, bu felsefe anarşist mücadeleyi feminist mücadelenin gerekli bir bileşeni olarak görür. Feminizmi de anarşist felsefenin gerekli bir bileşeni olarak görür. L. Susan Brown, "Anarşizm, tüm güç ilişkilerine karşı çıkan bir siyaset felsefesi olduğundan, doğası gereği feministtir" iddiasında bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Dil felsefesi</span>

Dil felsefesi, analitik felsefede dilin doğası ve dili; dil kullanıcıları ve dünya arasındaki ilişkileri araştırır. Dil ile felsefe arasındaki ilişki temelde filozofların dili kullanarak felsefe yapmalarından kaynaklanmaktadır. Özelde ise bu araştırmalar anlamın doğası, kasıtlılık, referans, cümlelerin yapısı, kavramlar, öğrenme ve düşünce içerir; dil felsefesi başlığı altında dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı felsefî açıdan sorgulanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Analitik felsefe</span> felsefenin ana işlevinin analiz olması gerektiğini öne süren felsefe geleneği

Analitik felsefe, felsefenin ana işlevinin analiz olması gerektiğini öne süren felsefe geleneğidir. Ezici çoğunlukla Anglosfer ve İskandinav dünyasında yaygındır. Kıta felsefesi ile birlikte, çağdaş felsefede ön planda olan iki gelenekten biridir. Nadir bir kullanım olsa da, çözümleyici felsefe ismiyle de bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist eleştiri</span>

Feminist eleştiri’nin etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları söz konusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm söz konusu olduğundan, feminist eleştiri çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

“Das Unbehagen der Geschlechter” kitabının yazarı Judith Butler’ın öncülüğünde eşitlik feminizmi üzerine kurulmuş; ancak bir adım daha da ileriye giderek “toplum cinsiyeti” ve “biyolojik cinsiyet” olmak üzere iki cinsiyetten bahsetmiştir. Cinsiyet kimliklerinin ortak kabul edilebilmesi, cinsiyetler arasındaki farklılıkların daha az güçlü olmasıyla bağlantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Simone de Beauvoir</span> Fransız yazar ve feminist filozof

Simone Lucie-Ernestine-Marie-Bertrand de Beauvoir, Fransız yazar ve feminist filozof. Roman, felsefe politik ve sosyal deneme, biyografi ve otobiyografi yazarı, gazeteci.

<span class="mw-page-title-main">Kıta felsefesi</span>

Kıta felsefesi, Avrupa'daki 19. ve 20. yüzyıl felsefe geleneklerini tanımlamakta kullanılan terim. 20. yüzyılın ikinci yarısında anadili İngilizce olan filozoflar tarafından, analitik felsefenin dışında kalan görüş ve düşünceler için kullanılmaya başlanmıştır. Kıta felsefesi, şu akımları içinde barındırır: Alman idealizmi, fenomenoloji, varoluşçuluk, yorumsama, yapısalcılık, postyapısalcı felsefe, Fransız feminizmi, Frankfurt Okulu'nun eleştirel teorisi ve Batı Marksizmi ile psikoanalitik teorinin ilgili alanları.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe ve edebiyat</span>

Felsefe ve edebiyat, filozofların ve felsefi konuların edebiyat ile ilişkilerini ve edebiyat tarafından ortaya atılan konuların felsefe ile ilişkilerini içeren daldır.

Ann Cudd, Boston Üniversitesi Sanat ve Bilim Fakültesi dekanıdır. Daha önce başkan yardımcısı ve lisans dekanlığının yanı sıra Kansas Üniversitesinde felsefe profesörüydü. Ayrıca kadınlar, cinsiyet ve cinsellik çalışmaları programına bağlı bir öğretim üyesidir. Analitik Feminizmin kurucularından biri olan Cudd, Analitik Feminizm Derneğinin kurucu üyelerindendi ve 1995-1999 yılları arasında bu derneğin başkanı olarak da görev yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Virginia Held</span>

Virginia Potter, liderlik ahlakı, sosyal-politika ve feminizm üzerinde çalışmış filozoftur.

Miranda Fricker, İngiliz akademisyen ve felsefecidir. Günümüzde New York Üniversitesi'nde ve Sheffield Üniversitesi'nde felsefe alanında araştırma profesörüdür.

<span class="mw-page-title-main">Margaret Lucas Cavendish</span>

Margaret Lucas Cavendish 17. Yüzyıldaki İngiliz aristokrat, filozof, şair, bilim insanı, bilimkurgu ve oyun yazarı. Doğum adı Margaret Lucas olan Cavendish, ünlü İngiliz kraliyet soylularından John Lucas ve Charles Lucas'ın en küçük kız kardeşidir. Kraliçe Henrietta Maria'nın görevlisi oldu ve Fransa'da sürgüne gönderildi, bir süre genç Kral 14. Louis'in sarayında yaşadı. 1645'te Newcastle’ın ilk dükü olarak bilinen William Cavendish ile evlenerek onun ikinci karısı oldu. Evlendiğinde William Cavendish henüz bir markiydi. Cavendish, çoğu kadın yazarın isimsiz olarak kitaplarını yayınladığı bir dönemde kendi adıyla eserlerini yayınlayan bir şair, filozof, deneme ve oyun yazarıydı. Kitaplarında cinsiyet, güç, ahlak, bilimsel yöntem ve felsefe gibi bir dizi konuyu ele aldı. Ütopik aşk romanı The Blazing World, bilimkurgu edebiyatının tarihteki ilk örneklerinden biridir. Doğa felsefesi ve modern bilim alanındaki yayınlanan kapsamlı çalışmalarıyla benzeri görülmemiş bir kadındır. Bir düzineden fazla özgün eserin yanı sıra gözden geçirilmiş eserler de eklendiğinde toplam yayınlanan eseri 21'dir. Cavendish, benzersiz ve çığır açan bir kadın yazar olarak savunuluyor ve eleştiriliyor. On yedinci yüzyılın Aristotelizm ve mekanik felsefesini reddeden ve bunun yerine canlı bir model tercih eden Cavendish 1667'de Londra Kraliyet Cemiyeti'nde yapılan ilk toplantıya katılan ilk kadın oldu ve toplantıya katılan filozoflar Thomas Hobbes, René Descartes ve Robert Boyle ile yan yana gelmiş ve onları eleştirmiştir. Cavendish'in ilk hayvan hakları savunucusu ve hayvanlar üzerinde yapılan deneylere ilk karşı çıkan kişi olduğu öne sürülmektedir.

Ann Garry Emerita'da Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nde felsefe profesörüdür. CSULA 'da iken Garry, cinsiyet ve cinsellik araştırmaları merkezinin kurucu müdürüydü ve felsefe bölümünde başkan olarak birkaç dönem görev yaptı. Ayrıca Waterloo Üniversitesi'nden feminist felsefenin Humphrey başkanı, Tokyo Üniversitesi ve Eötvös Lorán Üniversitesi'nde öğrenim bursu dersleri de dahil olmak üzere çeşitli ziyaretler düzenledi. Garry günümüzde tam zamanlı ders vermeye devam etmemesine rağmen, lisansüstü öğrencileri ile çalışmaya devam ediyor.

Serene J. Khader, ahlak ve siyaset felsefecisi, aynı zamanda feminist bir kuramcıdır. Ana araştırma alanları siyaset felsefesi, ahlak psikolojisi, küresel adalet, feminist felsefesi ve ahlak gelişimidir. Serene J. Khader, Nisan 2017’de İnsan Gelişimi ve Yetenekler Birliği başkan yardımcısı seçildi. 

Bakım etiği, özen etiği ya da bakım/özen etiği kadınlara duyulan saygınlığı, kadın çalışmalarının ahlak felsefesi açısından önemini ve ahlak felsefesinin bazı temel problemlerine kadın bakış açısının verebileceği cevapları merkezi bir konuma yerleştirerek ahlak felsefesinde alternatif bir bakış açısı sunmayı başarmış önemli bir yaklaşımdır. Bu bakımdan bakım/özen etiği, geleneksel etik teorilerden oldukça uzak ve eleştirel bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. Bakım/özen etiği, özellikle Batı düşünce tarihi içerisinde 1960'lara kadar dayanan feminist düşünce hareketlerinden kaynaklanarak geliştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.