İçeriğe atla

Mezraa - Teleilat Höyüğü

Arkeolojik Höyük
Adı:Mezraa - Teleilat
il:Şanlıurfa
İlçe:Birecik
Köy:Mezraa
Türü:Höyük
Tahribat:
Tescil durumu:Tescilli[1]
Tescil No ve derece:388
Tescil tarihi:14.08.1990
Araştırma yöntemi Kazı

Mezraa - Teleilat Höyüğü, Şanlıurfa il merkezinin kuzeybatısında, Birecik ilçesinin 5 km güneyinde, Mezraa Köyü'nün hemen batısında ve kısmen altına yayılmış olan bir höyüktür. Yayıldığı alan 7 hektar olan höyük 450 x 160 metre boyutlarında olup 4 metre yüksekliktedir.[2]

Kazılar

Fırat üzerinde yapımı planlanan Birecik ve Kargamış Barajlarının su toplama alanları altında kalacak arkeolojik değerlerin saptanması amacıyla Guillermo Algaze başkanlığında, R. Breuninger ve J. Knudstad'ın katılımıyla gerçekleştirilen yüzey araştırmaları sırasında, 1989 yılında[3] saptanmıştır. Ardından ODTÜ bünyesindeki TAÇDAM (Tarihsel Çevre Değerlerini Araştırma Merkezi) koordinatörlüğünde 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı'nca yüzey araştırmaları yapılmıştır. Hemen ardından belirtilen Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başkanlığındaki kazılar 1999 yılında başlatılmıştır.[2] Karkamış Baraj Gölü kenarına yapılan set sayesinde höyük su altında kalmaktan kurtulmuştur. Bu durum, Mezraa - Teleilat Projesi olarak höyüğün bir açık hava müzesi olarak düzenlenmesine olanak sağlamaktadır.[4] Kazı çalışmalarına parasal destek ODTÜ TAÇDAM ve İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu'nca sağlanmıştır.[5][6]

Tabakalanma

Mezraa - Teleilat Höyüğü, alt evreleri olan dört kültür evresi göstermektedir. Bu kültür evreleri yeniden eskiye olarak şu şekilde sıralanmaktadır.[7]

  • IA - Ahameniş / Pers Dönemi
  • IB – Yeni Asur yapı katı
  • IC - Erken Demir Çağı kültür katı
  • II. kültür evresi Çanak Çömlekli Neolitik Çağ
  • IIA - Geç Neolitik Çağ kültür katı (Proto-Halaf kültür katı[4])
  • IIB - Orta Neolitik Çağ kültür katı (Proto-Halaf kültür katı[4])
  • IIC - Erken Neolitik Çağ kültür katı (Hassuna kültür katı[4])
  • III. kültür evresi Çanak Çömlekli – Çanak Çömleksiz Geçiş Dönemi (Hassuna öncesi kültür katı[4])
  • IV. kültür evresi Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ

I. kültür evresi – Demir Çağı

Demir Çağı'na tarihlenen I. kültür evresinde, 1A, 1B ve 1C olarak tanımlanan üç yapı evresi olduğu belirtilmektedir. En üst yapı katı olan 1A yapı katı, bir Pers yapı kompleksiyle temsil edilmektedir ama oldukça tahrip olmuş durumdadır. Bu dönem mimarisinin Asur mimarisinden bir hayli farklı olmasına karşın anıtsal yapılar içerdiği belirtilmektedir.[2] 1B yapı katında, 40 x 32 metre ölçüsünde tek bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Plan olarak merkezi bir avlu çevresinde iki dizi halinde küçük mekanlardan oluşan bu yapı, Kuzey Suriye Yeni Asur Dönemi saray yapılarına benzemektedir. Diğer buluntularla birlikte bu dönemde höyüğün, bölgedeki tarımsal üretim üzerinde denetim kuran ve ürünlerin Fırat üzerinden güneye sevkiyatını sağlayan bir yönetsel bir merkez olduğu sonucuna götürmektedir. Bu durum mimari kalıntıların yanı sıra ele geçen çok sayıdaki erzak küpünden ve ağırşaklardan[8] da anlaşılmaktadır.[2][9]

Bu yapı katında Yeni Asur sarayı dışında başkaca yerleşim alanı bulunmadığı, fakat asıl önemlisi Türkiye'de tam olarak gün ışığına çıkarılmış tek Asur sarayı olduğu düşünülmüştür.[10] Ancak 2003 yılı kazılarında bu yapı katında Demir Çağı'na ait bazı duvarlar saptanmış olup, başka yapıların olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan Yeni Asur sarayı olarak değerlendirilen bu yapı kompleksinde aynı yılın kazılarında bulunan çivi yazılı tabletlerin incelenmesinde, Yeni Babil Dönemi'ne ait olduğu anlaşılmıştır.[11] Söz konusu tabletler MÖ 454 – 404 yıllarına tarihlenmektedir.[12]

Demir Çağı kültür evresindeki önemli buluntular arasında, Astarte levhaları[not 1] ve "Pers atlı figürleri" önemli bir yer tutmaktadır. Kazılarda 38 adet Astarte levhası ve 61 tane atlı figürü ve parçası bulunmuştur.[13] Bunların çoğunluğu değişik büyüklükte at ve süvaridir. At heykelciklerinde tek tip betimleme görülmektedir, ileri uzanan ön bacaklar, çok kısa arka bacaklar ve kısa kuyruk. Geniş bir kıvrım yapan baş ve boyun çok daha özenli işlenmiştir. Süvarilerde de baş ve yüz özenle işlenmiştir. Tümü sakallı ve serpuşlu olarak gösterilmiştir. Fakat hemen hepsinde sakal ve serpuş biçimleri farklıdır.[2]

Demir Çağı kültür evresinin MÖ 6. yüzyıldan 4. yüzyıl sonlarına yayılan bir dönem olduğu önerilmektedir. Bu tarihlendirme, bir yandan Astarte levhaları ve Pers atlıları buluntularına, diğer yandan çivi yazısı tabletlere ve az sayıda ele geçen parlak siyah astarlı Grek seramiklerine dayandırılmaktadır.[12]

II. kültür evresi – Çanak Çömlekli Neolitik Çağ

Geç Neolitik Çağ'a tarihlenen 2A kültür katı her ne kadar üstteki Asur mimarisi tarafından tahrip edilmişse de, koridor benzeri alanlarla çevrili geniş mekanlar olarak ortaya çıkmıştır. Ele geçen çanak çömleğe göre bu kültür katı, Hassuna Kültürü'nden Halaf Kültürü'ne geçiş süreci olarak görülmektedir. Orta Neolitik Çağ'a tarihlenen 2B kültür katı ise en az üç yapı katıyla Proto-Hassuna Dönemi'nden gelişkin Hassuna evresine kadarki süreci yansıtmaktadır. Bu yapı katlarında ele geçen Hassuna çanak çömleği bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.[14] Mimari, yan yana dizilmiş dikdörtgen biçimli hücre türü mekanlardan oluşmaktadır. Bu diziler arasında açık ya da kapalı avlular yer almaktadır. İşlikler ve ocaklar bu avlulardadır ve özellikle ocaklar sıklıkla yenilenmiştir. Bu durum, yerleşme sakinlerinin esas yaşam alanlarının bu avlular olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Erken Neolitik Çağ'a tarihlenen 2C kültür katı özellikle önemlidir. Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'dan Çanak Çömlekli Neolitik Çağ'a Geçiş ve çanak çömleğin yaygınlaşmaya başlaması olarak değerlendirilmektedir. Yakındoğu'da çok az örneği görülen bu devir Mezraa – Teleilat Höyüğü'nde son derece iyi korunmuş durumdadır. Mimari olarak kabaca 10 x 5 metre boyutlarındaki bağımsız birimlerden oluşmaktadır. Bu yapıların batı yanında ince uzun üç mekan ile bunların doğusunda ocak da bulunan iki mekan yer almaktadır. Bu kültür katı çok az sayıda, son derece kaba ve ilkel çanak çömlek vermesine karşın çok iyi planlanmış ve düzenli bir yerleşim görünümü vermektedir.[15]

Ancak bu düzenlilikte dikkat çekici değişimler olmuştur. A, B ve C evrelerinde yapı plan tipleri ve yerleşme dokusu köklü değişimler göstermektedir. Öyle ki, bir önceki evrenin açık alanları konuta, konut alanları ise açık alana dönüşmüştür. Dahası, mekan kullanımına bağlı olarak yaşam biçiminin de değişime uğradığı belirtilmektedir. Örneğin 2C evresinde konutlar düzgün sıralar halinde, aralarında geniş açıklıklar bırakacak şekilde inşa edilmiştir ve sokaklar yoktur. Fakat 2B evresinde konutlar, sokaklarla ayrılan ada-parseller içine yerleşmiş durumdadır. Ortalarında dışa kapalı bir açık alan bırakacak şekilde bitişik yapılmışlardır. Ocak ve işlikler bu açık alanda, muhtemelen ortak kullanım alanında yer almaktadır.[16]

III. kültür evresi – Geçiş Dönemi

Çanak Çömlekli – Çanak Çömleksiz Neolitik Geçiş Dönemi olarak tanımlanan bu yapı evresi, bugüne kadar Yakındoğu'da hiçbir yerleşmede görülmeyen bir dönemi temsil etmektedir. Ahşap direk yuvaları, bu yapı katlarında esas olarak ahşap malzeme kullanılmış yapılar bulunduğunu göstermektedir.[17] Bu kültür evresinde dört yapı katı saptanmıştır. En alttaki iki yapı katında hiç çanak çömlek bulgusuna rastlanmamaktadır. Üstteki iki yapı katında ise ender olarak görülmektedir.[18] ç-Çanak çömlek buluntularına göre bu kültür evresi III A ve III B olarak tanımlanan iki farklı evre içinde değerlendirilmektedir. III B evresinde hiç çanak çömlek buluntusu yoktur. III A evresinde yerleşmede ele geçen çok az sayıdaki çanak çömleğin dışarıdan getirildiği düşünülmektedir. Neredeyse tümü çok kaliteli, özenle şekillendirilmiş ve açkılanmış bu malların Doğu Akdeniz kıyılarının "koyu yüzlü açkılı" mal grubu ile tamamıyla benzeştiği görülmektedir. Bu durum, çanak çömleğin ilk olarak Fırat'ın batısında bir bölgede, örneğin Batı Suriye ve Antakya bölgesinde yapılmaya başlandığı ve doğu'ya tanıtıldığı şeklinde yorumlanmaktadır.[16]

IV. kültür evresi – Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ

Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ kültür evresinin en dikkate değer bulgusu, yerleşmeyi batı yönünde sınırlayan, kuzeydoğu – güneybatı yönünde uzanan bir çevre duvarıdır. En az üç yapım evresi olan bu duvarın, uzun süre kullanılmış, oldukça görkemli ve kompleks bir sisteme ait olduğu düşünülmektedir.[19] En iyi örneği Jericho'dan bilinen "kutsal çevre duvarı" türünün Yakondoğu'daki üçüncü örneğini oluşturmaktadır.[4]

Değerlendirme

Höyükteki en eski yerleşmenin Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'da, MÖ 9.200 yıllarında başladığı öne sürülmektedir. Bu yerleşme kesintisiz bir biçimde Erken Kalkolitik Çağ - Halaf Dönemi başlarına değil sürmüştür. MÖ 6.200 sonrasında terk edilen höyük, beşbin yıl süreyle iskan görmemiştir. Yeniden iskan edilmesi MÖ 1. binyıl başlarına denk gelmektedir. Bu iskan, Yeni Babil İmparatorluğu Döneminde yerel bir otorite için inşa edilmiş olan bir saray – tapınak kompleksidir. Bu yapı kompleksi Türkiye'de tam plan olarak ortaya çıkartılan bu döneme ait tek örnektir. Bunun üstünde Ahameniş İmparatorluğu Dönemi'ne ait yine büyük bir yapı kompleksi bulunmaktadır.[4]

Dış bağlantılar

Notlar

  1. ^ Arkeoloji literatüründe Astarte levhaları, kalıpta şekillendirilen pişmiş toprak küçük boyutta kadın heykelciklerine verilen genel bir addır. Çıplak ya da giyinik olarak cepheden betimlenmiştir. Mezopotamya, Suriye ve Anadolu'daki kazılarda ele geçen bu heykelciklerin en eski örnekleri Akad Dönemi'ne dayanır. Geç Tunç Çağı'ndan Geç Demir Çağı'na kadar giderek yaygınlaşmıştır. (Yalçın Kamış, Sh.: 1)

Kaynakça

  1. ^ TAY – Yerleşme Ayrıntıları
  2. ^ a b c d e TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları
  3. ^ Yalçın Kamış, Sh.: 4
  4. ^ a b c d e f g "Mehmet Özdoğan, Mezraa – Teleilat Höyüğü'nün Önemi (2005)". 17 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2012. 
  5. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı (2002) Cilt 1, Sh.: 159
  6. ^ 25. Kazı Sonuçları Toplantısı (2003) Cilt 2, Sh.: 235
  7. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, (2002) Cilt 1, Sh.: 160
  8. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı Sh.: 160-161
  9. ^ Yalçın Kamış, Sh.: 11
  10. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 167
  11. ^ 25. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 239
  12. ^ a b Yalçın Kamış, Sh.: 12
  13. ^ Yalçın Kamış, Sh.: 2
  14. ^ Halil Tekin, Yeni Buluntularõn Işõğõ Altõnda Anadolu.da Hassuna ve Samarra Seramiğinin Yayõlõmõ Üzerine Bir Gözlem Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1/2005 Sh.: 190
  15. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 166
  16. ^ a b 25. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 240
  17. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 164
  18. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 197
  19. ^ 25. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 232

Kaynakça

  • Yalçın Kamış, Geç Demir Çağı Mezraa – Teleilat Pişmiş Toprak Astarte Levhaları ve Pers Atlı Figürleri: Arkeolojik ve Kültürel Bir Değerlendirme / Yüksek lisan tezi (2005) - Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Çayönü</span>

Çayönü Höyüğü ya da Çayönü Tepesi Diyarbakır il merkezinin kuzeybatısında, Ergani İlçesi'nin 7 km güneybatısında yer alan bir höyüktür. Höyük, 4,5 metre yükseklikte 160 x 350 metre boyutlarında yayvan, geniş bir tepe üzerindedir. Güneyinden Boğazçay Deresi geçmektedir.

İkiztepe Höyüğü, Samsun ili Bafra ilçesinin 7 km. kuzeybatısında yer alan bir höyük'tür. Günümüzde Kızılırmak'ın denize döküldüğü yerin hemen batısında yer alan höyük adını, uzaktan bakıldığında iki tepe olarak görülmesinden almaktadır. Fakat gerçekte dört tepedir. Bu tepeler kazı başkanları tarafından romen rakamlarıyla tanımlanmıştır. Güneydeki en büyük tepe, günümüzde ovadan 29 metre yükseklikte olup Tepe I olarak adlandırılır. Tepe II, bunun kuzeyindedir ve 22,5 metre yüksekliktedir. En kuzeydeki Tepe III, 12,3 metredir. Tepe II'nin batısına düşen Tepe IV ise 16 metredir. Bugün denizden 7 km. içeride olan İkiztepe Höyüğü MÖ 5-3 binlerde denize oldukça yakın konumdaydı.

Değirmentepe Höyüğü, Malatya ilinin 24 km. kuzeydoğusunda Karakaya Barajı Gölü suları altında kalmış olan bir höyüktür.

<span class="mw-page-title-main">Köşk Höyük</span> Niğde il merkezine 17 km mesafedeki bir höyük

Köşk Höyüğü, Niğde il merkezine 17 km mesafede bulunan bir höyüktür. Höyük 80 metre çapında 15 metre yüksekliktedir. Kazılarda ulaşılan buluntular Niğde Müzesinde sergilenmektedir. Müze'de diğer buluntular yanında MÖ 4883 yılına tarihlenen bir Kalkolitik ev modeli, birebir ölçülerde sergilenmektedir.

Kuruçay Höyüğü, Burdur'un 15 km. batısında, Kuruçay köyünün 1,5 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Höyük, Burdur Gölü'ne bakan bir tepe üzerinde yer alıp üç yanı derin dere yataklarıyla çevrilidir. Buradaki arkeolojik yerleşim 90 x 60 metre boyutlarında ve 8 metre yüksekliktedir. Höyüğün en üst noktası Burdur Gölü'nden 110 metre yüksekliktedir.

<span class="mw-page-title-main">Halaf kültürü</span>

Halaf Kültürü, Kuzey Mezopotamya'nın Çanak Çömlekli Neolitik Çağ'ında, Tell Halaf'da kesintisiz olarak gelişen bir tarihöncesi kültürdür. Tell Halaf yerleşimi, MÖ 6.000 civarı ile MÖ 5.400 arasında Halaf Dönemi olarak adlandırılan bir dönem boyunca gelişmiştir. Halaf Kültürü'nü yine aynı bölgede Obeyd Kültürü izlemiştir. Halaf Kültürü adını, günümüzde Türkiye – Suriye sınırının hemen güneyinde yer alan ve Erken Kalkolitik Çağ'a tarihlenen Tell Halaf yerleşiminden almaktadır. Halaf Kültürü'nün Samarra ve Hassuna kültürlerinden kaynaklanmadığı ama onlardan etkilendiği görüşü hakimdir.

Domuztepe Höyüğü, Osmaniye il merkezinin 35 km. güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Günümüzde Aslantaş Barajı kıyısında yer alan höyüğü tarihöncesi yerleşim katları su altında kalmıştır.

Hakemi Use Tepe, Diyarbakır ili Bismil ilçesi sınırları içinde yer alan bir höyüktür. Aslında biri, günümüzde tarla seviyesine inmiş iki höyükten, kazı yapılan diğeridir. Kazı yapılan höyük, yüzey araştırmaları Orta Çağ seramikleri veren diğer höyük sakinleri tarafından mezarlık olarak kullanılmaktaydı. Höyük, günümüz Suriye sınırında 150 km. içeride, Önasya'nın önemli neolitik yerleşimlerinden biri olan Çayönü'nden kuş uçumu 80 km. doğuda, Ziyaret Tepe Höyüğü'nün 3 km. batısında, Dicle'nin eski yatağının sağ kıyısında yer almaktadır. Tepe, 120 metre çapında ve 4 metre yüksekliğindedir.

Akarçay Tepe Höyük ya da Akarçay Höyük, Şanlıurfa il merkezinin batısında, Birecik ilçesinin 15 km. güneyinde bulunan bir höyüktür. Yaklaşık 350 x 150 metre büyüklüğündeki höyük 6 metre yüksekliktedir. Çanak çömlek yayılımına göre yerleşmenin 2,9 hektarlık bir alana yayıldığı belirtilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Demircihöyük</span>

Demircihöyük, Bilecik il merkezinin yaklaşık olarak 25 km. batısında, Çukurhisar ilçesinin kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Eskişehir Ovası'nın batı kenarındaki höyük 80 metre çapında, 5 metre yüksekliktedir. Yerleşim gördüğü dönemlerde genişlik ve yüksekliğinin çok daha fazla olduğu yapılan sondajlardan anlaşılmaktadır. Buluntular Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

İmikuşağı Höyüğü, Elazığ İli, Baskil İlçesi, İmikuşağı Köyü'nün kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Fırat'ın doğu kıyısındadır. Tohma Çayı'nın Fırat'a döküldüğü bölgenin karşısındadır. Nehir yatağından 38 metre yüksekteki höyük 200 x 150 metre boyutlarındadır. Ovadan yüksekliği ise 20 metredir.

Tille Höyük, Adıyaman ilinin Kâhta ilçesinin 30 km. doğusunda, Fırat'ın batı tarafında yer alan bir höyüktür. Höyüğün doğu, batı ve güney yamaçlarında eski adı Tille, günümüzde adı Geldibuldu olan küçük bir köy yerleşimi vardır. Fırat'a katılan bir derenin dar vadisindeki yerleşme doğu terasıyla birlikte 200 x 140 metre, 26 metre yüksekliktedir ve üstünde bir düzlük vardır.

Zank Höyük, Nevşehir İl merkezinin kuzeydoğusunda, Avanos İlçesi'nin Sarılar kasabasının yaklaşık 4 km. kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Tepe yaklaşık 300 metre çapında ve 30 metre yüksekliktedir. Höyüğün 20 dönüm kadar bir alana yayılmış olduğu tahmin edilmektedir.

Kaman Kalehöyük, Kırşehir İl merkezinin kuzeybatısında, Kaman İlçesi'nin 3 km. doğu-kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Tepe yaklaşık 280 metre çapında olup 16 metre yüksekliktedir.

Yassıhöyük, Denizli İl merkezinin güneydoğusunda, Acıpayam İlçe'sinin 8 km. kuzeyinde, günümüzde belde olan Yassıhöyük Köyü'nün hemen kuzeyinde yer alan bir höyüktür. Höyüğü oluşturan iki tepeden büyük olanı 350 x 200 metre boyutlarında, 14 metre yükseklikte, diğer ise 190 x 150 metre boyutlarında ve 5 metre yüksekliktedir. Kültür toprağı ova tabanından en az 4 metre daha derine uzanmaktadır. Denizli İli, Acıpayam ilçesinin Yassıhöyük Köyü yakınlarındaki aynı adla bilinen höyük, arkeoloji yazınında Yassıhöyük 1 olarak geçmektedir.

Salat Cami Yanı, Diyarbakır İli, Bismil İlçesi'nin yaklaşık 20 km. doğusunda, Dicle'nin bir kolu olan Salat Çayı kıyısında yer alan bir höyüktür. Höyükteki Neolitik yerleşim alanı 220 x 130 metrelik bir alana yayılmıştır. Kazı çalışmaları başlamadan önce höyükten sürekli olarak toprak alınması ve yapılaşma sonucunda tepenin büyük bir kısmı ortadan silinmişti.

Mezraa Höyük, Şanlıurfa ili'nin güneybatısında, Birecik İlçesi'nin kuş uçuşu 7 km güneyinde, Mezraa Belde'sinin 1,5 km güneydoğusunda, Fırat'ın doğu kıyısında yer alan bir höyüktür. Tepe, 180 x 140 metre boyutlarında olup ova seviyesinden 13 metre yüksekliktedir.

Hirbemerdon Tepe, Diyarbakır İli Bismil İlçesi'nin kabaca 40 km. doğusunda, Yukarı Dicle Vadisi ile Raman Dağı arasında, Batman Çayı ile Dicle Nehri'nin birleştiği bölgede, Dicle'nin batı kıyısında yer alan bir höyüktür. Yerleşme, 4 hektarlık yüksek bir höyük, kuzeybatı tarafta 3,5 hektarlık bir alana yayılmış bir dış şehir ve 3 hektara yayılmış bir aşağı şehirden oluşmaktadır.

Gülpınar Höyüğü, Çanakkale İli'nin Ayvacık İlçesi'nin yaklaşık 25 km. batısında yer alan bir höyüktür.

Musular, Aksaray İli, Aksaray İlçesi, Kızılkaya Köyü'nün yaklaşık 1 km. güneyinde, Musular Mekii'nde yer alan bir düz yerleşmedir. Hasan Dağı ve Melendiz Dağı'nın kuzeyine düşen volkanik bir arazide Ihlara Vadisi'nin verimli ovasında, Melendiz Çayı'nın batı kıyısındadır. Aşıklı Höyük'ün 300-400 metre batısında yer almaktadır.