Farz ya da “fariza”; Fıkıh bilginleri tarafından oluşturulmuş ve tanımlaması yapılmış olan bir İslâm dinî terimidir. Yine fıkıhçılar tarafından tanımlanan efâl-i mükellefînden sayılır. İslâmî anlayışta Allah'ın sözü sayılan Kur’an’da Müslümanlara yapılmasının açık bir şekilde emredildiği kurallar veya ibadetler olarak kabul edilir. Kur’an’da yapılması açık emir ve gereklilik ifade etmeyen fiiller ise vacip gibi başka kavramlar ile tanımlanır.
Hadis, Muhammed'e atfedilen ve onun sözleri, fiilleri, onaylamaları ve sıfatlarını içeren bilgilerdir. Hadis âlimleri buna sahabe ve tabiînin söz ve fiillerini de eklemişlerdir. Ancak bunlar kaynak olma bakımından Muhammed'in fiil ve sözleri ile aynı seviyede değildirler ve hadis ilmi içerisinde farklı şekilde isimlendirilirler.
Buhârî ya da tam künyesiyle Ebû Abdillâh Muhammed bin İsmâîl bin İbrâhîm el-Cu'fî el-Buhârî, Buharalı Fars bir muhaddistir. Yazdığı Sahih-i Buhârî diye bilinen eser, daha sonradan Sünni Müslümanlar için güvenilir hadis kaynaklarını teşkil eden ve Kütüb-i Sitte diye anılan serinin ilk kitabıdır.
İslam'ın beş şartı, İslâm Dini'nin Ehl-i Sünnet ve Ca'feriyye mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ibadeti. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehâdet etmek dışındaki şartlar itîkâdî yani dininin inanç esaslarına dâir olmayıp, âmeli yani davranışsal, ibâdetsel şartlardır. Çoğu İslam âlimi dini inanç esaslarına dâir kurallar benimsendiğinde kişinin Müslüman kabul edileceğini, davranışsal ve ibâdetsel yönlerin en azından inanan olmak açısından bağlayıcı olmadığını öne sürmüşlerdir. Bazı İslam âlimleri ise imanın yani inancın ancak davranış ve ibadetlerle tamam olacağını bu nedenle şehadet getirip Müslüman olduğunu iddia eden kişinin ibadetlerini yerine getirmemesi halinde Müslüman kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir.
Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat, kısaca Ehl-i Sünnet ya da Sünnîlik, İslam dininin dünya üzerindeki iki büyük kolundan biri ve %77-80'lik bir oran ile en büyük mensubunun bulunduğu mezhepler grubudur. Zaman zaman Sünnî İslam veya Sünnî mezhebi ifadesi de kullanılır. Günümüzde Sünnîlik, kendi içerisinde günümüzde yaşayan iki akaid mezhebi, dört fıkıh mezhebini içermektedir.
Şafii, İslam hukuku bilgini. Şafii mezhebinin kurucusudur.
İtikâdî mezhepler veya Akide mezhepleri ya da İnanç mezhepleri, İnançla ilgili konular İslam'da başlangıçta bir fıkıh dalı kabul edilen kelâm, daha sonra ilm-i tevhid olarak adlandırılmıştır. Daha sonraları Fıkıh, amelî meseleler üzerinde, kelâm ise itîkâdî meseleler üzerinde yoğunlaşmıştır. Müslümanlar, İslâm Peygamberi Muhammed döneminde akıllarındaki soruları hemen ona sorabiliyorlardı. Ancak peygamberin ölümünden sonra sorularına cevap bulamayınca zamanın büyük İslam alimleri Kur'an'ı akıl ile yorumlamaya koyuldular. Böylelikle de i'tikadi mezhepler oluşmuş oldu. Bu mezhepler farklı coğrafyalara yayıldı ve oralarda benimsendi.
Sahih, doğru, gerçek anlamında sıfat.
Sünen-i Tirmîzî : İslâm literatüründe en güvenilir hadis kitapları olarak kabul edilen altı kitaptan biridir.
Sünen-i Ebu Davud Ehl-i Sünnet hadis literatüründe en güvenilir hadis kitapları olarak kabul edilen altı kitaptan biridir.
Sünen-i Nesâî veya Sunen-i Suğra, Ehl-i Sünnet hadis literatüründe en güvenilir hadis kaynakları olarak kabul edilen altı kitaptan biridir. Müellifi Ebu Abdirrahman Ahmed bin Şuayb bin Ali bin Sinan bin Bahr el-Horasânî'dir. İmam Nesâî olarak meşhurdur. Eseri de bu isme nisbetle Sünen-i Nesâî olarak anılır. Rivayetlere göre Nesâî, önce ‘Es-Sünen’ül Kübrâ’ adıyla büyük bir hadis külliyatı yazmıştı. Bir hükümdar kendisine “Kitabındaki hadislerin tamamı sahih midir?” diye sorunca Nesâî “Hayır” diye cevap verdi. Bunun üzerine hükümdar, kitaptaki sahih hadisleri ayırmasını istedi ve Nesâî bunları ‘El Müctebâ’ adını verdiği başka bir kitapta topladı. Bu kitap ‘Sünen-i Nesâî’ adıyla meşhur oldu.
Hâris el-Muhâsibî ya da tam künyesiyle Hâris bin Esed el-Muhâsibî el-Anezî, İslam alimi. Yaşamını din felsefesi üzerine düşünceyle geçirmesi nedeniyle kendisine el-Muhâsibî denmiştir.
Ebu Hureyre (Arapça: أبو هريرة ;, Yemen asıllı sahabe. Gerçek adı bilinmemekle birlikte Müslüman olmadan önceki adının Abdüamr, Sükeyn, Abdüşşems olduğu yönünde farklı rivayetler vardır. Sahipsiz kedi yavrularını besleyip büyütmesinden dolayı Kedicik babası anlamına gelen Ebu Hureyre ismiyle anılırdı.
Mustafa İslamoğlu, Türk yazar. Fıkıh, tefsir, hadis gibi alanlarda çalışmakta ve bu konularda kitaplar yazmaktadır.
Rivayet tefsiri, İslam dinine ait bir terim olup, Kur'an'ı yine Kur'an ayetleri ve peygamber ile sahabilerden gelen rivayetlerle yorumlama şeklinde yapılan tefsir türüdür.
Gadîr-i Hum İslam peygamberi Muhammed'in 16 Mart 632 tarihinde vereceği vaaz için Müslümanların toplanmış olduğu tarihsel etkinliktir. Şiilerin ve Arap Alevilerinin inancına göre İslam peygamberi bu vaazinde, Ali bin Ebu Talib'i kendisinden sonra gelecek halef tayin etmiştir. Bu günün hicri yıldönümü Şiiler ve Arap Alevileri tarafından her yıl Gadir-i Hum Bayramı olarak kutlanır.
Kur'ancılık, Kur'aniyyun, Kur'anizm ya da diğer bilinen adıyla Kur'an Müslümanlığı, Kur'an'ı İslam dininin tek ve ana kaynağı olarak kabul eden, hadisleri ve mezhep ayrılığını reddeden düşünce sistemidir.
Hadisler bir rivayet zinciri ile İslâm'daki önemli kişilere isnad edilen söz, fiil veya davranışlardır. Hadisler, muhaddis denilen hadis âlimleri tarafından değişik sınıflandırmalara tâbî tutulmuşlardır. Ancak bu sınıflandırmalar mutlak olmayıp sınıflandırmayı yapan kişinin bilgi altyapısı, ön kabulleri, tanımları ve değerlendirmeleri gibi öznel unsurlara dayanır..
Hadis terminolojisi, İslam dininde, birincil kaynak Kur'an'dan sonra en önemli ikinci kaynak sayılan Muhammed'in hadislerinin, tespit edilip ilk dönemde sözlü daha sonraki dönemlerde yazılı olarak aktarımıyla uğraşan ilim dalındaki tüm terimleri ifade eder. İslam ilim tarihinde bu ifade daha çok ulumu'l hadis terimiyle karşılanabilir ki bu hadis ilmini ve onun alt disiplinlerini ifade eder.
Hadis eleştirisi, İslam peygamberi Muhammed'in söz, eylem, sessiz onaylarından oluşan ve kanonlaştırılmış İslamî literatür türünün eleştirisidir.