Hidrojen, sembolü H, atom numarası 1 olan kimyasal bir element. Standart sıcaklık ve basınç altında renksiz, kokusuz, metalik olmayan, tatsız, oldukça yanıcı ve H2 olarak bulunan bir diatomik gazdır. 1,00794 g/mol'lük atomik kütlesi ile tüm elementler arasında en hafif olanıdır. Periyodik cetvelin sol üst köşesinde yer alır. Hidrojenin adı, Yunancada "su oluşturan" anlamına gelen ὑδρογόνο'dan (idrogono) kelimesinden gelir.
Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçeve. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde imzalanmıştır. Bu protokolü imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa karbon ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz vermişlerdir. Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini gerekli kılmaktadır. 1997'de imzalanan protokol, 2005'te yürürlüğe girebilmiştir. Çünkü, protokolün yürürlüğe girebilmesi için, onaylayan ülkelerin 1990'daki emisyonlarının yeryüzündeki toplam emisyonun %55'ini bulması gerekmekteydi ve bu orana ancak 8 yılın sonunda Rusya'nın katılımıyla ulaşılabilmiştir.
Karbondioksit, kovalent bağlı bir karbon ve iki oksijen atomundan oluşan moleküle sahip, normal koşullarda gaz hâlinde bulunan bileşiğin adıdır. Renk ve kokusu yoktur. Kimyasal formülü CO2 şeklinde olup molekül ağırlığı 44,009 g/mol'dür. Karbon içeren besin maddelerinin metabolize edilmesi sonucu meydana gelen bir son üründür. Küresel ısınmada önemli bir pay sahibidir. Yerden yansıyan güneş ışınlarının atmosferden çıkma oranını azaltır.
Ahşap, ağaçtan elde edilen doğal ve organik bir malzemedir. Tarih öncesi çağlardan beri insanların ihtiyaçlarını karşılamada ve gereksinimlerini gidermede kullandığı en yaygın malzemelerdendir.
Fosil yakıt veya mineral yakıt, hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren doğal enerji kaynağı. Kömür, petrol ve doğalgaz; bu türden yakıtlara başlıca örnektir. Ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca çözülmesi ile oluşur. Fosil yakıtlar endüstriyel alanda çok geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.
Sera gazları, Dünya'nın yüzeyi, atmosferi ve bulutları tarafından yayılan kızılötesi radyasyon spektrumu dahilinde belirli dalga boylarındaki radyasyonu emen ve yayan, atmosferin hem doğal hem de antropojenik gaz hâlindeki bileşenleridir. Bu özellikleri nedeniyle, sera etkisine neden olurlar. Su buharı (H2O), karbondioksit (CO2), nitröz oksit (N2O), metan (CH4) ve ozon (O3) başlıca sera gazlarıdır. Sera gazları olmadan, Dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı mevcut ortalama olan 15 °C yerine yaklaşık -18 °C olurdu.
Doğu Sibirya Denizi, Arktik Okyanusu'un uzantısı olan su kütlesi. Yeni Sibirya Adaları ile De Long Adaları arasında bulunur. Boğazlar aracılığı ile Laptev Denizi ve Çukçi Denizi'ne de bağlantılıdır.
Sera etkisi, bir gezegenin atmosferinden gelen radyasyonun, gezegenin yüzeyini normalden daha yüksek bir sıcaklığa ulaştırarak ısıtması sürecine denir.
(Liquefied natural gas) sıvılaştırılmış doğalgaz veya LNG, doğalgazın saflaştırılması ve atmosferik basınçta yaklaşık olarak -163 °C'de yoğunlaştırılmasıyla elde edilen sıvıdır.
İklim değişiklikleri, bilimsel olarak klimatoloji dalına göre incelenen bir tür atmosferik ya da astronomik değişikliklerdir.
Metan hidrat, Dr. Collet ve Dr. Ray Boswell tarafından yürütülen ve henüz gerçekleştirilememiş olan, enerji açısından kullanılması talep edilen projedir. Projenin adının aksine, buz değil buzun içinde bulunabilecek olan doğalgaz ve metan gazından enerji elde edilmesi prensib edinilmiştir. Temel bileşenleri; oksijen, hidrojen, azot, karbondioksit, metan, doğal gaz, argon, kripton ve ksenon gazlarından oluşmaktadır.
Klatrat hidratlar (veya gaz klatratlar, gaz hidratlar), su içeren, kristal yapılı katılardır; birbirine hidrojen bağları kurarak "kafes" yapı oluşturmuş su molekülleri içine hapsolmuş küçük apolar moleküllerdir (tipik olarak gaz molekülleri). Bir diğer deyimle, klatrat hidratlar, kafes bileşiklerdir, konak molekül sudur, konuk molekül de tipik olarak bir gazdır. Hapsolmuş molekülün desteği olmaksızın klatrat hidratların kafes yapısı göçer ve buzun kristal yapısı veya sıvı su meydana gelir. Çoğu düşük moleküler ağırlıklı gazlar (O2, H2, N2, CO2, CH4, H2S, Ar, Kr ve Xe) ayrıca bazı hidrokarbonlar ve freonlar uygun basınç ve sıcaklıkta hidratlar oluştururular. Klatrat hidratlar kimyasal bileşik değildirler çünkü hapsolmuş moleküller kafese bağlı değildirler. Klatrat hidratların oluşumu ve bozunumu birinci dereceden bir faz geçişidir, bir kimyasal tepkime değildir. Moleküler düzeyde bunların oluşum ve bozunum mekanizması henüz iyi anlaşılmamıştır. Klatrat hidratlar ilk 1810'da Sir Humphry Davy tarafından belgelenmiştir.
Atmosfer kimyası, Atmosfer biliminin bir dalıdır. Dünya atmosferi ile diğer gezegenlerin atmosferlerini inceler. Atmosfer kimyası disiplinler arası araştırma alanıdır ve çevre kimyası, fizik, meteoroloji, bilgisayar modelleme, volkanoloji, iklim bilimi gibi diğer alanlarla da çalışır.
Karbon döngüsü, ekosistemdeki canlıların yapısını oluşturan en önemli elementlerden biri karbondur. Karbon, canlılardaki bütün organik bileşiklerin yapısında bulunur.
Paleoklimatoloji, doğrudan ölçümlerin alınmadığı iklimlerin incelenmesidir. Araçsal kayıtlar Dünya tarihinin yalnızca küçük bir bölümünü kapsadığından, eski iklimin yeniden inşası, doğal çeşitliliği ve mevcut iklimin evrimini anlamak için önemlidir. Paleoklimatoloji, kayalar, tortular, sondaj delikleri, buz tabakaları, ağaç halkaları, içinde korunmuş verileri elde etmek için Dünya ve yaşam bilimlerinden çeşitli PROXY yöntemlerini kullanır. Vekilleri tarihlendirme teknikleriyle birleştirilen bu paleoiklim kayıtları, Dünya atmosferinin geçmiş durumlarını belirlemek için kullanılır.
Dünya enerji tüketimi bütün insan uygarlığı tarafından kullanılan toplam enerjiyi ifade eder.
İklim değişikliğinin hafifletilmesi, uzun vadeli küresel ısınmanın ve ilgili etkilerinin büyüklüğünü veya oranını sınırlayan eylemlerden oluşur. İklim değişikliğinin hafifletilmesi genel olarak insan (antropojenik) sera gazı emisyonlarındaki azalmayı içerir. Karbon yutaklarının kapasitesini artırarak da hafifletme sağlanabilir. Etki hafifletme politikaları, insan kaynaklı küresel ısınmayla ilişkili riskleri önemli ölçüde azaltabilir.
Hidrojen yakıtı, oksijenle yakılan sıfır karbonlu bir yakıttır. İçten yanmalı motorlarda ve yakıt hücrelerinde kullanılabilir. Uzun yıllardır yakıt hücreli otobüslerde kullanılmaktadır ve binek otomobiller gibi ticari yakıt hücreli araçlarda da kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca uzay araçlarının çalıştırılmasında da yakıt olarak kullanılmaktadır. 2018 itibarıyla hidrojenin büyük bir bölümü (~%95) buhar reformasyonu ya da kısmi metan oksidaysonu ve kömür gazlaştırma gibi fosil yakıtlardan elde edilir. Geriye kalan bölümü suyun elektrolizi, güneş termokimyası gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elde edilir.
İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları sera etkisini güçlendirerek iklim değişikliğine neden oluyor. Çoğu fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan karbondioksittir: kömür, petrol ve doğal gaz. En büyük kirleticiler arasında Çin'deki kömür ile çoğu OPEC ve Rusya'da devlete ait olan büyük petrol ve gaz şirketleri yer alıyor. İnsan kaynaklı emisyonlar, Dünya atmosferindeki Karbondioksiti yaklaşık %50 oranında arttırdı.
Çevre çalışmaları, çevre ve insan etkileşimini karışık sorunların çözümünde sistemsel olarak incelenen çalışmalardır. Çevre sorunları çeşitli bilim dallarını yan yana getirir. Çevre sorunlarını çözmek için çevre çalışmaları, çevre politikaları gereklidir. Çevre çalışmaları için yeterli sayıda personel ve makine, teçhizat lazımdır. Doğal kaynakların yoğun ve bilinçsiz bir şekilde kullanılması hızlı nüfus artışıyla birlikte kaynakların tükenmesine neden olur. Buna çözüm olarak planlı çevre çalışmaları gereklidir. Kaynakların bilinçsiz ve yoğun şekilde kullanılması insanlar ve hayvanların aç kalması gibi sorunlar meydana getirebilir. Aşırı nüfus artışı çeşitli sorunlar meydana getirebilir. Örneğin; kaynakların daha hızlı tükenmesi gibi. Çevre açısından birçok önemli müesseseler vardır. Örneğin; Dünya Doğayı Koruma Vakfı, Greenpeace, Kraliyet Botanik Bahçeleri gibidir. Orman yangınları sonucunda çeşitli hayvanların ölümüne, çeşitli hayvanların doğal ortamının bozulmasına veya yok olmasına neden olur. Orman yangınları sonucunda karbonmonoksit artar. Türkiye orman yangınlarının çokça görüldüğü Akdeniz iklim kuşağındadır. Çeşitli yangın türleri vardır. Eğimli yerlerde eğim arttıkça yangın artar. İklim krizi, küresel ısınmayla birlikte uzun dönemde yağış ve rüzgar değişimlerini içerir. Çünkü iklim, atmosfer olaylarında 30-50 yıl içinde gösterdiği ortalama durumdur. İklim krizi temiz havaya, beslenmeye ve yaşamaya engel olur. İklim krizi klimatoloji bilim dalına göre incelenmektedir. Doğal afetlerde sel ve su baskınlarına karşı bitki örtüsünün ve ormanların korunması lazımdır. Yüksek yerler bitki örtüsüyle kaplandığı zaman toprak kaymasına karşı önlem alınmış olur. Erozyona karşı çevre çalışması olarak eğimli yerlerde ağaçlandırma çalışması yapmak lazımdır. Çığda çevre çalışması olarak eğimin çok olduğu yeri ağaçlandırma yapmak bir çözümdür. Yanardağ patlamasından korunmak için yanardağdan uzak yerlerde ev yapmak çözümdür. Bu afetler sonucunda doğal yapının bozulması, çeşitli yatırımların gecikmesi, hayvan ve insan ölümlerine neden olur. İnsanlar çeşitli faaliyetler ile doğal ortamı bozarak çevre sorunlarının çıkmasına sebep olurlar. Fabrikalar bacaya filtre takmaması havanın kirlenmesine sebep olur. Fabrikaların atıkları uygun olmayan yöntemlerle dışarı atması çevre sorununa neden olur. Zehirli atıkları atmak çevreye zarar verir. Bunlar için çevre çalışması yapılacaksa gereken çevre önlemleri almak gerekir. Paris Deklarasyonu'yla 1972 tarihinde çevre politikaları ilk kez yönetimler düzeyinde ele alınarak çevre politikası için çevre eylem planının hazırlanması konusunda temel atılmıştı. Birinci Çevre Eylem Programının çevre politikaları hedefleri olarak kirliliğin azaltılması, yaşam kalitesinin arttırılması, çevrenin küresel olarak korunması için girişimleri artırmak gibi hedefleri vardır. Yenilenebilir ve yenilemez enerji kaynaklarında insanlar enerji kaynaklarına ihtiyaç duymuştur ve buna göre gerekenleri yapmıştır. Yenilenebilir enerji kaynağı güneşten gelir ve çevreye zararı olmayan enerji kaynaklarındandır. Bunlar hidroelektrik enerjisi, güneş enerjisi, biokütle enerjisi gibidir. Yenilenemez enerji kaynakları fosil yakıt ve radyoaktif elementlerden elde ediliyor. Çevre zararlı etkileri vardır. Yenilemez enerji kaynakların kullanımını azaltarak çevre ile ilgili çalışmamızı yapmış oluruz. Örneğin; benzinli araba kullanmak havaya zarar verir. Çünkü egzozdan çıkan duman havaya doğru gider. Yenilenebilir kaynağına yönelik daha fazla yatırım yapılırsa çevreye zarar veren yenilenemez enerji kaynaklarına daha az önem verilir, böylece çevreye daha çok önem verilmiş olur. Fosil yakıtlar kullanıldığında sera gazı açığa çıkar. Bunlardan karbondioksit ve metan gazı bazılarıdır.CO2 salımı 1990 yılında 0,6 milyar tondur fakat 1998 yılında 55 milyar ton seviyesine gelmiştir.