Mesud (Irak Selçuklu meliki)
Gıyaseddin Mesud | |||||
---|---|---|---|---|---|
Irak Selçuklu Devleti Sultanı | |||||
Hüküm süresi | 1133-1151 | ||||
Önce gelen | II. Tuğrul | ||||
Sonra gelen | Melikşah | ||||
Doğum | 1108 | ||||
Ölüm | 13 Eylül 1152 | ||||
| |||||
Hanedan | Selçuklu Hanedanı | ||||
Babası | Muhammed Tapar | ||||
Dini | Sünni İslam |
Gıyaseddin Mesud (d. yak. 1108 - ö. 13 Eylül 1152) Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı olan amcası Sultan Ahmed Sencer'e bağımlı olarak Irak ve batı İran'da hüküm süren Irak Selçuklu Devleti sultanlığı yaptı.
Hayatı
Bağımlı Iraklı Selçuklu Devleti arazisi babası Muhammed Tapar dönemi sonunda büyük bir karmaşıklığa anarşiye boğulmuştu. Bu anarşi içinde Iraklı Selçuklu Devleti'nin ilk hükümdarı Giyaseddin Mesud'un ağabeyi olan Sultan II. Mahmud oldu. 1120-21 yılında on iki yaşında iken Gıyaseddin Mesud ağabeyine karşı bir ayaklanma yapıp kendini Irak Selçuklu Sultanı ilan etti; ama 1121 yılında Atabek Ak Sungur Burşukî aracılığı ile iki kardeşin arası bulundu. II. Mahmud, sultan olarak hükmetmeye devam etti ve küçük kardeşini affetti. Gıyaseddin Mesud'a Azerbaycan eyaletinin valisi olarak görev verildi.
1131'de Irak Selçuklu Sultanı olan ağabeyi II. Mahmud öldü. Yine de Büyük Selçuklu Devleti ve Sultan Sencer'e bağımlı olan bu devlet hükümdarlığı için, güç merkezi Irak'ta olan Gıyaseddin Mesud, kardeşleri ve kuzenleri ile mücadeleye girişti. Bu taht mücadelesinde II. Mahmut'un oğlu kuzeni Davud, güç merkezi batı Selçuklu topraklarının doğusunda olan kardeşi II. Tuğrul ve güç merkezi Fars ve Huzistan olan Selçuk Şah bulunmaktaydı. Gıyaseddin Mesud bu sırada Musul Atabeyi olan I. İmâdüddin Zengî'nin de desteğini sağlamıştı.
Önce 1131'de Davud babasının ölümü ile 1131'de Irak Selçuklu Sultanı ilan edildi. Davut'a sultan olarak atabek olarak Ak Sungur el-Ahmedli ve Emir Maragha destek sağlamaktaydı. Fakat Sultan Davud'un idaresi altında olan araziler babasının ölümünden önce bu devlete ait bulunduğu kabul edilen toprakların ancak küçük bir kısmında, güney Azerbaycan'da, hüküm sürebildi. 1132'de Irak Selçuklu Devleti'nin bağımlı olduğu Sultan Ahmed Sencer bu alt hükümdarlığın işlerine karıştı ve Gıyaseddin Mesud'un kardeşi ve Sultan Davud'un amcası olan I. Tuğrul, Sultan Sancar'ın isteği ile Sultn Davud'un yerine Irak Selçuklu hükümdarlığına geçti. I. Tuğrul, Irak'ta güç bazı olan Gıyaseddin Mesud'a karşı bir askeri sefer açtı. Fakat Mayıs 1133'te Gıyaseddin Mesud'la yaptığı muharebeden yenik çıktı. Tuğrul Tikrit'e çekilmek zorunda kaldı. 1134'te I. Tuğrul öldü. 1133'te Gıyaseddin Mesud Bağdad emirlerinden Sultan olduğuna dair biat aldı ve kendine halife Müsterşid tarafından büyük bir törenle Sultan unvanı verildi. I. Tuğrul öldükten sonra 1134'te Gıyaseddin Mesud hiç rakipsiz Hemedan merkezli Irak Selçuklu Devleti sultanı oldu.
Halife Müsterşid Selçuklu devletinden bağımsız kalmak istemekteydi. Sultan Gıyaseddin Mesud ile halife Müsterşid'in arası açılmıştı. 1133'te İmameddin Zengi ile ittifak yapan Gıyaseddin Mesud Zengi'nin Muştarsid'in ordusu tarafından korunan Musula hücum edip bu kaleyi kuşatmışlardı. Önce Halife Müsterşid ordusuyla İmamaeddin Zengi'nin Atabey olduğu Şam'a hücum edip o şehri kuşatmaya aldı. Bu kuşatma sonuçsuz kaldı çünkü Halife'ye ait Irak topraklarının doğusunda çıkan bir isyanla uğraşmak zorunda kaldı. Bu arada Bağdat'ta bulunan emirler Halife Müsterşid'e Gıyaseddin Mesud'a doğrudan doğruya hücum etmesini tavsiye etmekteydiler. Halife bu tavsiyeleri kabul edip ordusuyla Batı İran'a hücuma geçti ve bu ordu ile Mayıs/Haziran 1135'te Gıyaseddin Mesud'un başkenti olan Hemedan önlerinde bulunan Daimarg adlı kaleye kadar ilerledi. Burada Halife Muştarsid ordusu ile Sultan Gıyaseddin Mesud ordusu arasında 14 Haziran'da büyük bir muharebe yapıldı. Bu Daimarg muharebesi sırasında Müsterşid ordusunda bulunan bazı Türk asıllı emirler halife ordusunu bırakıp Türk asıllı Sultan Gıyaseddin Mesud ordusuna katıldılar. Sonunda Halife Müsterşid'in ordusu yenik düştü. Halife Müsterşid Sultan'a esir düştü. Halifenin ordusunun büyük bir kısmı da esir olarak alındı ve bunlara için fidye gelmesine kadar esirler Kazvin civarındaki Dar-ı Cihan kalesine ve Rey şehrine gönderildiler. Sultan Gıyaseddin Mesut Halife Müsterşid'e iyi davrandı ve Bağdat'daki sarayından uzaklaşmaması şartı ile onu serbest bıraktı.
Fakat halifenin serbest bırakılmasından iki ay sonra halife çadırında ölü olarak bulundu. Halife'nin vücudunda 20 kadar derin hançer yarası bulunmaktaydı ve burnu ve kulakları kesilmişti. Halife Müsterşid'e karşı bu suikastın Sünni halifenin Emir Dübeys'e karşı tutumunda hiç hoşlanmayan bir Nizarı Haşhaşi fedaisi tarafından yapıldığı çok olası görülmekteydi. O günleri eserlerinde ele almış olan klasik olmuş tarih yazarları olan İbn-i Esir ve İbn-i Cezvi bu suikastın kimin ve ne sebeple yapıldığını tarihlerinde bildirememektedirler. Fakat bazı modern tarihçiler bu suikastın büyük olasılıkla Gıyaseddin Mesud tarafından azmettirildiğini iddia etmektedirler.
Halife Müsterşid'in yerine halife olan oğlu Raşid'in babasının öldürülmesinin intikamını almak istediği için Sultan Mesud'a çok karşı olduğu da iddia edilmektedirler. Halife Raşid 1135'te halife olduktan sonra kendi huzuruna çıkan ve bu arada göreneksel yıllık tazminatı talep eden Sultan Gıyaseddin Mesud'un elçisine hakaretle huzuruna attırmış ve Bağdatlı halkı kışkırtarak Sultan Mesud'un elçilik binanı talan ettirdi. Sultanı Gıyaseddin Mesud Halife Raşid'in bu hareketlerini çok ciddiye aldı. Ordusu ile Bağdat'ta yönelip Bağdat'ı kuşatmaya aldı. Bağdad kalesi bakımlı yüksek surları ve şehir etrafında geçilemeyecek derin nehir ve kanallar bulunduğu için kuşatmaya hazırlıklı olup direnmeye başladı. Fakat halife Raşit bu kuşatmadan kurtulamayacağından korkmaktaydı ve gizlice Musul'a Zengilerin idaresine kaçtı. Halifenin kaçmasında sonra Bağdat şehri Sultan Gıyaseddin Mesud'a teslim oldu.
Bu fetihten sonra Selçuklu Sultanlarının 1055'ten beridir Bağdad halifeleri üzerindeki üst idareci hükümdar statüsü geri getirildi. Şehrin ve ülkenin ileri gelenlerinden bir danışma meclisi toplandı. Sultan Mesud'un isteklerine uyarak bu meclis Raşit'i halifelikten uzaklaştırdı. 1141'de o zamana kadar Irak Selçuklu Devleti'nin üst hükümdarı olan Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı ve Gıyaseddin Mesud'un amcası olan Sultan Ahmed Sencer Kara Hitaylar'la yaptığı Katvan Savaşı'nda hiç beklenmedik bir şekilde yenilmiştir. Sonradan Sultan Sencer tekrar güç kazanmasına rağmen Büyük Selçuklu Devleti'nin alt devletlere olan gücü azalmıştır.
Irak Selçuklu Devleti'ne dahil olduğu kabul edilen batı İran ve Azerbaycan'da önce 1131'de Sultan Davud hükümdar iken Sultan Sencer'in isteği ile II. Tuğrul hükümdar olmuş ve Gıyaseddin Mesud II. Tuğrul'dan 1134'te hükümdarlığı almıştı. Fakat Sultan Davud hükümdarlıktan ayrılınca Batı İran ve Azerbaycan yerel emirler tarafından idare edilmeye başlamıştı ve Sultan'ın gücü buralarda geçmiyordu. Bu emirlerin başında Emir Bozaba gelmekteydi. 1147'de Sultan'ın kuzeni Melikşah Emir Bozaba'yı ve diğer yerel idareci emirleri yenip bu arazileri Selçuklu devletine bağlamıştır.
1148'de Gıyaseddin Mesud kendine karşı bir klik kurmuş olan askeri mirler ve kardeşi III. Mahmud'un oğlu olan kuzeni III. Melikşah ayaklanması ile uğraşmak zorunda kalmıştır. Melikşah'ın isyanını da sonunda bastırmıştır. Gıyaseddin Mesud Melikşah'i affetmiş ve kızlarından birini onunla evlendirmiştir. Böylece Melikşah Gıyaseddin Mesud'un en uygun varisi olma niteliğini kazanmıştır.
Çok hareketli geçen saltanat döneminde Gıyaseddin Mesut siyasal gücünü ve ülkesinin tüm vergi potansiyelini kullanamadığı belirtilmektedir. Buna neden de (Osmanlı devletinde kullanılan tımar sistemine benzeyen) askeri başarıları dolayısıyla "İkta" sistemi ile kendilerine malikaneler bağışlanmış olan emirlerin tutumu olduğu iddia edilmektedir. Bu emirler o kadar güç kazanmışlardır ki bazıları Selçuklu devletinin dağılmasından sonra bağımsız hükümdar olmuşlardır. Örneğin İmameddin Zengi. Ünlü klasik Arap tarihçisi İbn-i Esir bunun Selçuklu devletinin hızla gücünü kaybetmesine neden olduğunu belirtmişlerdir.
Gıyaseddin Mesud 1152'de başkenti olan Hemedan'da öldü. Yerine kuzeni olan III. Melikşah geçti.