İçeriğe atla

Mermer Köşk

Koordinatlar: 41°02′27″K 29°02′25″D / 41.04083°K 29.04028°D / 41.04083; 29.04028

Mermer Köşk
Mermer Köşk'ün ön ve yan cephelerinden bir görünüm (1875)
Harita
Diğer ad(lar)Serdâb Köşkü
Genel bilgiler
TürKöşk
Mimari tarzAmpir · Neobarok
KonumÜsküdar, İstanbul, Türkiye
Koordinatlar41°02′27″K 29°02′25″D / 41.04083°K 29.04028°D / 41.04083; 29.04028
Başlama1829
Tamamlanma1832
Yenileme1985 · 2008-2011
SahipMillî Saraylar Başkanlığı
Teknik ayrıntılar
Yapı sistemiKâgir
MalzemeTuğla
Kat sayısı1

Mermer Köşk ya da Serdâb Köşkü, İstanbul'un Üsküdar ilçesindeki Beylerbeyi Sarayı kompleksinde yer alan bir köşktür.

1829'da inşasına başlanan ve 1832'de tamamlanan Beylerbeyi Sarayı'yla birlikte inşa edildi. 1861-1863 yılları arasındaki bir tarihte yıktırılan bu ahşap sarayın yerine yeni bir sarayın inşasına başlandı. Dış cephelerindeki mermer kaplamalardan adını alan Mermer Köşk, eski saray kompleksinde yer alan ve yıkılmayan tek yapıydı. Cumhuriyetin ilanının ardından çıkan kanunla, 1924'te millîleştirildi ve yönetimi Türkiye Büyük Millet Meclisine bırakıldı. Ertesi yıl, sarayın bir parçası olarak Millî Saraylar Müdürlüğüne bağlandı. 1964 yılında sarayla birlikte ziyarete açılsa da 1971 yılında kapatıldı. 1981'de sarayın ana binası ziyarete açılırken Mermer Köşk ziyarete açık değildi. 1985'te saray bir müze hâline getirildi ve o yıl bir onarımdan geçen Mermer Köşk ile birlikte 5 Temmuz 1985'te ziyarete açıldı. Köşk, 2008-2011 yılları arasında bir restorasyon geçirdi.

Saray kompleksinin dördüncü set bahçesinde konumlanan köşk, sıcak havalarda serin bir mekân elde etmek amacıyla inşa edilmiştir. Kabaca kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı bir yapı olup ortasındaki dikdörtgen bölüm, batıya bakan ön cephesinden çıkma yapar. Tuğladan yapılan tek katlı kâgir bir yapıdır. Ampir üsluptaki ön ve yan yüzeyleri mermer kaplıyken sıvalı arka cephesinde, duvarla sınırlandırılan bir avlu yer alır. Köşk, ortadaki dikdörtgen planlı salon ile her iki yanındaki simetrik düzene sahip dikdörtgen planlı birer oda ve bu odaların doğusundaki birer tuvalet ile aralık mekânlarından meydana gelir. Salonun ortasında mermer bir havuz ve merkezindeki bir fıskiye, iki duvarında ise birer selsebil konumlanır. Salon ile iki odanın tavanlarındaki çıtalarla oluşturulan geometrik çerçevelerin içinde kalemişi ve resimlerle yapılan süslemeler, Neobarok ve Ampir üsluplarındadır.

Tarihi

Osmanlı Padişahı II. Mahmud'un emriyle 1829'da inşasına başlanan ve 1832'de tamamlanan Beylerbeyi Sarayı'yla birlikte inşa edildi.[1][2][3] 1861-1863 yılları arasındaki bir tarihte yıktırılan bu ahşap sarayın yerine yeni bir sarayın inşasına başlandı.[2][4] Dış cephelerindeki mermer kaplamalardan adını alan Mermer Köşk, eski saray kompleksinde yer alan ve yıkılmayan tek yapıydı.[2][3] Julia Pardoe'nun "açık hava hamamı" olarak adlandırdığı ve "bir oyuncak gibi durduğu"nu söylediği köşke[5] Padişah Abdülaziz zamanında, terasını çevreleyen korkuluklar eklendi.[6] Köşkün önünde bulunan ve Ohannes Kalfa tarafından inşa edilen iki ahşap kuşluk ise ilerleyen dönemde kaldırıldı.[6] Salondaki mermer fıskiye, 1890 sonrasındaki bir tarihte buradan alınarak Dolmabahçe Sarayı Mabeyn-i Hümayûn'unun deniz yönüne bakan bahçesine taşındı ve salona başka bir mermer fiskiye konuldu.[7]

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Beylerbeyi Sarayı, Osmanlı padişahlarının mülkiyeti olmaktan çıktı. Hilâfetin kaldırılmasını öngören 3 Mart 1924 tarihli kanunun 9. maddesi uyarınca padişaha ait mülkler millîleştirildi ve bu yerlerin yönetimi Türkiye Büyük Millet Meclisine bırakıldı.[8] Bakanlar Kurulunun 8 Ocak 1925 tarih ve 1371 numaralı kararnamesiyle Beylerbeyi Sarayı ile Dolmabahçe Sarayı'nın mülkiyeti, "Millî Saraylar" adıyla korunmak üzere, aynı yıl kurulan Millî Saraylar Müdürlüğü yönetimine devredildi.[9]

İlerleyen dönemde kurumun yönetiminin geçtiği Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 10 Temmuz 1964 tarihli kararıyla ziyarete açılan saray,[10] Meclis İdare Amirliğinin 14 Ocak 1971 tarih ve 36 sayılı yazısıyla "sabotaj ihtimaline dayanılarak" ziyarete kapatıldı.[9][11] 28 Mart 1981 tarih ve 1113 tarihli kararla saray tekrar ziyarete açılsa da bu dönemlerde Mermer Köşk, ziyaret edilebilen mekânlardan değildi.[11] Başkanlık Divanının 3 Mayıs 1985 tarih ve 55 sayılı kararıyla müze statüsü alan saray, onarımı tamamlanan Ahır Köşkü ve Mermer Köşk ile birlikte, 5 Temmuz 1985'te yeni statüsüyle ziyarete açıldı.[12] Köşk, 2008-2011 yılları arasında bir restorasyon geçirdi.[13][14]

Mimarisi

Dış

Beylerbeyi Sarayı'nın Set Bahçeleri'nin üçüncüsünde, bahçelerdeki büyük havuzun arkasında, dördüncü bahçeye gömülü bir noktada konumlanır. Sıcak havalarda serin bir mekân elde etme amacıyla düzenlendiğinden ötürü Serdâb Köşkü olarak da anılır.[a][2][15]

Tuğladan yapılan tek katlı kâgir köşkün orta bölümü, batıya bakan ön cephesinde dışarı çıkma yapar. Tamamı mermerle kaplı ön ve yan cephelerinde, eşit aralıklarla yerleştirilmiş, tüm cepheyi dolanan saçaklığa kadar uzanan ve Toskana düzenindeki başlıklara sahip pilasterler bulunur. Pilasterlerin arasında, içeriyi loş ve serin tutma amacıyla cephe yüksekliğinin alt yarısına kadar erişen, ahşap doğramalı pencereler yer alır. Dikdörtgen çerçeveli pencerelerin her birinin üzerinde birer korniş bulunurken altındaki silmeler pilasterlerle bölünür. Yapının geriye çekili pozisyondaki odaların batıya bakan cepheleri ile yan cephelerinde ikişer pencere konumlanır. Çıkma yapan kısmın batı cephesinin orta ekseninde köşkün giriş kapısı ile her iki yanında birer pencere, yan yüzeylerinde ise birer pencere yer alır. Dikdörtgen çerçeveli ahşap kapının üstünde de penceredekilerle aynı korniş bulunur. Yapının mermerle kaplı cephelerinin üst yarısında, kapı ve pencerelerin yukarısına denk gelecek şekilde dikdörtgen çerçeveli nişler vardır. Köşkün kapı ve pencere gibi ahşap işleri Vortik Kemhacıyan'a aittir.[2][3][6][16] Ampir üsluptaki dış cepheyi, sanat tarihçisi Tarkan Okçuoğlu "dingin" olarak nitelendirir.[3]

Sıvayla kaplı arka cephesi, duvarlarla sınırlandırılan ve cephe genişliği boyunca uzanan bir avluya açılır. Köşkün içindeki tuvaletler, arka cephenin her iki kenarından, yapının yarı yüksekliğine kadar çıkma yapar. Bu iki kısmın yanında, aralık mekânlarından avluya açılan birer kapı konumlanır. İki kapının arasında, simetrik pozisyondaki üç pencere yer alır. Kapı ve pencerelerin çerçevelerini mermer söve ve lentolar oluşturur. Cephenin üst kısmındaki daha küçük boyutlarda ve mermer çerçeveli üç pencere, odalar ile salonun orta eksenlerinde konumlanır. Çatısı olmayan yapının kurşun kaplı ve ahşaptan yapılan örtü sistemi, parapetle çevrilidir.[2][6][16]

İç

Salon

Köşkün planı

Yapının çıkma yapan kısmı boyunca, batı-doğu ekseninde uzanan dikdörtgen planlı bir salon yer alır. Buranın merkezinde elips şeklindeki bir havuz, havuzun ortasında ise prizmal bir kaidenin üzerinde yükselen ve yukarıya doğru boyutları küçülen üç çanaktan oluşan bir fıskiye vardır. Fıskiyenin dilimli çanaklarının arasında, gövdesinin üzerinde girland kabartmalar bulunur.[17] Bu fıskiye, Dolmabahçe Sarayı Harem-i Hümayûn'un denize bakan bahçesindeki fıskiyeyle aynı tasarıma sahiptir.[7]

Salonun döşemesi mermer, duvarları somaki taklidi sarı stukoyla kaplıdır. Giriş kısmı dışındaki duvarlar, İyon başlıklı ikişer mermer pilasterle üçe bölünür. Pilasterlerin yivli yüzeyleri, üçer yatay şeritle dörder kısma ayrılır. Yivlerin içindeki bitki motifleri ile yatay şeritlerdeki süslemeler altın yaldızlıdır. Pilaster başlıklarının yukarısındaki korniş, tüm salonu dolanır. Salondaki yedi pencere ile güney ve kuzey duvarlarının doğu kısmına yakın konumdaki odalara açılan birer kapı, iç cephede de; mermer söve ve lentolarla oluşturulan, yukarılarında birer kornişin yer aldığı çerçevelerin içindedir. Farklı olarak, İyon başlıklı iki yivli pilaster arasında yer alan giriş kapısının üst sınırını bir saçaklık oluşturur. Yivler ile çerçevedeki bazı ayrıntılar altın yaldızlıdır. Kapı ve pencerelerdeki perde kornişleri ise günümüzde varlığını sürdürmez.[2][3][6][18]

Havuzun her iki yanından çıkan ve döşemenin oyulmasıyla oluşturulan kanallar, salonun yan cephe duvarlarının ortasında karşılıklı olarak simetrik konumlanan birer selsebile bağlanır. Beyaz mermerden yapılan selsebiller, kapıdaki düzenin aynısını taşıyan pilasterler ve saçakla sınırlandırılan portik çerçeveler içerisinde bulunur. Dışa çıkma yapan kilit taşına sahip yuvarlak kemerli birer nişe yerleşen selsebiller, yukarıdan aşağıya doğru büyüyen, üç sıra hâlindeki beşer çanaktan meydana gelir. Barok dilimli çanakların dış yüzeyleri; altın yaldızlı akantus, istiridye ve çiçek motifleriyle bezelidir. Selsebilin tepesinde ise kıvrımlı perde motifi bulunur. Çanakların en üstündeki üç açıklıktan akan su, kenarları Barok dilimli birer tekneye, oradan da salonun ortasındaki havuza ulaşır.[2][3][19]

Köşkün salonundan bir görünüm (1875)

Tavan eteklerini çevreleyen bordürde, yan yana sıralanan yaprak motifleri işlidir. Bordürün yukarısında yumurta frizi bulunurken onun üzerindeki, her iki yüzü de bitki motifleriyle süslü kademeli çıkma ise tavanı çevreler. Her bir pilasterin hizasındaki ikişer süs konsolunun üzerinde, kademeli çıkmaya kadar uzanan birer tabla yer alır. Duvar ile tavanın birleştiği kısım, akantus yaprağı motifleriyle bezeli, profilli çıtalarla kaplıdır.[19]

Beyaz lake üzerine yapılan altın yaldızlı tavan süslemeleri, Neobarok'a dönüşen Ampir özellikler taşır. Tavanın orta ekseninde yan yana sıralanan ve yumurta frizi şeklindeki işlemelerle bezeli çıtaların oluşturduğu üç dikdörtgen panonun her bir kenarında, aynı çıtaların oluşturduğu birer yuvarlak madalyon vardır. Bunları, akantus motifi işlemeli daha geniş çıtaların oluşturduğu dikdörtgen bir çerçeve çevreler. Tavanın ortasındaki dikdörtgen çerçevenin merkezinde, içerisinde akantus ile bunların üzerindeki aslan sureti motiflerinin işlendiği bir madalyon konumlanır. Madalyonun etrafı ise kıvrım dal motifleriyle çevrilidir.[20]

Tavandaki diğer iki dikdörtgen panoda; mimari öğelerin su unsuru ile birleştirildiği, ön planda ise kuğu, tavus kuşu ve ördek figürlerinin gösterildiği, izlenimci yaklaşımdaki birer tasvir yer alır. Panoların çevresindeki madalyonlarda ise çiçek demeti tasvirleri vardır. Dikdörtgen panoların her bir köşesinde, kıvrım dal motifleriyle oluşturulan ve üst kısımlarında birer aslan sureti figürünün yer aldığı kartuşların içine müzik aleti tasvirleri yerleştirilmiştir. Madalyon ve kartuşlar arasında kalan kısımlar, kıvrım dal ile kafes örgü desenleriyle bezelidir. Tüm bu kompozisyonu çevreleyen çerçevenin dışında, tavanın köşelerindeki "L" şeklindeki çerçevelerin içine arma tasvirleri bulunur. Tavanın uzun kenarlarının orta eksenindeki dikdörtgen çerçeveler, uzun kenarlarının orta eksenlerinden dairesel çıkmalar yapar. Bu çerçevelerin birinde kış diğerinde ise yaz mevsiminin konu alındığı geyikli manzara tasvirleri yer alır. Arma ve manzara tasvirlerinin bulunduğu çerçevelerin dışındaki kısımlar ise kıvrım dal ve kafes örgü motifleriyle doldurulmuştur.[21]

Güney odası

Salonun güneyinde yer alan ve Sarı Oda olarak anılan odaya, kuzey duvarının doğu köşesindeki kapıdan giriş yapılır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan oda, dikdörtgen planlıdır. Batı ve güney duvarlarında, salonunkilerle aynı yapıya sahip ikişer pencere konumlanır. Duvarlardaki kırmızı renkli somaki stukoyla kaplaması, üstten bir silmeyle sınırlandırılır. Tavan eteklerindeki bordürlerin en altında, akantus motifi işlenmiş profilli çıtalar vardır. Üstündeki bordürde geometrik şekiller ile bitki motiflerinden oluşan Barok işlemeler bulunur. Bordürün yukarısında yumurta frizi şeklinde işlemeli çıtalar konulmuştur. Tavanı çevreleyen kademeli çıkmanın yüzeyindeki işlemeler salondakilerle aynıyken tavan kenarlarını dolanan çıtaların üzeri de stilize yaprak motifleriyle bezelidir.[22]

Üzeri işlemeli ve altın yaldızlı çıtalarla oluşturulan çerçevelerin yer aldığı tavanın merkezinde, köşeleri pahlı dikdörtgen bir çerçeve vardır. Bu çerçevenin her bir köşesinde "L", uzun kenarlarında ise dikdörtgen şeklindeki birer çerçeve konumlanır. Bu çerçevelerin arasını, açık yeşil üzerine sarı renkli çiçek ve yaprak motiflerinin işlendiği bordürler doldurur. Merkezdeki çerçevenin iki kısa kenarında, Barok ve Rokoko kartuşlar içerisinde, kırdaki çiftlik hayvanlarının konu edildiği, üslup ve teknik bakımdan salondakilere göre daha geç dönem özellikleri yansıtan birer tasvir bulunur. Tavanın merkezine denk gelen her iki tasvirin ortasında, kanat yaprakları işli bir madalyon vardır. Madalyon ve tasvirlerin arası ise petek deseni ve kıvrım yaprak motifleriyle süslüdür.[23][24]

Tavan köşelerindeki "L şeklindeki çerçevelerdeki birer Barok kartuş içerisinde, teknik ve üslup açısından diğer tasvirlerle aynı özellikleri taşıyan, av aletleri ile vurulmuş av kuşları tasvirleri yer alır. Tasvirler, kıvrım dal motifleriyle çevrelenir. Diğer iki dikdörtgen çerçeve içerisinde, bir kaide üzerindeki vazodan dökülen pastel renkli birer çiçek demeti tasviri vardır. Tavandaki tüm çerçevelerin içindeki süslemeler, beyaz lake üzerine sarı ve açık mavi renklidir.[25]

Odanın doğusundaki tuvalet ve aralık mekânları, diğer duvarlara kıyasla daha ince duvarlarla ayrılır. Bu duvardaki çift kanatlı ahşap iki kapıdan duvarın güney kesimindeki tuvalete, kuzey kesimindeki ise aralık mekânına açılır. Tuvalet mekânı, doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı bir ön bölümle, bunun doğusundaki, cephede dışa taşma yapan kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı tuvalet hücresinden oluşur. Ön bölümün kuzey duvarındaki mermer lavabonun ayna taşı, salondaki selsebillerin bulunduğu portiklerle benzer yapıdadır ve üstten akantus yapraklarıyla taçlandırılır. Tek kanatlı bir kapıyla girilen tuvalet hücresinin doğu ve kuzey duvarlarının üst kısımlarında mermer çerçeveli, boyuna dikdörtgen birer pencere konumlanır. Elips şeklindeki kubbemsi bir tavanı bulunan bölümde, mermerden bir alaturka tuvalet vardır. Tuvalet ile salon arasında, kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı aralık mekânı konumlanır. Mekânın doğu duvarında, aynı aksta yer alan çift kanatlı ve daha büyük boyutlu kapı, köşkün arka avlusuna açılır. Aralık mekânının zemini mermer döşeliyken her iki mekânın duvar ve tavanları sıvalıdır.[26]

Kuzey odası

Mavi Oda olarak anılan salonun kuzeyindeki oda, diğer odayla simetrik yapıda olup kapı ve pencere düzeni ile duvar kaplamaları aynıdır. Tavan eteklerindeki süslemeler de, geniş bordürdeki düzenlemedeki farklılıklar dışında diğer odanın benzeridir. Bu bordürdeki etek boyunca yükselen akantus yaprağı motifleri, ortalarındaki madalyonlarla birbirlerine bağlanan içi boş oval kartuşlarla ayrılır.[26]

Tavandaki Ampir üsluplu süslemelerin merkezinde, akantus ve istiridye motifleriyle bezeli bir madalyon yer alır. Tavanın kenarlarındaki dikdörtgen çerçevelerin madalyona bakan kenarları, orta kısımlarında dairesel çıkmalar yapar. Bu çıkma yapan kısımlardaki oval madalyonlar içerisinde yer alan doğal ortamdaki geyiklerin konu edildiği tasvirler, üslup ve teknik açısından güney odasındakilerden farklı özelliktedir. Dikdörtgen çerçevelerin kalan yerleri, beyaz lake üzerine açık mavi renkteki kıvrım yaprak motifleri ve çiçek demeti tasvirleriyle bezelidir. Tavanın köşelerindeki kare çerçevelere, pastel renklerle işlenen çiçek demeti ve yapraklar arasındaki müzik aleti tasvirleri işlenmiştir. Tavanın ortasındaki beyaz lakeli kısımda, kısa dikdörtgen çerçevelerin çıkma yapan kısımlarına bağlı olarak; ok, yay, kılıç, kalkan, tüfek ve sancakların görüldüğü birer arma tasviri yer alır. Altın yaldızlı bir sehpa üzerine yerleştirilen armalar, yanlarındaki bitki ile üstlerindeki girland tasvirleriyle çevrelenir.[27][28]

Odanın doğusunda konumlanan tuvalet ve aralık mekânlarının düzeni, tuvalet hücresinin tavanının düz olması ve lavabonun ayna taşında Ampir özellikli oval şeklinde olması dışında güney odasıyla aynıdır.[26]

Notlar

  1. ^ Serdâb, Osmanlıcada "sıcak günlerde kullanılması için tasarlanan soğuk mekân" anlamına gelir.

Kaynakça

Özel
  1. ^ Batur, Afife (1994). "Beylerbeyi Sarayı". Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. 2. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı-Tarih Vakfı. ss. 206-207. ISBN 9757306029. 
  2. ^ a b c d e f g h Göncü, T. Cengiz (2013). "Boğaziçinde bir "Sahilsaray-ı Ferahfezâ": Beylerbeyi Sahilsarayı-ı Hümâyunu". İstanbul Araştırmaları Yıllığı. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yayınları (2): 205-214. ISSN 2147-2068. 
  3. ^ a b c d e f Okçuoğlu, Tarkan (1994). "Serdab Köşkü". Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. 6. İstanbul: Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı-Tarih Vakfı. ss. 530-531. ISBN 9757306061. 
  4. ^ Kahraman, Kemal (2019). "Üsküdar'ın kayıp sarayları". Millî Saraylar (17): 103-121. 19 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2022. 
  5. ^ Pardoe, Julia (1838). The Beatuies of the Bosphorus (İngilizce). Londra: George Virtue. s. 59. 
  6. ^ a b c d e Göncü, Tuncay Cengiz (2006). Beylerbeyi Sarayı'nın İnşâ Süreci, Teşkilâtı ve Kullanımı (yüksek lisans). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı. s. 98. 
  7. ^ a b Atalay Seçen, Emine (2011). Dolmabahçe Sarayı ve Bayıldım Bahçeleri 19. Yüzyıl Tasarım İlkeleri ve Bitkisel Restitüsyonu (doktora). Ankara: Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı. ss. 279-282. 
  8. ^ Madran, Emre (1996). "Cumhuriyet'in ilk otuz yılında (1920-1950) koruma alanının örgütlenmesi". Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi. 16 (1-2): 59-97. 
  9. ^ a b Payzın, Ziya (1977). Millî Saraylarımızın Temel Sorunları. Ankara: Millet Meclisi Basımevi. ss. 8-13. 
  10. ^ Kuzucuoğlu, Alpaslan Hamdi (2011). İstanbul Beylerbeyi Sarayında Risk Analizleri ve Koruyucu Tedbir Önerileri (doktora). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Ana Bilim Dalı Koruma Yenileme ve Restorasyon Bilim Dalı. s. 12. 
  11. ^ a b Sözen, Metin (1990). Bilimin Işığında Milli Saraylar (PDF). İstanbul. s. 8. 22 Aralık 2022 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  12. ^ Gülsün, Hakan (1993). Beylerbeyi Sarayı. TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı. s. 84. ISBN 9759533464. 
  13. ^ Dündar 2008, s. 397.
  14. ^ TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı 2011 Yılı Faaliyet Ṛaporu (PDF). Ankara: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı. 2012. s. 49. 25 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 25 Nisan 2023. 
  15. ^ Dündar 2008, s. 396.
  16. ^ a b Dündar 2008, ss. 397-398.
  17. ^ Dündar 2008, s. 398.
  18. ^ Dündar 2008, ss. 398-399, 401.
  19. ^ a b Dündar 2008, s. 399.
  20. ^ Dündar 2008, ss. 399-400.
  21. ^ Dündar 2008, s. 400.
  22. ^ Dündar 2008, s. 401.
  23. ^ Dündar 2008, ss. 401-402.
  24. ^ Yum 1991, s. 91.
  25. ^ Dündar 2008, s. 402.
  26. ^ a b c Dündar 2008, s. 403.
  27. ^ Dündar 2008, ss. 403-404.
  28. ^ Yum 1991, s. 92.
Genel
  • Dündar, Mesut (2008). Beylerbeyi Sarayı (doktora). Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı. 
  • Yum, Şûle (1991). Milli Saraylar'da Duvar ve Tavanlarda Yer Alan Doğa ve Mimari Konulu Manzara Resimleri (yüksek lisans). İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dolmabahçe Sarayı</span> Türkiye, İstanbul’da bir saray

Dolmabahçe Sarayı, İstanbul, Beşiktaş'ta, Kabataş'tan Beşiktaş'a uzanan Dolmabahçe Caddesi'yle İstanbul Boğazı arasında, 250.000 m²'lik bir alan üzerinde bulunan Osmanlı sarayı. Marmara Denizi'nden Boğaziçi'ne deniz yoluyla girişte sol kıyıda, Üsküdar ve Kuzguncuk'un karşısında yer alır. Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilen sarayın yapımı 1843 yılında başlayıp 1856 yılında bitirilmiştir. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İshak Paşa Sarayı</span> Tarihî saray

İshak Paşa Sarayı; Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan bir saraydır. Yapımına 1685 yılında başlanan ve 1784'te tamamlanan saray; içinde barındırdığı cami, türbe, kütüphane, mahzenler, koğuşlar, harem ve selamlık bölümleri ile büyük bir yapı kompleksidir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmesine karşın genel olarak Selçuklu mimarisinden izler taşıyan İshak Paşa Sarayı'nda; Batı kökenli barok, gotik, rokoko ve ampir gibi sanat akımlarının etkileri de gözlemlenir. 2000 yılından beri UNESCO'nun Dünya Mirası Geçici Listesi'nde bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Beylerbeyi Sarayı</span> İstanbul, Üsküdar’da bulunan tarihi bir yapı

Beylerbeyi Sarayı, İstanbul'un Üsküdar ilçesinde bulunan yazlık bir Osmanlı sarayıydı. Günümüzde müze olarak kullanılan Beylerbeyi Sarayı, kendisine bağlı çeşitli yapı ve diğer unsurlardan oluşan bir kompleksin parçasıdır. Adını, bulunduğu Beylerbeyi semtinden alır. Osmanlı Padişahı Abdülaziz'in talimatıyla, 1863-1865 yıllarında, Sarkis Balyan'ın mimarlığında inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bağdat Köşkü</span>

Bağdat Köşkü, İstanbul'da Topkapı Sarayı içinde bulunan bir köşktür.

<span class="mw-page-title-main">İskenderpaşa Camii (Beykoz)</span>

İskender Paşa Camii, İstanbul'un Beykoz ilçesinde yer alan bir külliyedir. Kanlıca İskelesi'nin önündeki küçük meydanda bulunmaktadır. I. Süleyman (Kanuni) ve II. Selim dönemlerinin devletin ileri gelenlerinden "Mağusa Fatihi" olarak tanınan Gazi İskender Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kanlıca Camii olarak da bilinir. İskender Paşa'nın 967/ 1559 tarihli vakfiyesi ile belirtilen bu mescidi, Mimar Sinan'ın tezkirelerinde "Kanlıca'da merhum İskender Paşa" ve "Camii İskender Paşa der Kanlıca" şeklinde kayıtlıdır. Caminin harim kapısı üzerindeki kitabede görülen 967/ 1559-60 tarihi külliyenin tamamlanma tarihi olarak kabul edilebilir. Yapıların tasarımı Mimar Sinan'a aittir.

<span class="mw-page-title-main">Av Köşkü Saray Müzesi</span> Kocaelinin İzmit ilçesinde bulunan müze

Abdülaziz Av Köşkü ya da başka bir adıyla Kasr-ı Hümayun, İzmit'te bulunan barok ve ampir üslupta bir köşktür. Son şeklini Abdülaziz devrinde alan yapı, Osmanlı Devleti'nde İstanbul dışında yapılan tek küçük saray olarak bilinir. Mimarı Garabet Amira Balyan'dır. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Şişli Camii</span> İstanbul, Türkiyede bir cami

Şişli Camii, İstanbul, Türkiye'de, Şişli ilçesinde bulunan bir camidir. Halâskârgazi Caddesi ile Abide-i Hürriyet Caddesi'nin kesişmesiyle oluşan bir adacıkta konumlanır.

<span class="mw-page-title-main">Versay Sarayı</span> Paris civarındaki Fransız sarayı

Versay Sarayı ya da Versailles Sarayı, tarihi bir Fransız şatosudur. Sarayın ilk binasının yapımına 1661'de başlanmıştır, daha sonra değişik zamanlarda genişletilmiştir. Saray, günümüzde müze olarak kullanılır. Versailles sarayı çok geniş planlanmış olması yönüyle tipik Fransızdır. Roma İmparatorluğu'ndan sonra ilk kez bu sarayda büyük ölçüler kullanılmıştır. Bunun nedeni ise zengin ve merkezi krallık yönetimiydi. İtalya, Almanya ve İngiltere'de siyasi ortamlar farklı olduğu için Versailles sarayı gibi saraylar uzun süre yapılamadı.

<span class="mw-page-title-main">İzmit Saat Kulesi</span> Kocaelinin İzmit ilçesinde bulunan bir saat kulesi

İzmit Saat Kulesi ya da diğer adıyla Kocaeli Saat Kulesi, Kocaeli'nin merkezi İzmit'te yer alan bir saat kulesidir. Hem ilin hem de şehrin sembolleri arasındadır.

Şeki Han Sarayı

Şeki Han Sarayı, Azerbaycan'ın Şeki şehrinde bulunan eski bir han sarayıdır. Şu anda müze olarak faaliyet göstermektedir. Yukarı Baş Devlet Tarihi-Mimari Koruma Alanı topraklarında bulunan saray, dünya çapında öneme sahip tarihi ve mimari bir anıttır. 18. yüzyılda inşa edilen saray binası, şehrin kuzeydoğu kesiminde, kale duvarlarıyla çevrili alanda yer almaktadır

<span class="mw-page-title-main">Aziziye Camii</span> Konya, Türkiyede bir cami

Aziziye Camii, Konya'da 17. yüzyıl Osmanlı dönemine ait tarihi camidir.

Kemeraltı Camii, İzmir'in Konak ilçesinde bulunan, adını içinde bulunduğu Kemeraltı Çarşısı'ndan alan, çarşının ana güzergahlarından olan Anafartalar Caddesi üzerindeki camidir. Yusuf Çavuşzade Ahmet Ağa Camii ve Mûsâ Bâlî Camii olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Hoşyar Kadın Çeşmesi</span> İstanbul, Beyoğlunda yer alan tarihî bir çeşme

Hoşyar Kadın Çeşmesi ya da Huşyar Kadın Çeşmesi, İstanbul'un Beyoğlu ilçesindeki bir çeşmedir. Osmanlı Padişahı II. Mahmud'un eşi Hoşyar Kadın tarafından, kitâbesine göre "ölen kızı Mihrimah Sultan'ın ruhu için" 1840 ya da 1841 yılında yaptırıldı. Zaman içerisinde çeşmenin teknesi, yol hizasının altında kaldı. Günümüzde mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğünde olan ve suyu akmayan çeşmenin bir bölümü yıkık hâldedir.

<span class="mw-page-title-main">Sarı Köşk (Üsküdar)</span> İstanbulun Üsküdar ilçesinde, Beylerbeyi Sarayı kompleksindeki tarihî bir köşk

Sarı Köşk, İstanbul'un Üsküdar ilçesindeki Beylerbeyi Sarayı kompleksinde yer alan bir köşktür. Günümüzde, Türkiye cumhurbaşkanı tarafından çalışma ofisi olarak kullanılır.

Ahır Köşkü, Hasahır, Has Ahır ya da Istabl-ı Âmire; İstanbul'un Üsküdar ilçesindeki Beylerbeyi Sarayı kompleksinde yer alan ahırdır.

Kayışdağı Suyu Çeşmesi, İstanbul'un Kadıköy ilçesinde bulunan bir çeşmedir.

<span class="mw-page-title-main">Hatuniye Medresesi (Karaman)</span>

Hatuniye Medresesi, Karaman'daki bir medresedir. Günümüzde Karaman Müzesi'nin bünyesinde ziyarete açık durumda olan yapıda sergi, toplantı, şiir ve müzik dinletileri gibi etkinlikler de gerçekleştirilir.

<span class="mw-page-title-main">Beylerbeyi Sarayı kompleksi</span> Beylerbeyi Sarayı merkezli yapı kompleksi

Beylerbeyi Sarayı, çevresindeki yapı, heykel ve bahçelerle bir kompleks meydana getirir.

<span class="mw-page-title-main">Mollakent Medresesi</span> Mollakentteki bir medrese

Mollakent Medresesi, Mollakent'teki bir medreseydi. 14. yüzyıl başlarında kurulan medrese, zaman içinde binasının yıkılmasıyla birlikte faaliyetlerini durdursa da 1818 ya da 1819 yılında yeniden inşa edilerek tekrar hizmete girdi. 18. yüzyılın ikinci yarısında Sühreverdilik etkisine girerken I. Dünya Savaşı'ndaki Rus işgali sonrasında faaliyetleri sonlandı. 1925'te tekrar faaliyete geçen medrese, 1950'lerde Hâlidîlik etkisindeydi. 1988'de binası, Erzurum Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü tarafından kültür varlığı olarak tescil edildi. 1990'larda ise medresenin faaliyetleri tekrar sona erdi. Yapı günümüzde, Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğü mülkiyetindedir.

<span class="mw-page-title-main">Sasa Bey Hamamı</span>

Sasa Bey Hamamı ya da Şehir Hamamı, Akhisar'daki bir hamamdır. Sasa Bey tarafından 15. yüzyılda yaptırılan hamamın erkekler ve kadınlar bölümü vardı. Günümüzde kadınlar bölümü kısmen yıkılmış olup kullanılmazken erkekler bölümü faaldir.