İçeriğe atla

Menopoz

Yumurtalıklar, uterus (rahim) ve serviks (rahim boynu)

Menopoz, kadınlarda âdet kanamalarının (menstrüasyon) ve dolayısıyla üremenin sona ermesi.[1][2] Menopoz zaman zaman "hayatın değişimi" olarak algılansa da bu tarif, negatif bir anlam taşır ve yerinde değildir. Zira menopoz esnasında fiziksel, zihinsel ve cinsel değişiklikler olduğu doğrudur ancak bunlar "kötüye gidiş" olarak nitelenemezler.[1]

Çoğu kadında menopoz 45-55 yaşları arasında başlar.[1] Ortalama menopoz yaşı 50 olarak kabul edilse de bâzı durumlarda 40 yaşından önce bile başladığı ya da 50'li yaşların sonlarına sarktığı görülebilir. Menopozun kişide erken ya da geç başlaması muhtemelen kalıtımsal olmakla birlikte iyi beslenme ve sağlıklı bir hayat menopozu geciktirebilir. Kadınların sadece yüzde %1'inde menopoz 40 yaşından önce başlar.[3] Bu duruma prematüre (erken) menopoz denir. Yumurtalıkların cerrahi operasyon ile alınması veya X ışınları ya da radyum ile yokedilmesi ile sunî menopoz başlatılabilir.[1]

Köken bilimi

Türkçeye Fransızcadan geçen menopoz sözcüğü 19. yüzyılın sonlarında modern Latince menopausis sözcüğünden türetilmiştir. Meno- öneki, Yunanca men (ay) kelimesinden gelir ve 'menstrüasyon (âdet kanaması) ile ilgili' anlamında kullanılır. Poz kelimesi ise yine Yunanca pausein (durmak) sözcüğünden gelir.[2]

Âdet

Âdet döngüsü (Menstrüel siklus)

Âdet (menstrüasyon), kadınlarda rahimin iç yüzeyini kaplayan ince mukus zarının, salgıların, sekresyonun ve bir miktar kanın periyodik olarak vajinadan boşalmasıdır.[1]

Kadınlarda normal âdet görme döngüsü (menstrüel siklus) her 28 günde birdir. Ancak hiçbir kadın düzenli olarak 28 günde bir âdet görmez. 21 ila 35 gün arası normal kabul edilir.[1] Âdet kanamaları azalarak üç ilâ yedi gün devam eder. Bu süre zarfında yaklaşık 35-40 ml. kan kaybedilir. Bu miktar çoğu kadında 50 ml'nin altındadır.[1]

Menopozun ortaya çıkışı

Menopoz, yumurtalıkların görevlerini yerine getirememeye başlaması sonucu ortaya çıkar. Yumurtalıkların tabii ömrü yaklaşık olarak 35 yıldır ve çalışamaz hâle gelmeleri yaşlanmanın tabii bir sonucudur.[1]

Kadınların üretken yılları boyunca yumurtalıklarındaki foliküller olgunlaşır ve hipotalamik-hipofizer aks stimülasyonu sayesinde yumurtalarını düzenli olarak bırakırlar. Menopoz yaklaştıkça foliküllerin önce bir kısmı, zamanla tamamı yumurta bırakamaz hâle gelirler. Bu durum âdet düzenini bozar. Âdet kanamaları gecikmeye veya sıra atlamaya başlar. Belirtiler bazen hamilelik ile karıştırılabilir. Âdet araları iyice uzar. Bâzı kişilerde kanamanın miktarı azalırken, bâzı kişilerde aşırı kanama görülebilir. Şanslı bir azınlıkta ise âdet kanamaları menopoza girince birden kesilir.[1]

Yumurtalıklar çalışamaz hâle gelince giderek daha az östrojen hormonu üretmeye başlarlar. Östrojen azalması, üreme faaliyetlerini kontrol eden bezlerdeki hormonel aktivitelerde belli belirsiz değişikliklere ve yeniden düzenlemelere neden olur. Östrojen seviyelerinin düşmesi, hypothalamusun nörovasküler mekanizmasını bozar ve menopozun tipik özelliklerinden olan "ânî ateş basmasını" (İng.: İngilizcehot flash veya İngilizcehot flush) tetikleyen vasomotor değişiklikleri başlatabilir. Hipofiz bezelerinin metabolizması değişir ve kan ile idrarda yüksek miktarlarda folikül stümilasyonuna yardımcı olan hormonlara (FSH) rastlanılır. Adrenal ve tiroid bezlerinin hormonel dengesi de bozulur. Tüm bu değişiklikler birçok kadında fiziksel veya zihinsel rahatsızlıklara neden olmazlar.[1]

Belirtileri

Menopozun en önemli belirtisi âdet düzeninde meydana gelen değişmelerdir. Diğer belirtiler şöyle sıralanabilir:

Ânî ateş basması

Ânî ateş basması genellikle göğüste bir ısınma hissiyle ortaya çıkar. Oradan boyuna, yüze ve bazen de tüm vücuda yayılır. Bazen ateş hissiyle birlikte iğnelenme de görülür. Yüzde ateş basması sonucu ortaya çıkan kızarıklık başkaları tarafından rahatlıkla fark edilebilir. Geceleri ateş basması uyku düzenini bozabilir. Bazen de aşırı terleme veya üşüme uykuyu bölebilir.

Ânî ateş basması menopozdan hemen önce başlar ve yaklaşık 2-3 yıl devam eder. Yumurtalıkları ameliyatla alınmış genç kadınlarda da, operasyondan yaklaşık bir hafta sonra ânî ateş basması görülür.[1]

Baş ağrısı ve baş dönmesi

Menopozun birçok belirtisi vardır ancak bu belirtilerin kaynağı menopoz ile alakası olmayan rahatsızlıklar da olabilir: Gerginlik, baş ağrısı ve baş dönmesi bunlardan birkaçıdır. Ayrıca menopoz nedeniyle sıklıkla karşılaşılan "yaşlanma endişesi" de bir takım rahatsızlıklara yol açabilir.[1]

Kilo değişiklikleri

Birçok kadın menopoz esnasında kilo aldığından yakınmaktadır. Bunun nedeni bazen tiroid faaliyetlerindeki azalma olabilir. Ancak menopoz esnasında kilo almanın nedeni genellikle azalan fiziksel faaliyetler ve aşırı yemedir. Menopozun dış görünüşü ya da zindeliği etkilediği yönünde net bir bilgi yoktur.[1]

Hormon tedavisi

Yakın zamanlara kadar östrojen hormonu alımının menopoz belirtilerini azalttığına ve ateroskleroz (damar tıkanıklığı) ile osteoporozu yavaşlattığı düşünülmekte, hastalara ve menopozdaki bayanlara yaygın olarak verilmekteydi. Ancak günümüzde östrojenin endometriyal (rahim mukozası) ve bâzı meme kanserleri ile ilgili olabileceği, düşünülmektedir. Östrojen hormon tedavisi alanlarda kalp krizi ve inme riskinde artış olduğuna ilişkin veriler nedeniyle östrojen tedavisi (postmenapozal hormon yerine koyma tedavisi) tekrar gözden geçirilmektedir.[1]

Erken menopoz

Menopoz dönemi genellikle 45-50 yaş arasında kabul edilen bir olgudur. Bu yaşlarda oluşan menopoz dönemi doğurganlık özelliğinin bitişi olarak kabul edilmektedir. Menopoza giren bir kadın artık çocuk doğurma özelliğini kaybetmiş demektir. Ancak 35-40 yaş altı kadınlarda kesilen âdet kanamaları erken menopoz olarak adlandırılmaktadır. Bu durum ile karşı karşıya kalan kadınların bazıları kendiliğinden gebe kalabilirken bazıları ise yardımcı üreme tedavileri ile gebe kalmaktadır.

Kadının âdet döngüsü bir yılı geçmiş ve bu süre içinde kanama olmamış ise menopoz tanısı konabilir. Erken menopoz hariç normal menopozun geri dönüşü gibi bir ihtimali söz konusu değildir. Artık doğurganlık özelliği kaybedilmiştir ve kadının gebe kalma gibi şansı yoktur. 40 yaş altında bir kadında erken menopozun tanısını koymak önemlidir.

Küçük ovarian yetmezliği erken menopozdan daha farklı gelişen bir durumdur. Bu sorun ile karşı karşıya kalan bir kadında âdet kanaması kendiliğinden tekrar oluşabilir ve hiçbir yardımcı üreme tedavisine gerek kalmadan gebe kalabilir. Bu hasta gruplarında yumurtalıklarda bulunan folliküller tamamen tükenmiştir ya da herhangi bir bozukluğa uğramıştır. Bu hastalığın genetik olduğu da düşünülmektedir. Ailesinde bu tür bir sorun olan kadınların %20’sinde bu hastalık görülmektedir.

Kaynakça

Dipnotlar

  1. ^ a b c d e f g h i j k l m n "Menopause." Encyclopædia Britannica Ultimate Reference Suite. Chicago: Encyclopædia Britannica, 2010.
  2. ^ a b "Menopause." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
  3. ^ Berek, Jonathan. Jinekoloji (14. bas.). Nobel Tıp Kitabevleri. s. 1324. ISBN 978-975-420-821-4. 

Genel kaynaklar


Kapsamlı okuma

  • Herbert J. Buchsbaum (ed.), The Menopause (1983).
  • Linda R. Gannon, Menstrual Disorders and Menopause: Biological, Psychological, and Cultural Research (1985)

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hormon</span> İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin ve benzeri fizyolojik etkisi olan maddelerin genel adı

Hormon,, çok hücreli organizmalarda fizyoloji ve davranışı düzenlemek için karmaşık biyolojik süreçler yoluyla uzak organlara veya dokulara gönderilen sinyal molekül sınıfıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kadın üreme organları</span> insan dişisinin üreme sistemi

Kadın üreme organları, kadınlardaki cinsel organlardır. İç genital organlar kadın iskeletinde bacakların hemen üzerinde yer alan leğen kemikleri ve bel kemiği tarafından oluşturulan kemik çatının (pelvis) içinde koruma altına alınmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik</span> Sperm ile yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

Androjen, her iki cinste de bulunan ve çoğunluğu böbrek üstü bezinin korteksindeki zona reticularis'ten salgılanan maddeye denir.

<span class="mw-page-title-main">Östrojen</span> Birincil dişi cinsiyet hormonu

Östrojenler, kadınların adet döngüsünde ve diğer memeli hayvanların dişilerinde estrus döngüsünde önemli rol oynayan bir grup steroid hormondur. Hormon tüm omurgalılarda ve bazı böceklerde de bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Âdet (tıp)</span> rahim olayı

Âdet, hayız, menstrüasyon veya regl, kadınlarda ve bazı diğer yüksek dişi primatlarda, rahim iç yüzeyinde oluşan damar ve dokuların kan ile birlikte vücuttan atılması şeklindeki fizyolojik olay. Doğurgan kadınlarda üreme ve döllenme amacıyla meydana gelen değişiklikler için kullanılan bilimsel bir terimdir. Menstrüasyon halk arasında aybaşı olarak da bilinir. Fiil olarak genellikle âdet görmek ya da regl olmak şeklinde kullanılır.

Polikistik over sendromu (PCO), yumurtalıklarda birçok küçük iyi huylu kist oluşmasıyla beliren bir hastalıktır. Yumurtalıkta oluşan ve kist olarak adlandırılan bu organizmalar yumurtalıkların çevresine yerleşmiş çok sayıda yumurta hücresidir. Bu hücreler ultrasonda özel bir görüntü oluşturmaktadırlar.

Osteoporoz veya kemik erimesi, kemik metabolizmasındaki bir bozukluk sonucunda kemikteki protein örgüsünün seyrelmesiyle iskelette ortaya çıkan ve kemiklerin çok kolay kırılabilmesine sebep olan bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Yumurtalık kisti</span> Yumurtaların içindeki dokudan çıkan içi sıvı dolu kesecikler

Yumurtalık kisti, Yumurtaların içindeki dokudan çıkan içi sıvı dolu keseciklerdir. Yumurtalıklardan çıkan urlar olarak bilinir. Halk arasında ekseri olarak miyom ile karıştırılır. Her kist kanser değildir. Genellikle genç yaşlarda, 12-40 yaş arasında görülür ve bunların çoğu da iyi huyludur. Ancak ergenlik evresinden evvel ve menopozdan sonra görülen kistlere şüpheyle yaklaşılmalıdır. Bu kistlerin habis olma olasılıkları daha fazla olduğundan kelli, daha teferruatlı ve yakın takip edilmesi icap eder. Menopoza girmiş bir kadında ve ergenliğe adım atmamış, adet görmemiş bir çocukta kist görülürse -ki bunlar çok nadirdir- ilk önce mailinite yönünden araştırılır/incelenir. Ancak üreme çağındaki kadınlarda adet görülen yaştan (12-15) menopoza kadar olan dönemde vuku bulan kistlerin %80-85'i iyi huyludur. Bunlar ekseriyetle yumurta üretimi esnasında oluşan basit yumurta; yani folikül kistleridir.

Hormonlar; metabolizmanın, su ve elektrolit alış verişinin, büyümenin, seksüel gelişimin ve seksüel fonksiyonların regülatörleri olarak hayati öneme sahiptirler. Hormonların yokluk, azlık ve fazlalıkları çeşitli hastalık belirtilerine yol açar; bazılarının yokluğu ölüme neden olur. Bu nedenle hekimlikte bir endokrin organın hipofonksiyonunu veya bir hormonun eksikliğini zamanında saptayarak eksik hormonu yerine koymak önemlidir. Bu tedavi yöntemine replasman tedavisi denir.

<span class="mw-page-title-main">Dehidroepiandrosteron</span>

Dehidroepiandrosteron veya Dhea, böbrek üstü bezlerinde salgılanan bir hormondur ve hipofiz bezinde salgılanan ACTH'un kontrolündedir. Zayıf bir erkeklik hormonudur fakat erkeklerde salgılandığı zaman erkeklik hormonlarına dönüşmektedir. Kadınlarda da aynı durum söz konusu olup salgılandığı vakit kadınlık hormonuna dönüşmektedir. Dhea hormonu sayesinde erkeklerdeki kıllanma meydana gelir. Kadınlarda eğer aşırı kıllanma, kellik, adetten kesilme, kısırlık ve akne gibi şikayetlerin olması halinde Dhea hormonuna bakılır. Erkeklerde ise erken ergenlik olduğu zaman, ses kalınlığında, pubik kıllanmada ve erken büyüyen penis gibi durumlarında da Dhea hormonu araştırılır. Dhea hormonu doğum anından itibaren olmak üzere aniden düşer ve ergenlik döneminde de yeniden yükselişe geçer. İlerleyen yaşla beraber düşme eğilimine girer.

<span class="mw-page-title-main">Âdet döngüsü</span> kadın üreme sisteminde (özellikle rahim ve yumurtalıklar) oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişim

Âdet döngüsü, kadın üreme sisteminde oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişimdir. Döngü oosit üretiminde ve rahmin hamilelik için hazırlanmasında gereklidir. Kadınların %80 kadarı âdetten 1-2 hafta önce bazı semptomlar yaşadığını bildirmiştir. Bu yaygın semptomlar arasında akne, memelerde hassasiyet, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hâli değişiklikleri yer almaktadır. Bu semptomlar, gündelik hayatı etkiler ve bu nedenden ötürü bu durum, kadınların %20 ila 30'unda premenstrüel sendrom olarak nitelendirilir. %3 ila 8 oranında şiddetli geçer.

<span class="mw-page-title-main">Östradiol</span> Yumurtalıkları, rahmi ve meme dokusunu kontrol eden östrojen hormonunun bir formudur

Östradiol (E2) veya estradiol, östrojenik bir steroid hormonu. İnsan ve memeliler dışında, çoğu omurgalı hayvanda ve eklembacaklılarda da bulunana hormon, dişilerin ikincil cinsiyet özellikleri geliştirmesinde rol oynar. İnsanlarda memelerin büyümesi, kalçanın genişlemesi ve kadınsal yağ dağılımı gibi olaylara neden olmasıyla beraber, meme bezi, rahim ve vajina gibi üreme organlarınıda regüle eder.

Menarş, dişi insanlarda görülen ilk âdet döngüsünü tanımlar. Terim sosyal ve bilimsel açıdan, kadınlarda doğurganlığın başladığını göstermesinden ötürü, ergenlik döneminin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir.

Vajinal kanama, vajinadan çıkan herhangi bir kan akışını tanımlamak için kullanılan terim. Kanamanın kaynağı vajina duvarında olabilir ancak genellikle rahimde olmaktadır. Çoğu zaman kanama âdet döngüsü çerçevesinde gerçekleşirken, hormonal veya üreme organları kaynaklı sorunlar yüzünden de meydana gelebilir. Özellikle hamilelik esnasında meydana gelen vajinal kanamalar olası hamilelik komplikasyonlarının işareti olduğu için doktor kontrolü gerektirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı</span> Üreme, ergenlik, cinsel dimorfizm ve davranışla ilişkili hormonal yolak

Hipotalamus-hipofiz-gonad aksı hipotalamus, hipofiz bezi ve gonadal bezlerin arasındaki etkileşimi ifade eder. Bu bezler genellikle birlikte işlev gösterdiğinden, fizyologlar ve endokrinologlar bunlardan tek bir sistem olarak bahsetmeyi uygun ve açıklayıcı buluyorlar.

Hipoöstrojenizm veya östrojen eksikliği, östrojenin normal seviyesinden daha düşük bir seviyede bulunmasıdır. Bir neden belirtmeksizin durumu ortaya koyar. Östrojen eksikliği ayrıca artmış kardiyovasküler hastalık riski ile ilişkilidir ve idrar yolu enfeksiyonları ve osteoporoz gibi hastalıklarla bağlantılıdır.

Yumurtalık apopleksisi, yumurtalık dokusunda kanama ve/veya intraperitoneal kanamanın eşlik ettiği, genellikle bir kist bölgesinde yumurtalıkta ani bir yırtılmadır.

<span class="mw-page-title-main">Kadın yumurtalık rezervi</span>

Yumurtalık rezervi, yumurtalığın sağlıklı ve başarılı bir hamilelikle sonuçlanan döllenme yeteneğine sahip yumurta hücrelerini sağlama kapasitesini belirlemek için kullanılan bir terimdir. İlerlemiş anne yaşıyla birlikte, olası bir hamilelik için başarılı bir şekilde alınabilen yumurta hücresi sayısı azalır ve bu, yaş ile kadın doğurganlığı arasındaki ters korelasyonda önemli bir faktör oluşturur.

kötü yumurtalık rezervi, düşük doğurganlık durumudur:

  1. Yumurtalıklarda az sayıda kalan oosit veya
  2. Muhtemelen bozulmuş preantral oosit gelişimi veya alımı.. Son araştırmalar, erken yumurtalık yaşlanması ve erken yumurtalık yetmezliğinin erken yumurtalık yaşlanmasının bir sürekliliğini temsil edebileceğini düşündürmektedir. Genellikle yüksek FSH seviyeleri eşlik eder.