Ergenekon Efsanesi veya Ergenekon Destanı; kaynaklara göre Göktürklerin yeniden doğuşuna ilişkin hikâye.
Masal ya da erteği esas itibarıyla sözlü anonim halk edebiyatı ürünü, kahramanları arasında olağanüstü kişi veya yaratıkların bulunabildiği, anlatılan olayların tamamen gerçek dışı olduğu, yer ve zaman ögesinin ise daima belirsiz olduğu bir anlatı türüdür.
Sözlük, bir dilin veya dillerin kelime haznesini (sözvarlığını), söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, sözcüğün kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren yazılı eserdir. Eski dilde lügat, kamus denir. Leksikografi sözlükbilimidir. Sözlükçüye leksikografır denir. Lügatça, sadece bir kitapta geçen terimleri anlatır (glossary).
Saltuknâme, 13. yüzyıl alp-erenlerinden olan ve Rumeli’nin Türkleşmesinde büyük rolü bulunan Sarı Saltuk'un efsanevi hayatını anlatan Anadolu Türk destanlarından biridir. Eserde, Sarı Saltuk'un menkıbelerinin yanı sıra, dönemin önemli kişilerinin menkıbeleri ve bu kişilerin Sarı Saltuk ile olan münasebetleri de anlatılmaktadır.
Tasavvuf, kelime anlamıyla "sufi olmak, sufiye yolunu izlemek" demektir. Tasavvuf ehline mutasavvıf ya da sufi denir. Tasavvuf edebiyatı ise tasavvufla uğraşan kişilerin ortaya koyduğu ürünleri kapsayan edebiyat türüdür. Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve nefsin terbiyesidir. Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en ünlü şairi Yunus Emre’dir.
Muallim Naci, Türk yazar, şair, öğretmen ve eleştirmen.
Eşrefoğlu Abdullah Rûmî, Türk şair, mutasavvıf. Eşref-i Rûmî veya Eşrefoğlu Rûmî olarak anılır.
Karahanlı Devleti ya da kısaca Karahanlılar, 840-1212 yılları arasında Orta Asya ve Maveraünnehir'de hüküm süren bir Türk Hanedanıdır. Orta Asya'da kurulmuş ilk İslam Hanedanıdır. Karahanlı Devleti, tercih edilen görüşe göre, Karluk Türk kabilelerine mensuptur. 389/999 yılında İlek Han'ın (388–403/998–1013) komutanlığında yapılan Karahanlı saldırıları, onlara Mâverâünnehir bölgelerinde hâkimiyeti ele geçirmeyi sağladı. Bu saldırılar, aynı zamanda Sâmânî Devleti'nin yıkılışının habercisiydi. Çünkü saldırılar sonrasında Karahanlı Devleti, bölgede Sâmânî Devleti'nin pek çok yerini işgal etti Karahanlı Devleti, iç çekişmeler ve bölünmelerle pek çok dönemler geçirdi. Bölünme ve iç çekişmeler, tabiatıyla söz konusu devletin, yönetimde ortaklık sistemini tatbik etmesinin bir sonucudur. Çünkü devlette, aynı anda iki ayrı yönetici vardı; Büyük Han ve Ortak Han. Büyük Han, doğuda ikâmet ediyor ve devletin doğu kısmını; diğer Han ise batıda ikâmet ediyor ve devletin batı kısmını idare ediyordu.
Çağatayca, Çağatay Türkçesi veya Doğu Türkçesi, 15. yüzyılda Timurluların idaresi altında gelişen ve 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına dek Orta Asya'daki Müslüman Türk halkları tarafından ortak yazı dili olarak kullanılan dildir.
Satuk Buğra Han, Karahanlı hükümdarıdır.
Süleyman Uludağ, akademisyen, ilahiyatçı. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi. Uzmanlık alanı olan tasavvuf tarihinin yanı sıra iktisattan siyaset bilimine ve toplum bilimine birçok alanda telif ve tercüme eserlerin ve makalelerin yazarıdır.
Giritli Ali Aziz, Türk diplomat, büyükelçi, yazar ve şair.
Kıpçakça, Eski Kıpçakça veya Batı Orta Türkçe; Orta Türkçe dönemine ait Deşt-i Kıpçak sahası ile Mısır ve Suriye'de 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar kullanılmış Türk dillerinin Kıpçak grubundan ölü dil. Eski Kıpçakça günümüzde Yeni Kıpçakça adıyla da anılan Kıpçak grubundan Türk dillerinin oluşumuna kaynaklık eden dillerden biridir. Günümüzde geriye dönük dil sınıflandırmalarında Eski Kıpçakça, Kıpçak grubunun Kıpçak-Kuman alt grubunda ele alınır.
Hoca Sinan Paşa, 15. yüzyıl Osmanlı kelam alimi, matematikçi ve devlet adamı.
Menâkıbnâme ; velilerin, tarikat büyüklerinin ve şeyhlerin kerametlerini konu alan eserlere verilen addır.
Lugat-ı Naci, Muallim Naci tarafından başlanıp onun ölümünden sonra Müstecabizâde İsmet tarafından tamamlanan ve ilk baskısı 1891'de yapılan Osmanlıca sözlük.
Muhayyelât, Muhayyelât-ı Ledünni-i İlahi-i Giridî Ali Aziz Efendi ya da Muhayyelât-ı Aziz Efendi, Giritli Ali Aziz Efendi'nin 18. yüzyıl sonunda yazdığı ve ilk baskısı 1852 yılında yapılan fantastik bir eser.
Türk edebiyatında destan, efsaneden sonra ortaya çıkmış bir edebî türdür. Türk milletinin bir bütün olarak zamanımıza ulaşmış büyük destanları olmasa da yabancı kaynaklarda yer alan bazı parçaları mevcuttur. Türk destanlarına ait çeşitli parçalar Çin, Fars, Moğol ve Arap kaynaklarında bulunmaktadır. Bilinen Türk destanları arasında en eskisi Yaratılış Destanı’dır. Bu destan, Altay Türkleri arasında anlatılagelmiştir. Rus Türkolog Vasili Radlof tarafından saptanıp yazıya geçirilmiştir. İslâmiyet'ten önceki döneme ait en eski destanlar Saka Türkleri'ne aittir. Bu destan zinciri içinde Alp Er Tunga ve Şu Destanı parçaları bulunur. Bunlar Kaşgarlı Mahmut'un Divân-ı Lügati't-Türk adlı eserinde yer almaktadır.
Türk edebiyatında masal, sözlü edebiyat geleneğinin eski ve en önemli ürünlerinden biridir. 19. yüzyıldan itibaren yazıya geçirilmiştir. "Masal" sözcüğü Arapça "mesel" kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Türk masalları ile ilgili en eski eser M. Digéon'un Nouveaux Turc et Arabes (1781) aittir. Bu eserde bulunan beş metinden üçü Türk masalı olup bunlar, Halil, Derviş ve Şirvanlı Tüccar'dır.
Çomar; "eğitimsiz, kültürsüz, yobaz, siyaseti bilmeyen AK Parti seçmenleri" için kullanılan aşağılayıcı bir argodur. Esasen "çoban köpeği" veya "iri köpek" anlamına gelen kelime, Gezi Parkı olaylarının ardından Ekşi Sözlük yazarlarının payıyla bu anlamı kazanmıştır. "Anadolu çomarı", "Ak çomar" şeklindeki kullanımların yanı sıra; "Mezopotamya çomarı", "Orta Asya çomarı" gibi karşıt kullanımlar da mevcuttur. Nişanyan Sözlük'ün aktardığına göre; kelimenin bahsi geçen anlamda kullanıldığı en eski yazılı örnek, 2013 tarihli bir Ekşi Sözlük entry'sidir.