İçeriğe atla

Mehmet Rauf

Mehmet Rauf
Doğum12 Ağustos 1875(1875-08-12)
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm23 Aralık 1931 (56 yaşında)
İstanbul, Türkiye
MilliyetTürk
MeslekŞair ve Oyun Yazarı

Mehmet Rauf (Osmanlıca: محمد رؤف) (d. 12 Ağustos 1875, İstanbul - ö. 23 Aralık 1931), Türk hikâyeci ve romancı.[1] Mehmet Rauf'un dışında, Rauf Vicdani, Besim Rauf, Cemil Jüpon, Ali Necdet, Mehmet Nafiz imzalarını da kullandı.[2]

İstanbul'da doğmuş ve küçük yaşta edebiyat ile ilgilenmeye başlamıştır. İlk olarak Balat'taki Defterdar Mahalle Mektebi'ni bitirmiş, daha sonra Mekteb-i Bahriye'ye gitmiş, İngilizce ve Fransızca öğrenmiştir.[3] Yakından takip ettiği Halit Ziya Uşaklıgil'in eserlerine ve realizm akımına ilgi duymuştur. Fransız yazar Paul Bourget'yi okumuş ve ondan etkilenmiştir. 1896 yılından itibaren Servet-i Fünûn'da yazmaya başladı. Roman, hikâye ve tiyatro türünde eserler vermiştir. Psikolojik tahlillere büyük önem verir. Bu yüzden eserlerinde kahraman sayısı azdır.[]

Romanlarında genelde İstanbul ve çevresinde yaşayan seçkin ailelerin arasında geçen aşk ilişkilerini konu almıştır. 1901 yılında önce Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edilen ve sonra yayımlanan Eylül[4] adlı romanı Türk edebiyatının ilk psikolojik roman olarak kabul edilir.[5] Mehmet Rauf zaman zaman şiir de yazmıştır.

Eserleri

Roman

Hikâye

Şiir

  • Kazım
  • Sonbahar

Mensur Şiir

  • Siyah İnciler

Tiyatro oyunları

  • Pembe Köşk
  • İki Kuvvet
  • Yağmurdan Doluya
  • Pençe (1920): İkisi de evli olan Vasfi ve Ferdiye yasak ilişki yaşamaktadırlar. Ferdiye'nin kocası bu durumu öğrenince Vasfi'yi öldürmeye kalkar. Bir yandan da Pertev'in Leman'la bir ilişkisi vardır. Ama Leman'ın sadece Pertev'le ilişkisi yoktur. Leman Pertev'le evlenebilmek için ona plan kurar. Ama uşağı Beşir'le beraber yakalanınca her şey ortaya çıkar. Pertev, son derece efendi biri olan eniştesi Ferit Bey'in tavsiyelerine uyar. Müstakbel eşini faziletli kadınlar arasından seçecektir. Vasfi ise Ferdiye'nin kocası tarafından yaralanınca, şefkati, ilgiyi yine terk ettiği karısında bulur.
  • Sansar (1920): Aslında teyzesinin oğlu Azmi'yi seven Lamia zorla Refik'le evlendirilir. Evin kahyası, çıkardığı dedikodularıyla Refik'in Lamia ve Azmi'yi öldürmesine zemin hazırlar.
  • Cidal (1911): Paris'te okumuş olan Mecdi, halasının kızı Nesime ile evlenir. Bir süre sonra halasının gelini Behice ile gizli bir ilişki yaşar. Bu iş meydana çıkmadan Behice'nin eşinin başka bir yere tayini çıkar ve giderler. Mecdi de evliliğine döner. Bu eserde güzel sanatlar önemli bir yer tutar.
  • Diken (1911): Nafi Bey, karısına ve kızı Bihter'e para yetiştiremez ve onlar üzerinde bir otoritesi yoktur. Mahallenin zengini olan Hami Bey yanlışlıkla Bihter'i ister. Bihter'in ailesi zenginlik hayalleri kurarken olayın aslı ortaya çıkar.

Kaynakça

  1. ^ Rahim Tarım. "Mehmed Rauf". İslam Ansiklopedisi. 16 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  2. ^ Abdullah Şengül (8 Kasım 2020). "Mehmet Rauf". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. 23 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ ""Mehmet Rauf"un Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri". Edebiyat Akademi. 11 Ocak 2021. 17 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ Nezahat Özcan. "Eylül Romanı: Konusu, Özeti ve Romanındaki Kahramanlar". Simit Çay. 16 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ Bâki Asiltürk. "Mehmet Rauf'un Eylül Romanında Dört Unsur". DergiPark. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Servet-i Fünûn edebiyatı veya topluluğun kendini anarken kullandığı adıyla Edebiyat-ı Cedîde, II. Abdülhamid döneminde, Servet-i Fünûn adlı derginin çevresinde toplanan sanatçıların Batı etkisinde geliştirdikleri bir edebiyat hareketidir.

Türk edebiyatında roman, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir yazım türüdür. Roman, Tanzimat'la başlayan batılılaşma sürecinin bir parçası olarak Türk edebiyatına girmiş olup, Fransız edebiyatından eserler başta olmak üzere ilk Türkçe örnekleri çeviri eserlerde gözlemlenmiştir. Şemseddin Sâmi’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri sıklıkla "ilk Türkçe roman" olarak adlandırılsa da daha önce yazılmış başka romanlar da mevcuttur. Fransız romantizm akımından etkilenmiş ve ağırlıklı olarak aşk ve "yanlış batılılaşma" konularını ele almış ilk Osmanlı romanları genellikle oldukça zayıf olup, karakterler yüzeysel işlenmiş ve karikatüre benzeyen tipler ortaya çıkarmıştır. Servet-i Fünûn edebiyatı döneminde romanlar gelişmeye başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Fecr-i Âtî</span> Türk edebiyatının 1910-1912 arasındaki kısmı olan edebî topluluk

Fecr-i Ati bir edebi topluluktur. Fecr-i Ati'nin Edebiyat-ı Cedide’ye tepki olarak doğan bir akım olduğu savunulmuştur. Fecr-i Ati batıdaki benzerlerinde olduğu gibi belli ilkeler çevresinde birleşen bir yazın topluluğu biçiminde ortaya çıkmıştır. 1908 özgürlük bildirisiyle Servet-i Fünûn dergisinin çevresinde toplanan gençlerin açtığı bu çığır; en fazla "Fransız sembolizmi" üzerinde çalışarak Ahmet Haşim gibi büyük bir şairin doğmasına olanak hazırlar.

Ara nesil, Türk Edebiyatı'nda Tanzimat sonrası ikinci kuşak olan, Recaizade Mahmud Ekrem, Muallim Naci ve Abdülhak Hâmid’le Servet-i Fünûn edebiyatı arasında yer alan yazarlara verilen addır. 1884-1896 dönemi için söylenir. Beşir Fuad, Fazlı Necib, Mehmed Celal, Nâbizâde Nâzım, Hasan Fehmi adları ara nesilde anılanlardan birkaçıdır.

Makbule Leman, Türk şair, yazar.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet İhsan Tokgöz</span> Türk bürokrat, siyasetçi, yazar, çevirmen ve spor yöneticisi

Ahmet İhsan Tokgöz, Türk gazeteci, tercüman, matbaacı, yayımcı, siyasetçi ve spor yöneticisi.

<span class="mw-page-title-main">Halid Ziya Uşaklıgil</span> Türk romancı ve yazar (1866–1945)

Halid Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünûn ve cumhuriyet dönemi Türk romancı ve yazar. Bâzı edebî yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halid Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Cenap Şahabettin</span> Türk şair, anı yazarı ve hekim (1870 - 1934)

Cenap Şahabeddin, Türk şâir ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Refik Halit Karay</span> Türk yazar

Refik Halid Karay, Türk yazar.

<span class="mw-page-title-main">Türk edebiyatı</span> Türkçe yazılmış edebî eserler

Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir.

Mehmet Celal, son Osmanlı döneminin tanınmış yazar ve şairlerinden biridir. Duygusal ve hayalci şiir ve hikâyeleri ile tanınmıştır.

<i>Aşk-ı Memnu</i> Halid Ziya Uşaklıgilin eseri

Aşk-ı Memnu, Halid Ziya Uşaklıgil'in realist-naturalist bir romanıdır. İlk olarak 1899-1900 yıllarında Servet-i Fünûn dergisinde tefrika edildikten sonra 1901'de kitap olarak yayımlanmıştır.

Kırık Hayatlar, Halit Ziya Uşaklıgil'in kaleme aldığı Aşk-ı Memnu ile Mai ve Siyah'tan sonra batılı roman tekniklerine uygun olarak yazdığı bir başka romanıdır. Roman, 1924 yılında yayımlanmıştır.

Kıbrıs Türk edebiyatı, Türkiye'ye paralel bir gelişim göstermiştir. Ancak, 1923-1955 arasında bir suskunluk dönemi yaşanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Safveti Ziya</span>

Safveti Ziya, Türk roman ve hikâye yazarıdır.

<i>Eylül</i> (kitap) Mehmet Rauf tarafından yazılan roman

Eylül, Mehmet Rauf'un ilk psikolojik roman olarak Türk tarihine geçen romanı. Ayrıca bireyin öznel yaşantısını doğrudan konu alan ilk roman olarak da bilinir.

Millî Edebiyat Dönemi, II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet'in ilk yılları arasında faaliyet gösteren edebiyat akımıdır. Genellikle Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in Genç Kalemler dergisinde savundukları Yeni Lisan Hareketi ile başlatılır. Dilde sadeleşme, şiirde aruzun yerine aruz ölçüsü, içerikte halkın sorunları ve yerli yaşam Millî Edebiyat Dönemi'nin temelini oluşturur. Bu dönemde Türk edebiyatı Doğu ve Batı taklitçiliğinden kurtarılmaya çalışılmış, yalın bir anlatım benimsenmiştir. Ayrıca Türk kültürü ve tarihi, incelenmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.

Türk edebiyatı'nda hem sözlü hem yazılı, manzum ve mensur hikâye geleneğine sahip olmasına rağmen Tanzimat'tan sonra farklı yapısal özellikler taşıyan bir anlatı türü olarak yeni bir hikâye tarzı oluşmuştur. Giritli Ali Aziz Efendi tarafından 1796-97'de yazılan ve ilk defa 1852 tarihinde basılan Muhayyelât, Batı tesiri olmadan gerçekçi anlatıma olan yakınlığı noktasında modern Türk hikâyesinin başlangıcı sayılmaktadır. Bunun dışında, XIX. yüzyılda basımları yapılarak yaygınlık kazanmış olan meddah hikâyeleri "yeni hikâyeye" zemin hazırlayan eserler olarak görülmektedir. 1875-1890 yılları arasında Ahmed Midhat Efendi'nin devam eden Letâif-i Rivâyât serisinin dışında Mehmet Celal'in Venüs, Cemile gibi uzun hikâyeleri ile Nabizâde Nâzım'ın ilk dönem hikâyeleri bulunmaktadır. Samipaşazade Sezai'nin Küçük Şeyler adlı eseri Türk edebiyatında modern anlamda kısa hikâyenin başlangıcı kabul edilmektedir. Halid Ziya Uşaklıgil'in 1888'de yazdığı Bir Muhtıranın Son Yaprakları ile Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası adlı çalışmaları Avrupaî tarzda ilk hikâyeler kabul edilmektedir.

<i>Müsâmeretnâme</i> Emin Nihat Beyin kaleme aldığı hikâye kitabı

Müsâmeretnâme, Emin Nihat Bey tarafından yazılmış ve Türk hikâyeciliğinin ilk örneklerinden biri olarak kabul edilen eserdir. 1871-1875 yılları arasında yayımlanan ve toplamda yedi hikâyeden oluşan eser, kış gecelerinde bir araya gelen dostların iyi vakit geçirmek ve eğlenmek üzere gençliklerinde başlarından geçenlerle ilgili anlatımlarına dayanmaktadır. Müsâmeretnâme hakkında ilk değerlendirmeleri Ahmet Hamdi Tanpınar XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi adlı çalışmasında yapmıştır. Mustafa Uzun eseri sadeleştirerek Gece Hikâyeleri: Müsâmeretnâme adıyla günümüz Türkçesine çevirmiştir; bugüne kadar yeni harflere birden fazla aktarımı yapılmıştır. Çerçeve anlatının kullanıldığı Müsâmeretnâme'de Decameron ile Binbir Gece Masalları'ndan izler mevcuttur.

Edebi Hatıralar ya da Edebiyat Anıları, Servet-i Fünûn topluluğu yazarlarından Hüseyin Cahit Yalçın'ın edebi yaşamı ile ilgili anılarını içeren anı kitabı (1935). Eserde yazarın çocukluk yıllarından Servet-i Fünûn topluluğunun dağılmasına kadar olan süredeki anıları anlatılmaktadır. Genel olarak öne çıkan konular yazarın gençlik dönemlerinde okuduğu kitaplar, ilk romanı Nadide'nin yayımlanması, vatan ve özgürlük olguları, Mülkiye'deki öğrencilik dönemi, Servet-i Fünûn dönemi yazarlığı, Ali Kemal ile olan kalem kavgaları, basın grevi ve Edebiyat-ı Cedide'nin kurulmasındaki çabalarıdır. Aynı zamanda Tevfik Fikret ve Mehmet Rauf detaylı olarak anlatılır. Eser 1975 yılında Rauf Mutluay tarafından sadeleştirilerek Edebiyat Anıları adıyla yayımlanmıştır.