Mehmet Hacım
Mehmet Hacım ya da Mütevellizade Hacımlı Mehmet Bey (1876, Uşak - 1973), Türk iş insanı.
Uşak ilinin Hacım köyünde doğmuştur. Babasının adı; Ali, annesinin adı; Emine (Susuzören'li) dir. Dedesinin adı; Ahmet, ninesinin adı Ayşe (Ortaköy'lü) dir. 8 kardeşi vardı. Adları: Cemile, Fadime, Safiye, Elif, Nazife, Fatma, Ayşe, Ahmet'tir. 9 Kardeşten biri olarak Hacım'da 1876 yılında dünyaya gelmiştir. Babasının adı; Ali, Annesinin adı; Emine'dir. (Susuzören'li) Dedesinin adı: Ahmet, Ninesinin adı Ayşe'dir. (Ortaköy'lü) Diğer kardeşlerinin adları: Cemile, Fadime, Safiye, Elif, Nazife, Fatma, Ayşe, Ahmet'tir. Ağabeyi Ahmet Bey ile birlikte ziraat ve ticarete başlamışlardır. Bölgenin ileri gelen ve güvenilir eşrafından olduğu için devlet tarafından Mütevelli unvanı ile vergi toplamaya yetkili kılınmıştır. Aynı zamanda "Hacım Sultan" türbesinin koruması ve bakımı da devlet tarafından Hacımlı Mehmet Bey'e verilmiştir. Uşak bölgesinde sanayi ve ticaret alanında bugüne kadar olumlu etkileri devam eden yatırımlar gerçekleştirmiştir. Kurtuluş Savaşı'na hazırlık olan Kuvâ-yi Milliye güçlerini bölgesinde toplamıştır.
Atatürk ve TBMM tarafından düzenli Türk Ordusu'nun kurulmasından sonra kurduğu Kuvâ-yi Milliye güçleri ile düzenli Türk Ordusuna katılmıştır. Cumhuriyetin dönemi ile birlikte, Anadolu'daki ilk özel anonim teşebbüsü olan Uşak Şeker Fabrikası'nı kurmuştur. Uşak Şeker Fabrikası'nın devletleştirilmesinden sonra, tüccar, sanayici ve çiftçi olarak hayatını devam ettirmiştir. İbrahim, Ali ve Emine adlarında 3 çocuğu olmuştur. 1973 yılında 97 yaşında iken ölmüştür. Uşak'ta anonim ortaklık kurarak, halk arasında Ateş Değirmeni diye bilinen un değirmenini kurmuştur. Fabrikaya Ateş Değirmeni denilmesinin sebebi, değirmenin buhar gücü ile çalışması ve buharın kömür kazanından edinilmesiydi. Yörede ilk defa bir anonim şirket kuruluşuna öncülük yaptığı için kendisine devlet tarafından onur beratı verilmiştir. Yunan işgali sırasında Ateş Değirmeni'nde çalışan Rum ve Ermeni kökenli ustalar fabrikayı terk etmişlerdir. Fabrika Yunan işgalinde yağma edilmiş ve yakılmıştır. Mehmet Hacım Yunan işgaline karşı başlatılan Kuvâ-yi Milliye hareketinin öncülerindendir. Uşak ve çevresindeki Hacım, Şükraniye, Yayalar köylerinden (şimdi Yayalar Kasabası) ve diğer birçok yerleşim biriminden silahlı birlikler oluşturarak Yunan kuvvetlerine karşı mücadele yürütmüştür. Ankara Hükûmeti'nin kurulması ve Mustafa Kemal Atatürk'ün orduyu yeniden toplaması üzerine Kuvâ-yi Milliye güçleri olarak birlikleri ile beraber Albay rütbesi ile orduya katılmıştır. Uşak'ın kurtuluşu olan 1 Eylül 1922'de Kafkas Tümen komutanı Halit Bey tarafından Yunan ve Avrupa orduları başkomutanı General Trikupis'in İbrahim Bayram Bayazit Çavuş tarafından esir alınmasında bizzat bulunmuştur. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte aktif olarak ticaret ve sanayi hayatına atılmıştır. Cumhuriyet tarihinin ilk özel ve anonim yatırımı Mehmet Hacım ve mahalli müteşebbisler tarafından Uşak'ta 26 Kasım 1926 kurulan Uşak Şeker Fabrikası ile gerçekleştirilmiştir.
Bu fabrikanın kuruluşuna ekonomik gücü olan bütün Uşak'lılar bir altın, bir bilezik, 20 ölçek buğday ve ne verebildiyse onunla katkıda bulunmuştur. Her biri katkıda bulundukları oranda hisse senedi sahibi olmuşlardır. Tam bir Anonim şirket olarak kurulmuştur. Fabrika daha sonra CHP döneminde devletleştirilmiştir. Fakat Uşak' lı Şeker Fabrikasını her zaman kendisine ait görmüştür. Kuruluşu esnasında Mehmet Hacım'a "sizin adınızı verelim" tekliflerini kabul etmeyerek fabrikanın olması gerektiği gibi kurulması için her türlü fedakarlığı gösteren şehrinin adı ile anılmasını istemiştir. Uşak Şeker Fabrikası halen faaliyetine devam etmektedir. Mehmet Hacım Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği çabalardan dolayı TBMM tarafından Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası almaya layık görülmüştür.
Cumhuriyet Türkiye'si Türk Kurtuluş Savaşı'nın hemen arkasından Mehmet Hacım ve onun gibiler sayesinde, hemen ayağa kalkıp Atatürk'ün önderliğinde, bugün dahi inanılmaz inkılapları gerçekleştirmiştir.
II. Abdülhamid tarafından savaşta ve padişah yanında gösterdiği üstün başarıdan dolayı düğün hediyesi olarak kendi tuğrasını taşıyan altınlar verilmiştir.
Denizli-Uşak'ta bulunan bir çiftlik alanı da yörükler ile yapılan Türkiye'nin en uzun zamandır süren davasıdır. Denizli Çivril'deki hastane alanını kendi satın alıp bağışlamış, tüm tekliflere rağmen isminin verilmesini kabul etmemiştir.