İçeriğe atla

Mehmed Siyah Kalem

Mehmed Siyah Kalem
Doğum15. yüzyıl, Orta Asya, Türkmenistan, Mâverâünnehir Civarı
Ölüm1507, Herat (Rivayete göre)
MeslekRessam
Topkapı Sarayı'nda

Mehmed Siyah Kalem veya eserlerine attığı imza ile Kar-ı Üstat Mehmet Siyah Kalem, Topkapı Sarayı, Hazine Kitaplığı, 2152, 2153, 2154, 2160 numaralı Fatih Albümü'nde yer alan bir dizi rulo resimde imzası olan ve bu nedenle bu resimlerin çizeri olduğu düşünülen kişidir. Mehmed Siyah Kalem'in kim olduğu veya gerçek bir kişi olup olmadığı bilinmemektedir. Resimlere atılan imzaların birbirinden farklı tarzda yazılması ve aynı üsluptaki bazı resimlerde imza olmaması nedeniyle resimlerin birden fazla kişi tarafından çizildiğini düşünenler de vardır.

Yaşamı ve yapıtları

Üstad Mehmet Siyah Kalem'in yaşamı ve kimliği bilinmemektedir. Tarih kaynaklarından hiçbiri ondan söz etmemektedir. Gerçek adı dahi belli değildir. Kimi resimlerin üstüne "Kâr-ı Üstad Muhammed Siyah Kalem" (Üstad Mehmet Siyah Kalem'in işi) yazılmıştır. Doğuda, sanatçının kendisini "üstad" diye tanımlaması olağan değildir. Ayrıca bu adın, sanatçının kendi eliyle, resimlerin belli bir köşesine attığı bir imzadan çok, gelişigüzel, şuraya buraya, hatta kimi zaman resimlerine ters düşecek biçimde çiziktirilmiş olması, bu yazının, resimlerin kaydı yapılırken sonradan eklenmiş olduğunu düşündürmektedir. Nitekim, ismin başındaki "kâr" sözcüğü de bunu kanıtlamaktadır. Bilindiği gibi, siyah kalem ya da kara kalem deyimi, renk kullanılmayan belli bir resim tekniğini tanımlar. Renkli oldukları halde bu resimlere bu adın verilmiş olması, çizginin alışılmadık bir anlatım gücü göstermesinden ileri gelmiş olabilir. Demek ki, genellikle Orta Çağ'da görüldüğü gibi, burada da, adı sanı belli olmayan bir sanatçının yapıtları ile karşılaşmaktayız. Bununla beraber sanatçıya sonradan verilen bu takma ad benimsenmiş ve sanat tarihine böylece yerleşmiş bulunmaktadır.

Bu sanatçının yaşamış olduğunu kanıtlayan tek belge yapıtlarıdır. Onlar da elimize bölük pörçük geçmiştir. Bu resimlerin rulo olarak yapıldıklarını ve sonradan parçalanarak albümlere yapıştırıldığı bilinmektedir. Bunlar bir araya getirildiklerinde büyük boşluklar ortaya çıkmaktadır. Parçaların çoğu kaybolmuş, pek azı elimizde kalmıştır. Bu yüzden rulolar eldeki parçalarla yeniden düzenlenerek eski haline getirilememektedir. Siyah Kalem'in sanatıyla uğraşan sanat tarihçisi, bağlamından koparılmış bir resim yığını üzerinde çalışmak zorunda kalmaktadır.

Siyah Kalem araştırması

İlk defa 1910 yılında Münih'te Max van Berchem'in girişimiyle sergilendi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra tekrar gündeme gelen Siyah Kalem, dönemin Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Tahsin Öz'ün bir albümde yer alan iki adet Fatih Sultan Mehmet minyatürüne atfen Fatih Albümü olarak adlandırması uzun yıllar süren bir yanlışlığa da yol açmıştır. Fakat Zeki Velidi Togan'ın araştırmaları sonucu bu eserlerin Yavuz Sultan Selim zamanında Topkapı Sarayı'na getirildiği ihtimali daha ağır basmaya başlamıştır.

1954 yılında Mazhar Şevket İpşiroğlu ile Sabahattin Eyüboğlu Fatih Albümüne Bir Bakış adlı eserlerini yayınlayarak İpşiroğlu'nun Siyah Kalem macerasını resmen başlatmış olurlar. Başta İpşiroğlu, Siyah Kalem'in eserlerini Fatih dönemi dünya görüşüne bağdaştırsa da, daha sonraları bu tezinden uzaklaşarak sanatçıyı 14. ve 15. yüzyıl Türkistan ve Mâverâünnehir kültür sahası içinde yorumlar.

Siyah Kalem ile ilgilenen araştırmacılar elbette ki sadece Türkler değildi, bunlardan Richard Ettinghausen daha başlangıçta bu minyatürlerin 15. yüzyıl ikinci yarısında Türkistan'da yapıldıklarını savunmuştur. Ettinghausen, daha sonra özellikle Emel Esin'in kapsamlı Orta Asya kültür birikimiyle ortaya koyduğu çalışmalarda belirleyici bir rol oynamıştır. Türk sanat tarihçilerinden Beyhan Karamağaralı, Filiz Çağman ve Zeren Tanındı, son dönemde Siyah Kalem üzerine yoğunlaşan çalışmalarıyla 1980 yılında Londra Üniversitesi'nde gerçekleşen Between China and Iran: Paintings from Four Istanbul Albums adlı uluslararası kolokyumun sonuçlarını daha da ileriye götürmüşlerdir.

Mehmed Siyah Kalem üzerine çalışma yapan diğer araştırmacılardan bazıları ise Ernst Diez, Oktay Aslanapa, Ernst Kühnel, Basil Gray, Ernst Grube ve Max Loehr'dir.

Sanatı

Mehmed Siyah Kalem minyatürleri, zamanın belirsiz derinliğinde Asya kültür ortamında yaşamış insanların gündelik hayatını yansıtmaktadır. Göçerler, sıradan insanlar, dervişler, Budistler, Şamanlar, Hristiyan keşişler ve doğaüstü varlıkların oluşturduğu sürekli hareket halindeki toplumsal sahneler söz konusudur. Hareketin iç dinamiği, figürlerin belli bir anlatı örgüsü bağlamında anlam kazanabileceklerini açıkça göstermektedir. Başka bir deyişle, Siyah Kalem'in figürleri, kuşaktan kuşağa miras kalan güçlü bir toplumsal hafızanın kaydettiği anonim anlatının aktörlerini canlandırmaktadır. Böyle bir anlatının kendi içinde tutarlı bir resim dizisi oluşturacağı çok açıktır. Nitekim minyatürlerin bir rulodan kesilerek albümlere yerleştirilmiş olması, bu gerçeği kanıtlamaktadır.

Rulo resimlerin Asya kültüründe özellikle de Maniheizm ve Budizm kültürü içerisinde önemli bir yeri vardır. Siyah Kalem'in ruloları, tarihin belli bir yerinde bilinmeyen bir sebeple parçalanmıştır.

Mehmed Siyah Kalem'in sanatının ana etkeninin İpek Yolu olduğuna şüphe yoktur, zira bu yoldan sadece mallar ve değerli taşlar değil, aynı zamanda kültürler, inançlar, efsaneler ve sanatlar da taşınmaktadır. Betimlemelerde şamanın dansı, binek hayvanlarını gözden geçiren tüccarların kaygılı yüzleri, çamaşır yıkayanlar, güç gösterisinde bulunanlar, gündelik işlerin rutini içerisinde kendi hayat kozalarını örenler Siyah Kalem'in insanlarıdır. Bu insanlar arasında İpek Yolu'nun yoğurduğu kültürlere ait Çin, Moğol, Uygur ve Hristiyan Avrupalılar'a sıkça rastlanır.

Siyah Kalem'in sanatının eşsizliği sadece insan ve gündelik hayatı dışında doğaüstü yaratıkları betimlemesinde de yatar. Siyah Kalem'in demonları yer ile gök arasında saltanat süren, insan varlığının karşı kıyısını temsil ederler ve iyi ile kötüyü birbirinden ayıran gerçeklik dengesinin Siyah Kalem minyatürlerindeki ağırlık noktasını oluştururlar. Nakkaş, hayal kurmamış sadece insanın karanlıktaki yüzünde çürüyen değerler için bir beden tasarlamıştır. Şamanizmin ve Budist ikonografinin açık izlerini taşıyan bu demonik varlıklar, sıradan insanlarla birlikte aynı gündelik hayatı paylaşırlar. İnsan kaçıran, zulmeden ve sahip oldukları büyü gücüyle insan kaderi üzerinde taht kuran demonlar, İpek Yolu'nda anlatılan efsanelerin baş aktörleri olarak Mehmed Siyah Kalem'in gerçekçi dünyasında yerlerini alırlar.

Mehmed Siyah Kalem ve sanatı üzerine gizem daha uzun yıllar boyunca çözülmeyecek gibi görünmekle beraber, popülaritesi arttıkça bulmacanın kayıp parçalarını tamamlamaya çalışacaktır. Bu konunun daha fazla araştırmacının ilgisini çekeceğine şüphe yoktur.

Resim ruloları ve saray albümleri

Siyah Kalem resimleri, kukla ve gölge oyununda olduğu gibi, bizi çok çeşitli tiplerle karşılaştırır. Bunlar arasında değişik ırklardan ve halklardan tipler görürüz: Türk, Moğol, Hint, Siyahiler; değişik inançlardan olanlar: Şaman, gezici derviş, Budist ve Nesturi rahipleri; zengin, fakir, üst sınıftan görkemli efendiler, ağır yaşamın izleri yüzlerinde okunan göçebeler... Fakat Siyah Kalem bunlarla da yetinmez, resim dağarcığına, hayal gücü yaratıkları da girer: Korku saçan cinler ve devler; güreşen, çalgı çalan, dans eden, bilinmeyen bir Tanrı'ya at kurban eden demonlar... Siyah Kalem resimlerinin canlandırdıkları öykü metinleri yazılı olmadıkları için, günümüze kadar gelmemiştir. Biz sadece bu öykülerin baş kişilerini görürüz. Bunlar, yüz ifadesi, el - kol hareketleri ve giysileriyle birbirlerinden ayrılırlar. Yavuz Sultan Selim'in İran seferinden (1514) savaş ganimeti olarak İstanbul'a gelen resimler Saray'da barınak bulmuşlardır. İslam dini tasvire açık bir din değildir. Resim, sanat dünyasına ancak kitap resmi (minyatür) olarak girebilmiştir. Bu yüzden yadırganan resim ruloları parçalanmış ve bunlardan albümler yapılmıştır (Hazine 2152, 2153, 2154, 2160). Siyah Kalemlerin yer aldıkları albümlerde başka resimler de bulunmaktadır: Yazmalardan koparılmış tek tek minyatürler, meşk, yazı örneği, renkli renksiz çeşitli taslak ve süslemeler... "Murakkaa" denilen bu albümler yapılırken belli bir düzen göz önüne alınmamıştır. İçindekilerin seyredilmesinden çok korunması için yapılmıştır.

Siyah Kalem sanatının ana yurdu

Siyah Kalem'in üslubunda büyük ölçüde Çin etkisi görülür. Fakat yine de bu üslup Uzak Doğu sanatının estetiğine yabancı kalır. Siyah Kalem resimlerinde Çin ustalarının ince zevkiyle bağdaşmayan sert, haşin bir gerçekçilikle karşılaşmaktadır. Uzak Doğu sanatında bunlara örnek olabilecek resimlere ya da bunların hiçbirine rastlanmamaktadır. Buna dayanarak Ettinghausen, Siyah Kalem'in eserlerinin ince saray sanatının önemli merkezlerinden uzak, fakat Çin etkisine açık bir yörede yapılmış olmaları gerektiği sonucunu çıkarmaktadır. Ettinghausen'e göre bu yer İran değil, Mâverâünnehir olabilir. Bu resimlerin nerede yapılmış oldukları, bugün de kesin olarak saptanamamaktadır. Fakat araştırmalar ilerledikçe, Ettinghausen'in savını, yani bu yerin Türkistan'da aranması gerektiğini doğrulayan ipuçları ortaya çıkmaktadır. Bu ipuçlarının başlıcaları kılık kıyafet, kadınların çarşafları, erkeklerin sarıkları, buranın halkının geleneksel giysileridir. Türkistan, çeşitli kültürlerin karşılaştığı bir yerdir. Burada Müslümanların dışında Brahmanlar, Budistler, Şamanistler ve Hristiyanlar yaşıyorlardı. Halkın etnik yapısı da karışıktı. Bütün bu özellikler Siyah Kalem resimlerde açıkça görülür. Türkistan tarihinde göçebe bozkır boyları, özellikle 12. yüzyılda buraya gelenler (Karahıtaylar) büyük rol oynamışlardır. Bunların getirdikleri pagan töre ve gelenekler, mitler ve söylenceler burada kök salmış ve uzun süre varlığını koruyabilmiştir. Siyah Kalem resimlerinde işlenen konular bu bakımdan da ilginç belgeler vermektedir.

İlgili kitaplar

  • "Muhammet Siyah Kalem'e Atfedilen Minyatütler", Beyhan Karamağaralı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1984.
  • "Bozkır Rüzgarı Siyah Kalem", Mazhar Şevket İpşiroğlu, Ada Yayınları, 1985.
  • "Bozkır Rüzgarı / Siyah Kalem", Mazhar Şevket İpşiroğlu, Yapı Kredi Yayınları, 2008.
  • "Turkish Arts Pictures From The Steppes (Siyah Kalem)", Ada Yayınları,
  • "Ben Mehmed Siyah Kalem İnsanlar ve Cinlerin Ustası", Mine Haydaroğlu, Yapı Kredi Yayınları, 2004. ISBN 9750808479.
  • "Bir Hayaldi Gerçekten Güzel", Barış Müstecaplıoğlu, Profil Yayıncılık, 2009. ISBN 9789759962173.

Kaynakça

  • YKY - Ben Mehmed Siyah Kalem, İnsanlar ve Cinlerin Ustası adlı eserde yer alan Ekrem Işın'ın yazısından derlenmiştir.
  • Ada Yayınları - Bozkır Rüzgarı Siyah Kalem - Mazhar Şevket İpşiroğlu

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Resim</span> varlıkların, doğa görünüşlerinin kalem, fırça ve boya gibi araçlarla bez, kâğıt vb. üzerinde yapılan biçimi

Resim, herhangi bir yüzey üzerine çizgi ve renklerle yapılan, günümüzde kavramsal bir boyutta ele alınması açısından hemen her tür malzemenin kullanılabildiği bir anlatım tekniğidir. Resim yapma sanatıyla meşgul kişiler, ressam olarak adlandırılırlar.

Osmanlılar’da resim için “nakış” ya da “tasvir” tabirleri kullanılırken minyatür sanatçıları için de ressam anlamında nakkaş ya da musavvir ismi kullanılmıştır. Minyatürler daha çok kitapları resimlemek amacıyla faaliyet gösterdiğinden resimlerin ebatları küçük tutulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Mehmet Pesen</span> Türk ressam

Mehmet Sait Pesen, Türk ressam, eğitimcidir.

<span class="mw-page-title-main">Kat'ı</span>

Kat'ı, düz bir kâğıt veya deri oyularak yapılır. Oyulan kısmın başka bir yere yapıştırılması 'erkek oyma', oyulan kısmın boş bırakılması 'dişi oyma'dır. Kâğıt oyma sanatının günümüze ulaşmış en erken örnekleri V. ve X. yüzyıllar arasına tarihlendirilir. Âlî Mustafa Efendi Menâkıb-ı Hünerverân’da XV. yüzyılda Herat’ta yaşamış, Hüseyin Baykara himayesinde çalışan Abdullah Kātı‘ın (Herevî) kâğıt oyma sanatının ilk ve en önemli temsilcisi olduğunu kaydeder. Şeyh Muhammed Dost, Sengî Alî-i Bedahşî, Muhammed Bâkır da İran sahasında yetişmiş katı‘ sanatının önde gelen üstatları arasında yer alır. Âşık Çelebi Meşâirü’ş-şuarâ’da, Fâtih Sultan Mehmed devrinin sonlarında adı duyulmaya başlanan Efşancı (Oymacı) Mehmed’in bu sanatta döneminin en büyük üstadı olduğunu, diğer oymacıların onu örnek aldığını kaydeder. Türk kitap sanatlarının önemli bir dalı olan katı' sanatı, geçmişten günümüze kitap kaplarında, levhalarda, murakka' ve kıt'alarda, albümlerde, yazı çekmecelerinde ve el yazması eserlerin bezemelerinde karşımıza çıkmaktadır. İncelikle kesilmiş hat örnekleri, çiçekler, buketler, tabiat manzaraları ve döneminin özelliklerini yansıtan desenleri ile kâğıt oyma eserler zengin bir uygulama çeşitliliğine sahiptir. Kat'ı sanatı en parlak dönemini Kanuni Sultan Süleyman devrinde yaşamıştır. Gerek deri gerek kâğıttan yapılan işlere mukatta' denildiği gibi, bunu yapanlara müfret (tekil) olarak katta' (kesmeci) ve cem'i çoğul olarak kattâân denir.

<span class="mw-page-title-main">Sabahattin Eyüboğlu</span> Türk yazar, akademisyen ve çevirmen

Sabahattin Eyüboğlu, Türk yazar, çevirmen ve akademisyendir.

<span class="mw-page-title-main">Minyatür</span> kendine has bir biçimi olan resim

Minyatür, kendine has bir biçimi olan resim çeşididir.

<span class="mw-page-title-main">Şeker Ahmet Paşa</span> Osmanlı ressamı, asker ve bürokrat

Şeker Ahmet Paşa, Osmanlı ressamı, asker ve bürokrat. Asıl adı Ahmet Ali'dir.

Malik Aksel, Türk ressam ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Şevket Dağ</span>

Şevket Dağ, Türk ressam ve siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Komet</span> Türk resim ve gravür sanatçısı

Gürkan Coşkun ya da bilinen adıyla Komet, Türk ressam ve şair.

Nakkaş Sinan Bey, 15. yüzyılda yaşamış Türk minyatür sanatçısı. Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed'i gül koklarken tasvir eden çalışmasıyla tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı minyatürü</span> Genellikle Osmanlıda saray kültürünü yansıtan eski Osmanlı resim sanatı

Osmanlı minyatür sanatı Osmanlı saray kültürünü yansıtarak el yazmaları gibi lüks öğeleri süsleyen genelde Padişah ve diğer yüksek mertebelilere sunulmuş bir sanat şeklidir. Minyatür sanatı İslam dünyasında özellikle yer bulmuş bir saray sanatıdır. Yüksek gelişmişliğe ve kapsamlılığa, geç Orta Çağ'da İran, Irak, Orta Asya ve Anadolu'da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları dönemlerinde erişmiştir. Osmanlı miniyatür sanatı, hep birlikte kitap sanatı olarak anılan Hat, Nakş, Tezhip, Ebru ve Cilt gibi birbiriyle ilişkili geleneksel sanatlardan biridir.

<i>Surname-i Hümayun</i>

Surname-i Hümayun, 1582’de Padişah III. Murad’ın oğlu Şehzade Mehmet’in sünnet düğünü nedeniyle düzenlenmiş 52 gün süren şenlikleri anlatan Türkçe eserdir.

Mazhar Şevket İpşiroğlu Türk sanat tarihçisi. Sanat tarihinin Türkiye'de bilim dalı olarak ele alınmasında önemli katkıları olan kişilerin başında gelir. Türkiye’nin akademik eğitim almış ilk kadın fotoğrafçısı olan Yıldız Moran'ın dayısıdır.

Nazan İpşiroğlu, Türkiye'nin ilk sanat tarihi ve felsefe öğretmenlerindendir. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin eski üyesidir ve Türkiye'de müzik eğitimi üzerine birçok çalışması vardır. Aynı zamanda kendisi gibi sanat tarihçisi olan Mazhar Şevket İpşiroğlu'nun eşi, Ulya Vogt-Göknil'in kardeşi, Zehra İpşiroğlu'nun da annesidir.

<span class="mw-page-title-main">Oral Enuğur</span> Türk ressam,sanatçı

Şerif Oral Enuğur Türk ressam.

<span class="mw-page-title-main">Erol Akyavaş</span> Türk ressam

Erol Hakkı Akyavaş, Türk ressam.

Sevinç Altan, Türk ressam.

Yavuz Tanyeli Türk ressam.

<i>Hünernâme</i> Seyyid Lokmanın tezhip ve minyatürlerle süslü Şehname vezninde yazılmış mesnevisi.

Hünernâme, Seyyid Lokman tarafından 1579 ya da 1580 ile 1584 ya da 1585 yılları arasında yazılan Osmanlı el yazması eserdir. Tezhip ve minyatürleriyle dikkat çeker. İki cilttir ve esas olarak I. Süleyman, II. Selim, III. Murad ve Sokollu Mehmed Paşa dönemlerine ait 89 minyatür içermektedir. Şehnâme tarzında kaleme alınan eserin bilinen tek nüshası, günümüzde Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eserler Kütüphanesi'nde yer almaktadır.