İçeriğe atla

Meditasyon

Meditasyon ya da dalınç, Latince meditatio kelimesinden türetilmiş, sözcük anlamıyla birçok Batı dilinde "derin düşünme" anlamına gelmekte olan bir terim olup, sözlüklerde, "kişinin iç huzuru, sükûnet, değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini denetleme teknikleri ve deneyimlerine verilen ad" olarak tanımlanır. Meditasyon tekniklerine, ait oldukları, Budizm (Hindistan), Taoizm (Çin), Bön (Tibet), Zen (Japonya) ve İslamiyet'te (tefekkür) gibi inanç sistemlerine göre ve izledikleri yöntemlere göre değişik adlar verilmiştir. Ayrıca günümüzde mevcut farklı inanç sistemleri, mezhepler ve ekoller meditasyonu farklı olarak yorumlamakta ve farklı şekillerde uygulamaktadırlar. Bu bakımdan standart ya da tek biçimli bir meditasyondan söz etmek olanaksızdır.

Meditasyon, birçok kültürde ve dinde uygulanan manevi bir arınma tekniğidir. Uyanıklık ve konsantrasyon çalışmalarıyla kişi kendini toplar ve zihnini, ruhunu dinlendirir. Doğu kültürlerinde meditasyon, köklü ve bilinç açıcı bir teknik olarak kabul edilir. Söz konusu olan bilinç açma durumu, her inanışa göre farklı adlandırılır. Bunlar; boşluk, farkındalık, tek olma, burada ve şimdide olma, düşüncedeki özgürlük olarak tanımlanabilir. Transandantal Meditasyon(TM)için: "Biz meditasyonu tanımlarken onun çok dinlendirici, sakin ama artmış bir uyanıklığın da olduğu ve genellikle iç mutluluğu yaşatan öznel bir deneyimi kazanmak amacıyla tekrar tekrar yapılan zihinsel bir teknik olarak tanımlarız" denilmektedir."[1] 415 Jevning et al. (1992)

Meditasyonun amacı

Meditasyon yapmak; genel inanışa göre sessiz, sakin olmak ve farkındalığı artırmak için, bilinçli olmayan, sadece zihni izleme amaçlı bir çaba gibi görünmektedir. Ancak bu terim standart ya da tek biçimli olmayan çok sayıdaki farklı uygulamaların genel adıdır. Oldukça hareketli olan, açık bilinçli düzeyde yapılan veya fiziksel sağlık ve tedavi amacıyla yapılan meditasyonlar da mevcuttur. Dinî inançlardan bağımsız olarak meditasyon bir başka düzeydeki gerçekliği algılamayı sağlayabilir. Meditasyon ister bir dua, ister derin, mistik bir düşünce ve bilinç durumu veya fiziksel ve psikolojik sağlık kazanma arayışı olarak yapılsın, bu başka düzeydeki gerçeklik farkındalığı kişisel olgunlaşma ve gelişim olarak tezahür eder. Varlığı hissetmekle, insanın içinde ve çevresinde olan bitenlerle yoğun bir biçimde ilişkiye geçmektir.[2]

Meditasyon teknikleri

Meditasyon teknikleri, belli başlı gruplarda toplanamayacak kadar çeşitlilik gösterir. Bu söz konusu teknikler dinsel kökenli geleneklere göre, her birinin kendine özgü öğretileri olan dini okullara ya da dini yönelişlere göre farklı olabilir. Birçok okul değişen meditasyon tekniklerine bağlı kalmıştır. Meditasyon teknikleri bunun yanı sıra, özellikle 20.yy.ın 50’li yıllarından itibaren batı öğretilerine ve uzak doğu öğretilerinin bir kısmına ilham vermiştir. Meditasyon teknikleri gereksinimlere göre batı öğretilerine uyarlanmıştır. Tüm meditasyon teknikleri, gündelik bilinç halinin gerçek farkındalığa dönüştürülmesini sağlayan manevi bir aracı yöntem olarak adlandırılabilir. Bu yöntem vasıtasıyla, şimdiye kadar yaşanmış olan şeyler geride bırakılır, kişi özellikle beklentilerden, geçmişteki öznel anlam yüklü yaşanmışlıklardan ve gelecekle ilgili planlardan meditasyon sayesinde arınır. Çoğu meditasyon tekniği, gerçek farkındalığı ve kökten rahatlamayı eşzamanlı mümkün kılarak bilinçli olma durumuna ulaşılmasını sağlar. Meditasyon teknikleri başlıca iki grupta toplanabilir:

      • Sakin oturma teknikleriyle uygulanan pasif (sadece zihinsel anlamda) olan meditasyon teknikleri
      • Sesli konuşmalar ve müzik eşliğinde dikkati toplamayı sağlayan, bedensel hareketlerle yapılan aktif meditasyon teknikleri

Her iki meditasyon tekniği de hem aktif olarak dikkat toplamayı hem de pasif olarak gevşemeyi, pasif olma durumunu kapsar. Genellikle meditasyon denilince akla pasif meditasyon şekli gelir. Bu formun kullanımı daha yaygındır.

Temel yöntemler

Bununla birlikte, en genel anlamda ele alınırsa, başlıca üç çeşit meditasyon yöntemi vardır:

1- Konsantrasyon ve kontemplasyon yöntemi: Dikkatin tek bir noktada toplanmasına dayanır. Zihnin konsantre olduğu bu nokta, soyut bir düşünce, bir mandala, bir yantra (bir geometrik biçim), bir koan (bilmecemsi Zen soruları), bir mantra (bir ses, sözcük, cümle veya şarkı), bir mum alevi, solunum kontrolü veya bir başka şey olabilir. Konsantre olunan şey hangi düşünce ya da hangi konuysa, dış uyaranlardan etkilenmemeyi becererek ve zihne girmeye çalışan konu-dışı fikirleri geri göndererek o konu üzerinde derin ve ayrıntılı bir biçimde ve zorlanmadan düşünmek söz konusudur. Bununla birlikte konuyla ilgili bilinmesi gerekli noktalar varsa, bunların zihinde biçimlenmesine izin verilir. Bu şekilde, tek konudan ilham alınarak yeni şeyler öğrenilebilir. Düşünce kendi konusunun dışına kaçmak eğilimini gösterir göstermez, derhal müdahale edilerek, sükunetle, ilk konuya yeniden dönülür. Esas olan, konuyla ilgili yeni sezgileri alabilmektir, henüz bilinmeyen hakikat ve kavramların zihin alanında yer bulabilmelerini sağlamaktır.

Meditasyon sırasında gözlerin kapalı bulunmasının daha iyi sonuç verdiği bilinmektedir. Bir ses, bir sözcük, bir cümle veya bir şarkı biçimindeki mantraların tekrarının, özellikle meditasyonun sürekliliğini sağlayan monoton bir uyaran olması bakımından yararı bulunmaktadır. Ayrıca, kimilerine göre, bazı mantralar ses titreşimleri yoluyla yaratılan birtakım tesirlerle de meditasyoncuya yararlı olmaktadırlar. Mantralar dinlere göre ve bir üstadın öğrencisi hakkındaki kişisel belirlemelerine göre değişirler. Meditasyoncu, düşünürken aklına başka şeyler gelirse, sükunetle mantrasını tekrar eder ve ana konuya geri döner. Kısaca, meditasyonda mantra bir anahtar gibi kullanılır.

2- "Bilinç ayrışması" olarak adlandırılan ikinci yöntem ise, ne olup bittiğini tarafsız bir gözlemle izleme yöntemi olarak açıklanabilir. Bu yöntemin en tanınmış şekli Zen'deki shikantaza denilen bir zazen uygulamasıdır. Kelime olarak "sadece oturma" anlamına gelen shikantaza, uygulayıcının dikkatini herhangi bir nesneye yönlendirmediği, nesnesiz bir meditasyondur. Daha önce elde edilen konsantrasyon gücü, şu anda meydana gelen tüm olguların tam olarak farkında olmak için kullanılır.

Bu ikinci yöntemin Uzak Doğu'da kullanılan bir başka biçimi de şöyle açıklanır: Önceden kararlaştırılmış, konsantre olunacak herhangi bir konu yoktur, zihnin düşüncesiz kalması, boş tutulması gerekir. Meditasyon ilerledikçe zihni boş tutabilme süresi de uzar. Zihnin sükunetle boş bırakılmasının amacı içte sezgisel olarak belirebilecek bu tesirlere yer ayırmaktır. Bu tür sezgiler insana diğer zamanlarda da gelmekle birlikte, meditasyon halinde daha kolay, daha açık, daha güçlü ve daha özgün halde gelirler.

3- Transandantal Meditasyon(TM) tekniği, diğer iki yöntemden farklı olarak tamamen dikey işleyen doğrudan içe dalış tekniğidir. TM'de zihin yüzeyde gezinmeden düşüncenin kaynağına çabasız bir dalış gerçekleştirir. Derin iç mutluluk bilinci olarak adlandırılan bu sınırsız bilinç haline zihin kendi doğal eğilimiyle ulaşır ki diğer tekniklerden farkı burada yatar. O nedenle transandantal meditasyon için doğal bir teknik denmektedir; uygulama sırasında hiçbir şekilde konsantrasyon, hayal kurma, zihinde bir şeyler canlandırma veya felsefi kavramlar üzerinde düşünceye dalmak söz konusu değildir. Bilincin en yalın, en sade uyanıklık biçimi kazanılır ki Maharishi bunu ağacın kökünden beslenmesine benzetir.

Sessiz yapılan meditasyon teknikleri

Hristiyan geleneklerinde, farklı meditasyon, düşünme teknikleri ve öğretileri bulunmaktadır. “Tanrıya ulaşma” genellikle yazılı öğretilerle (lectio) ve sözlü ya da düşünsel boyuttaki dualarla (oratio) yapılır. Bu söz konusu eylem, belli bir sürecin başlangıcıdır.

Bunu çok nadir de olsa inzivaya çekilerek yapılan ya da belli düşüncelerin tekrarıyla oluşan (meditatio) somut davranış teknikleri takip eder. Devamda ise, Hiççiliği esas alarak sakin düşünme (contemplatio) dua etme tekniği yer alır. Tüm bu yapılanların amacı, en sonunda düşünsel farkındalığı ve gündelik bilinçli olma durumunu eşzamanlı yaşatmaktır. Vita activa (eylemsel yaşam) ve vita contemplativa (içsel, ruhsal, düşünsel yaşam) arasında hiçbir fark yoktur.

Uyanık kalma ve anlama ile yapılan meditasyon teknikleri

Vipassane ve Zazen, Batı’nın Uzakdoğu geleneklerinden esinlenerek oluşturduğu en bilinen pasif meditasyon şeklidir. Her iki tekniğin de birçok benzer özellikleri bulunmaktadır. Meditasyon yapanlar, gevşeme ve gerilme hareketlerinin uyumuyla harmanlanmış faydalı davranışlarda bulunmaya özen gösterirler.

Meditasyon okullarında uygulanan farklı meditasyon tarzlarındaki çalışmaların özünü ruhsal, duygusal ve bedensel anlamda şimdiyi gözeterek edinilen tam uyanıklık oluşturur. Söz konusu iki meditasyon tarzının da amacı; düşünmeden, hissetmeden, kayıtsızca burada - şimdide olma farkındalığını öğretmek değildir. Meditasyonun amacı; Herz-Sutra’daki ikiliği yok etmek gibi duyular-üstü manevi tecrübelerdir.

Konsantrasyon sağlanarak yapılan meditasyon

Ruhu sakinleştiren meditasyon olarak da bilinen Samatha Meditasyon’da bir objeye konsantre olunur. Örneğin bu obje; belirgin bir şekilde alınıp verilen nefes, hayali bir resim, tek bir düşünce ya da Mantra (nağmelerle tekrar edilen şiir) olabilir. Konsantre olunarak sağlanan düşüncenin nesneler üzerinde yok etme gibi etkisi bile vardır. Gündelik düşünme tarzının yerini insan ruhunda sükûnet bulma düşünesi alır.

Samatha Meditasyon ve Vipassana Meditasyon bazen birbirinden bağımsız iki teknik olarak algılanır. Samatha Meditasyon genellikle Vipassana Meditasyon’a giriş olarak bilinir.

Konsantrasyon sağlanarak yapılan meditasyonun önemli şekillerinden birisi de isim duasıdır. Bu tip meditasyonda tanrı isimleri şiir gibi ya da şiirsel bir ezgiyle kullanılır.

Transandantal Meditasyon (TM)

Düşünceyi aşma meditasyonu olarak da adlandırılabilecek TM, Hint bilge Maharishi Mahesh Yogi (1918-2008) tarafından dünyaya yeniden kazandırılan kolay ve doğal(çabasız) bir meditasyon tekniği olarak bilinir. Bu otantik meditasyon tekniğini Maharishi Mahesh Yogi, kendi öğretmeni olan Guru Dev Brahmanda Saraswati'nin hazinesinden bulduğunu belirtir ve 1955 yılından itibaren onu bütün dünyayla paylaşmaya başlar. Bu teknik aracılığıyla konsantrasyona ya da kontemplasyona(anlam düzeyinde düşünceye dalma) gerek duyulmadan çok basit, doğal ve zahmetsiz bir şekilde zihnin kendi içinde durulması gerçekleşir (aşkınlaşma-transending). Bu meditasyon öğretildiği şekilde yapıldığı takdirde derin bir huzura ve aynı zamanda tam bir uyanıklığa sahip olunabilir.

TM sırasında deneyimlenen “Bu sınırsız farkında olma durumu” transandantal bilinç halinin(kendine özgü bir fizyolojik karşılığına sahip olarak), zaman içinde sürdürülen düzenli uygulama sayesinde uyanıklık, rüya ve derin uyku durumlarında da devam ettiği kozmik bilinç olarak adlandırılan yeni bir bilinç durumunu ortaya çıkardığı belirtilir: Günlük yaşamın içinde kendiliğinden korunan sakin-uyanıklık hali...[1] 415 Jevning et al. (1992)

Transandantal meditasyon günde iki kere 15–20 dakika rahat ve sessiz oturarak gözler kapalı şekilde yapılır. Özel bir yaşam tarzı değişikliği gerektirmediği ve bir inanç sistemi olmadığı için her inançtan ya da hayat görüşünden insanın kolayca yapabileceği mekanik işleyen bir meditasyondur. Dünyada meditasyon üzerine yapılan en fazla bilimsel araştırmanın Transandantal Meditasyon üzerine yapılanlar olduğu söylenebilir. (1960'lardan itibaren) Tekniğin öğrenilmesi için bütün dünyada verilen kurslara katılmak yeterli olmaktadır.

Aktif meditasyon

Zen Budizmi'nde: Kinhin (aktif meditasyonun bir biçimi) Zen Budizm’inde farklı eylemlerle bilinç açıcı davranışlarda bulunmaya yardımcı olur. Bu eylemlere çay seremonileri (Sadō), yazma sanatı (Kado), çiçek toplama (Ikebana), Shakuhachi’nin Bambuflütü’nün sanatsal ezgileri sanatsal değer taşıyan Zen Bahçeleri örnek gösterilebilir. Zen Budizm’inde düzenli meditasyon yapanlar günlük görevlerini (bulaşık yıkama, temizlik, bahçe v.s) büyük bir manevi istekle yaparlar.Bilinçli olma ve farkındalık esas görevleridir.

Tantra meditasyonu: Tantra; Hinduizm ve Budizm geleneklerinin kökü niteliğindedir. Shakti akımının öğretilerindendir. Daha sonra Daoizm’de de yer almıştır. Tantra, mistik bir bilgi edinme yoludur. Tantra meditasyonunda, farklı tanrısal kavramlar ve şiirselleşmiş kutsal sözler görselleştirilmiştir. Kundalini ve Çakra öğretileriyle ilişkili olan Hinduizm Tantra’sı batıda John Woodroffe aracılığıyla tanınmıştır. Budizm’deki şeklini tantrik ya da Tibet Budizmi olarak da bilinen Vajrayana Budizim’i aracılığıyla almıştır.

Tantra’da uygulanan ritüellere cinsel teknikler de eklenebilmektedir. Söz konusu cinsellik kavramı hayat gücünün en öz kaynaklarına hizmet etmeye yarayan bir yoldur. Nefes ve enerji gibi içsel davranışlar, içsel tecrübeye sebep olan cinsel birleşme esnasında gerçekleşir. Bu cinsel terapi olarak da adlandırılan eylemler bugün “Neo-Tantra” olarak da bilinen akıma özgüdür.

Yoga

Yoga geleneklerinde farklı bedensel hareketler, çalışma ve nefes teknikleri; oruçla ve meditasyon yaparken uygulanan mantralarla desteklenir. Raja-Yoga’da içe, ruha dönük olma (Pratyahara) ve konsantrasyon (Dharana), meditasyonun hazırlık aşamasıdır. Burada konsantrasyon, Ishvara-Samadhi’nin gelişim aşaması için zorunlu olarak görülmektedir. Uzun süre sessiz ve hareketsiz olarak uygulanan Asana artık meditasyona özgü bir davranış olarak kabul edilir.

Dövüş sanatları

Dövüş sanatları, meditasyonun bir dalı olarak görülebilir. Özellikle Daoizm geleneklerindeki içe dönük dövüş sanatı (Taijiquan), meditasyon açısından önemli rol oynar. Bazı dövüş sanatı türlerinden saldırgan figürler çıkarılmıştır. Ayrıca, birçok dövüş sanatı (Aikido, Karate, Judo, Kinomichi) türlerinde meditasyona özgü hareketler yapılır.

Meditasyonun etkileri

Düzenli yapılan meditasyonun rahatlatıcı etkisi vardır ve Batı ülkeleri tıpta meditasyonun rahatlatmak amaçlı kullanılabileceğini kabul eder. Meditasyonun etkileri, beyin dalgaları değişiminde nörolojik olarak ölçülmüştür. Meditasyon yaparken kalp atışları yavaşlar, nefes alıp verme düzenli hale gelir ve kaslardaki gerginlik azalır. Amerikalı beyin bilimci Richard Davidson, Tibetli rahipler üzerinde yaptığı araştırmada alnın sol tarafının hemen arkasında önemli hareketlenmeler olduğunu bulgulamış ve elektroansefalografi (beyin dalgalarının kaydı EEG) sonucu Gama dalgalarının bu hareketlenmeleri geliştirdiğini ispatlamıştır. Psikolog Sara Lazer ise; düzenli meditasyon yapanlar üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu, ön beyin kısmında bilişsel-duygusal gelişme ve rahatlamaya sebep olan alanda diğer insanlara nazaran daha çok gelişmenin olduğunu saptamıştır.

Transandantal Meditasyon'un(TM) kardiyovasküler sistem üzerindeki yararları uzun yıllardır bilimsel araştırmalarca kanıtlanmaktaydı. Bağımsız araştırmalarda belirlendiği üzere, 2000 yılında Stroke isimli tıbbi bir yayın organı, TM tekniğinin sağlık eğitim programlarına kıyasla aterosklerosisi daha fazla azalttığı belirlenen araştırmayı yayınladı. 2007 yılında Kentucky Üniversitesince yapılan bir diğer araştırmada TM tekniğinin, biyofidbek ve kas gevşetme tekniklerine göre yüksek tansiyonu çok daha hızlı normalleştirdiği bulundu. 2011 yılında "Health Science Journal" da yayınlanan bir araştırma sonucuna göre düzenli olarak TM uygulayanlarda sağlık masrafları ve tıbbi hizmetlere başvurular azalmaktaydı. 1989 yılında Stanford Üniversitesinde yapılan bir araştırmada uzun süredir TM uygulayanlarda kaygı bozukluğunda azalma tespit edildi, Eppley, Kenneth; Abrams, Allan; Shear, Jonathan (1989). "Differential effects of relaxation techniques on trait anxiety: A meta-analysis". Journal of Clinical Psychology. ABD'de NIH(ulusal sağlık kurumu), 1999-2009 yılları arasında Maharishi Yönetim Üniversitesine verdiği toplam 30 milyon dolarlık karşılıksız araştırma burslarıyla, TM'nin sağlık üzerine olan yararlarına dair araştırmaları destekledi.

2007 yılında Ospina (Alberta Üniversitesi, ABD) ve Bond (Practice Center’a bağlı Capital Health Evidence, Edminton, Kanada) tarafından kan basıncı, kalp ve dolaşım sistemi bozuklukları, uyuşturucu ve yanlış ilaç kullanımı konusundaki meditasyonun etkileri üzerine 813 tıbbi ve psikolojik alanda bilimsel araştırma yapılmıştır.

Günümüzde meditasyona terapi olarak olağanüstü bir ilgi vardır. Bu zamana kadar araştırmaların büyük bir kısmı bu doğrultuda olmuştur; fakat belli netliklere dayandırılamadığı için yetersiz kalmıştır. Artık meditasyonun yüksek kan basıncını ve stresi azalttığı hastalar üzerinde yapılan deneyler sonucu kesin olarak kanıtlanmıştır. Buna ek olarak; sağlıklı insanlar da Yoga gibi meditatif faaliyetlerle yüksek kan basıncını, kalp ritimlerini ve kolesterol seviyelerini düzenleyebilmektedir. Eskiden yapılan araştırma yöntemleri teorik eksikliklerden dolayı yetersiz kalmıştır. Fakat şimdiki araştırmalara; uygulamalar, analizler ve yapılan kayıtlarla kesinlik kazandırılmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucu, meditasyon beş kategoriye ayrılmıştır: Mantra-Meditasyon, farkındalık yaratmak için yapılan meditasyon, Yoga, Taijiquan ve Qi Gong. Genellikle duyular üstü meditasyon ve rahatlama teknikleriyle yapılan meditasyona yönelik araştırmalar yapılmıştır. Bunları, Yoga ve farkındalık yaratmak için yapılan meditasyon çeşitleri takip etmiştir. Bu söz konusu araştırmalar, Alberta Üniversitesi Practice Center’a bağlı kurum tarafından ABD Sağlık Bakanlığı’nın izniyle yapılmakta ve ABD Bethesda tamamlayıcı ve alternatif Tıp Merkezi tarafından finanse edilmektedir.

Akıl ve Yaşam Enstitüsü’nün (Mind and Life Institute) katılımıyla tanınmış bilim insanlarının yapmış olduğu deneylerde meditasyonun beyin üzerindeki etkileri gösterilmiştir.

Uzakdoğu’dan esinlenmiş yeni meditasyon teknikleri

Şimdiye kadar bilindik en yeni meditasyon tekniği, Bhagwan Shree Rajneesh (Osho) tarafından geliştirilen meditasyon tekniğidir. Bu teknikte, esas meditasyon sürecinden önce aktif hareketlerle ve güçlü nefes alma teknikleriyle vücuttaki gerginliği yok eden ve duyguların insanın kendi vücudunda yoğunlaşmasına yardımcı olan bir süreç bulunmaktadır. Dinamik meditasyon; Kundalini meditasyon, Nataraj meditasyon ve Nadabrahma meditasyon olarak da bilinir.

Sonuç olarak, yeni çağ hareketleri çerçevesinde sayısız aktif-meditasyon teknikleri geliştirilmiştir. Söz konusu bu tekniklere, yol gösterici ve açıklayıcı kılavuzlar ya da müzik CD’leri eşlik etmektedir.

Yürümeli Meditasyon

Genelde herhangi bir bedensel eylem, bir meditasyon tekniğinin odak noktası olmuştur. İnsanların yapmak zorunda olduğu en basit bir eylem olan “yürümek” hem Hristiyan kültüründe hem de Uzak Doğu geleneklerinde (Zen Budizmi'nde) meditasyon uygulamasıdır. Bu tekniğin batıdaki en önemli temsilcisi Vietnam kökenli, fakat 1971’den beri Fransa’da yaşayan Budist rahip Thich Nhat Hanh’dır.

Dans etme

Dans etme, Uzakdoğu’dan esinlenerek geliştirilmiş meditasyon tekniklerinin bazılarında, meditasyonun hazırlık aşaması olarak kabul edilir. Doğu geleneklerinde, Sufizm’de var olan derviş dansı, İslam inancında manevi dünyaya yönelmenin bir aşamasıdır. Derviş dansını (Semah); farkında olma ve derin düşünce, bedenin manevi anlamda özgür olma durumu takip eder. Bu özgürlük, meditasyona (İslam’daki ismi zikir), sonsuz Allah aşkına ulaşmaya bir hazırlıktır.

Müzik ve şiir

Çoğu okullarda müzik ve ritimsel sesler meditasyon yapmak için kullanılır. Hristiyan geleneklerinde özellikle korolar meditasyonda yaygın olarak görülür. İslamiyet’te tespih çekerek okunan dualar, Budizm ve Hinduizm’deki Mantra’lar benzer meditasyon özelliklerine sahiptir. Hinduizm ve Budizm’de Mantra’lar ya sessiz, kısık sesli söylenir ya da şarkı olarak söylenir.

Sınırlandırmalar

Meditasyon yaparken uygulanmaya çalışılan benzer önemde, manevi anlamda bilinçli olma durumları ve mistik tecrübeler, trans ve insanı kendinden geçiren teknikler (trans dans), dışa yönelimli nefesler ya da içe yönelimli maddeler aracılığıyla sağlanabilir. Meditasyon temiz ve uyanık ruh haline ulaşılmasını sağlayan bilinç geliştirici tekniklerden farklılık gösterebilir. Hristiyan mistisizmi ve Vajrayana-Budizm’i gibi bazı geleneklerde meditasyon ve transa geçme arasında belirgin geçişler vardır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet’te yapıldığı gibi dua etme biçimlerinde duyular üstü olaylar söz konusu olmaktadır. Dua etme ve meditasyon arasındaki temel fark; dua ederken yapılan konuşma, hitap ya da talebin iletişimsel içeriğidir.

Budizm (özellikle tantrik Budizm) ve Hinduizm’de duayla aynı olan talep için yapılan manevi pratikler vardır. Söz konusu bu manevi pratikler meditasyon olarak adlandırılır.Kaynak 27 Şubat 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Meditasyon’un Doğulu ve Batılı tarafından yorumlanma farkı

Meditasyon günümüzde aşağı yukarı her ülkede uygulanmaktaysa da kökeni ve en yaygın uygulandığı yer Doğu’dur. Doğu’da özellikle mistisizm bünyesinde yer alan meditasyona bazıları mistik meditasyon adını verir. Doğu’daki mistik meditasyon genellikle inzivaya çekilmenin, çileciliğin, sıkı perhiz gibi sert disiplin uygulamalarının bulunduğu ortamlarda söz konusu olmakta ve uzun süren periyotlar halinde yapılmaktayken, Batı’da meditasyon genellikle günlük yaşamın bir parçası olarak ele alınmakta ve günde bir ya da iki kez, yaklaşık yarımşar saatlik süreyle yapılmaktadır. Batılılar, meditasyonu genellikle şifa, streslerden kurtulma, rahatlama, yaratıcılık, başarı, psişik güçlerini geliştirme, ilişki, kendine güven duyma gibi amaçlarla yaparlar. Meditasyonun Batı’daki yaygın biçimi Hinduizm ve Budizm kökenli tekniklerden türetilmiş olup Batı’da 1960'lardan itibaren popülerlik kazanmıştır.

Budizm, Hinduizm, Jainizm gibi dinlerde asıl amaç, uyanma ya da Nirvana’ya ulaşmadır. Hristiyanlık, İslamiyet ve Yahudilik dinlerine göre; manevi telkinlerin asıl amacı, dolaysız yoldan tanrıya ulaşmaktır. Manevi bir uygulama olarak meditasyona daima dinsel, psikolojik ve etik açıdan farklı yaklaşımlarda bulunulmuştur. Batı ülkelerinde meditasyon, dinsel boyuttan ve manevi amaçlardan bağımsız olarak psikoterapi alanında genel iç huzura ulaşmak amacıyla uygulanmaktadır. Meditasyon teknikleri birçok dinin de temel parçasıdır.

Dinsel sistemlerde meditasyon

  • Budist meditasyon üçlü bir eğitim sistemi içermektedir: Bu üç aşama arınma (sila), konsantrasyon (samadhi) ve idrak etme (prajna) olarak adlandırılır. Öğrenci, işe arınmayla başlar; sıkı bir çileci disiplini izler ve ardından, duyumsal algılarının az çok farkında olmasına rağmen, dış uyaranların düşüncesini etkilemesine izin vermeme becerisini öğrenir. Bu beceriyi kazanabilmiş olmaya "zihinsel olgunluk" (sati) denir.
  • Taoist meditasyonda solunum kontrolüne daha çok önem verilir ve meditasyon birtakım aşamalara erişebilme ustalığı olarak kabul edilir. En ileri aşama, soluk alıp vermenin söz konusu olmadığı, "cenin solunumu" diye adlandırılan aşamadır. Nabzın durduğu bu noktada meditasyoncu Taoist meditasyonun en aydınlık biçimi ve son hedefi olduğu belirtilen "Büyük Sükunet" haliyle şuuru "aşar".
  • Tibet'in spiritüel eğitim yolunda, meditasyon, algılayarak bilgi edinme (okuma, çalışma ve okunanları dinleme), kontamplasyon ve meditasyon biçiminde üç adımlı bir sistemin üçüncü adımıdır. Öğrenci çaba harcayarak bilgi edindikten sonra, öğrendikleri hakkında kontamplasyon yapar ve bunlardan çıkardığı özetleri şuuruna aktarır. Bir başka deyişle, önce çaba harcayarak bilgiyi öğrenme, sonra kontamplasyon yoluyla bilgiyi gözlemleme ve inceleme ve nihayet bunları yüksek şuurda özümleme şeklinde üç aşamalı bir spiritüel öğrenim söz konusudur.
  • Zen meditasyonunda amaç, kişinin, ruhsal deneyimlerle, öz varlığına ve yüksek şuuruna erişmesidir. Konsantrasyon objesi, iki temel zen sisteminden birinde, koan denilen, yanıtı aranan, şiir biçimindeki bilmecelerdir.
  • Meditasyon uygulamalarına çeşitli biçimler altında, Sufilik ve Musevilik'te de rastlanır.
  • Hint mistik Osho dinamik meditasyon tekniklerini oluşturmuştur. Modern insanın yaşadığı dinamik ve çok boyutlu hayat ve onun ritmi meditasyonun geleneksel yöntemleriyle günümüz insanı tarafından uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle Osho Batının terapi yöntemlerinden esinlenerek ve onları meditasyona entegre ettiği belirtilmektedir.

Uzakdoğu meditasyon gelenekleri

Özellikle Hinduizm, Budizm ve Taoizm’de meditasyon, dua etmekle aynı anlamı taşır.[]Köklü bir gelenek olan meditasyon, özellikle Hinduizm’in felsefi ve mistik kutsal kitabı olan Upanişad’ı Hindistan’daki Budist alışkanlıkları esas alır. Gelenek açısından çok çeşitli ve zengin bir yapıya sahip olan meditasyon, beraberinde Yoga’yı (konsantrasyonun ilk basamağı) geliştirmiştir. Özellikle Raya Yoga’daki Sutra’lar bugüne kadar birçok tekniği etkilemiştir. Söz konusu bu teknikler, Pranayama’daki nefesler ve bilinç açmayı sağlayan diğer tekniklerdir. Bu gelenekler meditasyonla bir bütünlük içerisindeyken beraberinde manevi amaca ulaşılabileceği düşüncesini getirir.

Hristiyanlık dinine göre meditasyon gelenekleri

Orta Çağ Hristiyanlığında ruhsal arınma teknikleri meditatio (somut bakış açısı, gözlem) ve contemplatio (somut olmayan bakış açısı, içte toplanma) diye ayrılarak insan ruhunu açıklıyordu. Özellikle mistik geleneklerde huzura erme düşüncesi ve kavrayışı, geçmişte olan şeylerin sebebini hiç düşünmemek olarak tanımlanır. Orta Çağ’da bu konu hakkında çeşitli yol gösterici eserler de yayımlanmıştır (Avila'lı Tereza eserleri). 15. ve 16. yüzyıllarda bu tür eserler, Engizisyon Mahkemeleri tarafından yasaklandı ve mistikçiler cezalandırıldı ya da dini inançlardaki sapkınlık, dine saygısızlık yüzünden aforoz edildi. Buna rağmen; belirlenmiş meditasyon teknikleri günümüze kadar ulaşabildi. Bunda Cizvit Tarikatı'nın kurucusu Loyola'lı İgnatius’un ya da Hesychasmus’daki doğu kiliseleri gibi Venedik ve Fransız geleneklerini sürdüren kiliselerin katkısı olmuştur. Protestan Kiliseleri'nde ise; gözlemci ibadet şekli Hristiyan geleneklerine uyarlanmış somut meditasyon şekline etki bakımından önemli bir rol oynamıştır.

Yoga'da meditasyon

Bangalore'da Hindu Tanrısı Şiva'yı meditasyon halinde gösteren dev heykel

Meditasyon düşüncesiz farkındalık durumudur. O konumdayken dikkatinizi geçmişe ya da geleceğe, yani gerçekten uzağa götürecek hiçbir düşünce yoktur. Kişi düşünmediğinde dikkati sadece şu anı deneyimler. Şu an tek gerçektir çünkü orada ne bitmiş olan geçmiş vardır ne de gelecek. Fakat meditasyon uyku ya da trans konumu değildir. Çünkü meditasyon'da kişi kendi yaşadığı deneyimlerin tamamen farkındadır ve o saf farkındalık konumunda kişi içindeki sonsuz huzur, neşe ve sevgi kaynağı olan ruhunu hissetmeye başlar. Meditasyon konumunda kişinin dikkati sürekli yedinci çakranın -- Sahasrara'nın—yer aldığı başın üstündedir. Yoga burada gerçekleşir. Yani kişinin Kundalinisinin her yanı saran Kosmos'un gücüyle birleşmesi. Bu da başın üstünde serin bir esinti olarak hissedilebilir. Hafiflik ve barış konumunu hissetmeye başladığınızda sadece gözlerinizi kapatın ve düşüncelerinizi seyredin. Düşüncelerinizi kontrol etmeye ya da onları durdurmaya çalışmayın. Kundalininiz yükseldiğinde ve alnınızın hizasındaki altıncı çakradan geçtiğinde düşünceleriniz kendiliğinden duracak ve siz kolayca düşüncesiz farkındalık konumuna, yani meditasyon konumuna gireceksiniz. Fakat bu sadece Kundalininiz uyandıktan, yani aydınlanmanızı aldıktan sonra mümkün olur.

Meditasyon, yoganın temel taşlarından biridir. Yoga ile ulaşılacak, evrenle birleşip bütünleşme haline meditasyon uygulaması olmadan gelmek mümkün değildir. Bu meditatif hal aslında pek çok dinin pratikleri içinde yerini bulmuş bir uygulamadır. Örneğin, İslam Sufizminde benzer uygulamalara sıklıkla rastlanmaktadır ki, en bilinen örnek “sema” meditatif hal sağlanmadan uygulamada devamlılığın kolay kolay gerçekleşmeyeceği bir çalışmadır. Yogada uygulanan mantraları, yani kutsal sözleri tekrarlayarak gerçekleştirilen meditasyonun sufizmdeki karşılığı “zikir”dir. Uygulamada solunuma ya da sema veya duaya odaklanma gibi farklılıklar olsa da, meditatif hale geçildiğinde karşılaşılan fizyolojik değişimler aynıdır. Bunu yanında her iki meditasyon esnasında da kişilerin neşeli, güçlü duygular, zamansızlık hissi, farkındalıkta artış, zihinsel dinçlik, iyi olma hissi ve genel gevşeme hissettiklerini ifade ettikleri görülmektedir.

Meditasyon, uygulayıcısı tarafından kendi kendine ve kendi içsel varoluşunda keşfedilecek nihai noktayı hedefler. Bu ise konsantrasyonun (dhrana) ötesinde bir haldir (dhyana) ve konsantrasyonun devamlılığı sonucunda oluşan düşüncesiz kalma ile başlar. Dolayısıyla bu kendine kendine ulaşılması gereken hal için şüphesiz çok çeşitli yöntem ve teknikler gelişmiştir. Bunlardan sık rastlanılanları belli bir objeye konsantre olunarak, solunma konsantre olunarak, belli bir mantranın(kutsal sözün) tekrarı ile, düzenli ses, müzik ya da tınıların dinlenmesi ile vb. şekilde gerçekleştirilen meditasyonlardır.

"Işığı Toplama", C.G.Jung ve Richard Wilhelm'in yazdığı "Altın Çiçeğin Gizi" kitabındaki Taoist meditasyon uygulaması

Taoizmde Meditasyon

Taoistler meditasyonu hem sağlık ve uzun ömür gibi fiziksel hem de Tao ile birleşmek, bütünleşmek gibi ruhsal bir amaçla kullanmışlardır. Ruhsal gelişimin ilk aşamalarında meditasyon zihni arındırmak, duyguları dengelemek, arzuları azaltmak ve iç enerjiyi çevirmek için sonraki aşamalarda uygulayıcının Tao ile birleşmesini sağlamak için kullanılır. Taoist meditasyon uygulaması Çi'nin beden kanallarında dolaştırılmasını içerir. Küçük Döngü meditasyonu veya Işığın Döndürülmesi meditasyonunda nefes ile çi'nin bedenin arka ve ön yüzlerinde döndürülmesi amaçlanır.

Budizm'de Meditasyon

Budist meditasyonu temelde iki tema ile ilgilenir: zihnin dönüşümü ve bu zihnin kendisinin ve diğer olguların keşfi için kullanılması.[3] Buda iki tür meditasyon öğretmişti, samatha meditasyonu (Sanskritçe:śamatha) ve vipassanā meditasyonu (Sanskritçe:vipaśyanā).

Samādhi (Meditatif eğitim): samatha meditasyonu

Sekiz Aşamalı Asil Yol’un belirttiği şekliyle, samyaksamādhi "üstün konsantrasyondur". Samādhi geliştirmenin başlıca yolu meditasyondur. Samādhi’nin geliştirilmesiyle, kişinin zihni kirlerden arınmış, huzurlu, sakin ve berrak hale gelir.

Meditasyonu yapan bir kez güçlü ve etkin bir konsantrasyona (jhāna, Sanskritçe ध्यान dhyāna) ulaştıktan sonra, zihni gerçekliğin nihai doğasına dalmaya ve içyüzünü kavramaya (vipassanā) hazır hale gelir ve sonunda tüm ızdıraplardan kurtulması mümkün olur. Kavrayışı elde etmek için ihtiyaç duyulan zihinsel konsantrasyona ulaşma yolunda, farkındalık gelişimi vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Samatha meditasyonu bir nesne ya da düşüncenin farkında olmakla başlar, kişinin bedenine, zihnine ve tüm çevresine yayılarak, bir tür tam konsantrasyon ve huzur (jhana) durumuna yol açar. Meditasyon tarzında, bağdaş kurarak ya da diz çökerek oturmaktan, ilahi söylemeye, yürümeye kadar pek çok farklı yöntem bulunur. En yaygın yöntem, kişinin nefesine konsantre olmasıdır (anapanasati), çünkü bu yöntemle hem samathaya, hem de vipassanaya ulaşmak mümkündür.

Budist uygulamada, samatha meditationunun zihni sakinleştirebileceği, ancak zihnin nasıl rahatsız olmaya başladığını anlamamızı yalnızca vipassanā meditasyonunun sağlayabileceği söylenir. Böylelikle bilgi (jñāna; Pāli ñāṇa) ve erdeme (prajñā Pāli paññā) kavramak ve dolayısıyla nirvāṇaya (Pāli nibbāna) ulaşmak mümkün olacaktır. Kişi jhanadayken, tüm kirler geçici olarak bastırılır. Ancak erdem (prajñā veya vipassana) tüm kirlenmeleri ortadan kaldıracaktır. Jhanalar aynı zamanda Arahantların dinlenmek amacıyla geçtikleri durumlardır.

Prajñā (Erdem): vipassana meditasyonu

Prajñā (Sanskritçe) veya paññā (Pāli), bağımlı köken, Dört Yüce Gerçek ve varoluşun üç işareti kavramlarının kavranmasıyla ulaşılan bilgelik anlamına gelir. Prajñā acıları ortadan kaldırma ve bodhiyi ortaya çıkarma gücü olan bilgeliktir. Tüm şeylerin doğasındaki dukkha (tatminsizlik), anicca (geçicilik) ve anatta (bensizlik) gibi olguları açığa çıkararak, nirvanaya ulaşmada temel araç olduğu söylenir.

Öncelikle prajñā, vaazlar (Dharma konuşmaları) dinleyerek, okuyarak, araştırarak, Budist metinleri ezberleyerek ve konuşmalara katılarak kavramsal düzeyde elde edilir. Kavramsal anlayışa ulaşıldıktan sonra günlük hayata uygulanmalıdır ki, böylelikle her Budist Buda’nın öğretilerinin doğruluğunu pratik düzeyde sınayabilsin. Burada dikkat edilmesi gereken, teoride kişinin derin meditasyonda olsun, vaaz dinlerken, günlük hayatında çalışırken ya da herhangi bir eylem sırasında olsun, uygulamanın herhangi bir devresinde Nirvana'ya ulaşabileceğidir.

Zazen

Zazen, Zen Budist okullarda meditasyon uygulamasına verilen addır. Çin ve Japonya’da çokça rağbet gören bir Budist okul olan Zen, meditasyona özel bir vurgu yapar.[4] Zen diğer Budizm modellerine kıyasla yazmalara daha az önem atfeder ve gerçeğe doğrudan ruhani atılımlarla ulaşılacağını vurgulamayı tercih eder.

Zen Budizm başlıca iki büyük okula ayrılmıştır: Rinzai (臨済宗) ve Soto (曹洞宗), birincisi büyük ölçüde ruhani atılımın aracı olarak koan (公案, bir tür meditatif mesel veya bilmece) üzerine meditasyonu yeğler, buna karşılık ikincisi (belli oranda koanları kullanmakla birlikte) daha çok shikantaza veya "sadece oturma" üzerinde yoğunlaşır.[5]

Zen Budist öğreti paradokslarla doludur, burada amaç egonun bağlarını gevşetmek ve Buda’nın kendisiyle eşdeğer tutulan, Gerçek Benlik ya da Şekilsiz Benlik alemine girişi kolaylaştırmaktır.[6] Bununla birlikte, Zen kutsal metinleri tamamıyla boşlamış da değildir.[7]

Vajrayana / Tantra

Mahayana geleneğinden gelmekle birlikte, Tibet-Moğol Budizmi Vajrayāna ya da "Elmas Araç" (Mantrayāna, Tantrayāna, Tantric Budizm veya ezoterik Budizm olarak da anılır) uygulayan okullardan biridir. Mahayana’nın tüm temel kavramlarını kabul eder; bunlara Budist uygulamayı genişletmek amacıyla tasarlanmış, geniş bir düzlemdeki ruhani ve fiziksel teknikleri(yogik pratikler) de ilave eder. Tantrik Budizm büyük ölçüde yogik pratikler ve meditatif uygulamalarla ilgilenir.[8] Vajrayana’nın öğelerinden bir de zihni geliştirme aracı olarak ritüeller, tahayyüller, fiziksel egzersizler ve meditasyon yoluyla psiko-fiziksel enerji tesis etmektir. Bu teknikleri kullanarak uygulayıcının bir yaşam süresi içinde, hatta üç yıl gibi kısa bir sürede Budalığa ulaşabileceği iddia edilir. Bazı Tibet uygulamalarında, yalnızca çok ileri düzeydeki kimi uygulayıcılar için bu tekniklere cinsel yoga da dahil edilebilir.[9]

Kabbalada Meditasyon

Kabbala'da Tanrı'nın isimleri, sıfatları, simgeleri, Tevrat'tan ifadeler, İbranice harfler, bilgelik ağacı kullanılarak meditasyon yapılır. Örneğin Kabalacı birlik anlamına gelen "Echad" (Ehad) kelimesini uzatarak söyler ve özellikle son harfi vurgulayarak düşüncesini onun üzerine yoğunlaştırır.

Tasavvufta Meditasyon

Mevlevilerin Sema ritüeli

Tasavvufta meditasyon çeşitli şekillerde gerçekleştirilir. Bazı tarikatlarda meditasyon,mürşit denilen manevi rehberin fiziksel görüntüsü ve ondaki ilahi ışığı imajine etmekle bazı tarikatlarda zikir esnasında zikirde kullanılan kelimelerin ışıklı bir şekilde hayal edilmesiyle, bazı tarikatlarda murakabe adı altında kalp üzerine dikkati yoğunlaştırmakla veya genel olarak ilahi sıfatları, yaradılışı tefekkür etmekle gerçekleştirilir.

Tasavvuf öğretisine göre zikir, sema, murakabe, râbıta ile yapılan tefekkür pratikleri manevi kılavuzun (mürşit) rehberliği altında ve "seyr-i süluk" denilen sufi ezoterik yoluna inisiye olan salik tarafından gerçekleştirilmelidir. Belirli pratikler için halvet denilen yalnızlığa çekilmek, öncesinde veya pratik esnasında oruçlu olmak gibi şartlar aranabilmekte, pratikler esnasında karşılaşılan durumlar için kılavuza danışılması ve onun önerilerine uygun olarak çalışmanın devam ettirilmesi istenebilmektedir.

Meditasyonun faydaları

Meditasyonun pozitif etkileri hakkında yazmadan önce, aslında en büyük pozitif etkinin meditasyonun kendisi olduğunu belirtmemiz gerekir. Ancak meditasyon teknikleri, yukarıdaki bölümlerde ifade edildiği gibi, çok çeşitli olduğundan, bu faydaları genellemek doğru olmayacaktır. Örneğin meditasyonun faydaları üzerine en çok bilimsel araştırma yapılan Transandantal Meditasyon (TM) tekniğinin işleyişi, birçok meditasyon uygulamasından farklıdır. Bu farklılık araştırmacılar tarafından tekniğin doğallığına bağlanmaktadır ki her meditasyon uygulaması TM tekniğinde bilimsel olarak kanıtlanmış yararların ortaya çıkmasını sağlamaz. Örneğin, münzevi yaşam tarzına sahip insanlara uygun olan bazı tekniklerin, münzevi yaşam şeklini seçmeyen insanlarca uygulanmasının getireceği sonuçlar tam olarak bilinememektedir.[10] TM programı ise, münzevi olsun, sosyal olsun, her bireye uygun bir meditasyon şekli olarak görülmektedir.[11]

Kişinin meditasyonda hissettiği neşe konumu o kadar derin ve tatmin edicidir ki, kişi herhangi bir başka etkiye bakmaz, kişi sadece kendi iyiliği için meditasyon yapar. Aynı zamanda, meditasyonun yaşamımızın her alanında pozitif bir etkisi vardır. Nedeni, belli bir tür meditasyonu yapan bir kişinin sübtil sistemi (Çakraları ve enerji kanalları) temizlenir ve dengeye gelir ve böylece bütün yaşam dengeye gelir ve mutluluk ve huzurla dolar. Meditasyonun en basit etkisi, sağlığın düzelmesidir. Ancak burada, meditasyonun bir tedavi tekniği olmadığını ya da alternatif tıp olmadığını vurgulamak önemlidir. Her şey çok basittir: sağlıklı olmak için, kişi sağlıklı bir yaşam sürmelidir. Ancak, "sağlıklı yaşam" sadece uygun fiziksel koşullar demek değildir, daha derin anlamda çakraları temiz tutmaya yardım eden bir yaşam şeklidir. Ve meditasyonun yaptığı kesinlikle budur. Çakralar bir kez temiz olduğu zaman, baktıkları kontrol ettikleri organlara yeterli enerjiyi sağlarlar. Ve böylece, organlar sağlıklı hale gelir ve fiziksel rahatsızlıklar kaybolur. Tedavi edilemez diye düşünülen hastalıkların sadece birkaç ay içinde tedavi edilmesine sıkça rastlanır. Aslında, bunda mucizevi bir şey yoktur: meditasyon ve içgözlem (bunlar Sahaja Yoga'nın iki temel yaklaşımıdır) yoluyla kendimizi düzeltirken, açgözlülük, ihtiras, öfke, gibi düşmalarımızdan da kurtuluruz. Çakraların dilinde, bu, çakralarımızın temizlendiği anlamına gelir. Ve, sonuç olarak, kişi fiziksel, akılsal ve duygusal olarak da sağlıklı hale gelir.

Meditasyonun diğer bir pozitif etkisi de, günlük hayatımıza getirdiği dengedir. O denge sonucu, kişi ne iş yaparsa yapsın, onu daha iyi yapar ve daha çaba harcar. Böylece, kişi işte daha başarılı olur ve bu başarı çok sıkı ya da çok fazla çalışarak değil ancak işi daha iyi yaparak kazanılır. Düzenli olarak meditasyon yapan kişi, işinden neşe duyar ve bununla kendinizi tüketmeden başarılı olursunuz. Benzer şekilde, ailemiz ve sosyal ilişkilerimizde gelişir çünkü meditasyon yapan bir kişi diğerlerinde hatalar bulmak yerine kendine bakma davranışını kazanır. Daha da fazlası, böyle bir kişi, diğerlerine karşı daha pozitif bir davranış içinde olur ve onlarla tartışmak yerine insanlara yardım eder.

Meditasyon bütün çakraların açılmasına ve temizlenmesine yardım ettikçe, onların esas kaliteleri kendilerini göstermeye başlarlar. Böylece, kişi, masum, yaratıcı, cömert, korkusuz, sevgi dolu ve affedici hale gelir. Biz hepimiz bu kalitelere sahip olmamız gerektiğini biliyoruz ancak onlar vaaz vermekle ya da kitaplar okuyarak geliştirilemezler. Çakraların temizlenmesi kendi içimizde yer alması gereken gerçek bir süreçtir. Ve, meditasyon sırasında olan da kesinlikle budur. Bu çalışma, kişi meditasyon yaparken yedinci çakraya -Sahasrara'ya yükselen- Kundalini enerjisi tarafından yapılır. Sadece Kundalini yükselip altıncı çakrayı-Agnya'yı geçerken, kişi düşüncelerin üzerinde meditasyon demek olan düşüncesiz farkındalık konumunun içindedir.

Meditasyon üzerine araştırmalar

Transandantal meditasyonun hem zihinsel bir aktivite hem de bu aktivitenin ardından ulaşılan bir “bilinç hali” olduğu 1970’lerde yapılan çalışmalarda ortaya koyulmuştur. Yapılan çalışmalarda transandantal meditasyon yapanlarda günlük uyku, uyanıklık ve rüya bilinç düzeylerinden farklı bir dördüncü bilinç durumunun deneyimlendiği gözlenmiştir. Bu bilinç durumunun da günlük diğer üç bilinç durumunun kendine özgü fizyolojik durumu olduğu gibi kendine özgü fizyolojik bir karşılığa sahip olduğu belirlenmiştir.[12]

Yapılan bir başka araştırmada ise transandantal meditasyonun beynin elektriksel faaliyeti üzerindeki etkileri araştırılmıştır. (EEG ölçümleri) Buna göre meditasyon sırasında beynin ön loblarında (frontal lobe) alfa dalgalarının yükseldiği gözlenmiştir. Bunun da artan iç uyanıklıkla birlikte deneyimlenen dinlenme halinin aynı anda yaşantılanmasına karşılık gelebileceği beliritlmiştir.

Budist rahipler üzerinde yapılan bir çalışmadaki bulgular, düzenli budist meditasyonu yapan bu rahiplerin dikkat, hafıza, öğrenme ve bilinç algısı gibi zihinsel süreçlerin dahil olduğu “gama dalgası” aktivitelerinde daha gelişmiş olduklarını göstermiştir." (Erturan, 2005, s.108)

Ayrıca Bakınız

İç bağlantılar

Kaynakça

  • Glenn H. Mullin (Compiled, Edited and Translated), Bridging the Sutras and Tantras-Teachings of the Dalai Lamas, Snow Lion Publications, Ithaca, 1985
  • Perle Epstein, Kabala-Musevi Mistiklerin Yolu, çev. Nusret karayazgan-Şiyma Barkın, Dharma Yayınları, İstanbul,1993.
  • Kelder, Peter; Tibet'in Gençlik Pınarı; Beşinci Bölüm, sayfa: 137, Dharma Yayınlar, 1999
  • Eva Wong, Taoism, Shambala Publications, 1997
  • Erturan, Esin Esra; Hatha Yoga Egzersiz Sistemi, (Exercise System of Hatha Yoga) Spor Eğitiminin Ve Performansının Felsefi Temelleri Sempozyumu, Yayınlanmış Poster Bildiri, 8-9 Nisan 2005 Manisa, S.108
  • R. Jevning, R. K. Wallace & M. Beidebach (1992). "The physiology of meditation: A review: A wakeful hypometabolic integrated response". Neuroscience & Biobehavioral Reviews 16 (3): 415–424.'
  • Rainforth, Maxwell; RH, Schneider; Nidich, SI; Gaylord-King, C; Salerno, JW; Anderson, JW (December 2007). "Stress Reduction Programs in Patients with Elevated Blood Pressure: A Systematic Review and Meta-analysis". Current Hypertension Reports 9 (6): 520–528. doi:10.1007/s11906-007-0094-3. PMC 2268875. PMID 18350109. http://www.pubmedcentral.nih.gov/articlerender.fcgi?tool=pmcentrez&artid=2268875.
  • Alexander C. N., et al. Advanced human development in the Vedic Psychology of Maharishi Mahesh Yogi: Theory and research. In M. E. Miller and S. R. Cook-Greuter (Eds.), Transcendence and mature thought in adulthood: The further reaches of adult development (pp. 39–70). Lanham, MD: Rowman & Littlefield, 1994.

Notlar

  1. ^ a b Kaynak
  2. ^ Peter Kelder, Tibetin Gençlik Pınarı, İkinci Kitap, ??
  3. ^ B. Alan Wallace, Contemplative Science., Columbia University Press, 2007, s. 81.
  4. ^ Yazar Charles S. Prebish’e göre, “Japonya’da birçok farklı Zen okulu ortaya çıkmış olmasına rağmen, bunların tümü Zen’in kutsal metinlere dayanmadığını vurgularlar; doğrudan kavrayış için bir potansiyel yaratırlar; bu kavrayış, her duyarlı varlığın sahip olduğu Buda doğasının kavranmasından başka bir şey değildir…” (Prebish, Historical Dictionary of Buddhism, Sri Satguru Publications, Delhi, 1993, s. 287)
  5. ^ Prebish şöyle yorumlar (a.g.e, s. 244): "Sadece otuma meditasyonunun (örn. zazen) Buda doğasının bir ifadesi olduğu kabul edilir." Bu metot zihni kavramsal düşünme modundan ayırmak ve Gerçeği doğrudan kavramak amacını taşır. Budist araştırmacı Stephen Hodge şöyle der (Zen Masterclass, Godsfield Press, 2002, s. 12–13): "... Zen uygulayıcıları Aydınlanmanın, Buda-zihninin ya da Buda-doğasının uyanışının, bizim doğal halimiz olduğuna inanır, ancak bu doğal durum olumsuz duygu ve saptırılmış düşünce katmanlarıyla örtülmüştür. Bu görüşe göre, Aydınlanma parça parça edineceğimiz bir şey değil, zihinsel ve duygusal karanlığın örtüsünü kaldırdığımızda aniden ortaya çıkabilecek bir durumdur."
  6. ^ Hisamatsu Shin'ichi, Critical Sermons on the Zen Tradition, Palgrave Macmillan, New York, 2002, pek çok yerde. Rinzai Zen okulu ve onun Çinli kurucusu Linji hakkında Hisamatsu şöyle der: "Linji bizim gerçek varoluşumuzun yoluna ‘Gerçek Kişi’ ve ‘Gerçek Ben’ gibi doğrudan terimlerle değinir. Kelimelerden veya harflerden bağımsızdır, ruhani öğretilerden ayrı olarak iletilmiştir. Budizm gerçekte yazmalara ihtiyaç duymaz. O yalnızca bizim Ben’imize doğrudan uyanışımızdır…" (Hisamatsu, a.g.e., s. 46).
  7. ^ Harvey, Introduction, s. 165
  8. ^ Williams, Mahayana Buddhism, Routledge, 1st ed., 1989, s. 185
  9. ^ Routledge Encyclopedia of Buddhism, s. 781
  10. ^ TM Bilimsel Araştırmalar Toplanmış Metinler Cilt 1-7 1970-2008
  11. ^ Alexander C. N., et al. Advanced human development in the Vedic Psychology of Maharishi Mahesh Yogi: Theory and research. In M. E. Miller and S. R. Cook-Greuter (Eds.), Transcendence and mature thought in adulthood: The further reaches of adult development (pp. 39-70). Lanham, MD: Rowman & Littlefield, 1994.
  12. ^ Maharishi Mahesh Yogi (1963). The Science of Being and Art of Living. Meridian. p. 51.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Budizm</span> Bir din ve hayat felsefesi

Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güneydoğu ve Doğu Asya’da yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Zen</span> aydınlanmacı bir yaşam felsefesi

Zen, kökeni Hindistan'daki Dhyana (ध्यान) okuluna kadar uzanan bir Mahāyāna Budist okulunun Japoncadaki ismidir. Hindistan'dan Çin'e geçen okul, burada Ch'an (禪) olarak ismini duyurmuştur. Tang Hanedanlığı döneminde Çin'de belli başlı Budist okullar arasına giren Ch'an, Çin'den Kore, Vietnam ve Japonya'ya yayılmıştır. 20. yüzyılda Batı'da tanınmaya başlanan bu okul, İngilizce ve diğer Batı dillerine Zen ya da Zen Budizm ismiyle girmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Zazen</span>

Zazen (坐禅), Zen Budizminde oturarak yapılan meditasyona verilen Japonca isimdir. Zen pratiğinin kalbi olarak adlandırılır. Zazen, Çince zuo ve chan kelimelerinden türetilmiştir.

Spiritüalizm, öte âlemcilik ya da tinselcilik terimi Latince “ruh” anlamına gelen “spiritus” sözcüğünün sıfatı “spiritualis” sözcüğünden türetilmiş olup ruhçuluk anlamında kullanılmaktadır. Türkçede tinselcilik olarak da adlandırılmaktadır. Günümüzde dinsel, mistik ve felsefi alanlarda pek çok akım, ekol ve gruplar kendilerine spiritüalist adını vermekteyse de aralarında ilke, görüş ve kavram bakımından önemli farklar bulunmaktadır. Aralarındaki temel ortak nokta, ruh denilen manevi bir unsurun varlığını kabul etmeleridir. Fakat bunlardan bir kısmı, ruhun orijinal ve kendine özgü olduğunu kabul etmez, bir kısmı ruhun sürekli gelişim içinde olduğuna karşıdır, bir kısmı ise ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğini kabul eder. Bu yüzden kimi ansiklopedilerde spiritüalizm denen ruhçuluk iki kısımda ele alınır:

<span class="mw-page-title-main">Sekiz Aşamalı Asil Yol</span>

Sekiz Katlı Asil Yol (Pāli: Ariyo aṭṭhaṅgiko maggo, Sanskrit: Ārya 'ṣṭāṅga mārgaḥ, Budizm'de acıları sona erdiren yol olarak kabul edilir. Gautama Buddha'ya atfedilen Dört Asil Hakikat öğretisinin dördüncüsüdür.

<span class="mw-page-title-main">Mantra</span>

Mantra, genellikle Sanskritçe olan dini hece veya şiirdir. Kullanımı mantra ile ilişkili ve okul ve felsefesine göre değişiklik gösterir. Esasen ruhani kanallar olarak kullanılırlar, kelimeler ve oluşan titreşimlerden faydalanarak kişinin daha yüksek bir bilince ulaşmasını amaçlar. Diğer amaçları, dini törenlerde bolluğa sahip olmak, tehlikeden uzak olmak veya düşmanları elemek içindir. Mantralar Hindistan'da Vedik Hinduizmi ile çıkmıştır ve daha sonra Budistler, Sikhler ve Jainler tarafından benimsenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Doğu felsefesi</span>

Doğu felsefesi denildiğinde genel olarak Hindistan ve Çin'de başlayan felsefe geleneği kastedilmektedir. Ancak buna Afrika felsefesi, Japon felsefesi, İslam felsefesi, İran felsefesi gibi gelenekleri de eklemek gerekir. Oryantalist düşünceyle Batı felsefesi, kendi tarihini Antik Yunan felsefesi dönemiyle birlikte başlatmakta, rasyonel ve sistematik düşünce geleneğini kendisine ait kılarak kendisini bu eksende tanımlamaktadır. Bu anlamda doğu felsefesi, batı felsefe tarihinin dışında kalan felsefe geleneklerini adlandırmaktadır. Doğu düşüncesi bu anlamda felsefe-dışı olarak görülmektedir. Doğu felsefesi mitolojik ve mistik ya da gizemci ve simgesel yanları olan bir felsefe geleneği olarak değerlendirilir. Bu etki ve köken söz konusu olmakla birlikte, doğu felsefesinin felsefe-dışı sayılması ancak felsefenin belirli bir şekilde anlaşılması ve kategorize edilmesiyle olanaklı olmaktadır. Bu anlayış ve kategorizasyon ise Batı düşüncesinin kendini tanımlamasıyla bağlantılıdır. Oysa Doğu ve Batı felsefeleri olarak adlandırılan felsefe gelenekleri, farklılıklarıyla birlikte, karşılıklı etkileşim ve süreklilik halinde gelişim göstermiş felsefelerdir. "Doğu" bu anlamda, hem daha Batı felsefesi mevcut değilken felsefi içerimli zengin bir düşünce tarihine sahiptir, hem de örneğin Orta Çağ döneminde Batı felsefesi denilen felsefenin taşınması ve geliştirilmesi doğu sayesinde gerçekleştirilmiştir.

Uyku-uyanıklık arası, tam uyanmadan önceki (hipnopompik) ve aynı zamanda, uykuya dalmadan önceki (hipnogojik) yarı uyku hali olup, ayırt edici özellikleri, beyindeki neo-korteks tabakalarının etkin olmaması, yani duyu organlarından bilgi gelmemesi ve beynin alfa dalgaları yayınlamasıdır. Halk arasında tavşan uykusu olarak da bilinir.

Vajrayana Budizmi, farklı kaynaklarda Tantrik Budizm, Tantrayāna, Mantrayana, Mantranaya, Gizli Mantra, Ezoterik Budizm ve Elmas Taşıt adlarıyla da tanınır. Vajrayana Mahayana Budizminin bir uzantısıdır; felsefesinden çok benimsediği uygulamalarla ayrılır. Mahayana'da uygulamalar kabaca iki yola ayrılır: iyi niteliklerin mükemmelleştirilmesi metodu olan Sutrayana ve nihai Budalık hedefini yol olarak benimseyen Vajrayāna metodu. Vajrayana tam aydınlanmaya ulaşılmadan önce Buda-doğasının mistik tecrübe ile deneyimlenmesini gerektirir. Bu tecrübelerin aktarılması için, bir ezoterik bilgi kümesinin Budist tantrik yogiler tarafından toplanmış ve nesilden nesile aktarılmış olması gerekir. Uygulayıcı öncelikle yetkin bir ruhani öğretmen ya da guru tarafından kabul edilmelidir.

Mahayana sutraları geniş bir kapsamı olan, Mahayana Budistleri tarafından Buda'nın orijinal öğretisini temsil ettiği kabul edilen sutralar, yani yazılardır. "Mahayana"'dan bahseden ilk sutra, muhtemelen ilk defa 1. yüzyılda derlenen Lotus Sutra'dır.

<span class="mw-page-title-main">Şingon Budizmi</span> Japonyada budizm ekolü

Şingon Budizmi Japonya'da önemli Budist okullardan biridir; "Japon ezoterik Budizmi" olarak da adlandırılır. Günümüzde Tibet Budizmi ile birlikte Vajrayana Budizminin önemli kollarından birini oluşturur. Şingon kelimesi oluşturan kanjiler, Çincede "zhen yan" şeklinde okunur ve mantra anlamında kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Samadhi</span>

Samadhi, Budizm ve Hinduizm'de, zihinsel konsantrasyon anlamında kullanılan bir terimdir.

Sanskritçe dhyāna veya Pāli dilinde jhāna, meditasyonda samadhiye ulaşmak için varılan bir aşamayı ifade eder. Hinduizm, Budizm ve Sihizm'de anahtar bir kavramdır. Çince "Chan", Japonca "Zen", Korece "Seon", Vietnamca "Thien" ve Tibetçe "Samten" kelimeleri aynı anlamda kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yoga</span> Hindistan kaynaklı meditasyon uygulamaları ve 2020li yıllarda Batıda yaygınlaşan spor-meditasyon uygulaması

Yoga (Sanskrit), Hindistan kaynaklı fiziksel ve zihinsel disiplinleri tarif etmek için kullanılan bir kelimedir. Aynı zamanda Hinduizm, Budizm ve Jainizm'de çeşitli meditatif uygulamalara da yoga adı verilmektedir. Hinduizmde, altı geleneksel felsefe okulundan (āstika) biri olarak kabul edilir.

Vipassanā (Pāli) ya da vipaśyanā kelime anlamıyla içgörü demektir; Budizm'de gerçekliğin doğasının içgörü yöntemiyle sezilmesi anlamına gelir. Düzenli olarak Vipassana uygulayan kişiye Vipassi (vipasya) adı verilir.

Orijinal Yoga Sistemi'nin kökleri evrenin başlangıcına dayanır. Evren ilk tezahür ettiğinde evrendeki ilk canlı varlık olan Brahma tarafından Orijinal Yoga Sistemi bilgileri de aktarılmıştır. Yoga hem bir mükemmel sağlık sistemi hem de evrende var olan maddi yaşam illüzyonundan kutulma rehberi olarak insanlığa aktarılmıştır. Yoga Sanskritçe "Yuj" kökünden gelmektedir ve bütünleşmek, kontrol, birleşmek anlamlarına gelmektedir. Veda metinlerinde Orijinal Yoga Sistemi 'Maha Yoga' olarak adlandırılmıştır. 'Maha Yoga' 'en üstün Yoga' anlamına gelmektedir.

Transandantal Meditasyon (TM) Tekniği, kendine özgü bir mantra meditasyonudur. Maharishi Mahesh Yogi (1918-2008), TM Tekniği'ni 1950'lerin ortalarında Hindistan'da tanıtmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Japa</span>

Japa bir mantranın ya da ilahi bir adın meditatif tekrarıdır. Hinduizm, Jainizm, Sihizm, Budizm, ve Shintō’da bulunan bir uygulamadır.

<span class="mw-page-title-main">Budist felsefe</span>

Budist felsefe, Gotama Buda'nın ölümünden sonra Hindistan'daki çeşitli Budist okulları arasında gelişen ve daha sonra Asya'nın büyük kısmına yayılan felsefi araştırmalar ve araştırma sistemlerini ifade eder. Budist öğretilerinin yaşam, varoluş, bilgi, akıl, madde ve insan ahlakı değerlerine bakışı veya uygulanması, Budist felsefenin temel konusunu oluşturur. Buda’nın yaşamı boyunca kişisel olarak öğretilerini yazılı olarak kayıt etmemesinden dolayı, Budist felsefesi büyük oranda Budist okullarında geliştirilen Budist öğretilerinin yeniden inşası üzerine kurulmuştur. Budist felsefe’nin çalışma konusu, "Dukkha" kavramı ile başlar. Dukkha, Pali dilinde genellikle sefalet, mutsuzluk, keder, talihsizlik ve umutsuzluk anlamına gelir. Felsefe'nin amacına göre, Dukkha'dan Nirvana'ya ulaşmanın yolu dört asil hakikatte özetlenmiştir. Budizm’de Nirvana’ya ulaşmanın yolu hem felsefi akıl yürütme, hem de meditasyonu birleştirmekten geçer.

Japamala, jaap maala veya basitçe mala, Sanskritçe "alçak sesle söylemek, içten tekrarlamak, mırıldanmak" anlamına gelen japa kelimesi ile çelenk anlamına gelen mala kelimelerinden oluşan kutsal bir hece veya ibareyi tekrarlamakta kullanılan dinî malzemeye verilen isim.