İçeriğe atla

Medine Müdafaası

Medine Müdafaası
I. Dünya Savaşı Osmanlı Cephesi
TarihHaziran 1916 - 10 Ocak 1919
Bölge
SonuçOsmanlı garnizonu teslim oldu
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı DevletiHicaz Krallığı Hicaz
Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı Birleşik Krallık
Komutanlar ve liderler
Osmanlı İmparatorluğu Fahrettin PaşaHicaz Krallığı Şerif Hüseyin
Hicaz Krallığı Faysal bin Hüseyin
Hicaz Krallığı Emir Abdullah
Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı Edmund Allenby
Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı T. E. Lawrence
Güçler
  • 3.000 (1916)[1]
  • 50.000 (1918'de gönüllüler)[2]
  • 30.000 (1916)[3]
  • 50.000 (1918)[4]
  • İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin desteği
  • Kayıplar
  • Garnizonun 8.000'i Mısır'a nakledildi, bir kısmı hastalıklardan öldü ve bir kısmı da çeşitli bölgelere dağıldı.[2]
  • Bütün mühimmat ve cephane isyancılara bırakıldı.[2]
  • Bilinmiyor ama ağır
  • Medine Müdafaası, Şerif Hüseyin'in 1916'da İngiliz desteğiyle isyan ederek Medine'yi hedef alması üzerine başlayıp, 2 yıl 7 ay sürdü ve Mondros Mütarekesi'nin imzalanması üzerine Padişah VI. Mehmet'in, müdafaada ısrar eden garnizon komutanı Fahrettin Paşa'yı iknasıyla sona erdi. Medine'deki Osmanlı garnizonu, mütarekeye göre silah bırakan son Osmanlı birliği oldu ve Medine'de kısa süreli Haşimi iktidarı başladı. Çatışmalardan ötürü Medine halkının ciddi bir kısmı göç etmek zorunda kaldı. Kuşatma sonunda, garnizon komutanı Fahrettin Paşa İngilizler tarafından tutuklanarak Malta'ya sürgün edildi.

    Kuşatma öncesi durum ve Şerif Hüseyin İsyanı

    Yönetim merkezinden oldukça uzak konumda bulunan Medine'deki Osmanlı garnizonu, bağlantı ve lojistik ihtiyaçlarını Hicaz Demiryolu üzerinden görüyordu. Haziran 1916'daki Şerif Hüseyin isyanı'na kadar bu ikmal hattı güvenli durumdaydı.

    Sultan II. Abdülhamid döneminde İstanbul'da tutulan Şerif Hüseyin, II. Meşrutiyet'in ilanıyla İttihat ve Terakki yönetimi tarafından Mekke Şerifi olarak Hicaz'a gönderildi. Haziran 1916'da bağımsızlık için Arap Ayaklanması'nı başlattı.

    İsyanda, İngiltere'nin irtibat subayı olarak uzun yıllar Arap Yarımadası'nda casusluk faaliyetleri yürüten Thomas Edward Lawrence'ın gayretleri büyük yer tutmaktadır. Petrol potansiyeli sebebiyle Arap Yarımadası'nın büyük önem taşıması ve olası bir isyanın Osmanlı Ordusu'nun gücünün bölünmesi anlamına gelmesi, isyan tertibi için İngiltere'nin en önemli sebepleriydi.

    Kuşatmadan kısa süre önce, isyancıların Medine'ye de saldıracağını öngören Fahrettin Paşa, şehirdeki bütün kutsal emanetleri gizlice İstanbul'a gönderdi.

    Kuşatma

    Fahrettin Paşa

    İngilizler'in her konuda destek verip takviye ettiği ve çoğu düzensiz Bedevi milislerden oluşan Haşimi Ordusu, sırasıyla Cidde, Mekke, Taif, Yanbu ve Akabe şehirlerini ele geçirerek Medine'nin merkezle olan bağlantısını kesti ve şehri kuşatma altına aldı. Ardından Medine'ye saldıran isyancı birlikleri Osmanlı Ordusu'nca geri püskürtüldü.

    Bu yenilgiden sonra isyancılar, bir daha cephe savaşına girişmediler. Ayrıca Medine'de askeri bir kuşatma da kuramadılar. Ancak Medine'nin merkezle olan bağlantısının tamamen kopması ve isyancıların sabotaj faaliyetleri ve vurkaç tipi gerilla saldırıları sebebiyle Medine'deki Osmanlı garnizonu yerinden kıpırdayamadı, fiili bir kuşatma ile yüz yüze kaldı.

    İsyan boyunca özellikle şehirli Arap halkı isyana pek rağbet etmedi. Bu yüzden isyancı güçler kuşatma süresince Osmanlı garnizonuna yeniden topluca saldırmaya cesaret edecek askerî güce ulaşamadı. İngilizler de sembolik sebeplerden ötürü Hicaz bölgesine asker sokmak istemiyordu. Diğer taraftan, I. Dünya Savaşı Osmanlı aleyhine gelişmekte olduğundan, Osmanlı'nın Hicaz'a askeri bir harekât düzenlemesi de mümkün olmadı. Bu şartlar altında kuşatma her iki taraf için de tam bir çıkmaza dönmüş oldu.

    Ancak şehri savunan Osmanlı garnizonu için tablo daha da karamsardı. Zira Filistin Cephesi'nden kötü haberler gelmeye başladı. 7 Kasım 1917'de Gazze, 26 Aralık 1917'de Kudüs düştü. Ardından 21 Eylül 1918'deki Nablus Muharebesi'nde Sina ve Filistin Cephesi'ni oluşturan 4., 7. ve 8. Ordular dağıldı. Böylece Filistin Cephesi tamamen çöktü ve Medine garnizonunun Osmanlı Ordularıyla tekrar temas kurma umudu tamamen bitti.

    Sivil kayıpların önüne geçmek ve direnişi kolaylaştırmak üzere kuşatmadan önce Medine halkının önemli bir kısmı şehirden ayrılmıştı. Kuşatmadan önce garnizonun ihtiyaçlarını karşılamak üzere yardım istenmişse de, imkansızlıklar bahane gösterilerek bu talepler reddedildi. Kuşatmanın ilk aylarından itibaren Osmanlı askerleri her açıdan ciddi sıkıntılar yaşadı. Özellikle gıda ve sağlık imkanları kısa sürede tükenme noktasına geldi. Öyle ki garnizon teslim olduğunda Haşimi Ordusu'na geçen gıda malzemeleri yalnızca hurma ve kurutulmuş çekirgeden ibaretti. Ancak garnizon komutanı Fahrettin Paşa bütün olumsuzluklara rağmen Müslümanların kutsal kabul ettiği Medine şehriyle de örtüşen moral-manevi değerlerden ötürü teslim olmaya yanaşmadı.

    Eylül 1918'de Mısır'daki İngiliz Kraliyet Komiseri Edmund Allenby, Fahrettin Paşa'yı teslime ikna etmek için yazdığı bir mektupta şu ifadelere yer verdi:

    Medine'yi uzun süre müdafaa etmekle siz, bir asker ve Türk vatanperveri olarak hükümdarınız, memleketiniz ve şahsi şerefiniz için elinizden geleni yapmış bulunuyorsunuz. Yukarıdaki hususları ve ümitsiz askeri durumunuzu göz önünde bulundurarak, birçok canların kurban edilmesine sebep olacak faydasız mukavemetin uzatılmasının doğru olup olmayacağını ciddi bir surette düşünmenizi rica ederim.[5]

    Fahrettin Paşa, İngilizlerin çeşitli zamanlarda yinelediği bu gibi teslim olma taleplerini reddetti. Ancak şartların zorluğu ve durumun umutsuz bir hal alması garnizondan toplu firarları arttırdı. Ayrıca subaylar arasında da giderek ciddi bir hoşnutsuzluk baş gösterdi.

    İlerleyen aylarda diğer cephelerde art arda mağlubiyetler alan Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'nı kaybetti; Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı ve antlaşma hükümlerine göre Osmanlı Orduları terhis edilmeye başlandı. Antlaşma haberi Medine'ye de gönderildi ve Fahrettin Paşa'ya ordusuyla birlikte en yakın İngiliz birliğine teslim olması emredildi. Ancak Fahrettin Paşa emri yerine getirmedi ve direnmeye devam etme kararı aldı. Yinelenen emirlere rağmen garnizon antlaşmadan sonraki 3 ay boyunca direndi.

    Babıali Medine'yi teslime ikna edemediğinden İngiltere, kabine değişikliği istedi ve hükûmeti düşürerek Ahmet Tevfik Paşa kabinesini kurdurdu. Ancak yeni kabinenin de Medine'nin teslimi konusundaki baskıları sonuçsuz kalınca İngiltere Osmanlı Devleti'ne nota verdi ve savaşa yeniden başlayacağını bildirdi.

    Bunun üzerine Padişah VI. Mehmet'in bizzat ricası ve kendi subaylarının iknası sonucu Fahrettin Paşa 10 Ocak 1919'da Medine'yi teslim etti. Böylece Medine'deki Osmanlı garnizonu, silah bırakan son ittifak devletleri muharip birliği oldu ve I. Dünya Savaşı fiilen sona erdi.

    Sonrası

    Kuşatma sonrasında Fahrettin Paşa İngilizlerce tutuklanarak Malta'ya sürüldü. Medine'deki direnişinden ötürü yerel halk nezdinde de büyük itibar gördü. Bu yüzden Lawrence onun için "Çöl Kaplanı" tabirini kullanmıştır. Yıllar sonra Malta'dan kaçan Fahrettin Paşa Anadolu'ya gelerek Milli Mücadele'ye katıldı.

    Esir alınan Osmanlı askerleri Mısır'daki esir kamplarına gönderildi. Yalnızca Hilal-i Ahmer görevlilerinin, yolculuğa çıkamayacak durumdaki yaralı Osmanlı askerlerinin tedavisi için bir süre daha Medine'de kalmasına izin verildi. Direniş boyunca Medine'de bulunan Hilal-i Ahmer gönüllüsü Feridun Kandemir, Osmanlı askerlerinin Medine'den ayrılışını hatıralarında şöyle anlatır:

    Kimi kolsuz, kimi bacaksız kalmış askerlerin, birbirlerine sokulup yardım ederek halsiz, mecalsiz bir durumda, son defa Haremüşşerif'i ziyaretle Ravza'ya yüzlerini sürerek dualar ede ede yaptıkları veda, görülecek şeydi. İngiliz altınları ile beslenerek Türk'e diş biler hale getirilmiş bazı sözde Araplar bile bu manzara karşısında göz yaşlarını tutamamışlardı. Bizimle beraber Medine'de kalıp aylarca süren muhasaranın her türlü sıkıntısını çekerek açlığına bile katlanan yerli Araplarsa tam bir matem havası içinde hüngür hüngür ağlıyorlardı.[6]

    Osmanlı birliklerinin elindeki tüm silah, cephane ve yaşam malzemeleri Haşimiler'e geçti. Direnişin bitmesinden sonra Medine Şerif Hüseyin'in eline geçmişse de kısa bir süre sonra Suudilerin Haşimi Hanedanlığı'na karşı giriştiği isyan neticesinde Medine Suudiler'e geçmiş ve Şerif Hüseyin yenilerek Hicaz'ı terk etmek zorunda kalmıştır.

    Kaynakça

    1. ^ Polly a. Mohs, Military Intelligence and the Arab Revolt: The first modern intelligence war, Routledge, ISBN 1134192541, sayfa 40
    2. ^ a b c Süleyman Beyoğlu, Türk Arap İlişkilerinin Son Kırılma Noktası: Medine’nin Tahliyesi 6 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Atatürk Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi (Sayı 78, Cilt: XXVI, Kasım 2010) (Türkçe)
    3. ^ Spencer C. Tucker, Arab Revolt (1916-1918) 16 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., The Encyclopedia of World War I, ABC-CLIO, 2005, ISBN 1851094202, sayfa 117.
    4. ^ Mehmet Bahadir Dördüncü, Mecca-Medina: the Yıldız albums of Sultan Abdülhamid II, Tughra Books, 2006, ISBN 1597840548, sayfa 29
    5. ^ Medine Müdafaası, Feridun Kandemir, Nehir Yayınları, s. 530, İstanbul, 1991
    6. ^ a.g.e., Feridun Kandemir, s. 235

    İlgili Araştırma Makaleleri

    <span class="mw-page-title-main">Medine</span> Suudi Arabistanda bir şehir

    Medine, resmî adıyla Medine-i Münevvere veya eski adıyla Yesrib, bugünkü Suudi Arabistan'ın Hicaz bölgesinde, Mekke'nin kuzeyinde yer alan şehir.

    <span class="mw-page-title-main">Hüseyin bin Ali (Mekke emiri)</span> Mekke şerifi ve emiri, Hicaz kralı ve Şerifî halifesi

    Hüseyin bin Ali el-Haşimi, bilinen adıyla Şerif Hüseyin, 1908-1916 yılları arasında Mekke Şerifi, 1916-1924 arası Hicaz Kralı olan Arap lideri.

    <span class="mw-page-title-main">Riyad</span> Suudi Arabistanın başkenti

    Riyad, Suudi Arabistan'ın başkenti ve en büyük şehridir. Şehir aynı zamanda Riyad Bölgesi'nin merkezi olup Arap Yarımadası'nın ortasında yer almaktadır ve 6 milyon nüfusa sahiptir. Şehir Merkez adı verilen 8 adet belediyeden oluşur.

    <span class="mw-page-title-main">I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı cepheleri</span> 29 Ekim 1914 ve 30 Ekim 1918 tarihleri arasında Osmanlı İmparatorluğunun savaştığı cepheler

    Osmanlı cepheleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'nda çarpıştığı cephelerdir.

    <span class="mw-page-title-main">Ömer Fahreddin Türkkan</span> Türk asker ve diplomat

    Ömer Fahreddin Türkkan, Türk asker ve diplomat. Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında çıkan Şerif Hüseyin İsyanı'nda zor şartlar altında Medine'de yönettiği iki yıl yedi ay süren Medine Müdafaası ile tanınmaktadır. "Medîne Müdâfii", "Türk Kaplanı", "Çöl Kaplanı", "Medine Kahramanı" lakaplarıyla anılır.

    <span class="mw-page-title-main">Hâşimoğulları (Hicaz)</span> Arap kraliyet ailesi

    Hâşimoğulları veya Hâşimîler, Hüseyin bin Ali tarafından kurulan Arap ailesi. İslam peygamberi Muhammed'in mensup olduğu Benî Haşim ailesine bağlı bir Kureyş boyu olduğunu iddia etmektedirler. Ayrıca kan bağı ve kabile birlikteliği yoluyla Kızıl Deniz boyunca kurulan hanedanların sahibi olan boy. Sülale ismini İslam peygamberi Muhammed'in büyük-büyükbabası Haşim bin Abdimenaf'dan alır. I. Dünya Savaşı esnasında İngiliz desteğiyle Osmanlı Devleti'ne isyan etmiş, Arap Yarımadası'nın kontrolünü eline geçirmiş, fakat birkaç yıl sonra Suudi Hanedanlığı'na yine bir isyanla kaybetmişlerdir.

    <span class="mw-page-title-main">Arap Ayaklanması</span> Arapların, 1916-1918 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı başlattığı ayaklanma olayı

    Arap Ayaklanması, Arap İsyanı veya Arap İhaneti, I. Dünya Savaşı sırasında Haziran 1916 tarihinde Yemen'de Aden, Suriye'de Halep'i kapsayan bağımsız ve birleşik bir Arap devleti kurmak amacıyla Şerif Hüseyin bin Ali tarafından başlatılan silahlı isyandır.

    <span class="mw-page-title-main">I. Abdullah</span>

    I. Abdullah,, Ürdün Kralı. Arap-İsrail savaşları sırasında öldürüldü, yerine oğlu 1. Talal geçmiştir.

    <span class="mw-page-title-main">Hicaz-Yemen Cephesi</span> Savaş cephesi

    Hicaz-Yemen Cephesi, halk arasında Yemen Cephesi adıyla da anılır. I. Dünya Savaşı boyunca Osmanlı İmparatorluğu 4 Tümenlik bir kuvvetle Arabistan'daki kutsal İslam şehirlerini korumaya çalıştı. 7. Kolordu'nun birer tümeni Hicaz, Asir, San'a ve Hudeybe'de konuşlandırılmıştı. Uzaklık sebebiyle bu tümenlere yeni asker, malzeme ve silah desteği sağlanamıyordu. 1916 yılında İngilizlerin kışkırtmasıyla, Araplar kendilerini koruyan Osmanlı Kuvvetlerine karşı ayaklandı. Mekke Emiri Şerif Hüseyin, bağımsızlığını ilan ederek Hicaz'ı büyük oranda ele geçirdi. Buradaki Osmanlı direnişinin sembolü Medine müdafaası oldu. Yemen'de İmam Yahya Osmanlılara bağlı kalırken Asir'de Seyyid İdris de ayaklanmaya katıldı.

    Cidde Muharebesi, Batı Arabistan'da Cidde şehrinde meydana geldi. Medine'den ulaşan Tosun Paşa'nın ordusu ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın yönettiği Mısır'dan henüz yeni varan ordu şehri derhal fethettiler. Bunun üzerine Osmanlı Mekke Şerifi İstanbul'a gönderildi ve orada hapsedildi. Birkaç gün sonra bu kuvvetler şehri serbest bıraktılar. Daha sonra Osmanlı Sultanı II. Mahmud Galip Efendi'yi yeni Hicaz Valisi olarak ilan etti.

    <span class="mw-page-title-main">I. Faysal</span> 1921den 1933e kadar Haşimi Irakın ilk kralı

    I. Faysal, 1920 yılında kurulan kısa ömürlü Suriye Krallığı ve ardından Irak Krallığı kralı. Taç giydiği 23 Ağustos 1921 tarihinden, kalp krizi geçirerek öldüğü 1933 yılına kadar 12 sene hüküm sürmüştür. Kendisini Hicaz Kralı ilan ederek Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin'in üçüncü oğludur.

    <span class="mw-page-title-main">Mekke Şerifliği</span> 1517-1917 yılları arasında var olmuş özerk bölge

    Mekke Şerifliği ya da Hicaz Şerifliği, Osmanlı döneminde Arap Yarımadasının batı kısmında yer alan, Mekke ve Medine şehirlerini kapsayan Hicaz bölgesinin yönetimine verilen isimdi. Mekke Şerifliği geleneksel olarak İslam Peygamberi Muhammed'in torunu Hasan bin Ali'nin soyundan gelen şerifler tarafından yönetilirdi.

    Cidde Redif Kışlası, Kanuni Sultan Süleyman saltanatı döneminde 1525 yılında Kızıldeniz'de Portekiz ile çatışmalar sırasında Cidde'de Osmanlı İmparatorluğu ordusu için bir askeri kale olarak inşa edilmiştir. Kışla 2000'den fazla askeri içinde barındırmıştır. Yedi kapılı kale, 19. yüzyılda küçültülmüş, dört dev kapı ile dört kule bırakılmıştır. Bu kalenin, kuzeyinde Şam, doğusunda Mekke, güneyinde Şerif ve deniz tarafında da Al-Maghāribah adında dev kapıları vardı.

    <span class="mw-page-title-main">Hicaz Kuvve-i Seferiyesi</span>

    Hicaz Kuvve-i Seferiyesi veya Hicaz Seferi Kuvvetleri, Osmanlı Ordusu'na bağlı olarak kurulan bir seferi kuvvetti. Ordu komutanlığı rütbesindeki bir asker komutanlığını yapardı. I. Dünya Savaşı sırasında Medine Kuşatması öncesinde Medine'de kuruldu.

    Bu madde, Osmanlı Devleti'nin Levant, Anadolu, Orta Doğu ve Kafkasya'da yaptığı savaşları; ve Osmanlı'ya karşı çıkmış isyanları kapsar.

    <span class="mw-page-title-main">Hicaz Vilayeti</span> Osmanlı İmparatorluğundaki bir Vilayet

    Hicaz Vilayeti, Osmanlı İmparatorluğu'nda 1872 yılında kurulan bugün Hicaz bölgesini kapsayan bir vilayettir. 1899 yılında vilayetin yüzölçümü 250,000 kilometrekaredir. Hicaz Vilayeti'nin kuzeyinde Şam Vilayeti, güneyinde ise Yemen Vilayeti bulunmaktaydı.

    <span class="mw-page-title-main">Hicaz Krallığı</span> Orta Doğuda Hicaz bölgesinde hüküm sürmüş bir devlet

    Hicaz Haşimi Krallığı, Orta Doğu'da Hicaz bölgesinde Haşimi Hanedanlığı tarafından yönetilmiş bir devletti. Arap İsyanı esnasında Mekke Şerifi Hüseyin'in Osmanlı ordusunu Arabistan Yarımadası'ndan sürmek için Britanya İmparatorluğu güçleri ile ittifak içinde mücadele etmesi sonrasında Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'nda Britanya İmparatorluğu'na yenilerek, bölgeyi tamamen kaybetmiş ve Hicaz millî bağımsızlığını kazanmıştır.

    Şam Protokolü, 23 Mayıs 1915'te İstanbul'daki Türk yetkililere danışma misyonu sırasında Şam'a yaptığı ikinci ziyarette Arap gizli toplumları el-Fatat ve Al-'Ahd tarafından Faysal bin Hüseyin'e verilen bir belgedir.

    <span class="mw-page-title-main">Mekke Müdafaası (1916)</span>

    Mekke Müdafaası veya Mekke Savaşı, Haziran ve Temmuz 1916'da Müslümanların kutsal şehri olan Mekke'de gerçekleşen ve Arap İsyanı'nın bir parçası olan olaydır. Mekke Şerifi ve Banu Haşim aşiretinin lideri olan Hüseyin bin Ali, 10 Haziran'da Osmanlı Halifeliğine karşı bir isyan başlattı.

    <span class="mw-page-title-main">Şerif Ordusu</span> Arap İsyanının ana ordusu

    Arap Ordusu olarak da bilinen Şerif Ordusu veya Hicaz Ordusu, I. Dünya Savaşı'nın Osmanlı cephelerinin bir parçası olan Arap İsyanı'nın arkasındaki askerî güçtü. 1916'da "Arapların Sultanı" ilan edilen Hicaz Krallığı'ndan Şerif Hüseyin bin Ali, Arap halkını bağımsız bir hükûmet altında birleştirme nihai hedefiyle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir isyanda Şerif Ordusu'na liderlik etti. İngilizler tarafından hem mali hem de askeri olarak desteklenen Hüseyin'in kuvvetleri Hicaz'dan kuzeye doğru yavaş yavaş ilerledi ve İngiliz kontrolündeki Mısır Seferi Kuvvetleri ile birlikte savaşarak sonunda Şam'ı ele geçirdi. Şerif Ordusu mensupları burada Şerif Hüseyin'in oğlu Faysal liderliğinde Suriye Arap Krallığı olarak bilinen kısa ömürlü bir monarşi kurdu.