İçeriğe atla

Medeni usul hukuku

Medeni usûl hukuku, özel hukuk yargılama usulünü konu alan hukuk dalıdır. Çekişmeli ve çekişmesiz yargı şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Çekişmeli yargının konusu davadır. Çekişmesiz yargı ise genel anlamda taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan, kişinin daha çok malvarlığı ve şahısvarlığına etki eden işleri konu edinen bir yargılama türüdür.[]

Usûl, Arapça kökenli bir sözcük olup anlamı " belli bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol" anlamına gelir. Medeni sözcüğü ise özel hukuk anlamında kullanılmaktadır. Usul hukuku, bağımsız bir hukuk dalıdır. Usul hukuku, kişilerin haklarını, yükümlülüklerini vb. göstermez. Sadece bu haklar veya yükümlülükler saldırıya uğradığı zaman başvuru üzerine sürecin nasıl işleyeceğini düzenler. Bir davanın nasıl açılacağı, hukuki koruma tedbirlerinin nasıl isteneceği, bir mahkemeye nasıl başvurulacağını konuları usul hukuku içerisinde düzenlenir. Usul hukuku, hukuk mahkemelerinden verilen bir hükmün nasıl yerine getirileceğini usul hukuku düzenlemez. Bu durum takip hukukunun konusuna girmektedir. En temel ve önemli aracı, maddi hukuktan doğan hakların korunması, saptanması ve gerçekleştirilmesine hizmet etmektir.[1]

Medeni usûl (yargılama) hukuku, Türk hukuk eğitimi sisteminde İcra ve İflas Hukuku ile aynı ana bilim dalında yer almaktadır. Genel olarak mahkemelerde görülen yargılama ve işlerin ne şekilde yürütüleceğini konu alan medeni usûl hukukuna esas olarak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kaynaklık eder. HMK'dan önce 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) 1927 yılından beri birçok değişikliğe uğrayarak yürürlükte kalmıştı.

-Hukuk Muhakemeleri Usulu kanunu (HUMK) İsviçre 1927 yılında alınmış ve 2011 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.

-Ceza Muhakemeleri Usulu kanunu (CMUK) Almanya 1929 yılında yürürlüğe girmiştir.

Medeni usul hukukunun ana başlıkları şunlardan oluşmaktadır:

  • Mahkemeler teşkilâtı
  • Mahkemelerin yargı yer ve zaman bakımından sınırları
  • Hâkimlik statüsü
  • Hâkimlerin cezaî ve hukukî sorumluluğu
  • Hâkimin davaya bakmaktan yasaklılığı ve reddi
  • Mahkemelerin görevi
  • Mahkemelerin yetkisi
  • Dava şartları
  • Davanın açılması
  • Dava açılmasının sonuçları
  • Davada kanunî temsil, belgelenmesi ve yargılamaya etkisi
  • Dava çeşitleri
  • Sübjektif ve objektif dava yığılması
  • Davaya müdahale, davanın ihbarı ve cumhuriyet savcısının davada yer alması
  • Davaya vekâlet
  • Teminat
  • Süreler, eski hâle getirme ve adlî tatil
  • Kazaî tebligat
  • Karşı dava
  • Yargılamaya hâkim olan ilkeler
  • Lâyihalar teatisi (Dilekçeler teatisi)
  • Ön inceleme
  • İlk itirazlar
  • İddia ve savunmanın genişletilmesi, değiştirilmesi yasağı ve ilgili yasakların istisnaları
  • Dava da iradi taraf değişikliği yasağı ve istisnaları
  • Tahkikat
  • İspat ve deliller
  • Senet, belge, delil başlangıcı, ikrar, yemin, tanık
  • Bilirkişi incelemesi, keşif, isticvap, uzman görüşü
  • Davayı sona erdiren taraf işlemleri
  • Karar çeşitleri
  • Soruşturmanın sona ermesi, sözlü yargılama ve hüküm
  • Kesin hüküm, hükmün tashih ve tavzihi
  • Basit yargılama usulüne tâbi davalarda yargılamanın aşamaları
  • Yargılama giderleri, adlî yardım
  • Kanun yolları, temyiz, tashihi karar, yargılamanın iadesi, istinaf
  • Çekişmesiz yargı
  • İhtiyatî tedbir ve delil tespiti
  • Tahkim, arabuluculuk [2]

Kaynakça

  1. ^ ERCAN, İsmail. İcra Müdürlüğü ve Müdür Yardımcılığı Sınavlarına Hazırlık. ISBN 978-605-5373-62-7. 
  2. ^ Muşul, Timuçin: Medeni Usul Hukuku, 3. b. Ankara 2012 (içindekiler bölümü)

İlgili Araştırma Makaleleri

Temyiz, ayırt etme, seçme, ayırma; hukukta, doğruyu yanlıştan ayıran kuruldur.

<span class="mw-page-title-main">Dava</span>

Dava, bir hakkın, devlet kanalıyla devletin organları olan mahkemeler vasıtasıyla kullanılmasıdır. Dava; asli ve feri olur. İhtilaflı ve ihtilafsız veya ceza davası, hukuk davası, idari dava, amme (kamu) davası, şahsi dava olarak da tarif edilir. Tek başına dava sözcüğü, sıklıkla hukuk davalarını işaret eder.

<span class="mw-page-title-main">Delil</span>

Delil hukuki işlemlerde bir şeyi teyit etmeye yönelik kullanılan ipuçlarıdır. Bu ipuçları, karara varılırken hangi ispatların dikkate alınması veya hangilerinin dikkate alınmaması gerektiğini belirler. Deliller belgesel delil, maddi delil, dijital delil, aklayıcı delil, suçlayıcı delil, uydurma delil türlerinde olabilir.

Hüküm, bir dava mahkemesinin hukuksal uyuşmazlığı çözen son kararıdır. Ceza yargılamasında, sanığın suçlu bulunması durumunda yasanın o suç için öngördüğü cezaya çarptırılması, suçsuz bulunması durumunda da aklanması biçiminde olur. Hukuk yargılama usulünde ve idari yargılamada hüküm, açılan davanın türüne göre değişir. Cezaevi gibi kurumsal bir ortamda cezayı ya da koşullu salıverme veya denetimli serbestlik gibi uygulamaları kapsayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Uyuşmazlık Mahkemesi</span> Türkiyedeki yargı yolu uyuşmazlıklarını çözmekle görevli yüksek mahkeme

Uyuşmazlık Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda düzenlenen bir yüksek mahkemedir. 1945'te kurulan mahkemenin temel görevi, adli ve idari yargı organları arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmektir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

Türkiye'deki asliye hukuk mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan hukuk mahkemelerinden biridir. Sulh hukuk mahkemeleriyle birlikte temel hukuk mahkemelerini oluştururlar. Her iki hukuk mahkemesi de bulundukları il veya ilçenin adı ile adlandırılır.

Türkiye'deki sulh ceza mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir. Bulundukları il veya ilçenin adı ile adlandırılır. İhtiyaç sayısına göre birden fazla kurularak numaralandırılabilirler. Tek hakimli mahkemelerdendir.

Türkiye'deki çocuk mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir.

Türkiye'deki çocuk ağır ceza mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir.

Ağır ceza mahkemesi, Türkiye'de ceza davalarına bakan mahkemeler arasında, kanunlarda öngörülen cezaların ağırlığı kriteri uygulanarak asliye ceza mahkemelerinin görevini aşan tüm suçlara ilişkin davalara bakmakla görevlendirilmiş olan mahkemedir. Ağır ceza mahkemesi kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan yağma, irtikap, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve "10 yıldan fazla" hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidirler. Ele aldıkları davaların cezaları daha ağır olduğundan, sulh ceza hakimlikleri ve asliye ceza mahkemelerinden sonra ilk derece ceza mahkemeleri arasında 3. basamakta yer alan yüksek görevli mahkemelerdir. Avukatların görevi sırasında işledikleri suçların yargılaması ağır ceza mahkemesinde yapılır.

Tazminat, hukuka aykırı bir eylem sonucunda meydana gelen maddi veya manevi zarara karşılık olarak ödenen bedel, zarar ödencesidir. Tazminat zararların giderilmesini amacıyla sorumlu tarafından zarar görene ödenen veya mahkeme tarafından ödenmesine karar verilen parasal veya bir değer veya edimdir. Mahkemelerce kişilik haklarının uğradığı zararları gidermek için manevi tazminat, hukuka aykırı eylem nedeniyle mal varlığında yaşanan eksilmeleri karşılamak üzere maddi tazminat veya bir hukuka aykırı eylemin yarattığı düşünülen tüm zararın ödetilmesi amacıyla cezalandırıcı tazminat ödenmesine karar verilebilir.

Ceza muhakemesi veya ceza yargılaması, ceza hukukunda iddia, savunma ve yargılama sürecidir. Amaç ise maddi gerçeğe ulaşılmasıdır.

Rusya Federasyonu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 14 Kasım 2002 tarihinde kabul edilen ve 1 Şubat 2003 tarihinde yürürlüğe giren. 138-ФЗ sayılı ceza kanunudur.

<span class="mw-page-title-main">Çin yargı sistemi</span>

Çin yargı sistemi, Çin'deki yargı düzenini ifade etmektedir.

Yargılama Hukuku mahkemelerdeki yargılama yöntemlerini (usul) belirler. Örneğin; Adli Yargıda hakim karşısına çıkmak esas iken, İdari Yargı’da davalar dosyalar üzerinden görülür ve istisnalar hariç hakim karşısına çıkılmaz.

Uyuşmazlık hukuku veya uyuşmazlık yargısı, bir davanın esasını çözümlemekle görevli mahkemenin tespit edilememesi veya farklı mahkemelerce esasa ilişkin çelişkili kararların verilmesi ve kararların kesinleşmesi fakat çelişki nedeniyle kararların icra edilememesi hallerinde, ortaya çıkan uyuşmazlığı çözümlemek için uygulanması gereken kuralları ve ilgili kurum ve kuruluşlara ilişkin usul ve esas kurallarını belirleyen bir hukuk dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Suriye yargı sistemi</span> Suriyenin yargı sistemi

Suriye'nin yargı sistemi Osmanlı, Fransız ve İslam hukukunun bir sentezidir. Medeni, ticari ve ceza kanunları öncelikle Fransız hukuk uygulamalarına dayanmaktadır. 1949'da ilan edilen bu kanunlar, bedeviler ve dini azınlıklar arasında örf ve adet hukukunun uygulanmasını sınırlamak için onaylanmış özel hükümlere sahiptir. İslam dini mahkemeleri ülkenin bazı bölgelerinde işlemeye devam ediyor, ancak yargı yetkisi evlilik, boşanma, babalık, çocukların velayeti ve miras gibi kişisel statü meseleleriyle sınırlı. Bununla birlikte, 1955'te kişisel statünün birçok yönüne ilişkin bir kişisel kod geliştirildi. Bu kanun, kadının statüsünü iyileştirerek ve miras kanunlarını netleştirerek şeriatı değiştirdi ve modernize etti.

İhtiyati tedbir, geçici nitelikteki hukuki korumadır. Kanun koyucu tarafından konulan ve ne zaman biteceği belli olmayan yargılama sürecinin sonuçlanmasına kadarki devam eden süreçte oluşabilecek ve telafisi mümkün olmayan zararın önlenebilmesi amacıyla getirilmiş geçici himaye niteliğindeki korumaya ihtiyati tedbir denmektedir.