İçeriğe atla

Mecelle

Osmanlı Türkçesiyle yazılmış Mecelle
Mecelle'nin Fransızca basılmış bir versiyonu

Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye (Osmanlıcaمجلۀ احكام عدلیە) veya kısaca Mecelle, 1868-1876 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından derlenen İslami özel hukuk (medeni hukuk) kuralları kodeksidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yarım yüzyılında şer'i mahkemelerde hukuki dayanak olarak kullanılmıştır. Bir giriş 16 bölümden oluşur ve 1851 madde içerir.

Mecelle, kendi çağında 13 yüzyıllık İslami fıkıh geleneği üzerinde inşa edildiği halde, maddeler halinde düzenlenmiş analitik ve pozitif bir hukuk sistemi oluşturma çabasıdır. Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus tarafından 6. yüzyılda Konstantinopolis'te hazırlatılan ilk medeni kanun (code civil) derlemesinden sonraki ilk örnek olması özelliğiyle İstanbul'u özel bir konuma kavuşturur. Batı ülkelerinin medeni kanun (code civil) geleneği, Justinianus'un 6. yüzyılda hazırlattığı ilk medeni kanun düzenlemesine dayanır. Mecelle, Tanzimat Fermanı ile açılan dönemin en önemli kanunu ve Osmanlı modernleşmesinin en önemli anıtlarından biridir. Bu anlamda modernleşme olarak adlandırılan istikametin aslında kökü Konstantinopolis'te, yani İstanbul'da olan bir sürecin ihyası olduğunu da gösterir.[]

Arapça "çok büyük boy kitap" anlamına gelen mecelle, Fransızca "1) büyük kitap, 2) hukuk ilkeleri derlemesi" anlamına gelen 'codex' sözcüğünün çevirisi olarak kullanılmıştır.

Türk Kanunu Medenisi'ne ek olarak çıkarılan 864 sayılı Tatbikat Kanunu'nun 43. maddesiyle 4 Ekim 1926'da Mecelle yürürlükten kaldırılmıştır.

I. Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra Mecelle, halef devletlerinin çoğunda (hiçbir zaman yürürlükte olmayan Mısır hariç) kalıcı bir etki bırakmıştır. Mecelle, etkili, tutarlı ve yerinden edilmesi zor olduğu için çoğu yerde uzun süre devam etmiştir. Yürürlükte kalan ülkeler:

Mecelle, Ürdün ve Kuveyt'te de medeni hukukun temelini oluşturdu.

Mecelle'nin konuları

99 genel hukuk ilkesini içeren giriş bölümünden sonra Mecelle şu konulara değinir: Büyu, İcar (kira), Kefalet, Havale, Rehin, Emanet, Hibe, Gasp ve İtlaf, Hacir, İkrah ve Şuf'a, Enva-ı Şirket (ortaklık çeşitleri), Vekâlet, Sulh ve İbra, İkrar (borcu kabul etme), Dava, Beyyinat ve Tahlif (kanıt ve delil), Kaza (yargı).

Mecelle'nin hazırlanması

1868'de sadrazam Âli Paşa, Abdülaziz'e sunduğu ünlü reform tasarısında Fransız Medeni Kanunu'nun aynen çevirilerek benimsenmesini önermiş, hatta çeviri için bir komisyon kurulmuştu. Ancak aynı yıl bu projeden vazgeçilerek, İslam medeni hukukunun derlenip modernleştirilmesi fikri ağırlık kazandı. Adliye Nazırı ve eski Meclis-i Ahkâm-ı Adliye Reisi Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında yedi kişilik bir heyet bu işle görevlendirildi. Batı ve doğu kültürlerine eşit derecede vakıf olan Cevdet Paşa dışında heyet üyeleri, genellikle muhafazakâr, İslam ulemasından oluşuyordu.

Mecelle'nin birinci kitabına ekli olarak yayımlanan mazbataya göre Mecelle fıkıh ilminin dünya işlerine ilişkin kısmıyla ilgiliydi. Uygar uluslar (milel-i mütemeddine) bu konuyu Medeni Kanun ile çözerken, Osmanlı devletinde bu konuda pek çok kanun ve nizam yapılmıştı. Bunların eksikleri her ne kadar İslami fıkıh ilminde eksiksiz bir şekilde giderilmiş ise de eski içtihat ve fetvaları bir araya getirmek güçtü ve yeni kurulan temyiz mahkemelerinin hakimleri bu kaynaklara yeterince vakıf olmadığından yanlış kararlar verilebiliyordu. Bu nedenle Hanefi mezhebinin sağlam kaynaklarına dayanarak kanun kuvvetinde bir derleme hazırlanmalıydı. Böylece hem şer'i mahkemeler için güvenilir bir kaynak oluşturulmuş olacak, hem nizami (laik) mahkemelerde kullanılmak üzere yeni kanunlar çıkarılmasına gerek kalmayacaktı.

Mecelle'nin genel hükümleri

Mecelle'nin ilk 99 hükmünden örnekler:

  • Berâet-i zimmet asıldır. Borçlu olmamak asıldır. Borç ileri süren, ispatla mükelleftir.
  • Def'-i mefasid celb-i menafiden evladır. Zararı yok etmek, fayda sağlamaktan iyidir.
  • Ezmanın tağayyürü ile ahkâm tağayyür eder. Zaman değişince hükümler de değişir.
  • Ukudda itibar makasıt ve maaniyedir, elfaz ve mebaniye değildir. Sözleşmenin amaç ve anlamı göz önüne alınır, söz ve yazılışı değil.
  • Şekk ile yakin zail olmaz. Kuşku, kesin bilgiyi gidermez.
  • Kadim kıdemi üzere terk olunur. Eskiden varolanın (yeni bir etken ortaya çıkmamışsa) aynen devam ettiği varsayılır.
  • İçtihat ile içtihat nakzolunmaz. İçtihat içtihatla bozulmaz.
  • Zarar-ı ammı def için zarar-ı hass ihtiyar olunur. Özel zarar, genel zarara tercih edilir.
  • Alması memnu olan şeyin vermesi dahi memnu olur. Alması hukuka aykırı olanın vermesi de hukuka aykırıdır.
  • Beynel tüccar maruf olan şey beynlerinde meşrut gibidir. Ticari örf ve adetler ticari sözleşmelerin şartı gibidir.
  • Kelamın i'mali ihmalinden evladır. Söze bir anlam vermek, yok saymaktan iyidir.
  • Beyyine hüccet-i müteaddiye ve ikrar hüccet-i kasıradır. Kanıt herkesi, ikrar ise sadece ikrar edeni bağlar.
  • Tevehhüme i’tibâr yoktur. Delile dayanmayan vehim ve kuruntulara hukukta i'tibâr edilmez, kıymet verilmez. Hukuk vehimlerle değil delillerle ilgilenir.
  • Ehven-i şerreyn ihtiyâr olunur İki kötü şeyle karşı karşıya kalındığında daha hafif, daha az kötü olanı seçilir. Mesela tedavi imkânı olmayan kangren olmuş bir parmağın kesilmesiyle el kurtulacaksa, parmağın kesilmesi tercih olunur.

Açıklamalı kaynakça

Mecelle, Ali Himmet Berki tarafından yeni harflerle Açıklamalı Mecelle başlığıyla yayımlanmıştır (Hikmet Y. 1978). Dr. Osman Öztürk'ün Osmanlı Hukuk Tarihinde Mecelle (1973) adlı eseri de Mecelle'nin tam metnini içerir.

İstanbul Üniversitesi'nde uzun süre mecelle ve medeni hukuk profesörü olan Ebül'ulâ Mardin'nin Medeni Hukuk Cephesinden Ahmet Cevdet Paşa adlı kitabı (1945, 1996), konuya ilişkin en ciddi kaynaklardan biridir.

Ömer Nasuhi Bilmen'in Hukuku İslamiye ve Istılahat-ı Fıkhiye Kamusu (1955) Osmanlı hukuku konusundaki temel başvuru kitabıdır. Rum asıllı Hariciye Nazırlarından, Girit Valisi ve Mekteb-i Hukuk hocalarından Sava Paşa'nın İslam Hukuku Nazariyatı Hakkında bir Etüd (çev. Baha Arıkan, 2 cilt, 1955) adlı kitabı, Batılı düşünce sistematiği çerçevesinde İslam özel hukukunu ele alan çok değerli bir incelemedir.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Guberman, Shlomo (2000). The Development of the Law in Israel: The First 50 Years 15 Ağustos 2004 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Israel Ministry of Foreign Affairs, accessed January 2007

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Yargıtay (Türkiye)</span> Türkiyenin adli yargı organı

Yargıtay ya da Temyiz Mahkemesi, Türkiye'nin dört yüksek yargı organından birisidir. Adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.

<span class="mw-page-title-main">Fıkıh</span>

Fıkıh, anlayış, anlayış tarzı veya derinliği anlamına gelen kelime, terim olarak İslami kanunların teorik ve pratik uygulama (fetva) çalışmalarına verilen ismi ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Cevdet Paşa</span> Osmanlı devlet adamı

Ahmed Cevdet Paşa veya Lofçalı Ahmed Cevdet Paşa, Osmanlı Devleti'nde on dokuzuncu asırda yetişen Türk devlet ve ilim adamı, tarihçi, hukukçu, şair.

Zahiri mezhebi ya da Zâhiriye, bir İslâm dini fıkhı mezhebidir. İslâmî hükümleri Kur'ân ve sünnetin zâhirî mânâsına bakar. İbni Hazm, âyet ve hadislerin zahir, yani görünen mânâlarından başka hiçbir delili ve kıyası kabul etmezdi.

İslam hukuku dinsel kökenli hukuk kurallarını ve bunların uygulanma esaslarını tanımlar. Kimi zaman Fıkıh bilimi ile aynı anlamda kullanılır. Bazen de Şeriat kavramı kastedilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de laiklik</span> Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması

Türkiye'de laiklik, Osmanlı İmparatorluğu zamanında yargı ve devlet yönetiminde kısmen kendini göstermeye başlamış, Cumhuriyet devrimi ile anayasanın temel unsurlarından biri haline gelmiş, din ve siyasetin birbirine karışmaması ilkesidir. Laiklik terimi Fransızcadaki karşılığı Laïcité kelimesinden Türkçeye uyarlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Delil</span>

Delil hukuki işlemlerde bir şeyi teyit etmeye yönelik kullanılan ipuçlarıdır. Bu ipuçları, karara varılırken hangi ispatların dikkate alınması veya hangilerinin dikkate alınmaması gerektiğini belirler. Deliller belgesel delil, maddi delil, dijital delil, aklayıcı delil, suçlayıcı delil, uydurma delil türlerinde olabilir.

Usûl-i fıkıh veya fıkıh usûlü, fıkıh yani İslâm hukukunun iki dalından biridir. Fıkhın diğer dalı “fürû” olarak tanımlanır. Salt “fıkıh” denildiğinde ise kastedilen şey de fürû’dur. Fıkhın diğer dalı olan “usûl” ise usûl-ü'l-fıkh veya fıkıh usûlü olarak anılır. “Nazarî Hukuk” olarak tanımlayabileceğimiz fıkıh usûlüne bir ilim olduğunu vurgulayarak ilmu usûli'l-fıkh dendiği gibi sadece ilmu'l-usûl dendiği de olur.

<span class="mw-page-title-main">Şûrâ-yı Devlet</span> Osmanlı Devletinde yargı kurumu (1868–1922)

Şura-yı Devlet Osmanlı Devleti'nde günümüzdeki Danıştay'a karşılık gelen yüksek yargı kurumudur. 1868-1922 yılları arasında görev yapmıştır.

İctihad, İslam hukukçusunun sosyal hayatta şeriatın birincil kaynaklarında yer almayan sorunları çözmek amacıyla fıkıh usûlü prensiplerini kullanarak hükme varmak için zihinsel çaba harcamasına verilen Arapça terim.

Ekrem Buğra Ekinci Türk akademisyen. Hukuk tarihi alanında çalışmaları bulunmaktadır. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ders vermekte ve Türkiye gazetesinde köşe yazısı yazmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Adliye Nezâreti</span>

Adliye Nezâreti ya da Adliye Nazırlığı Son dönem Osmanlı Hükûmetleri'nde bugünkü Adalet Bakanlığı'nın yaptığı işi yapan nazırlıktır. Türkiye'de Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte önce Ankara'ya taşınmış ve sonrasında ise dilde sâdeleşme çalışmalarının ardından adı "Adalet Bakanlığı" olarak değişmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mecellenin Kaldırılması</span>

Mecellenin Kaldırılması, Osmanlı İmparatorluğu'nda kullanılan Mecelle kanununun TBMM tarafından 1926 yılında kaldırılması.

Türkiye'de nüfusun %95'e yakını İslam dinine mensuptur. Ülkedeki Müslümanların çoğunluğu Sünniliğin Hanefi mezhebine bağlıdır. Günümüzde modern Türkiye'yi oluşturan bölgede İslam'ın yerleşik varlığı, Selçukluların Doğu Anadolu'ya doğru genişlemeye başladığı 11. yüzyılın son yarısına kadar uzanmaktadır.

Medeni usûl hukuku, özel hukuk yargılama usulünü konu alan hukuk dalıdır. Çekişmeli ve çekişmesiz yargı şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Çekişmeli yargının konusu davadır. Çekişmesiz yargı ise genel anlamda taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan, kişinin daha çok malvarlığı ve şahısvarlığına etki eden işleri konu edinen bir yargılama türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı hukuku</span>

Osmanlı İmparatorluğu idaresindeki hukuki yapıya Osmanlı hukuku denir. Genelde çok kültürlülüğe uygun yargılama usulüyle öne çıkar. Hukuk anlayışı şer'i ve örfi olmak üzere iki temelde incelenmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Batılılaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nda meydana gelmiş Avrupa'yı esas alan yapısal reform sürecini kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye</span>

Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye, Tanzimat döneminde Osmanlı Devleti'nin günümüzün Yargıtay eşdeğeri olarak hizmet veren üst kuruludur.

Ali Haydar Arsebük (1853-1935), Son devir Osmanlı hukukçusu ve Mecelle şârihi.

Mustafa Nuri Paşa Osmanlı devlet adamı ve tarihçi.